CUMHURÎYET 28 Temmuz 1936 Uçurumun kenarında HUseyin Rahmi = » ' [Baştarafı dünkü sayımızda] Bir fonten lüminöz (fontaine lumi neuse) gibi renk renk fışkıran bu lâ kırdı şelâlesi karşısında biraz afallıyan doktor: Hanımefendimiz o manzaraya karşı bir kocanın düşeceği tehevvürün şiddetini insafla niçin gözönünde tut muyorsunuz ? Böyle bir durumda o erkeğin yerinde siz olsaydmız ne ya pardımz? Bayan ateşlenerek: Ne mi yapardım? Müsaade ediniz söyliyeceğim. Kocasına karşı hiç sempati duyamıyarak gittikçe derinleşen bir nefretin işkencesi altında eriyen kadm artık tabiî halini muhafaza edemez. Haşinleşir, hırçınlaşır, sinirliliğin sonuna gelir. Her vesile ve her tavrile bu istikrahını meydana vurmaktan kendini alamaz. Kocaların çok zekileri değil ahmakları bile bu teneffürü far kedebilirler. Kocasından şiddetle mü teneffir bir kadmı günah üzerinde yakalamak saatini beklemeden evvel terketmelidir. Vahşi kocalar, amanlar böyle yapmıyorlar. Kadın bırak beni feryadlarile anasımn evine kaçıyor. Denizaşın bir yere kayboluyor. Fakat ne yapsa kurtulamıyor. Kokuya saldıran aç bir kurd gibi belde silâh herif kurbanının peşine düşüyor. Nihayet susadığı kam avucla içiyor. Bazan a manı da beraber öldürüyor. Sorarım size nefret olunmuş kaba bir erkeğin mukabele göremiyen galiz aşkı yoluna iki cana birden kıymak doğru mudur? Kanun bu haksızlığa niçin şaşı bakı yor? Daha doğrusu baktırılıyor? Niçin bu cinayetler bu kadar sık oluyor? Çünkü katil hafif bir ceza ile yahud da hiç cezasız kurtulacağından emindır. Çünkü böyle bir kadına karşı her er kek diş biler. Cinayette günlerden. haftalardan. aylardanberi devam eden taammüd her noktada gözlere çarpıp dururken gene katil lehine muafiyetler yaratıhr. Bu apaçık haksızlıklar kanunun vaz'ında mıdır? Tefsir ve tatbi kındaki taraftarlık müsamahasında mıdır? Asrımızın bu zihniyet vahşetini gelecek asır işddetle red ve tashih e decektir. Dimağı asrî terbiye ile ışık lanmış bir koca kendini sevemiyen karısmın bu sempatisizliği katlini icab ettirtecek bir cinavet sayılamıyacağım bilir. Kansını başka bir erkekle meş hud cürüm halinde yakalamak bir koca için çok acı bir felâketse o güne kadar devam eden her açık emareye rağmen bu neticeyi beklemenin bu ağır bir cezası demektir. Soviyetlerde kadınla erkeği birleştiren bağlarm çok hafiflediklerini görüyoruz. Gelecek a sırda bu bağlar büsbütün başka şekil ler alacaktır. Bugün bu nevi cinayet leri işliyenler kendi egoist hayvanlıklarından başka karşısmdakilerin tabiî haklanna hürmetkârlığı bilmiyen geçmiş asırların küflü kafalarıdır. Bir kadını sevmek o kadın üzerinde bazı haklara malikiyet için bir sebeb sayı lıyorsa kadının nefreti de ondan ayrılmak mazeretini icab ettirtecek kanunî bir lüzum addolunmalıdır. Hep bu fenalıklar kanun kaçakçılıklarıdır. Hep bu ışığa doğru gidiyoruz. Fakat bu te kâmüle erinciye kadar şehid vereceğimiz kadınlarm sayıları mezarlıkları dolduracaktır. * * * Bu tuhaf şikâyetlerinin halecanla rından yorulan bayan başını koltuğun arkalığma verdi. Göğsü kabarıp iniyor. göz kapakları kısılıyordu. Doktor yarım bardak suya birkaç damla eter akıtarak: Alır mısmız? dedi. Teşekkür ederim. Daha sonra... Cevabile gözlerini bütün bütün yumdu. Doktor bu asthenique simayı tet kike koyuldu. Bir müddet dinlendikten sonra asabî kadın korkulu bir rüyadan uyanır gibi birdenbire doğruldu. Gen? doktorla göz göze geldi. Doktor çok mülâyim bir tavırla: Dinlenmek ihtivacındasınız. Fa ı kat bir iki sualime daha müsaade eder misiniz? Baygın ses: Buyurunuz... Siz kocanızı sevmiyorsunuz amma anlaşılan o sizi çok seviyor. îşte felâket buradan kopuyor ya.. Hislerimiz tamamile makusen mütenasib.. Ondan nefretinizi mucib hallerin nevilerini de lutfen anlatır mısınız? Peki işte kordiyal alacak sıra ge liyor. Nekadar büyük bir mütehassıs, hazık, hassas bir doktor olsanız gene içinde yandığım cehennemin azabını anlıyamazsınız. Bunu hakkile duyabilmek için ayni vaziyete düşmüş bir kadın olmalısımz. Sizi cebren kolları a rasına çekmek hakkına malik koca bir yılanın nefesile zehrini ruhunuza a kıta akata kangalları arasında kemik leriniz çatırdarken birkaç defa bayılıp aj'ilmalısınız. Hali, şekli nasıldır bu adamm? Şamandıra gibi.. Iskele babası gi bi kısa, kalm.. Tüylü. varisli (varice) şişko bacakları. tırnaklan kör düztaban ayakları, katmer katmer nasırlı to pukları görülecek şek değil. Nefret uyandıracak bu çirkinlikleri kadmdaıı saklamak lâzım gelirken o hiç kayidsiz sereserpe oturuşlarile bu gudübetlik lerini insanın gözüne. burnuna sokar. Kalın ense, yusvuvarlak çehre, ortası çökük küçük burnile tamamile bir buldok kafası.. Gamsız. hissiz adam dünya yıkılsa umrunda değil.. Ağla nacak şeylere güler.. Obur gibi yer. Horul horul uyur. Sabahleyin uyanıp ta iki kol, iki bacağile hayvan gibi çatır çatır gerine gerine, kaba bir mahmurluk almış şişkin yüzile beni döşeğe bir davet edişi vardır. Veriniz bir yu dum kordiyal... Doktorun uzattığı bardaktan süzgün süzgün iki yudum aldı. Bardağı elin den düşürecek bir halsizlikle iade ettı Gene yumuk gözlerle bir müddet da lar gibi yaptıktan sonra: Ah, dedL'Ah doktor bana ettiği iltifatlan işitseniz iğrencden titrersiniz. Beni yutacak gibi nefesini içeriye çeke çeke: < Ah benim şekerli, ballı, süllü. kaymaklı karıcığım. Ver bana gerda nının kremalarından.. Içir bana gevserini yudum yudum....> Her söz başında tekrarlanan bu karıcığım bayağılığı beni kusturacak bir hale getirir: « Be nim çilek dudaklı şekeri gevrek kan cığım..» Mahallebici, pastacı, manav dükkânlarında tatlı mayhoş ne varsa artık ben oyum. Oburun şairliği mide sinden gelir.. Karıcığım.. Karıcığım.. Zuhuriden, Karagözden halk diline miras kalmış kaba ağızların sakızı bu müptezel soğuk iltifat beni bitirir... Nihayet arzu dolu gözlerini üzerime de virerek saldıracak bir taşkınlık aldığı zamanlarda beş kat binadan kendimi aşağıya atacak bir çılgınlığa tutulur dum. Bayan ellerinl arkaya atarak titreye titreye can verir gibi ağır fakat dolgun bir iki nefes boşalttı. Gene yumulup açılan gözlerile süzüldü. Doktor onu bir müddet dinlenmiye bıraktıktan sonra ricalı çok yumuşak bir sesle: Hanımefendimiz. dedi. Burayı bir confessionnal, beni de itiraf dinliyen bir papas farzetmiştiniz.. Evet... Bu papazın vazifeten sizden küçük bir sır sormasına müsaade eder misiniz? Buyurunuz... Kocanızdan şiddetle nefret edi yorsunuz? Bütün istikrahımla... Doktor alçalttığı sesine bir mahre miyet yumuşaklığı vererek onun kulağına adeta üfler gibi fısıldadı: Sevemediğiniz kocanızdan boş kalan gönlünüze girmiş başka bir erkeğin sempatisi var mı? Bu sual karşısında tıkanma hıçkırıkları geçiren kadının vücudünü anî bir ıspazmoz sardı. Yaralı bir kuş kanadı çırpınışile elini doktorun ağzına uzatdelikanlının elinden kurtardı. Bundan sonra köpürmeğe başladı: Muriel Smith ha! Fakat eğer cesaret edebilirseniz Muriel Smithin mazisine şöyle bir iğilin bakalım. O zamanlar Thaisa adını taşıyan Muriel Smith bir gün size müracaat etti. Fakat siz onun teklifini reddettiniz. İşte öyleyse, bakın eserinize! Bugünse, bir pazarlığa giriş mek vazifesi omuzlarına tahmil edil miş olan ve itham edilen bir casustan başka birşey yoktur. Söyleyin bana, beni tecrim eden bir varaka buldunuz mu kâgıdların arasında? Bu sefer istihza o kadar açıktı ki bunun farkına varmamanın imkânı yoktu. Cedric Lacy başını sallamakla iktifa etti. Hayır, Thaisa, hiç birşey bulamadım. Esasen bir kadının evrakını aşırarak onun aleyhine casuslukta bulunmak hiç te hoşuma gitmiyor, bu vazifeden iğreniyordum. Bibliyoğrafya Deliktaşh Ruhsati Sıvas Halkevi neşriyatından 1936 Fiatı yazıh değil Neşriyatımızm öğrenilmesi en güç olanları şüphesiz vilâyetlerde yapılan dır. Çünkü bunlann basıldıkları yer lerden haricde satılıp satılmadığmı öğrenmek bir meseledır. Hele bir kısmı nın, bu defa olduğu gibi, parası da yazıh değildir. Gerek neşredenlere, ge rek matbaasma müracaat etmek bile gücdür. İptida bir mektub yazmak, fiatını öğrenmek, sonra para yollamak ve kitabı getirtmek icab eder. Halbuki bu külfete hacet kalmamalı, Ankara, İstanbul, İzmir ve saire gibi kari küt lesi bol olan şehirlerimizde bunlann hangi kitabcıda satıldığı, hatta kitabın kabında ilân edilmelidir. Bu ezelî derd, neşriyatın yayımı derdi. tazelendiğinden söz uzadı. Burada kalalım. Daha doğrusu Ruhsatiye gelelim. Sıvas Halkevi Dil. Tarih, Edebiyat şubesi, Sıvas Kız orta okul türkçe öğ retmeni Kadri Özyalçının bu eserini bastırmakta çok isabet etmiştir. Kita bm ön sözünde de işaret edildiği gibi Ruhsati bugüne kadar hakkında sarih bir malumat edinemediğimiz birçok halk şairlerinden biri idi. 1835 yılında doğduğunu şiirlerinin birinde kayde den Ruhsati bir müddet gurbetlerde dolaşmış, yoksulluk çekmiş, nihayet tekrar yurduna kavuşmuştur. Vefatımn da 1899 tarihinde vuku bulduğu kabul edilebilir. Bu umumî malumattan sonra, birlikte. biraz da Ruhsatinin edebî şahsiye ; tine bakalım. Ruhsatinin yazıları beîl başlı üç şahsiyet gösteriyor. Birinde din aşkı, ikincisinde sofulara çatan hür düşünceler, üçüncüsünde beşerî aşk ve insanî ihtiras var. Şair bu üç safhada da samimî görünmenin yolunu bulmuştur. Yahud heyecanı onu bu üç şekilde de samimî olarak coşturur. Ruhsatinin şiirleri okunacak olursa çok temiz bir dili olduğu görülür. Ve zin ve kafiye hususunda hemen bütün halk şairleri gibi çok kayidsizdir. tı. Kısık kısık: Hayyyy susunuz Allah aşkma su sunuz... Uçurumun kenarındayım. Burada duralım.. Beni daha öteye itmeyiniz.. Hayatın en büyük hakları cinayet şekline sokan öyle zalim vaziyetleri var ki... Bu defayyans (defaillance) halinde yalnız biraz kordiyal aldı. Vücudünü el ve elektrik masajlarına müsaade etmedi. Çok söyledim.. Keselim... Kesil dim.. İndiriniz beni arabama.. Birdenbire onun gözüne görünen u çurumun dehşetinden kaçmak istediğini doktor anladı. Fakat zavallı kadın için bu firar mümkün müydü? Çünkü o kcndini kenarında farzettiği uçuru mun ta dibİnde idi. Hasta ruhunun bütün elemleri ak • seden istirham dolu gözlerini şimdi biraz nadım.. biraz şaşkm ifadelerle doktora dıkerek: İtiraflarım bu kuyuda ebediyen gömülü kalır değil mi? Hiç merak etmeyiniz. Mesleğine hürmetkâr bir doktor bir papazdan daha ketumdur. Titrek elile ücreti masanın üzerine bıraktı. Doktor Ne bir ilâc aldınız, ne de tek bir nasihat. Bayan Kanımda fazla biriken zehirleri biraz döktüm . Bu kâfidir.. Koltuğuna giren iki kişinin yardımile bayan yarı baygm bir halde, otomobiline indirildi. Doktor, son veda selâmile odadan çıkan bu devasız hastanm arkasından hazin hazin düşündü: Gelecek asırda kadınlığın alacağı tam emancipationu bu asırda yaratmağa uğraşan işte zavallı bir ruh hastası... Kıskanclık kurşunlarile delikdeşik edilmeğe namzed güzel bir vücud dedi.. Heybeliada: 14/7/936 Gaziantep belediyesi, şehri imar ediyor u ve elektrik için mühim kararlar verildi, mezbaha ve buz fabrikası ıslah ediliyor RADVO akşamki programj ISTANBUL: 18 opera parçaları (plâk) . 19 haberler • < 19,15 muhtelif plâklar 20 piyano konse ri: Profesor Ferdi Ştatzer tarafmdan20,30 Bayan Livie Fioretti (soprano) ve stüdyo orkestraları ) 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verile' oektir. VIYANA: 18,25 kitara musikisi 18,50 konserî Brahmsm eserleri 19,05 konuşmalar, ha« berler, hava raporu 20,10 Salzburg mu siki şenlikleri 23.40 haberler, hava rapoi ru . 23,50 Vıyanalı bestekârların eserleri m 24,50 komışma 1,05 gramofonla dans musikisi. BERLİN: 19,05 küçük konser 19,35 piyano kon • seri . 20,05 gramofon . 21,05 haberler • 21.15 yaz musikisi 22,05 eğlencell musiki 23.05 haberler 23.35 dans havalan ve eğlenceli musiki . 2,05 gramofonla gece konseri. BUDAPEŞTE: 18,35 gramofon, konferans . 20,05 orkestra konseri 21,15 haberler 21.35 OllrrH piyad hazırlıkları . 23.10 Çingene musikisi . 24,05 almanca konferans 24,30 caz band takımı 1,05 son haberler. BÜKREŞ: 19,20 gramofon. konferans 20.10 VI • yanadan naklen Salzburg musiki şenlik lerl 23.20 gece konseri . 23,50 fransızca ve rumence haberler. LONDRA: 18.20 çocukların zamanı. havadis 19 35 National istasyonu 21,05 İskoçyadan na kil . 21,45 balet musikisi . 22,35 karışık konser 23.15 spor, havadis 23.35 d'ns musikisi, havadis 24,45 gramofon. PARİS [P. T. T.}: 18.05 orkestra konseri 18,35 gTamofon . 18,45 konuşmalar 19,05 orkestra konse ri 19,35 havadis 20,10 Viyanadan naklen Salzburg musiki şenlikleri. ROMA: 18,20 konser. karışık yayın 19,25 yaban. cı dillerde konuşmalar 20,05 eğlenceli musiki 20.50 şarkılar, konuşmalar 30,35 YunanLstan için yayın, havadis 21,35 ko. nuşma . 21 45 komedi 23,20 dans musi • » kisl 24,05 havadis 24,20 ingillzce haber ler. Gazi Anteb Belediyesinin mezbaha ve buz deposu, çalışkan Belediye Reisi Hamdi Kutlar Gazi Anteb (Hususî) Evvelki se nelerde muvaffakiyetle başardığı işler arasında bulunan ve yalnız mezbaha. hal, barsakhane ve buz fabrikasmdan yılda yetmiş bin lira varidat temin e den belediyemizin 1936 yılı bütçesi yüz altmış beş bin liradır. İki yıl evvel yüz yirmi bin lira raddesinde olan bu varidat iyi ve prog ramlı bir çalışmanın güzel bir neticesidir. Belediyenin bu yıla aid çalışma programında su ve elektrik olmak üzere iki esaslı mesele ele alınmaktadır. Nafıa ve Sıhhiye Vekâletlerince tasdik edilen su tesisat projesi Belediye ler Bankasından yapılacak istikrazla mevkii tatbika konulacaktır. Şehrimizde eskidenberl elektrik vardır. Ancak şirketin teşekkülünde, İn giliz lirası bin kuruş kabul edildiğin den kilovat fiatı yirmi beş kuruş ola rak tesbit edilmişti. Şimdi altı yüze olan bir tngilize nazaran bu fiat fahiş görülmektedir. kenarda Yeni kilovat fiatlarına aid formül Nafıa Vekâletince hazırlanmaktadır. Direkleri Belediye tarafından veril mek şartile elektriğin Kavaklık ve Kışlaya kadar temdidi ve cereyanm pazar günleri de kesilmemesi temin edilmiştir. Bu iki meseleden başka teşebbüse girişilip halledilen meseleler de şun lardır: İş Bankasından reklâmlık bir kum bara saati temin edilmiştir. Şehir bu sayede ikinci bir ayar saatine daha kavuşmuş olacaktır. Mezbahada kesilen hayvanlarm e lektrik tesisatile şişirilmeleri için bir makine alınmıştır. Ankara, tstanbul ve Bursa belediyelerinden de top akasya ve servi tohum ve fidanları temin e dilmiştir. Bu yıl Abide parkının Alleben deresine kadar mükemmel bir şekilde yapılması da temin olunacaktır. Bütün bunlardan başka asrî bir garaj inşa e dilecek ve bir cenaze kamyoneti tedarik olunacaktır. Sanayi müzesi Ankaraya taçınıyor Sultanahmedde bulunan Ticaret ve Sanayi Müzesi eşyalarının Ankaraya nakline başlanmıştır. Nakil işile Türkofis mesgul olmaktadır. Bu eşyalarla Ankarada İktısad Vekâletinde bir müze kurulacaktır. Vekâlet ayni zamanda ötcdenberi şehrimizde saklanmakta olan eski Ticaret Nezaretine aid evrakın da Ankaraya gönderilmesini alâkadarlara bildirmiş tir. Güreş maçları ağuttosun dokuzunda îstanbul şenlikleri programını hazırlıyan komitenin teşebbüsile, meşhur dünya ağır siklet şampiyonu Yunanlı Cim Londos ile Rus ağır siklet şampiyonu Kavriyanın ağustosun ikisinde îstanbulda bir maç yapacaklarını yazmışük. Halbuki dün, Atinadan telefonla alınan haberlere göre, Dinarlı Mehmedle Cim Londos arasında 26 temmuzda Atinada yapılması mukarrer bulunan maç, bazı sebeblerden dolayı iki ağustosa kalmıştır. Bu yüzden Kavriyan Cim Londos maçı da bizzarur dokuz ağustosa tehir edilmiştir. GeTicaret Borsası seçîmi Ticaret borsası yeni idare heyeti seçi rek Cim Londos, gerekse Dinarlı Meh mi dün yapılacaktı. Fakat bazı sebebler med halen Atinada bulunmakta ve ek den dolayı bu seçim geri kalmıştır. Seçim zersizlerine devam etmektedirler. Rus pehlivanı Kavriyan ise hâlâ Pabugün saat 11 den bire kadar Borsa idariste bulunmaktadır. İstanbul şenlikleri re meclisi salonunda yapılacaktır. Oğrendiğimize göre, bugünkü seçim komitesinin teşebbüsü üzerine, Cim Londe bizzat Vali ve Belediye reisi Muhid dosa teklif ettiği maçı îstanbulda yap mağı kabul eden Kavriyan, komiteye din Ustündağ da bulunacaktır. gönderdiği bir mektubda, ağustosun ilk lç Ticaret müdürünün haftasında İstanbula geleceğini bildir miştir. temaslari Cim Londos, Dinarlı Mehmed ve Kaİç Ticaret Umum Müdürü Mümtaz ra Ali ağustosun yedisinde İstanbula geşehrimize gelmiştir. Mümtaz burada Umum Müdürlüğe aid bazı işlerle meşgul leceklerdir. olmaktadır. Umum müdür dün Türko fiste ve Ticaret Odasında bazı temas larda bulunmuştur. Bu gece nöbetçl olan eczaneler çunlar« du: istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Şeref), Alemdarda CEsad), Bakırköyde (tstcpan), Beyazıdda (Aaador Vahram), Eminönünde (Beşir Kemal, Cevad), Fenerde (Hüsameddin), Karagüm . rukte (Kemali, Küçukpazarda (Necati), Samatyada fErofilos), Şehremininde (Nâzım\ Şehzadebaşmda (Hamdi). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Hüseyin Hiisnül, HaskSyde (Barbut^, Kftsımpasada (VasıD, Merkea nahiyede (Della Suda), Şişlide (Nargileci yan), Taksimde 'Limonciyan). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu • suf), Kadıköy, Muvakkithanede (Saadet), Kadıköy. Söğüdlüçesmede 'Osman Hulu si), Üsküdar, imrahorda (tmrahor). Nöbetci Eczaneler Evlenme îstanbul Maliye Muhakemat müdü rü Galıb Bektaşın kızı Şefkat Bektaşla Lüleburgaz mahkemesi hâkimi Nevzad Yürürün nikâhları icra kılınmıştır. Mes'ud olmalarını dileriz. Deniz Ticaret müdürlüğü binası Şimdiki Deniz Ticaret Müdürlüğü binası faaliyetile birlikte teşkilâtı da ge nişlemiş olan bu teşkilâta kâfi gelmiyordu. Bu sebeble binanın arkasından bir kat daha yükseltilmesi karar altına alın mış ve bu ise aid inşaatın münakasası dün yapılmıştır. Yeni kısmın inşaatı yakında bitirile cek, müdiriyete mensub kalemlerden bir k;smı buraya naklolunacaktır. Sadıkzade Bay Ruşen merhumun ruhuna ithaf edilmek üzere 28 temmuz 936 salı günü öğle namazmdan sonra Eminönünde Yenicamide okutulacak Mevlide arzu buyuran zevatın teşrifleri rica olunur. Mevlid Mevlid Ankara caddesinde Türkiye eczanesi sahibi doktor Neşet Osman mahdumu eczacı Eşref Neşetin ölümünün altıncı yıldönümü münasebetile dün Rumeli hisarındaki sahilhanesinde mevlidhan hafız Nuri ve Yusuf tarafından Mevlidi şerif kıraat olunmuş ve müteakıben merhumun akraba ve kendini seven birçok arkadaşları Bahariyedeki kabrini ziyaret etmişlerdir. Sigortacıların imtihanı Sıgorta işlerile uğraşanların imtıhan lan lamam olduğundan bunlann listeleri tanzim edilmektedir. îmtihan komisyonu reisi Remzi Saka bu iş için Ankaradan şehrimize gelmiştir. Oğrendiğimize göre, şimdiye kadar imtıhana 280 sıgortacı gırmıştır. Bu suretle imtihana girecekler tamam olmuştur. HÜSEYtN RAHMİ musunuz? Sendika Z ye müteallik bir dosyayı okurken. Muriel Smith iki adım gerilemiş, Cedric Lacyye bakıyordu. Dudaklannda garib bir tebessüm belirmişti. E, demek kaçabildiniz? Evet! Fakat gene esrarengiz birşekilde. Gözlerimi açtığım vakit kendimi baska bir odada buldum. Bu odanın duvarının üsttarafı yıkılmıştı. Yanımda bir el cantası vardı. Bu çantanın içinde bir takım kâğıdlar... Muriel Smith, yani, benim takib etmem lâzım gelen kadının adina yazılmış kâğıdlar... Buraya gel meme bu sebeb oldu. Dediğim çanta nasıl oluyor da yanımda bulunuyordu, bunu bana izah edebilir misiniz? Gene kız, unutulan çantasından bahsedildiğini duyunca irkilmi?ti. Yapılan suale hayret etmedi. Çünkü bu çantayı benden çalmışlardı da ondan, Cedric. Kim? Bu akşam kendisinden bir lcâğıd aldığınız kadın. Bu kâğıdın Alman servisinden geldiğini sanmıştınız, değil mi? Halbuki o tezkere sadece bendendi. Beşi kırk iki geçe «Cumharıyet» in zabıta romam: 118 Yazan: Charles de Richter Fakat Thaisa bu eli tutmadı. Delikanlınm eli bir müddet bos.ubos.una bekledikten sonra indi. Cedric derin bir ıstırabla: Thaisa! Thaisa! diye inledi. Gene kızın hatları sert bir ifade aldı. Thaisa öldü, diye haykırdı. Thaisa, kendisile kaçmak istemiyen adam tarafından öldürüldü. Şimdi artık casus Muriel Smithten başka kimse kalmadı. O Muriel Smith ki siz herhalde ona ca susluk etmeğe geldiniz. Öyleyse, mesleğiniz icabatını yapmak için ne bekliyorsunuz? Bu kelimelerde öyle bir meraret vardı ki, Cedric Lacy onların kasdettiği hakareti sezemedi. Ayağa kalkarak gene kızın elini tuttu. Lâkin buna rağmen bu casuslukta bulundunuz gene! Delikanlı omuzlarını silkti. Söyleyin bana, söyleyin ki doğru Vazife bu, Thaisa. Sonra o kadar değil bu! Thaisa ile Muriel Smith bu ka garib bir hâdise ki... Biraz evvel bir hüdar farklı insanlar olamaz... cuma uğradım, nasıl? Bunu ben de hâlâ Gene kız, sinirli sinirli gülerek elini, anhyamadım. Hem de ne zaman biliyor san halini ifade ediyordu. Sizden mi, dediniz, Thaisa? Gene kız delikanlının hayretine güldü. Evet, Cedric, benden. Unutmayınız ki, yanımda bir güruh vardı. Bu grup babamı tanımiş ve bir cinayetin intikamını almam için bana yardım etmişti. Muriel Smith sadece eski arkadaşlerını tekrar yanına toplamaktan baska birşey yapmadı. Üzerime yüklenen bütün işleri mu vaffakiyetle başarmam onların sayesinde olmuştur. Büyük şef bunu biliyor mu? Bilmiyor amma bundan şüphe ediyor. Lâkin bu grup onun menfaatine cahştığı için zannetmem birşey diyebilsin. Peki o halde, şu kadına o sahte tezkereyi neden yazdınız? Bana hizmet etsin diye onu hapisaneden çekip almıştım, Cedric. Halbuki o kalktı, Alman gizli servisile münasebete girişti. Ben de o zaman, onu cezalan dırmak için kendisine bu tuzağı kurdum. Peki amma, okuduğum ve Sendika Z nin satmak istediği sırrı ifşa eden dosya ne oluyor öyleyse? O d a bir tuzak, Cedric. îstediğim şuydu: Kadın, cezasını bulmazdan evvel düşmanlarımıza Cedric Lacynin yüzü afallamış bir in içindekileri okuyarak söylesin. Tüccardan Suad Kara Osmanla Doy Fakat ortada mühim bir sır var. çe Oryent Bank şeflerinden Cevad KaIrak petrol imtiyazının tahtı emniyette ra Osmanm anaları, Prag sefıri Yakub bulundurulması meselesini pek yakından Kadri Kara Osmanla Fevzi Lutfi Kara alâkadar eden bir sır. O dosyada öyle Osman ve Ahmed Lutfi Kara Osmamn halaları Bayan Cavide Kara Osman dehşetli şeyler yazılı ki: Meselâ, yeralunvefat etmiştir. Cenazesi 28 temmuz sada petrol yataklarının esrarengiz bir vası lı günü saat 11 de Kalarmşta, Kalamış ta ile nasıl infilak ettirilebileceğini anlatı caddesinde 62 numaralı evinden kaldıyor. Muhasım bir ajan bunu tatbik ederse rılıp namazı Zühtüpaşa camisinde kı ne yapanz? lınarak Sahrayicediddeki makberesine defnolunacaktır. Muriel Smith başını salladı: Hayır, Cedric, öyle birşey olamaz, çünkü o dosyada ne var, ne yok hep blöfH A L K tür. Fakat tabiî, bunun blöf olduğunu j OPERET1 Almanlann bilmesini istemem. Onların ! Bu akşam bunun kabiliyeti tatbikiyesine inanmaları 21.45 te ve Sendika Z nin mevcud sırrnı satın alDENİZ maları lâzım. Cedric Lacy hayret etti: Neye? Tecessüs saikasile diyelim isterseniz, üakat belki öyle değil de, muvaffak olamadığım bazı meselelerden dolayı intikam aldığımm resmidir bu! Cedric Lacy, bu sözlere refakat eden tebessümü görmedi. lArkası carl ÖLÜM HA V A S I Büyük operet 3 perde Yek yakında B A B A L I K Masalarınızı ayrınız. Tel. 43703 Üsküdar HÂLE sineması AŞK BANDOSU Bağlarbaşı HÂLE bahçesinde SEKOYÂ KAPLAN KIZ