30 Haziran 1937 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLER TELGRAF HfidiseJer arasında Göç ve göçebelik ün bir muharrir arkadaş, yazısında, «iki göç bir yangına bedeldir. » sözünü hatırlatarak, biz de evden eve taşın • manın, sayf iyeye gidib gelmenin o kınk dökük manzarasile muhacereti andırdığını, eşyaya sayğımız olmadığını, en zengin ve zevk sahibi olanlarımızın salonlarında bile bir yeniliğin, tiirediliğin göze battığını yazıyordu. Bu arkadaşa göre çoğumuzun evinde babdan kalma bir koltuk, dededen kalma bir ayna bulmak zordur ve eski eşyanın moda olduğu günler, çoğumuz bedestana, bit pazanna koşarak yabancı hatıralarla dolu hurda şeyler satın alıp geliriz. EDEBÎYAT TELSiZLE Bitaraflık komitesinde bir ihtilâf başlangıcı Bir İtalyan gazetesi îngiltere ve Fransaya karşı derhal harb açılmasını teklif ediyor Salamanka 29 (A.A.) Resmî tebliğ: Biscaye cephesi: Kuvvetlerimiz, kuv vetli yağmurlara rağmen ileri hareketlerine devam etmiştir. Birçok ırmaklar aşılfliış ve Valmeseda önüne vanlmıştır. Limanm cenubunda 170 rakımlı nokta da elde edilmiştir. 500 milisçi hatlanmıza iltica eylemiştir. Aşağıdaki köyler zapto lunmuştur. Angustura, Fajita, Midelangustura, Nanantiales, Posanca, Araba • liza tepesi de elde edilmiştir. Santander, Leon ve Astueries cephe leri: Ehemmiyetsiz topçu ve piyade ate§i teati olunmuştur. Aragon, Soria, Madrid, Avila cep heleri: Değişiklik yoktur. Cenub orduları cephesi: Gıranada cephesinde hafif topçu ateşi teati edilmiştir. yol sulanndaki kontrol işine iştirak etmiyen Almanya ile İtalyanın yerine, Fransa ile îngilterenin eski İtalyan ve Alman mıntakalarının kontrolunu deruhdeye karar verdiklerini bildirmiştir. Belçika, îsveç, Çekoslovak ve Sovyet murahhasları Fransız îngiliz teklifini kabul ettiklerini, İtalyan ve Alman murahhaslan da bu tekliften hükumetlerini haberdar edeceklerini bildirmişlerdir. îtalyan ve Alman murahhasları prensip itibarile Fransız İngiliz teklifine taraftar olmadıklarını da ilâve etmişlerdir. Komite cuma günü tekrar toplanarak müzakerelerine devam edecektir. Abdülhak Hâmid meselesi Peyami Safa toplıyan Abdülhak Hâmid, muasır edebiyatımızın başından sonuna kadar uzayan ömrü ve tesirile onu tek başına temsil ediyor. Muasır edebiyatımızın tarihî bünyesi, henüz hiçbir salâhiyetli kalem tarafından tesbit edilmemiş olduğu içm, iş «Makber» müellifinden bahsetmeğe gelince, karşımızda bir sürü tarih meseiesini yığılmış buluyoruz: Tanzimattan Cumhuriyet inkılâbına kadar üstünde Ziya Gökalptan baska hemen hiçbir Türk içtimaiyatçısının düşünmediği bu meseıeler, :lk meçhullerini olduğu gibi muhafaza ettikçe, Hâmidi birkaç devre ve birkaç nesle bağlıyan alâkalarm kıymeti üzerinde hiçbir ciddî hdküm sahibi ola mayız. Henüz tarihi t.ir müntehibat ve mekteb kitabı halinde ialmış bir edebi yatın karanlıkları içind», Hâmidin por tresine düşebilecek tektük ışıklar, saka lının ucunu bile aydınlatamıyacaktır. Askerî harekât sona yaklaşırken J Tuncelinde imar ve medenileştirme harekâtı da devam ediyor Hozat 29 (Hususî muhabirimiz den) Vazivet süratle inkişaf etmektedir. Sıkı bir muhasara al tma alınan gakiler büyük bir bodbini ve yeis içinde bulunmakta dırlar. Vaziyet hakkında görüstü ğüm halâhivettar bir zat harekâtın sona geldiğini sövlemekle iktifa etti. Haber aldığıma göre sergerde Seyid Rıza omuzundan yaralanmış ve kendisine hâlâ sadık kalan bir kaç bedbaht vasıtasile Muzur istikametinde kaçırılmıştır. Sergerdelerden Şahin de yara lanmıştır. Bir taraftan filen isyan halinde bulunan eşkivaya hadleri bilcüri lirken diğer taraftan da vollar yapılmakta, işsizlere i$ verilmekte ve medenivet en hücra köşelere kadar sokulmaktadır. Bir İtalyan gazetesi harb istiyor Romada çıkan Reginıe Fasciste gazetesi direktörü M. Farinacci yazdığı bir makalede diyor ki: «Bugünkü vaziyette, ttalya tarafından takıbi icab eden hattı hareket nedir? İngilterede, Edenin bolşevik dostluğu siya seti hâkim oldukça ve Fransada, Yahudi Blum hüküm sürdükçe, İtalyanın yalancılıkları artık haddinden fazla sübut mertebesine varmış olan bu hükumetlerle her türlü münasebatı kesmekten başka çaresi yoktur. Binaenaleyh, ispanyol bolşeviklerinin yapacaklan ilk tahrikâmiz hareketi ağır ve amansız mukabele bilmisillerle karşılamak ve kızılların mesaibini cezalandır dıktan başka, Londraya ve Parise, bu suretle meydan okumak lâzımdır. İtalyanın ve Almanyanın kuvvetli ve azimkâr tavrı karşısında, Eden ve Blum, bu iki lüzucî mahluk, her zamanki gibi, aslan postuna bürüamüş koyun şekline girmekten hali kalmıyacaklardır. Fakat, onlar, kendilerinde harekete geçmek kudretini görüyorlarsa, îngilte renin askerî hazırlık hususunda noksanı ve yarı Bolşevikleşmiş Fransanın dahilî zâfı dolayısile, uzak bir atide, yani düşmanlanmız için müsaid olacak bir zamanda değil, tercihan bugün döğüşe başlamak, hiç şüphesiz daha iyidir.» M. Farinacci'nin, sadece gazeteci değil. ayni zamanda, faşist partisinin eski kâtibi, ve hali hazırda büyük faşist konseynin azası olduğu, birkaç ay evvel de İspanya mültecileri nezdin'e memuriyeti mahsusa ile gönderildiği düşünülürse, bu yazının ehemmiyeti daha ziyade artar. Sagonte bombardıman edildi Valencia 29 (A.A.) «Canarias» olduğu zannedilen bir âsi harb gemisi dün Sagonte'yi bombardıman etmiştir. Olen ve yaralanan yoktur. Fakat hasarat mühimdir. Sahil bataryaları ateş açarak gemiyi Balear istikametinde kaçmağa icbaı etmişlerdir. Madrid cephesinde faaliyet Abdülhak Hâmidin cenazesinde üç nesil bulundu. O gün büyük matemın kilidleği ağızlar, aradan zaman geçtikçe, birer ikişer açılıyor ve kimine göre yaş, kimine göre de kalite olarak en büyük şairin son demlerinde etrafını çeviren sessizliğe bürünmüş fikirler, teker teker ortaya çıkıyor: Mecmualarda, gazetelerde, köşede bucakta hâlâ ona dair bahisler var. Sağlığında uzun ve ihtişamlı haya tile, ölümüunde de uzun ve ihtişamlı cenazesile telkin ettiği saygı ve korku azaldığı nisbette kâğıd üstüne çıkan bu fikirHulâsa etmeğe mecbur olduğum lerden, üç edebî neslin ona karşı teîâkkibu güzel yazı, bütün bir devrin ifa lerini anlamak biraz mümkün. desidir. Eski eşya nefretinin sebebÂdet olmuş bir tasnifle bu üç edebî leri üstünde bizi çok düşündürüyor. nesle eskiler, ortalar, yeniler diyelim; isBedbin bir tarihciye sorarsanız biz terseniz buna bir de pek yenileri katalım. göçebelikten gelmeyiz; tarihimizin Görülen manzara şudur: hiç bir devrinde hakikî bir «cite» çoAbdülhak Hâmidin kıymeti, eskiden cuğu olmadık, sabit bir yuva kura yeniye doğru sarkan bir şeref merdive madık; Fetihler1, akınlar, muhace ninden, her nesîlde birkaç basamak ini retler bizi daima yerimizden, yurdu yor. Eskilere göre o «en büyük şair», ormuzdan etti; hâlâ bir evde uzun za talara göre «büyük şain>, yenilere göre man oturamayız, sırtı sıra taşınır du «bir şair» dir. Bir şaire bundan aşağı bir ruruz; eşyamız kırılır, dökülür ve bir rütbe olamıyacağı için pek yenilerin lezaruret gününde pazara çıkanlır; me lâkkilerini hulâsa edecek tabir bulamı murlarımız da, maruf tâbirile dama yorum. Bir de, bundan sekiz sene kadar taşı gibi oradan oraya nakledilirler. evvel, edebiyat tarihimizin şöhretlerine Yaz laş, vatanın her yolu, her sokağı birer tırpan atarak Babıâli caddesinde üstünde göç eden arabalara tesadüf sansasyon yapmak istiyen ufaktefek \h etmek mümkündür ve bunların için tirasların kopardıkları gürültü vardı ki deki eşya, sık sık taşınmış olmaktan buna bir vasıf aramağa bile lüzum görgelen bir harablık ve partallıkla sırı müyorum. O tarihlerde Hâmidin büyük tır. şair olup olmadığı münakaşasında ben şu Bu kadar kara değil de hoşca ve satırlan yazmıştım: yakışıklı bir tefsir arayacak olursak bizde ev ve eşya istikrarstzlığı, tarihimizin en son devrinde, daima daha yeniye ve daha iyiye yaptığımız hamlelerin zarurî bir neticesi telâkki edilebilir. Yıkılmış bir İmparatorluktan çıktık. Tarihimizin son hatıraları güzel ve iç açıcı şeyler değildir. On beş sene evvele kadar gelen mazimizi sevmeyoruz. Bu, inhitat devrinden meş'um son işgal ve mütareke devrine kadar uzanan birkaç felâket asrıdır. Yalnız inkıraz manzarasile değil, zevkile ve kültürile de kurunu vüsta kokar. Babadan kalma koltukta hasta adamın hayaletini gördüğümüz gibi, dededen kalma aynada da bütün geri çağlarm iptidaî akisleri gözümüze çarpıyor. Kafamızla beraber evimizi ve eşyamızı da yenilemek istiyoruz. Bizde eskiden nefret, böyle bir tarih mahsulü hassasiyete benziyor. Bu hassasiyetin zıpçıkıldığa ve türediliğe varan ifratından da nefret etmeğe başlarsak, çokdandır kaybettiğimiz ev ve eşya zevkini, Avrupa kataloğlannda ve mobilyacı dükkânlannda değil, kendi içimizde bulacağır. Madrid 29 (A.A.) Jarama cephesinde asilerin kuvvetleri, San Martin de La Vega önünde taarruzlarına devam ve milislerin mevzilerini ihataya kıyam etmişlerdir. Hükumetçilerin tayyareleri, düşmamn bir tayyare hücırmunu defetmiştir. Milisler, asilerin bütün taarruzlannı durdurmuşlar ve onları mevzilerine dönmeğe mecbur etmişlerdir. Madrid cephesinde milisler, Universite mahalesinde yeni bir depoyu berhava etmişlerdir. Neticede 3 mitralyöz harab olmustur. Milisler, asilerin bir taarruzunu püskürtmüşlerdir. Bitaraflık komitesinin dünkü toplantısı Londra 29 (Hususî) Bitaraflık komitesi bugün Lord Plymeuth'un riya setinde toplanmışter İtalyan murahhası M. Grandi Ispanyaya gönüllii gönderil mesi yasak edildiği tarihten itibaren İtalyadan Ispanyaya tek gönüllii dahi gönderilmediğini söylemiştir. Bundan sonra Lord Plymouth, IspanıımlmmıılHIIMII Hitlerin söylediği nutkun akisleri Polonya Mareşalı Bükrese gelecek PEYAMİ SAFA Tenkidle meşgul bir arkadaş, bir şair hakkında yapılan etüdlerin onu anlamağa hiç faydası olmadığını yazıyordu. Teker teker alımrsa monografiler, yüzde yüz inanılması lâzım gelen kriteryomlarla dolu şeyler değildir. Her monografi, bi taraf olmaktaki bütün iddiasına ve gayretine rağmen, bir san'atkâr hakkında kendine göre bir tefsir getirir ve bununla kalır; fakat gene de her monografi, bir san'atkârın cemiyet içindeki tesırlerinin bir yüzünü ifade eder ve bu tefsirlerin yalnız bir tanesile değil, bir kaçile birden o san'atkâr üstünde toplu bir görüşe varmanın yolu bulunur. Muhakkak olan bir«Abdülhak Hâmidin büyük şair, ra şey vardır ki Hâmid gibi hiç değilse Türk kik şair, ulüi şair, filân şair olmadığı id ölçüleri içinde bütün bir devri temsil eden dia edilemez. Fakat yüzükoyun secdeyc san'atkârların anlaşılabilmesi için, onun kapanmadıkça yorgun başlanm dinlen • eserleri üstüne tarihçi, içtimaiyatçı, l:edidiremiyenlerin bir ilâh derecesine çıkar yatçı, felsefesi görüşlerin hep birden dıklan Hâmidi kendi arasma aimaktan üşüşmesi lâzımdır. Bunu hususî bir zevVin başka emeli olmıyan genclık, ona mu • terkibci görüşü, hele bir makalenin kısa haijijel bir semadan hakikî ioprağa indir ve dar vizyonu tek başına yapamaz. mek istiyor.» Abdülhak Hâmid hakkında üç neslin verdiği hüküm de, bunun için, mutlaka Edebiyatımızın son beyaz sakal'na yanlış değilse bile herhalde şüphelidır. karşı saygımızın fazlasile eksiğini tayin Bazan bir kitabcı vitrininin içindeki soletmek ihtiyacına benzeyen bu Hâmid gun kapaklara bakılarak, eserlerinin içi münakasası hâlâ kapanmış değildir. Öteaçılmadan söylenen bir yığın söze tarih den beriden sesler çıkıyor. Bunların arainanmıyacaktır. sında bir edebiyat ve estetik, hatta bir taBakınız, öleli aylar geçtiği halde Abrih davasının bu kuvvetini ortaya atacak dülhak Hâmidin tam bir edebî otop<isi haysiyette görüşler var. Şair Ahmed Hamdinin «Her Ay» mecrnuasında yaz hâlâ yapılmış değildir; derisi üstünde oydığı bir makale, şair Necib Fazılın Zon nıyan neşterler bir milimetre içeri daîa guldakta verdiği bir konferans, Hâmidi mıyorlar; çünkü daldıkça Hâmid mesegeniş peropektifleri içinde güzel kavrama lesini çok aşan ve teşhisi hiç kcnmamış tesebbüsleridir. Fakat bütün bir muasır birçok tarih derdlerile burun buruna geledebiyat tarihinin dallı budaklı tahlili mek mukadderdir. Bütün bu meçhuller zaruretinden kaçarak bir makalenin ve bir yığını üstünde bir malumlar sistemi kurkonferansm ayaküstü terkiblerine ve hü mak mümkün olmadığına göre, Abdülkümlerine sığman bu mülâhazaların için hak Hâmid meselesinin hallini ciddî bir de de Hâmidin tam bir portresini değil, yerli ilmin, bir edebiyat tarihi görüşünün hatta bir krokisini bulmak bile mümkün ve tam bir tenkidin doğacağı güne bırakolamadı. Hayatınm ve eserlerinin etrafı mak doğru olur. na üç değil, iyice sayarsak beş edebî nesli PEYAMİ SAFA Türk dostu bir Belçika gazetecisi Dün şehrimize geldi ve bir heyet tarafından karşılandı Belçikanın en büyük günlük gazelen olan Le Soir gazetesi tarafından çıkanlan haftalık Le Soir îllustre mecmuası başmuharriri M. Henri Liebrecht dün Ro * manya vapurile şehrimize gelmiştir. Istan* bulda doğduğu için Türkiyeyi çok sc • ven ve memleketimizi ikinci vatanı saysn M. Henri Liebrecht, Kemalist Türkiye* sinin terakkiyatile yakından alâkadar olmuş ve başmuharriri bulunduğu mecmu • ada Türkiyenin muhtelif sahalardaki lerakki ve inkişaflarını gösteren resimli müteaddid makaleler neşretmiştir. Ayni zamanda Belçikanın tanınmış ediblerinden M. Henri Liebrecht 1934 tenberi Belçika edebiyat kulübü riyasc tini deruhde etmektedir. M. Liebrecht'in edebî eserleri Fransada büyük bir rağ.» bet kazanmış ve muharrir müteaddid edebiyat mükâfatlarile taltif edilmiştir. Babası şark şimendiferlerinin Edirne mühendisi iken şehrimizde doğan Belçi » kalı edib çok sevdiği Türkiyeyi yakından görmek ve burada gördüklerini Belçika efkârı umumiyesine tanrtmak üzere şeh • rimize gelmiştir. Matbuat umum müdürlüğünün misa • firi bulunan Türk dostu edıb ve muharrir M. Henri Liebrecht İstanbulda birkaç gün kaldıktan sonra Ankaraya, oradan da Bursaya gidecektir. M. Henri Liebrecht dün Galata nh • tımında matbuat umum müdürlüğile Is • tanbul Matbuat Cemiyeti mümessilleri ve gazeteciler tarafından karşılanmış ve Perapalas oteline misafir edilmiştir. Belçikah meslekdaş dün kendisile go« rüşen bir arkadaşımıza şunlan söylemiştir: « Doğduğum ve sevdiğim memle • kete geldiğimden dolayı fevkalâde memnunum. Terakkiyatını uzaktan ve büyük bir sempati ile takib ettiğim Kemalist Türkiyesini yakından görerek Belçika efkân umumiyesine tanıtmağa çalışacağım. Daha ilk günden Türk meslekdaşlanmın bana karşı gösterdikleri fevkalâde hüsnü kabulden çok mütehassis ve mü m teşekkirim.» «Almanya kollektif emni Romanya Kralı Carol yet tecrübelerinden ta Varşova askerî kammamen şifavab olmuş» pını ziyaret etti Berlin 29 (A.A.) Hitler, Beynelmilel Ticaret Odalan kongresi azasını kabul ederek Almanyanın bugün yap makta olduğu ekonomi mücadelesi hakkında doğru bir fikir edindikleri ümidini izhar etmiş ve Almanyanın beynel milel ekonomi faaliyetine iştirak etmek azminde bulunduğunu ehemmiyetle kaydeylemiştir. Berlin 29 (A.A.) Gazeteler, Hitlerin Wurtzbourg'da söylemiş olduğu nutkun ehemmiyetine işaret etmekte ve bu nutkun «Almanyanın kollektif mesai birliğinin tecrübelerinden artık tama men şifayap olmuş olduğu» manasma gelmekte olduğunu beyan eylemektedir Berliner Tageblatt, diyor ki: cKollektif fikrin ideologlarmm dü şünceleri bir takım taslaklar halindedir. Halbuki canlı milletlerle iş görmek mecburiyetindeyiz.» Koelnische Zeitung, «İngilizlerle Fran sızlar bahrî nümayişte bulunmaktan imtina etmek suretıle bir hata irtikâb etmişlerdir. Zira İspanyol meselesini ığlâk etmişler ve kollektif emniyeti Al manya nazarında itibardan düşürmüş lerdir» diyor. İngiliz teslihatı çabuk ilerliyor Londra 29 (A.A.) Millî Mü Dünkü kazalar Bir kişi tramvay altında can verdi Gazetelerde tefsirler Bükreş 29 (A.A.) Mareşal Smigly dafaa Nazırı Mr. İnskip, İngiliz tüccarRydz'in beraberinde 10 kadar zabit ol larının bir toplantısında söylediği bir nuduğu halde bu yaz içinde Bükreşe ge tukta ezcümle demiştir ki: leceği haber verilmektedir. « Bir harb ihtimali takdirinde lâ Romanya Kralımn bir ziyareti zım gelen hertürlü tedbir alınmış bulunVarşova 29 (A.A.) Kral Carol dün maktadır. Yağ ihtiyatı, daha şimdiden askerî kampı ziyaret ederek 57 nci piyade alayınm bayrağma bir Rumen ni mühim bir miktan bulmuştur. Endüstri de hertürlü ihtimale karşı, lâzım gelen ih şanı talik etmiştir. tiyatlan toplamaktadır. Birçok iptidaî madde stok halinde biriktirilmiştir. Ku rulması kararlaştırılan 123 hava filotillâsı, temmuz ayı zarfında tamamlanacakAnkara 29 (Telefon) Nafia Ve tır. 1936 1937 deniz inşaat programıkili Ali Çetinkayanın cumartesi günü İs nm tatbikı hızlandırılmıştır. Yeni zırhlıtanbula hareketi muhtemeldir. Ali Çetin lar, şimdiye kadar yapılanlardan çok dakaya İstanbulda bir kaç gün kaldıktan ha iyi müdafaa tertibatını havi bulunmaksonra refakatine alacağı zevatla birlikte tadır. Kruvazörler ve torpito muhribleritetkiklerde bulunmak üzere İsviçreye gi nin mükemmel top tertibatı mevcud oladecektir. caktır. Hava müdafaa kuvvetleri, en yaMareşal Blombergin ziyareti kın bir zamanda en mükemmel bir tarzBerlin 29 (Hususî) Peştede bulu da teçhiz olunacaktır. Yalnız asker topnan Alman Harbiye Nazırı Mareşal lanmasmda bazı güçlüklerle karşılanıl Blomberg bugün Macar Erkânı Harbiye maktadır. Lâzım gelen miktarm şimdiye reisile uzun bir mülâkatta bulunmuştur. kadar ancak nısfı toplanabilmiştir.» Nafıa Vekili Isviçreye gidecek İstanbulda bir yenilik: Şişli ilerisinde Ustündağ parkları ttalya takımları bu hafta mağlub oldular Belgrad 28 (Hususî) Bu pazar yapılan merkezî Avrupa karşılaşmalarmda Yugoslavya şampiyonu Graçanski takımı Yuventus İtalyan takımını 1 0 , gene Yugoslav takımlanndan Hayduk, Roma takımını 2 1 , Viyanada da Avusturya takımı İtalya şampiyonu Polonya takamı 51 yenmişlerdir. Bu neticelerin üçü de bir sürpriz telâkki edilmektedir Iktısad Vekili Iraktan avdet ediyor Ankara 29 (Telefon) îktısad Vekili Celâl Bayann maiyetindeki zevat ile birlikte bir iki güne kadar Irakdan şehrimize avdeti muhtemeldir. Vekil Ankarada bir müddet kaldıktan sonra İstanbula gidecektir. Arnavudluk isyancıları ölüme mahkum oldular PARİS BORSASI Paris 29 (Hususî) Paris borsası bugün kapalı olduğundan esham ve tahvilât üzerinde muamele yapılmamıştır. Madenlerin bugünkü kapanış fiatlan şunlardır: Bakır 61 63, kalay 253,10, altm 140,09, gümüş 20, kurşun 23,05, çinko 21,8,9. Tiran 29 (Hususî) 16 mayıs Etem Toto isyanma iştirak etmiş olmaktan suçlu olarak mahkemeye sevkedilmiş olanlarm 4 ü ölüme, diğerleri de ağır cezalara mahkum olmuşlardır. [Başmakaleden devam] Beyoğlu caddesinde keşif yapan heyet smdadır. Arazi kimin olursa olsun şehir Dün sabah saat 10,10 da Taksime doğnamına istimlâk olunacak ve derhal park Bir kaza daha ru gitmekte olan 809 numaralı vatman Köprü üstünde kaldırımın bir tara halinde tanzimlerine geçilecektir. BendKenanın idaresindeki Harbiye Fatih fından diğer yanma geçmekte olan Ka lerdeki Orman mektebi buraya dikilecek tramvayı, Melek sineması önünde caddıköyünde oturan Nadideye Galatada ağac çeşidlerinin bütün fidanlarını yetişdenin bir tarıfndan diğer tarafına geçgaraj sahibi Kozmonun idare ettiği 734 tirmeğe büyük memnuniyetlerle hazırdır. mekte olan 78 yaşlarında terzi Dalyanos numaralı hususî otomobil çarpmıştır. Böylelikle de çok değil, on on beş yıl oğlu Yusufa çarpmıştır. Kadın ağır surette yaralanmış ve hastazarfında İstanbul şehri, en güzel yerle İhtiyann bu çarpma neticesinde bey neye kaldırılmıştır. Orman içinde ve civarmda ni parçalanmış ve derhal olduğu yere Nadide hâdise mahallinde muharriri rinden birinde bütün İstanbul halkmm hayranlığını ve şükranını kazanan ilk yaptığmdan nasıl hayvan otlatılacak? düşmüştür. Vatman frengitmemiştir. mize: Yusuf tekerlekler altma « Kocama röntgen filmi almıştım. parklarına kavuşmuş olacaitır. Bu o kaAnkara 29 (Telefon) Ziraat VeYaralı hastaneye kaldırılmışsa da ora Ona aldığımı götüremeden hastaneye dar güzel birşey olacaktr ki bu ilk işteu kâleti orman içinde ve orman civarındaki da ölmüştür. Vatman yakalanmiştır. Hâ gidiyorum> demiştir. Şoför yakalan sonra İstanbulun diğ<* semtlerinde ayni yaylâlarda ne suretle hayvan otlatılacağı dise hakkında tahkikata başlanmıştır. mıştır. işlerin daha güzelleinin yapılmasınm arve köylülerle diğer hayvan sahiblerine ne tık önüne geçilemi/ecektir. şekilde izin verileceği hakkında orman müAtatürk AnİKirada bize en kıraç yerdürlüklerine yeni bir tamim göndermiştir. lerden bile na<ıl ormanlar fışkırtılabileceIBaştarafı l ind sahitede] Bu tamime göre ormanlarda otlatma, kış Tahrana davet eylemiştir. Irak Hariciğinin canlı nneğini verdi. İstanbulun toplama ve sair hakkı olanlarla böyle bir ye Veziri yarın İrana muvasalat edecekRoma 29 (A.A.) Giornale d'İta rağındaki'€yz> hep biliriz: İstanbulda on hakkı olmadığı halde ormansız yaylâ ve tir. Kendisine Irak Hariciye Nezareti lia'da, 8 sene devam etmiş araştırmalan yıl zarfida Ankarada elde edilenin en boşluklarda hayvanlarını otlatmak isti nin birçok erkânı refakat eylemektedir. nın netıcelerınden bahseden profesör Sa aşağı J n misli fazla netice alınır. Alman malumata göre, Efgan Harici bino Lembo, şöyle diyor: yenler, ayrı ayn hükümlere tâbi tutula İ^e biz düşünceyi ve lüzumu açıga ye Nazırı da Tahrana gelmektedir. Dört caklardır. Kendilerine kanun çerçevesi «Kanser, maymun kanı enjjeksiyonu ile v .rduk. Alttarafı bu güzel şehrin mu komşu memleket Hariciye Nazırlarının içinde kolaylıkla gösterilecektir. xadderatını ellerinde tutan vazifedarlarla bu toplantısı İran tarafından 20 teşrini teşfiye edilebilir.» Profesör, maymunun dahilî ifrazat ya I beraber bütün İstanbul halkına düşer. Alâkadarlann müracaatlannda yapıl evvelde teklif ve Cenevrede parafe edie ması mecburî olan muamele en ufak nok len ademi tecavüz muahedesinin im pan guddelerinin de kanseri iyi etm«i l YUNUS NADI zasile alâkadardır. medar olacağmı ilâve eylemektedir. tasına kadar tasrıh edilmiştir. Şark misakı îmzalanıyor Kanser hastalığının tedavisi bulundu mu?