CUMHURtTET 4 TemmuT 1936 Habeşistan harbetmek için para istiyor İmparator milletlerden kat'î cevab beklediğini bildirdi. Asamble zecrî tedbirlerin kaldırılmasına dair bir karar hazırlıyor [Baş taraft 1 inci sahifede] albncı maddenin takviye edilmesini istemiştir. Mumaileyh, teslihatın tahdidini istihdaf eden sekizincj madde tatbik edil diği zaman zecrî tedbirlerin tamamile tesirini göstereceğini söylemiştir. Işte tam M. Barcianın nutkunun o kunması hitama ererken Lex hâdisesi vukua gelmiştir. Bundan sonra Cuba ve Equateur murahhaslan zecrî tedbirlerin kaldırılmasını istemişlerdir. M. Koht (Norveç), Milletler Cemi yeti mukavelenamesinin ve bilhassa muahedelerin muslihane bir surette yeniden gözden geçirilmesini derpiş eden 19 uncu maddesinin daha akilâne bir surette kullanılması lüzumundan bahsetmişlerdir. Müteakıben M. Delbos, söz almıştır. Mumaileyh, Cemıyet mukavelenamesini zâfa düşürecek hertürlü tedbirlerden kaçınılması hususunda ısrar etmiştir. de edilerek: On altı senelik tecrübe, Milletler Cemiyetinin otoritesini kuvvetlendirmek için bu Cemiyetin işlemesinin genel bir tet kike tâbi tutulmasmı zarurî kılmaktadır. Denilmektedir ve devletleri mütalea larını sekreterliğe bildirmeğe ve zecrî tedbirler komitesini de hükumetlere zecrî tedbirler hakkında bir hattı hareket teklif etmeğe çağınlmaktadır. Cenevre kararmı verirken... Sovyet gazetelerinin yanlış neşriyatı [Baştarafı 1 inct sahifede] deki hayatî menfaatlerinin nazan itibara alınmamasmdan şikâyet ve bu hareketimizi gayridostane telâk ki etmektedir. tzvestiya; Karadenizdeki Sovyet donanmasınm serbestii hareketini iadei ziyaretlerle değil, hududlannın müdafaasile doğrudan doğruya a lâkadar bir mesele addetmekte ve Boğazlardaki tahkimat için ahiren sipariş alan bir hükumetin tesiri al tında kaldığımızdan şüphe ederek Sovyetler îttihadının, Boğazlardaki menfaatlerinin müdafaasını görü şürken cihan sulhuna hizmet ettiğini söylüyor. Izvestiyanın, bugünkü başma kalesi, dünkü yazısına nisbetle daha mülâyim olmakla beraber herhalde burada bu mesele hakkındaki fi kirler, menfi bir durumdadır. Bura siyasî mehafili meseleye büyük bir ehemiyet atfetmektedir. iki mem Ieket arasındaki mevcud dostane rabıtalara halel getirmeden meselenin içinden çıkmanın en iyi hal suretini te«kil edecesri söylenmektedir. yet Rusyanm Karadenizde imti yazlar aradığı yolundaki Alman emperyalist matbuatımn neşriyatile sabittir. Bizzat Türkiyenin aldığı vaziyeti de Türkiyenin müdafaası bakımın dan anlamağa imkân yoktur ve ancak Sovyet Rusyaya muhasım kuv vetler tarafından yapılan tazyikın bir makesi suretinde izah olunabilir. Bu hususta şunu kaydetmek muva fık olur ki, aldığımız Haberlerden biliyoruz bir emperyalist devlet Boğazlarda tahkimat siparişini daha şimdiden Türkiyeden almıştır. Bu devletin Türkiye üzerindeki nüfu zunun kuvvet bulduğu bundan da anlasılır. Karadenizde hususî men faatleri olan Sovyet Rusya ile bu denize sahildar bulunmıyan dev letleri ayni seviyede tutmak teşeb büsü ancak böyle bir tesirle izah o lunabilir. Karadenize sahildar olmıyan devletlerin Karadenize girip çıka cak harb gemileri ve Karadeniz den çıkacak Sovyet gemileri arasmda ayni tonilâto nisbetlerini derpiş eden projesile Türkiye, Karadenize sahildar olmıyan devletlerin han gi menafiini gözetiyor? Sovyet Rusya için hududlannın emniyeti mevzuubahstır. Sahildar olmıyan dev letler için Türk projesi «nezaket ziyaretlerini» kasdediyor. Biz, beynelmilel münasebetlerde nezaketin çok taraftanyız. Fakat nezaket ve emniyet gibi birbirinden bu kadar farklı iki şey nasıl beraber tutulur? Nezaket amatörlerinin bu ziyaretleri hangi limanlara yapıla caktır? Bu desisekâr meseleyi ortaya atacağız. Bu «beraberleştirilme» keyfiyetini kaydetmek, bir nezaket değil, fakat bambaşka bir şeyin mevzuu bahsolduğunu anlamıya kâfidir. Sovyetler Birliği, Türk teklifinin hiçbir suretle kendi menfaatlerini tatmin etmediği telâkkisindedir. Boğazlar meselesi ya Karadenizin açık deniz ilânı ve yahut ta kapalı deniz ilânı suretile halledilebilir. Birinci şıkta, Karadenizde sahili oîmıyan hiçbir devlet gemilerini bu denize sokmak hakkını haiz olamaz. Ikinci şıkta ise Karadenizde sahili olmıyan devletlere, filolannı bu denize sokmak hakkı verilmek icab eder. O zaman, Karadenizde sahili olan dev letlere, filolannı Karadenizden çı karmak ve bu denize sokmak serbestisi reddedilemez. Bu husus, T ü r kiye emniyet menfaatlerile birlikte, Milletler Cemiyeti statüsünün tecavüz halinde bütün cemiyet azasmm karşılıkh yardımile alâkadar hükümlerinin tatbikı gözönünde tutularak yapılmalıdır. îzvestiya, Morning Pt>st gazetesinin neşrettiği ve Sovyetler Birliğinin deniz kuvvetlerini Akdenize çıkarmak hakkını niçin arzu ettiğini anlamak kolay olduğuna dair olan fikre işaret ederek diyor ki: «Ingiliz muhafazakâr gazetesinin bu fikri, Sovyetler Birliğinin, kendi menfaatleri için mücadele ederken, genel banşın müdafaası için de mücadele ettiğinin anlaşılmış olmasma dayanmaktadır. Bu hal, siyasalan Boğazlar meselesinin halli teşebbüsünün neticesini tayin edecek olan bütün amiller tarafından anlaşıldığı takdirde, o zaman Karadenizde sahili bulunan bütün devletlerin menfaatlerini teminat altma alan ve genel banş menfaatlerine uygun bulunan bir anlaşmanın elde edilmesi kolay olacaktır. Böyle bir neticenin elde edilmesi, bizce, genel banşın tarsini ile sıkı bir surette bağlı bulu nan bizzat Türkiye menfaatlerine en uygun olacaktır. temedikleri takdirde, Sovyet Rusya, sahildar devletler gemilerinin Bo ğaziçi ve Çanakkaleden serbestçe geçmelerini istemek hakkını haiz bulunmaktadır.» Japonyanın bu taleb karşısında takmdığı kat'î vaziyeti bilhassa mevzuu bahseden Pravda gazetesi, Japonyanın Karadenizle hiçbir şekilde alâkadar olmadığını ve bu vaziyetin, Sovyet aleyhtan prensip ve politikasımn bir neticesi olduğumı yazmakta ve ezcümle demektedir ki: «Karadenize serbestçe girme ve çıkma hakkı ancak sahildar mem leketleri alâkadar edecek bir me seledir. Ve Karadenizin sahibleri nin de ancak bu devletler olması pek aşikârdır. Bu hakikatlerin yalnız Japonya tarafından değil, ayni zamanda Montrö konferansına iştirak eden diğer bazı devletler tarafından da idrak edilmemekte olduğunu söyle mek lâzım geliyor. Şurası da şayanı teessüftür ki, Türkiye bile, Kara denizde sahildar devletlerin haklan bakımından kat'î ve tebellür etmiş bir vaziyet takmmamıştır. Tevdi etmiş olduğu projede, Türkiye, Karadenizde sahildar memleketler gemilerinin çıkış hakkını, bu memleket lere ziyarete gelen gayrisahildar memleketler için tavsiye ettiği 15 bin tonilâtoluk hadde indirilmesini teklif etmektedir. Gerçi Türk pro jesi Karadenizde sahildar memle • ketler için daha geniş çıkış imkânlan kabul etmektedir. Fakat, bu devletlere mensub muhtelif harb gemilerinin çıkışını, Türkiye tarafından verilecek hususî müsaadelere tâbi tutmaktadır. Bu itibarla, Sovyet harb gemilerinin Karadenizden çıkarak, Baltık denizine, veya Bahrimuhiti şi malî veya Pasifik denizine giderek Sovyet Rusyanm diğer sahil kuv vetlerini takviye edebilmesi için Türkiyenin müsaadesini almak ge rektir. Halbukî, sahildar olmıyan dev letler gemilerinin yapacaklan ziyaret için böyle bir müsaadenin alınması mevzuubahs değildir. Karadenizle alâkadar bir meselede, bu denizde sahildar olan memleketlerin sahildar olmıyan devletler sırasına indirilmesi hiçbir zaman varid olamaz. Çünkü sahildar olmıyan devletlerin yegâne menfaatleri yapılacak ziyaretlerden ibaret kalmaktadır. Türk teklifinin, kendisile dosta ne münasebetlerde bulunan ve Türkiyenin menfaatlerini gözeten Sovyet Rusyanm menfaatlerini gereği kadar gözetmediği aşikârdır. Surası da aşikârdır ki, Türkiyenin bu hareketinde, Sovyet Rusvaya muhalif bazı cereyanlann Türk polit'kası üzerinde yaptıkları tesirler görünmektedir. Türîciyenîn Montrö konferansında takındıeı vaziyetin, her iki memleket arasında uzun müddettenberi mevcud olan müns^eKetlerden beklenilecpk kadar Rusyaya karsı dostane olmadıshnı teessüfle kaydetmek mecburiyetinde bulunuyoruz. Eğer Türkiye bu meselede mutavassıt bir hal çaresi bulmak arzusunda ise, ki buna vanlması için Litvinof Türk tekliflerini esas bilmeyi kabul etmiştir. Bu çare, aşağıdaki şartlan gözetmelidir: 1 Rusyanın da bütün genis Iiğile gözetmeğe hazır bulunduğu Türkiyenin emniyet ve menfaatleri. 2 Emniyetini Karadeniz dı şında da müdafaa etmek mecburiyetinde olan Sovyet Rusyanm da dahil olduğu Karadenizde sahildar memleketlerin menfaatleri. 3 Karadenizde sahildar memleketlere yardım edilmesini istiye bilecek olan Milletler Cemiyeti statüsünün nazan itibara alınması.» Makalenin sonunda, Pravda gazetesi, Sovyet Rusyanm, kendi emniyetinin müdafaasını Türkiyenin emniyeti müdafaasından üstün ad detmediğini ve kendi menfaatlerinin korunmasmı da dünya sulhumm korunmasına tercih etmediğini yaz maktadır. Sovyet Rusyanm dilekleri, umumî sulhun temimine matuf tur. Lord Rotermîr ıngiliz siyasetinin değişmesini istiyor IBastarafı 1 tnci sdhifede] ya süratle silâhlanmakta, Habeş harbini kazanan İtalya da keza teslihatını soa derece fazlalaştırmaktadır. Diğer taraftan müşterek emniyet ve zecrî tedbirlerin suya düştüğünü, Fransa ve Ispanyada ise komünizmin muvaffakiyetli hamle • ? lerini müşahede etmekteyiz. Bu inkişaflar beynelmilel münasebatî tamamile değişik bir vadiye imale etmij bulunuyor. Orta Avrupa devletleri arasındaki sıhriyet bağlannın da çözülmekte olması üzerinde fazla durmak» iste * mem. Fakat bunlann da sırf Almanya lehine kaydi lâzım gelen inkişaflar olduğu muhakkaktır. Bundan iki sene evveline kadar Avrupaya Fransa tahakküm etmekte idL Fransanm askerî ve havaî kuvveti herkesinkinden üstündü. Fakat bugün Almanya ile Italya birlikte; Fransayı her iki cihetten geçmiş bulunuyorlar. Fransa hü kumeti bu zâfını Rusya ile bir ittifak akdi suretile örtmek istiyor. Halbuki bu hem tehlikeli, hem de beyhude bir tecrübedir. Rusya sadece insan kuvvetinden yana zengindir. Almanyanın seri ve tahrib edici bombardıman tayyarelerine karşı Fransayı müdafaa hususunda, Ruslann «taş kıran» silindirleri büyük bir kıymet ifade etmiyecektir. Harbiye Nazınnın da beyan etmif olduğu gibi Avrupadaki vaziyet bugün, 1914 ten daha tehlikelidir. Bu tehlikeye ayni kuvvetle Mr. Neville Chamberlain de işaret etmiş bulunuyor. Bu gibi tehlikeli vaziyetler, elbette haricî siyaseti mizin değiştirilmesini icab ettirmektedir. Bu mühim ihtiyaca karşı hükumetimiz acaba ne gibi tedbirler almış bulunu yor? Hükumet mensublannm şimdiye kadar vâki olan beyanatlanna bakacak olursak hiçbir tedbir alınmış değildir. Ingiliz haricî siyasetinin hâlâ Milletler Cemiyetine bağlı olduğunu işitmekteyiz. Bu teşekkülün esaslı bir temele istinad etmediği de zecrî tedbirler işinde tama mile anlaşılmış bulunuyor. Habeş projesi Milletler Cemiyetini tutacak küçük devletlerdir Cenevre 3 (A.A.) Asamblenin dün öğleden sonra akdetmiş olduğu celsenin sonunda lran mümessili Han Sa bahbodi, Milletier Cemiyeti misakmda reform yapılmasının bu Cemiyeti zâfa düşüreceği endişesini izhar etmiştir. Mumaileyh, Milletler Cemiyeti kuv vetinin küçük devletlerin birliğinde olduğunu söylemiştir. Cenevre 3 (A.A.) Habeş dele gasyonu, M. Avenole iki karar sureti projesi tevdi etmiştir. Habeşler, bunlan Asambleye vermek fikrindedirler. Bu iki proffenin metni şudur: 1 Asamble, Milletler Cemiyeti mukavelenamesinin 10 uncu ve 16 ncı maddelerine olan merbutiyetini beyan ve kuvvetle elde edilmiş fütuhatı tanımıya cağmı ilân eder. 2 16 ncı madde mucibince arazi sinin tamamiyetini ve siyasî istiklâlini müdafaa etmek için Habeşistana yardım etmek arzusunda bulunan Asamble, Ce miyet azasından olan devletlere Habe şistana on milyon Ingiliz lirası miktannda yapılacak bir ikrazı temin etmelerini tavsiye edecektir. Habeşistan, bu istikrazı Milletler Cemiyeti Konseyi tarafından tesbit edilecek şerait altmda akdedecek tir. îzvestiyanın makalesi Muhabirimiz tarafından hulâsası verilmis, olmasına rağmen ve e hemmiyetine binaen Izvestiyanın Anadolu ajansınca verilen makalesinin tamammı aynen neşrediyoruz: Moskova 3 (A.A.) Tas a jansı bildiriyor: îzvestiya gazetesi başmakalesinde diyor ki: Teşrinievvel ihtilâli zaferinin a kabinde Sovyet hükumeti Türkiyenin taksimi hususundaki Çarlık Rusyasının emellerini gömdü. Kızılordu dahilî harbde, Kafkasyadaki Denikin ve diğer pislikleri temizledikten ve Sovyet Rusya Türkiye nin komşusu olduktan sonra Sovyet hükumeti Türk milleti ve Kemalist Türkiye ile en dostane münasebat tesis eyledi. Ve Türkiyenin kurtuluş mücadelesine muzaheret göster di. Lozanda Sovyet hükumeti Türkiyeye karşı hasmane emeller takib eden devletlerin filolarına karsı Türk milletinin Boğazlan mutlak olarak müdafaada hür olması için ısrarla mücadele etti. Türk Sovyet dostluğu, Türkiyenin kuvvetlerini tensik edip Yakınşarkta ciddî bir sulh kalesi olmasında kuvvetli bir amil oldu. Türkiyenin bu kuvvet buIusu simdi kendisine Akdenizin yuva olduğu harb tehlikeleri karsısında Lozan muahedesinin tadilini ileri sürmeğe imkân verdi. Sovyet Rus ya da bu tesebbüse memnuniyetle muzaheret etti. Maalesef, Türkiyenin Boğazlar hakkında teklif ettiği projenin Sovyet Rusyaya karsi dostane olduğu söylenemez. Çünkü memleketimizin en meşru menfaatlerini gözetmiyor. Filhakika, Sovyet Rusyanm hu dudlan valnız Karedenizde bulunmuyor. Baltık denizinde. Arktik denizinde ve Pasifik denizinde de hududları vardır. Sovyet Rusyanm fılolarını bir denizden diğerine vaziyetin icabatına göre nakletmek imkânını elde bulundurmasını lü zumlu kılan müdafaa zaruretleri işte bundan doğmaktadır. Bu keyfiyet Türkiyenin emniyeti menafiine muğayir değildir. Çünkü Türkiye pekâlâ biliyor ki, Sovyet Rusyanm haricî siyaset esas larından birisi de yalnız hertürlü ilhak hususlarından vazgeçmek değil ayni zamanda ve bilhassa emperyalist siyasetlerin şimdiye kadar mevzuunu teşkil etmiş ve ileride de teşkil edebilecek olan milletlerle dostluktur. Bundan baska Sovyet Rusya Türkiyenin Boğazlan bilâ kayid ve sart teslih etmek hakkmı tanımaktadır. Bu hak Türkiyenin emniyeti menafii icabatındandır. Fakat Sovyet Rusya harb gemilerinin bir denizden diğerine geçmesi hususunda bir tasnif vücude geti rilmesinin Türkiyenin emniveti ve müdafaası keyfiyetlerile hicbir a lâkası yoktur. Eğer bunda bir ta kım mahzurlar varsa o da Sovyet Rusyaya muhasım olan emperyaIist devletlerin menafii bakımmdandır. Bu, Montrö konferansında, Karadeniz ve AkdenıVde hususî hicbir menfaati olmıyan Japon delegesi nin müdahale«ile sabit olmustur. Japon delesci Sovvet Rusyanın bir denizden diğerine filosunu naklet mek gibi meşru hakkına karşı iti razda bulunmuştur. Keza bu, Sov Askerî tedbirler lâzım İmparator cevab bekliyor Cenevre 3 (A.A.) M. Vellington Koo, Milletler Cemiyeti Asamblesinin dünkü içtimaında şu sözleri söylemiştir: « Memleketim de bizzat mütemadi bir tecavüzün kurbanı olduğundan hali hazırdaki ihtilâfta Asamblenin vermiş olduğu bütün kararlan kabul etmiş ve kollektif emniyet işinde bütün mevcudiyetile mesai birliginde bulunmuştur.» M. Koo, sözüne devam ederek Çinin Milletler Cemiyetinin muvaffakiyetsiz Iiğe uğramasınm sebebi Cemiyet misakı nın müphem bir tarzda tatbik edilmiş ol ması olduğu mütaleasında bulunduğunu beyan etmiştir. îstikbalde gene muvaffakiyetsizliklere uğranılmamak için M. Koo, Milletler Cemiyetinin kollektif emniyete istinad etmesi ve gerek cihana şamil çerçeve dahilinde, gerek mıntakavî kadro içinde askerî tedbirleri derpiş eylemesi lâzım olduğunu söylemiştir. Bu projelere M. Avenole hitab eden bir not merbuttur. Bu notta şöyle deniliyor: «Habeş Imparatoru, Cenevrede top Ianmış olan milletlere bir takım sualler sormuştur. Bu suallere ancak birkaç devlet cevab vermiştir. Şimdiki feci ahval ve şerait altmda her devletin kendi hatta hareketini bildirmesi ve mes'uliyetlerini a çıkça ve ihlâskârane deruhde etmesi son derecede mühimdir.» Rusyaıjın tesiri Habeşistanda yeni bir hükumet teşkil edildiği Milletler Cemjjr ~*w* yetine bildirildi Cenevre 3 (A.A.) Habeş delege heyeti, Negüsün Gore de Bituodded Uolde Sadikin başkanlığında yeni Ha beş hükumetini teşkil ettirdiğini resmen Milletler Cemiyetine bildirmiştir. Ras Immeru, memleketin süel kuvvetlerini tensik için emir almıştır. Habeş işindeki becerîksizliğin sebebi Cenevre 3 (A.A.) Asamblenin bugünkü celsesinde M. Delbos, Fransanın paktı kuvvetlendirme teklifini anlat mış ve delegeleri, eylul Asamblesinin bu hususta karar suretleri kabul edebilmesi için b'i teklif hakkındaki mütalea ve tel kinlerini 15 Ağustostan evvel vermeğe davet etmiştir. Fransa teklifi, paktın tatbikmı halen tecavüz halinde derpiş edilmiş olan ekonomik ve finansal zecrî tedbirlerle keza halen mevcud ve fakat Milletler Cemiyeti kadrosu içinde münakid bölge anlaşmalannda derpiş edilmiş bulunan süel zecrî tedbirler arasında sıkı bir münasebet lesis suretile kuvvetlendirmeğe matuftur. M. Delbosun delili şudur: « Habeş işindeki muvaffakiyetsizlik hiçbir suretle paktın tesirsizliği değil, fakat paktm tatbikmdaki tesirsizliği ispat etmiştir. Bunun için tatbikı mükemmel jleştirmek mevzuu bahistir. Pakt prensip. lermden hiçbirini tehlikeye koymak için, fhiçbir tadil teklifinde bulunmuyoruz. E[konomik ve finansal şekilde genel tesa inüdü ve konseyin süel tavsiyelerde bu 1 lunmak hakkını ipka ediyoruz. Keza k a r jşılıkh muzaheret prensiplerini de tecrübe gösterdi ki, camianın bütün mes'uliyetlerini deruhde etmesi icab etmektedir. Yalnız kararlarda çabukluk, reylerde açık lık, Milletler Cemiyetine hayatiyet göstermekte olduğu itimad buhranını yen mek imkâmnı verebilecektir.» İmparator memleketine ne vakit gidecekmiş? Paris 3 (A.A.) Journal gazetesi, Negüsle bir mülâkat neşretmektedir. Negüs ezcümle demiştir ki: « Eğer Milletler Cemiyeti harekete gelirse ve kendim memleketin müdafaası için lüzumlu parayı bulabilirsem Habeşistana döneceğim.» împarator, Türk gazetecilerine teşekkür etti Cenevre 3 (Sureti mahsusada giden arkadaşımızdan telefonla) Habeş Imparatoru Haile Selâsie bugün Türk matbuat heyetini kabul ederek Habeş Italya mücadelesinde Türk gazetecile rinin gösterdıkleri bitaraf alâkadan dolayı teşekkür etmiştir. Türk gazetecileri namına Matbuat Umum Müdürü Vedad Nedim, Imparatora teşekkür etmiştir. Sovyetlere fazla bel bağlamaK bizisüratle bir harbe sürükliyebilir. Halbuki bizim realist ve müsbet bir siyasete ihtiyacımız vardır. Bu siyasetin ana hattı, Sovyet Rusyanm tesir ve nüfuzu altına düşen devletlerden mümkün olduğu kadar kendimizi uzak tutmak olmalıdır. Şayed Fransa komünist olursa, bunun Ingiltere üzerindeki tesirleri anî ve tehlikeli olacaktır. Böyle bir tehlike ise bu memlekette birçoklarının tahmininden çok daha kuvvetlidir. M. Blum, Kerensky'nin rolünü oynamakta olduğunu belki de çok yakında anlıyacaktır. Almanya ve îtalyanın komünizmden yana çok acı tecrübeleri vardır. Bu memleketler, bolşevizmden korkarlar ve nefret ederler. Lüzum hâsıl olursa bunlar, müdafaainefs için Moskovanın kendi cenub cephelerinde Sovyet rejimli devletler kurma teşebbüsüne karşı silâhla müda hale etmekten çekinmezler. Bu nevi melhuz bir tehlikeye karşı her ne pahasma olursa olsun İngiltere kendisini bolşevizm davasile alâkadar etmemelidir. Bize komünizm bulaşması, haricî harb * den daha tehlikeli bir şeydir. Ben kendi hesabıma Fransız fabrikalarile Fransız limanlannda kırmızı bayraklar uçarken, Harbiye Nazınmız Duff Cooper'in Pariste Fransa ile İngilterenin teşriki mesaisinden bahsedişini mevsimsiz buldum. Hükumetimizin, Hitler ve Musolininin Avrupadaki cereyanlan nasıl kökünden değiştirmiş olduklannı takdir etmediğini sanmaktayım. Kendi yanlışlannıa doğurduğu neticelerden kaçınabilmek için böyle şeylere dikkat edecek vakti yoktur. Avrupanın en iyi teşkilâta malik iki devletile teşriki mesai hususunda henüz yol kapanmış değildir. 31 mart tarihli nutkile Hitler; Mr. Edene Îtalyan sefirinin elile verilen tekliflerile de Musolini, böyle bir yolun açık olduğunu göstermiş lerdir. Her iki teklife karşı da hükumetimiz muvafık cevab vermiş değildir. Bu tek üflerde Avrupayı baştanbaşa organize etmek imkânlan vardı. Fransa bugün 1914 te olduğu gibi bir harb kuvveti değildir. İngiltere de ayni vaziyettedir. İngiltere bu itibarla Avrupada harbci devletlerle ittifaklar ve anlaşmalar akdini istihdaf etmelidir. Gerek Musolini, gerekle Hitler bugün başka diktatörlerle çalışmaktansa Ingiltereyi tercih ederler. Bunlann birleşmesini teshil etmekle on » lan Avrupaya hâkim bir vaziyete sok maktayız. Kaçırmakta olduğumuz fırsattan istifade zamanı gelmiştir. Müdafaamızı birinci derecede silâhlanmakla temin edeceksek, ikinci derecede de kuvvetli dostlarla garanti ctmeliyiı ttalyan gazetecileri gittiler Cenevre 3 (A.A.) Evvelki gün Cenevre kantonluğundan dışan edildik ten sonra Coppete gitmiş olan îtalyan gazetecilerinden beşi şimdiden İtalyaya gitmislerdir. Diğer üç gazeteci, hâlâ Cop petde bulunmakta olup bugün veya yann İtalyaya hareket edeceklerdir. İngilterenin en birinci arzusu Londra 3 (A.A.) Muhafazakâr assosyasyonun yüzüncü yılı münasebetile verilen ziyafette M. Baldvin, dış siyasaya da temas ederek ezcümle demiştir ki: « Zecrî tedbirler siyasası harbe varabilir. Memleket bunu bilmeli ve icabmda paktın vecibelerini ifaya hazır lanmalıdır. En şiddetli arzumuz Fransa ile Al manyayı birbirine yaklaştırmaktır. Yoksa, Avrupa banşı imkânsızdır.» Pravdamn başmakalesinde neler var? Diğer taraftan Moskovada çı kan Pravda gazetesi de başmaka lesinde şunlan yazıyor: «Prensip itibarile Boğazlar propleminin iki hal çaresi mevcuddur: Ya Karadeniz, içinde ancak sahil devletlerinin gemileri bulunabilecek kapalı bir deniz ilân edilecektir o halde Karadenize girmek için başka hiçbir devletin gemilerine müsa ade edılmiyecektir veya Karadeniz açık deniz ilân edilecek ve bu takdirde de sahildar devletlere BoğazIardan girme ve çıkma salâhiveti tamme3İni vermek lâzım gelecektir. Fakat Montrö konferansına îş tirak eden devletler Karadenizi kapalı bir deniz olarak kabul etmek is Asamble bugün tekrar toplanıyor Cenevre 3 (Sureti mahsusada giden arkadaşımızdan) Milletler Cemiyeti Asamblesi yann sabah tekrar toplana rak mesaisine devam edecektir. Asamble bürosunun haztrladığı karar sureti Cenevre 3 (A.A.) Asamble genel müzakereyi bitirmiştir. Asamble bürosu bir karar sureti projesi hazırlamıştır. Projede, paktın tam bir surette tatbikına mâni olan siyasal ahval ve şeraite rağmen, gerek paktın ve gerek toprak meselele rinin kuvvetle hallini tanımıyan 1932 tarihli Amerika devletleri beyannamesinin tamamen mer'î olduğu tesbit ve nsüş,ahc M. Blum Pariste Paris 3 (A.A.) M. Blum, Ce nevreden dönmüştür. Fransız gazetelerinin fikrine göre, zecrî tedbirlerin kaldırılmasına 10 temmuzda karar verilecektir. Habeşistanm İtalya tarafından işgali meselesi, bu seferki toplantıda mevzuu bahsolmıyacak, fakat bu işin de eylul toplantısında nihayete ermesi için lüzumlu tertibat alınacaktır.