CUMHURtYET 5 Temmuz 1936 Küçük Hikâye Zenciler korkuyu unutunca. ' Amerikan hikâyesi tası düştü ve içindekiler öteyeberiye dağıldı. Siyah parmaklar harekete geldi ve paralar toplandı. Bizden para çalmışlardı, sesleri yükseldi. Paralar ceblere dağılmıştı. Yaşlı bir zenci gencleri teskine çalıştı; ve suratına bir yumruk yedi. Evet, bu zencilere birşeyler olmuştu. Hıç kimse bunun ne olduğunu bılmedığı gibi, sebebini araştırmak ihtiyacını da duymuyordu. Siyahlar ve beyazlar korkuyorlardı.Fakat bu korku zencilerde tatlı bir manaya malikti, ve bir arzunun geri itilmesi tesirini arzediyordu. Bir sokak başındasmız, ve kendi kendinize öteki başında ne olabıleceğini soruyorsunuz. Tecessüsün tahrikile bir a dım atıyor, fakat garib ve hoş bir baş dönmesi hissediyorsunuz. Gene bir adım atıyorsunuz, gene bir baş dönmesi. Bunu daha fazla tatmak istiyor, ve koşmağa başhyorsunuz. Yaptığınızın tehlikeli olduğunu biliyorsunuz, fakat içinizde sizi bunu yapmağa zorlıyan mukavemet edilmez bir kuvvet vardır. Dört asırlık tazyik, bu kadar derin işlemış bir acı, birden satha çıkıyordu. Gayrimeş'ur bir surette, bütün zenciler Joe Louisnin adalî yüzünde ıntıkam hulyalannın sanki tahakkukunu görüyorlardı ve Joe Louis kazanmıştı! Boksör Louisnin bu muvaffakiyeti, sevki tabiile ve maşerî bir hamle ile, beyazlara galib gelmenin mümkün olabileceğme işaret olmuştu. Intıkama susamış zenciler muayyen bir müddet bu kuvvetli olmanın başdönmesini yaşadılar, yere serılmış bir hasım önündeki nıhayetsiz galibiyet sevincini tattılar. Bir müddet sonra polisler yetişti. Tekrar gidip gelme başladı, beyazlar nefes aldılar, ve kanlan tekrar yanaklannda tatlı tatlı dolaşmağa başladı. Dağılan zenciler kaldırımlar boyunca nefes nefese, öteyeberiye sabit bakışlarını takarak, bekleşiyorlardı. Hiç birşey bilmiyorlardı. Tatlı birşey Iıissetmişlerdi, bunu biraz daha yaşamak istiyorlardı. Fakat, korku, gayet iyi tanıdıkları ve biran unuttukları o korku gene kendisini hissetiriyordu. Bibliyoğrafya Halk îçin Hekim Öğüdleri Akşam Basımevi 1936 Fiatı 150 kuruş Bizde en noksan neşriyat şüphesiz monoğrafiler ve geniş bir halk tabakasına hitab eden umumî bilgi eserleridir. Memleketimizde yeni Türk harflerinin okumayı herkese mümkün kıldığı bu mes'ud devirde, büyük bir okur yazar ekseriyeti için bu gibi eserlere şiddetle ihtiyaç vardır. Bu sebebden Ahmed Asım ve Naim Onurun «Halk İçin Hekim Öğüdleri> zamanmda neşrolunan kıymetli eser lerden biridir. Kitabın ön sözü nesillerin hastalık sız, gürbüz ve neş'eli yetişmesini <hasta olanları tedavi ve ameliyat etmekle değil, daha ziyade ferdleri hasta olmaktan korunmakla temin kabildir.> Diyor ki pek doğrudur. Bu gaye ile, her gün Akşam sütun larında neşrettikleri «Hekim Öğüdleri> ni, bu iki doktorumuz, kitab şeklinde de ortaya çıkarmayı düşünmüşler. Bu yazıları, resimlerle süsliyerek, daha cazib, daha faydalı yapmaya çalışmış lar. Hekim Öğüdlerindeki belli başlı bahisler: Mükeyyifata, kanser, apandisit, şeker ve tifo gibi hastalıklara; nezle, grip ve soğuk alğınlığile zatürrieye; tansiyona, büluğ ve gebelik zamanla rma ve bunlarm tevlid edebileceği bütün hastalıklardan korunma çareleri ne: çocuk bakımma ve terbiyesine, deniz ve güneş banyolarına. uykusuzluğa. tere ve şişmanlığa; kanamalarda ilk yardıma. zehirlenmeye ve bu gibi muhtelif hastalık ve sağlık işleri üzerinedir. Kitabda hastalıklardan korunmak için çareler gösterildiği gibi. şüphe edi len vak'alarda derhal bir doktora mü racaat te ehemmiyetle tavsiye edil mektedir. Hastalık anında vakit ve zamanile müdahale edilirse bir çok fenalıkların önü alınacağından bu tavsiye pek ye rindedir. Mümkün olduğu kadar faydalı olan bu kitabı daha faydalı kılabilecek bir çare bulunsa. yani fiatını biraz daha ucuzlatmak mümkün olsa, nekadar iyi olacak. Bu bir temenniden ibarettir. Yoksa biz de muhterem doktorlar gibi kitabm değerini kolaylıkla takdir ede riz ve bu kitaba. verdiği kıymetli malumatı tartarak, fiat biçilecek olsa, daha fazlasmın da istenildiğini ilâveyi, hakıkat namma, bir borc biliriz. Sergiye tehacüm Evvelki gece sergiyi dört saat içinde 5000 kişi gezdi RADYO Ç Bu akşamki program İSTANBUL: 12,30 muhtelif plâklar neşriyatı Te halfc musıkisi 18 Taksim bahçesinden nakiL Muhtelif varyete numaralan 20 sololar (plkk) 20,30 stüdyo orkestraları . 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. VIYANA: 19 eğlenceli konser . 20.05 spor ve sal re . 20,15 konserin devamı 21,05 edebî yayın 21,10 komedi 23,05 haberler, spor 23,25 şarkılar ve opera havaları 24,05 konuşma. dans musikisi. BERL1N: 17,05 Lâypzigden konser 19,05 meşhur şarkılar . 19,45 piyes: Yalan müsabaka sı 20,45 spor haberleri 21,05 plâjlarda çalınan havalar 22,05 askeri mızıka23,05 hava raporu, havadis. spor 23,35 dans musikisi . 1,05 son numara. BUDAPEŞTE: 18.35 konser 19,20 konferans 19,50 Şan konseri . 20,25 spor röportajı 20,55 konferans . 21,15 komedi 23,05 haberler, spor 23.25 opera orkestrasınm konseri 24.50 fransızca haberler 1,05 son haber. ler. BÜKREŞ: 18.05 konser 19,05 ziraat haberleri19,25 konser, konferans 20,25 konserin deva mı . 21.05 piyes 22,05 musiki . 22,35 ha berler, spor 23 konser 24 haberler. LONDRA: 19,50 orkestra konseri 21 dinî yaym, hatıralar . 21,55 havadis, edebî yaym22,25 musiki . 23.20 Şan ve mandolin konseri 23.50 son numara. PARİS [P. T. T.]; 17.50 gramofon . 18,35 piyes 19,35 havadis . 20,45 konuşma, karışık program 21.20 operet parçaları 23,05 güzel ninniler 23.35 havadis 23,50 dans musikisi. ROMA: 17.05 gramofon 18,05 şimalî İtaly»,dan nakil . 19,35 gramofon, spor, gramofon, havadis 21.35 konuşma 21.50 muhtelif operg parçaları, istirahat esnasında fco nuşma 24.05 havadis, sonra dans musikisi. Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on. Sonra da: Joe Louis galib! Bu kelimeler söylendikten, ve Max Baerle dövüşen Louisnin eli gakbiyet alâmeti olarak yukarı kaldırıldıktan beş dakika sonra, kazinolardan, mağazalardan, berber dükkânlanndan, karanhk apartımanlardan çıkan zenciler bütün caddeleri kapladılar, meydanlara doldular. Maç Şikagonun cenub mahallesinde yapılmıştı. Şapkalarını havaya atarak: Louis, Louis, Louis! diye hep bir ağızdan bağırıyorlardı. Gazeteci köşklerinden gazeteleri alıyor, ve önlerine kattıkları Yunanlıların hayret dolu bakışları karşısında, parçalıyor, ve onlann saçsız başları üstiine fırlatıyorlardı. Sarhoş gibi sağa sola yıkılıyor, tanımadıklarınm ellerini sıkıyor, ve lâiibali bir eda ile omuzlarına vuruyorlardı. Bu anî bir ba'sü badelmevtti. Sanki dinî bir atmosfer teşekkül etmişti. Burada dinî tabiri bir vahdet, bir kaynaşma doğuran his olarak anlaşılmalı. İki saat siiren boks maçından sonra, South Parkway ile Prairie Avenue arasındaki sahayı bir siyah başlar denizi kaplamıştı; sevıncınden çıldırmış yirmi beş bin zenci, belli olmıyan bir istikamete doğru sürüklenmek üzere orada toplan mışlardı. Dükkân sahibi beyazlar mağazalarının kepenklerini indirmek için acele ediyorlar; kapıların arkalanna saklanı yor, mahalle aralarında dolaşan bu insan sürüsüne hayret ve dehşetle bakıyorlardı. Hakikaten bu adamlara birşeyler olmuştu. Bu o kadar anî olmuştu ki, civardaki bütün bevazlar korkudan felce uğramış gibiydiler. Biliyorlardı ki, birşey patlak vermiş, uzun zamandanberi şüphe ettikleri, fakat artık yatışmış sandıklan birşey.. Bütün bu insanlar bir hamlede nereden çıkmıslardı? Daha kötüsü, böyle nereve aidiyorlardı? Korkudan bulanmış gözlerde: «Bu zencilere ne oluyor?» suali okunuyordu. Bir tarafta beyazlar, bir tarafta zenciler kendi derdlerine düştüklerinin farkında idiler. Zenciler beyazların kendilerine yaptıkları bütün fenalıkları, haksız küfürlerini hatırlıyorlardı; ve gözlerinin önünde, birden, sefaletleri, açlıkları canlanıyordu. Beyazlar da, kendi kendilerini yokluyor.bu siyah insanhğa karşı takıb ettikleri hareket tarzında haklı olup olmadıklannı düşünüyorlardı. j Sergide bir paviyonda bayanlara kolonya veriliyor Sekizinci Yerli Mallar sergisinin dün ikinci günü idi. Sergi evvelki akşam saat 20 de, davetlilerin gezmesinden sonra umuma açılmış ve gece saat 24 e kadar açık kalmıştır. Bu kısa müddet zarfında sergiyi 5000 kişinin gezdiği satılan biletlerle tesbit edilmiştir. Dün sergi daha sabahtan itibaren pek kalabalık olmuştur. Kapıda dühulıye almanın da sergiye gelenlerin miktarı üzerinde hiçbir menfi tesir husule getirme diği anlaşılmıştır. Kalabalık bilhassa akşamüzeri çok artmıştır. Sergiye yeniden bazı müesseseler iş tirak etmektedir. Dün sergide yeni pa viyonlar yapıldığı görülmekte idi. Ayakkabıcılar kooperatifinin zarif paviyonu da bu meyandadır. Sergide maruf dekoratörümüz Salâ haddin Refik tarafından ince bir zevkle yapılmış olan Türk antrasiti paviyonu bilhassa takdirler toplamaktadır. Halk Opereti sergi münasebetile dün akşamdan itibaren her akşam program değiştirmeğe başlamış ve sergi dolayısile getirilen Avrupa trupu da kapalı bahçede temsillerine başlamışbr. Dün şehrimize gelen Maliye Vekili Fuad ve Maliye Müsteşan Faik Yerli Mallar sergisini gezmişler ve beğenmiş Ierdir. Sergiyi dün 25 bin kişi gezmiştir. Boğazlar davasında yeni safha ğı ziyadesile arzu eylediği aşikârdır. Umum için kabule şayan bir plân bulunup ta buna karşı yalnız İtalya muhalif kaldığı takdirde İtalyanın muvafakatini bile beklemeksizin lngilterenin anlaşmayı yapmak tarafmı iltizam eylemesi muhte meldir. lngilterenin zecrî tedbirlerden dolayı husule gelen gerginlik esnasında karşılıklı yardım için yapmış olduğu taahhüdü idameye kendiliğinden karar vermiş bulunmasına ve Akdenizdeki donanmasını geçen ağustostaki dereceye kat'iyyen indirmemeği tasmim etmesine büyük ehemmiyet verilmektedir. lngilterenin bu hareketi murahhaslardan bir çoğunu hayrete düşürdü. Çünkü lngilterenin artık Akdenizdeki lngiliz Italyan gerginliğini tahfif edeceği ve Avrupada emniyeti iade için İtalyanın teşriki mesaisini temin edeceği bekleniyordu. Fransa Başvekilile Hariciye Nazın lngiliz heyeti murahhasasının takib edeceği hattı harekete uymak taraftan bu lunuyorlar. Maahaza Fransa Hariciye Nezareti vaziyetin yeni inkişafını pek hayırh telâkki etmemektedir. Fransız dış politikası daimî müdiranının Avrupanın ortasındaki ve cenubundaki ahvalin takib eylediği maceradan zi yadesile endişe ettikleri aşikârdır. Bunlar îtalya ile Yugoslavya arasın daki muhaberatın iyileştirilmesi için evvelce Fransanın başladığı sây ve gayrete devam edılmesı ve Yugoslavya ordusu nun asrî esleha ve levazımla teçhiz edil mesine Fransanın yardım eylemesi fikrinde bulunuyorlar. Onlann telâkkjsine göre Yugoslavya ile Romanya ve Çekos lovakya endişe verecek bir süratle, Fransa tarafından Almanya tarafma geçmekf " imisler...» İngilizler yeni bir proje verecekler Montrö 4 (A.A.) Anadolu Ajansının hususî muhabirinden: Montrö Konferansının on güne kadar bitmesine muhakkak nazarile bakılmaktadır. Bir iki nokta müstesna olmak üzere başhca noktalar üzerinde heyetler arasında itilâf hâsıl olmuştur. İngilizler muaddel bir konvansiyon projesi tevdi edeceklerini tek nik komiteye bildirdiler. Umumî içtima pazartesi akdedilecektir. Yardım mı? Yardım ya! Kapıya doğru iğilmişti, dinliyordu. Yardım beynine indi, olduğu yere yıkıldı! Sizden şüphelenmesi ihtimali yok mu? Hem evet, hem hayır. Ikimiz yalnızdık amma sokak herkesin malı olduğu için, o aralık birisi geçip görebilirdi. Za ten ben tedbırli davrandım, avazım çıktığı kadar «arkana dikkat!» diye bağırdım. Dönmedi mi? Vakit kalmadı ki! Olsa olsa benim ortadan kaybolduğuma şaşardı. Fakat benim, ben olduğumu anlıyabılecek miydi? Ben sonradan yapılan tebdili kıyafetlere güvenmem, önceden yapılanların ehemmiyeti vardır. Geçen gece sanşmdım, bıyığım vardı, ve epeyce topallıyordum. Herhalde ararsa o kılıktaki adamı anyacaktır. Fena tertib değil. Genc adam bu sırada, yanında genc bir erkekle beraber oradan geçen suvarc Geceyarısı, zenciler, evvelce intikam icin fırladıkları kazinolarda, mağazalarda, berber dükkânlannda, karanlık apartımanlarda, bu kükremiş hissi farkında olmadan belki dinlendiriyorlardı. Tezahürat ehemmiyet kazandjıkça, Çeviren: genc zenciler kendilerini serkeşliğe müsaSERİF HULUSt id hissediyoriardı. Arabaların basamaklanna atlıyor, ve içlerindekilere: «Louis tarafından mı, Baer tarafından mısınız?» diye sormağa başhyorlardı. Bu hassasiyet Elâzizli müteka anında, bu suale verilecek cevab, kimle id albay Hamdi Fırin dost, kimlerin düşman olduğunu gös rat tedavi edildiği terecekti. Haydarpaşa Nü Şayed cevab biraz tereddüdlü olursa, nıune hastanesin etmiştir. zenciler gülmeğe başlıyor, ve: «Baer ha? devefat Merhumun cena ha, ha! Şuna da bak! Joe Louis onun ensesinde boza pişirmedi mi? Joenin, Bae zesi bugün saat on rin oyunlarına ehemmiyet vereceğini mi birde Nümune has zannediyordunuz? Artık korkumuz yok, tanesinden kaldırıvakri gelince, biz de tıpkı Joe Louis gibi larak Selimiye ca hakkımızı istiyeceğiz, biz de onun gibi rnisinde namazı kıistediklerimizi kazanacağız!» diye kahka lındıktan sonra Karacaahmedde mak beri mahsusuna defnedilecektir. Bü ha atıyorlardı. tün hayatını muhtelif cephelerde yur Zencilere kafa tutmak istiyen bir taksi dunun selâmet ve saadetine vakfeden şoförünün arabası beş dakika içinde parça bu kıymetli vatan çocuğuna son arka parça edildi. Gittikçe cesareti artan teza daşlık vazifesini yapmak istiyenlerin hüratçılar otobüsleri, kamyonları, vesaiti muayyen vakitte Nümune hastanesine nakliyeyi durdurmağa başladılar. Bir teşrifleri rica olunur. siklonun bir ormanı yutması gibi, bağırarak yürüyor, ve önlerine çıkan herşeyi kınp devrriyorlardı. Korkak şoförler geriSevgili babamın acıklı ölümü üze ye dönüyor, çocuklar gibi kaçışıyorlardı. rine bizi sevenlerden gerek bizzat ve Bütün diinyanın bizimle beraber sevinc duymasını istiyoruz, diyorlardı. gerekse telgraf ve yazı ile taziyelerini San ve titrek beyazlar da, arabaların bildiren saygı değer zevata teşekkür ve dan inip ister istemez tezahüratçılar arası mmnettarhğımı gazetenizle bildirme na kanşıyorlardı. Bunlar da kendilerinde nizi dilerim. Korgeneral Asım refikası birşeyler hissediyorlardı. Nahide Asım Gündüz Kalabalık arasında, yere bir para çan Müessif bir ziya TAKSIM BAHCESINDE Teşekkür {Baş tarafı 1 ıncı sahıfede\ rek bu deniz yollarının üzerinde beynel milel bir komisyonun nezareti devam etmesi için lngilterenin izhar eylediği arzuya Türkıyenin gösterdıği muhalefetın hakikî sebebi bu hassasiyettir. Türkiyenin Boğazlardan geçecek ti caret gemilerine koymak istediği usul ve nizamların bırçok müşkülât ıhdas eyle diğini öğrendim. Bahrî mütehassıslar arasında ahiren kabul edilen fikir lngiliz kabinesi tarafından tasvib edilecek olursa sulh zamanlarında askerî nakliye gemileri dahil olduğu halde harb gemilerinin Boğazlardan Karadenize girmeleri ve oradan çıkmaları meselesi hakkında bir tesviye sureti bulmağa imkân hasıl ola caktır. Bahrî mütehassıslar arasında hasıl olan itilâf, Rusyanın iddia ettiği vechile Ka radenizde büyük bir donanma yapmıya cağı faraziyesi üzerine kısa müddetli bir Bütün yeni VARYETE anlaşma yapılmasına aıddir. E.ğer Rusya programile Karadenizdeki bahrî kuvvetlerini artıracak olursa ona göre Akdenizden Kara denize geçecek kuvvetlerin miktarı da artırılacaktır. Saat 21 den itibaren Bu suretle Lozan muahedesindeki esaslar muhafaza edilmiş olacaktır. Tabldot 150 kuruş Bu muahedeye göre Karadenize girecek bahrî kuvvetlerin miktarı KaradenizHergün saat 17 \ ta deki en büyük denız devletmın donanmaMaestro Urzigeanu idaresinde sına nisbetle tayin edilmektedir. Türk projesınde ise bu elâstıkıyet yoktur. Karadenizli olmıyan devletlerin harb gemilerinin hacmi için azamî bir had konulduğu halde Karadeniz devletleri nin Akdenize cıkacak kuvvetleri için bir Fiatlar mutedildir had konulmamıştır. Duhuliye serbestir Gerek Romanya gerek Bulgaristan Karadenizde büyük Rus donanmasına karşı harıcden kuvvet girmezse bu do nanma ile başbaşa kalmanın akilâne bir H A L K sey olacağından şüphe ediyorlar. OPERETİ Şu kadar var ki lngiliz politikası üze Bu akşam rinde nihayet şu pratik mülâhaza müessir 21.45 te olacaktır: Türkiye bir defa Boğazlan latine 17, 30 da tahkime salâhiyettar olduktan sonra kâi A L 1 M E ğıd üzerinde ne gıbı şerait konulmuş olurPek yakında sa olsun Boğazlara duhul ve huruc kenRAHMET disi tarafından kontrol edilecektir. E F E N D i lngiliz murahhas heyetinin Montröde Masalarınızı ayırınız Tel. 43703 bir anlasma elde etmeae muvaffak olma TEPEBAŞt BAHÇESİ BUGÜN SAAT 17 DE BÜYÜK MATİNE Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda fSarımi, Alemdarda (Sırn Rasim), Bakırköyde (Hilâl), Beyazıdda (Cemil), Eminönünde (Mehmed Kâzun), Fenerde (Vitali), Karagümrukte (M. Fuad), Küçükpazarda (Yorgi), Samatyada (Teofilos). Şehremininde (A. Hamdi), Şeh2a. debaşında 'Ismaıl Hakkı). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada fHilâD, Hasköyde (Halk), Kasımpasada (Merkez), Sarıyerde (Asaf), Şışlide (Şİ3İD, Taksimde (Galatasaray), (Vinıkopuloı. Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Buyukadada (Şinasi), Heybelide (Ta naş>, Kadıköv, eski İskele caddesinde (Büyiık), Kadıicöy, Yeldeğirmeninde (Üçler), Üsküdar, Selimiyede fSelimiye). Nöbetçi Eczaneler Müessif bir irtihal Tütün tüccarı Osman Fehmi Sert ve Dr. Mustafa Nail Sertin biraderleri ve Bedriye Sertin zevci ve Sümer Bank mütercimi Akif ve hemşiresi Kamer Sertin pederleri Otomotör şirketi me murlarından İsmail Nusrat Sert vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat 11 de Osmanbeyde Afitab sokağmda Araksi apartımanının 8 numaralı dairesinden kaldırılacaktır. Akraba ve ehibbamızın cenaze merasimine iştirakini dileriz. DİNE KONSER RUMEN CİGAN ORKESTRASININ İŞTİRAKİLE APERITİF KONSER Ç YENİ ESERLER Ağaç ) Ağac mecmuasınm 14 üncü sayısı l^clb Fazıl, Abdulhak Şinasi, Ziya Osman, İ. Galib, Miraç, Asaf Hâlet, Selmin Tevfik, Salih Zekı. Cevdet Kudret, Fikret Adil, Şe. rif Huîusi, Cahid Sıtkının yazılarile çıktı. Ayrıca içinde Arif Dinç ve Zahid Sıtkının resim ve karikatürleri vardır. Hararetle tavsiye ederiz. Bence Sıvas İlkmekteb başmuallimlerinden İbrahim Olçaytunun bu adı taşıyan gerçekten güzel bir kitabı çıkmıştır. Ibrahim Olcaytu vecizemsi birçok güzel sözleri bir araya toplamıs ve bunların her birine birer içtimai. edebî, ahlâki nükte işlemiştir. Ben. ceyi okuyanlar. yalnız zevk almakla ve fikrî kazanç elde etmekle kalmıyacaklar, bugünün ilkmekteblerinde öğretmenlik edenlerin yüksek seviyelerini de ölçmeğe veslle bulup müftehir olacaklardır. Benceyi okuyucularımıza tavsiye ederiz. mantosu giymiş bir kadını hafif bir baş işaretıle selâmladı. Onun hiç bir hareketini kaçırmıyan yaşlı zat: Kimdir bu kadın? diye sordu. Joanın bir arkadaşı. Emin bir arkadaş ve enerjik bir kadındır. Öyle ufaktefek şeylerden sinirlenip bâyılmaz. Azizim, enerjisi fazla olmıyan kadınlann bir meziyeti vardır. Her istediğini yaDtırabilirsin. Fakat hikâyenin sonunu dinlemedik. Fazla birşey kalmadı. Mütecessis adamm eve girmekten maksadı bir köpek görmekti, ben de onun ümidini boşa çıkarmak istemedim, yakalayınca içeri tıktım ve pek erken uyanırsa o köpeğin muhafazasına tevdi edilmesini tenbih ettim. Sonra gözcülüğe başladım, otekiler de aldıkları talimat mucibince gemiye bindiler. Fakat çektiğim zahmetler daha bitmemişti. Mütecessis adam bir iş daha yapmağa kalkb. Yok canımî lArkası varl bile korktuklarına eminim. Karada da işler yolunda gitti mi? Genc adam yüzünü buruşturdu. Tabiî. Kafa ezmek kolay mı? O kadar iyi değil. Hatta, bir aralık Asıl gülünc tarafı Queen Mary's «Cumhuriyet» in zabtta romant:9S hastanesindeki tıbbıye talebesinin hali. bütün işin berbad olacağından korktum. Kesip biçmeğe hazırlandığı ölüyü sabah Fakat düzelttim. leyin yerinde bulamayınca kimbilir nasıl Bazı kimseler fazla mütecessis davafalladı. randılar korkarım. Avdet ne vakıt kabil oldu? Daha ziyade, gayretkeşlik. Scot Hususî bir cesed mi? Genc; başını kaldırmadan cevab verland Yarddan bir adam bilgiclik tasla di: Kokainden ölmüş bir kokain tiryamağa kalktı. Bugün öğleden sonra. Londraya kisi kadın. Ezelî tehlike. tekrar gelmeden evvel sahilde uzun bir Su testisi su yolunda kırılır. Otekı gezinti yapmağı tercih ettim. Gravesede otopsi ya*pıldığı zaman.. Vaktinden pek fazla evvel hüviyekadar gittim. Hatta Gromeri geçerek Arkadasının bir kakışı, onun ağzından ti teşhis edilen kafa kurbanının etrafını Southend ve Yarmoutha uzananmam kaçırmak üzere olduğu ismi yarıda dur çevirdiğimiz zaman, bu zatışerif, onun suç kabil oldu. Sonra da işte buradayım! ortaklarını takib etmek dehasını göster durdu Hiçbir engelsiz? Azizim, iyi yapılan bir otopsi han mez mi? Bir engel çıkmadı ya? gi netice nurad ediliyorsa o neticeyi ve Tabiî sizin tekne ile. Sanki motörü Herhalde suyun üstündeyken çık rir. Zaten başka çıkar yol da yoktu. Fa işlemez bir hale getiremez miydiniz? madı. Yalnız Joan gerçekten küçük bir kat müsterih olunuz, raporda, genc ka Joanın sinir nöbetini unutuyorsu sinir nöbeti geçirdi. Kendisine getirinciye dının... kızoğlan kız olduğu yazılı bulu nuz. kadar hayli terledim. Bu kız çok fazla nacaktır. Lâzım olan da bu. Göğüs mü Böyle şeylerde kadından evvel serhassas. Bu hassasiyet günün birinde ona vereyim, but mu? vis düşünülür azizim. Patates yemez mifena bir oyun oynıyacak. Genc adam tavuğun göğsünü intihab sinız? Kaymak gibi, ağızda eriyor bil Gencdir. Hem itiraf edin ki sinir etti, birkaç dakika gene sükut ettiler. Bu lâhi! 'öbetine turulmakta da haklı. Polislerin sükutu, gene yaşlı adam bozdu. Misafirinin tabağma yatates koydu, Beşi kırk iki geçe Yazan: Charles de Richter kendisi de aldı ve söze devam etti: Peki yolda ne oldu? Genc adam başını salladı: Yolda da çaresizlik içindeydim. O yanımdaydı, Scotland Yardın adamlan da, maalesef, makineden anlıyorlar. Otekiler bizi geçmişlerdi. Bizimkinin Gravesendde yaya kalacağım sanıyor dum. Fakat, bu adamm beni mütemadi yen hayrete düşürmesi mukaddermiş. Limandaki adamlara, çocuklara filân sormuş. Bu suretle izi tekrar ele geçirdi. Beyaz saçlı zat şıayet ciddî bir tavırla: Bu adam tehlikeli birşey, dedi, bunu ya öldürmeli yahud terfi ettirmeli. Terfi ettirelim daha iyi. Rütbesi nedir? Çavuş. Fakat zabit olacak kadar gösterislidir. Sonra? Sonrası, işte tam o sırada kötüle mek istidadı gösterdi. Beriki bizim adamların sığmdığı yeri keşfetti ve içeri girmeğe ka'jjtı. Bereket versin ki ben oraday dım, kendisine yardım ettim.