11 Temmuz 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

11 Temmuz 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 11 Temmuz 1937 KUçük hikfiye Model Bibliyoğrafya Hava ve Kimya Harbi îkbal Kitabevi îstanbul Fiatı 150 kuruş 1937 Şimdiye kadar iki fırsatla burada zehirli gazlere dair eserlerin görebildik lerimizden bahsetmiş, bu suretle ka rilerimize kırk kitab tanıtmıştık. Buna Yüksek Mühendis mektebi neşriyatı meyanmda zikri geçen <Gaz Kimyası» adlı eseri de ilâve edersek üç sene zarfında bu mevzua dair kırk bir kitab basılmış olduğu tahakkuk eder ki bu da hiçbir suretle istisgar edilemez. Bilâkis takdire bile değer. Keşke birçok bahis ler hakkındaki neşriyat da bu kadar velud olsa... <Hava ve Kimya Harbi> adlı bu kitabın müellifleri Hasan Kadri Dirim ve İzzet Kemal Erksaldır. Bu kitab, çok küçük bir mikyasta ilk defa olarak 1926 da basılmış ve gördüğü rağbet üzerine 1928 de ikinci defa ola rak tabolunmuştu. 1930 da neşredilen «Tayyare ve Gaz Hücumlanndan Ko runma» adlı diğer kitab da bu yolda gözönünde bulundurulmasım icab et tiren prensipleri anlatıyordu. Bu kitaba gelince müellifler onun ne gibi bir ihtiyaca tekabül ettiğini şu sa tırlarla tebarüz ettirmektedirler: «Biz, 1936 senesi haziranında Kızılay cemi yeti genel merkezi binasmda merkez devlet devairinin seçkin memurlarile karşılaştığımız kursta aldığımız il hamdan ve gördüğümüz ihtiyacdan harekete geçerek hava ve zehirli gazden korunma kurslan ve konferanslarında ders verecek öğretmenlerle bu kurs ve konferanslara iştirak edeceklere yardım edecek, vilâyetlerin mahallî korunma teşkilâtında faal vazife alacaklara işin esasını, şehirler halkının korunması bakımından derli toplu ve etrafile anlatacak hususiyette bir eser yazmayı fay dalı bulduk.» Kitab dört kısma aynlmıştır: Birincisinde harb tayyarelerile zehirli gaz bombaları ve kimya harbinin mazi sile bugünkü hali anlatılmaktadır. İkincisinde hava harbinden korunma yolunda yapılabilecek işlerden bahse dilmektedir. Üçüncüsünde yangın ve tahrib bombaları tarif edilmektedir. Dördüncüsünde de gaz harbi tasvir edilmektedir. Kitab 414 sahife ve resimli olarak basılmıştır. Bir mevzu indeksi, üç gaz cetveli esere ilâve edilmiştir. Altısı bize raci olmak üzere 44 kitablık bir bibli yografya vardır. Alâkadarlara tavsiyeyi bir borc biliriz. RADYO Greta Garbo'ya âşık olan deli Dört sene İsveçli yıldızın peşinde dolaşan sinirli adamın feci akıbeti Bundan dört sene evveldi. Holivud'un sakin ve sessiz sokaklarından birinde acayib bir delikanlı elleri cebinde dolaşırken, biraz ötede eski bir otomobil durdu. Genc adam ayak parmaklarının üstünde yükselerek içeri baktı ve o anda bütün vücudünü bir ateş kapladı. Arabadaki Greta Garbo idi. Ben Sam ismini taşıyan bu zavallı beyaz perdede yüzlerce defa muhterisane seyrettiği yıldızı nihayet etten ve kemikten olarak karşısında görmüş ve yıldırımla vurulmuş gibi bir saniyede ona âşık olmuştu. Ben, o günden itibaren rahat ve huzurunu kaybetti. İsveçli artistin villâsının civarında küçük bir kulübe kiraladı, orada yaşamağa başladı. Haftanın muayyen günlerinde Greta'nın hangi saatlerde evden çıkıp stüdyoya gideceğini biliyordu. O zamanlarda kapının önüne çıkıyor ve fazla mahcub olduğu için yanına da yaklaşamıyor, maşukasını yalnız uzaktan seyredi yordu. Her yerde önüne çıktığı için bir gün Garbo'nun nazan dikkatini celbettiğini anladı. Yıldız ona gülmüştü. O halde onu görecek ve mutlaka konusacaktı. Bir gün Greta, Dolores del Rio'nun kortunda tenis oynamağa gidiyordu. Ben Sam peşine takıldı. Kortun etrafını çeviren yüksek duvann bir noktasına brmandı, çıktı. Oradan sevgilisinin en küçük hareketine kadar bütün eğilip kalkmalarını hayret ve istiğrak içinde seyretti. Kimse onun orada bulundugunun farkın Hamdi Varoğlu Ru aksarnki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,00 Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil 14,00 SON 16,00 Taksim stadından naklen milli küme futbol maçlarının finali. Fenerbahçe Güneş ve Galatasaray Beşiktas 19,30 konfe rans: Ordu saylavı Selim Sırrı Tarcan (Kuşların dostları ve düşmanları) 20,00 Müzeyyen ve arkadasları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,30 Omer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 Muzaffer ve arkadasları tarafından Türk mu sikisi vc halk şarkıları (Saat ayan) 21,15 ORKESTRA 22.15 Ajans ve Borsa ha berleri ve ertesi günün programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 SON. VIYANA: 18,20 karısık yayın 19,10 halk şarkılftn 20,15 haftanın makalesi OPERET PARÇALARI 22,05 OPERA YAYINI: MANON LESCAUT, istırahat esnasmda ve en sonra haberler. BERLİN: 16,05 eğlence ve spor 20,05 EĞLENCELI ORKESTRA KONSERI 21,05 Lâyp zig'den naklen KONSER 22,05 MUSIKİ23,05 hava, haberler, spor 23,35 DANS HAVALARI. PEŞTE: 17,55 ÇİNGENE ORKESTRASI 18,40 konuşma 19.15 PIYANO KONSERİ 19,45 EGLENCELI KONUŞMA 20,10 CAZBAND TAKIMI 21,05 spor, konferanslar, haberler 22,15 ORKESTRA KONSERI 23,35 ÇINGENE ORKESTRASI. BÜKREŞ: 19,05 ORKESTRA KONSERİ 20,25 konferans 20,40 KORO KONSERİ 21,05 gramofon 22,05 PIYANO KONSERİ 22,35 hava, haberler, spor ve saire 23 OPERET PARÇALARI 24 son haberler. BELGRAD: 19,35 DANS MUSİKİSİ 19,55 KONSER20,35 ulusal yayın, haberler, ulusal şarkılar, spor 23,25 MUSİKİ 24,05 dans musikisi. LONDRA: 18,05 ORKESTRA KONSERİ 19,05 PİYANO KONSERI 19,35 röportaj 19,50 ORKESTRA KONSERİ 21 dinî yayın 22,10 ORKESTRA, KORO VE ŞAN KON SERİ 23,10 MUSİKİ 23,35 son. PARİS [P.T.T.l: 18,35 REVÜ 19,35 gramofon 20,05 haberler, spor, gramofon 21.35 KARIŞIK MUSİKİ VE EĞLENCE 23,35 haberler, spor, gramofon 24,05 hava, DANS MU SİKİSİ. ROMA: * 18,20 OPERET: ÇAREVİÇ 19,20 spor 20,35 KARIŞIK MUSİKİ 21,15 haberler, konuşma 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 OPERA YAYINI' MANON LESCAUT. Ne zaman bir kadm portresi görsem, gözümün önünde, ellerini göğsünün üstünde kavuşturmuş, çıplak bir genc kızın narin vücudü ve yalvaran bir çift gözün elemli bakışları canlanır. Ressam fırçasının, muşamba üzerinde çapkın çizgilerle canlandırdıgı her kadm vücudü, hayalimi, on sene evvelki bir maziye çeker, götürür; ve ben, o tarihte şahidi olduğum bir faciayı, o zaman duyduğum acı ile aynen yaşar, derdlenirim. Selim isminde bir ressam arkadaşım vardı. Çocukluktan başlayıp mekteb sıralannda devam eden sıkı bir dostlukla birbirimize bağhydık. Benim, hayatı olduğu gibi kabul eden kalenderliğim, o nun, tabiat renklerini bile kendi zevkine uydurmağa yeltenen, paletindeki boyalar kadar televvüne düşkün ahlâkile nasılsa bağdaşmıştı. İşim, gücüm yoktu. Günlerimin çoğu onun atölyesinde geçerdi. Selim, fırçasını, kâh bir peyizajın yeşil yaprakları, kâh bir bulutun duru beyazdan koyu kül rengine geçen anatı üzerinde; kâh bir Bf portrenin, aralarına mana doldurmağa W çalıştığı hatlannda gezdirirken, ben onun " yanıbaşmda bir iskemleye oturur, iriliüfaklı tüplerden, renk renk madde halinde fışkıran boyalarm, fırçanın ucundan muşambaya, renk renk şiir olarak intikalini seyrederdim. Arkadaşımm şövale başındaki faaliyeti, benim üzerimde çok cazib bir tesir yapardı. Onun, fırçayı, palet üzerindeki boyalara, her çiçekten bir zerre usare emip aynlan bir annın acul temaslarile dokundurduktan sonra, oradan topladıw ;ı cevheri, hesablı hareketlerle tuvale işeyişi; silik, mübhem çizgilerin, her dokunuşta biraz daha şekil, biraz daha mana alışı; renklerin, donuk, çiy, tezadlı sıntışlardan, göz okşayıcı, ılık, tath tonlara girişi, benim için seyrine doyulmaz manzaralardandı. Üzerine san'atın sihirli eli henüz değmcmiş, boş bir tüval bana kasvet verir. Dört yassı çita üzerine gerilmiş muşamba parçasınm o donuk yeşilimtrak rengi, bilmem neden, bende, servi, mezar toprağı, küf gibi uhreviyete, ölüme, çürüklüğe dair ruh sıkıcı hisler uyandınr. ğını iki ufak pencereden alan bu oda, bir hapisane hüceresi kadar sıkıcıydı. Dışarıda, yoksulluğunu yabancı göz lere belli etmemeğe çalışan fakir evlere mahsus telâşh bir hareket vardı. Bir kapı açılıp kapandı; bir fısıltı oldu; topuksuz bir terlik, çıplak döşeme tahtalarında sürtündü ve uzunca bir sessizlikten sonra odanm kapısı açıldı. İçeriye, ana, kız oldukları, aralarındaki benzerlikten anla şılan orta yaşlı bir kadınla bir genc kız girdi. Selâm verip karşımızda birer is kemleye oturdular. Bakıştık. Aramızda konuşulacak lâf yoktu. Biz, oraya, pazardan mal beğenir gibi, insan beğen meğe gelmiştik. Sıkıcı bir sükut başladı. Ben, genc kızı seyrediyordum. Bu yarı karanlık odada, bir demet altın tel gibi ışıldıyan dalga dalga san saçlan, uzun kirpiklerinin arasından etrafı süzen zeki ve pırıltılı iri gözlerile çok güzel bir kızdı. Arkasındaki esvab, bütün sadeliğine ve bütün fakirliğine rağmen, vücudünün ideal güzelliğini gözlerden gizliyemiyordu. Kendisini tepeden tırnağa, alıcı gözle süzen bu iki yabancı erkek karşısmda duyduğu utanc, genc kızın yüzüne, güzelliğini bir kat daha artıran bir kızartı vermişti. Sükut uzuyor, o uzadıkça, bizim bu evdeki vaziyetimizin garabeti, gözümde gitgide artıyordu. Nihayet, Selim, ilk sözü söylemiş olmak için: Matmazel, kızınızdır değil mi madam? diye sordu. Kadmcağızın yüzünde, büyük bir yükten kurtulduğunu gösteren bir sevinc alâmeti belirdi. Hayatının en müşkül geçidlerinden birini kolayca aşmasma yardım eden arkadaşımm yüzüne minnettar bir nazarla baktı ve bu lüzumsuz suale, ayni şekilde lüzumsuz bir cevabla mukabele etti: Evet beyim; zaten tellâl Ardaş, bugün geleceğinizi bana haber vermişti. Sızi bekliyorduk. Bu sual ve cevab lüzumsuz olmakla beraber, o boğucu sükutu ortadan kal dırmış ve aradaki soğukluğu gidermiş oldu. Selim: O halde matmazel soyunsun, anatomisini görelim, diye devam etti; arka daşım da ressamdır; onun da modele ihtiyacı olacak. Genc kız, annesinin bir işareti üzerine kalktı, odadan çıktı. İki dakika sonra avdet ettiği zaman, arkadaşımm, tablo sunda tasvir etmek istediği kıyafette, yani tamamile çıplaktı. Hızlı adımlarla ilerledi; çevik bir sıçrayışla ortadaki masa nın üstüne çıktı; ellerini göğsünde ka vuşturdu, bekledi. Oda, bana, birdenbire aydınlanmıj gibi geldi. Genc kız, çıplak vücudünde dolaşan yabancı gözlerin saygısız bakışlarını görmemek için gözlerini yere indirmiş, parmaklarının ucuna kadar titriyen ellerinin ifade ettiği korku ile, al bir renk alan yüzündeki hicabdan başka bütün hisleri sönmüş gibi, bir heykel katılığile duruyordu; göz kamaştırıcı beyazlıkta bir heykel. Greta Garbo son filminde Madame Walewska rolünde değıldi. Fakat dayanamadı: Matmazel Garbo, dedi. Ne güzel tenis oynuyorsunuz! Greta bir çığlık kopardı. Elinden tenis raketi düşmüştü. Etraftakiler polis çağırdılar. Ben Sam dört senelik bir sabırdan sonra işi berbad ettiğini anlamıştı. Polisin elinden kolayca kurtuldu amma, bir daha scvgilisine yaklaşmak ümidi kal mamıştı. Bir gün gene kapısının önüne Greta'nın stüdyoya hareketi zamanında çıkarak onu uzaklardan seyretti. îsveçli yıldız kendisine gülmüyordu. Artık yaşamasına ne lüzum vardı? Ben Sam'ın cesedini birkaç dakika sonra polisler yoldan kaldırarak morga naklediyorlardı. da Î Önümüzdeki mevsim için hazırlanmakta olan yeni Alman filmleri ÇOCUK İÇÎN MÜCADELE G E C E İŞA R E T İ Hissî bir sergüzeşt filmidir. Başrolleri «Kemanlar Çalarken» in kahramanı Sybille Schmitz'le genc Inge List ve Herald Paulveft oynuyor lar. Sybille Schmitz Gözlerim, bir aralık, genc kızdan annesine geçti. Işte o zaman, içimden bir isyan dalgasının köpürdüğünü hissettim. Kadm, gözlerinin bütün kuvvetile Seli min yüzüne bakıyordu. Orada, Selimin , fikrini, kızını modelliğe lâyık bulup bulmadığını görmek, okumak istiyordu. Bu gözlerde, ekmeğini, kızınm çıplak vücudünü teşhirden bekliyen sefil bir hayatın acı yalvarışlan, yavrusunun beğenildiğini gören ananın gururu, evlâdını elinden al Şaşıyorum, sen neden ressam olma mak istıyenlere karşı, ana kalbinden dodın! derdi. ğan gayrişuurî kinin ifadesi, hep bir araBu duygu ve zevk ortakhğı o derece da okunuyordu. artmıştı ki, Selim, mevzulan ve eserleri Kadm, Selimin yüzünde beklediği hakkında benim mütaleamı sormağa, be manayı bulamayınca gözlerini bana çe nim fikirlerime, intıbalanma artistik bir virdi; o zaman, bu gözlerde, taşıp dökülkıymet vermeğe başlamıştı. meğe hazır yaş damlalan biriktiğini görO tarihlerde, arkadaşım, bilmiyorum düm. Kadm, ayni zamanda, elini kızma haagi sergi için bir tablo, bir genc kız doğru uzatmış, onun elini tutmuştu. Bu tablosu yapmağa hazırlanıyordu. Bir ana kalbinin, açlığa, sefalete, yoksulluğa gün, atölyesine gittiğim zaman, onu her rağmen, hatta analık gururuna rağmen, vakitki gibi iş kıyafetile değil, giyinmiş, kızının vücudündeki emsalsiz güzelliğe sokağa çıkmağa hazır bir vaziyette bul rağmen, onun beğenilmemesini, elinden dum. Beni görür görmez: alınmamasmı tercih ettiğini, gayriihtiyarî Nerede kaldın, dedi, seni bekli bunu temenni ettiğini anladım. yordum. Bugün bir model adresi getirdiGözlerimin, bu genc kızın vücudü üzeIer. Tam istediğim gibi bir modelmiş, ser rinde san'at namına ve arkadaşım hesa giye yapacağım tablo için onu görmeğe bına da olsa, bir lâhza durmuş olmasını, gideceğiz. Yürü bakalım. o zamandanberi affedemiyorum. Şimdi Birlikte çıktık. Beyoğlunun arka so nerede bir kadm portresi görsem, gözü kaklannda bir müddet dolaştıktan son mün önüne, bu ana kızın teşkil ettiği ara, daracık bir yokuşun nihayetinde, köh cıkh levha gelir, kendimden ve hayattan ne bir evin kapısını çaldık. Kapının açıl iğrenirim. masını beklerken, Selim bana: HAMDİ VAROĞLU Seni de ressam diye tanıtacağım, dedi; bozma. Modelliğe daha yeni başlıHALK OPERETt yormuş, senin ressam olmadığını anlarsa Bu akşam belki çekinir. Salacak Bahçesinde Nihayet kapı açıldı ve içeri girdik. Eski Hamam Eski Tas Operet 3 perde Bizi, son derece fakir manzaralı bir oda13/7/937 sah akşamı ya aldılar. Bir köşede, delikdeşik bir ciBeylerbeyi cimle örtülü bir sedir, duvarların dibinde İskele tiyatrosunda bir iki hasır sandalye, ortada yuvarlak P t P İ Ç A bir masa vardı. Daracık sokağın kirli ışıOperet 3 perde Mühmel ve dağınık halini, san'atın ta kendisi olduğu için çok sevdiğim resim atölyelerinde vücudüne tahammül edemediğim yegâne şey, bu boş tuvallerdir. San'atkârın, mucizeli fırçasile nefhedeceği ruha intizaren atölye köşelerinde bekleşen bu ölü muşamba parçaları, çarmıha gerilmiş kaskatı birer vücud gibi gö züme batar, çirkin görünür. Fakat, arkadaşımın fırçasından serpilen şiir sağnağı altmda ulvî manalara bürünen tuvalleri gördükçe, onlann ilk kıyafetlerindeki çirkinlik gözümden siliniyordu. Selimin san'at mahremiyetine sokulduğum nisbette duygularımın değiştiğini, inceldiğini hissediyordum. Bu, evvelâ, fırçanın muşamba üzerinde hangi noktaya, ne şekilde temas edeceğini, orada nasıl bir hareket yapıp, nasıl bir ton bırakacağını tahmin etmek şeklinde tezahüre başlamıştı. Selimin fırçası ruval üzerinde işlerken, ben, kafamda, o fırçanın bir sonraki hareketini kendi kendime buluyor, çizeceği çizgiyi zihnimde daha evvel cishnlendiriyordum. Onun dimağile benim dimağım arasında, bir rabıta teessüs etmiş gibiydi. Bu hal, gitgide Selimin de nazan dikkatini celbetmişti. Bazan, dimağımın, kendi fırçasile beraber çalıştığını, insiyakî bir hareketimden, bir sözümden anlar, bana: Bir aile psikolo jisini tahlil esası üzerine tertib edilmiş bir kordelâdır. Başrolleri Lil Dago ver, Willy Brigel oynuyorlar. m D A P H N E VE D Î P L O M A T Bir musiki ve balet MERCANLAR PRENSESİ EES filmidir. Başrolleri «Aya Seyahat» fil Bu ffilim Yugoslavyanın güzel yerDalmaçya sahillerind e çeminin kahramanı Gerda Maurus ile lerinden «Genc Kızlar Kulübü» kordelâsının baş kilmektedir. Başrolleri aslen Yu rolünü temsil etmiş olan Karin Hardt goslav olan îvan Paris beynelmi Petroviç'le «Eroti lel sergisinde 28 oynuyorlar. kon» kahramanı 1SARI BAY haziran 5 temta Rina oynuyor RAK Bir ser muz arasında bey lar. nelmilel dördüncü güzeşt filmidir. Başmimarlar ve yeralrolleri Hans Al GABRÎELLE, tı şehirciliği ilk bers, Olga Çekova, BİR, İKİ, ÜÇ! kongresi toplan Drothea Wick oyBu filim İtalyada mıştır. nuyorlar. Sen Margerit ada Bu kongreye, şelvan Petroviç BÜYÜK MA ç e k i I m e k t e d i r a ç e k i I m e k t e d i r hircilik meselele CERA Hissî Hissî bir komedidir. Başrolleri Gustave rini takib için BeDrothea Wick Fröhlich'le Marianne Hopp oynuyor bir s e r g ü z e ş t Cemil Topçubaşı lediyeler Bankası ta rafından Belediyeler dergisini temsil dir. Başrolleri «Yabancı Bayrak Altın lar. etmek üzere Pariste bulunan mühen da» filminin başmümessili Charlotte Sudis mimar Cemil Topçubaşı iştirak za ile Albrecht Schönhal oynuyorlar. Türkofis kadrosunda yapılan etmiştir. M A N E J Bir komedidir. Rejiyi değişiklik * Bu vesile ile kongrenin toplandığı Fransız sahne vazıı Carmine Gallone iTürkofLs kadrosunda yapılan değişikParis beynelmilel sergisine ilk defa ola dare ediyor. Filim almanca ve fransızca liklere aid emirler bildirilmiştir. Mer rak Türk bayrağı çekilmiştir. olarak iki version üzerine yapılmaktadır. kezden Fuad İstanbul şubesine müşa Almanca versionunda başrolleri Paula vir ve İstanbul şubesinde bulunan TaZahire Borsasmdaki vaziyet Vessely'nin kocası Attila Hörbiger'le Fi lât ve Fevzi ile daktilo Adalet de mer Dün İstanbula 394 ton buğday, 40 ton ta Benkhoff oynuyorlar. keze ayni derece ile nakledilmişlerdir. yapağ, 60 ton tiftik, 45 ton arpa, 26 ton Haricî ticaret konseyye ve ataşelerile AŞK UYANIŞI Almanlann kepek, 86 ton un. 15 ton mısır, 9 ton iç fındık ve 5 ton da kaşar gelmiştir. İstanbul yaptıklan «Aşk Uyanışı» filmi güzel bir mümessilleri arasında yapılacak deği dan harice 8 1/2 ton tiftik, 101 ton razmol musiki kordelâsıdır. Başrolleri Karin şikliklere aid de yeni bir kadro hazırlanve 1 1/2 ton da iç fındık gönderilmiştir. Hardt ile Walter Rilla oynamakta ve maktadır. Bu kadro eylulde çıkarılacakDün İstanbul Borsasında şu îiatte satıştır. lar olmuştur: Buğday yumuşak 615 çav Berlin operasmın artistlerinden H.Schlusdarlı 6,075 kuruştan 6,25 kuruşa kadar, A nus bu eserde birçok şarkılar söylemekte Hava kurumunun pîyangosu nadolu arpası 4 kuruş, yulaf 4,15 kuruş. dir. Türk Hava Kurumu Kadıköy Şubesin Dün yabancı borsalarda şu fiatte alivre F A N N Y ELSSLER Ufanın den: satışlar olmuştur: Buğday kilosu 5,69 kuŞubemizin tertib ettiği eşya piyangosu ruştan 6,73 kuruşa kadar, arpa 5,19 kuruş, musikili ve danslı bir filmidir. Başrolleri 27 haziranda çekilraiştir. Pazardan maada mısır 3,78 kuruş, ketentohumu 7,94 kuruş, Lilian Harvey, Willy Brigel oynuyor hergün saat 9 dan 12 ye kadar biletlerle iç fmdık 94,52 kuruş. lar. Rejiyi Fransız sahne vazıı Paul Cumhuriyet Halk Partisi binasmda şubeeşyanın Martin idare etmektedir. Filim iki ver mize müracaat edilerek alınmıyan almması ve 31 temmuza kadar eşyanın sion üzerine yapılmaktadır. Kuruma teberru edilmiş sayılacağı ilân oN Ü M U N E L İ K K O C A ! Güzel lunur. 1ft ETirlAl ^e vapurla Venedik F bir komedidir. Rejiyi «Şupen'in AşklaİU h y l u l v o i i l e g i d e c e k ? r u p Dr. Ekrem Behçet Paris, Prag, Viyana, n» ndaki Şupen mümessili W . LiebeneBazı İstanbul gazetelerinde Dr. Ek iner idare etmektedir. Başrolleri «Cen rem Behçetin Avrupaya gittiği yazıl Peşte, Bükreş, Venedik net Yolu» nun kahramanlanndan Heinz mıştır. Bu haber doğru değildir. E. BehŞehirlerinde otel ve yemek Rhüman'la Heli Finkenzeller oynuyor çet, muayenelerine muntazaman devam Bu grup 16 Eylulde Vişi'de lar. etmektedir. yapılacak doktorlar kongre NÖBETÇİ ECZANELER Paris Sergisinde Türk bayrağı Bu akşam şehrin muhtelif semtlerlnde nöbetçi eczaneler şunlardır: istanbul cihetindekiler: Emindnünde (Beşir Kemal), Beyazıdda (Cemil), Küçükpazarda (Yorgi), Eyübsultanda (Hlkmet Atlamaz), Şehremlninde (Nâzım Sadık), Karagümrükte (Kemal), Samatyada (Teotılos), Şehzadebaşında (İsmail Hakkı), Aksarayda (Sarım), Fenerde (Emllyadi), Alemdarda (Sırrı Rasim), Bakırköyde (Merkez). Beyoğlu cihetindekiler: İstıklâl caddesinde (Kanzuk), Altıncıdairede (Güneş), Galatada Topçularda (Sporidis), Taksimde (Nizameddin). Tarlaba şında (Nihad), Şişlide (Halk), Kasımpaşada (Vasıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaşta (Ali Rıza), Sarıyerde (Osman). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda (Ahmediye), Kadıkoyünde Modada (Moda), Büyükadada (Halk), Heybelide (Tanaş). Teşekkür Aile reisimiz jandarma mütekaidi kay makam îbrahim Dundanın kalb sekte sinden vefatı dolayısile ye'simize mektub, telgrafla ve bizzat iştirak eden kıymetli dostlarımıza ayrı ayrı teşekküre teessürümüz mâni olduğundan samimî teşekkürlerimizin gazeteniz tarafından yapılmasını rica ederiz. Ailesi namına Gedikli Pilot İrfan Öngü Açık teşekkür Cerrahpaşa hastanesinde bütün ihti mam ve gayretlere rağmen kurtarılamıyarak hayata gözlerini yuman îzmir Nafıa müdürü Ahmed Turhanın hastanede bulunduğu müddetçe sinir ve cerrahî servislerinde kendisine karşı gösterilen yüksek alâka ve şefkatten do layı tabibi müdavilerine ve cenaze merasimine iştirak ve taziyede bulunan Mühendisler Birliği, Nafıa ve Şehremaneti ve Sular idareleri heyeti fenniye lerile muallimlerine ve serbest meslek sahibi arkadaş ve tanışlarına ve diğer yakmlarımıza ayrı ayrı teşekkürde bulunmağa imkân bulunamadığından bu borcumuzun ifasma gazetenizin tavas sutunu rica ederiz. Eşi: Neriman, kayınpederi Ragıb PARİS SERGİSİNE VEFAT Bay Hüsnü Felek vefat etmiştir. Cenazesi 11/7/937 pazar günü saat 11 de Gedikpaşa Tebhırhane sokak 12 numaralı hanesinden kaldırılacaktır. Allah rahmet eylesin. s i n e yetişebilecektir. 30 APPİO Friİnİ7 Temmuzda Venedik AbCIG ZUUUL y o iiie gidecek yrupta 7 Boş Yer Kaldı TEPEBAŞI BAHÇESI YENi VARYETE TRUPU 14 temmuz önumUzdeki çarşama gilnü akşamı ÖLÜM Erkâniharbiye taksimi arazi hocalı • ğından ve Konya Fırka kumandanlığından mütekaid General Ali Rıza Ersin kısa bir hastalığı müteakıb dünkü gün vefat etmiştir. Cenazesi bugün Yeni köydeki yalılarından kaldırılarak ikindi vakti namazı Üsküdar İskele camisinde kılmdıktan sonra Karacaahmedde aile kabrine defnedilecektir. Kederdide ailesine beyani taziyet eyleriz. Paris, Londra, Berlin, Venedik, Bükreş, Hamburg Ayııca 80,000 içînde kadar bu grupta Şimal denzİDde tonluk bir transatlantik Piymouth'dan Hambur;'a 2 günlük bir gfezinti vardır Telefon t 44914 GEORGES ve I^^B^^^^^^H ile Budapeştenin en güzel kadınlarından mürekkeb Adres : N A T T A 10 ARKADAŞI ORKESTRASI numaralarına başlıyor. JANOSSY ^^m^mam^t^m^m

Bu sayıdan diğer sayfalar: