5 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

5 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 Eylul 1936 CUMHURÎYET SON TELCFON MABERLEC TCLCRAF Hâdiseler arasında ve TELSiZLE Hükümdar ve insan ;, dört yaşımda iken evimizin içinde Padişahm adı çok geçerdi. Akşam karartdarında, kafesli ve loş odalarda, korkunun alçalttığı karanlık seslerin içine kat kat sarılarak, ağızlardan kulaklara gizli gizli teslim edilen bu «Padişah» kelimesi bende şöyle bir tasavvur uyandırıyordu: üstüne kara bir Srtü atılmış, alçak ve kalın bir minare biçiminde, insana m benzer hiçbir parçası olmtyan, yerin de sabit, fakat her şeyi duyan ve istediğini yaptıran, en büyük ummacu Meşrutiyet ilân edilince, sokağı • mızda çınltyan ilk «efendimizin res mi» sesine koşarak Allahın gb'lgesini on paraya satın aldım. O zaman dokuz yaşımda olduğum ve Padişahm bir insan olduğunu bildiğim halde eski tasavvurumu yıkan bu fesli, küt ve kanca burunlu, siyah sakallt adamın mahalle bekçisinden farksız bir teşrihe sahib oluşuna şaştım. tyi hatırhyorum, o gün dişim ağrıyordu, hemen resimde Padişahm ağzma baktım, kendi kendime: «Elbet onun da bir gün dişi ağrımıştır» diye düşündüm ve evimizin felâketine sebeb olduğunu bildiğim halde, sırf böyle bir beşerî talih beraberliğinin verdiği sempatile onu biraz sever gibi oldum. Meşrutiyet, muvakkat bir zaman için Padişaht insana benzeterek faniler arasındaki şekline irca etmişti. ingiliz meşrutiyeti ne bizimki ha • dar yeni ve ne de kısadır. Ingilterede Krallar insana benzemeği, hem de mükemmel bir insana benzemeği çoktan öğrendiler. Haşmetlu Sekizinci Edvard bunun en son ve en mükem mel örneğidir. Sarayın an'aneleri üs tünden atlıyarak, halka doğru giden yolda pervasızca ve demokratça ko • şuyor; yığınları kendine çeken bir büyük sezişle ve bir büyük anlayışla biliyor ki 450 milyon gövdenin değil, 450 milyon gönlün Kralı olmak ma • rifettir. DENEMELER Sovyet Japon ihtilâfı Japonlar da Sovyetleri protesto ettiler Bu protestoyu şiddetle reddeden Sovyet hükumeti, muhtelit bir Sovyet Japon Mançuko hudud komisyonunun teşkilini teklif etmektedir Moskova 4 (A.A.) Tass ajansı bildiriyor: Dış îşleri Komiserliği ikinci şark bü rosu şefi Koslovskiyi ziyaret eden Japon maslahatgüzarı M. Sakoh, Sovyet hu dud muhafızları ile bir Sovyet tayyaresinin 28 ağutosta Tanghing mıntakasında hududu geçerek Japon topraklarına gir melerini protesto etmiştir. Bu protestoyu şiddetle reddeden M. Koslovski, 27 ağustosta, Japon Mançuko askerlerinin bir gün evvel Sovyet muhafızlarına karşı ateş etmelerini bızzat kendısının protesto etmiş olduğunu hatırlatmıştır. M. Kos • lovski o tarihte hâdisenin tahkikatını ve suçluların tecziyesini istemişti. M. Koslovski bundan sonra, müsbet ve doğruluğu kontrol edilmiş malumata istinad ederek, Sovyet hudud muhafız larınm Japon topraklarına geçmeleri hakkında Japon hükumeti tarafından alınan haberlerin kat'iyyen asılsız olduğunu söylemiştir. ' IIHIIMMMIMMI Ben neyim? îtiraf ederim ki ben kendimi bilmiyordum. Siz biliyor muydunuz? O halde ne mutlu size! Yazan : Ahmed Ağaoğlu 1 Bir müddettenberi bende garib ve müz'iç bir ihtiyac doğmuştur: Kendi kendimi müşahede altına almak! Kendimi olduğum gibi görmek ve gördüğüm gibi meydana koymak! Hiç şüphe etmiyorum ki bu satırları okuyanlar gülecekler ve kendi kendilerine: « Bu nasıl adam? Ömrünün sonuna gelmiş! Hâlâ kendisini bilmiyor: Bu nekadar şuursuzluk?» diyecekler. Evet! îtiraf ederim ki ben kendimi bilmiyorum! Siz kendinizi biliyor muy dunuz? O halde ne mutlu size! Işte ben kendimi öğrenmeğe koyul dum; ve sizi temin ederim ki bu pek te kolay ve bilhassa hoş bir iş değildir! Metodum pek basitti: Ben içimle dı şımı karşı karşıya getirerek kendi başlarına bıraktım ve benim işim yalnız bütün gördüklerimi ve işittiklerimi olduğu gibi kaydetmekten ibaret kaldı! Fakat ilk defa beni bir dehşet aldı ve derin bir nefretle gözlerimi yumdum. « Aman ben bu muymuşum?» diye haykıracağım geldi ve meşhur bir Fransız şairinin su sözlerini hatırladım: « Ey Kadirimutlak! Bana kendi içimi nefret etmeksizin görmek kudretini bahşet!» Evet! Gökten bir dayak olmazsa bu manzaraya tahammül edilemez! Düşününüz! Baştanbaşa birbirini in kâr ve reddeden karmakarışık tezadlar; gündüzle gece; akla kara arasında benzeyiş; benim içimle dışım arasındaki benzeyişten daha çok! Zâhirim bâtınıma kızgın ve küskün, bâtınım zâhirime lânet okuyor! Demek ben, benim benliğim buymuş, bu yanyana gelmez, birbirini inkâr eden, birbirinden iğrenen tezadlar imiş, öyle mi? O halde ben ne garib, ne acayib bir yaratılışmışım! Acaba siz de mi böyle siniz, öteki beriki de böyle midirler? O halde onlar da ne acayib şeylermiş! Bu suretle benim benliğim adeta va ziyet ve zaviyeye göre muhtelif ve mütezad tablolar, renkler, manzaralar göste ren bir kalidiskop gibi birşeydir! Falcat ben bu kalidiskopu uzun müd det tetkik ettim ve nihayet keşfettim ki onun tâbi olduğu değişmez bir kaide vardır; ve bu kaide şudur: Umumiyetle nazariye, tasavvur, lâf ve söz dairesi i çinde kaldığım müddetçe benim benliğimi içim temsil eder; fakat hareket ve filiyat sahasına geçti mi zâhirim derhal yularları eline alır ve ötekine kat'î emirler verir: «Artık sıra benimdir, sen sus!» der, ve meydanda atını serbestçe oyna tır! Onun içindir ki benim söz âlemimle, iş âlemim, tasavvur faaliyetimle, tahak kuk filiyatım arasında pek derin farklar olur, birbirine benzemezler, birbirini inkâr ederler ve uzaktan bakanlar da beni «mütelevvin», «mütehavvil», «seciyesiz» ve ilh. kelimelerle tarif ederler. Hal buki benim burada hiçbir suçum, kabahatim yoktur; bunlar hep içimle dışım arasındaki tezadlardan geliyor! Doğrusunu söylemek lâzım gelirse benim içim çok iyi tabiatli, hoş niyetli, iyilik seven, başkaları için hayır istiyen, kahramanlığa âşık, sadakate, doğruluğa meftun bir varlıktır; Işte bunun içindir ki ben lâf ve tasavvur âleminde kahraman lıktan, doğruluğa bağlılıktan, vatandaş lara karşı hayır işlemekten hararetle, heyecanla söyler ve yazarım ve sizi temin ederim ki bütün bunları yaparken ben çok samimiyim! Fakat ne yapayım ki filiyat ve ameliyata geçerken içim beni bırakmıyor ve yerini dışıma veriyor. Beriki ise zemin ve zamana uyarak amelî ve hesabî hareket ettiğinden beni de arkasmdan sürüklüyor! Ve bakıyorsun ki sabahleyin aleyhinde söylediğim bir işi öğleden sonra büyük bir imanla yapmak tayım! Imanı mahsus diyorum. Çünkü hakikaten dışım bu gibi vaziyetlerde tam bir mümin olmağı da biliyor! Bu haller beni garib vaziyetler karşısında bulunduruyor: Meselâ Ali Kemal zamanlarında amelî ve hesabî düşünen dışım beni Ali Kemalle anlaşmağa, ga zetesinde makale yazmağa ve inanmadığım Kurtuluş Savaşına karşı vaziyet almağa götürmüştü! Bu kere ise halka hitaben verdiğim çok talâkatli, çok heye canlı bir nutkumda Ali Kemalden, za manından ve Kurtuluş hareketlerine inanmıyanlardan nefretle bahsetmişim! Konferansın nihayetinde ihtiyarca birisi ya nıma yaklaştı, beni bir tarafa alarak çok zarif ve ince bir sesle: «Oğlum! Ben Ali Kemalin akrabasındanım; geçen gün kâğıdlannı karıştınyordum, elime sizin kendisine yazdığınız ve kendisine hürmetinızden, sadakatınızden hararetle bah sederek fikirlerinin birer hakikat olduğunu söylediğiniz mektubu aldım ve bugün buraya sırf size iade etmek için geldim. Alınız da bundan sonra kendisine daha emniyetle küfrediniz!» dedi ve uzaklaştı. A h ! Uzerime bir yıldırım inmiş ol saydı daha hafif olurdu. Maamafih mektubu elimin içinde sıktım ve bir de fine gibi saklamağa baktım! Fakat iş yalnız Ali Kemalle ve gazetesile de bitmiyor: Bu dışım yok mu? Lânet olsun ona! Amelî ve hesabî düşünüyorum diye beni nerelere sürüklememiş tir! Ve en acısı şudur ki bu haller beni gece uykusundan da mahrum etti. Gece yatağa girip ben, dışım ve içim yalnız ve başbaşa kaldık mı bu kere de içimin dışımla alayı, istihzası, sitemi başlar. Me selâ geçen gece bir kavga yaptılar k' sabaha kadar gözlerimi yumamadım. tçım dışıma dıyordu ki: «Sen ne utan maz, ne hayasız şeysin! Nereden uydurdun o âlimlerın isımlerinı? Hiç Alman yada o isimde âlim var Büyük misafirimiz Ingiltere Kralı Sehrimizde IBaşmakaleden devam, larına riayet etmekten bir an bile fariğ olmamışlardır. Umumî Harbın en ehemmiyetli sahnası olan bu mücadeledeki Türk tutumunun dürüstlüğü bilhassa Ingilterede metholuna oluna bitirilemiyen bir edebiyat dasitanı teşkil etmiştir. Sa Majeste Ingiltere Kralı Çanakkaledeki harb sahnalarıni ve orada dü şenlerin mezarlarını gezerken hiç şüphesiz zaten bu asil hislerle meşbu bulunuyor lardı. Kendilerini orada ve burada kar 'i şılıyan Türk milletinin gösterdiği şen ve saf memnuniyet alâmetlerinin samimî taşjj kınlıklarını gördüğü zaman ise hatırayı % bir kere daha filiyatla teyid edilmiş görmekten elbette bir kat daha fazla mütehassis olmuşlardır. Zaman zaman zaru ret olan harbın ulvî surette faci olan o elim neticelerine rağmen büyük milletler dostça sulh hayatı yaşamağı elbette tercih ederler, hatta sulhu eğer imkânı varsa ebedileştirmek için elele vermekten haz ve şeref duyarlar. Kaldı ki bizim İngiltere ile harb sahasındaki münasebetlerimiz yalnız Çanakkaledeki merdane çarpışmala rımıza münhasır değildir. İstanbulda Haydarpaşa garının yanıbaşmda di ğer sakin bir İngiliz mezarlığı vardır ki orada yatan İngilizler de Türkiye lehine iştirak edilmiş Kırım seferinin ölüleridir. 187778 seferinin malum olan akıbeti üzerine donanmasile îstanbula gelen İngiliz müdahalesi Ayastafanos muahedesi yerine Berlin kongre ve muahedesini ikame etmeğe bellibaşlı amil olmuş olduğunu bilmiyen Türk yoktur. Ve eğer bundan sonra dostluk vadisinde alabildiğine inkişafı temenni olunan îngiliz Türk münasebetlerinin yeni cereya mnda her iki büyük ruhan ve kal ben büyük milletin bu yeni elbirliğile sulhun idamesine hizmet gibi daha büyük gayelerin tahakkukuna yardım olunabilirse bunu baştanbaşa bütün Türk milleti en tabiî olduğu kadar en şerefli bir vaziyet te telâkki etmekte asla tereddüd etmez. Bu hakikati Sa Majeste îngiliz Kralınm kıymetli şahıslan üzerinde bütün tn giliz milletine böylece temin edebiliriz. *> Mançukodaki Japon otoritelerinin, Sovyet kuvveteri tarafından açılan ateş • ler hakkındaki yanlış haberleri ile vaziyetin muhtemel gerginliği mes'uliyetini Sovyet hükumetine yüklemek hususundaki gayretlerin, Mançurideki bazı Japon askerî erkânının hazırlamakta olduğu yeni hâdiseleri hakh çıkarmıya matuf olduğu şimdiden anlaşılmaktadır. Sovyet hükumeti Japon hükumetinin nazarı dikkatini bu nokta üzerine celbetmekte ve onu bu gibi teşebbüslerden tamamile mes'ul tutmaktadır. Sovyet hükumeti, Japon hükumetinin de 14 şubatta resmen muvafakatini bildir diği, muhtelit bir Sovyet Japon Mançuko hudud komisyonunun teşkilini tek lif etmektedir. Teşekkülü, Japon hüku metinin takmmış olduğu vaziyet yüzün den geçikmiş olan bu komisyonun son hâdiseler hakkında tahkikatta bulunması da lâzım gelmektedir. Yunanistanda malî ıslahat yapılıyor Döviz saklıyanlara karşı tedbirler alınacak Atina 4 (A.A.) Yunan bankasının son günlerde ecnebi kambiyo ve dö vizlerinin drahmiye tahvil muameleleri ehemmiyetli bir şekilde artmıştır. Bu tahvil muameleleri geçen hafta içinde 40 bini altm olmak üzere 140 bin sterlingi bulmuştur. Bu miktar Yunanistanın kambiyo itibarile normal ihtiyacına te kabül etmektedir. Umumî kanaate göre, gizli pıyasa bu sefer büsbütün ortadan kalkmış bulunmaktadır. Başbakan Metaksas dün gazetecileri kabul ederek şunları söylemiştir: « Kambiyo almak hakkına malik olan hususî arkadaşlarımdan almış olduğum 112 altın sterlingi dün Yunan bankasına götürdüm. Yunan kredisinin kuvvetlenmekte olduğu bir sırada ellerinde yabancı dövizler tutmanın akılsızca bir hareket olduğunu bu arkadaşlara söyle dim. Drahmi hakkında dolaşan gülünc ve menfı şayialara inanmanın da ayrıca bir akılsızlık olduğunu söyledim. Ecnebi kambiyo ve dövizlere malik olan bütün Yunanlılara onları derhal drahmiye tahvil etmelerini tavsiye ederim. Çünkü ileride bu kadar müsaid bir drahmi piya sası bulunamıyacaktır.» Başbakan muavini ve Finans Bakanı M. Zaviçyanos, bugün, memleketin birçok meslekî cemiyet başkanlarından mürekkeb bir heyeti kabul etmiştir. Heyet, memleketin kalkınması için sarfetmiş olduğu cesaret ve ımanla dolu gayretlerinden dolayı Bakanı tebrik etmıştir. Heyet bundan başka meslek mensublarile san'at erbabfnın hükumete karşı tam bir itimad beslediğini M. Zevitzianosa temin et miştir. Finans Bakanı, hükumetin teşebbüs ettiği işlerin muvaffakiyete ermesi için, heyetin temsil ettiği sınıfların yardımma muhtac olduğunu söylemiştir. Fransız ordusu Müddet çoğaltılmıyacak, kadro artırılacak Paris 4 (A.A.) M. Blumle M. Daladier harb malzemesi stok larını, muntazam ordu efradı miktarını artırmak ve ordunun motörleştirilmesini tacil etmek suretile Fransanın müdafaa sistemini takviye etmek tasavvurunda bulun makta iseler de askerî hizmet müddetini artırmağı düşünmemekte dirler. Muntazam kuvvetlerin 100 binden 200 bine çıkanlması muhte meldir. İstihkâmlar mıntakasında yeni kışlalar inşasi ihtimal dahi lindedir. PEYAMİ SAFA Fransız Lehistan yakınlaşmasından akisler Moskova 4 (A.A.) General Gamelin ile Rydz Smigli arasında yapılan mütekabil ziyaretleri mevzuu bahseden «Izvestiya» gazetesi diyor ki: «Fransa ile Polonya arasındaki mü nasebetlerde kaydedilecek her inkişafı alkışlamak lâzım geliyor. Bu iki memleket arasında son senelerde mevcud olan anlaşmamazlık, sulhun garantisi için alınacak her tedbire bir mâni teşkil etmekte idi. Ayni zamanda Almanya mütecaviz politikasının tatbıkinde, bu anlaşmazlıktan azamî surette istifade etmekte idi. İki memleket arasında inkisaf eden dostluk havası ve hareketleri, hâdiseleri olduğu gibi görmeğe ve tam bir siyasal hüküm vermeğe bir mânı teşkil edemez. Bu hâdiseler gösteriyor ki, son seneler içinde Polonya diplomasisini karakterize etmiş ve Polonyanın dış siyasa hakkında takıb ettiği maksadlar etrafında esrarengiz bir hava yaratan diplomatik oyun henüz bitmemiştir. Bütün dünya matbuatı, General Gamelinin Varşovada ikameti sıra sında Almanya idarecilerini teskin etmek maksadile Polonya Dış İşleri Bakanı muavıninın Hitlere yaptığı ziyarete işaret etmişlerdir. General Rydz Smiglinin Varşova dan hareketi sırasında neşredilen «Gazeta Polska» nın bir başmakalesinde, Beck'in generale, Berlin tarafından güdülen maksadlara uygun bir hattı hareket takib etmek emrini verdiği anlaşıldığını yazmaktadır. Bu maksadlar, her ne pahasına olursa olsun, Fransız Sovyet münasebetlerini kırmak ve Fransız Sovvet mütekabil yardım paktını bozmaktır. Polonya gazetelerinin, Alman gazetelerile birlik olarak yaDtıkları Sovyet aleyhtarı neşrivat bu yolda görülen maksad ların mahivetini avdınlatmaktadır. Bu neşriyat, General RydzSmiglinin Pa rise harekete hazırlandığı bir sırada en had devresinı bulmustu. Almanya ve eski müstemlekeleri Epp «Eski müstemlekeleri istiyoruz» diyor Berlin 4 (A.A.) Havas ajansın dan: Bavyeradaki Reich valisi General von Epp, Almanyanın yalnız eski müs tcmlekelerini yani Versay muahedesile elinden alınmış olan müstemlekeleri istemekte olduğunu yazmış olduğu bir ma kalede beyan etmektedir. General Nazi partisinin müstemlekât bürosu şefi ve Alman müslemlekât birliği reisidir. Generalin bu babda ırad etmiş olduğu deliller şunlardır: 1 Almanyanın elinde nüfusuna kâfi gelemiyecek derecede ufak ve dar arazi vardır. 2 Bu arazide esaslı iptidaî maddeter istihsal edilememrektedir. 3 Müstemlekelerinden mahrum kalmış olan Almanya, ikinci derecede bir devlet vaziyetinde bulunmaktadır. Alman müstemlekât birliği Alman müstemlekelerine konulmuş olan haczin kaldmlmasını ve Almanyaya iade edilme sini istemektedir. Alman müstemlekelerinin haczi, çok ağır bir adaletsizliktir. Zira devletler Congo muahedenamesinin on birinci mad~ desi mucibince Avrupa harbini müstem lekelere teşmil etmemeği resmî surette taahhüd etmişlerdir. Congo muahedenamesini ihlâl eden devlet, Almanya değildir. Şarkî Alman mıntakasında muhasamatı 5 ağustos 1919 tarihinde bir İngiliz kruvazörü açmıştır. Wilsonun on dört maddesinin beşincisi müstemlekât mese lelerinde hakem usulüne müracaati derpiş etmektedir. Versay muahedenamesinin 119 uncu maddesi bu maddeyi ihlâl et miştir. Alman müstemlekelerinin kıymeti, tesbit edilen tamirat bedeli arasına ithal edilmemiştir. Binnetice Almanya, eski müstemlekelerinin iadesi talebini huku kan doğru bulmaktadır. Almanya Litvanya ile bir anlaşma yapıyor Kaunas 4 (A.A.) Havas ajansı muhabirinin öğrendiğine göre Almanya, Litvanyaya bir ademi tecavüz misakı akdı için teklifte bulunmuştur. Bu misaka icabında diğer Baltık devletleri de iştirak edebileceklerdir. Litvanya hükumetinin yalnız başına böyle bir taahhüde girmek istemediğinden dolayı evvelâ Baltık antantına dahil müttefiklerile müşaverede bulunmak arzusunda bulunduğu suretin* de cevab vermiş olduğu rivayet edlimektedir. Almanya ile Baltık devletleri arasında yeniden bir takım müzakereler yapılmsı beklenilmektedir. Litvanya gazeteleri, tamamile Almanyaya lehtar bir vaziyet almıştır. Vergiler hakkında tedbirler Atina 4 (Hususî) Başvekil mua vini ve Maliye Nazırı Zaviçyanes Atina Ve Pıre Tıcaret ve Sanayi Odaları mümessillerine yaptığı beyanatta pek ya kında devletin malî işlerinin düzeltilece ğini ve vergi yükünün fakirlerin ve za yıfların omuzlarından kaldırılarak kuv vetlilere tahmil edileceğini söylemiştir. Almanyada Yahudilere verilen müsaadeler Muğlada ve şark vilâyetlerinde mülkiye teftişleri Ankara 4 (Telefonla) Mülkiys müfettişleri grup halinde teftişe çıkmışlardır. Başmüfettiş AIi Serverin riyase tinde Hayri Ege, Memduh İçözden mürekkeb bir heyet Muğla Vilâyeti dahilinde bazı teftişlerde bulunacaklardır. Bu arada kazaların belediye işleri de tetkikten geçirilecektir. Hilmi Ciridin riyastinde Şükrü Alğur, Şemseddin Yazıcıdan mürekkeb ikinci bir grup ta Çoruh, Kars ve Erzurum Vilâyetinin bazı kazalarında teftiş seyahatine çıkmışlardır. Loyd Corc Hitlerle görüştü Berlin 4 (Hususî) Eski İngiliz Ba~r vekili M. Loyd Corc bugün M. Hitler tarafından kabul edilmiştir. Berlin 4 (A.A.) Almanya, Ya hudi kültür kurullannı murakabeye me mur olan M. Hinkel bugün «kültürel siyasada Yahudi meselesi» hakkında verdiği bir konferansta demıştır ki: « Almanyada Yahudilere tamamen Yahudi bir kültürel cemiyet teşkili im kânı verilmiştir. Yahudi kültür cemiyetlerı bırlığinin yüz bınden fazla azası vardır. Yahudilerin Berlinde ve Kolonyada birer tiyatrosu mevcud olduğu gibi aynca seyyar tiyatroları ve Berlinde ve di ğer birçok yerlerde senfonık orkestralan vardır. Bu hal, Almanyada Yahudilcıe karşı vapdan muamele hakkındaki şayiBulgar Kralı Yugoslavyada aları kat'î olarak yalanlamaktadır. Arî olmıyan hıristiyanlar için de kendilerine bir müddet kalacak tamamen Yahudi olan unsurlann kültür Belgrad 4 (Hususî) Bulgar Kra!ı Boris, İtalyadan memleketine dönerken islerine iştirak etmeksizin sevketmelen Prens Polun misafiri olarak bir müd ımkânı verilmis ve bunlar içın Senpol cemiyeti ihdas edilmiştir.» det Yugoslavyada kalacaktır. Almanya Yugoslavya arasında tayyare postaları Belgrad 4 (Hususi) Almanya ile Yugoslavya arasında tayyare postaları tesisi hakkında bir mukavelename im 7alanmıştır. Yunanistanda cıkarılacak yeni pullar Atina 4 (Hususî) Gelecek aydan itibaren«üzerinde Kral Jorjun resimleri bulunan posta pulları tedavüle çıkarı lacaktır. Hükumet, Atina. Pire, Selânık gibi büyük şehirlerde postane sarayları 3raptırmağa karar vermiştir. Dışım derhal ayağa sıçrıyarak derin bir hiddetle dışıma hitaben: «Sen de orada değil miydin? Neden beni tekzib etmedin? Neden bu yorgan altındaki cesareti orada göstermedin?» Dışım haklı idi. îçim hep bu gibi hu susî ve mahrem yerlerde kahraman olu Sa Majeste Kral Türk mılletini ferdî, yor; kalabalıkta hep siniyor, sönüyor, çtimaî ve siyasî bütün teşkilâtile görmüş susuyor. Oteki nekadar hayasız ise beriki jlduktan sonra bu milletin Şefi olan de o kadar korkaktır! AHMED AĞAOĞLU 3umhurreisimiz Atatürke mülâki oldu ve hiç şüphe yok ki Atatürkün milletlerarası hayatında şerefli ve devamlı bir sulhun tesis ve idamesine nekadar taraftar olduklarını takdire imkân ve fırsat buldu. { Ingilterede millet krallık hanedanmı çok' Varşova 4 (A.A.) Gordon Be hürmetkâr bir muhabbetle candan sever. nett kupası müsabakalanna iştirak eden Büyük Şefi Atatürkü sevmekte Türk on balondan altısı hakkında bura hava milletinin bağlılığı daha kuvvetli sebeb ' mehafilince endişeler başgöstermiştir. Fil lerle ayni yolda ve daha ileri bir payedevaki hareketleri gününden şimdiye kadar dir. Yeni Türkiye kurtuluşunu, yükseli i yani 96 saattenberi bu balonlar hakkın şini ve yeniden ebediyete namzed bir ^ da hiçbir malumat alınamamıştır. Bu kavarlık sahibi oluşunu hep Ulu Şefe borctagoriye mensub balonlar ancak 70 saal lu olduğunu bilir. Türkiye Cumhuriyetr havada durabilmektedirler. şunu da bilir ki İngilteredeki rejim şeklen: Rumen hükumetinin M. Titu imparatorlukla katmerleştirilmiş bir krallık olmakla beraber hakikatte hürriyetin leskoya bir tavsiyesi Bükreş 4 (A.A.) Gazetelerin haber hakikî meziyetlerini bütün şekilleri vej verdiğine göre, Münakalât Bakanı M. renklerile tecelli ettiren en kuvvetli bir| Franasoviçi M. Tituleskoya millâki ol cumhuriyet gibidir. Hulâsa yeni bir dostluk hayatında i mak için Bükreşten hareket etmiştir. Söylendiğine göre, Başbakan, Müna elbirliği etmeleri mevzuubahs Türk ve kalât Nazırını karışıklıklar tevlidi. si îngiliz milletlerini ayıran esaslı hiçbir te; yasal nümayişler tertibi veya gazete zad yoktur. Bu şartlar içinde saym misaneşriyatı suretile hükumet ve millete firimiz Sa Majeste VIII inci Edvarda ve hiçbir müşkülât çıkarmamak lâzım gel onların şahsında büyük îngiliz milletine diğini M. Tituleskoya bildirmeğe me en samimî hürmet hislerimizi bir daha mur etmiştir. sunarken bu vazifenin ifasında bütün Olimpte Jüpiter tahtı Türk milletinin hislerine tercüman ol makta bulunduğumuzu tereddüdsüz ola yapılıyor rak beyan ederiz. Atina 4 (A.A.) Kültür Bakanı M. YUNUS NADt Yorgakopulos, 2917 metro irtifamda bulunan Olympe dağının en yüksek ka yasında Jüpiter ilâhmın başının büj'ük Buldanın kurtuluşu mikyasta yontulması hakkındaki proBuldan 4 (Hususî) Yurdumuzun jeyi tasvib etmiştir. düşman işgalinden kurtulduğu ve ben Bu tepe bundan sonra «Jüpiter tahtı> liğine kavuştuğu bugün coşkun teza hüratla kutlulanmıştır. adıle amlacaktır. Sa Majeste VIII inci Edvard dün tstanbulda çok parlak bir sü' rette karştlanarak bizzat Cumhur Reisimiz Atatürk tarafından ika metgâhlarına göttirvlürken giizer \ gâhlan dolduran Türk millet.inin alkış tufanı içinde geçtiler. Bal kanh milletlerin hergün daha iaz la artan bir muhabbet içindzki hayatlnrımn mes'ud bir eseri olarak bir Balkan festivalile zaten bay ram yapmakta olan İstanbulun şenliği Sa Majeste îngiliz Kralının ziyaretile en son derecelerine yüksel' miş oldu. Halk Sa Majeste Kralı muhterem cahıslarında iyi kalbli sulh âsıkı bir hükümdar la beraber onun reisliğini yaptığı büyük mil • leti selâmlıyordu. 6 balon ortadar kayboldu

Bu sayıdan diğer sayfalar: