CUMHURİYET 6 Subat 1937 ( Şehir ve Memleket Haberleri Tarihî tefrika : 24 Yazan : M. Turhan Tan Siyasî icmal Almanya ve eski müstemlekeleri Imanyanın devlet şefi M. Hitler, son nutkunda, bu devletin, başka devletlerin müstemleke lerinde gözü olmadığını ve yalnız Umumî Harbin sonunda, elinden alınan büyük müstemleke imparatorluğunun iadesinî istediğini ve bu yerlerin geri verilmemesi için hiçbir sebeb ve mazeret dinlemiye * rek bu maksadını tahakkuk ettirmeğe azmeylediğini bildirdi. Hakikaten bu sözlerin akabinde M. Hitlerin haricî işlerde sağ eli olan M. Von Ribbentrop mufassal ve müdellel bir projeyi ve Ingil tere hükumetjle derhal müzakereye girişmek üzere talimatı hâmil bulunduğu halde, Londraya gönderilmiştir. Almanyanın, müzakereye Ingiltere den başlaması, eski Alman müstemleke imparatorluğu, Ingiltere, Fransa, Belçi ka ve Japonya arasında paylaşıldığı zaman, Ingiliz İmparatorluğunun aslan payını almış olmasıdır. Şöyle ki eski Al man aarkî Afrika müstemlekesinin büyük kısmı Tanganika arazisi namı verilerek Ingiliz müstemlekeleri içine almmış ve yalnız bu eski Alman müstemlekesinin şimali garbî ucu Ruanda Urundi Belçikanın Kongo müstemlekesile birleşti rilmiştir. Almanyanın kocaman cenubu garbî Afrika müstemlekesi de Ingiliz imparatorluğunun eczasından Cenubî Afrika İttihadı Dominyonuna bırakılmıştır. Çok geniş ve zengin bir yer olan Yenigine'nin şimali şarkisi de gene Ingiliz İmparatorluğunun Avustralya İttihadı Dominyonuna bırakılmıştır. Almanyanın Naura müstemlekesi dahi İngiltere ile Avustralya ve Yenizelânda Dominyonları ara smda paylaşıîmıştır. Afrikanın garbindeki eski Alman müstemlekeleri Kamerun ile Togoland dahi İngiltere ile Fransa arasında paylaşıl mıştır. Büyük Okyanustaki Karolin, Marian ve Mareşal nammdaki küçük adalardan müteşekkıl gruplar dahi ]a ponyaya kalmıstır. İngiltere ile Dominyonları, ellerindeki eski Alman müstenr lekelerini iade ettıkleri zaman, Alman ya, Avrupadaki yerlerinin beş misli büyüklüğünde yani iki buçuk milyon kilometro murabbaı tutan eski müstemleke imparatorluğunun dörtte birini almış olacaktır. Ingiltere, bu yerleri verdikten sonra Fransa ile Belçika da, ellerindeki ehemmiyetsiz yerleri iadede, şüphesiz zorluk çıkarmıyacaklardır. Japonya ile ittifak halinde bulunan Almanya, mezkur küçük adalar grup lan üzerinde müttefiki ile kolayca uzlaşabilecektir. Zaten Almanyanın en ziyade ehemmiyet verdiği geniş mikyasta ham madde yetiştiren şarkî ve garbî Afrika müstemlekeleri ile Yenigine müstemlekesidir. M. Hitler bu müstemlekelerin iktr adî kıymeti, bütün dünya refahta iken büyük olmasa da, sıkıntı ve buhran zamanında çok büyük olduğunu söylemiştir. Yani Almanya döviz tedarikine lü zum görmeksizin ham madde ihtiyacının mühim bir kısmını bu eski müstemleke lerden temin edebilecektir. Kanunî aşkı anlatıyor Aşk olmasaydı yer olmaz, gök olmaz, hayat ve kâinat hiç birşey olmazdı O, hırçın Hasekeyi oradan uzaklaş tırmakla gene bir an'anenin, bir kadınlık an'anesinin hükmüne riayet göstermiş oluyordu. Çünkü kendisi Valide Sultan olmakla beraber nihayet bir kaynanaydı. Mahıdevran, gözde ve Haseki adını taşıyan bir gelindi ve an'ane, kaynananın her fırsatta gelini üzmesini emrediyordu. Onlar, beriyanda ve bildiğimiz şekilde karşılaşırken Süleyman da, Hurremin karşısma geçmişti, derin bir istiğrak içinde onu temaşa ediyordu. Gerçekten vecde düşmüş gibiydi, içinde yepyeni bir âlemin safha safha açıldr ğını ve bu âleme boyuna garib renkler, keskin ışıklar saçıldığını sanıyordu. Karşısında elpençe divan duran kız, bütün bu işleri hareketsizlık içinde yapıyor ve bu yeni âlemi örüyordu. Süleyman, uzun ve pek uzun bir lâhza bu durumda kaldı; yerile, gökile, yıl" dızlarile, güneşlerile, çiçeklerile, kuşla rile m'ıunda tekevvün eden âlemin inkişafını safha safha seyretti ve sonra harikalar kuruntulamaktan yorulmuş, bunalmış bir hayal avaresi gibi silkindi, hakikatin kucağına atılarak dinlenmek istedi, Hurremin iki elini avuclarına aldı: Kız, dedi, sen yaman şeysin. Ashnı bilmesem gökten indiğine inanırdım. Bu ne güzellik, ne güzellik? Şimdıye kadar hiçbir kadına şu şekilde iltifat etmemişti, «güzelsin» dememişti. Bütün temas ettiği kadınların gördükleri en yüce lutuf ve en yüksek muhab bet nişanesi, yanaklarının okşanmasından, saçlarının biraz karıştınlmasından iba retti. Sürekli aşk dakikalarının yegâne cümlesini de «hazzettim» kelimeleri teşkil ederdi. Fakat o okşanışı gören, o ba" sit kelimeleri duyan kadmlar, yanakları mehtaba değmiş, saçları yıldızlarla öriilmüş ve meleklerle dudak dudağa gelmiş gibi ışıklı bir sersemliğe kapıhrlardı, Hünkârın ayağına kapanırlardı, gülerek ağ lıyarak şükranlarını terennüm ederlerdi. Hurrem öyle yapmadı, yere kapan madı, sevinc yaşlan dökmedi, şükran kasideleri kekelemedi, sadece gülümsedi: însanın, dedi, ayna gibi dostu var. Ben de kendi değerimi o dost ağzmdan hergün dınliyorum, dedığiniz kadar güzel olmadığımı duyuyorum efem. Hünkâr, eğılmek bılmıyen güzellığe biraz hareket olsun vermek istedi, Hurremi göğsüne doğru çekti ve gözlerini onun gözlerine dikerek cevab verdi: Aynaya benim gözümle bakarsan nekadar yanıldığını anlarsın. Buna imkân var mı efem?.. Ben sJam gözlerinizi kullanabilir miyim? Aşka düşersen kullanabilirsin! Aşk nedir efem. Yeni işitiyorum 6unu! Süleyman, ne taaccub etti, ne de hiddet Kızın aşk cahili olduğunu tabiî bukıyordu. Yer yüzünde herhangi bir kimS U i kendini sorguya çekmesini havsa €M l*«n>a sığdıramamakla beraber yapılan şu sorudan heyecanlı bir haz buluyordu. Ondan ötürü şevk ile aşkı anlatmıya koyuldu: Aşk, dedi, bir yüreğin başka bir yürekle kaynaşması demektir. Aşka dü şiip t€ ikilikten çıkan yürekler şeker kanştınlmış süte, yahud güle benzerler o süte şeker, o gülde koku neyse birleşen gönüllerde de aşk odur, iki ayrı şeyi bir yapan kuvvettir. Htrnem gülümsiyerek dinliyordu. Hünkâr yaptığı tarifi eksik ve kendi düşöncelerini hakkile ifade etmek kabiliyetmden uzak bularak, kızın da gülümse mesinden ilham alarak sözüne devam etti: Yıldızlar, dedi, niçin parlar, bilir misin?.. Güneşe âşık olduklarmdan, ay, niçin incelir, solar, erir: Aşktan. Çünkü yıldızlar gibi o da güneje gönül vermiştir. Rüzgârlar, aşkm çocuğu ve aşkm esiri olan tabiatin sesidir. Kuşlar, hep aşk c r vıldar. Bülbülün bildiği tek bir beste v a r sa aşktırt. Aşk olmasaydı yer olmazdı, gök olmazdı, hayat olmazdı, anladın mı Hurrem, ellerini Hünkârın avuçlarından çekmeden, gözlerini onun gözlerinden ayırmadan bir kelime söyledi: Hayır!.. Süleyman, hayretle karışık bir infial ile iki adım geri çekildi, kızı serbest bı * rakarak kollarını göğsüne kavuşturdu: Hayır mı?.. Evet efem, anlamadım. Çok tatlı söylüyorsunuz amma ben bir şey anla • mıyorum. Merhamet buyurunuz da bana aşkm kendisini gösteriniz. Hünkâr, güç bir durumda kalmıştı. Kendisi aşkm illeti tekrim (1) olduğuna inananlardandı. Bu imanını, o devirde pek makbul olan (sofiye hikmeti) (2) bakımından izah etmeğe de muktedirdi. Fakat aşkın sütte şekere, gülde kokuya benzemesini kavrıyamıyan Hurreme, vücudu mutlak, kemali mutlak, cemali mutlak, hayn mutlak bahislerini nasıl anla tabilirdi? Halbuki şu güç işi başarmaya mec burdu. Yedi, sekiz aydanberi kurduğu hulyalara gerçekleşmek yolunu açabil mek için herşeyden önce yârıcana aşkı anlatmak ve ... tattırmak lâzımdı. Şu lüzum ile maslahatin ansızın aldığı çapraşıklığı uygunlaştırmak ise kaleler devir mekten çok müşküldü. Süleyman, yaradıhşmdaki tahakküm meyline ve aldığı terbiyeye göre davrandığı takdirde bütün güçlüklerin hatta bir lâhza içinde sönüp gideceğini bili yordu. Aşk nedir diyen kıza bir yastık gÖstermek kâfi idi ve şimdiye kadar düzünelerle halayığa askın kuştüyü yastıklar üstünde bir nakış olduğuwtt hisSetrİTmekle iktifa etmişti. Fakat Hurreme karşı böyle davranmak istemiyoKİUj Onua>ko* nuşur gibi görünüp te safiyetle karı^ık masum bir tahakküm göstermesi kendi sini sorguya çekmesi hoşuna gidıyordu. Bu durumda, biraz küçülmek ve değişilmeden taşınılan bir elbiseıtin ağırlığmdan biraz kurtulmak zevki sezinsiyordu, henüz beşikteyken endamına çizilen yal dızh irtıfadan ve ruhuna geçirılen altm zırhtan bıkıp usandığı için Hurremin o irtifaı yontub kısaltan, o 2irhı hırpalatan tahakkümünden bahtiyar oluyordu. Ona aşk telkin etmeği ise zaten emel edinmişti. Bu sebeblerle mes'ud bir özenife ka pıldı ve aşkı yeni baştan tarife girişti. Mahkemeye verilen Posta memurları Bir hademenin yaptığı marifet Deniz adamlarınm tekaüdlükleri tanesinde vuku bulan döviz kaçakçılığı davası dün üçüncü asliye ceza mahkemesine intikal etmiştir. Vak'a şudur: Galata postanesınden Telaviv'e gön derilmek üzere bir takım taahhüdlü mektublar verilmekte olduğu ve bunlann içinde para bulunduğu şüphesi hasıl olmuş ve bir gün bu mektublardan biri Istan bul posta merkezinde şüphe üzerine yakalanmış ve bir Müddeiumumî ile bir posta müfettişi huzurunda açılarak içinden 107 parçadan mürekkeb muhtelif Ingiliz ve Filistin parası çıkmıştır. Mek tubun arkasmdaki adresi (Galata pos tanesi 1191 numaralı posta kutusu D. Balli) seklinde idi. Yapılan tahkikat sonunda İstanbul posta telgraf müdür muavini Fevzi, Galata postanesi gişe başmemuru Fahri ve Galata memurlarından Niyazi, Abdullah ve Ferdi adlanndaki memurlara memuriyetlerini suıistimal suçundan dolayı işten el çektirilmiştir. Dün bu davaya bakılmış, fakat heyeti hâkime maznunlann hüviyetlerini tesbit ettikten sonra suçun mahiyeti dolayısile ve 3070 numaralı kanun mucibince kendisini bunu rüyette salâhiyetli bulmamış ve ihtısas mahkemesine yollamıştır. Bunlar Filistine mektub Kendisini azarlıyan mek Yapılan değişiklikler alâiçinde para göndermisler teb başmuallimine kadarları memnun etti Bundan beş altı ay evvel Galata posDevlet Deniz İdareleri memurları için taarruz etti Hırkaişerifte 19 uncu ilkmekteb tale * belerinden bir çocuk, mekteb bahçesinde arkadaşı ile şakalaşırken mektebin hademesi Muzaffer bunlann arasına girmiş ve «bahçede yalnız oyun oynanır» diyerek çocukların kulaklannı çekmiştir. Hademinin bu hareketini gören başmuallim Makbule hemen Muzafferin yanma gitmiş ve yaptığı hareketin doğru olmadığını söyliyerek hademeyi tekdir etmiştir. Muzaffer bu tekdir üzerine kızmış ve bir meyhaneye giderek rakı içip sarhoş olmuştur. Ba işi yaptıktaa sonra gece saat 21 de mektebe gelen Muzaffer, başmuallim Makbulenin odasma giderek pencere camlannı kırıp kaçmıştır. Zabıta tahkikata el koymuş ve hademenin yakalanması için bütün merkezlere haber verilmiştir. uzun zamandanberi hazırlanmakta olan tekaüdlük kanunu projesi Meclis Encümenlerinde ehemmiyetli surette tadile uğramıştır. Bu tadil, ilk projenin memurlann mağduriyetini mucib olacak olan maddelerini değiştirmek suretile yapılmış ve alâkadarları memnun etmiştir. Yeni lâyiha muaddel şeklile basılmış ve meb'uslara dağıtılmıştır. Pedagoji Enstitüsü Müessesede dersler bu sabahtan itibaren başladı İstanbul Universitesi Edebiyat fakültesine bağlı pedagoji enstitüsü, bugün saat 9,5 ta derslere başlıyacakhr. İlk dersi, enstitü müdürü olan ve Almanyadan sureti mahsusada getirtilen profesöz pedagoğ Peter verecektir. Resmî açılış merasimi bilâhare yapılacaktır. Diğer taraftan dün, yeniden açılacağını bildirdiğimiz iki fakülteden birinin ismi Biyoloji olacakken yanlıçlıkla fiziyoloji çıkmıştır. Düzeltiriz. ŞEHİR tŞLERl Emirgân yolu tamir ediliyor Şişli Büyükdere şosesinin İstinye tepesinden Emirgâna kıvnlan kısmı senelerdenberi bozuk olduğu halde kar şılık tahsisatı olmadığmdan Belediyece tamirine imkân bulunamıyordu. Boğazın bu kısmında oturan hayırperver bazı zevat kendi hesablarma bu yolu tamir ettimıeğe başlamış, Belediye de bu hareketi takdir ederek işin kolaylıkla bitmesini temin maksadile ameliyat sahasına amele, silindir ve saire gibi vesait göndermiştir. Tamirat yakında bitecektir. Sultanîye çayırînda yapılacak depolar Şel İngiliz kumpanyasının Beykozda Sulîaniye çayırında tesis edeceği me, vaddı müştaile depoları için tanzim edılen mukavelename Şehir Meclisinin bundan evvelki içtiına devresinde taa dik edilmişti. Bu hususta Dahiliye Ve kâletinin de tasvibi alındığı için hazır lıklara başlanmıştır. Burada tesis edi lecek depolar altmış sene müddetle \şletilecek, bu müddet zarfmda Belediyeye ardiye resmi verilecek ve müddet bittikten sonra da tesisat olduğu gibi Belediyeye devrolunacaktır. Belediye ile otobüsçüler anlaştılar Merhum Asım Turgud dün defnedildi Belediyeye verilecek hisse hakkında otobüsçülerle Belediye arasında çıkan ve bir müddettenberi devam eden ihtilâf halledilmiş, crtobüs sahibleri Bele Gündüz, dedi, her yanda ne gö diyenin teklifini olduğu gibi kabul et rürsün? mişlerdir. Buna göre hasüâtı safiyeden Limanda sis Aydınlık! Belediye hissesi olarak yüzde on ayrı Oda meclisi toplanıyor Dün sabah Boğazı kesıf bir sis kap O aydınlığı avuçlıyabilir misin, lacaktır. Bu da. koçan halinde bastm Almanyanın haricden ham madde Önümüzdeki çarşamba günü Ticaret mendile koyup taşıyabilir misin, teraziye lan 90 kuruşluk biletler otobüsçülere lamıştır. Bu münasebetle sabah posta ve erzak ithaline nekadar muhtac oldu100 kuruş mukabilinde satılmak sure lanndan bir kısmı seferlerini teahhurla Odası meclisi toplanacak, bazı teknik atıp tartabilir misin? mesaili görüşecektir. ğunu anlatmak için kendisinin senevî it* tile tahsil edilecektir. yapabilmiştir. Hayır! halâtının yüzde 54 ünü ham madde ve Aşk ta böyledir çouğum. Kuvvetli Maarifin sıhhat müfettişleri yüzde 29 unu da erzak teşkil ettiğini bir ışıktır, hatta ışıktan da üstün bir şeyçoğaltılacak söylemek kâfidir. Binaenaleyh Almanya dir, ateştir. Sezilir, görülür, fakat tutulMekteblerde talebe adedi çoğaldığı iyaşamak için eski müstemlekelerini isti maz, ölçülmez, tartılmaz. çin sıhhî vaziyet noktasindan da ted yor. Hurrem, anlamıyor gibi görünmekte birler alınmasına lüzum görülmüştür. Bu meselede, son söz Ingilterenindir. ısrar etti: Bu maksadla Maarıf idaresi sıhhiye Bu cihan devleti Almanyaya karşı hayır Güzel buyuruyorsunuz amma e müfettişleri kadrosunun çoğaltılmasma hahhğmı, bu meselede, bariz bir surette fem, gündüzün aydınlığı güneşten geli karar vermiştir. isbat edebilecektir.Fakat birçok düşünyor. Aşk ışığı nereden çıkar, nasıl gö Hıdivin köşkü bir sıhhat celerle Ingiltere eski Alman müstemle • rülür! müessesesi olacak kelerini iadeye taraftar bulunmuyor. BilArkası var] rinci sebeb, şarkî Afrikadaki eski Alman Çubukludaki Hıdivin Kuleli köşkile (1) Caus de la creation. müstemlekesinin, Afrikada Akdenizden sahildeki birkaç parça emlâkin Beledi(2) Phllasophie mystique. ye tarafmdan satm alınması için geçenÜmid burnuna kadar uzanan Ingiliz Doktor Bay Memduha: müstemleke imparatorluğile İngiliz nü" Tefrlkaya gösterdiğinız alâkaya teşekkür lerde Şehir Meclisinden salâhiyet alınve hakkımdaki yuksek teveccuhunuzle te mıştı. 60 bin liraya satm almacak olan fuz dairesinin en mühim halkısını teşkil fehhur ederinı. M. T. T. bu emlâkin 20 bin lıralık ilk taksiti bu etmesidir. İngiliz Dominyonlan ellerine sene bütçesinden ödenecektir. Bunun igeçirdikleri kıymettar yerleri bırakmak çin de bütçede münakale yapılmakta istemiyorlar. dır. Satın alma muamelesi bitince Be Fakat dığer taraftan da Almanyanın, lediye burasını bir sıhhat müessesesi Hertog Hendrik limammızda müstemleke ihtiyacının tatmini icab ey haline koyacaktır. Holanda mekteb gemisi Hertog Hen Amerikaya büyük bir seyahat yapmış bir lediğini hemen hemen bütün Ingilizler Çocuk bahçeleri açılacak kabul ediyorlar. Büyük îngiliz politikaTatil de\Tesinde ilkmekteb talebesi drik dün sabah limanımıza gelmiş ve top Holanda denizaltı gemisinin filmi ve dine mahsus açılacak çocuk kampı ve ço atarak bayrağımızı selâlamış, Selimiye ğer enteresan bazı filimler gösterilecek cılarından bir haylısı Almanyaya rCamecuk bahçeleri için şimdiden tedbirler a den de atılan toplarla mukabele edilmiş tir. Hertog Hendrik Holanda gemisinde run ve Togoland müstemlekelerinin iade hnmaktadır. Çocuk bahçelerinde mu tir. 16 zabit, 30 gedikli bulunmaktadır. Bü edilmesini ve diğer müstemlekelerinin yerine de, Belçikanın Kongo müstemlekeallimlerin de beraber bulunduruhnası Gemi yolcu salonunun nhtımına ya tün mürettebatı 350 kişidir. Gemi, ayın sinin garbinden ve Portekizin Angola lüzumlu görülmüştür. Tatil zamanını naşmıştır. Bir müddet sonra geminin ku onunda öğleden sonra limanımızdan habu bahçelerde geçirecek olan muallim müstemlekesinden arazi verilmesini tav mandanı albay H. Jolas Vali Muhiddtn reketle Pireye gidecektir. lere ayrıca ücret verilmesi maksadile siye ediyorlar. Fransa ise, e>ki Alman Üstündağı ve İstanbul Kumandanı GeHertog Hendrik sahil muhafızı zırhlı müstemlekelerinin iadesine muhalif de bütçeye tahsisat ilâve edılmiştir. Halisi makamında ziyaret etmiştir GÜMRÜKLERDE neral ve Kumandan bir müddet sonra bu sı, 1902 senesinde Amsterdamda yapıl * ğildir. Fakat bunlann iadesi mukabilinVali mıştır. 4,420 ton cesametinde, 16 mil de, Almanyadan silâhlarını azaltmasi ziyareti iade etmişlerdir. Gümrük müfettişleri süratindedir. 2 makinesi vardır. Bir tane ve Avrupanm emniyetini takviye etmesi Holanda gemisi ayın onuna kadar şehkongresi 24 lük, dört tane 15 lık, dört tane 7,5 için taahhüdler alınmasını istiyorlar. Hurimizde kalacaktır. Pazartesi günü şehrilâsa, Almanyanın yeniden bir müstem Gümrük müfettişleri kongresi önü mizdeki Holanda elçilik binasında, gemi luk, dört tane 3,7 lik topla mücehhezdir. Ieke imparatorluğu edınmeğe azmetmiş müzdeki pazartesi günü Ankarada topKömürlükleri 830 ton kömür alır ve kumandanı ve zabıtleri şerefine bir kabu! lanacak ve on gün devam edecektir. bulunması, politika âleminde gayet karıVefatını teessürle haber verdığımız Asım Turgud dün merasimle defnedilmişİstanbulda bulunan Gümrük müfet resmi yapılacak, salı günü ayni kabul res bir defa aldığı kömürle saatte 9 mil sü şık yeni bir mesele çıkarmış oluyor. tir. Merhumun cenaze merasiminde akraba ve dostlanndan mürekkeb kalabalık tişleri bu kongrede bulunmak üzere mi gemide tekrar edilecektir. Gemide, ratle 4100, 14 mil süratle ise 1600 mil Muharrem Feyzi TOGAY. ayni zamanda yakınlarda Holandadan katedebılir. Ankaraya gitmiglercür. bir kütle hazır bulunmuş ve makberesine birçok çelenkler konmuştur. 20 gündenberi devam e^mekte olan Üniversitenin sömestr tatili bitmiş ve dün sabahtan itibaren bütün fakülte lerde yeniden derslere başlanmıştır. Evvelki gün açılmiş olan yeni İktıs,ad Fakültesinde de dün sabah derslere başlanmış ve ilk dersi Fakültenin de kahı pfofesor Ömer Celâl, Türk iktısadınm bünyesi mevzuu üzerinde vermiştir. Iktısad Fakültesi için dershane olarak ayrılan Hukuk Fakültesinin dok tora sımfı dar gelmiş ve yüzü geçen talebe miktarım oturtmak için ayrıca sınıfa sandalye ve sıra getirilmiştir. Ik tısad Fakültesinin kayid ve kabul müddeti pazartesi akşamına kadar temdıd MÜTEFERRÎK edilmiştir. Türkiyede bir sene zarfında Fakültenin imtihan talimatnamesi 80 yer sarsıntısı oldu ni hazırlamakta olan dekan Ömer Celâl, profesör Fazıl, Kessler ve Neumark'tan Son bir sene içinde Türkiye dahilinde mürekkeb heyet dün vazifesini bitirmiş 80 defa yer sarsıntısı olmuştur. ve talimatname profesörler meclisine Bu yer sarsıntılarından 41 tanesi batı sunulmuştur. vilâyetlerinde, 28 tanesi doğu vilâyet DENİZ tŞLERÎ lerinde, 11 tanesi de orta Anadoluda olmuştur. ÜNİVERSİTEDE Üniversitede sömestr tatili bitti Bugünlerde Meclisi Umumî heyetinde müzakere edilecek olan bu kanunda yapılan tadilât esas itibarile şunlardan ibarettir: Eski lâyihaya göre, kılavuzlarda kurulacak olan tekaüd sandığına girmek hakkma maliktiler. Yeni lâyihada kılavuz lar bu hükümler haricinde bırakılmıştır. İktısad Vekâleti bunlar hakkında ayrı bir proje teklif edecektir. Yeni kanunda, mülga Seyrisefain idaresinden, Denizyolları, Akay, Fabrika ve Havuzlar îdarelerine geçen memur lar, on beş seneden az ve on beş seneden fazla hizmet görenler itibarile iki kısma aynlmaktadır. Bu müddetlere yeni idarelerdeki hizmetleri de hesab ve ilâve edilecektir. 15 seneden fazla hizmeti olanlar, devlet memurlan gibi 1683 numaralı askerî ve mülkî tekaüd kanununun bütün mevad ve ahkâmından istifade edecek lerdir. Tekaüdlük müddeti 25 sene olarak tesbit edilmiştir. 30 sene çalışanlar 25 inci senede bir tekaüd zammı alacaklardır. Bu gibilere ayrıca 1683 numaralı kanunun 58 inci maddesi mucibince ikramiye verilecektir. Hizmet müddetleri on beş seneden fazla olan ve bu haklardan istifade edecek olan bu memurlardan devlet memurlan gibi yüzde beş sandık aidatı kesilmiyecek, şimdiye kadar kesilen paralar da iade edilecektir. 15 seneden daha az hizmeti olanlann hizmet müddetlerine yeni idarelerdeki hizmet müddetleri zammedilecek ve bunlar deniz idareleri için yapılan son kanun ahkâmı dairesinde muamele göreceklerdir. Bu gibiler için tekaüdlük müddeti 35 senedir. Bu memurlar »on ücretleri üzerinden, askerî ve mülkî tekaüd kanunündaki miktan geçmiyecek surette tekaüde sevkedileceklerdir. Yeni kanunda, gemi mürettebatı ve fabrikalann daimî amelesi gibi müstah demler icin de bazı haklar tanınmaktadır. Holanda mekteb gemisi geldi