8 Nisan 1937 CUMHURİYET Yılda bir Sinanı anmak kâfi değildir Dâhi mimara karşı borcumuzu, şurada burada harab olan eserlerini korumak ve muhafaza etmekle yerine getirebiliriz İyi bir teşebbüs Beyoğlu Halkevinde atış dersleri Banka genclik hareketile yaşayan müessesedir Ziraat Bankasının yeni kanun lâyihasmda İş kâtibin keyf ine kalırsa? tekaüdlük müddetinin 35 sene olarak tesbiti, her şeyden evvel Bankanın da aleyhindedir Beyoğlu Halkevi, çalışkan reisi Ek remin gayretile günden güne mesaisini genişletmekte, muhitin içtimaî ihtiyacla rofesörlerimizden biri, iki yılrını tamamile karşılamak üzere faaliyet danberi bir işe takıldı, daireden programına hemen hergün yeni bir mu daireye taşınır ve kapıdan kavaffakiyet ilâve etmektedir. pıya evrak taşır oldu. Benim gibi hayaBu cümleden olarak Evin Spor şu Türkiye ilerlemeğe başladığı gün nunda Bütçe encümeninin yaptığı bir ta tm hertürlü cilvesini görenler \ e : besinde silâhla atış dersleri verilmesi de sanki, inkılâbları yaratanların ıradesine dilden bu müesseseyi ebediyen köhneliğe Deymez metai ahiretü âlemi fena kararlaştırılmışhr. İdare heyetinin müs tabiî bir zaruret hâkim olmuş gibi bir mahkum etmek tehlikesinin zuhur etmeHalkın nıyazına, feleğbı imtinaına mir çalışmalan netıcesınde bu güzel spor dostlar toplantısında verilmış kararla «İş sidir. Bunu Ziraat Bankası memurların diyebilenler için o iş minimini bir için muallim ve silâh ta temin edilmiştir. Bankası» doğmuştu. Ondan evvel Tür dan bazılarının muhterem saylavlarımıza üzüntüye değmez amma dostumuz pro Şimdi nazarî olarak derslere başlanacak kiyede Ziraat Bankası etiketinden baş dağıttıklan bir arizadan öğrendık. fesörün düşüncesi başkadır, maslahata ve bilâhare silâhla atışlar yaptınlacak ka banka yoktu. Emekli memurların haklı veya haksız büyük bir kıymet verip durmaktadır, hattır. (İş Bankası) doğduğu gündenberi olmalarile alâkadar olmağı düşünmedik. ta başına aldığı derde hayatî bir değer * * * büyümüş değil, şahlanmıştır. Az zaman Onun bizden daha iyi ve salâhiyetle dü bulmaktadır. Beyoğlu Halkevinden: Işte bu dost, bütün çırpmmasına rağ zarfında peykler yaratmağa başlamış ve şünüleceğme kaniiz. Bızi alâkadar eden 1 Evimlzin Spor şubesinde silâhla atış Türkiyenin iktısadî sahalardaki inkişaf cıhet, yurdun ve ulusun temeli ve devlete men bir türlü neticelenemiyen işini takib dersleri verilecek ve atıs yapılacaktır. 2 Derse ve atışa iştirak etmek istiyen lannda hiçbir merhaleyi boş bırakma kuvvet kaynağı olan köylünün ve ziraatin ederken bir tebliğ yaptırmak mecburiyelerin hemen Evimize müracaat ederek kay mıştır. bankası olan bu çok mühim müessesede tine düşer, Galatanın herkesçe bilinen bir dedilmelerini rica ederiz. Banka demek, haddi zatmda memur uyandırılmak istenilen enerjinin herhangi hanında oturan ve gene herkesçe tanıîmış Müsamere demektir. Banka memuru, etrafında kay varid ve gayrivarid para mülâhazalarile bulunan bir zata tezkere yazdırtır. Fa Beyoğiu Halkevinden: söndürülmesidir. Büyük Millet Meclisi kat muayyen günde o zatla karşılaşmak 10/4'937 cumartesi günü saat 20,30 da naşan hâdiselerin, dalgalanan faydaların, Evimizin Istiklâl caddesinde Nurziya so akan kıymetlerin ve muhtelif ziraî, ticarî, nin Ziraat, İktısad, Maliye encümenle üzere işe ilgili daireye gidince ne görse kağmda Parti binasmdaki temsil salonunda sınaî kombinezonların arasında iyi görüp, rinden teyid olunarak geçen memurların beğenirsiniz?.. Adını, sanını henüz duybir toplantı yapılacafktır. iy! düşünüp, çabuk karar vermeğe mec şahsî hakları meseleleri Bütçe encüme madığı bir bay!.. Meğer tezkereyi götü1 Konferans' Çocuk terbiyesi hakkmninde tekaüdlük müddeti 35 seneye çıka ren adam, hanın da, cağırılacak zatın da da (Havdarpaşa lisesi tarih muallimi Bay burdur ki bu karar muhtelif mülâhaza ların telifinden ibaret sentetık bir ruhun rılmak suretile tadil görmüş. Gittikçe in isimlerini yanlış okumuş, başka bir hana Reşad Kaynar tarafından) celeşen ziraî kredi, köylü kredisi, koope gidip ve başka bir kimseyi bulup tezke 2 Temsil: Evimizin Gösterit şubesi ta eseri olmadıkça kıymetli olmaz. reyi sunmuş. Garabet, yalnız bu ters o rafından. Banka memurunda bu ruh vardır; bu ratif kredisi gibi ilme, ihtısasa ve enerji3 Bu toplantıya gelmek Lstiyen yurdye muhtac işleri yorgun elleri titriyen, kuyuşta değil. Kendine talluku olmıyan daşların. yer bulabilmeleri için toplantı ruhu haiz olmıyanlar daha üçüncü plânfersiz gözleri muhitinin haricini göremi kâğıdı alan ve gene kendine taalluk etmidan evvel Evimize müracaat ederek girme da iken elenirler ve bu eleğin üstünde yen, ağırlaşmış kulaklan şuun ve hadisa yen bir maslahat için işini gücünü bırakıp kartı almalarını rica ederiz. pek az kimse kalır. t: işitemiyen emelleri sönmüş, enerjisi kırıl şuraya buraya başvuran bayın gafleti de Banka memuru elindeki serveti mal Kaybolmamış, yaralanmış mış, sıhhati bozulmuş, bir kelime ile, ma garib! sahibi gibi kullanır ve bunu istimal ederDünkü akşam gazetelerinden biri zileşmiş kimselerle yürütmenin, ne de Profesör, bu yanhşlık yüzünden işin ken bütün bir vatanın, bütün bir milleKüçükpazarda oturan 22 yaşlannda nalmek olduğu, nasıl mümkün olacağı mü bir kere daha asıntıda kaldığını yana yabur Halisin esrarengiz bir surette kay tin ve kendisine bu hak ve salâhiyeti ve lâhazaya şayandır. kıla anlattıktan sonra içini çekti: bolduğunu yazıyordu. Nalbur Halis, ev ren müessesenin karşısmda mes'ul oldu Bir gün, dedi, yerime başkasmın Ziraat Bankasına mutlaka yirmi beş velki gün Beyazıdda şoför Hamidin ida ğunu idrak eder. Bu mes'uliyet maddî olyaşından sonra girebilecek ve tekemmül geçip «filân profesör benim» demesinden resindeki otomobilin çarpmasına maruz maktan ziyade vicdanidir. Bu sebeble korkuyorum. Bay Aliye aid kâğıdı Bay kalmış ve yaralanarak hastaneye kal dir ki seciye ve zekâ kıymeti noksan o etmiş olanlan ancak otuz yaşında intisab edecek olan memurların tekaüdlük hak Veli alıp karşıma dikildikten sonra bu, dınlmıştır. lanlar bankalarda barınamazlar. DeğerHusrevpaşa türbesinin perişan ve hazin başka bir mamarası siz kimseler bankalarda yer bulamaz. kını itisab edebilmeleri için altmış, alt neye olmasın? IBaştarafı 1 inci sahifese] Ht)landa Veliahdile kocası Banka teşkilâtmda öyle bir nızam vardır mış beş yaşına kadar mevkilerinde mıhla «Bilmezem eyliyecek girye midir, diyete intikal edecek surette korur ve ki bundaki ahengi bozan memur daha ilk narak mazinin hale uymıyan an'ane ve hande midir» sözü, şüphe yok ki, bu gibi Amsterdamda yaşatırsak yerine getirmiş olabiliriz. adımda falsolu bir tel gibi kusuru belli itiyadlan içinde bütün bütün lâgarlık un vakıalar için söylenmiştir. Fakat ben Amsterdam 7 (A.A.) Prenses JuBunu hakkile yapıyor muyuz? Bittabi surları kesilecekleri şüphesizdir. Bundan dostumu dınleyince hiç tereddüd etme olur.. liana ile Prens Bernard, üç ay süren balhayır. zarar edecek te memurdan ziyade köylü dim, güldüm. Hatta bir fıkra naklederek Abidin Daverin tahlilci, temiz manalı ayı seyahatinden bugün dönmüşlerdır. Süleymaniye, Selimiye, Şehzade gibi ve çiftçidir. Yani bütün millet, bütün va onu da güldürdüm: kalemi geçenlerde İş Bankasının muulu mabedlere ihtimamızı esirgememekle Abdülhamid devrinde Bulgaristan tandır. bunları kâmilen muhafaza etmek şöyle vaffakiyetlerini sayıp dökerken bu müesberaber, hakikî bırer şaheser olan Sına mümtaz bir eyalet sayıldığı için oraya dursun; henüz tamamen miktarlarını ve sesenin yurda bankacılar da yetiştirdiğini nın diğer yapılanna, başımızı çevinp gidenlere pasaport verilmezdi, Edirneye yerlerini tesbit bile etmiş değiüz. izah etmişti... baktığımız bile yoktur. veya Bursaya gitmek istiyenler gibi mü îstanbulda kavlen mevcud bir «Mu Bir bankacı, bir şoför, bir kondüktör Bu cümleden olarak Fatihle Yenibahrur tezkeresi verilirdı. Sılıstreye gitmek Maruf viyolo hafazai Âsarıatika Encümeni» vardır. kadar kolay yetişmez. Banka memurunun çe arasmdaki «Husrevpaşa» türbesini istiyen biri, o devrin icablarına göre davLâkin faaliyeti ve faaliyetinin semereleri ekonomik ve pisikolojık bilgiler başta ol nistimiz Ekrem Ze rnisal gösterebılırız. ranıp, mahalleden ılmühaber alır, Be bizce malum değildir. mak üzere daha birçok bilgilere dayanan kinin her sene bü lediyeye ve Maliyeye borcu olmadığını İstanbul meb'usu ve eski Müzeler uyük rağbetle karş1 Muhafazai Asanatika Encüme seffaf bir tecrübe sahibi olması lâzımdır. daire daire dolaşıp tasdik ettirir, karakol mum müdürü kıymetli âlimimiz Halil lanıp zevkle dinle İs Bankası tecrübe ve bilgi ile mücehhez ni ne yapar? nen konseri bu y karakol gezerek İstanbuldan ayrılmasında Etem «Camilerimiz» isimli kitabmda bu 2 Esasen bu cemiyet mevcud mu memurlar da yaratmış ve memlekette ik biraz gecikmiştı zabıtaca mahzur bulunmadığını yazdır türbeden şöyle bahsetmektedir: dur? Işittiğimize göre azası gayet kıymet tısadî mücadelenin idaresine kadir ban Konser bu sene nı «Balipaşa camısi Fatihin alt taraflatır, Adliyeye basvurup kabahat, cünha, li ihtiyar mütekaid Efdaleddin Beyle es kacı şefler yetiştirmiştir. Bu bir iftihar sanın 22 sinde Sa rında ve Yembahçeye yakmdır. Bu cave cinayet derecelerinden hiçbirine dahil ray sinemasmc1 ki Müze memurlarından Süleyman Bey noktasıdır. miden biraz daha aşağı tarafta Mimar o'acak hiçbir suçla maznun veya mah Bir banka memurunun gözü açık, ku verilecektir. Sınanm en mutena asarından olan (Husden mütesekkilmiş. İkisi de yetmiş yaş kum tanılmadığını belirttirtir, sonunda Piyanoda Verdc revpaşa Türbesı) bulunur. Buralara Türbenin kapısı da bugün şu hale gelmiştır larına yakınlaşmış olan bu zevattan baş lağı delik, dimağı işler olmalıdır. O hiç mürur tezkeresini dolduracak memurun Hüsrevpaşa çarşısı da derler. Sekiz kö dır. Pencereleri bozulmuş, kapısı aşın ka bu cemiyette faal olarak çalışan kim durmadan, hiç dinlenmeden etrafını kol Kazm vardır. Konser şu parçalardan karsısına cıkmak saadetine erer. şeli ve iki kat pencerelı olan bu yük lar, dinler ve daima düşünür. Binaena mürekkebdir: mış ve içindeki çiniler aşınlmıştıı. Binanın ler var? Yetmis beslık memur, yolculuğa çıkaKarol Zımanovski Sonat. Çaykovssek binanın üstünde bir kubbesi var Müze müdürü resmen riyaset ediyor, leyh bir banka memurunun vücudce bu ki Konserto, Maks Brux Konserto, cak adamın getirdiği vesıkalan yetmiş beş dır. Etrafmı dolaşan saçak tezyinatı ve bir cephesini saran sarmaşıklar duvarı faaliyete tahammül edebilecek bir sıhhat Partini Ekrem Fuga. Kreisler Bah dakika kadar tetkik ettikten sonra kalepencere köşeleri büyük bir ihtımamla adeta kemirerek yıkmağa uğraşıyor gibi Müze mimarı da tamirat için keşiflere sahibi de olması gerektir. Bankalarda Gavot, Faller. yapılmıştır (Ş. 17). Kapısındaki kita dır. İhmalimiz devam ederse hiç şüphe bakıyor. Lâkin İstanbul gibi ko=koca bir mi hokkaya batırır, başı tuğralı mürur ihtiyarlamış değil, ihtiyarlığa yüztutmuş bede 952 (1545 M.) tarihi görülür. Ka yok bir gün bu mükemmel eseı bir yığın şehrin «Muhafazai Asanatika Encü tezekeresini cazır cazır doldurur, pullar, nunî vezirlerinden olan bu Hüsrev Pa taş topraktan ibaret kalacak ve bize de meni» bö'yle bir teşekkül mü olmalıdır? olan memurlar faala plândan geri çeki Halıcılık hakkında tetkikat imzalar ve sahibine sunar. Fakat gözü, şa bir gün Padışahm yanında akdolunan acı acı eseflenmek düşecek... Başka memleketlerde böyle bir teşekkü lerek yerlerine gencler konulmaktadır. yapılıyor gözlükle de görmiyecek kadar zayıf oldivanda Sadırazam Süleyman Paşa ile Bu kıdemlilerin ilim ve tecrübelerinden Halbuki ufak bir himmetle bu tarih lün azası muazzam bir yekun teşkil eder. Türkofis. memleket halıcılığı hakkın duğu icin arzuhaldeki Silistre kelimesini kavga ettıklerınden her ikisi de azlolun ve mimarî bakımlarından çok kıymetli Ve içinde, san'at, tarih, arkeoloji, mü yahud ahlâkî değerlerinden vazgeçilemi da geniş bir etüd yapmaktadır. Bunun Silivri okur ve tezkerenin gidilecek yer muşlardı. Hüsrev Paşa bundan pek zi eseri kurtarabilir ve gene tarihe tevdi e ze, belediye ilâ. gibi mesleklerle aiâ yecek bir kıymeti haiz olanlar, genclere için İstanbul Ticaret Odasmdan da mahanesıne de öyle yazar. yade müteessir olarak evine kapanıp debiliriz. Hiç şüphe yok ki bu suretle kası olan birçok zevat bö'yle bir teşekkül müşavir yahud hazinelere nazır veya lumat istenmiştir. Yolcu, feci hatayı görünce telâşa düon yedı gün yemeyip içmevip açlıktan îstanbulda evvelce geniş bir halı saKoca Sinanın ruhunu, onun için nutuk de faal bir rol alır. Yapılan işlerden bü muhtelif kıymetlerde kontrolör, baş mü şer ve hemen geri dönüp memura yana ölmüştür. Tarihimizde gerçi Yıldırım fetriş gibi mevkilerde kullanılmaktadır. nayii mevcud olduğu halde bugün halı şır: Beyazıd ve Karamanoğlu Ahmed Bey söylemek ve şiir okumaktan daha fazla tiın hemşeriler haberdar olur. Zira «şehir» bütün şehirlilerin malıdır. Onun gü Eğer bunun sebebini dikkatle araştınrsak yapan ancak iki. üç tezgâh kalmıştır. ve Alemdar Mustafa Paşa gibi muhtelif şadetmiş oluruz. Silistre, tezkerede Silivri olmuş, Buna sebeb, İstanbul halılarınm alıcısı zelliğinde herkesin hissesi vardır. İki kişi «banka demek genclikle yaşıyan şey de surette hayatlarına kastedilenler olmuşEski eserlerle alâka derecemiz lutfen düzeltir misiniz? olan seyyahların şimdi döviz getiremesa da Hüsrev Paşanın intiharı bir baş Bu vesile ile başka bir noktaya da te «filân eser muhafaza edılsın, tamir edıl mektir» hükmüne vâsıl oluruz. Memurun verdıği cevab sudur: mesi, İngiltere ve Amerikanm eskisi kasmda görülmemiştir.» Bize bu makaleyi yazdıran şey Ziraat kadar geniş halı almamalarıdır. İstanbul mas etmek isteriz. Türkiye ve hele tah sin veya hedmedılebilir. Tarih ve san'at A oğul, bir zahmete daha mı gi Bankasının ihtiyar bünyesini gencleştire halıları safî ipekle yapılmış simli halı relim. Silistreye gideceSine Silivriye git, Koca Sinanın en nefis eserlerinden o sisen İstanbul sayılamıyacak kadar çok kıymeti yoktur» diye hüküm veremez. F. O. cek olan henüz lâyiha halindeki kanu lardır. Fiatları 500 liradan vukarıdır. lan bu türbe yavaş yavaş harab olmakta tarihî eserlerle doludur. Yazık ki biz ne olur sanki?.. M. TURHAN TAN Ekrem Zekî konseri Cumhuriyetin edebî tefrikası: 42 BİZ İNSANLAR Yazan: Peyami Safa Biraz evvel Necatile münakaşa eder dudaklannm etrafında gülümsemiye benlerken, Orhan Ankaraya gitmeğı de dü zer bir memnuniyet vadi belirip kaybolşünmüştü. Fakat Süleymanın ortaya koy du. Yanında kırmızı ablak yüzlü orta duğu meselenin cazibesi onu biraz daha yaşlı ve tıknazca bir kadın vardı. Ağır aîstanbulda oturtacak. Sonra, icab ederse ğır yürüdüler. Dükkândan içeriye girmişoraya ve Anadolu içerilerine gidebilir. lerdi. Bu sefer de Orhanın arkasma düSüleymanla Necatinin münakaşalanndan şüyorlardı. Necati başmı geriye çevirmegelme bir tesirle, düşünmeğe mecbur ol ğe mecbur olmadan onlan görebıldı. Rus duğu şeyleri düşündükten sonra böyle bir kızı utanca çok benziyen bir şaşkınlık ümide bağlaması içine rahatlık ve vücu içinde adeta çırpmıyordu. Adımını hangi düne gevşeklik verdi. Uyumağa istek du noktaya basacağmı, başını hangi tarafa yuyordu. Ayaklannı uzattı. Esnemeğe çevireceğini, boş duran bir elini hangi başlamıştı. Birkaç kere döndü. vaziyette tutacağını bilmiyormuş gibi Ve uyudu. dükkânın içinde sağa sola döndü, sağa sola baktı ve elini mantosunun üstünde, göğsile beli arasında lüzumsuz hareket Necatile karşı karşıya Beyoğlu pastalerle birkaç defa indirip çıkardı. Kadın ınn cılanndan b ' n camı önünde oturuyorlardı. Kalkmak üzere idiler. Necati doğ tezgâha giderek fransızca bir kutu ba rulmuştu, fakat Orhanın yolda bir nokta dem şekeri istemişti. Orhan da başmı geya doğru dikkatle baktığını gördü ve ar riye çevirdi ve onlan görünce yüzünü kasını döndü. Kaldırımın üstünde sarışın birdenbire kaplıyan büyük bir ciddiyetle bir Rus kızı, iri yeşil gözlerini hayretle eski vaziyetini aldı. D alabildiğine açmış, yüzünde garib bir Necati hiç kımıldamadan, dudaklan Srperişle Necatiyi selâmlıyordu. Sonra nın ucile sordu: bakarak dedi ki: Kim bu Rus kızı? yanında oturan Madam Sofiye bir selâm kırbac bulunan bir adam Vediaya bakaOrhan genişlemesine hemen mâni ol Senden gözlerini ayırmıyor. Gidip verdi. Boğazma yapışan ve dışarı zor çı rak masasına doğru ilerliyordu. duğu bir gülüşle cevab verdi: konuşsan fena olmıyacak. kan zayıf bir sesle: Kızın yüzünde birer boya vuzuhile Rus kızı değil o, Türk kızı, dedi, Niçin? diye mırıldandı Orhan. Nasılsınız? dedikten sonra biraz korku ve nefret peyda oldu. Başı titriyeHalim Beylerin yalısındaki, sana bah «Ne münasebet!» diyecekti, fakat bu daha yaklaşarak sordu: rek arkaya doğru kaçmıştı. Külhanbey settiğim kız. kelimeyi arkadaşma karşı çok sert bul Cemil nasıl? Yanağı iyileşti mi? kılıklı adam çarpık bir duruşla durdu ve İğilerek daha alçak sesle ilâve etti: muştu: Dikiş yeri kaldı mı? kırbacını çizmesine vurarak sordu: Vedia. Niçin? diye tekrarladı. Vedianın yüzü kıpkırmızı olmuştu. Siz Türk müsünüz? Müslüman Onlar siparişleri hazırlatıncıya kadar Konuşursan memnun olacak. Sana Nefes alırken gözleri büyüyüp küçülme mısınız ? uzakta bir masaya oturmuşlardı. birşey söylemek istediğini zannettiren bir ğe ve dudakları titremeğe başladı. SebeRengi birdenbire uçan kız cevab vereNecati kıza bir daha baktıktan sonra: hali var. Gözleri sende hep. bi anlaşılmıyan büyük bir heyecan içinde memişti. Orhan adama doğru yaklaşarak Rus a nekadar benziyor! dedi. BaOrhan başını çevirerek ona bakmak görünüyordu. Önüne bakarak bir kıl ka sordu: şmı tıpkı Rus kadınları gibi yapmış. için bir vesile düşünmeğe başlamıştı: dar incelen sesile cevab verdi: Ne olacak? Kimsiniz siz? Şimdi bazı Türk kadınları öyle ya Kalkalım istersen? dedi. Teşekkür ederim. Cemil iyi. Ben... Adam sol tarafında duran Orhana pıyorlar. Gitgide moda olmağa başladı. Kalkalım. biz sizi merak ediyorduk. Bu yüzden doğru bir omzunu kaldırarak cevab ver Teni ve saçlarının rengi de benziKalktılar. Necati hesab görürken Or mektebden çıktığınızı öğrendık. Yengem medı ve kırbacının ucunu masaya doğru yor. han kızın bulunduğu tarafa dönerek bir de müteessir oldu. Cemil sebeb oldu diuzatarak sualini tekrarladı. Necati önüne bakarak mırıldandı: adım atmıştı. Gözgöze geldiler. Vedia ye. Adresinizi bilseydik mektub yaza Kız boğulur gibi bir «evet!» diyebil Güzel kız! nın başı ve omuzlan yukan doğru sıçra caktık. mişti. Masanın üstünde duran gazeteyi oku mıştı. Kaşları yukarı doğru kalktı ve ağzı Garson onlann masasına iki kadeh naAdam kırbacile kapıyı işaret etti: yormuş gibi söylemeğe davem etti: yarı açıldı. Necatinin söylediği gibi Ve ne likörü koymuştu. Orhan teşekkür etti. Karakola geleceksiniz! dedi, mu Ne garib halleri car: Gözleri bü dianın, ifade imkânlannı arayan birçok Söyliyecek başka bir söz bulamadığı halhadderatı islâmiyenin bu kıyafetîe umumî yüyüp küçülüyor, elleri fazla hareket e manalarla dolu gözleri Orhanın üstünden de masanın önünden ayrılmıyordu. diyor, müthiş bir sıkıntı içinde imiş gibi... ayrılmıyordu. Onunla konuşmak istediği Sağ tarafında bir gölge peyda olmuştu. mahallerde oturup «likor» içmeleri ya Şimdi biraz sakinleşti. Dükkâna girdi çok belliydi. O, bunu evvelâ Necati sandı. Ağır ağır saktır. Tahsın Beyin yeni emrı var: Kaği zaman adeta çırpmıyordu. Yüzündeki Orhan birkaç adım daha attı ve kızın başmı o tarafa çevirince yabancı bir a rakola geleceksiniz. Orhan memuru cevab vermeğe mecmana çok ciddî olmasa yapmacığa ham masasına biraz daha yaklaştı. Ondan bir damla karşılaştı: Siyaha yakın renkte ledeceğim. teşvik bekliyordu. Yüzüne baktı. Vedia kahbsız bir fes giymiş, saçları kulaklan bur edecek bir siddette sordu: Karakolda ne olacak? Orhan gayriihtiyarî bir hareketle ba gülümser gibi olmuştu. Orhan bu sefer nın üstüne düşük, sakalı ıkı üç gün tıraşşını arkaya çevirmekten korktuğu için, de kendi içinden bir teşvik, bir «haydi!» sız kalmış, çok esmer, cür'etkâr bakışlı, Adam başını onun tarafma yarım vücudüne ilcalannı zapteden bir diklik bekliyordu. Bir anda kararını verdi ve üstünde eski bir sivil elbise ile beraber a döndürerek sesıni yükseltti: vermişti. Necati hep önündeki gazeteye kızın masasına doğru yürüdü. Ona ve yağına çızmeler geçirmiş ve elınde bir (Arkası yarın)