25 Temmuz 1936 CUMHURÎYET Çanakkalede dün de büyük merasim yapıldı Donanma, ordunun ve halkın muazzam tezahüratı arasında Çanakkaleden ayrıldı Trakyada yüze yakm kooperatif var Arıcılığın inkişafı için tedbirler alınıyor Edirne (Hususî) Trakyada mevcud 26 eski kredi kooperatifinin yeni kanuna uyarak intibak karan verdiği umumî müfettişliğe bildirilmiş ve aynca yeni kanuna göre acılacak olan 65 kredi kooperatifinin tasdik ve tatbik emirleri de gelmeğe başlamıştır. Diğer taraftan Zi raat Bankasının organizasyonunu yapan Zeki Raşid üç vilâyetin işlerini yakında bitirmek üzeredir. Şimdilik yalnız en kıymetli 12 madde için satış kooperatiflerinin teşkilâtlanması Ekonomi Bakanlığından rica edilmiştir. Bunların arasında, merkezi Edirnede olmak üzere, bal ve balmumu kooperatifi tam 4,000 faal ve yeni kovanla işe girişmiş olacaktır. Bunun için de bugünlerde Ekonomi Bakanlığından emir beklenmektedir. Ankarada hos bir toplantı Iktısad Vekilimizin tertib ettiği gardenparti çok eğlenceli oldu J tğrenc zevksizlikler eniz kenarında bir gazino. Sağa baksanız Adaların, bir kucakta dört kuzuyu andıran, zarif kümelenişlerini görüyorsunuz. Sola dönseniz İstanbul mehtabınm muhteşem yastığı olan Çamlıca ile karşılaşıyorsu nuz. Önünüzde Marmaranm minyatü rü bir koy. Gazino temiz, müşteriler kibar. Her masada bazan tebessüm, bazan kahkaha olarak fıkır fıkır kaynıyan bir neş'e var. Gözlerden kadehlere boşalan iştiyak biraz sonra kadehlerden dudaklara yükselen bir visal oluyor. Herkes şen, herkes şatır. Hayal, bu temiz kö'şede bir kuş olmak, gönülden gönüle dolaşmak isti yor. Çünkü her gönülde başka bir şetaretın coşup kaynadığı bellı. Bir aralık bilinmez neden bir değişiklik, masadan masaya geçen bir kanşıklık yüz gösteriyor. Artık tebessümler silinmiş, kahkahalar susmuş, kadehler yetimleşmiş, dudaklar somurtmuştur. Ne olduğunu birden anlıyamıyorsunuz, bi raz telâş ve biraz ıstırabla sağa sola bakıyorsunuz. Neş'eden başka herşeyi sabıt buluyorsunuz. Adalar yerinde, Çamlıca yerinde, koy yerinde, masalar yerinde duruyor. Yerinde olmıyan deminki şen havadır. Siz şaşkın şaşkın gene dört yanımza bakınırken masaların birer birer boşaldığını, müşterilerin tiksintili bir homur danışla garsona borclarını ödeyıp sa vuştuklarım görüyorsunuz. Simdi gözü nüzün dıkkati çoğalıyor ve koca gazinoyu boşaltan sır açığa çıkıyor. Meğer kendini bilmez bir bekrî, takma dişlerini çıkararak su bardaklanndan birine koymuş ve onları sanki bir tutam çiçekmiş gibi temaşaya dalmış!... Bu anlayış tabiatile sizi de yerinden fırlatıyor ve gazinonun dışına atıyor. Yapma dişlerini sun'î çiçek sanacak ve onların önünde istiğraka dalacak kadar zevksız olan o adamla ga'inocunun nasıl hesablaştığını düşünmek bir fıkra muharrirıne düşmez, fakat ben gazinocunun yerinde olsam iğreti dişlerinde çiçek inceliği, çiçek güzelfiği tevehhüm eden ve düzinelerle adama da bu soğuk vehmile kötü çiçek [zührevî hastalık] alâmetleri görmek azabı aşılıyan bu saygısızı polise teslim ederdim. Çünkü umumî âdaba riayetsizliğin bundan daha çirkini olmaz. Polisin vazifesi ise herkesi edeb dahilinde yürümeğe, oturmaya, konusmaya mecbur etmektir. Kanun, haddini bilmiyenlerin mecazî mana ile otuz iki disini söker. Gazinolarda bu şekilde sun'î çiçek temasasına dalanların dişlerini zorla ağızlarına takmak ta el bette kanuna uygun düşer. Bu, böyle olmakla beraber itiraf et meliyiz ki şehrimizde muaşeret kaidelerine aykırı hareket edenlerin sayısı hayli dolgundur. Bu vaziyette insanın mekteblerde sürekli bir Savoir Vivre dersi açılmasını ve ahlâkî zabıta memurluklan gibi terbiyesizlikle mücadele teşki lâtı da vücude getirilmesini temenni edeceği geliyor. Ne acı ihtiyac?... Gardenpartide, at koşusunun en heyecanlı anı şınde, bu his ve heyecan tarafının mühım rolünden bahsetti ve bu sözlerile, bir hız ve enerji kaynağı olarak ele aldığı şiire, hatta beş senelik plânların muvaffakiye tinde bile şerefli bir pay ayırmak neza ketinde bulundu. * * * Gardenpartideki eğlenceler arasında, oyuncak atlarm yarışı da pek güzeldi. Davetliler, yarışa dahil olan altı at üzerinde müşterek bahse girdiler. Neticede halınden pek te umulmadığı halde, zan pek kuvvetlı gelen 6 numaralı oyuncak, tahtadan rakıblerini birer birer geçerek, birinci geldi. Yarışın hakemliğini Vekâ letin hususî kalem müdürü Faiz deruhde etmişti ki, bu vazifesini de cidden büyük bir bitaraflıkla başardı. Heyetimiz Çanakkalede Mehmedçavuş abidesi önünde Çanakkale 24 (Hususî) Ordumuzu karşılamak üzere Çanakkaleye gelmiş olan donanmamız bugün Erdeğe hareket etmiştir. Sabahleyin denizaltı gemileri, arkadan torpitolarla Hamidiye gittiler ve merasimle selâmetlendiler. Evvelki gün vapur kalabalık olduğu îçin yer bulamıyan Üniversiteliler de Hızırreis gambotile bugün Erdeğe gittiler. Oradan Bandırma yolile tstanbula hareket edecekler. Kahraman Yavuz, saat on üçte merasimle hareket etti. Çanakkale kumandanı, Vali ve Belediye reisi motörle Yavuza giderek Amiralı uğurladılar. Yavuz mürettebatı güverteye, Çanakkaledeki bütün kıtaat ta rıhbma sıralanmışlardı. Donanma ordumuzu karşılamıştı. Ordu da donanmayı selâmetliyor. Yavuz, N a . üuüuden geçerken binlerce asker ve halk «Yaşa Yavuz!» diye bağınyordu. Yavuz efradı da buna! «Yaşa or du!» diye bağırarak mukabele etti. Iki tayyare filosu, donanmaya Boğazın Marmara ağzına kadar refakat etti. Bundan sonra ordu, kumandanın ö nünde bir geçid resmi yaptı. Herkesin yüzünde, sevgilisinden, do yamadan ayrılmiş insanlarm hüznü okunuyordu. Mızıka çalıyor, halk mütema diyen tezahürat yapıyordu. Şimdi herkes, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmağın gelmesini beklemek tedir. Kendisi merasimle karşılanacak ve kıtaat tarafmdan büyük bir geçid resmi yapılacaktır. Askerî bir heyet Boğazın iki tarafın daki binalann tetkikine başlamıştır. Jan Ankara 23 (Hususî) Ankaradaki şairler, Halkevinde bir şiir gecesi tertibi için, aralarında toplandılar, komısyonlar teşkil ettiler, tali encümenler seçtiler, günlerce, haftalarca pek hararetli müzakerelerde bulundular; neticede böyle bir geIzmir panayınnda daimî olarak bir ceden vazgeçmenin şairler kadar şiir meTrakya paviyonunun bulunacağını ve bu raklıları hesabına da faydalı olacağına nun için büyük hazırlıklar yapıldığım bil karar verdilerdi. Iktısad Vekili Celâl Bayann dün gedirmiştim. Panayırm Trakya paviyonunda bal ve balmumu büyük bir itina ile ceki gardenpartisi, edebiyatçıların bir teşhir olunacak ve bu yeni hareketin türlü başaramadığı işi bir hamlede meyfarklarını göstermek için meşherde eski ve dana getirdi ve bu ailevî toplantıda buyeni kovanlar kolleksiyonu bulunacaktır. lunanlar hakikî bir şiir gecesi yaşadılar. Trakyanın dört vilâyetinde arıcılık mütehassısları gezmekte ve yeni kovan Iara ana veya oğul arılan yerleştirmektedırler. Bütün bu işlerde birinci derecede gene köy muallimlerinin mevki aldıkları ve temiz bir örnek oldukları görülmek tedir. KÜLTÜR İŞLERÎ Maarif Vekili Istanbula geldi Türk heyeti tngiliz mezarhğına çelenk koyduktan tonra darma mekteblerinin işgalindeki binalar orduya devredilerek kendileri evvelce ordunun bulunduğu Kirazlıdere gibi geri hatlara çekilmiştir. Bayramiç esnafı or dunun arkasından Çanakkaleye akın etmiştir. Şehirde hayat gün geçtikçe can lanmaktadır. Gelibolu, Keşan, Maydos, Çanakkale ve Lâpseki yollannm inşasına süratle başlanmıştır. Burada kurulacak büyük telsiz istas yonunun arazisi istimlâk edilerek faaüyete geçilmiştir. Maarif Vekili Saffet Arıkan, bu sene yeniden acılacak mekteblerle 0 niversitede yapılacak ıslahat işleri üze rinde tetkikatta bulunmak üzere dün şehrimize gelmiştir. Saffet Ankan aynca Güzel San'atlar Akademisinde teşkil edılecek olan yeni kürsüler meselesi hak kında da alâkadarlarla görüşecektir. Maarif Vekili, Istanbulda bulunduğu müd det zarfında lise ve ortamektebler hak kında tetkikatta bulunacstk ve yeni açı lacak mekteb ve şubelerle beraber mev cud mekteblerin bu seneki ihtiyacı kar şılayıp karşılıyamıyacağı işi üzerinde de rreşgul olacaktır. llk olarak Iktısad Vekâleti iş bürosu tnüdürü Enis Behic «Yanık Efe» yi okudu. Bu güzel eseri, bir defa da şairin ağzından dinlemek ayn bir zevk ve heyecan verdi. Enis Behicden sonra, dokHemen hemen bir müsabaka haline gitor Şükrü Şenozanm Çankaya manzu ren zeybek oyununa gelince, bunda da mesi dinlendi. en ziyade alkış ve takdiri, şimdi müsteşar Sanayi umum müdür muavini Samed vekili olan, Iktısad Vekâleti teftiş heyeti Ağaoğlu, evvelâ «Çanakkale» ye, son reisi Hüsnü Yaman kazandı. ra da Çanakkalenin her zaman muzaffer Gardenpartide hoş bir hâdise de oldu: kurtancısına dair iki şiiri alkışlar içinde Iş bürosu müdürü Enis Behic şiir okuokudu. Diğer bazı genc iktısadcılar da, duğu sırada, iş bürosu memurlarından biher nesle mensub şairlerden güzel parça ri, heyecandan ayağa kalkarak, sırtüstü havuza düştü. lar söylediler. Velhasıl, Celâl Bayarın, çalışma arBu edebî ziyafet, birçok güzide şairlerin, değerli îktısad Vekilimizin maiyetinde buluştuklarını gösteriyordu. Celâl Bayar, bu müşahede münasebetile, tek tıik çalışmalann ve büyük ekonomik işlerın bir memleket davası olarak ilerleyi kadaşlan şerefine tertib ettiği bu ailevî toplantı, davetlilerine, gelecek yıllardaki emsalini sabırsızhkla bekletecek bir ne zahet ve samimiyet arasında devam et ti Mehkl Soid Antebde deli tütün istihsalâtı lsparta Maarif müdürlüğü Memleket hastanesinin derhal bitiril • Üsküdar on beşinci mekteb başmuallr mesi için Vali emir vermiştir. ' mi Nazım lsparta maarif müdürlüğüne Burada altmış bin lira sarfile yeni bir tayin edilmiştir. Halkevi binası inşa edilmek üzere faa Üç talebenin şikâyetine liyete geçilmiştir. verilen cevab Çanakkale az bir zamanda büyük bir Maarif Vekâletinden dün şu mektubu şehir haline Relecektir. aldık: cGazetenizin 4 temmuz 1936 tarihli nüshasında «Üç lise talebesinin şikâ yeti» başlığı altmda çıkan yazı üzerine gereken inceleme yapılmış ve şikâyet eden Nevzad Emre, Hamid Menemencioğlu, Hüseyin Hüsnünün mezun oldukları Tarsus Amerikan kolleji direktörlüğünce tanzim ve Seyhan Kültür di rektörluğünce de tasdik edilen cetvelde sınava îstanbulda girmek istedikleri yazüı olduğundan sınav emirlerinin İstanbula verildıği anlaşılmıştır. Bu ta lebe esasen sınava Adana lisesinde de girselerdi askerlik dersi bakımından olgunluk diploması alamazlardı. Çünkü okuduğu okulda askerlik dersi görme miş olduklarmdan diploma alacak her talebenin askerliğe hazırlık talimatnamesinin 30 uncu maddesi mucibince asHarbiyenin en iyi oyunculanndan bu kerlik dersi görmesi ve ehliyetname allunan Niyazi de vardır. Takım civar şeması lâzımdır. hirlerle maç yapmak için mütemadiyen Bakanlıkça yapılan iş, Istanbulda sıidman yapmaktadır. Yukarıki resim Halkevi futbol takımı nava girmek istiyen bu talebenin istekoyuncularını reislerile beraber göster lerinin yerine getirilmiş olmasından ibarettir. Kavfıyet tavzıh olunur.» mektedir. Erzurumda bir spor kulübü kuruldu Bir deli tütün tarlası Gazi Anteb (Hususî) Vilâyetimi zin fıstıktan sonra birinci derecede e hemmiyetli bir mahsulü de deli tütündür. Mısırda Cevza tabir edilen nargile lerde tömbeki yerine kullanılan bu tütüne yalnız Trablusgarbde yetişenler rekabet ediyorlarsa da bunlar hiçbir vakit Türkiye mahsulâtı derecesinde rağbet görmemektedirler. Deli tütün mahsulü, son zamanlarda, yalnız menfaatlerini düşünen tüccar elinde büyük sarsıntılar geçirmişti. Bunun önüne geçmek için kurulan kooperatif kendisinden beklenen vazi feyi yaparak müstahsilin eskisinden çok kazanmasını imkân dahiline sok muştur. Şimdi, memlekete yüz binlerce lira getiren deli tütünün verimini artırmak için muhtelif yeni çarelere başvurulmaktadır. M. TURHAN TAN Döviz yerine kuru üziim Hükumet, şirket kazanclarına mukabil harice çıkarılması icab eden dövizle kuru üzüm satın almarak ihrac edilmesine müsaade etmiştir. Yalnız, bu ihracat ara mızda klering anlaşması olan memleketlere yapılacak olursa klering hesabından haric tutulacaktır. tek kadın, demindenberi saygısız ve lâü bali oturan bu erkeklere hallerini değiş tirmeğe mecbur etmişti. Saniha, kocasının, yanında, bir hasır kanapeye oturdu. Pırlanta da dizlerinin dibine çöktü. Kireçle badana edilmiş duvarlarında ayı, kurd, pars postlan ve geyik boynuzları asılı olan bu odada sigara dumanları bulutlanıyordu. Bir aralık lânv ba karardı. O zaman bu garib küçük saon vahşi hayvan postları ve geyik boynuzlarile kadınm ruhuna adeta korku verdi... Onun, İstanbul kızı Sanihanın, bir Afrika ormanındaki avcı kulübelerine benzi yen bu odada, birçok erkekler arasında ne işi vardı? I I I • I Türk Avusturya ticaret anlaşması Yeni Türk Avusturya ticaret ve klering anlaşmaları evvelki gün Ankarada imza edilmiştir. Bu anlaşmalar bu ayın 21 inden itıbaren muteber olacaktır. Yeni anlaşmalar Avusturya ile aramızdaki ticarî münasebatı mühim nisbette geniş letecek maddeleri ihtiva etmektedir. tinin içinde çevik vücudünü görüyordu. Dik yakasının sardığı ensesini, alnmdan arkasına doğru uzanmış kısımlarının uc an sararmış, ince saçlarını görüyordu. Bu iyi taranmış kumral saçlar, onun pembe ve kücük olan kulakları etrafında bir hale teşkil ediyordu. Ercümend sinirli idi. Iskemlesinin üs tünde duramıyor, bacaklarını kâh kavuş turuyor, kâh açıyor, omuzlarını silkiyor, başını sallıyor, bazan, yanık bir halk türj küsü söyliyen Ali Dayı ile beraber oku yor, o zaman tatlı sesi o kadar hararetlej o kadar aşkla yükseliyordu ki Ali Dayının davudi sesi, arada kayboluyordu. Delikanlı sanki, arkamda oturan bu kadın benim sesimden başka bir ses işitmemeli, benim feryadımdan başka feryad duymamalıdır; demek istiyordu. Şarkı söylerken göğsü şişiyor, çehresi yandan görünüyordu. O zaman, Saniha onun ateşli dudaklarını, küçük yaramaz burnunu cür'etkâr kaşlannın ucunu, gözlerinin yeşilliğine garib bir aydınlık, renkli bir gölge veren daha kumral kıvırcık kirpiklerini inadcı, fakat asil yüksek alnını LArkası var'i Erzurum (Hususî) Halkevi başkafıı Ahmedin gayretile bir futbol takımı vücude getirilerek şehrimizde bulunan bir kısım futbolcular bir araya toplat tırılarak maçlar yapılmağa başlanmış tır. Ovuncular arasında bir zamanlar "Cumhuriyet,, in tefrikuı: Abidin Daver DAV'ER Kancığım burada yapyalnız otur Şunu da söyliyeyim ki Ercümend çok tna, gel içeriye... Bu akşam fevkalâde bir asil bir aileye mensubdur. Büyük babası numara olmak üzere Ali Dayı, bize mani Plevnede Gazi Osman Paşanın kuman söyliyecek, diğer bir saz şairi gelmiş onun Ercümend, o harikulâde sesile şar kı söylüyordu. Berrak ve kıvrak sesi kazinoyu çınlatıyordu. Bu kadar er kenden toplanmalarının sebebini sor dum. O gece yatmadıklarım, sabaha kadar eğlendiklerini öğrendim. Ercümend, o gece arkadaşlanna ziyafet çekmişti. Bu delikanlı zengin değil ama çok cö merd doğrusu... Oynadığı oyunları da para kazanayım diye oynamıyor, vakit geçirmek için oynuyor. Zaten kazandığı da yok gibidir. Hoş kazansa da, küçük oynadığı için bütün kazandığı bir iki lirayı geçmez. Aylığını alır almaz arka daşlarına mutlaka bir ziyafet çeker. Bazan birkaç ziyafet çektiği ve parasız kaldığı da çoktur. Bütçesini düzeltmek için kendini birçok zevklerden mahrum eder. dası altında harbederken şehid düşmüş bir liva imiş. Babası da, miralaymış. Çanakkalede Ingilizlerin ilk karaya çıktıklan günlerde aslanlar gibi döğüşerek şehid olmuş. Şimdi annesile kızkardeşleri varmış. Bazı zamanlar, gayet az masraf ederek ailesine para gönderdiğini de arkadaşı kâtib bana söyledi. Saniha, şimdi, kâğıddan yapılmış güllerinin önüne oturmuş, Ercümendi, görü nüşte o kadar neş'eli ve mes'ud olan bu derdli mülâzimi düşünüyordu. Birdenbire kocası içeri girdi. Kendisi içerde dostla rile eğlenirken kansınm iki adım ötede yapyalnız ve mahzun mahzun oturmakta olması ona dokunmuştu. Mukadderatın esran, genc kadını dü şündürdü. Birkaç akşam evvel, lâmbanm Ercümend, kâtible oynadığı beziği yarım bırakarak altında mülâzim Ercümendle tesadüfünü elinde kâğıdlarla ayağa kalktı la karşılıklı imtihan olacaklar. Gel, eğle ketini çıkardı, sağ elile pehlivanların peş ve düne kadar kendisi için yabancı olan bu rev yapışı gibi bir selâm verdi. Mülâzim meçhul zabite karşı kalbinde duyduğu anî nirsin. Karısının kolundan tuttu, onu dadısını Ercümend, kâtible oynadığı beziği bıraka şefkat hamlesini hatırladı. veya annesini istediği yere sörükliyen bir rak elinde kartlar ayağa kalktı. Her za Bu cazibenin sırrı ne idi? Kaderin bir küçük çocuk gibi sıçrıyarak götürmeğe man yaptığı gibi evvelâ dimdik bir hazırol yazısı mı, bir kadınlık hissi mi? başladı. Geniş omuzlu pehlivan vücudile vaziyeti aldı, sonra; iğildi. Diğer zabit Saniha, hem düşünüyor, hem Ercü Sühanın böyle zıplaması çok gülünç olu ler ve beraberlerindeki birkaç sivil de kalmende bakıyordu. Şimdi delikanlı arkasıyordu. Genc kadınm kocasile beraber ge karak İstanbullu hanımı selâmladılar, zalişi küçük salonda büyük bir hürmet dal b'tler açık göğüs ve yakalarını düğümle nı dönmüş, arkadaşile bezik oynuyordu. görüyordu. gasile karşılandı. Ali Dayı sol elile kas diler, sivıller de kendılerini topladılar. Bir Genc kadın, mülâzımin sımsıkı haki ceke