7 Hazîran 1937 CUMHURİYET = Seyahat intıbaları Yugoslavyanın genc donanmasına bir bakış Evvelce Macaristan donanmasında hizmet eden Dalmaçyalı Yugoslavlar çok kıymetli denizcilerdir Yazan : Abidin Daver Dost Yugoslavvadan İspanya sularında İktısadî buhranm esrarengîz bir iki cephesi tahtelbahir Amerikalılarla Avrupa[Baştarafı l inci sahifede] komitesinden çekilmek suretile kendile rine İspanyol nasyonalistlerine daha geniş mikyasta yardım imkânını temin eden imtiyazlı bir vaziyet temin ettikleri hak kında Fransız gazetelerinde ve bilhassa İntransijean gazetesinde çıkan yazılan reddederek diyor ki: «İtalyanın Ispanyadaki siyaseti değişmiyecektir. îtalyanın, kendisinden vazi yeti tenvir edecek kat'î bir karar bekle nilen komiteye iştirak edip etmemesi çok ehemmiyetli değildir. îtalyanın îspanya daki siyaseti Amerikan matbuatına ve rilen beyanatla Kont Ciano tarafından mecliste yapılan beyanatta tasrih edil miştir.» Dr. Riiştü Aras bugün Bükreşten ayrılıyor Antonesco Hariciye Vekilimiz şerefine iki ziyafet verdi IBaştaratı 1 inci sahijede} M. Aristide Briand'ın, Sorbonne Üni versitesinde tes'id edilen doğumunun 75 inci yıldönümü merasiminde bulun mak üzere Parise uğnyan Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Arasla yaptığı bir mülâkatı neşretmektedir. Gazete, Hariciye Vekilimizin göster diği bu dostluk tezahürünün Fransa tarafmdan, hangi zamanda olursa olsun takdirle karşılanacağına şüphe olmamakla beraber, buna bilhassa bugünlerde daha fazla kıymet verildiğini kaydederek di yor ki: «Türk diplomasi şefi memleketimize henüz gelmiştir ki, son İspanya hâdisatı, Reutschland kruvazörünün İspanya hü kumet kuvvetlerine mensub bir tayyare tarafından bombardımana maruz kal ması, Almanların Almeria limanmı, mukabelebilmisil olarak topa tutmaları, Akdenizdeki gerginliği, sulhun atisinden endişe edilecek derecede artırmıştı. Dostlukları sağlam esaslara istinad eden Türkiye ile Fransa arasındaki münasebatın bu tezahürü ile sulh davası lehine yapılan muzaheret, bu nazik şerait da hilinde, gerçekten paha biçilemiyecek kadar büyüktü. Bu dostluğun o sağlam temellerini, Doktor Tevfik Rüştü Aras, M. Yvon Delbos'u ziyaretinden sonra bize lutfettiği birkaç dakikalık mülâkatta memnu niyetle hatırlatarak dedi ki: «Bu esaslar, müşterek prensiplerin ve menfaatlerin neticesidir. «Ayni sulh arzusunu besliyoruz, Milletler Cemiyetine ayni bağlarla merbutuz, beynelmilel hukuka ve menafie karşı ayni derecede hürmetkârız ve nihayet, şarkî ve garbî Akdenizde ayni siyaseti ta kib ediyoruz. Bu siyasetin kuvvetini, Cenevrede, Mısırı Milletler Cemiyetine kabul etmek için toplanan milletlerin huzurunda bir kere daha sarahaten söyle dim.» Türkiye Hariciye Vekili, kendisinden bahsedeceği için özür diliyerek, Cenev rede söylediği nutkun «Mısırın Asamb • leye aza oluşundan Türkiyenin memnuniyet duyduğuna, bu genc devletin Ak denizde yeni bir muvazene unsuru olacağmdan dolayı bu memnuniyetin arttjğma ve Türkiyenin, daima, Akdeniz sahildarı devletler arasmdaki samimî elbırliğinin ve statükonun muhafazasına matuf bir siyaset takib ettiğine» dair olan kısmmı zikretti. Bir taraftan Türkiye ile Sovyetleri birlestiren ittifakın mevcudiyeti, diğer taraftan, Türkiyenin teşebbüsü üzerine tahak* kuk ettirilip tsmet İnönünün Yunanistana yaptığı son seyahatte bir kere daha parlak bir surette tebarüz eden Balkan blokunun sağlamlığı bu beyanata ayrı bir kıymet vermektedir. Doktor Rüştü Aras çok metin bir ifade ile ilâve etti: « Filhakika müesses beynelmilel nizamın muhafazasında, bu milletler blo • kunun ifade ettiği çok büyük manevî ve asî:erî kuvvetin, küllî tesiri vardır.» Türkiye ile Fransa arasında askerî ve iktısadî bir ittifak akdi için müzakerata girişileceğine dair ahiren işitilen rivayet ler hakkındaki fikrini sorarken, Tevfik Rüştü Arasın bakışlarında gördüğüm hem keskin, hem müsterih ifadenin sebebi, herhalde o sükun ve emniyet amilinin kudretini müdrik bulunmasmdan müte velliddi. « Halihazırda memleketimle Fransa arasında hususî mahiyette hiçbir askerî ittifak mevcud değildir. Münasebatımızm mükemmeliyeti nice misaklara muadil değil midir?» Dedikten sonra, Sancak meselesine telmihan şu sözleri ilâve etti: « Küçük bir nokta üzerinde mutabakat hasıl olduktan sonra, diğer işlerde anlaşmamağa imkân var mıdır?» lılar vaziyeti nası! görüyorlar Paris Soir gazetesi, cenubî ve şimalî Amerikada yaptığı büyük bir röportaj serisini neşre başlamıştır. Bu serinin ilk yazısında, muharrir, iktısadî buhranm Avrupada ve Amerikada nasıl başka başka telâkki edildiğini ve Amerikalıların, iktısadî vaziyeti düzeltmek için ne şekilde çalıştıklarını anlatmaktadır. Amerikan zihniyetini çok güzel izah eden bu yazının şayanı dikkat kısımlarını iktıbas ediyo ruz. Muharrir diyor ki: «Şimalî Amerika,, orta Amerika ve cenubî Amerika, Rusya haric, sekiz Avrupa büyüklüğündedir. Bu kıt'a üzerinde, bugün yaşıyan yüz milyonlarca nüfustan yüzde sekseni henüz müstehlik değildir. Roosevelt'in kanaati, bunlan da müstehlik yapmaktır. Birleşik Amerika, bu insanlan yuğuracak, yetiştirecek, işliyecek, istediği şekle sokacak, yani müşteri edinecektir. Roosevelt, inkişaf etmek için dünyanm bir kısmına mal satmak mecburiyetinde olan bir memleketin başmda bulunuyor. Onun hedefi, bir tek fabrikayı bile ka patmamak, belki daha başka fabrikalar açmak; bir tek çiftlikte bile işleri durdurmamak, belki, ekilmemiş tpprakları işle mektir. Çünkü, radyo, frijider, ev eşyası, elbise, ev, makine, lâmba, otomobil, ayak kabı satmak lâzımdır. Halihazırda, yüz elli milyon nüfus, yançıplak yaşıyor ve yarıaç geziyor. Amerikalılar, işi başka bir cepheden görüyorlar, endüstriyi yavaşlatmak değil, ona yeni mahrecler bulmak lâzım geldi ğini düşünüyorlar. Birçok yenilikler borclu olduğumuz Amerika, bir yenilik daha bulmuştur: «Müstahlik yaratma makine si». Amerikalının bugünkü zihniyeti, müs tehliki, elindeki eşyayı senelerce kullan mağa alıştırmamak, malzemesini mütemadiyen yenilemeğe mecbur etmek, endüs Franstz gazeteleri endiçede Yugoslavya donanmasından Dubrovnik filotülâ önderi. Splıt, etrafı yeşillikler ve girintili çıkıntıh deniz parçalarile sarılmış yemyeşil bir bahçenin ortasında kurulmuş, tarihî bir şehirdir. Yugoslavyanın Adriyatik kıyılarındaki en büyük şehri ve Kıyı Banlığınm (Umumî Valiliğinin) merkezi" dir. Nüfusu 40,000 dir. Şehir eski ve yeni olmak üzere iki parçaya aynlır. Eskisi, bir kalenin ve İmparator Diocletien'in sarayı içinde kurulmuştur. Romanın bu meşhur dagî imparatoru, 20 sene fermanferma olduktan sonra, doğduğu memlekete çekil miş ve bu sarayda yaşamıştır. Binanın iyi muhafaza edilmiş olan «Altınkapı» gibi kısımları, «Romalılar ebediyet için bina yaparlar» sözünün doğruluğunu göstermektedir. Çünkü, bu saray 1600 sene evvel yapılmış ve o vakittenberi yağmurlara, fırtmalara, zelzelelere, muharebelere, hulâsa zamanın bütün tahribkârlığına göğüs germiştir. Vaktile 268 kişinin oturduğu bu kale ve sarayda, şimdi 3000 kişi oturuyor. Dapdaracık sokaklarım, geçidlerini, meydanlarını ve binalannı tamir ederek öylece muhafaza etmişler. Şehrin fakir kısmı, bu iyi güneş görmiyen kale mahallesinde oturmaktadır. Kale duvarlarının içinde eski bir kilise ve birçok tarihî binalar vardır. Yeni Split şehri büyük küçük güzel binalarla bu eski şehrin etrafında teşekkül etmiştir. Civarmdaki, Maryan tepesi, yemyeşil koruları, sedleri, merdivenleri, hayvanat bahçesi, tarihi tabiî müzesi, akuaryomu, bilhassa mükemmel nezareti ve manzarasile çok güzel bir tenezzüh yeridir. kruvazör, mekteb gemisi olarak kullanılmaktadır. Zmaj tayyare gemisi: 1929 da yapılmıştır. 1870 ton, 15 mil sürat, 1 tane 10.2 lik hava defi topu, 10 tane deniz tayyaresi. Dubrovnik filotillâ önderi: 1931 de yapılmıştır. 1880 ton, 37 mil sürat, 4 tane 14 lük top, 2 tane 8,3 lük, 6 tane 3,7 lik hava defi topu, 2 makineli top, 6 tane 53.3 lük torpito kovam. Kovanlar ücüzlü. Mürettebatı 200 kişi. 1 ilâ 4 numaralı torpitolar: Bunlar 1914 te yapılmıştır. 240 ton, 28 mil sürat, 1 tane 6,6 lik hava defi topu, 1 tane 1,6 hk top, 2 makineli top, 4 tane 45 lik kovan. Kovanlar çift. Mürettebatı 52 kişi. 5 ilâ 8 numaralı torpitolar: Bunlar da 1916 da yapılmış olup yukandakilerin aynidir. Bu 8 torpitobot Avusturya donanmasmın taksiminde Yugoslavyanın hissesine düşmüştür. 4 denizaltı gemisi: İki tanesi 1927 de yapılmıştır. Suyun üstürtde 975, dalnuşken 1164 ton, süratleri denizin yüzünde 15,7, dalmışken 10 mil. 1 tane 10,2 lik top, 2 makineli top, 6 tane 53,3 lük kovan, mürettebatı 45 kişi. İki tanesi 1929 da yapılmıştır. Suyun yüzünde 630, dalmışken 809 ton, sürat suyun üstünde 14,5, dalmışken 9,2 mil. Bir tane 10 luk top, 1 tane 3,7 lik hava defi topu, 1 makineli top, 6 tane 55 lik kovan. Mürettebat 44 kişi. 6 tane mayin gemisi: 1918 de yapılmıştır. 330 toft, 15 mil, 2 tane 9 luk hava defi topu, 2 makineli top, mürettebat 71 kişi. (Avusturya donanmasının eski gemilerindendir.) 6 tane mayin tarayıcı gemi: 4 tanesi 1931 de yapılmıştır. 120 ton, 9 mil sürat, bir tane 6,6 lik hava defi topu, 2 tanesi 1886 da yapılmıştır. 78 ton, 17 mil sürat, 2 tane 3,7 lik top. 3 tane torpito ve motorbot: İkisi 1926 da yapılmıştır. 15 ton, 40 mil sürat, 2 makineli hava defi topu, 2 tane 45 lik kovan, 4 tane su bombası. Mürettebat 5 kişi. Bir tanesi 1936 da yapılmıştır. 1 tane makineli hava defi topu, 2 tane torpito kovanı vardır. Mürettebatı 12 kişidir. Bunun hakkında başka malumat yoktur. 4 tane zırhlı nehir motörü. Bu gemilerin dördü de Avusturya Macaristanın Tuna filosundan miras kalmıştır. Vardar: 1915 te yapılmıştır. 935 ton 13,5 mil sürat, 2 tane 12 lik top, 2 tane 12 lik obüs, 3 tane 6,6 lik hava defi topu, 2 tane 4,7 lik top, 8 tane makineli top. Mürettebatı 100 kişi. Drova: 1914 te yapılmıştır. 450 ton, 12,9 mil sürat. 2 tane 12 lik top, 3 tane 12 lik obüs, 2 tane 6,6 hk hava defi topu, 7 makineli top. Mürettebat 96 kişi. Sava: 1904 te yapılmıştır. 380 ton, 13 mil sürat, 2 tane 12 lik top, bir tane 12 lik obüs, 1 tane 6,6 hk hava defi topu, bir tane 6,6 lik, 5 makineli top mü rettebat 78 kişi. Morava: 1892 de yapılmıştır. 390 ton, 9,7 mil sürat, 2 tane 12 lik top, 2 tane 6,6 hk top, 4 tane makineli top mürettebat 68 kişi. Hvar, denizaltı gemisi: 2630 ton, 13 mil sürat. Jardan deniz gedikli mekteb gemisi: 720 ton, 8 mil sürat, yelkenli ve motörlü. Sitnica efrad mekteb gemisi: 370 ton, 9 mil sürat, 2 tane 4,7 lik ve 2 tane makineli top. 4 tane nehir karakol gemisi: Bir tanesi 256 ton, diğerleri 87 tondur. Süratleri 7,58 mil. 3 tane tender: 100, 160 ve 130 tonluk, süratleri 13, 9 ve 12 mil. 4 tane tahlisiye gemisi: 740 ton, 17 Paris 6 (A.A.) Echo de Paris gazetesinde Pertinax, diyor ki: «Bazı kimseler, ispanyol sahillerinin kontroluna mütealhk itilâfın pek çabuk vücude getirileceği mütaleasında bulun maktadırlar. Fakat mesele, bu değildir. Hatta İtalya ile Almanya Londra sistemine iştirake ikna ve celbedildikten sonra dahi Fransa ile Ingiltere gene başlıca mühim meselenin karşısında kalacaklar dir. Bu mühim mesele, şudur: Komünizme karşı mücadele etmek bahanesile Akdenize yerleşmiş olan bütün Alman ve Italyan unsurlarından bu denizin münakalât hatlannı kurtar mak.» Figaro gazetesinin Romadaki muha biri, İspanyol sahillerinin kontrolu meselesinde kolaylıkla bir itilâf elde etmek mümkün olamıyacağını yazmaktadır. Çünkü dörtler misakı fikri, Mussolini tarafmdan tamamen terkedilmemiş olduğundan ve şimdiki müzakereler îtalya nın günün birinde komünizm aleyhine müteveccih bir Avrupa direktuan tesisi hakkındaki ümidlerini takviye etmekte bulunduğundan bu fikir yeniden canlan mağa başlamıştır. Bir riyaziye meselesi halledildi Moskova 6 (A.A.) Bütün dünya riyaziye alimlerinin iki asra yakın bir müddettir halline uğraştıklan halde mu vaffak olamadıklan «Goldbach» davasmı parlak bir surette halleden Sovyet Fen Akademisi azasından riyaziyeci Vinogradof mezkur akademi divanınca on bin rublelik bir mükâfatla taltif edil miştir. Ribbentrop, Berlinde Berlin 6 (A.A.) Von Ribbentrop, dün akşam Londradan buraya gelmiştir. Split tarsanesi Split'te bir tersane olduğunu ve burada harb gemileri yapıldığım işitince, orayı ziyaret etmek arzusunu izhar ettim. Mıhmandarımız bizi tersaneye götürdü. Hiçbir müşkülât ve mümanaate uğramadan tersaneye girdik. Burada, Umumî Hab sonunda taksim edılen Alman do nanmasından Yugoslavyanın hissesine düşmüş küçük bir kruvazö'rle, bazan li manımıza gelen mavi bacalı muhteşem Yugoslav posta vapurlarının ıkisi, büyük küçük bir takım gemiler tamir ediliyor du. Bir tarafta da iki yeni muhrib yapılıyordu. Aynca inşası takarrür eden iki tüccar gemisinin de kızaklan hazırlanı yordu. Yeni yapılan muhribleri gözden ge çirdım. Bunlar ve tersane hakkında ter sane müdüründen malumat istedim. Split tersanesi, Fransızlar tarafmdan kurulmuş, teşkil edilen anonim şirkete sonradan İngiliz sermayesi de iştirak et miş. Küçükten ve tamircilikten işe başlamışlar, bir taraftan gemilerini tamir ederken bir taraftan tersaneyi kurmuşlar ve kuvvetlendirmişler, mütehassıs işçiler ye tiştirmişler, şimdi birkaç bin mühendis ve işçi çalışıyor. Bunların yalnız dört tanesi Fransız ve İngilizmiş. Fransız müdür, Yugoslavlardan her şubede mükemmel mütehassıslar yetiştiğini söylüyor. Yapılan iki muhribin yalnız makineleri İngiltereden gelecektir. Diğer kısımları kâmilen Split'te yapılmaktadır. Müdür, bir müddet sonra, makinelerin de Split'te yapılabileceğini, diğer işçiliklerin, en mükemmel İngiliz ve Fransız tersanelerındekinden farksız olduğunu söyledi. Muhribler 1210 tonluktur, süratleri 40 milden fazla olacaktır. Sırası gelmişken genc Yugoslav do nanması hakkında biraz malumat vere yim. Sovyet tayyarecilerinin kutub seyahati Moskova 6 (A.A.) Bu sabah 3,30 da şimal kutub istasyonundan dört tayyare Rodolf adasma gitmek üzere havalanmıslardır. Bunlardan üçü, Vodopianof, Molokof ve Mazoruk'un tayyareleri saat dokuzda mezkur adaya inmişlerdir. İçinde Şmicl'in de bulunduğu Aleksevefin tayyaresinden saat yedide gelen telsizde evvelce mukarrer plân mucibince diğer tayyarelerin adadan getirecekleri benzini beklemek üzere bu tayyarenin 85 derecede arzda bulutlann aşağısına inerek buzlann üzerinde konacak bir yer aradığı bildirilmekte idi. mil. 260 ton 12 mil. 200 ton, 12 mil. 270 ton 15 mil. Yugoslav filosu bundan ibarettir. Bu filonun harbedebilecek kısmı şöyle hulâsa edilebilir: 1 Kruvazör 1 Filotillâ önderi 8 Torpitobot 4 Denizaltı gemisi 9512 tonluk 14 gemi. Diğer yardımcı gemilerin yekunu 34 tür. Donanmanın emrinde 62 muharebe tayyaresi vardır. Aynca 34 de mekteb tayyaresi. Donanma mürettebatı 454 zabit, 6930 gedikli ve neferden mürekkeb olup bir amiralın kumandasındadır ve Harbiye Nezaretine bağlıdır. ,6 trinin son icadlarını tecrübeye sevketmek, sıkı bir propaganda yaparak yeni mamulâttan onu haberdar etmektir... AmerikaIının gayesi, her ferdi, kendi kendine katIBaştarafı 1 inci sahıfcdc] iyyen akıl edemiyeceği şeylere müşteri gitgide daha şiddetli bir galeyan gösteryapmaktır. Avrupa köylüsünün ve amelesinin ih mektedirler. Ezcümle «Nida» gazetesi tiyacları mahdud, emeli, bildiği, tanıdığı şöyle bir yazı neşrediyor: «İskenderun elden gitti! İşte bütün Suriyede işitilen şeylere münhasırdır. Amerikada böyle istimdad ve ıstırab avazesi budur. Ne şey yoktur. Orada herkes, en fakir insan heyeti murahhasalar, ne seyahatler, ne bile, herşeyin imkân dahilinde olduğunu muahedeler işe yaradı. Şimdi, bütün dünbilir ve ne olursa olsun, daima elindeki yaya ve Türkiyeye şöyle hitab etmeliyiz: imkânların fevkinde yaşıyacağını müdrik Artık bize İskenderun kâfi değildir. Biz tir. Çünkü, hayatın gjdişi ve reklâm onu Iskenderundan ötesini, sizin Türkiye adıdaima tatmini icab eden yeni ihtiyaclar nı verdiğiniz, fakat hakıkatte Arab olan karşısında bırakmaktadır. İhtiyaclarını yerleri istiyoruz. Orası Türklerın de oltatmin edemediği takdirde ve endüstri, sa gene istiyoruz, orası bize lâzımdır.» bu alıcı fıkdanı karşısında atalete düşerse Maamafih, bu şiddetli lisanın, Suriye istihlâk noksanı var demektir. Hata, «is siyasî mehafilinde hoşnudsuzlukla karşıihsal fazlalığı» var zanentmektedir. Yani, landığını da ilâve etmeliyiz. Amerikan zihniyetine göre, her insanın bir Suriye ricalinden birisi, verdiği bir beotomobili bulunmaması, «istihsal fazlalı yanatta şu sözleri söylemiştir: ğına» değil, «istihlâk noksanına» delâlet «Cenevre'den gelen haberlerin bizde eder. uyandırdığı teessür ve acıya rağmen siyaAvrupa, istihsal fazlalığı olduğu zeha sî hakikatleri gözönüne getirmek ve bilbile fabrikalarını kaparken ve işsizliğe se hassa hissiyatımıza mağlub olmamak bebiyet verirken, Amerika, istihlâk noksa mecburiyetinde bulunuyoruz. Türkiye nı bulunduğunu, bunu da, mubayaa im ile doğrudan doğruya bir anlaşma yapıp bu kuvvetli komşumuzla aramızdaki mükânsızlığı içinde çırpınan işsizlerin mevcunasebatı kat'î bir hal tarzına bağlamak diyetile ispat ettiğini iddia ediyor. tan başka çare göremiyorum. Türk kuvİşte bugün mevcud tezadlı iki tez bunvetine karşı koymağı düşünmek ciddiyetdan ibarettir. Bir tarafta, ya ihtiyarlığm ten uzaklaşmak olur. Arab dünyasımn tevlid edeceği aheste ölüme, yahud hiç muzaheretine de güvenemeyiz. olmazsa bir nesli feda edecek olan bir inIrak, dahilî işlerile meşgul, Kudüs kılâba doğru giden Avrupa; ötetarafta, bir kutubdan ötekine, Alaskadan Ateş Müftisi dahilî siyasete müstenid mülâhaadasına kadar uzayan toprakların ve bu zalarla mütemadiyen Türkiyeyi metheditopraklarda yaşıyan insanlann zihniyetini yor. Yemenle Hicazın, îskenderun me ve sahib olduklan imkânları değiştirerek, selesi yüzünden Türkiye ile kavga çıkarbir mahrec yaratmağa çalışan Amerika. mağa kat'iyyen niyetleri yoktur. Binaen • Hatayda kanlı hâdiseler aleyh siyaset realizmi bizi, Türkiye ile bir anlaşma yapmağa sevkediyor. Bu sayede, Suriye, dahilî ıslahat işlerile meşgul olmak imkânını bulacaktır.» Meb'usan Meclisinin 27 mayıs tarihli celsesi çok şiddetli münakaşalara sahne olmuştur. Bu içtimada Sancak mese lesi mevzuu bahsedilmiş, Dahiliye ve Hariciye Nazırı Sadullah Cabiri mutedil bir nutuk söylemiş ve Fransa tarafından, Cenevre'de gösterilen samimî muzahereti mevzuu bahsetmiştir. Bazı meb'uslar eksperler komisyonunun raporuna itirazlarda bulunmuşlar ve bu raporun Suriyenin millî hakimiyetile kabili telif olmadığını iddia etmişlerdir. Ezcümle meb'uslardan biri: «Fransa, Alsace Lorraine'i kurtarmak için nasıl 44 sene bekledise, Suriye de İskenderun sancağını istirdad etmek için 44 sene bekliyecektir» demiştir. Yugoslav denizcileri Yugoslav donanması Yugoslav donanması şu gemilerden mürekkebdir: Dalmaçya kruvazörü (Almanların eski Niobe kruvazörü): 1899 da yapılmıştır. 2360 ton, 21 mil sürat, 6 tane 8,3 lük hava defi topu, 4 tane 4,7 lik, 2 tane makineli top, mürettebatı 300 kişi. Bu Yugoslav bahriyelileri, çok kıymetli denizcilerdir. Bunlar Dalmaçya sahillerinde asırlardanberi gemicilik ve korsanlık eden insanların ahfadıdır. Yugoslav tarihleri, bu kıyılarda yetişen İlliryalı, Narenten, Almissan ve Uskok'ların yüksek denizcilik kabiliyetlerinden bahsetmektedir. Dalmaçya kıyıları halkı, Avusturya Macar donanmasında hizmet edıyorlardı. 1866 da Avusturyalılarla İtalyanlar arasında vuku bulan ve sayıca üstünlüklerine rağmen İtalyanların mağlubiyetile neticelenen meşhur Lissa deniz muharebesi, Dalmaçya denizcilerinin kıymetine bir miyar teşkil eder. Bu muharebede Avusturya Amirali Tegethof, İtalyan Amirali Persano'yu hezimete uğratmıştı. ABİDİN DAVER Fetyelarab gazetesi, Arab dünyasımn İskenderun işine karşı gösterdiği lâkaydinin Suriye mehafilinde uyandırdığı sukutu hayale tercüman olmak daiyesile neşrettiği diğer bir makalede ezcümle: «Suriyenin uğradığı felâketlerin bir çok mes'ulleri vardır. En başta, maalesef Arab dünyası geliyor ki, câniyane lâkaydi«i yüzünden, Suriyeyi, en zengin mıntakasından mahrum etmiştir.» demektedir. Diğer taraftan haber alındığına göre, Kudüste toplanan Ali Arab Şurası, son içtimaında İskenderun meselesini görüşmüştür. Bu müzakere şiddetli münakaşalara yol açmıştır. Komitenin istiklâlci azasından biri, Suriyelilerin uğradığı sukutu hayaîden bahsederek, Suriyenin, Filistın meselesinde Arab davasma büyük yar dımlar etmiş olması itibariie Arablann lâkaydisinden Suriyenin hakh olarak teessüre düştüğünü ilâve etmiş ve âli komitenin panarab hıssıyatmı Sancak me selesinde ciddî bir hattı hareket ittihaz etmek suretile göstermenin lüzumunu ileri sürmüştür. Müfti, bu sözlere kısaca mukabelede bulunmuş ve ezcümle, Filistin Arablarının Suriyeye faydalı bir yardımda buluna mıyacak kadar zayıf olduklarını, bu sebeble, kuvvetli Türkiyenin adavetini celbetmemek için ihtiyatkâr bir siyaset takib etmek zaruretinde olduklarını söylemiştir. Komite, Müftinin noktai nazannı tasvib etmiş ve Türkiye aleyhinde her türlü Kursa bütün memurlar sıra ile devam Niğde (Hususî) Şehrimiz memurlarına zehirli gazlerden korunma çarele edeceklerdir. Gönderdiğim resim müda neşriyattan tevakki edilmesini matbuatrini öğretmek üzere bir kurs açılmış vmlerden bir kısmını muallimlerile bir tan rica etmeğe karar vermiştir. arada göstermektedir. tır. Niğdede memurlar için zehirligaz kursu açıldı