CUMHURfYET 25 Temmuz 1936 KUçUk Hikfiye N ışan Bibliyoğrafya Anne, Yurd ve Toprak Kokusu Halk Operetinde: Ayşe RADYO Babasının eserini, kızı muvaffakiyetle temsil ediyor Bu akşamki program J İSTANBUL: 18 dans musikisi (plâk) 19 haberler « 19,15 muhtelif plâklar . 19,30 çocuk saa i ti: Hikâyeler 20 çocuk musikisi (plâk) + 20.30 stüdyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi veriie» cektir. VİYANA: 18,05 konser. konuşma 20.05 haberler, hava raporu . 20,15 Eroika: Bethoven * 21.05 Dolfusün olümunün yıldönümü mü • • nasebetile matem merasimi 21.50 orkes^ tra konseri 23,05 haberler, hava rapoc ru 23,15 akşam konseri 23.55 konuş * ma . 24,10 konserin devanu 24,50 gramo^ fon. BERLİN: 17,25 karışık yayın 19,05 küçük orkestra . 20,05 muhtelif danslar 21,05 haber* ler 21,15 balet musikLsi 22,15 dans h a . vaları ve Şan 23.05 haberler 23,20 dans musikisi . 1.05 eğlenceli konser. BUDAPEŞTE: 18,35 roportaj . 19,50 piyano 20.25 konuşma 20,55 bilmeceler 21 30 eğlenceli yaym 22.35 haberler 22.55 Çingene musikisi 23.50 salon orkestrası 1,10 son haberler BUKRES: 18.05 dans musikisi, havadis 19,20 dana musikLsi, konferans 20,25 gramofon21,05 konferans . 21.20 dans havalan 23,50 fransızca. almanca, rumence haberler 24 05 eramofon. LONDRA: 17,20 senfonik konser 18.20 çocuklarm zamanı. havadis, National istasyonu 21,05 senfonik konser 22.20 konusma . 22,35 musiki . 23.15 spor 23.25 havadis 23.35 dans musikisi, Istirahat esnasmda haberler. PARİS [P. T. T.l: 20.40 Fransız ve Danimarka şarkılan . 21,20 Vişiden naklen operakomik yayını, istirahat esnasında haberler. ROMA: 18.20 kon»er, memleket yayinı . 19,25 yabancı dillerde yaym 20,05 e|lenceli musiki . 20.10 seyahat haberleri, Esperanto . 20,25 eğlenceli musiki, haberler20,50 Yunanistan için yayın 21.10 havadis, seyahat haberleri 21.45 komed! 22,45 senfonik konser. havadis . 24,20 ingilizce haberler. cukluktanberi senin için nekadar feda kâr, faydalı, lüzumlu bir dost olduğumu Çituris Basımevi 1936 Fiah 40 kuruş tasdik edersin. Mektebde iken senin yü zünden az dögüşmedim. Sonralan sana Bir müddet evvel gene burada şür her itibarla yardım ettim, para, tavsiye, kitablarından bahsetmiş ve senenin bu herşey herşey verdim... Yalan mı? ilk aylarında basılan otuz küsur kita Doğru... Ben de buna karşı mjn bın isimlerile müelliflerini tanıtmıştık. Bu altı ay zarfında bir de mensur şür nettarlığımı göstermedim mi? kitabı çıktı. Göze çarpan güzelliği ve Vaşör hiddetli bir jest yaptı: hususiyetleri dolayısile ondan da bu Minnettarlık!... Bir de minneettar gün bahsedelim: lıktan bahsediyor!... Dur, minnettarlığı Anna, Yurd ve Toprak Kokusu, Os gösteririm şimdi ben sana! Önce lâfımı man ve Ziya Nebi adlı iki kardeşin ebitireyim! Sermayelerimizi birleştirip fab seridir. Müellifler, çok itina ile bastırrikayı satm almağı teklif ettiğim zaman dıkları, bu kitabı şu cümle ile annele bu işte senin kârlı çıkacağını, bütün işin rine ithaf ediyorlar: «İki kardeş bu kibenim üstüme yıkılacağmı biliyordum. tabımızı, yüzünün tatlı çizgilerini ve Amma arkadaş için insan her fedakârlığa göz bebelkerinin şefkat membaından Ayşe operetinin bestekârı Muhlis Sabahaddin ile san'atkârı Jerar Linto keyifli idi ve bütün bun katlanır... Arkadaş için! Ne sersem şey içtiğimiz zamanları bile hatırlıyama dığımız annemizin ruhuna ithaf ediyoları düşündükçe keyfi büsbütün artıyor mişim YaraLbi! kızı Melek Muhlis Sabahaddin ruz> diyorlar. du. Kendi kendine, memnun, gülümsedi. Muhlis Sabahaddinin bestelediği Ayşe opereti bestekânn en kıymetli eserleLinto, artık iyiden iyiye beliren teh Anne muhabbeti, toprak muhabbeti Vaşörün karısile iki senedenberi, en ufak likeyi karşılıyabilmek için bütün soğuk ve vatan muhabbeti oluyor, olgunla rinden biridir. Birkaç gündenberi, Taksim bahçesinde oynıyan Halk Opereti bir gölge ile bulanmıyan, bilâkis gittıkçe kanhlığını toplamağa çalışarak, azçok şıyor. Osman Nebi onu böylece teren bu güzel opereti temsil etmektedir. Muh lis Sabahaddinin kızı Melek, babasının artan bir aşk hayatı yaşıyorlardı. Hemen metanetle: nüm ediyor: «Sana enginlerde güneşin eserini büyük muvaffakiyetle temsil et mektedir. Baba ile kızın beraberce yahergün buluşuyorlardı. Bir gün evvel, Ne demek istiyorsun kuzum? A selâmladığı. köpüklerin ve dalgaların rattıkları Avse halkın alkıslarile karsılan maktadır. geçirdiği zafer kahramanlarını anlata öğleden sonra Solanj onun apartımanına çık söylesene! cağım. gelmişti. Bu akşam da beraber yemek yiPOLtSTE Dedi. Onlar. dalgalı yelesini rüzgâra ver yecekler, sonra tiyatroya gideceklerdi. DÜN ÜÇ HIRSIZ YAKALANDI Sen, benim evime hergün gelen, miş bir at üzerinde zafere doğru koşan Jerar Linto, aynada kendini bir kere Lâlelide oturan yüzbaşı Cezminin evinkendisine itimad edilen, aile dostu bir ar bir delikanlı gibi dalgaların üstünde daha seyretti; o günkü resmî gazetede kadaş, candan bir arkadaşsın değil mi? bir kıyıdan bir kıyıya, bir ufuktan bir Cim Londosla Kavriyan den üç halı, Eyübde oturan İzzetin e kararnamesi çıkan Lejion donör nişanı vinden de gene halı ve elbise çalan Otedenberi hep böyleydin değil mi? Bu ufka aktılar.> nın kırmızı ^eridine gururla baktı, şap burada karsılaşacaklar Kırşehirli Rasim ile Mehmed dün sivil muhabbete, bu itimada, benden gördü • Ziya Nebi ise bu muhabbeti böyle kasını, bastonunu aldı ve çıktı. gün iviliklere böyle mi mukabele edecek besliyor: Dünya ağır siklet güreş şampiyonu memurlar tarafından yakalanmışlardır. Vaşörün evine geldiği zaman Solanj, Üsküdarda General Muhsinin motö«Ben bir rüzgâr olacağım. tin? Bana ihanet ederek mi mukabelede Cim Londosun pehlıvanlanmızla maç salonda yalnızdı. Linto, şerikinin evde İçimde çiçeklerden, kırlardan ve ba yapmak üzere ağustos içinde şehnmıze ründen bir hayli eşya çalan İsmail Hakbulunacaktın? olup olmadığını bilmediği için, ihtiyaten har sabahlarından yapılmış gizli bir ko geleceği yazılmıştı. Cim Londosla meş kı da yakalanmıştır. Bu üç hırsız bu Deli misin Vaşör? Buna nasıl ihresmî davrandı, zarif bir reveransla iği ku taşıyacağım. hur Rus pehlivanı Kavriyan arasında, gün Adliyeye teslim edilecektir. timal veriyorsun? lerek: Bir sabah Anadolunun en kuytu kö ağustos ayı içinde Italyada bir maç ya ERtMİŞ DEMİR ÜZERLERİNE DÖ Ihtimal vermiyorum, eminim. Gö şelerine doğru tatlı fısütılarla eseceğim Bonjur madam, dedi. pılması evvelce kararlaştırılmıştı. İstanbul KÜLMÜŞ Galatada Zon demir fabzümle gördüğüm şeye nasıl emin olmam? Geçtiğim yerler baharla dolacak.> Fakat Solanj, onun sözünü yanda kesşenlikleri programlarını hazırlıyan komi rikasında çalışan amelelerden Foli ile Utanmazlığı, hakikati inkâr edecek ka Bütün bunlar saf, samimî, özlü, sevgi ti: tenin teşebbüsü üzerine, bu maçın Istan İlya, dün içinde erimiş demir bulunan dar ileri götürme. Dostluğuna aldanmı ana sevgisi, yurd sevgisi şiirleri. Aman dikkat edin, dedi, Vaşör şım amma bu ^öyle devam edemez. Yap Bu iki sesin pürüzsüzlüğünün sebebi bulda yapılması temin edılmiştir. Bunun bir potayı fabrika içinde taşırlarken poşimdi geldi, evde. Sebebini bilmiyorum, tığın hareket çok alçakça birşey! Evet, zorlıyarak değil, duyarak çıkmasıdır. için gerek Cim Londos, gerekse Kavri ta kazaen devrilmiş ve iki amelenin üfakat müthiy hiddetli. Galiba birşeyden alçakça bir hareket! Buna başka isim bu Çünkü genclikleri eserlerinin berrakh yan, Ağustosun ilk haftasında şehrimize zerlerine dökülen erimiş demirden ağır şüpheleniyor.... surette yaralanmışîardır. ğile de anlaşılan bu iki gene, tıpkı gelerek bir maç yapacaklardır. lamıyorum. Chanteclaire gibi, yüksek hislerle dolu Ayni zamanda Türk pehlivanları a O esnada salonun kapısı birdenbire aYarah ameleler baygın bir halde hasJerar Linto, bu kadar hakarete, bil kalblerinin terennümlerini üzerinde yarasında da seçme müsabakaları yapıla taneye kaldırılmışlardır. çıldı ve Vaşör hızla içeri girdi. Iriyarı, hassa Solanjın yanında küçük düşmeğe şadıkları yurdun hakikatinden alıyor caktır. Bu seçme müsabakalannda birinkütük gibi, sakallı, korkunc manzaralı bir tahammül edemedi. Bütün enerjisini topÇALILAR ARASINDA YAKALA lar. ciliği kazanan Türk pehlivan ertesi hafta NAN HIRSIZ Bakırköyüne tâbi Osadamdt. Jerara elini bile uzatmadan, bü ladı, içinden gelen samimî bir isyanla: Chanteclaire «ötmeden evvel tırnakCim Londos Kavriyan maçı galıbile maniye köyünde Hasanın evine dün yük bir öfke ile: Şüphelerin çok gülünc, dedi, Ma larımla yeri kazarken beni görenler yi karsılacaktır. Ooo, geldin ha? diye haykırdı. Bu amafıh, bu hususta seni istediğin şekilde vecek bir eşy aradığıma zahib olurlar. güpegündüz bir hırsız girerek birçok ne şıklık böyle? Ben senin gibi kendime tatmine hazınm. eşya çalmış ve kaçmıştır. Halbuki aradığım ötecek güzel bir yerYENI ESERLER dir. Zira iyice ötebilmek için tırnaklaçekıdüzen vermedım amma! Ben sokaBakırköy jandarma kumandanlığı Şüphelerim mi? Nasıl şüphelerim? rım. teması meneden büüzum şeyleri tahkikata başlıyarak hırsızın ayni köy ğa çıkacak değilım. Evde oturup dinle Havacılık ve Spor Apasıkâr, herkesin bildiği birşey için bertaraf ederek, tamamile toprağa girneceğim. Ben senin gibi monden deği Havacılık ve Sporun tenımuz 936 sayısı sakinlerinden amele Şerif olduğunu tesşüphe mevzuu baholur mu yahu? Ya melidir. O zaman ancak istediğim gibi her zamanki gıbı temiz ve olgundur. İçin bit etmiş ve kendisini Bakırköy çimenlim, poh poh içınde yaşamıyorum ben! nında taşıdığın. kollannı kabarta kabarta ö'terim. Muvaffakiyetimin sırrı budur. de şu yazılar vardır: Kanadlı nesil Serto fabrikası civarında saklandığı çalıÇalısıyorum! Lüzumundan fazla çalışı karşımda gezdirdiğin şeyin şüphesi olur Toprakla temasa geldiğim zaman bo ver Ziya. İnonü sırtlarmda Behçet Kelar içinde çaldığı eşyalarla birlikte yayorum. Nasıl, dün iyi eğlendin mi? Oh, çazımdan çıkan ses öyle zorlıyarak çık mal. Inönü havasında M. Nureddin. Fırmu? kalamıstır. oh âlâ! Memnun oldum. Bugün de keymaz. Zira o, toprağın massedilmiş usa tınalı havada ucuş Abidın Daver. Habe. Vaşör bir lâhza sustu. Jerar, onun ne şistanda uçağm oynadığı rol, Tayyarecı . fin yerindedir inşallah. Tabiî, serbestsin resinin vücudümden geçen terennüm ikte seyrusefer, Yıldızdan ana vatana (büçünkü. Sen enine boyuna gez, ben sa demek istediğini pek anlıyamıyordu. Va leridir. Daima ziyayı, aşkı davet edon yük hikâye), 936 Berlin Olimpiyadları. BüTegekkür bahtan akşama kadar fabrıkada pala ça şör, ciddiyetle sözüne devam etti: nağmelerdir> der. tün okurlarımıza tavsiye ederiz. Şişli Sıhhat Yurdunda apandisitten Bu hareketini tamir edebilmek için layım. Bir haftadanberi öğle yemeğine Varlık ameliyat oldum. Vücudümün yağlı olAnne, Yurd ve Toprak Kokusu işte Onbeş günde bir cıkan san'at ve fikir masına rağmen ameliyatı on iki dakika eve gelecek vakit bulamıyorum. Amma v ^cağın yegâne şey, bana da bir ni hep böyle nağmelerle doludur. Müellifmecmuası Varlığm 15 temmuz tarihli 73 gibi pek kısa bir zamanda hiçbir ağrı gene kulağıma birşeyler çalınıyor. Ha şan verdirmektir. leri tebrik eder ve eseri ince hislerin uncu sayısı guzel yazılarla çıkmışür. Bu ber verenler var. Hos, haber vermeğe de Jerar Linto, şaskınlıktan, bir hayret tasvirinden zevk alan, edebî bir güzel sayısile nesır hayatınm dorduncu yılına hissettirmeksizin yapan ve ameliyat eslik karşısmda heyecan duyan okuyucu basmıs olan bu guzel mecmuayı butun o nasında müşfik sözlerile beni oyalıvan lüzum yok ya, kör kör parmağım gözü nidasını gızliyemedi: memleketimizin pek kıymetli ve de kurlarımıza tavsiye ederiz. ne! Hayli küstah şeymişsin yahu! Ay! Bütün bu lâflar nişan için larımıza hararetle tavsiye ederiz. ğerli operatörü M. Kemalle hastane Ağac Vaşör, odada bir aşağı bir yukarı do miydi? Ağac mecmuasmm 16 ncı sayısı fevka de gördüğüm temizlik, bakım ve servislaşıyor, balyoz gibi yumruklarını sallıya Tabiî, nişan için ya! Benim hak tesir yaptı... Suçlu gibi bir tavır aldın! lâde bir şekilde çıktı. İçinde Necib Fazıl. lerdeki intizam ve ciddiyetle hususatı sallıya homurdanıyordu. Linto, şerikinin kım olan bir nişanı sen nasıl kendine Mademki nişandan bahsettiğimi bilmi Ahmed Hamdi. Suud Kemal, Asaf Hâlet saireden de Yurd müdiresine teşekkürherşeyi ı i ber aldığmı düsünerek müthis malediyorsun? Nişan almak hakkı fab yordun, demek ki senden başka bir şi Salih Zeki, Cevdet Kudret, Miraç. Cahid lerimin sayın gazetenizle ilânmı dıle Sıtkı. Zahir Sıtkı, Şerif Hulusmin yazılabir korkuya tutulmus, Solanjın yüzüne rika direktörlerinindir. Direktör sen mi kâyetim olması ihtimali de var... O ne rı. aynca kronıkîer. resim ve karikatür. rim. bile bakmağa cesaret edemiyordu. Bel sin? Hayır. O halde? Ben sabahtan ak olabilir? Benim bilmediğim başka birşey Hararetle tavsive pderiz Emekçi topçu albayı B. Vardar libelirsiz bir sesle: sama kadar bütün fabrikanın işini göre mi var?... Misafir böyle mi karşılanır? dedi, yim, didineyim, öleyim, gebereyim, nişaSustu. Kendi sözleri kendini şüpheye ne oluyorsun? Bu ne demek? nı sen al. Yağma yok oğlum! Tanıdıkla düşürmüş gibiydi. Gözleri Jerardan kaBuıjün rın, monden münasebetlerin sayesinde, e! rısına gidiyor, bir ona, bir ötekine bakıVaşör birdenbire durdu: Ne demek midir? Şu demektir ki altından kendine nişan kopar, beni atlat, yordu. Solanj, sapsan kesilmiş, Jerar, nişanı göğsüne tak, karşıma çık; bir de düşmemek için bir koltuğun arkalığına seninle görülecek hesabım var! Reviisü yeni programında Solanj, korkudan bitab bir halde çe utanmadan «ay, bu lâflar nişan için miy dayanmağa mecbur olmuştu. kilip gitmek için ayağa kalkmağa hazır di?» diye sor!... Tabiî nişan içindi. Ne Vaşör, yumruklarını kaldırdı; fakat Fevkalâde kostümler Muhteşem müsamere zannediyordun? Bu suali ne diye sordun? müthis bir cebri nefisle öfkesini zaptetti lanıyordu. Vaşör birdenbire ona döndü: BUyük muvaffakıyetler kazanan bir R E V U «Seni istediğin şekilde tatmin ederim» di ve camlan zıngırdatan bir sesle gürledi: Gitme, otur! diye haykırdı. CUMARTESi ve PAZAR bütün varyete programile Sonra tekrar Lintoya döndü ve devam ye döelloya davet eder gibi hareket ta Defolun! Defolun! İkiniz de defobüyük matine Saat 24 ten sonra herkes kınmana ne lüzum var? O halde... O lun, gidin! etti: Görüyorsun ya sakinim; sükunetle halde... Deminki korkak tavrın neydi? Çeviren: konn«uvorum. siikıinetle anlasalım. Co .Evet. evet... İlk sözlerim sende tuhaf bir HAMDİ VAROĞLU Jerar Linto, o gününii at yarışlarında geçirmiş, akşam yemeğine çıkmak üzere apartımanında giyinmekle meşguldii. O akşam pek keyifli idi. Hayatta her iste diğine nail olan bahtiyar fanilerden biri idı. Heniiz gencdi. Sıhhati mükemmeldi, büyük bir serveti vardı. İradı, hiç çalış mğa lüzum kalmadan her ay tıkır tıkır eline geliyordu. Şeriki Vaşör, fabrikanın bütün işlerini tek başına idare ediyor, kendisinden en ufak bir iş bile beklemi yor, hatta fabrikaya uğramasına lüzum bile görmüyordu. Fazla olarak, kendin den üç dört yaş büyük bir çocukluk ar kadaşı olan bu Vaşörün çok güzel, çok cana yakın, fındıkkurdu gibi bir karısı vardı... Büyük güreş maçı C J Bu gece nöbetçl olan eczaneler şunlar. dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda fSanm), Alemdarda (Sırn Rasim), Bakırköyde (İstepan), Beyazıdda (Cemil), Eminönünde fBenason), Fenerde (Vitali), Karagumrükte (M. Fuad), Küçükpazarda fYorgi), Samatyada (Erofi losı, Şehremininde (A. Hamdi), Şehzadebasında (ismail Hakkı). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada fHüseyin Hüsnü), Hasköyde (Nesim Aseo\ Kasımpaşada (Müeyyed), Merkez nahiyede fDella Suda), (Klnyo li), Şişlide (Narglleciyan), Taksimde (Li. monciyan). Üskudar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Ta naş), Kadıköy, eski İskele caddesinde (Bü. yük), Kadıköy. Yeldeğirmeninde (Üçler), Üskudar. Çarşıboyunda (Ömer Kenan). Nöbetçi Eczaneler , konferansiar, İstanbul Müddeiumumiliğinden: Gerek tatilden istifade ve gerekse mezuniyet ve sair suretlerle İstanbula gelen hükkâm ve mumurini adlij'enin acele olarak buradaki adreslerinin ya bizzat veya bilvasıta memuriyetimize bildirmeleri. nin gazetenizle ilânmı dilerim. Mezun hâkimleri davet TAKSÎM R4HCFSÎNOE H A L K OPERETİ Bu akşam 21.45 te Melek ve Muhlis Sabahaddin iştirakile AYŞE Büyük operet Pek yakında B A B A L I K Masalarımzı ayırımz Tel. 43703 Pazartesi Kadıköy Süreyya sinemasında Telli Turna NALK OPERETİ muştu. Muriel Smith anladı, en küçük bir gecikme çok pahalıya mal olurdu. Bunun için dehliz boyunca koşmağa başladı. Biran için, methale doğru koşma ğı aklından geçirdi, fakat bu kapının kapalı olduğunu düşündü. Önüne bir merdiven çıktı, biricik kurtulma ümidini orada bularak oraya atıldı ve koşa koşa merdivenleri tırmandı. Odanın kapılannın sokağa bakması lâzımdı. Bunlardan birini açarak «îm dad!» diye bağırmağa vakit bulurdu. herhalde. Hatta icabında kendini aşağı bile atabilirdi. Arkasında bir gürültü duydu. Bu, korkunc herifin derin nefes alışı idi. Muriel, bir ok gibi ileri atılarak, ö nüne gelen ilk kapıyı itti ve pencereye koştu. Dışandan pancur gibi görünen tahta yapı, arkadan duvarla kapanmış tı. Adam odaya girmişti bile. Şikârının artık kaçamıyacağından emin olduğu cihetle, memnun memnun homurdanı yordu. Gene kadm artık mücadele etmedi. Gözlerini kapayıp ağzını aralıyarak, bitkin bir halde bekledi. lArkası var] TAKSİM BAHÇESi TAMARA BECK KARAMBA DANSiNG' e gitmelidir. ölçmek için deiiklerden bir göz attı. Bun kusu daha havada dalgalanıyordu. Fa nn öbür tarafına attı. Vücud öbür odada lardan birine mavi renkli küreyi sıkıştı kat zehir, kuvvetini kaybetmişti. Gene yere düşünce gene kadınm dudaklarında rarak içeri attı. kadının sadece hafif hafif başı döndü. bir gülümseme belirdi. Çünkü biliyordu «Cumhuriyet» in zabıta romant: 115 Küre, adamm ayaklanna düşerek o Bütün gayretini toplıyarak, kurduğu pro ki Cedric Lacy artık hertürlü tehlikenin nu yerinden sıçrattı. Bu, yere diişerken jeyi kuvveden fiile getirmeyi bir vazife idi. Yazan: ChaHes de Richter yalnız, kırılan bir cam sadası çıkarmış ve bildi. Cedric Lacynin ne zamandanberı haricinde o anda az kaldı haykıracakh. Fakat orada olduğunu bilmiyordu. Tehlike her Hatırladı ki artık kaçamazdı ve kazdığı adam da, haykırarak ayağa kalkmıştı. Karannı vermişti, bundan dolayı bü Boğulur gibi olarak elini boğazına gö dakika yüzgösterebilir ve o zaman ne ceza kuyusuna kendi düşecekti. tün soğukkanlılığmı topladı. Tehlike a türdü. Sonra birdenbire yere yuvarlandı. Murieli, ne de Cedrici hiçbir şey kurtaraMuriel Smith, rengi atmış, fakat dimnında onu hiçbir zaman yalnız bırakmı Bir saniye kadar kalkmağa uğraştı. mazdı. dik, kaderin darbesinin üzerine inmesini yan nüfuzu nazar kuvveti gene gelmişti. Fakat sol tarafa dönerek bir daha kımılDoriaya ilk randevuda rasgelen adam, bekledi. Tafsilâtmı ayn ayrı gözden geçirerek bir damadı. Irakta cari işkencelerin dehşetini anlatır* * * plân hazırladı. Muriel, bu plânın tatbik Muriel Smith bu anı beklememişti. ken mubalâğa etmemişti. Kapıyı açan, küçük cüsseli, beyaz saedilebileceğini görünce, bir saniye kay Küreyi fırlatır fırlatmaz eline bir san Murielin şakakları, bir taraftan uyuş kallı, kalın kaşlı bir adamdı. Gözlerinbetmeden, derhal işe başladı. dalye geçirerek bölmeye indirdi. Biraz turucu maddenin, diğer taraftan da ha de, hoşa gitmiyen bir parlaklık, dudakİlk aklına gelen çare, öbür odada otu çıtırdı oldu, fakat hiçbir şey yerinden kı lecanm tesirile, sert sert vuruyordu. Gene larında tüyler ürpertici bir tebessüm varran adama tehlikeyi haber vermek ve mıldamadı. kadın, Cedric Lacynin vücudünü kaldı dı. Üzerine bir hastabakıcı gömleği giykendini tanıtmak olmuştu. Fakat o an İki misli gayret ederek, sandalyeyi rarak duvann dibine kadar götürdü. mişti. Zor nefes alıyor ve göğsünden bir da, dudaklarında bir tebessüm belirmiş bölmeye bir daha indirdi, o kadar ki e Muriel Smith atlet bir kadındı. Fakat hısırtı çıkıyordu. ve kendi kendine sormuştu. «Beni tanı • linden bile yaralandı, fakat buna aldır bugün onu gören, kuvveti on misli artmış, Herif, döşemeyi kaplıyan tuğla ve yınca ve karşısmda bir casus krW!ından madı. tahta parçalanna baktı. Bir şey anlıyaderdi. başka birşey görmeyince, sözlerime inaDaha büyük bir gayret altında bölme Hiç güçlük çekmeden Cedrici, deliğe madı, kanlı gözlerinı Muriel Smithe çenacak mı acaba?» Şimdî onu ikna etme nihayet yıkıldı ve yere birkaç tane de kadar kaldırdı. Maksadı, onu, arka ta virdi. Birdenbire bir kahkaha kopardı, nin zamanı değildi. tuğla düstü. İki ev arasında bir geçid a raftaki masanın üzerine yavaş yavaş bı iki elini uzatarak gene kadına doğru i Dudaklarmda sık sık dolaşan m'uam cılmıştı. Muriel Smith, sevdiği adami rakmaktı. Fakat korktuğu başına geldi. lerledi. Muriel Smith ürperdi ve ondan malı fjüiümseme tekrar kendini gösterdi. kurtarabilecekti. Kapının kilidi çevrildi, bir homurdanma kurtulmak için bir adım geriledi. Gtnc k*Jin elini cebine atarak çantasını Bir masa çekerek üzerine bindi ve du işitildi. Eşikte bir adam vardı ve içeri giHerif onu kovalarken, bir sandalyev««rdh. SOIÎIJ »çh ve içir.den, mavi renkli. varın üstünden kendisine bir yol buldu. recektı. nin yerde yattığını görmiyerek ona çarpcamdan fm Mre çıkarılı. öbür tarafa kendisini attığı vakit biraz O zaman Muriel, kendi şahsının em tı ve az kaldı düşecekti. Muriel bu esnaMuriel takrar chıvara geldi. Mesafeyi fenalık hissetti. Bir nevi acıbadem ko niyetine bakmadan, elindeki adamı duva da birşeye dikkat etti: Kapı açık kal Beşi kırk iki geçe mıştı. Eğer oradan kaçmağa muvaffak olabilirse belki de kurtulabilirdi. Bütün soğukkanlılığmı toplıyarak bu ihtima li iyice hesabladı. Herif hiddetten gürliyerek doğrul muş ve yeniden gene kadına doğru ilerlemeğe başlamıştı. Muriel duvara dayanmış, metin bir halde herifi bekledi. Yalnız yan tarafta kaçacak bir yer vardı. Herif yavaş yavaş yürüyordu. Göz lerindeki alev daha fazlalaşmıştı, du daklarında ise, zaferinden emin bir kimse tebessümü hâlâ dalgalanıyordu. Onu gören, fare ile oynıyan bir ke di, derdi. Gene kadını omzundan yakaladığı zaman, Muriel silkindi, yere eğilerek bir tuğla alıp herifin suratma yerleştirdi. Adam, gözü kararmış, geriledi. Hiddetten haykırmış ve ellerini yüzüne kapamıştı. Müteakıb saniyede Muriel Smith kapıya doğru atılmış, ve dışarı çıkmca arkasından itmişti. Kapı hızla kapanınca anahtarı da düşmüş, ve gene kadm da, dehlizin karanlığmda, onu aramakla vakit kaybetmek istememişti. Dığer taraftan herif te hemen kendini toparlamış ve şikânnm arkasından koş