CUMHURİYET 31 Temmuz 1936 KUçUk Hlkiye Çin salonunda BinetValmer den Maturin hatırladı. Kızile damadı adeta gözle görülecek bir süratle zayıflı vorlardı. Kızına bu fikri izhar etmiş. ve genc kadın da karsılık olarak şun ları söylemişti: Çalışmıyoruz zannediyorsun. ö^'le mi baba. fakat korkma. biz zannettiğinden fazla çalışıyoruz. Evet çahşıyorlardı. Çin tarzında tanzim edilmiş olan salonda. Evet, o ça lışma!.. Villânın kapısına geldikleri vakit. akılları başlarmdan giden uşaklar: Daha doktor gelmedi! diye vuru nuyorlardı. Mathias Maturin sordu: Efendiniz olacak o alçak herif nerede? Uşaklar ses çıkarmadılar. Ya kızım? Öbürlerile beraber Çinli salo nunda. Haydi beni orava götürün. Kızımın kocası da orada mı? O da kızınızın halinde, onları bir türlü kendilerme getirmek kabil ol muyor. Ne yapalım efendim. bu bizim kabahatimiz değil. Bu neticenin önüne geçilemezdi. zira fazla kullamyorlar. Bu sırada zayıf Philippe gözüktü. Bir sarhoş gibi sallanıyordu. An Mösyö Maturin, sizi bekliyor duk. Ah bilseniz başımıza gelenleri. Kızım nerede? Bayıldı. Hemen hemen artık hiç nefes alamıyor. Kendisine söylemiştim. Fakat ne yapayım, kanmak bilmiyor ki. Mathias Maturin, Çinli salonuna şirdi. Burada sade afyon değil. morfin, kokain. eroin de kullanworlardı. Hemen hemen bir çocuk kadar £ ic bir kadın ölü olarak yerde uzamyıdu. Yanında bir sürü de baygın yatan insanlar vardı. İhtiyar baba kızmın üzerine atıldı. Kalbi artık atmıyordu. Nihayet yeti şen doktor: Yapılacak bir şey kalmamış, dedi. Sefil herifler sizde. Bütün hayatım insanlara iş bulmakla geçiren Mathias Maturin kendinden geçti. Zehirin saçtığı intizamsızlık onu benliğinden çıkarmıştı. Cebinden tabancasını çıkararak üç el ateş etti. Bu kadar felâketin mes'ulü zehirlenen zehirleyici zayıf adam, ye re yuvarlanmıştı. Bibliyoğrafya Köylülerimizle başbaşa Yozgad Halkevi neşriyatından 1936 • Fiatı yazılı değil Yozgad Halkevi Yayın Kolu «Köylülerimizle Başbaşa» adlı çok faydalı bir kitabı Yozgadda ve oldukça güzel bir surette bastırarak dağıtmış. Eserin müellifi Halkevi Başkanı Refet Aksoy: cDüne kadar koyu bir ka ranlıkta yalnız başma kalan. hiçbir vönden yardım görmiyerek bilgisiz köy hocalarının elinde urasalar içinde bo ğulup kalan köylüyü aydınlatmak, ona acunun da bir cennet olduğunu bıldirmek, ulusal devrimlerimizi tanıtmak çok gerekli bir ödevimizdir> diyerek yeni harflerimizin okur yazar yaptığı köylüye, bu kitabı armağan edıyor. Köylü için yazılmış kitablarm noksanlığı malum olduğundan bu himmeti alkışlamak lâzım gelir. Kitabdaki yazılar. gene ayni gayeyi güderek. daha evvelce <Yozgad> gazetesinde neşrolunmuş ve mevzular hep inkılâbımızı ve köylüyü alâkadar ede cek bahislerden seçilmiştir. Bütün yazılar «Memiş Dayı ile Ko nuşmalarım» umumî başlığı altında sıralanmış. bütün bahisler hep Memiş Davıya hitaben yazılmıştır. Bütün in kılâb meseleleri. köy işleri. memleket işleri köylünün anlıyabileceği bir li sanla vazılmış ve bu suretle herkesin kolayhkla kavraması imkânı temin edilmiştir. Kitabın sonundaki bu temenniye de can ve gönülden iştirak ederiz: «Acun gidişatı ve ulusal devrimlerimizin tu tumu üstünde her yıl köylüye armağan edeceğimiz bu gibi birkaç kitab, köv lümüzü iler yöne çevirmekte, aydınlatmakta en önemli bir geçid köprüsü olacağına inanan her uyanık Türkün buna değer verip köylü için kitab yazması, yakın bir çağda ortaya bir köylü kitab sarayının «Kütübhanesinin» gelmesine vesile olacağına inanarak bu izerle örnek olmak istedim. Ulusal amaçta her yararh olan duyguya el koymak amaca erişmek demektir.t Bu gibi kitabların, okumak, görmek istiyenlerin arzularını tatmin için, bir miktarı satışa çıkarılsa çok hayırlı bir iş yapılmış ve amaca doğru bir adım daha atılmış olur. Kitab elde olursa okuyarak ve oku tarak Yozgad Halkevinin başardığı bu hayırlı işin faydaları başka yerlere de ulaştırılmış olur. Fazla olarak köylülerimizi tenvir etmek ve bu gibi teşebbüslere girişmek arzu edenler, fakat ne yapacaklarım kestiremiyenler bu kitabdan çok isti fade ederler. Akşam, sedef gibi bir renk almıştı. Sülün boylu ve çevik adam, gezinti d3ha uzun sürsün diye, kaldınmda, ağır ağır adımlarla ilerlıyordu. Yüzlerce fab \. rikasında binlerce adam kullanan ve her an ağır ve mes'uliyetli kararlar ittihaz etmek mecburiyetinde olan, herkesin hürmet ettiği Mathias Maturin. evine dönmekten korkuyordu. Bır köpeğin bile ini vardır, diye söylendi. Bu cümleyi, bir gün evvel, kızile damadına da söylemişti. Bu sözler, onun fevkalâde yorulan âsabının zayıf düşmesinden ileri geliyordu. Kızı ona: «Baba, artık çekilmez oldun!» demişti. Halbuki zavallı ihtiyar kızını o kadar severdi ki. Karısı öldükten sonra onun. işile evlâdından başka bir şeyi kalma mıştı. Fakat babasımn ince kalbini ve çabuk kızdıktan sonra hemen yelken leri suya indırdiğini bilmiyen kızı ona böyle muamele etmiş ve damadı da karısının tarafmı iltizam ederek ilâve et mişti: <Marthenin hakkı var, baba, beraber yaşamak çekilmez bir hale geldi artık.» Delikanh bunun üzerine karısına başile işaret ederek arkasmdan gelmesini sövlemişti. İhtiyar baba sordu: Nereye gidiyorsunuz? Arkadaşlar bizi bekliyor. Mathias Maturin nedamet hissile başbaşa yalmz kalmıştı. Bütün gece, kaybolan karısını düşünmüstü. O zavallı kadın sağ olsaydı, ıh tiyarın özüntüsünü azaltmasmı bilirdi. thtiyar baba gece şu kararı verdi: «Bundan sonra artık, eve dönmez den evvel uzun bir gezinti yapacağım. Bu suretle çocuklarımı, dinlendikten sonra görmüş olacağım. Bütün günün yorgunluğunun acısım onlardan çıkarmam hiç te doğru değil. Yavrucaklarm benimle oturmalan bir lutuf.> Mathias Maturin. damadını. kadın tipi ve etvarlı olduğu için hiç sevmezdi. Fakat delikanhyı Marthe çok seviyor. genc adam da ona tapınıyordu. İhtiyar daba da. dulluğunun karanlıklarına biraz ışık veren kızına tapmıyor muydu? Mathias Maturin ertesi akşam evine dönerken bir büyük buket çiçek aldı. Kapıyı açan hizmetçi: Aman efendim, ne güzel çiçekler böyle bunlar! dedi. Yazık ki küçük hamm bu gece yemekte bulunmıyacak. Nereye gittiler? Bir arkadaşlarına, yemeğe davetlüer. Hangi arkadaşlarına? Sizin sevmediğiniz uzun boylu zayıf zatın evine. Siz o adamı sever misiniz, Amehi? Hayır, çok koku sürünüyor. Küçük hanım saat kaçta avdet edeceğini söylemedi mi? Sadece geç geleceğini söyledi. îhtiyar salona çekilmiş düşünüyor du. Bir taraftan kendisine kızıyor, bir taraftan da onu cezalandırmak istiyen kızile damadına içerlivordu. Kafasım dinlendirmek için çalışma odasına çekildi; saatler geçti. Daha gecevarısı olmamıştı. Hizmetçi içeri gi rerek: Size bu mektubu getirdiler, dedi. Kücük hanım tarafından. Kâğıdda şu kelimeler yazılı idi: «Hemen benim evime geliniz. Kızı nızla damadınız ölüm tehlikesindedir ler. Otomobilim emrinize amadedir. Philippe.> Philippe, Mathia^n sevmediği zayıf delikanlımn küçük ismi idi. İhtiyar baba. otomobilde giderken, bu delikanlımn kızile damadı üzerin deki fena tesirini hatırladı. Damadınm işsiz ve serseri serseri gezmesine o sebeb olmamış mıydı? Fakat ölüm tehli kesi ne demekti? İhtiyar işte bunu ivice anlıyamıyordu. Şoföre sorduğu su ale yalnız şu cevabı alabilmişti: «Valla•hi bilmiyorum, efendim. Her zamanki gibi. Cinli odasında idiler.» Dünyanın en büyük RADYO elektrik makinesi Bu akşamki program J 937 Paris sergisinde teşhir edilecek olan makine 5,000,000 volt kuvvetinde ve 3 metro uzunluğunda şerareler çıkaracak ISTANBUL: 18 Senfonik musiki (plâk) . 19 haber • ler 19,15 muhtelif plâklar 20 halk musikisi (plâk) . 20,30 stüdyo orkestraları • « 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansının gazetelerc mahsus havadis servisi verile • cektir. VIYANA: 18,35 piyano konseri 19,15 jünnastik haberleri 19.25 turizm haberlerl 19,40 konuşma, haberler, hava raporu 20,15 konuşma, haftanın makalesi . 21,05 koru ser: Olümünün ellinci yüı münasebetile Lisztsin eserleri 21,50 komedi 23.05 haberler 23.15 org konseri . 24,15 eğlencell konser . 24,50 Vıyana havaları. BERLIN: 18.35 konser: Lisztsin eserleri 19,05 Finlandiya ve musiki 20.05 gramofon 21,13 musiki 23,05 haberler . 23,35 konser 1 Olimpiyad hazırlıklan 1,20 oda musikisi « 2,15 gece musıkisl. BUDAPEŞTE: 18 05 gramofon, Macar edebiyatı, gn. • » mofon, spor haberleri 20.10 salon orkestrasınm konseri 21,20 sis&si haberler • 21.35 çingene musikisi 22,35 piyano konseri, haberler . 23,35 konser: Lisztsin eserleri 24.10 dini yayın 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 19.05 havadis 19.10 konser 20.05 konferans . 20.25 çifte piyano ile konser 21 konferans . 21,15 gramofonla opera yayını, istırahat esnasında haberler, spor. LONDRA: 19,35 National merkezi 20,50 eğlenceli konser ve dans musikisi 21.35 ağızdan ufleme aletler orkestrası 23,15 spor, havadis 23.35 dans musikisi. havadis 24,45 Kralice Vıktoryanın mektublan. 18,45 konuşma 19,05 orkestra konseri 19,35 havadis . 19 45 orkestra konseri 21,35 piyes . 23,35 havadis. ROMA: 20.10 turizm haberleri 20,25 eğlencell nvjsiki 20,50 fransızca haberler 20 55 Yunanistan icin yayın 21,10 havadis, jjramofon . 21.45 operet: Kocasmdan ayrılmLş kadın, istirahat esnasında konuşmalar « 24,05 havadis. 24,20 ingilizce haberler. PARIS [P. T. TJ: Küreler arasında 3 metro uzunluğundaki elektrik şe\rareleri ve muazzam makineye M. Joliot nezaret ederken Pariste açılacak 1937 sergisinin ke şifler paviyonunu ziyaret edecek olanlar orada dünyanın en büyük, en kudretü elektrik makinesini göreceklerdir. Bu makineyi yapmak fikri en evvel M. Joliotya gelmiş ve mesai arkadaşı M. Lazard bu fikrinin tahakkuku ile meşgul olmağa başlamıştır. Sergiyi ziyaret edecek olanlar, kapı dan girer girmez bu muazzam makine ile karşılaşacaklardır. Makine 25 metro yüksekliğinde ve 25 metro kutrunda bir üstüvanedir. Bu üstüvanenin içinde on iki metro boyunda iki sütun ve bu sütunların üstünde üç metro kutrunda birer küre vardır. Işte, birisi müspet birisi menfi e lektrikle mahmul birer kutub olan bu iki küre arasında, beş milyon volt kudretinde, üç metro boyunda şerareler durmadan çakacaktır. Nöbetçi Eczaneler F. VARAL «Ceridei Havadis» yeniden çıkıyor Şahsî teşebbüs ve sermaye ile mem leketimizde bun dan tam 100 sene evvel ilk gazete 1836 da neşrolu nan (Ceridei Ha vadis) tir. Mutlakiyet ve Meşrutiyet devir lerinin tazyikleri ne uğrıyan (Ceridei Havadis) yü Fethi Uzkan züncü senei devriyesi münasebetıle 23/8/936 pazar günü fevkalâde bir nüsha ile tekrar matbuat ailesi arasma girecek ve müteakiben de yeni bir tarzîa gündelik neşrolunacaktır. Bu münasebetle 23/8/936 pazar günü bir tes'ıd şenliği yapacak olan (Ceri dei Havadis) ın imtiyaz sahibi Fethi Uzkan, vaktile bu gazetenin tahrir, tertib işlerınde çalışan ve elyevm berha yat bulunan arkadaşlannın birer fo toğraflarını fevkalâde nüshaya derç ve bu mutlu merasime davet olunmak üzere fotoğraflarile beraber adreslerini Ankara caddesmde. Cağaloğlu yokuşunda, 6 sayılı daıreye göndermelerini ri ca etmektedir. gene bulmağa muvaffak olabileceğiz. Kel adam kaşlarını çatarak düşünmeğe başladı. Anlıyamadığım birşey varsa o da kadının tarzı hareketidir. Bize oyun mu oynamağa kalkıstı acaba? Küçük memur başını salladı. Zannetmem. Yoksa randevudan bize haber vermezdi. Sonra siz onu korkutarak öyle bir hükmünüz altına aldınız ki. Büvü şef kaba kaba güldü. Evet, evet, onu iyi uydurdum! Güzel kadının dostunun hapisane dışına ayak bile basmadığını söylemeğe bılmem hacet var mı? Daha en aşağı birkaç sene yatar orada. Fakat o tehdidin gölgesi bile kadını korkutmağa yeterdi. Şef, Atlas oteline nezaret eden memurun raporundan daha başka şeyler de öğrenirim. Ya! Nedir onlar bakalım? Dün, daha doğrusu bu sabah saat dörtte, Muriel Smithin odasına bir adam gırmış. Güzel. Bu adam, İngiliz gizli servisinin memurlanndan tabıi? Şüphesiz. Tarafımızdan vaki olan ihbarın neticesi işte bu. Yalnız, on dakika îspanyaya gönderilen yumurtalarımız Günlerdenberi hiçbir haber alınamıyan İspanyadan, dün, yumurta tacirlerinc telgraflar gelmeğe başlamıştır. Bu telgraf lardan İspanya hükumetinin Ispanyadaki yumurtalanmızm yarısını makbuz mukabilinde satın aldığı ve diğer kısmmı d=ı buzhanelere hükumet tarafından temin edılen kuvvetlerle yerleştirildiği aniaşıl maktadır. Bu suretle yumurtalarımız hakkmda piyasada mevcud endişe zail ol muştur. Dün gelen telgraflarda İspanyol kumusyonculan Türk yumurtalarına fiz la taleb olduğu için. acele fiat istemekte idiler. İspanyada bulunan yumurtalarımız 10,000 sandık kadardır ve hepsi Barse londa bulunmaktadır. îspanya hükumetinin 6,000 sandık kadar yumurtamızı makbuz mukabili aldığı zannedilmrkte dir ki bunların değeri de 90,000 lira kadar tutmaktadır. sonra bu adama bir kimse daha iltihak etmiş. Diğer bir ajan mı? Hayır, bizzat Muriel Smith. Büyük şef parmaklarile yazıhanesinin üzerine vurmağa başladı. Fena havadis. Genc kadın belki kendisini temize çıkarmağa muvaffak olmuştur. Çekmeceye koyması için Doriaya lâzım gelen evrak verilmişti, değil mi? Evet, şef. Fakat bilmiyoruz, icab edeni yaptı mı? Kadının nerede bulunduğunu bilmiyoruz, değil mi? Herifle çok zaman mı beraber kaldılar? Yirmi dakika kadar kalmış. Adam yalnız olarak sokağa çıkmış ve üç dakika sonra telefon etmiş. Telefoncu numarayı bulamadı diye kızmış bile. Evine kadar takib edildi mi? Hayır, şef. Memurumuza, yerinden ayrılmaması emri verilmişti. Fakat ne yapmalı yapmalı onu bulmah. Eğer ihbarımız hakikaten muvaf fakiyetle neticelenmişse, bütün vakayi Muriel Smith cihetinde patlıyacak. Binaenaleyh bu kadını gözden uzak tutmamamiz lâzım s;elmektedir. Küçük memur Ralph, ağzından ballar Bu gece nöbetçi olan eczaneler çunlar * 5 tondur. İşte bu kürelerden birinde müspet, diğerinde menfi olmak üzere top dir: Istanbul cihetindekiler: lanacak elektrik hamulesi, 5 milyon volt Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (Eşgibi müthiş bir tansiyonla fasılasız, uzun ref Neşet;, Bakırkoyde (Istepan), Beyazıd« şerareler halinde fışkıracaktır. Asıl üs da (Sıtkı), Emmönünde (Bensason), Fe • nerde (Arif), Karagümrükte (Arif), Kü tüvanenin etrafı da bir kafesle çevrili çukpazarda (Hikmet Cemil), Samatyada bulunacaktır, ve bu kafes seyircilerın (Erofilos», Şehremininde (A. Hamdi), Şeh« zadebasmda (Asaf). yaklaşmasma mâni olacaktır.» Beyoğlu cihetindekiler: Fakat bu makinenin asıl garib tarafı, Galatada fYeniyol). (Mustafa Nail), kürelerın dahılının birer çalışma odası Haskoyde (Nisim Aseo), Kasımpaşada halinde tertib edilmiş olmasıdır. Dış ta ıMüeyyed). Merkez nahiyede (Galatasa « ray), fMatkoviç», Şişlide fAsım), Taksimrafı; dünyanın en büyük elektrik kuvve de fKürkçiyan), (Zafiropulos), fErtugrul). tine maruz bulunan bu kürelerin içinde, Üsküdar. Kadıköy ve Adalardakiler: Büyukadada (Merkez), Heybelide <Yu tecrübeler yapmak üzere adam bulunasuf). Kadıköy Altıyolda (Merkez), Modada caktır. (Moda), Usküdar Çarşıboyunda (Omer Bu makine, 1937 sergisinde sırf şe Kenan). rare istihsalinde kullanılacaktır. Sergi kapandıktan sonra, sureti mahsusada inşa edilen 30 metro irtifaında bir binaya Avukat Arif Ziyanm ağabeyisi ve nakledilerek hüceyrat nüvelerinin tetkikı Elektrik şirketi fen kalemi şefi Macid Maşukun babası ve avukat Ahmed Arif Bu tariften de anlaşılıyor ki, makine, ve sun'î radvoaktif unsurlar imali için ile Devlet Demiryolları işletme komis istimal edilecektir. alelâde bir dinamo, hatta Ampere lâboyonunda Salıh Zekinin kayinpederleri ratuarınm 3 milyon voltluk generateurü Teşekkür Amiral Maşukzade sabık Bahriye Kanev'inden birşey değil. Electrastatıque Sevgili annemiz Hatice Asgarinin ve mutanı Bay Maşuk Ziya kısa bır hastadenilen cinsten bir makinedir. Makinenin ; fatı dolayısile tahriren ve şifahen be lığı müteakib dün gece Büyukadada cinsini ve yapacağı işi anlamak için, ro yani tazivet ve cenaze merasimine iş Kumsalda ikamet etmekte olduğu 44 cukluğumuzda hepimizin yaptığımız eğ tirak etmek suretile kederlerimizi pay No. lı köşkünde vefat etmiştir. Cenazelenceli bir tecrübeyi bir cam çubuğu ya laşan zevati muhteremeve bilhassa arzı si bugün saat 12 de köşkünden kaldırılarak Büyükada kabristanına defnedilehud ebonitten bir kalem sapını bir çuha teşekkür eyleriz. cektir. Ekmel, Rıza, îffet parçasına sürüp kâğıd kırıntılarını mık natısla çeker gibi çektiğimizi hatırlatmak kâfidir. Makinenin yapacağı iş, bunun YARIN I P E K Siemasınde çok büyük mikyasta büyültülmüş şekli dir. Makineyi imal eden M. Lazard bu hususta şu izahatı vermektedir: «Üstüvanenin içindeki sütunlar Rakelitten mamu] olup içi boştur. Bunların dahilindeki hava itina ile kurutulmuştur. Türkçe sözlü muazzam ve heyecanfı hâdisat filmi Sütunların içinde kauçuklu pamuktan birer kayış, saatte 100 küometro süratle devir yapacaktır. İşte bu kayış, sürtünme Ayrıca Avrupadan yeni getirilen Tüccar Horn: yeni kopya suretile tevlid ettiği elektrik hamulesini Dikkat: MONTRO ZAFbRiNDEN EVVEL ve SONRA ÇANAKKALE madenî kürelere nakledecektir. Kürelefilmini göstermek isteyen sinema müdürlerinin iPEKFiLM'e telgrafla rin içi bostur ve beheri 1500 gram sıklemüracaat e'meleri rica olunur. tindedir. Esasen cenerateurlerden herbiri ölüm MONTRo ZAFERİNDEN EVVEL ve SONRA ÇANAKKALE HER TÜRKÜN İFTIHARLA GÖRECEĞ1 BR FL İ İM Beşi kırk iki geçe «Cttmhunyet» ın zabıta romam: 121 Yazan: Ch»riA< d e Richter Kim olduğunu biliyor musunuz? Boyu bosu hakkmda hiç malumatınız /ok mu? Maalesef hayır. Çalgıcı biraz taze ve serin hava almak için dışarı çıkmış, sigara içiyormuş; adi bir müşteri sandığı adama hiç dikkat etmemis.. Çalgıcı, bir taksi geldiğini ve ka • dmla adamm buna bindiklerini hatırlıyor Tekrar dolaşmağa başlamış olan bü yük şef durdu. Nasıl, bir taksi mi> Fakat öyleyse! Küçük memur gülümsedi. Ben de bunu düşündüm, şef. DerI hal bir not yazıp bütün şoförlere tebliğ ettirerek Conard Loudge civannda, sabahın üçüne doğru bir kadınla bir erkek müşteri alan her şoförün merkeze müracaat et mesini emrettim. Büyük sef, memnun olduğunu bir tebessümle ifade etti: Aferin Ralph! Belki bu sayeeie izi Bunu mürsilünileyhine gönderin, Ralph lâzım geleni derhal bu sabah yapsınlar. Ralph dışarı çıktı ve kendisine verilen emri yerine getirdikten sonra şefinin yanına döndü. Kel adamın yüzünde, tuğla kırmızılığından eser kalmamıştı. Herif rahat rahat sigarasını içiyordu. Birkaç dakika sustuktan sonra, gözlerini tavana dikerek: Ralph, dedi. Ne olursa olsun, bir şefin üzerine terettüb eden en büyük vazife, yanındaki memurların yaptıklan gaflan tamir ve telâfi etmektir. Bak görüyor musun herşey nasıl yoluna giriyor! Allo! dedi. Ralph yan tarafta bir masaya otur muş, mektubların zarflarını açıyordu. ŞeBuldoa yüzünde yeni bir tebessüm befinin söylediği söze itiraz etmek haddine lirdi. Merkez bürosu mu? Evet. Benim mi düşmüştü? Aradan bir çeyrek saat efendim. Fevkalâde. Getirin bana, bekli geçti. Her iki taraftan da tek bir kelime çıkmadı. yorum. Telefonu kapatüktan sonra küçük memura baktı. İşte bize yeniden izi bulduracak olan küçük istihbarat. Doria ile meçhul adamı otomobiline alan şoför yirmi dakika sonra buraya getirilecek. Başlamış olduğu tezkereyi bitirerek memura uzattı. Birdenbire bir zil çaldı. Birisinin geldiğini dahilî telefonla bildiriyorlardı. Şef: Çıkartın yukarı! dedi. Kel adamın tahmini boş çıkmamıştı. Karşısına getirilen adam, beklemiş olduğu şoförden başka kimse değildi. Şoför elli yaşlarında kadar vardı. Yüzüne bakılırsa akarcasma gülümsedi. Korkmayın, gönlümüz o cihetten den rahat olabılir, Muril Smithi elaltında bulundurabılınz. Nasıl? Dairesinde taharriyat yapıp, hiz metçisinin esrarengiz bir sekilde kaybolmuş bulunmasından dolayı kendisini tevkif edebiliriz. Kel adam ellerini uğuşturdu. V'ar ol Ralph. Lâzım geleni yapacağım. Kalemini mürekkebe batırırken telefon çaldı. Bir taraftan yazıp öbür taraftan da makıneye: namuslu bir adama benziyordu. Yamnda bir de polis memuru bulunuyordu. Kel adam, şoföre, yaklaşmasını söyledi. Her türlü yalanın beyhude olacağım anlatmak için herife soğuk soğuk bakarak isticvaba başladı: Isminiz? Eski muhariblerden Walter Lindren. Pekâlâ. Dün, sabahın üçüne doğru, Conard Loudge yakınlannda oto mobilinize bir kadınla bir erkek bindi mi? Bindi efendim. Nereye kadar gittiler? Donhof Platza kadar. Orada îndikten sonra yürüyerek yollanna devam ettiler. Kel adam, kızgınhk ifade eden bir harekette bulunacaktı. Fakat bunun önüne geçti. Gene iz kaybolmuştu. Hangi istikamette gittiklerini gör • medıniz mi? Şoför, omuzların kaldırarak bilmediğini anlattı. Doğrusu ya, biran evvel garaja dönmeğe bakıyordum, hiç nereye gittiklerile alâkadar olmıyarak otomobilimi çevirdim ve sürdüm ileri. {Arkası var]