27 Ağustos 1936 IBaştarafı 1 inci sahtfede'\ Eundu, kabul edildi. Bundan sonra Maraş saylavı ve Ankara Tarih, Coğrafya, Dil Fakültesi profesörlerinden Hasan Reşid Tankuta söz verildi ve Hasan Reşid «Güncş Dil teorisine göre pan kronik usulle ve paleososyolojik dil tetkikleri» mevzulu tezini, Dil Kurumu a dına izah etti. Hasan Reşid Tankut, konferansımn başında, beşer medeniyetini kuran biricik amilin lisan olduğunu anlattı: « Kafalar işlemeğe başladıgı za mandır ki, manalı söz parçalan fırlar. 6 u ses parçalan insan gibi gören, anlı yan, yaşıyan ve çoğalan varlıklardı. Duyduğunu başkasına duyurmak hırsı, her ihtiyacm üstünde idi. Bunun için fikir alışverişi başladıgı gün lisana Allahlık payesi verildi ve kelâm her yerde, her devird kutlu bir hürmete erdi.» Dil Kurultayının üçüncü günü CI3MHURİYET Istanbul Borsası kapanış fiatleri 26 8 1936 PARALAK 1 Sterim 1 Dolar 20 Fransız Fı 20 Llret 20 Belcika Fr 20 Dranmi 20 İsvicre Fr 20 Leva 1 Florin 20 Cek taronu 1 Avusturva 1 Peceta 1 Mark 1 Zlotd 1 Peneu 20 Leva 20 Dınar 1 Yen 20 Isvec fcronu 1 Türk altuıı 1 Banknot Os Alış 123. 163. 190. 810. 22. 82. lerde yaşamaktadır. Bu davayı gütmek ve yaşatmak azminde olanlann piştan bulunmak ne büyük şereftir.» Satış 126 167,50 196. 81 23. 820. 25. 81 92. 21 16. 30. 23. 21 16. 53. 31 33. 361. 243. Büyük Şefin takdirleri Sabahat Türkayın tezi bittiği zaman Kurultayın dağılma vakti de gelmişti. Bir çok valiliklerden gelen telgraflar da okunduktan sonra asbaşkan Nuri Conker günlük çalışmanın bittiğini haber verdi. Kurultay mesaisini bitirdikten sonra Büyük Şef Atatürk çok gene ve henüz talebe bulunmasına rağmen muvaffak bir tez hazırlamış olan Sabahat Türkayı tebrik ederek iltifatta bulundular. Kurultay bugün gene saat 14 te top lanacaktır . 22. 11 2L 22. 13. 49. 32. 31. B 212 Komisyonlarda faaliyet Dün öğleden evvel Kurultay komisyonlan, gene toplandılar. Bunlann için den en mühim olanı Güneş Dil teorisi ve dil karşılaştırmaları komisyonu idi. Kurultaya iştirak etmek üzere şehrimize gelen bütün ecnebi profesörler bu komis yona dahil bulunuyorlardı. Ahmed Cevad Emre, kendi tezini okudu, Güneş Dil teorisini amelî bir şekilde izah eden bu tezde, muhtelif dil karşılaştırmalannın verdiği neticeler gösteriliyordu. Bilhassa ecnebi profesörlerin dikkatle alâkadar oldukları bu tezin izahı öğleye kadar sürdü ve yarın toplanılmak üzere içtimaa son verildi. Lugat ve filoloji komisyonu da mesaisine devam etmiş ve elindeki işleri bitir miştir. Mazbata muharriri Kâzım Nami, raporunu hazırlıyacak ve yânnki toplan tıda bu rapor tetkik edilerek Kurultay başkanlığına verilecektir. Terimler komisyonu saat 10 da toplandı. Tetkik edilen muhtelif mevzular arasında dil cemiyeti terim kolunun mesaisi takdire lâyık görüldü ve bu mesainin biran evvel ikmal edilerek ilk ve orta tahsil ıstılahlannın dördüncü Kurultaydan evvel mekteb kitablanna geçirilmesi için Kurultay başkanlığına bir temenni takriri verilmesi karar altma alındı. Gramer Sentaks komisyonu Arif Nihad ve Yahya Saimin iki tezini inceledi. Bu iki tez fiillerin cümledeki yerine dairdi. Bütçe komisyonu Dil Kurumunun i kinci ve üçüncü Kurultaylar arasındaki iki senelik hesablannı tetkik etti ve bunlan muntazam bularak Kurultay başkanlığına vermek üzere raporunu hazırladı ve mesaisini bitirdi. Nizamname komisyonu, Dil Kurumu nizamnamesinin tadiline aid mesaisini ikmal ederek raporunu hazırladı. Takrirler ve temenniler komisyonu, Kurultay üyeleri tarafmdan verilmiş yeni bir takrir veya temenni olmadığı için, dün toplanmadı. Londra Nev Yok Paris Miiâno Bruksel Atlna Cenevre Sofva Amsterdam Prae Vivana Madnd Berlin Varsova BudaDeste Bükres Belsrad Yokohama Moskova Stokholm Eski dil arastırmaları Hasan Resid Tankut insanı, insanlığa kavuşturan ilk manalı sözün ne olduğunu araştıran eski ve yeni zaman görüşlerinden birkaçını kısaca kaydetti. Filhaki ka Turanin Babil efsanesi, eski Mısır dil menşeile uğraşmıştı. Yunanlılar bu me seleye daha büyük bir ehemmiyet ver mişlerdi. Eski djtvrin fılozofik ve metafizik ekollarıda dil meselesile uğraş mışlardı. Hasan Reşidin tezinde De mokrit, Sokrat, Platon, Aristo, Epikür, Bakun, Wunt gibi filozoflann bu mesele etrafındaki düşüncelerine de yer veril mişti. Hasan Reşid konferansına şöyle de vam etti: « Ondokuzuncu asrın ikinci yan sında dilin menşei meselesi bütün garbde büyük bir münakaşa meVzuu oldu. Ni hayet Vanse de dilin menşei hakkında fikir yürütmekten çekindi ve tetkik mevzuu ikiye bölündü: 1 Sırf lengüistik ve yaşıyan dil psikolojisi, 2 Preistorik ve antropolojik len güistik. Klâsik mekteb ancak malum zamanlann muayyen yerlerindeki tamam vesikah dilleri tetkik eder. Klâsiklere göre bu dillerin en mükemmelleri Hind Avrupa dedikleri gruptur. Yakın vakte kadar bunun en eski kolu (sanskrit) idi. Eti dili okununca onu da bu aileye soktular. Böylece klâsikler milâddan 32 bin sene evveline kadar çıkabildiler. Klâsik ekolün, bilhassa ısrar ettiği lengüistik umdelerden başlıcası fonetık kanunlardı. Bu kanunlar sert ve dardı. Bu kanun bir hakikat tesbitine yaramakla beraber gene hakikatleri ve tahkikleri bunaltan dar ve çok titiz prensipe tâbidir. Bu bakımdan lengüistik kanunlarını ikiye ayınrlar. Solda Hasan Reşid tezini, ortada Bayan Sabahat etüdünü izah ediyor, tağda Sekreter tsmail Müştak zapti okurken derken klâsik ekolün fonetik faydalan nm nekadar olduğunu anlattı. Hasan Reşid Tagut sözüne şöyle de vam etti: « Güneş Dil teorisi her zaman, her yerde, her dil için bu değişmeleri kat'î olarak ve katagori halinde tesbit etmektedir. Katagorilerin 5 er konsonu kendi aralannda olduğu gibi, katagoriler arasında da yer değiştirebilirler. Çünkü katago riler fönemleri, gırtlaktan dudak ucuna doğru kademe kademe götüren antro pisikolojik bir terbiyeye tâbi tutulmuştur. Bu değişmeleri kendi bakımımızdan an lıyabilmek için (ğ) herhangi bir anlanv dan çıkmış muahhar kelimeyi, meselâ hareket anlamı kelime ailesinden (it mek) sözünü ele alırsak görürüz ki bu anlamı bu kelimeye veren (ğ) dir.» Hasan Reşid burada (itmek) sözünün «it» kısmının etimolojik analizini yaptı ve manasını tahlil ederek son morfolojik şekli olan «it» kelimesinde hem kuvvet, hem hareket mündemiç olduğunu tesbit etti. limeleri yukarıda geçen Hind Cermanik kelimelerin hem morfolojik, hem semantik bakımdan aynıdır. Hepsinde dua, niyaz, iman, bağlanmak, ısrar manalan vardır. Yalnız yakutçada ana kök aşmmamıştır. Güneş Dil teorisine göre muvaffa kiyetle yapılan bir analizle bu kelimelerin gerçek manalan tesbit edilmiş oldu. Hasan Reşid dedi ki: « Tahlilden çıkan elemanların Güneş Dil teorisince tesbit edilmiş rolleri bize bu kelimeler arasında nüans farkmı derhal tebarüz ettirir. lerarası lengüistik tetkıklerde ana dil rolünü ifa edecektir.» Hasan Reşid Tankutun tezi çok al kışlandı. Bundan sonra celse tatıl olun du. ÇEKLER Açüış 633 50 0.7911 12.06 10.09 17034 33.9675 2.4365 63 9225 1.17 19.2162 12015 6.4317 1.Ü7İ5 12315 4.26la 107.3^66 316832 2.70 21885 Bir fakülte talebesinin etüdü Misal olarak bir ana kelime Bu kelimeler bize Polisesi bakımmdan büyük bir saha açmış olduğu için bunlann hepsine ana olacak bir kelime bula lım. Arabca âbd, ebdal, fransızca fidele, yakutça Ağabit, abidal, fransızca pudeur, türkçe pudem, Hind Avrupaî Baga, Bag ve türkçe Bug, Baya kelimelerinin ayni kaynaktan geldiğini etimolojik tahliline hacet kalmadan anlıyabilmek güç değildir. Bu kelimelerin hepsinde mevcud olan hâkim eleman (v + b) kategorisidir. (vjb) köküne (vfk) elemanı ilâve edilince (Bük) kelimesi meydana çıkar. Bu ilk insanların ilk defa barındıklan yerlerdir. Klâsik mekteb bakımmdan izahı ya pılan (u.g) değişmesi Güneş Dil teorisine göre izah edildiği için (iğit) kelimesinin mana değiştirmeden alabileceği şekiller tesbit edildi. Katagorilerine göre Gene talebe buna dair birçok misaller bu kelime dokuz şekil alabilmektedir: verdikten sonra tezinin izahına şöyle deBunlar arasında (ivit, iğit) ahnarak araJaSite hayatını ve medenî ev ve, ptağ vaaı etti: rındaki semantik münasebet gözden geçi Icurmâyı* doğuran işte bu bük hayatıdır. « Bir Türk lehçesi olan yakutçada rildi ve ayrı ayrı olmıyan iki kelime oldu Bük kültürii adını vereceğimiz bu hayatı da (hal, kal) lâhikalarile yapılmış nehir, ğu görüldü. Bu iki kelimenin başındaki sentetize eden bu elemanlann hepsi dö göl adlarile, Yalak, Oluk, Kayık keli vokallar «düşünce (vit git) kalır ki bu nüp dolaşıp kuvvete ve dolayısile (ğ) ile meleri vardır. gün fransızcada yaşıyan (guide) ve ifade ve işaret güneşe rücu etmektedir. (Karnas) kelimesinin (karnak) ile o(vite) kelimelerinden başkaları değildir. Bükteki ağaclık manasını Hind Av lan münasebatı da şu şekilde izah olunaİngilizce Guick, Vite, türkçe Yet ve rupa dillerinde de buluyoruz. Bük ana bilir: arabça hayat arasındaki sıkı münasebet kökünden türemiş kelimeler sayılamiya Mısırm Tep harabeleri üzerinde bir te izah edildi. Bu kelimelerin etimolojik cak kadar çoktur.» köy, Oğuz ilinde bir memleket, Fransa Güneş • Dil teorisinin karakterleri analizi bu hükmü teyid etti.» Netice da da kutlu bir memleket harabesi (KarBütün bu tetkiklerin ve onların do Hasan Reşid şöyle devam etti: Tezde, türkçe Bük, sansgritçe Bhaj, nak) ismini taşır. Bu şehirlerin hepsinde gurduğu neticelerin sonunda ve bizim i« Hind Avrupa grupundan grek grekçe Fengein, lâtince Fugere, Anglo kale, istiHkâm, barındırıcı yerler vardır. nancımıza göre hepsinin önünde ve üs çedeki (ivı) kelimesi de belki (vite) yi Saksonca Bugan kelimeleri analiz edil Yani buralara karnak denmesinin sebebi tünde yeni bir mekteb daha teessüs etizah edebilir. miş ve bük ana sözüne tekabül eden ele kale ve istihkâm bulunması dolayısile miştir ki onun dayandığı teoriye (Güneş Çünkü (ivi) genclik kuvveti ve yiğit manların hepsi kıymet bakımmdan yek buralarının kuvvet ve kudret ifade etmeDil) teorisi adını vermekteyiz. Iik manası vermektedir. Bu kelimenin de diğerinin ayni ve hepsi bir asıldan olduğu sindendir. Halbuki bütün Türk lehçeleBu teorinin karakteristikleri şunlar Güneş Dil teorisi dışında kalmıyacağı tesbit edilmişti. rile Ön Asya ve Hind Avrupaî dillerde dır: meydandadır.» Hasan Reşid Tankutun değerli izaha Kar ile başlıyan sözlerin Güneş Dil naDil menseini aramak yolunda antro Hatib Hind Avrupa dillerinde harepolojiktir. Dil inkişafı bahsmda psiko ket anlamlı kelimelerden bazı misaller da tile paleo sosyolojiden tarihî sosyolojiye zariyesile yapılan analizlerine göre hepsi sosyolojiktir. Fonetik bahsmda biyolojiyi ha alarak bunlann hepsinde (g v) mü kadar insan pansesinin eşya ile anlaşması kuvvet ve kudret manasına gelmektedir. da adım adım takib edilmiş oldu. Bu im Şu halde (Halikarnas) m (Sulu Kar esas olarak kabul etmiştir. Bütün zaman badelesi olduğunu tasbit etti. kânı ancak Güneş Dil teorisi vermekte nak) manasına geldiği yani Türk asıllı lan ve yerleri bütün dillerle birleşik olaKlâsik etüdün dört münferid Hind dir. Hasan Reşidin müdafaa ettiği tezde bir kelime olduğu kolaylıkla anlaşılır.» rak tetkik edebilmesi bakımmdan Gü Avrupaî köklere bağladığı almanca teorinin ancak şu üç karakteristiğine te Sabahat Türkay tezini, müteaddid deneş Dil teorisinin fonetik kanunlan da (Zengen, Zeigen, Zieken, Zeichen) mas ediliyordu. falar alkışlanan şu sözlerle bitirmiştir: pankroniktir.» kelimelerinin Güneş Dil teorisi yolile 1 Güneş Dil teorisi, dil menşei a« Güneş Dil teorisinin bize açtığı Hasan Reşid, yukarıda hulâsa ettiği bir kokten olduğu anlaşıldı: (it, D) kuvramak yolunda antropolojik yani insan bu aydın ve parlak tetkik ufku altında mız ızahatından sonra penseye bağlı söz vet kudret ve hareket anlamlı bir ana keyaşayışile beraberdir. dünyanın neresinde, ne zaman yaşamış ve ses unsurlarını tetkik ve onların birin lime halinde meydana çıkınca başka 2 Dilin kurulması meselesinde ise olursa olsun her Türk asıllı kelimeyi bucı insandan itibaren kelime yapma ba eiemanlar alarak fakat gene bu mana paleo sosyolojiktir. lup hüviyetini anlamak kabil oldu. kımmdan semantik kıymetlerini tesbit et ları kaybetmemek şartile birçok morfo 3 Dilin inkişaf bahsinde psiko Yüksek huzurunuzda okuduğum bu ti. Her halile pankronik olan Güneş lojilere geçer. İt kelimesi + Z unsurunu sosyolojiktir. küçük etüdle de Güneş Dil teorisine Dil teorisi preistorikten başladıgı ve bü alarak itiz olunca hareket anlamına çok Güneş Dil teorisi nasıl dillerin en es göre yapılacak toponomik araştırmala tün dillere şamil olduğu için şimdiye ka obje veya suje ve panse bulunan geniş kisi olan Sümerce ile Türk dillerinin en nn tarihe yapacağı büyük hizmete işaret dar üzerlerinde işlenmiş dillerin içinde bir saha vermiş olur. Bugünkü türkçede müstakil ve uzakta kalmış olanı, yakut etmiş bulunuyoruz. Biz Büyük Atatürk bu nazarî tipe tetabuk eden bir dili kat'î bu morfolijide birçok kelimeler vardır. çayı garbin morfolojisi en çok değişen inkılâbının gencleri; tuttuğu dilcilik yoluolarak Türk dilleri grupunda bulmuş (S) unsuru, (C+), ( K + ) , ( N + ) undillerine nasıl bağlıyabilirse, öylece bazı nun çetin merhalelerini aşarken önümüztur. Profesör, ana dil olan Türk lehçe suru alarak muhtelif manalara gelir. mülâhazalar dolayısile dar ve verimsiz de ve arkamızda millî Şefin istikbali olleri grupunun ilk manalı sözünün ne olHind Avrupa grupundan sayılan kaîmış olan languistik kaideleri üstüne çı duğu kadar maziyi de tenvir eden güneş duğunu araştırarak teorinin bu husustaki fransızcada Avrupa transkripsiyonu ile karak dil tetkik ilmini hakikî ve aydın varlığını görmekte ve feyzimizin kaynaizahlannı ele aldı ve mevzu yaînız, dil Sitez şeklinde yapılan bir kelime vardır mecrasına sokabilecektir. ğmdan taştığına inanmaktayız. Bizce ilk teorisinin tatbikatma şamil olduğu için, ki inad, taassub, cenk, husumet, arbede, Güneş Dil teorisinin ışığile bir broto insanın konuştuğu Türk dili bütün insansac ece * . her kelimede mutlaka gizli veya kavga, zulüm, taaddüv, kahır ve kin maTürk dili gövdelenecek ve bu dil millet lığın ağzmda dolaştı. Şimdi de bütün dilgörünür bir ana kök olduğunu, türkçe ve nalanna gelmektedir. Bu kelime pehlevidolayısile bütün dillerle lengüistik pan ce stez kelimesinden doğar. Hind Avkronik kanunun hâkim olduğu gibi eti rupa grupuna bağlanır. Harb ve cidal molojinin, antropoloji esaslarına göre manalan veren sivrilik, diklik, keskinlik, yapılmasınm doğru olacağmı izah etti. ok, kılıc gibi harb aletleri çıkmaktadır ki Dil Kurumu adına mÜdafaa edilen teze b;zde bunlann ayni olan kelime ve mananazaran: «Her kelimede bir ana kök lar sıra ile bildirildi.» bulunduğu muhakkaktır. Bu ana kök Sümerceden çıkan kelime bazı kelimelerde kendini gösterdiği halHasan Resid Tankutun izah ettiği tezde birçok kelimelerde görünmez.» de, almanca Beten kelimesi de misal olaBunun için, Hasan Reşid, GüneşDil rak alınmıştı. Bu almanca rica manasına teorisinin (ot, ar, as) misallerini ele alarak gelen (Bitten) kelimesine irca edilmektetetkik etti ve (ar), (as) kelimelerinin dir. Bu kelimenin cermenceden öncki köetımolojik analizini yaptı. Her kelimede kü (Bheirh) idi. Grekçede (Pith), lâtinbir ana kök bulunduğunu göstren Türk cede (Fido), jermencede (Bidon) ke ve Hind Avrupa gruplarından alınmış limeleri bu kelimeye bağlanır. (ar Ağar), (ot oğot), (as ogas) Çok eski' Türk lehçelerinden biri olan misalleri üzerinde izahlarda bulundu ve sümercede dahi bu kelime aynen mev Güneç Dil teorisinin zaman bakımın , cuddur. Batan, Ağalutta, Ağalittan, A" Türk Tarihi Tetkik Kurumu da Dolmabahçede Asbaşkan Bayan Afetin dan tesbit ettiği ses prensipini tetkik e ğalittah, Bütmek, Büdun, Badelmak, ke reisliğile bir toplantı yapmıstır, Resmimiz bu içtimaı göstermektedir Hasan Reşidin tezınden sonra Ankara Tarih, Coğrafya ve Dil fakültesi talebesınden Sabahat Türkay kürsüye çıkarak Güneş Dil teorisine göre hazırladığı ve aslı türkçe olan Halikarnas kelimesi üzerinde toponomik bir tetkik mahiyetinde olan tezini izah etti. Sabahat Türkay, bugünkü Bodrumun eski ismi olan Hahkarnas hakkındaki bu tetkikine şu sözlerle başladı: « Has ismin bu tipi grekçedir ve «Hali» ile «Karnas» kelimelerinden olmalıdır. Grekçede «Hals» kelimesi morfolojisi değişmeden hem tuz, hem tuzlu su, hem de deniz manasına gelmektedir. [Tarihçilere göre Kızılırmağa «Halys» denmesinin sebebi yatağındaki tuzun bolluğundandır.] Sümercede su demek olan âl, Güneş Dil teorisine göre yapılan etimolojik analizde gene, uzun ve geniş su, manasına gelen (âl, hal, kal, gal) kelimelerini vermektedir. (Baykal) gölünün adında görülen (kal, hal) lâhikalanna nazarı dikkatinizi çekerim.» Kapanış 63o.50 0.7912; 12.035 10.0694 16942 83.7^5 2.4320 63.79 U675 19.1765 11925 6.41S4 1.97 12225 12525 107.1050 316125 2.6943 24.9367 3.055 ESHAM Merkez Bankası ÎSTİKRAZLAR Kapamş 22.90 Türk borcu I vadelil 'i. TAHVİLAT Anadolu I va > n vadell > mü va. ı a 6 4 I Açüış 79.5ı Kapanış 80. Açüış 44,80 4180 46. Kapanış 4190 44,90 45.S0 GUNUN BULMACASI 1 2 4 5 6 HTT 0 0 / • * » iu 1 1 İB 8• •I 7 9 1 11 1 İBİ İB B 11 1 11 1 İB 18 1 İB ! B B fl •1 1 1 1 1 1 Kurultay müzakerelerini dinlemek için Eminönü Halkevinden: 1 28 '8 936 cuma gününe kadar devam edecek olan Uçuncü Dil Kurultaymm konuşmalarını halkırruza dinletmek üzere Evimizin Cağaloğlundaki merkez salonunda radyo tertibatı alınmış olduğundan isti yenler Kurultayı salonumuzdan dinliyebilirler. 2 Gene Kurultayın devamınca Evimiz merkez salonunda aşağıdaki sıra ile dü zenlenen konferanslara devam edilırektedir. Bu konferanslara bütün yurd<L":.şlar gelebilir. ayrıca çağırı yoktur. 27'8/936 persembe saat 20,30 da Agâh Sırrı Leven. 28/8/936 cuma saat 20,30 da Halid Bayrı. 10 Soldan sağa: 1 Bugunlerde yıldönümü yapılan bir belediye muessesesi, arkadaş. 2 Cem edatı, deva. 3 Şehir nakliye vasıtalarından biri, bir kumaşa sonradan ilâve olunan parça. 4 . Mezopotamyadaki eski bir Türk devleti. 5 . Evveline bir fasa kelim&si getirilirse <boş> mana^ını ifade eder, su mecrası. 6 Temiz, Venüsün memleketi. 7 . Çabuk. vermekten enıir. alfabede bir harfin okunuşu. 8 . Arabca «zaptetmek>. 9 Boş lâkırdı, isyan etmiş olan. 10 Cefa. bir ş«yi bulmaya çalışmak. Yukarıdan aşağıya: 1 Fazla teveccuh, yemekten cmir. 2 Sıcakta vücudümüzden çıkan su, eski Bizans Krallçalerinden biri. 3 Fransalı, nota. 4 . Yayla atılan şey, nota, 5 . Cll ve, sevgıde sebat. 6 işaret. 7 Mal, bü yukçe. 8 . Eşya, henüz olmamış meyva. 9 . İzmirdeki eski kabadayılar, fransızca «giıl», şart edatmm kısaltılmış ve kalın iaştırılmışı. 10 Alnm iki tarafı, bazı kapılarm alt tarafmdaki çıkmtı. Evvelki bulmacamn halledilmiş şekli 1 •1 B B fl B| İB ı ! J Kardeş Mısır nihayet istiklâline kavuştu IBaştarafı l incı sahljede] « Her iki memlekette de îngiltere ile Mısırm menfaatlerinin aynlamıyacak surette birbirine bağlı olduğuna dair kuvveti mütemadiyen artan bir kanaat vardı. Bu muahedename, îngiliz Mısır münasebatında yeni bir safhanm başlangıcıdır.» NaKas Paşa, şu suretle mukabele etmiştir: « Bu muahedename bir remiz olarak telâkki olunabilir. İngiltere ile Mısır bu muahede ile dünya muvacehesine iki müsavi ve dost millet gibi çıkıyorlar ve serbestçe mesai birliğinde bulunmağı ve samimiyetli müttefik olarak kalmağı taahhüd etmis olduklarını ilân ediyorlar.» 9 10 Ü S İ|M|«|N|A|i L • L|AIL|A|H|E|Ş|a|E|Z £!• • |K|A|M|A|a|K|| K|A|Y|A|K • İMİİ • Y • D|A|R|B FİAİBİD A Kİ A|B|A|Y|A|K S A R "ÂlK AİBİAİLİB I L E F|B L|A|M|A|«|S A T A|F AİCIAİNİBİEIKİH POLÎSTE DlilLimslÖlYTLTEİK Kahirede şenlik Kahire 26 (A.A.) îngiliz Mısır muahedenamesinin imzası dolayısile 21 pare top atılmıştır. Ayni da.kikada bütün umumî binalara bayraklar çekîlmiştir. Mısır Cemiyeti Akvama girecek Kahire 26 (A.A.) Mısır hükumeti Mısınn kabulünü Milletler Cemiyetinden isriyecektir. Zannedildiğine göre Nahas Paşa İngiliz Mısır muahedesini imzaladıktan sonra Cenevreye gidecektir. Muahede ahkâmına göre îngiltere, Mısınn bu talebine muzaheret göstermeyi taahhüd eylemektedir. Cumhuriyet Sulh yollarile nihayet hürriyet ve istiklâline ka vuşmuş bulunan kardeş Mısır milletini ve onun muvaffak hükumetini candan tebrik ederiz. TOPRAK YIĞINI ALTINDA YARALANMIŞ Dün sabah, Silivrikapı caddesinde metruk bir arsada Gülizar admda bir kadın beyaz toprak ararken orada toplanmış olan toprak yığuüan üzerine çökmüş ve altında kala rak belinden yaralanmıştır. Gülizar hastaneye kaldırılmıştır. TRAMVAYLA DUVAR ARASINDA KALAN KÜFECİ Dün sabah, saat onda Kadıköyünden Üsküdara gelmektc olan vatman Abdülkadirin idaresin deki 134 numaralı tramvay, Hakimiyetimilliye caddesinin köşesinden geçerken birdenbire önüne çıkan Mehmed isminde 25 yaşlarında bir küfeci, arkasmda yük olduğundan kaçamamış ve duvarla tramvay arasında kalarak tehlikeli surette yaralanmıştır. Yaralı hastaneye kaldınlmıştır. SARIYER HIRSIZLARI YAKALANDI Bundan bir müddet evvel Sarıyerde üç ev soyulmuş ve hırsızlar bir türlü yakalanamamıştı. Yapüan tahki *, kat sonunda bu hırsızlığı yapanlann Kel Enverle Çatlak Remzi isimlerindeki sabıkalılar olduğu anlaşılmış ve her ikisi dün yakalanmıştır.