CUMHURÎTET 27 Ağustos 193t5 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Atina Balkan oyunlarına biz de iştirak edeceğiz Millî takıtn namzedleri Fenerbahçede kampa giriyorlar Bu sene Atinada yapılacak yedinci Balkan oyunlanna bizim de iştirakimiz takarrür etmiştir. Balkan oyunlan için hazırlık idman Iarı yapılmaktadır. Millî takım namzedleri de bir iki güne kadar açılacak kampa gireceklerdir. Kamp Kadıköyde kurulacak, şimdiye kadar Taksimde yapı lan idmanlar da bundan sonra Fenerbahçe stadında yapılacaktır. Millî takım kadrosu için Ankara ve İzmirde bulunan atletler de Federasyona davet edilmişler dir. Memleket dışında bulunan değerli atletlerimizden İrfan ile Fethi de bu kad' roya katılacaklardır. limpiyadlarından dönen Yunan atletleri burada Yugoslav atletlerile bir müsabaka yapmışlardır. Alınan neticeleri bildiri yorum: 110 metro mâniah: Birinci Yunan Mantikos 15,1, ikinci Yunan Skiada 15.5, üçüncü Yugoslav Hanjekoviç 16,1. Giille alma: Birinci Yugoslav Kovaçeviç 14,80, ikinci Yunan Stefanakis 13,90, üçüncü Yugoslav Vuyeviç 13,82. 100 metro: Birinci Yunan Frangudis 10,9, ikinci Sakalaryu 1 1, üçüncü Yu goslav Kovaçeviç 1 1,5. 400 metro: Birinci Yunan Mantikos 50.6, ikinci Yunan Mialidis 52, üçüncü Yugoslav Pleterşek 52,9. Yüksek atlama: Birinci Yugoslav Mor 1,80, ikinci Yunan Pantazis, üçüncü Martini. Cirid atma: Birinci Yunan Metaksas 60,55, ikinci Yugoslav Markuşiç 57,60, üçüncü Yugoslav Miloş 56,80. 10,000 metro: Birinci Yunan Alvanitis 33,23 dakika, ikinci Yunan Val çaris 33,58, üçüncü Yugoslav Çaviç 34,29. Uzun atlama: Birinci Yunan Lam brakis 7,02, ikinci Yunan Eleftiridis 6,80, üçüncü Yugoslav Buratoviç 6,74. 1500 metro: Birinci Yunan Yorgokopulos 4,4, ikinci Yugoslav Gorşek 4,8,6, üçüncü Yugoslav Qurda 4,10,6. 4x100 bayrak: Birinci Yugoslavya i 45,1. Yunan takımı birinci geldiği halde t diskalifiye edilmiştir. 400 metro mâniah: Birinci Yunan Mantikas 54,9, ikinci Yunan Skiyades 55.1, üçüncü Yugoslav Pleterşek 59,5. Disk atma: Birinci Yunan Sillas 50,46 (yeni Yunanistan ve Balkan rö koru), ikinci Yugoslav Vuçiçeviç 41,36, üçüncü Yunan Floros 41,29. 200 metro: Birinci Yunan Frangudis 22.2, ikinci Yunan Sakalaryu 22,9, ü çüncü Yugoslav Nikhazi 23,5. 800 metro: Birinci Yunan Yorgako pulos 1,58,1, ikinci Yugoslav Gorşek 1,58,4, üçüncü Yunan Velkopulos 2,01,4. Sırıkla atlama: Birinci Yunan Sekatsos 3,60, ikinci Yunan Travilos 3,60, üçüncü Yugoslav Bakov 3,50. 5000 metro: Birinci Yunan Kariya tidis 15,50,4, ikinci Yugoslav Krevsa 15,54,4, üçüncü Yunan Sirvanidis. Çekiç atma: Birinci Yugoslav Stepinşek 47,76 (yeni Yugoslav rökoru), i kinci Yugoslav Gayiç 45,47, üçüncü Yunan Katofaropulos 44,11. Üç adım: Birinci Yugoslav Mikiç 14,20 (yeni Yugoslav rökoru), ikinci Yunan Lambrakis 14,02, üçüncü Yu nanlı Naspliyotis 13,63. Dünyanın en uzun tüneli yapılıvor «Acaib seb'ai » âlem» tabiri hik meti vücudünü çoktan kaybetti. İnsanlar esir yerine buhar ve elektrık kullanmağa başladıktan sonra, cesamet mefhumu, mânasını değiştirdi. Medeniyet ilerledikçe meydana gelen eserlerin yanında, eski insanların acibe diye parmak ısırdıklan şeyler çocuk oyuncağı gibi kaldı. Uzakşark gazetelerinde okuyoruz. Japonyada, KaraTsudan Kora yarımadasında kâin Fusana kadar uzıyacak bir tünel yapılıyor. Bu tünel kısmen denizin altından ve kısmen açıktan geçecek olan 200 kilometroluk bir demiryolunun 150 kilometroluk kısmını ihtiva edecektir. Gerçi tünel 150 kilometro boyunda bir tek tünel değil, araya giren kara parçalarile fasılalı üç ayn tünelden mürekkeb ise de, heyeti umumiyesi itibarile gene muazzam bir teşebbüstür. İnşaat masrafı bir milyar beş yüz milyon yene baliğ olacak ve iş 10 senede bitecektir. Bu başdöndürücü rakamın sarfına sebeb aramağa lüzum yok. Haritaya bir göz atmak, bu mühim tünelin sevkülceyş bakımından ne mâna ifade ettiğini göstermeğe kâfidir. Adalar nasıl Güzelleşiyor? Kimden isterseniz sorunuz, Adaları Güzelleştırme Cemıyetının ne yaptığı, Adalan nasıl güzelleştirdiği hakkmda size müspet bir cevab veremiyeceğine eminim. Fakat merak peşimi bırakmadığı için işin içyüzünü gene eski bir Adalı dosttan sormak lâzım geldı. Yazları Istanbulun vapur dolusu halkım mis kokulu çamlarınm altında barındıran bu güzel Adaları acaba cemiyet nasıl güzelleştiriyordu? Arasıra her İstanbullu gibı ben de Adada gezdiğim halde «güzelleştirme» den bir nişane, bir iz görmedığim için merak etmekte haklı değil miydim? Büyükadah dostum analttı: Bilmezsin oğlum; Güzelleştirme Cemiyetinin faaliyet programı, nekadar geniştir. Hiç görmedin mı?.. Yollarda, çamlıklarda, münasib mahallerde çamların, Adaların en büyük ziyneti olduğuna ve onlara el sürenlerin cehennem ateşinde yanacaklarına dair beş on levha var. Bunları hep o cemiyet yazdırdı ve koydurdu. Hele bu levhaların konulmadığını bir lâhza düşün; Adalarda tek bir çam kalır mıydı sanıyorsun?.. Sonra Güzelleştirme Cemiyeti her sene bir çiçek bayramı tertib eder. Yazık ki sen buna tesadüf etmemışsın? Görsen o çiçek israfını; iskele başından tut ta kulübün önüne kadar Büyükadanm, Heybelinin yarı mevsim devam edecek çiçekleri yerlerde, arabalarda yanm günde solup giderler de acıyan bile olmaz. Hazirandan sonra iki demet karanfil arasan, bir demet çiçek yaptırmak istesen bula mazsın. Fakat ne ziyanı var? Güzelleştirme Cemiyeti Adalarda su olmadığı için yağmurlardan sonra çiçek kalmıyacsğını da hesab etmek mecburiyetinde değil Orta Avrupada yeni dava Almanyanın kontrol edeceği bir Tuna bloku Amiral Horti Musolini görüşmesi taraft 1 ina sahifede\ Belgrad 25 (Hususî) Peşteden haber verildiğine göre Macaristan Sal tanat Naibi Amiral Horti, yakında yapılacak büyük İtalyan manevraları esnasmda Musolini ile görüşecektir. toplanacak olan malumatin vaziyeti belki de tenvir etmesi ihtimali olacaktır; fakat şimdilik, ancak Hitlerle Horthy arasında bir mülâkat yapıldığı keyfiyetinden başka kat'iyetle malum hiç birşey yoktur. Bu mülâkatın sırf hususî mahiyette olduğu Almanya tarafından ısrarla söylen • > mekte ise de, siyasî mehafılde, bilhassa Avusturya siyasî mahfillerinde şiddetli bir heyecan uyandırmaktan hâli kalma mıştır. Macar diplomasisinin, başlıca nokta • Iarı Berlinde ve Romada olmak üzere merkezî devletlerden bir blok teşkil et mek maksadile çoktanberi sarfettıği gayret nazarı dikkate ahnırsa, bu heyecanın pek yerinde olduğu görülecektir. Almanyanın, Lehıstanın, Macaristanın ve Italyanın, muahedelerin tadıli gayesile sıkı bir ittihad vücude getirmeleri fikri, Leh Alman anlaşmasının hemen ferdasında, Budapeştede doğmuştur. Bütün Macar siyaseti, Triyanon muahedesinin araziye müteallik maddelerinin tadiline ve Küçük Antantın dağıtılmasına matuf bulunmaktadır. Çünkü, Küçük Antant bu tadile en büyük engel olduktan başka, bu nevi her hangi teşebbüsün harb manası ifade edeceğini söylemekten hiç geri durmamıştır. Avusturya meselesi, son derece nazik şerait dahilinde, Berlinle Roma arasında mevcud bulunduğu müddetçe Budapeşte hükumeti Italya ile olan Roma protokollarına müstenid anlaşmasını ve Hitler Almanyasile olan dostluğunu kay • betmek istemediğinden, son derece ih • tiyatlı davranmak zaruretinde bulunuyordu. Hiç olmazsa pek yakm bir ati için, Anschluss meselesinin haşin bir tarzı halle bağlanması tehdidini bertaraf eden A vusturya Alman anlaşması, Macar diplomasisinin müsaid şerait altında faaliyette bulunmasını temin eylemiştir. Macarlar, Almanya, Italya, Macaristan ve Avusturya arasında, dört taraflı bir anlaşmanın amili olmakla hedeflerine erdikleri kanaatindedirler. Bu anlaşma, Tuna havzasında, birincisi ikincisini it mam ve takviye eden siyasî ve ekonomik vaziyeti Küçük Antant aleyhine olarak kendi menfaatlerine en uygun şekilde tanzim edecek kadar kuvvetli olacakhr. Ayni zamanda, bilhassa Berlini alâkadar eden, Avrupanın, Baltık ve Adriyatik denizlerinin ortasını ve hatta Balkan yakınlarına kadar, bir otoriter rejimler duvarı çekruek fikri vardır. Bu duvar, Sovyet Rusyadan kalkıp Avrupanın bazı kısımlarını boğmak tehdidini ihtiva eden komünıst dalgasına karşı yapılacaktır. Bela Kun rejımının fecaatıni bilen Macarlar, otoriter temayüller besliyen diğer memleketlerde ve denilebilir ki Ispanyadaki l^anh tecrübeden sonra Avrupa memleketlerinin çoğunda, komünist rejim tehlikesinin doğurduğu korkuları istismar etmeğe varkuvvetle çalışmaktadır. Hitler Horthy mülâkatı esnasmda, komünizm tehlikesine karşı mücadele teşkilâtının çok mevzuu bahsolduğu muhakkaktır. Fakat, işin esası, Orta Avrupada Almanya ile Italya arasında taksim edilecek bir hakimiyeti temine matuf bir siyasetin tahakkuku ve yeni bir «Drang nach Osten» imkânının yaratılması keyfiyetiJir. Bundan, netice itibarile yegâne müstefid olacak olan Cermenlerdir. Macarlar da, bu sayede, Triyanon muahedesile ellerinden alınan arazinin hiç olmazsa bir kısmını istirdad edeceklerdir. Asıl mesele, böyle bir ihtimalin vukuu halinde, bir taraftan Alman Macar Avusturyaİtalyan bloku, diğer taraftan Sovyet Rusyanın ihtilâlci kütlesi arasında tehlikeli bir vaziyette kalacak olan Küçük Antantın nasıl bir mukabelede bulunacağıdır. Malum olmıyan diğer bir nokta da, çok çaprasık bir yol tutan Alman diplomasisinin Küçük Antantı Rus tesirinden kurtarmak ümidini Macar dostluğuna feda edip etmiyeceği meselesidir. Bu dostluk, Berlini, belki de daha yakından alâkadar etmektedir.» Tempsin mühim bir makalesi t Sporcularımız 11 eylulde Sovyet Rusyaya gidiyorlar Sovyetlerle Rusyada yapılacak, güreş, futbol, eskrim ve bisiklet müsabakalanna gidecek olan sporcularımız, I 1 eylulde yola çıkacaklardır. Sporcularımızın muvaffakiyetleri için azamî derecede hazırlık yapılacaktır. Halkevi güreşçilere madalya veriyor Ayaklı Balık On birinci Berlin Olimpiyadlarında güreş müsabakalarında büyük muvaffakiyet gösteren güreşçilerimiz için Beyoğlu Halkevi büyük bir merasim hazırla mıştır. 31 Ağustos pazartesi günü Taksim stadyomunda yapılacak olan bu merasimde 61 kiloda Olimpiyad birincisi olan Yaşarla, serbest güreşte 79 kilo üçüncüsü olan Mersinli Ahmede madalya verile cektir. Bu merasim esnasmda birkaç tane gösteriş müsabakalan da yapılacaktır. Federasyonun daveti Güreş Federasyonu Başkanhğmdan: Olimpiyaddan dönen güreşçilere Hall^vi tarafından merasimle muhtelif ma dalyalar verileceğinden 1 eylul 1936 pazartesi günü saat 15 te Olimpiyadlara iştirak etmiş olan güreşçilerin ve idare cilerin Taksim stadyomunda hazır bu lunmalarını dileriz. Güreşçilere ziyafet Berlin Olimpiyadında muvaffakiyet gösteren güreşçilerimiz şerefine Beyoğ lundaki Cemal Tekin lokantası tarafın dan önümüzdeki cama günü otuz kişilik bir ziyafet verilecektir. Atletler davet ediliyor T. S. K. Atletizm Federasyonundan: Millî takıma mensub atletlerden Raif, Vedad, Mehmed Ali, Semih, Hilmi, Melih, Cemal, Receb, Mehmed, Mak 6ud, Remzi, Mufahham, Faik, Tevfik, Pulat, Cihad, Haydar, Avni Sıtkı, Zeki, Veysi, Yavru ve Orhanm 29 ağustos 936 cumartesi günü saat 3 te Istanbul mmtakası Beyoğlu Halkevi merkezinde yapılacak toplantıda bulunmaları rica olunur. Danimarka hü kumeti tarafından, topografî işleri i çin Groenlanda gönderilen doktor Launge Hoch, o mıntakada ayaklı bir bahk keşfet mıştır. Suda yaşıyan hayvanların içinde va!L ayaklısı yok değildir amma, bunlar ne Adalarda keçiler ve ineklerin bilhassa balıktır, ne de balık fasilesine mensubdur. kışları başıboş, öteyeberiye ve bilhassa Halbuki doktor Hoch, yeni keşfettiği yeşilliklere, gene fidanlara saldırdıkla mahlukun balık olduğunda ısrar ediyor. rını görüp te ses çıkarmıyan yahud da Fen yalan ve yanlış söylemez; bu iddia çıkarmak akhna gelmiyen Adalan Gü yı kabul etmek lâzım. zelleştirme Cemiyetinin vâsi programına Bir nazariyeye göre, bugün bizim bil dahil eğlencelerden biri de senede bir dediğimiz mahluklar ve nebatlar, bu şekli niz yarışları tertib etmektir. Ne yazık ki alıncıya kadar pek çok istihaleler geçir bunları da görmemişsin!... Yanşlardaki mişler. Meselâ, yer yuvarlağını kaphyan intizamı, halka gösterilen teshilâtı ve u ateş derece derece soğuyup kabuk hali cuzluğu bir kere görmüş olsaydın Cemine geldikçe dünyayı doldurmağa başlı yetin hakikaten faydalı bir teşekkül olduyan mahlukatın içinde kanadlı develer, ğuna inanırdın. boynuzlu kuşlar, hortumlu beygirler, dört Hele bisiklet yarışlarına karşı gösteriayaklı tavuklar varmış. Ilk insanların len rağbet sene olur ki on beş yirmi bi kuyruklu olmadığı hâlâ isbat edilememiş sikletçinin iştirakini temin etmek gibi mutir. Doktor Hoch'un keşfettiği ayaklı I azzam bir muvaffakiyet şeklinde tecelli balığın, o kablettarih acibeler neslinin eder. son hafidi olmadığı ne malum. Adalı dostum susmuş, yutkunuyordu. Bu garib mahluka şimdi isim aranı Birşeyler daha söylemek istediği halin yormuş. Onlar ismi araya dursunlar, biz den belliydi. Onu daha etraflı söyletmek bir telmihten olduk. Ulu Tannm balığı yahud, Cemiyetin dirilmesi etrafındaki da ayaklandırdıktan sonra, vadesi bir fikirlerini almak için dedim k*: türlü gelmiyen işleri anlatmak için, ka Siz olsaydınız Adalan güzelleş vağa, balık yerine ne çıkaracağız baka tirmek rağbetini artırmak için ne yaparlım! dınız?.. Briç kralı Zağrebde yapılan atletizm müsabakalarını Yunanlılar kazandı 4x400 bayrak: Birinci Yunan takımı 3,29,6, ikinci Yugoslavya 3,32,8. Neticede Yunanlılar 92 puvana karşı 121 puvanla birinciliği kazanmağa muZağreb 24 (Hususî) Berlin O vaffak olmuşlardır. Yavuz takımı îzmirlileri yendi &••&'* Yavuz ve Altay Göztepe muhteliti takımları bir arada îzmir (Hususî) Yavuz takımıle Jöztepe Altay muhteliti arasında yalan maçı 4 3 Yavuz takımı kazan ıştır. Birinci haftayım iki tarafın attığı ikişer golle berabere bitmiş, ikinci haftayımda Yavuz takımı daha enerjik bir oyun göstermiş ve yediği bir gole mukabil iki gol atarak oyunu 4 3 galibi yetle bitirmeğe muvaffak olmuştur. Maamafih İzmir takımı en iyi oyun cularmdan mahrum bulunuyordu. Birkaç gün evvel zenci boksör Joe Louisnin Şarkeyi üçüncü ravundda nakavt etmek suretile mağlub ettiğini yazmıştık. Yukarıki resim nakavt sahnesini tesbit etmektedir. Her gün kulağı mıza erişen türlü türlü havadis içinde inanılacaklarla inanılmıyacakları a yırd etmeğe kalk sak belki ikinci k sım galib gelecek tir. Fakat inanmak icab ederken inan madıklanmız, ina nılmaması lâzım olup ta inandıklarımız dan ihtimal ki, daha çoktur. Onun için böyle çaprasık hesablara sapmaktansa işittiklerimize inanmak değilse bile, inanmış görünmek her halde daha zahmetsiz bir iş. Bütün bu mülâhazalann arasında, Amerika denilen garibeler diyarına ayrı bir yer vermek lüzumu da inkâr kabul etmez bir hakikattir. Yaşayışı başka, düşünüşü başka, yemesi, içmesi, çalışması, başka olan Amerikalınm bu başka türlü olmak merakile yaptığı işlerin çoğu mutlaka inanılması güç şeylerdir. Meselâ, Nevyorklu Ely Culberston ismindeki adamın macerasını bu nev'e dahil edebiliriz. Culberston, fakir fakat briç oyununa delice meraklı bir adam dı. Bu merak onu yavaş yavaş, hemşerilerine tanıtmağa başladı, her oyunda kazanmasr sayesinde günün birinde briç şanr piyonu oldu ve Nevyork Times gazete sine her gün briç hakkmda bir yazı yazmak suretile şöhreti, bu gazetenin yüz binlerce okuyucusunun kulağında çın çın ötmeğe başladı. Artık fakir Culberston ayda dört yüz dolar yazı parası kazanr yordu. Kalemini briçin emrine tahsis eden bu nev'i şahsma münhasır muhar rir, yazının da para getirir bir meta olduğunu anlayınca, bu sefer gene briçe dair kitablar yazmağa başladı. Bu kitablar da, muharririne birçok para kazandırdı. Bugün, Culberston rivayete göre senede, yalnız briç yüzünden iki milyon dolar kazanıyor ve Amerikanm briç krahdır. Ortada Amerika var, çaresiz inanacağız! Biraz duralar gibi oldu. Galiba sual hoşuna gitmemişti. Sonra şunları söyledi: Evvelâ bu Cemiyetin adını değiştirirdim. Çünkü Adalan güzelleştirmek için parasız, bilgisiz ve nihayet gayretsiz hiç birşey yapılamıyacağını bilmiyenle rin bu kadar tantanah bir isim kullanmalarına müsaade bile en hafif tabirile fazla müsaadekârlıktır. Pazartesi günleri o güzel çamlıkların altı sardalye kutulan, kavun, karpuz, limon, yumurta kabukları ve gazete kâğıdlarile dolu dururken hiç olmazsa Adalan pisletmenin önüne geçmek için tedbir alamıyan bir cemiyetin bu kadar güzel bir isim taşımasına bir türlü gönlüm razı olamıyor. Ve sonra hiç olmazsa Adalılara senede bir tek ağac yetiştirmek için önayak olmadığmdan bu cemiyetin Adalan güzelleştirme hususunda en iptidaî bir tedbire başvurmak ta aklından geçmediğini söylemek haksızlık mı olur acaba?... Ihtiyar dostum mühim birşey unutmuş hissini veren bir tarzda uzun bir baaak çekerek devam etti: Bak şu cemiyetin programında en başta gelen bir eğlenceyi unutuyordum az kalsın... Büyükada eşek yanşları! Haydi hepsi neyse ne amma seyrine, zevkine doyulmaz bu yanşlar yok mu, Adalan o kadar güzelleştiriyor ve şöhretini o kadar artınyor ki on binlerce halk Istan buldan kalkıp İngilterenin Derby at yarışlarını gölgede bırakacak kadar şa'şa alı ve heyecanlı olan bu eğlenceye nasıl bir tehalükle koşuyor, bilsen! Yan aç yarı tok, kimisi uyuz, kimisi yaralı şu zavallı Büyükada eşekleri yevmi kıyamette Adaları Güzeleştirme Cemiyeti azasının yakalarına yapışarak yalnız bu yarış günü değil, papazlan ve mehtab geceleri de sürücülerden canları çıkıncıya kadar yedikleri dayakların bir hesabmı soracak olsalar vay o muhterem azanın halleri ne!... Büyükadah dostumu buraya kadar dinledikten ve ondan ayrıldıktan sonra evıme dönerken şöyle bir düşünceye dalmıştım: Çiçek ve eşek yanşı: îkisinin arasm Pariste intişar eden Temps gazetesi, Macar Naibi Amiral Horthynin Alman Başvekili Hitleri ziyareti hâdisesine tahsis ettiği başmakalede diyor ki: «Macar Naibi Amiral Horthynir», Berchtesgadende Başvekil Hitlere yaptığı zıyaret, bugünkü vaziyete hususî bir ehemmiyet verdiren siyasî bir hâdisedir. Şu dakikada, Orta Avrupada pek çok şeyler cereyan ediyor ve bunlara, lâyık olduklan ehemmiyet verilmiyor. Çünkü, İspanya hâdiseleri ve bu hâdiselerin Avrupada uyandıracağı korkunc tesirler bütün dikkatimizi çekmektedir. Hitler Horthy mülâkatı, sulh veya harbi intac edecek olan asıl davanın Orta Avrupada görüldüğünü ve bu davanın esasını teşkil eden şeyin, bütün Tuna havzasındaki hakimiyet meselesi olduğunu tam sırasında hatırlatmaktadır. Binaenaleyh, Naib Horthynin yaptığı teşebbüsün bir noktai hareket değil Alman diplomasisi tarafından saburane bir himmetle açılan yolda tahakkuk ettirilen ve devletleri yeni bir tasnife tâbi tutacak olan yeni bir merhale telâkki edilmesi doğru olur. Habeş anlaşmazlığının vücude getirdiği vaziyet sayesinde bir italyan Alman yakınlığı, Berlinle Roma arasında tezekkür edilmiş bir siyaset sayesinde Avusturya Alman anlaşması, Macaristanın sahnede görünerek ayni zamanda hem Romaya, hem Berline istinad etmesi ve Almanyanın bilfiil murakabe edeceği bir Tuna organi zasyonunu tahakkuk ettirmek üzere mutavassıt vazifesi görmek teklifinde bulunması gibi birbirine bağlı hâdiseler Avrupayı yeni bir vaziyet karşısında bırakmaktadır. Amiral Horthynin ziyareti büyük bir sır olarak saklanmış ve Naibin seyahati ancak mumaıleyhin Budapeşteden hare ketinden sonra haber alınabilmiştir. Bu seyahatın, sırf hususî mahıyette olduğu, Macar devlet reisinin, Avusturya Tirolün de tertib edilen bir dağkeçisi avına iştirak etmek üzere gittiği söylenmiştir. Bu haber, çok şaşılacak şeydi. Macar Naibinin, uzun bir seyahate çıkmakta tereddüd etmiyecek kadar dağkeçisi avına meraklı olduğu işitilmemişti. Fazla olarak, Amiral Horthy, 1920 denberi memleketinden kat'iyyen ayrılmadığı gibi, şu sırada, Budapeştede bulunması her zamandan daha lüzumlu idi. Amiral Horthy Viyanadan geçtiği sırada, Avusturya Başvekili von Şuşnigle görüşmüştür. Bu mülâkatı sırf şahsî bir nezaket ziyareti mahiyetinde göstermek hususunda gerek Avusturya lılar, gerek Macarlar son derece çalışı yorlar. Viyanada dahi, bu seyahatin bir av gezintisine iştirak maksadile yapıldığı yolundaki tefsir ısrarla ileri sürülerek kanaat uyandırılmağa çalışılmıştır. Bu bahanenin, General Goeringin hatta General Goemboesün Lehistana ve Balkanlara yaptıkları siyasî ziyaretler için ev velce de ileri sürüldüğü malumdur. An cak, bu defa, Amiral Horthynin, Tirolde dağkeçisi avlamadan evvel Berchter gadende bermutad hususî mahiyette olmak üzere Başvekil Hitlerle görüştüğü gizli tutulamadı. Macar Naibinin yanında yalnız yaveri miralay Brunsehwig mi vardı? Yoksa birinci ve ikinci plânda bazı şahsiyetlerin iştirakile, bu mülâkat mahdud bir konferans mahiyetinde mi cereyan etti? Buralan malum olmadığı gıbı, Bulgar Kra lı Borisin bu konferansa iştirak ettiği rivayetleri de kaydi ihtiyatla telâkki edilmek lâzımdır. Zira, Bulgaristanın şimdiye kadar aldığı ihtiyatkâr ve müdebbir durum nazan itıbara alınırsa, bu haberin hayret uyandıracağına şüphe yoktur. Avustur Paris Soirın verdiği tafsilât ya Alman anlaşmasının başlıca amili ParisSoir gazetesinin Berlin muha • olan ve son zamanlarda, Macaristana biri, Kral Naibi Amiral Horthynin Berbermutad hususî mahiyette müteaddid ziyaretler yapan von Papenin de bu mülâ chtesgaden şehrini ziyareti hakkmda §u katta hazır bulunduğu söylenmektedir. tafsilâtı yazıyor: Bize kalırsa, Macar devlet rei * Berlinde, Viyanada ve Budapeştede sınin bu garib ziyareti yapmasında başka sebebler vardır. Buradaki diplo daki zevksizlik farkının birleştiği noktayı matik mehafilde, Amiral Horthynin, ziyalnız tahrib edicilik ve can yakıcılığa yaretini İtalyaya kadar uzatacağı ve hâgöz yumabılmek vasıflarında buldum. mil olduğu bazı teklifleri Musoliniye Her ikisinde de yaratma, ve hakikî zevk sunmak üzere Romaya gideceği de soyverebilme kudretinden hiçbir şey göremelenmektedir. Alman Avusturya anlaşdım. Hele eşek yarıştırmanın Adalan na" masını hazırlıyanın Duçe olduğu düşü sıl güzelleştirebileceğini zihnimde evirdim, nülürse, Berlinle Budapeşte arasında da çevirdim, bir türlü bulamadım. Istanbul ve Marmaranın dört incisi; buna benzer bir anlasma hazırlanmakta sizi tabiat güzellestireceği kadar güzel olduğu kolayca tahmin edilir. Berlinde, mühim kararlann arife6İnde leştirmiş. Bari Güzelleştirme Cemiyeti görülen heyecanlı faaliyet hüküm »ür • çirkinleştirmese... NÜZHET ABBAS mektedir.