12 Eylul 1936 CUMHURİYE1 SAGLIK BAHİSLERİ Sigorta rezaleti Paristen istenen dosyalar hâlâ gelmedi Uzüm yiyelim! Yazan: Selim Sırrı Tarcan Beynelmilel Königsberg fuarındaTürk paviyonu 191,000 kişinin gezdiği paviyonumuz diğer bütün paviyonlardan daha güzel li Ben de çalınır mıyım ya? apu müdürlüklerinde, müfettişliklerinde uzun bir ömür geçirdiğı için cemiyet hayatında çok mühim rol oynıyan tasarruf hahkile , insanlar arasındaki sıkı ve pek sıkı alâ i kayı yakından tanıyan bir dostum vardır, adı Sadeddindir. Birçok tarihçilerimizin ancak adını eserlerine geçirip te mahiyetıni, zaman zaman uğradıklan değişik likleri izah etmekten gerikaldıklan ti marların, zeametlerin, hâsların allâmesidir. Türk arazi tarihini en ince noktalarına kadar ihata etmiştir. Fakat bu bilginin ona zararı da do kunmuştur. Çünkü tasarruf hakkı üzerinde yıllarca kafasını yorduğu için enikonu sinirli olmuştur, Pariste bir hırsızlık olsa heyecanlanır, Amerikada yapılmış bir dolandırıcılık duysa uykusu kaçar. So zün kısası tasarruf haklarına yeryüzünde taarruz vukua gelmesine tahammül ede mez ve havsalası böyle birşeyi alamaz. lşte bu dostum dün beni gördü, bir tapu senedi üzerinde sahtekârlık yapıldığını gördüğü veya duyduğu zamanlardaki samimî heyecanile ellerime sarıldı: Yahu, dedi, senin hüviyetini bir başkası benımsiyor; haberin yok mu? Bön bön baktım ve «hayır» dedim. O, evi elınden alınmak istenildiği halde haberi olmıyan bir gafille karşılaşmış gibi mustarib bir hayretle anlattı: Bir züppe var; boyu şöyle, bosu şöyle ve huyu şöyledir. lşte o adam, her gezdiği yerde «Viyana dönüşü» romanını ben yazıyorum diyor, kendini M. Turhan diye tanıtıyor. Ve tasarruf haklafına saygı göstermeğe alışkın kafasının bütün safiyetile sordu: Adını, eserini, şahsını çalarlarken susacaV mısın?.. Düşüncesiz bir gencin alık bir hare ketinden bahsolunduğunu anlayınca gü lümsedim, değerli dostumu neş'elendir mek için şu fıkrayı soyledım: Ünlü şark şairlerinden Enverî bir panayırda yüksek sesle halka şiir okun duğunu görür, merak ederek kalabalığa sokulur, dinlemeğe koyulur. Meğer, so nunda parsa toplamak için bir taş üstü ne çıkarak türlü türlü jestlerle manzume okuyan adam, kendinin bir kasidesını terennüm etmiyor muymuş?... Enverî, tabiatile şasırır, fakat ses çıkarmaz, herifin son beyitlerden birine sokulmuş olan «Enverî» adını ne şekilde tahrif edece ğini merak ederek bekler. Cerrar ve sahtekâr adam, o beyti de olduğu gibi okumasm mı?.. lşte o zaman üstad şair dayanamaz, herife yanaşır ve sorar: Sen Enveriyi tanır mısın arkadaş? Yüzsüz adam, gururlu bir tebessümle şu cevabı verir: Enveriyi tanımak ne demek. En verî benim. Şair bu sefer yüzünü halka çevirir: Şiirin, der, çalındığını çok gördüm amma şair çalındığını ilk defa görüyo rum. Ve dostuma kendi düşüncemi de söyledim: Enverî çalınmağa değerdi. Kendi ağırlığımı kendim çekemezken ben de çalınır mıyım ya?... Sigorta rezaleti tahkikaüna devam çÜzüm çok dikkatle tetkike değen bir Fakat üzüm kürü hernevi üzümlerle ya dilmektedir. Beyoğlu emniyet menıurlu gıda ve bir devadır. Onun hem aristok pılabilir. Herhalde ince kabuklu olma ğu tarafından Ünyon sigorta şirketin'r ratik hem demokratik bir mahiyeti v a r ları daha muvafıktır. Yalnız taze olma Paristeki merkezine bundan bir ay evvel dır. Bir köylünün olduğu gibi bir mil sma dikkat etmeli ve bilhassa bağdan yollanan mektubla bazı dosyaların asıl yonerin de sofrasında makbuldür. O hem elle kesilen üzümler tercih edilmelidir. ları istenmişti. Unyon şırketi merkezınden heiıüz b» Üzümle küre gelince, birçok hekim âlâ bir yemiştir, hem de çok faydalı bir cevab gelmediğinden tahkıkatın baz.ı saf lerin türlü türlü tavsiyeleri var. Amma ilâç! Avrupada bazı büyük kimyagerler hepsi de azçok birbirine yakın şeyler söy haları geri kalmıstı. Bu meseleden dolayı beş kişi tevkif edilmiş ve tevkif edilen olgun bir üzüm tanesinin kabuğunu, sır lüyorlar. yunu, çekirdeğini tetkik etmişler ve ba Sabahleyin kahvaltıda saat on buçuk ler arasında bulunan doktorlar sahte ra km ne hassalar bulmuşlar: la on bir arasında, öğle yemeğinden son por vermediklerini iddia ettikleıinder. Yağlı maddeler, azotlu maddeler, ra, dört veya beşte üzüm yemelidir ve aç meselenin biran evvel aydınlanmîM lâ (tartre) kaymağı, asidler ve çeşid tuzlar. karnına yemeli diyor. Miktarına gelince, zım gelmektedir. Bunun için şirket merusaresinde en birinci derecede besleyici her defasmda 250 gramdan başlıyarak kezine dün yeniden bir tezkere yazıla maddeler, (inverti) şeker, kamış şekeri yavaş yavas. 750 grama kadar yenebilir. rak dosyaların süratle yollanmasi isten miştir. (gomme) birçok ta azotlu maddeler. Bir presuar içinde sıkılıp şeker veya su Ermeni Patrikhanesi hakkında da taîr Asid tartrik, (malique), (succenique) katmadan bardakla içmek te muvafıktır. kikata devam edilmektedir. Sigorta şırondan başka da fosfat, sulfat, nitrat, po Böyle usare halinde içilen üzümlerin tas, kireç, manganez ve demir madde (desintoxiquant) zehirleri defedici bir ketlerinden dolandırılan paraların miktan da yapılan hesablara göre yüz bin 1' leri... mahiyeti vardır. Şaşılacak şey değil mi? Bir üzüm taOturucu hayat geçiren zenginlerin her rayı geçmektedır. Beynelmilel Königsberg panayırında Türk paviyonu nesinde bütün bu maddeler bulunuyor gün yedikleri nefîs yemekler, tatlılar ve Berlin Türk Ticaret Odamız AlmanEsas paviyonun her iki tarafında her Limon fiatları gene * muş! Bu son zamanlarda üzümde vita~ böreklerin vücudü zehirlediği muhakkakyanın Königsberg şehrınde açılan 24 bıri 5X5 metro büyüklüğünde iki köşede min (C) nin de bulunduğunu keşfettiler, tır. îşte bu üzüm sulan bu zehirleri vü yükseliyor üncü arsıulusal panayıra Türkiye adına de ayrıca yeni Türkiyeye aid 85 parça yani (antiscorbutique) bir madde. Ma cudden def'e yarıyor. Italyadan gelen limonların b>r kararlum ya vitaminin gıda itibarile olan büİçinde şeker, tanen. demir tuzu, man la piyasaya çıkarılması üzcrine 12 kunr iştirak etmiştir. Bu serginin ehemmiyeti büyük fotoğrafi teshir olunmuştur. Paviyük rolü bu son yıllarda meydana çık ganez bulunması dolayısile üzüm suyu şa kadar yükselen limon fiatları 3 kunr dolayısile açılma töreninde Berlin Bü yonun önünde ise Büyük Onderimiz Atamıştır. Çok müddet taze gıda almıyan ayni zamanda kuvvetlendirici bir deva şa düşmüştü. Bir ikı gündür şehrimizde yük Elçimiz Hamdi Arpag dahi bulun türkün etrafı çiçeklerle süslü güzel bir Paviyonumuzda insanların, meselâ uzun kara veya deniz dm limon gene azalmağa, fiatlar da yüksel muştur. Sergiye bizden başka Polonya, büstü bulunuyordu. Litvanya, Letonya, Finlandiya, Eston bundan başka Türk Alman ticaretinin yolculukları yapanların bu yüzden Fakrüddemliler, asmatikler bunu bir meğe başlamıştır. Bu sırada yerli yeşii (scorbut) hastalığına uğradıklan görül deva gibi kullanmalıdırlar. Şira şeklinde limonlar piyasaya çıkmıştır. Fakat İtal ya, Macaristan, hatta Hindistan ve Man son yıllardaki memnuniyete değer inkişamüştür. Bunun başlıca sebebi taze gıda veya şarab şeklinde içilmesi üzümün ma yadan yeni limon getirilmesine müsaade çuko ile serbest şehir Danzig dahi işti fını gösteren büyük grafikler asılı idi. Berlin Türk Ticaret Odamız, büyük dan mahrumiyet olduğu ve taze gıda yalanmış olması itibarile ayni faydayı edilerek piyasanın düşeceği zannedil rak etmiştir. Memnuniyetle öğrendiğimize göre, bir itina ile hazırladığı Türk paviyoların vücudün beslenmesinde büyük âmıl vermez. Ondan başka küçük bir bardak mektedir. bütün bu devletlerin paviyonları arasın nunda mahsullerimiz hakkında 20,000 olduğu anlaşılmıştır. Vitaminleri üçe ayr üzüm suyu sofraya otururken içilirse işda en büyüğü ve en mükemmeli Türki den fazla muhtelif propaganda broşürü r> rıyorlar: Vitamin ( A ) , vitamin (B) ve"îhayı açar. Bu nefîs içki koktellerd<* Denizyolları müdürü ye paviyonudur. 300 metro murabbaı ka dağıtmıştır. Paviyonumuz pek beğenil vitamin ( C ) . Umumiyetle meyvalarda vermutlardan, daha hertürlü şarablardan ameliyat oldu dar bir büyüklükte olan paviyonumuzda miş ve 191,000 ziyaretçi tarafından geve bilhassa üzümde vitamin ( C ) çok bin kere üstündür. Geçen yıl Ingilterede Denizyolları müdürü Sadeddin mühim hemen bilumum ihracat maddelerimizin zilmiştir. Resmımiz Türkiye paviyonu mebzul imiş. sabah kahvaltısında aç karnına domates nun umumî manzarasını göstermektedır. Görülyor ki üzüm mükemmel besle suyu veya portakal suyu içtiklerini gör bir ameliyat geçirmıştir Kendisi tehlikeli nümuneleri teshir olunmuştur. devreyi atlatmış, iki gündenberi ziyaretyici bir yemiştir. Eskiler üzümün bu muh düm. Filhakika bunlar da pek güzel bitelif hassalannı pek bilmiyorlardı. Fakat rer apertiftir. Fakat üzümün yerini hiç ler kabulüne başlamıştır. Sadeddin bu rahatsızlığı dolayısile daüzümün hem güzel bir gıda, hem de fay biri tutamaz. \Ba$ tarafı 1 tnct $aM1ede\ sevinclerini canlandıran ve alkışlarla sık ha bir müddet vazifesine bakamıyacak, dalı bir deva olduğundan malumatlan Şehir baştanbaşa bayraklar, taklar ve sık kesilen bu nutuktan sonra geçid resHaftanın üç veya dört gününde yal istirahat edecektir. vardı. Meselâ eski Roma tabiiyecilerin defne dallarile süslenmişti. On binlerce mi başladı. nız üzüm suyu içerek fazla yağları eritden (Pline) nin üzüm küründen haberi halk erkenden yolları ve ordunun şehre Muhtelif sınıflara mensub kıtaat halmek te mümkündür. Yalnız böyle bir Şirketlerin sonbahar vardı ve Calinos devrinde üzümü bir degireceği yerleri mahşer gibi doldurmuş km coşkun ve cidden çok heyecanlı teküre başlamadan bir mütehassıs tabibe va gibi kullanılırdı. tarifeleri tu. Evlerde kimse kalmamış, yedisinden zahüratı arasında güzel bir geçid resmi danısmak lâzımdır. Isviçrede, Almanyada da çok vakit Şirketi Hayriye, Akay ve Halic idare yetmişine kadar, kadın, erkek, çocuk yaptı. Sırasile Askerî Lise, MalulgaziÜzüm ayni zamanda yemeklerin haztenberi üzüm kürü malumdur. Fransada herkes sokaklara, meydanlara dökülmüş l.er; başlarında güreşçi Yaşarla Çoban mına da yardım eder. Yemeklerin so leri sonbahar sefer ve tarifelerini hazırlailmin o ana ocağı tanınan memlekette ütü. Mehmed dahi bulunan muntazam kıyanunda şarab yerine bir bardak üzüm su mağa başlamışlardır. Yeni tarifeler önüzüm kürü nisbeten yenidir. (Station müzdeki ay içinde tatbik mevkiine ko Evvelâ muhtelif heyetler askerî ka fetli muhtelif spor kulübleri, mızıkalarla yu icmek hazmı çok kolaylaştınr. rargâha giderek kumandan General Ce bütün diğer cemiyetler, teşekküller temuvale) lerin hayatı dört beş seneyi geç nulacaktır. mil Tahir Ertanı ziyaretle kendisine silî tablolarla geçtiler. Bu geçid resminmez. Bizde ise henüz 'daha böyle bir is Hulâsa sıhhati yerinde olanlar gibi mariz olanlar da üzümden çok fayda gö Sele kapılarak boğulan kızın Bursanın orduya olan şükranını sundu de altı bando mızıka bulunuyordu. Datasyon yoktur. lar, bilâhare bu heyetler Atatürk mey ha sonra ipekçiler, san'atkârlar, işçiler Uzümlerin acaba hangi cinsi daha rebilirler. Bilhassa (arthritique) ler şa cesedi bulundu rab yerine üzüm suyu içmelidirler. Yaldanındaki tribünde yer aldılar. Valimiz geçtiler. Bir aralık; ortalığı alkış tufafaydahdır? Doktor (Paul Clolan) bir Üç dört gün evvel yağan şiddetlı Şefik Soyerle Kumandan General Cemil nına boğan, halkı coşturarak: nız (diabetteque) ler şekerli şeylerdm makalesinde siyah uzümlerin beyazlara yağmurlar esnasında Kasımpaşada sele Tahir ve bütün Bursa meb'usları, hükunisbetle daha çok besleyici daha tonik olduğu gibi üzümden de sakınmalıdırlar. ( Yaşayın siz köylüler!) diye baUzüm yiyelim, üzüm suyu içelim ve bi kapılarak boğulan Esmanın cesedi dün met, müessesat erkânı, Belediye reis mugıdaları havi olduğunu yazıyor. Misket ğırtan, kağnı arabalarile ve sırtlarında Halicdeki Havuzlar Idaresinin 2 numa avini, Parti, Halkevi erkânı da tribüngibi kokulu üzümlere gelince, onların da lelim ki üzüm hem gıda, hem devadır. cepane tasıyan köylüler geçiyordu. Bu ralı havzunda bulunmuştur. Cesedin def de idiler. Selim Sırrı Tarcan siyahlardan aşağı kalmadığını söylüyor. manzara bütün halkı çok mütehassis edinine izin verilmiştir. Saat tam 9,5 ta bir süvari müfrezesi yor ve herkesin gözlerini yaşartıyordu. şehir haricinde yarım saatlik bir musa Millî kıyafetli halk tesekkülleri ve daha Bir arkeoloji enstitüsü demeden sonra dörtnalla şehre girdi. birçok müessesler ve şehir itfaiyesinin teşaçılacak Müfreze hükumet önüne varır varmaz kil ettiği bu muazzam alayın geçişi tam Romada ve Atınada olduğu gibi Is binlerce halkm (Yaşa!. Varol) sesleri bir saat sürmüştü. Geçid resminden sontanbulda da bir Arkeoloü Enstitüsü aç ve sürekli alkışları arasında Hükumet ra şehrin yolları müthiş bir insan kesafemak üzere İngiliz fen âlemine mensub konağına şajılı bayrağımız çekildi. Mü tıle dolup taşıyordu. zevat tarafından hükumetimiz nezdinde teakıben süratle şehre girmeye devam eÖğleden sonra muhtelif yerlerde kurtesebbüsler yapılmıstır. Bu maksadla In den kahraman askerlerimize gene kızları tulus gününün değeri hakkında nutuklar gilterede 50 bin lira toplandığı haber ve mız çıçekler, serpantınler serpiyor, kuman söylendi. Bursa bugün sabahtanberi ha rilmektedir. Alâkadar makamatla yapıl danlara buketler veriyorlardı. Askerin kikî bayramını yaşadı. makta olan temaslar neticelendiği tak girışi bittikten sonra çalınan İstiklâl marMUSA ATAŞ şi bütün bu on binleri tek bir insan gibi dirde enstitü derhal açılacaktır. sessiz ve hareketsiz bıraktı. Gece verilen ziyafet T Yeşil Bursamızın kurtuluş bayramı Diyarbekir Halkevi bir Gül ve Çiçek sergisi açtı 40 tonluk bir kaya yolu kapadı Bursa (Hususî) Balıkesir Bursa şosesi üzerinde muazzam bir kayalıkta lâğım atılırken kırk ton cesametinde Diyarbekir . (Hususî) Halkevinin müze ve sergi komitesi üçüncü gül ve yekpare bir kaya şosenin üzerine düşeçiçek sergisini de açmıştır. Bu sergiler çok rağbet görmüştür. Gül ve çiçek sev rek yolu kapatmıştır. Münakalât pek gısi şimdi hemen herkese sirayet etmiş, bir çoklan evlerinde gül ve çiçek yetiş güçlükle ve ancak Susığırlık çayının tirmeğe başlamıştır. Yukarıdaki resimde çok beğenilen sergiden bir köşe görül kumsalı üzerinden dolaşılarak temin emektedir. dilebilmektedir. Askerî harekât devam ettiği müddetçe Hükumete konulan ampifilkatörden birinci mülâzim İsmail Kâmil tarafından harekât hakkında izahat veriliyordu. Bu izahat şehrin muhtelif yerlerine konu lan oparlörlerden dinleniyordu. Badehu Ordu saylavı Bursalı Muhiddin Baha Pats Hükumet balkonundan halka çok heyecanlı bir kitabede bulundu. İsgal günlerinin acılannı, kurtuluşun Bursa 11 (Hususî) Bu akşam Çelikpalas otelinde ordu zabitanı şerefine Belediye büyük bir ziyafet vermiştir. Ziyafette Vali, şehrimizde bulunan meb'uslar, kumandanlar ve birçok zabitan hazır bulunmuştur. Ziyafeti güzel bir gardenparti takib etmiştir. Bütün şehir gece ışıklarla tenvir edilmişti. Büyük bir fener alayı yaDildı. M. TURHAN TAN Yugoslav konsolosu memleketine gitti Yugoslavya general konsolosu M. İvan Koukotich, dün mezunen İstan buldan hareket etmiştir. Gaybubetin de konsoloshane işlerini konsolos M. Radomir Marinkoviç görecektir. cldu. Tesekkür ederim, dedi. Sonra şoföre dönerek: Önce Galata rıhtımına gidelim. Salonun karşısında eşyalarım var. Saniha, delikanlıya sokuldu. Omuz omuza oturdular. Biran konuşmadılar. Sanki vücudlerinin sıcak temasından doya doya zevk almak ister gibi sustular. Sonra, Saniha, merakla sordu: Bu sabah, vapurdan çıkar çıkmaz ne yaptınız? Hiç? Nasıl hiç? Ehemmıyetsiz bir şey! Ehemmiyetsiz de olsa, bilmek isterim Ercümend. O, cevab vermek istemedi. Saniha, şüphelendi ve sormağa baş ladı. Belki de bir kadını, yahud bir gene kızı ziyarete gittiniz? İlk gözağrılarınızdan birını meselâ... Hayır, bir kadın değıldi amma bir kadın kadar merhametsız bır adam. Ooo!... Kim bu, böyle bakalım, Bir kadın kadar merhametsiz olan? Bır sarraf. İArkası var} bir gene mülâzim, sizin gibi kibar bir ha mend, yağmur artıyor. Gidelim artık. dir onu da görmedim. Gideceklerdi amma nereye? Onu, bu Saniha, hemen: nımefendiyi severse... O zaman, insan kendi kendine: «Böyle bir kadının beni zavallı sivil kıyafetile herhangi bir pas Sizi trene kadar götüreyim, dedi. hakikaten sevmesi imkânsızdır. Ben o tahaneye götürüp mahçup etmek istemeHayır, hayır, rica ederim; zahmet etnun için geçici bir eğlenceden, vakit ge diği gibi, böyle kıyafetsiz bir delikanlı ,1c meyin. Bu büyük lutfunuza lâyık değiçırmek için yapılmış bir maceradan baş beraber, görülmekten de korkuyordu. O lım. Bızı beraber görecekler diye endişe ka birşey değildim. Belki de yazacağı zaman, Şişli Nişantaşı muhitinde, kim ediyorum. Sonra, yorgunum, hastayım, "Cumhurivet,, ın teMUas> 64 bir roman için bir etüdden ibarettim» der. bilir, ne dedikodular olurdu. Her erke mustaribim. Bugün yalnız kalmağı terAbtdm Daver DAV'ER Bu yüksek kadın, belki bütün geçtiği ğin delice seveceği ve istiyeceği kadar cih ederim, baksanıza manasız sözlerimle Çünkü, sizin ve kocanızın aîeyhin layı nekadar pişman olduğumu da bilir yerlerde tesadüf ettiği delikanlılara hep gene ve güzel bir kadın olmasına rağ sizi de sinirlendiriyorum. Bırakınız gidede bir sürü sözler söylediler. Sizi, bu ka siniz. Payastan gelir gelmez, beni ilk göayni tatlı ve sihirli nazarlarla bakıyor, men, onun bir jigolos olduğunu bile söy yim; biraz kendimi toplıyayım. rüşünüzde bu çirkin ve bayağı şeyleri dar serbest bıraktığı için... diye düşünür. Bu fikir, beni deli edecek liyecek kadar, dili uzun insanlar vardı. Saniha, delikanlının koluna girdi. En Anî bir hiddet Sanihanın kadınlık gu hatırlamanıza çok teessüf ederim. Bun Saniha. Sonra, düşününüz kı ayrılığımı Mademki gidecek bir yerimiz yok. tatlı sesile: lar için mi, benimle görüşmek istediniz? rurunu tahrik etti. zın ilk aylarında, beni öyle merhamet Bır otomobile binelim, Bebek tarafına Sizden böyle ayrılmak istemem Fakat Saniha, dedi, nekadar ıstı Benım aleyhimde bir sürü sözler sizce yalnız bıraktınız, o kadar unuttu yahud Topkapıya doğru gidelim. Ercümend, dedi. mi söylediler? Siz de bunları bana tek rab çektiğimi bilmezsiniz. Ben kıskan nuz ki... Ne iki satırlık bir mektub, ne Ercümendin bileğindeki nikel saatine Daha hoş meşgaleleriniz vardır, rar etmek cüretinde bulunuyorsunuz ö y cım, son derece kıskancım. Sizin her şe küçük bir haber... Sizden hiç, ses sada baktığını görünce sordu: sanıyorum. le mi? Mektublarınızdaki telmihleri, seb? yinizi deli gibi kıskanınm. yoktu. lşte, o sıralarda zavallı kafamın Niçin saate bakıyorsunuz? Bir ye Hain! Biliyorsunuz ki akşama kaSanihanın hiddeti hafifledi. bmi itiraf etmek istemediğiniz manasız içinde, binbir fena düşünce doğdu. O za" ıe mi gideceksiniz? Bir işiniz mi var? dar bütün günümü size hasrettim. ıstırablarınızı, şimdi anladım. Bense bü Kıskanc mı? Niçin? Mektubla manlar, zekânızdan ve iyi yürekliliğinizBahçenin kapısı önüne gelmişlerdi. Hem bir işim var, hem de sizinle yük acılar duyduğunuzu zannederek rım sizi teselli ve temin etmiyor muydu? den bile şüphe ettim. Yağmur çoğalmıştı. Tesadüfen geçen böyle gezmekten çekiniyorum. Belki gömektublarımla sizi teselliye çalışıyor Kıskanclığmızla beni lekeliyorsunuz. înYağmur yağmağa başlamıştı. Saniha, rürler de bir dedikodu olur, kocanız du boş bir taksi gelip önlerinde durdu: san samimî surette sevdiği zaman sevdi dum. Desenize ki bütün teessürünüz, hep muhabbetle Ercümende sokuldu. yar, diye korkuyorum. Otomobile atladılar. Şoför sordu: adi mahalle karısı dedikodularından ile ğine itimad etmelidir. Nereye efendim? Zavallı çocuk, sevgili mahzun aş Bu kadar müstacel ne işınız ola Hakkınız var. Fakat birbirinin yari geliyormuş. Benim için, ne söyliyebi Saniha, Ercümendden evvel davrandı. lirler ki... Bayramda verilen baloda ha nında olduğu zaman, birbirinin gözlerinin kım, dedi, bütün bunları, bana niçin a bilir ki... Yeşilköye! Fakat Ünkapanı köpfifmeşreblik etmişim değil mi? Ercümend içini okuyabildiği zaman, sesini duydu çıkça itiraf etmediniz. Mektublarınızda Yeşilköye, teyzeme gitmek istiyo Bey, siz de pekâlâ bilırsinız ki, sizi sevi ğu zaman... Birbirinden ayrı ve uzak ki sitemlerden, telmihlerden hiçbir şey rum. Yarın Bursaya gideceğim. Onun rüsünden geçiniz. Ercümend, onun kendisıni Yeşilköye yordum. Sevgi, yalnızlık, içki başımı olduğu zaman iş değişir. Hele, benim anlamıyordum ki... Bilseydim, sizi ko için gidip teyzemi göreyim; belki anne döndürdü. Sonra, o geceki halimden do gibi hudud boyunun hücra bir köşesinde layca temin ederdim. Islanacağız Ercü me bir söyliyeceği vardır. Hem beş sene kadar götürmek istemesine çok memnun