CUMHÜRtYET 17 Haziran 1936 Hatıra İnsanı hayran bırakacak kadar muntazam yüzünde esrarlı bir hüznün göl gelerini muvaffakiyetle gizlemeyi öğ renmiş olan bu esmer güzelini; Ali, dört yaz evvel Altınkumda tanımıştı. Plâjın üstündeki kazinoda salkım ağaclan meltemin tatlı nefesine körpe yapraklaTinı terkederek kıvnmlarla iğilirken A linin içinden tuhaf bir his gelmiş geç mişti. Bu esmer şimdiye kadar gördüğü kadmlann en güzeli olmıya bilirdi. Fakat parlak siyah gözlerindeki mana, Alide ebediyen kaybettiğine kanaat ge tirdiği bir hayali diriltmeğe kâfi gelecek kadar derindi. Yüzünde o belli belirsiz hüzün olmasaydı, büyük başile, uzak bakışlarile Ali onu bir âlim sanacaktı. Çünkü bu kadar güzel bir kadınm bu kadar donuk durması, bu güzel günde kalabalık bir genc kadın ve erkek grupunun yarattığı kahkaha ve neş'e havasının haricinde kalışı ya bu rou hitle, alâkasının azlığını; yahud bam başka bir hayal âleminin havası içinde yaşadığını gösteriyordu. Kibirli miydi? Belki! Fakat onun alâkasızhğı Aliyi sinirlendirdi. Bir Ispanyol kızına benzeyen esmer tazenin yüksekten bakışı, herkesi belki de istemiyerek unutuşu Aliye merak oldu. Onu bu eğlenceye iştirak ettiğine pişman ettiren esmeri gelişigüzel bir tesadüfle tanıdığı halde Ali onu unutamadı. Kendisini buraya davet eden akrabalanndan sordu. Esmerin Türk musikisi düşkünü, kocasından çok bedbaht şartlar altında aynlmış tuhaf bir kadın olduğunu söy lediler. Ali bu izahtan birşey anlıyamadı. Fakat kadını tanımaktan, tahlil için yakmdan tanımaktan da şimdiye kadar ÎJİssetmediği garib bir korku duydu. Yetmez miydi? Şimdiye kadar hep kmlmamış mı, hep inkisara uğramamış mı ve pişman olmamış mıydı? *** bir yıl geçmiş, Ali esmere kör gibi âgık olmuştu. Esmer taze ondan kaçmıyor, hatta Ali yavaş yavaş onun kendisine yaklaştığını da duyuyordu. Bir bahar sabahı Hürriyettepesinde geziyorlardı. Ikisi de memnun, hele Ali mes'uddu. Öğleye doğru dönerlerken bir şarkı duydular: Biri «Sahilde saba rüzgân ağlarken uyan sen» şarkısını ne güzel bir sesle okuyordu. Bu ses insanın içini burkuyor; hırpalıyor gibi geldi Aliye. Kuçüktenberi ona hüzün veren alaturka musiki bu mayıs sabahı en sevdiği ka dınla gezerken müthiş bir tesir yapmıştı. Esmer kadında da öyle anî bir tahavvül husule gelmişti ki senelerdir ona yaklaştığını zanneden Ali korku ile ürperdi. * * * Bu acı da zamanla dinmiş; hafifle misti. Esmer kadınla gene hergün beraberlerdi. Belki daha dosttular. Belki esr r Aliye daha yakınlaşmak istiyordu. ** * Kadın yaz ortalarına doğru annesi ve çocuğile beraber sayfiyeye gitmişti. Ali de sık sık onlara misafir gidiyor; evle rinde kalıyor; geceleri sabahlara kadar esmerle başbaşa oturuyordu. Aliye öyle geliyordu ki üç yaz evvel içinde kopan ümid ve hayal hakikat olmak üzere idi. *** Ali öğle vapurile Istanbula inecektt. İki gün sevgilisini görmiyeceği için ke derli idi. Onu yemek yemeden bırakmıyan kadın birşeyler hazırlamak için aşağı kata inmişti. Ali üst kattaki odada kendi kendine dolaşıyordu. içinde tuhaf bir hüzün vardı. , Gözüne esmerin açık kalmış çantası içinde bir not defteri ilişti. Güzel bir kabı vardı. Esmere aid herşey gibi bu not defterinin de Ali için hususî bir kıymeti vardı. Eline aldı. Evirdi, çevirdi okşadı. Yerine koyarken not defterinin yaprakları arasından bir papatya düştü. Esmere aid bir papatyanın yere düşmesine bile gönlü razı olmuyordu. Sahifeleri ara sında yer etmiştir, diye bu kuru papat yanın konduğu yaprağı araştırdı ve buldu. * * * Birdenbire gözlerine perde inmiş sandı. Papatyanın konduğu sahifede şun lar yazılı idi: «Seni unutmak kabil mi hiç? Senin güzel sesine, güzel yüzüne öyle hasretim ki! Ruhuma işlemiş gibisin. Acaba sen de beni anyor musun? Benim seni her yerde aradığım, güzel sesini duymak istediğim gibi? Yoksa beni unuttun mu?» *** Bibliyoğrafya Kitab Katalokları Bizde ilk kitab kataloğu Arakel kü tübhanesinin 1401 de çıkardığı «Esamii Kütüb> dür. 272 sahife tutan bu eserde kitablar 34 kısma ayrılarak tasnif edilmiş ve her biri hakkında kısaca malu mat verilmiştir. Arakel, Ebüzziya matbaasmda çok temiz olarak bastırdığı bu esere, on kuruş fiat koydurmuştu. Bir kitab mahiyetinde olmasına rağmen para ile satılması itirazlara uğradı. Bundan sonraki kataloklar hep parasız dağıtıldı. Asır kütübhanesinin bir kataloğunda okuduğumuz gibi o zaman: <Kitabcılık henüz ümid edildiği dereceyi bulama mış, fakat bir taraftan fihrist çıkarmıya liyakat kesbedecek mevkie varmış tır.> Çıkan bütün kataloklarda umumiyetle bir yenilik yapmak arzusu, kitab satmak gayreti sezilir. Hemen hepsi de oldukça itina ile basılmıştır. Şimdi ise kitab katalokları, çok yazık ki, biraz fazla gelişigüzel basıhyor. Basılanların okumıya teşvik edecekleri kitabları sevimli gösterecek bir cazibeleri yok. Bunları bastıranlar tasnife hiç dikkat etmeden yalnız birçok kitab isimlerini sıralamakla iktifa ediyor, il mî bir kıymeti haiz olmalarına, şekillerine hatta ayni büyüklükte basılmasına ehemmiyet vermiyorlar. Kitabcılar, kitabı en fazla sevmeli dirler. Kitablar insanlarm zevkleri, ıstrabları, heyecanları, bilgileri, düşün celerile yuğrulduğundan iyi bir kataloğun bu vasıflarda mümkün olduğu kadar çok kitabı sahifelerinde bulun durması ve bunları mümkün olduğu kadar cazib bir şekilde karilere arzetmesi icab ettiğini takdir etmelidirler. Fazla olarak bir katalok istemek için kitabcı dükkânına gitmeye, onu iste meye hacet kalmamah, katalokla alâ kadar olabilecek herkesin ayağma ka dar gelmelidir. Gönül ister ki, bugüne kadar olduğu gibi, bu bir temenni olarak kalmasın ve yarın için bir hakikat olsun. 1933 senesi bu ilk aylan zarfanda basılan katalokların en başında kırkına yıldönümü vesilesile Hilmi Kitabhanesinin çıkardığı kataloğu zikretmek muvafık olur. Başmda kütübhanenin muhtasar bir tarihçesi vardır. İçinde de Hilminin tâbı olarak bastığı bütün kitab lar sıralanmıştır. Diğer katalokları da hece sırasile sayalım: Ahmed Halid: 14 sahifelik bu küçük katalok kâmilen kütübhanenin yeni harfli neşriyatına hasredilmiştir. înkılâb: 88 sahife tutan bu katalokta kitablar 37 kısım üzerinden tasnif edil miştir. İnkılâb kütübhanesi pek az ki tab bastırdığından burada umumiyetle diğer kütübhanelerin eserleri takdim edilmektedir. Kanaat: 46 sahifelik bu katalokta Kanaat, tâbı sıfatile bastığı muhtelif mevzulardaki eserleri saymakta, bazıları hakkında da umumî malumat verrhek tedir. Remzi: 157 sahife tutan bu altına katalok, bundan evvelki gibi bir kitab şeklinde basılmış ve kesilmiştir. Bir kısmı da kendi tarafından basılan kitablar burada muhtelif başlıklar altında sıralanmıştır. Yeni Kitabcı: 15 sahifelik bu küçük katalok, yalnız 1935 ve 1936 senelerin de basılan kitablara tahsis edilmiştir. Bu kataloklardan edinmek istiyenle rin kütübhanelere müracaati lâzım gelir. I Beyoğlu Vakıflar Direktörlüğü İlânları I Kiralık emlâk Kasımpaşa » » » » » » » » Camiikebir Atik Tersanekapısı Gazihasanpaşa Tersanekapısı Camiikebir Kışlaboyu Camiikebir Kışlaboyu Gazihasanpaşa Kayıkiskelesi Bedreddin Kayıkiskelesi Bedreddin Havuzboyu Gazihasanpaşa Kayıkiskelesi Bedreddin Havuzboyu RADVO Bu akşamki program J J » Camiikebir Havuzboyu Galata Kemankeş Topçular Sütlüce Mehmedağa Bademlik Tophane Ekmekçibaşı Boğazkesen Pangaltı Yunus Pangaltı Fransızmezarlığı Galata Şehidnıehmedpaşa camisi yanında Tophane Sultanbeyazıd cami Beyoğlu Hüseyinağa Arabacı Beşiktaş Şenlikdede Yeniyol Pangaltı Feriköy Sakızağacı Beyoğlu Kuloğlu Ağahamamı Beyoğlu Kamerhatun Hamalbaşî Pangaltı Feriköy Akasya Pangaltı Feriköy Akasya Beyoğlu Kâtibmustafa lbil Beyoğlu Kâtibmustafa İbil Beyoğlu Kamerhatun Çakmak Hasköy Keçecipiri Okmeydanı Beyoğlu Kamerhatun Keklik Galata Yenicami cami avlusu Taksim Ayaspaşa Acıçeşme Aradan aylar geçti. Esmere tesadü fen birkaç kere sokakta, bir kere de tünelde rasladı. Bir defa Galatadaki saatin altında şişmanca; bir sınıf ifade etmiyen bir erkekle karşılaştığmı ve yü zünden geçici bir sürurun izlerini gör düğünü sandı. Bu erkeği birkaç hafta evvel Bebekte esmerle bir bahçede de görmüş, o erkeğin esmere tesahub tavırlarile yıhştığını görerek ürpermişti. Ka dınm uzak bakışlan yakmlaşmış; bizim gibi et ve kandan insanlarınkine benzi yor; o dik baş hafif bir inhina ile iğil miş, memnun ve mütevekkil bir duruşu vardı. Bütün kibirli kadınlar böyle değil miydiler? Kalın vücudlü, âteşin ba kışlı îtalyan ve îspanyol kadınları da bu Bu satırlar Hürriyettepesinde uzak esmer taze gibi degil miydiler? tan gelen güzel sesi Alinin esmerle be *** raber duyduklan Sabaha aiddi. Ali esmeri ister istemez kendi talihine terketmeğe karar verdi. Rüyasına sık sık girecek kadar kuvvetlenen bu esmer hayalin; arkasından gelmesine mâni olmak Istanbul Magazin için yeni yeni hayat safhalanna girdi. *** Holivud İstanbul Mağazin. Bu mecmua Aradan epey zaman geçti. Esmerin o nın 15 haziran nüshası güzel resimler ve çok zengin bir mündericatla çıkmıştır. erkekle evlendiğine dair birşeyler duy Havacılık ve Spor madığı için bir gün akrabalanna uğrayıp Havacılık ve Sporun 169 uncu sayısı çıkesmerden bir haber almak arzusuna kar tı. On beş günlük havacıhk çahşmalarmı sahifelerinde bol resimlerle toplıyan bu şı duramadı. derginin son sayısında Falih Rıfkı, Devlet Esmerin o şîşman adama varmıyaca Havayollarınm büyük ehemmiyetinl anla gını, duyduğu zaman Ali kulaklanna tıyor. Server Ziyanın (Gülayşenin iki 11 . rası) başlığını taşıyan yazısı bütün vataninanamamıştı. daşların gözlerini yaşartacaktır. Nüzhet Hâşim ve Behçet Kemalin yazılan günün Mayıs iptidalannda idi. Ilık ilkbahar meselelerine dokunmaktadır. Öğretici hagüneşi insanı okşıya okşıya ısıtıyordu. vacılık ve spor yazılan da çok istifadelldir. Ali, esmer kadın, çocuğu, ve Alinin ak Havacılık ve Sporun sahifelerinde hem dinlenecek, hem öğrenecek, hem de temiz rabalan Heybeli vapuruna biniyorlardı. basılmış bir dergi ile kütübhanenizi zen Esmer kadın Alinin tahayyül ettiği gibi ginleştirmiş olacaknn:7. bugün hiç te fazla hüzünlü degildi. MaVARLIK Sanat ve fikir mecmuası Varlığm 15 ha. hud erkekten aynldığı için onu daha kederli ve daha hüzünlü bulacağını zan ziran tarihli 71 inci sayısı Hasan Ali, Abdülhak Şinasi, Hamid Macid, Nahid Sırrı, neden Ali gözlerine inanamıyordu. Ar Vasfi Mahir, Yaşar Nabi, Cevdet Kudret Behçet Kemal, Behiç Enver. Salâhaddin tık dost olmuşlardı. Ali, Süreyya Samizade ve daha başka imzaların makale, hikâye ve şiirlerile çık Çamlimanı gezintisinin üzerinden tam mıştır. Apartımanîn 1 nci dairesi Taksim Ayaspaşa Acıçeşme » » 5 nci » Taksim Sıraservi Sirkecimescid sokak Ev 5 Beşiktaş Sinanpaşayıatik Vapuriskelesi 0 Baraka Galata Yenicami Bedesten kapısmda 11 Dükkân Beyoğlu Kamerhatun Hamalbaşî 2 » Beyoğlu Hüseyinağa Caddeikebir 197 ÂDartımanın 3 üncü dairesi Yukarıda bulunduklari yerlerle cinsleri yazılı Vakıf mallar 31 mayıs 937 sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık arttırmıya konulmuştur. Isteklilerin 24 haziran 936 çarşamba günü Beyoğlu Va Jcıflar Direktörlüğü Akarat Kalemine gelmeleri. (3236) İSTANBUL: 18 oda musikisi (plâk) 19 haberler • No. 19,15 Karmenden parçalar (plâk) . 20 halü 5 Baraka musikisi (plâk) 20,30 stüdyo orkestraları. 21,30 son haberler. Oda 32 Saat 22 den sonra Anadolu ajansınnŞ 373941 Dükkân gazetelere mahsus havadis servisi verile • Kahvehane 3 cektir. VİYANA: Ahır 3335 18.05 musiki 19 konuşma, haberler, ha< 13 Dükkân va r ^ o r u . 20,15 gramofon, şarkılar 21,10 konser 23.05 haberler . 23,15 Avusturya 3 » musikisi 24,50 Viyana musikisi. 51 Kulübe BERLİN: 17,50 gramofon . 19.05 Frankfurttan * Arsa 41 20,05 gramofon 20,35 italyanca ders 20,50 • 300 arşîn günün akisleri, haberler, genc mületlerin zamanı 21,50 yaz geceleri rüyası 23,05 Kulübe 0 hava rapora, havadis, spor 23,35 gece mui 48 Dükkân siklsl ve dans havaları. Ev 35/51 BUDAPEŞTE: 19,35 piyano konseri . 20,35 konferans • 132 Dükkân 21,05 Macar şarkıları ve çingene musiki • Ev 4446 si 22.05 haberler 22,25 Macar musikisi 23,45 ingilizce konferans . 24,05 cazband 111 Dükkân takımı . 1,10 son haberler. Arsa 12 BÜKREŞ: . 18,05 konser, havadis 19,20 konserin 4/280 Dükkân devamı, konferans . 20,25 şark musikisi, Ev 19 Yunan şarkıları, radyo postası 21,35 as « » keri musiki 22,35 haberler . 22,50 kon ^ 41 almanca, fransızca haberler, 1315 Ev ve dükkân ser 23,50 24,05 gece konseri. haberler . 7577 LONDRA: 20,05 eğlencell yayın 22,35 konser ^ 3 Vakıf han 23.15 spor, havadis . 23,35 dans musikisi « 7 nci daire 24,35 havadis 24,45 piyano. PARİS [P. T. T.l: Otel 4 17,35 köy musikisi . 18,05 orkestra kon * 41 Ev seri, konuşma 19,05 konser, havadis • * 20,40 konser, seyahat haberleri . 20,20 gra14 mofon, piyano konseri 21,35 koro kon « 14 Baraka seri, oda musikisi, şarkılar 23,35 hava* dis. Amerika havadisi. 21 Ev ROMA: » 23 20,10 almanca seyahat haberleri, ingilizce haberler 20,50 fransızca haberler 20,55 » 1925 Yunanlstan yayın . 21.15 devlet * 106 Bahçe ve baraka yını, havadisiçin 21,40 senfonik konser,ya • ko* 2536 Ev nuşma, org konseri . 23,40 seyahat haberleri, dans musikisi, istirahat esnasında 0 Oda havadis, 1820 DEMOSTEN Meşhur Plütarkın Haydar Rifat tarafından tercüme edilmiştir. 35 kuruş. "Bahçe Mimarı" Mevlud Baysal Parkların, amt, meydan, çocuk ve köşk bahçelerinin en modern usullerle tarh ve taksimatını, plânlannın ihzannı ve araziye tatbikatını deruhde ve taahhüd eder. Askerî ve resmî binalann maskelenmesi temin olunur. Sergilerde; balolarda, düğün ve nişanlarda bahçeli salonlar hanr lar. Apartıman ve köşklerde okuma ve istirahat için lüks kış bahçeleri tanzim eder. Müessesat ve hususî bahçelerin daimî nezaretini kabul eder. Kataloğu elli kuruştur. tstanbul dördüncü Vakıf han, dördüncü kat No. 18. Telefon 22537 Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar. dır: İstanbul cihetindekller: Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (Ali Rıza), Bakırköyde (Hilâl), Beyazıdda (Sıtkı), Eminönünde (Mehmed Kâzım), Fe nerde (Arif), Karagümrükte (Arif), Kü çükpazarda fHikmet Cemil), Samatyada (Teofilos), Şehremininde (A. Hamdi), Şehzadebaşmda (Üniversite). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Karaköy), Hasköyde (Halk), Kasımpaşada (Merkez), Sarıyerde (Asaf), Şlşllde (Nargileciyan), Taksimde (Della m suda), (Ertuğrul), (S. Baronakyan). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu • snıf), Kadıköy Altıyolda (Merkez), Modada fModa). Ü.^kÜdar Selimiyede (Selimiye). Nöbetçi Eczaneler HALK OPERETİ 21 haziran cumartesi akşamı 21,45 te TAKSİM bahçesinde İLK TEMSİU Ç YENİ ESERLER ) Divriği icra dairesinden: Kasabadan Telli oğullanndan Meh • med kansı ekmekçi Abuş oğlu tsmail kızı Naime ile Arhutlu oğlu Abdullah mirasçılan Safiye ve Hamdi ve Rahime ve Saniye ve Aayşe ve Arhutlu oğme ve Saniye ve Ayşe ve Arhutlu oğMehmed aralarında müşterek Divri ğinin Uluzar diğer adı Kaldınm mev • kiinde taraflan şarkan kabristan şimalen yol ve garben Budak oğlu ile mahdud 6240 metro murabbaı miktarındaki tarlanın taksimi kabil olmadığından umum arasında satılmasına Divriği sulh hukuk mahkemesinin 14/10/935 tarih ve 97/148 sayıh kararı mucibince YENt ESERLER: satılmaktadır. Talib olanlar varsa pey Yirminci asır filozoflarî akçelerile birlikte Divriği icra dairesine Genc ve kıymetli mütefekkirlerimiz 322 sayı ile müracaat etmeleri ilânen İstanbul 6 nci icra memurluğundan: den Hilmi Ziya bu namda çok değerli tebliğ ve işbu tarla 30 haziran salı güBir borçtan dolayı mahçuz ve parabir eser neşretmiştir. Hususî bir makale nü saat 16 da ihale edileceği ilân olunur. çe\Tİlmesi mukarrer lokantaya aid maile ayrıca bahsedeceğimiz bu kitab, Kanaat kütübhanesi tarafından ciddî bir yeni realizmin tekâmülü: B. Russel, A sa ve sandalya 19/6/936 tarihine müsaitina ile hazırlanmıştır. lexendre, Whiteheadin realist feLsefesi dif cuma günü saat on ikiden on üçe Eserde şu mevzu ve bahisler, etraflı Ruyer Phenemenologie: Husserl, Max kadar Galatada Ömerabid hanında 14/ Schcler, Emil Lask, Nicola'i Hartmann, bir şekilde tetkik edilmektedir. Martin Heidegger . Mate'matik felsefesi: l î numaralı lokantada birinci açık artBugünkü felsefeye genel bir bakış Ir. rasyonalist felsefe: Emile Boutroux, Emil HUbert Fizik felsefesi: Ernest Mach, tırması icra kılınacağından gelenlerin Meyerson Pragmatizm: Wi James, John Einstein Amprizm Logistik: VVicrer mezkur gün ve saatte yerinde hazır buDenwey, P. 8. Schiller, Henri Bergson, Kreis, Schlick, Grank, Hans Reichenbach Maurice Blooudel XIX uncu asır idealiz İdealist fizikçiler: Eddington, James Je lunacak memurine müracaatleri ilân nilnin mukavemeti: Benedetto, Corce, J. ans Biyoloji felsefesi Sosyoloji felsefe olunur. (23766) M. Baldwin . Marburg mektebi ve Cas si Marterialisme. Karilerimize hararetle tavsiye ederiz. sirer Simmel ve Le Senne . İngilterede Dinleyin, diyordu. Cedric etrafa kulak verdi ve sapsarı kesildi. Aşağıda sokak kapısı açılıp kapanmıştı ve yukanya çıkan merdivenlerden ayak sesleri geliyordu. Cedric Lacynin boğazına birşeyler tıkandı. Gecem'n bu saatinde buraya ve bu tarzda gelen polisten başka kimse •olamazdı. Müthiş bir düşünce fırtınası içinde, biraz sonra burada geçecek olan sahne gözünün önünde canlandı: Polislerin içeri girişi, faydasız ve neticesiz bir mücadele, sonra Thaissanın tevkifi! Gayrişuurî ve bir makine gibi genc kızın elini yakaladı: Polis geliyor Thaissa! diye mırıldandı. Thaissa hâlâ onu kamçılamak istiyordu: Eğer mes'ul olmaktan korkuyor sanız beni tevkif etmek için ne bekliyorsunuz? Cedric genc kıza o kadar müteessir ve kederli bir bakışla baktı ki Thaissa söylediklerine pişman oldu: Affedersin! diye çırpındı. Fakat beni bırakınız da yapacağımı yapayım. H alinin üzerinde yavaş yavaş yürüyerek kapıya doğru gitti; birkaç dakika dışansını dinledikten sonra, odanın karanlığı içinde gözden kayboldu. Cedric onun plânını bilmiyor, bir çocukluk yapacağını zannederek yerinden kımıldamıyordu. Lâkin yukan çıkan adamın derhal içeri girmemesi ve hatta lâmbalan yakarak hemen vazifesini yapmaması için ne sebeb olabilirdi? Ayak sesleri daha çok yaklaştı. Yalnız Cedricin hayretini artıran birşey vardı: Gelen adam, adımlannı o kadar itina ile ve gürültü etmemeğe çalışarak atıyordu ki bir mücrimi tevkif için gelen polis memuru imkânı yok bu tarzda yürüyemezdi. Polis âmiri, dışarısını daha çok dikkatle dinliyordu. Gürültünün duyuluşuna göre öyle hesabladı ki meçhul adam merdiven sahanlığına gelmişti, fakat tereddüd ediyordu. Nihayet kapı yavaşça B A Y B A YAN Yazan: Mahmud Yesari. Necdet Rüştü Mnzik: Sezai, Seyfeddin Asaf Operetler her hafta değiçir Masalannızı ayırtınız Tel. 43703 Alenî Teşekkür Üç yaşlarındaki çocuğumun muzta • rib bulunduğu boğaz hastalığından dolayı kemali sürat ve muvaffakiyetle ve hiç ücret almaksızm ameliyat yapmak suretile büyük bir eseri insaniyet gösteren hazık doktorlarımızdan (Naci Doğancı) ya derin şükranlarımı alenen bildirmeği vazife addederim. Farmakoloğ Aleko K. k. Vafiadis Acele Satılık Yalı Kuzguncuk vapur iskelesi yanmda 88 numaralı büyük bahçeyi havi yalı satılıktır. Taliblerin İstanbul Mercan çarşısında 43 numaralı dükkâna müracaatleri. açıldı ve içeriye birisi süzüldü. Fakat daha ilerilere yürüyecek kadar vakit geçmeden, hemen ayni saniyede tok bir gürültü işitildi. Bir vücud, kitab dolu bir masayı da sürükliyerek inliye inliye yere yuvarlandı. Cedric Lacy bu şekilde düşenin Thaissa olmasından korkarak şimşek gibi ileri atıldı, ve lâmbayı yaktı. Evhamı boşa çıkmışü. Thaissa Strafford bir masanm üzerinden kucakladığı bronz heykelle silâhlanmış, yüzü hâlâ azimkâr çizgilerle gergin; odanm ortasmda duruyor, ayaklarının altında ise bir adam yatıyordu: Dahiliye Nazırı! Cedric dili tutulmuş gibi genc kıza baktı. Thaissanin dudaklannda ince bir tebessüm vardı ve gözleri şiddetli bir aydınlıkla adeta yanıyordu. Zabit bir hayret kâbusu içindeydi. Bu adam burada ne arar. ne yapmağa gelir? diye söylendi. K Arkasx vari Beşi kırk iki geçe «CamAtrriyer» in zabıta romanı: 8 2 Yazan: Gharles de Richler Hayır Cedric. Bu geçti artık. îşte ben bu akşam sizi burada bulamasaydım, evinize gelerek bunları görüşmek istiyordum. Niçin Thaissa? Şunlan söylemek için: Sizi seviyorum Cedric. Geçirdiğim macera size hareketlerimi gayritabiî gösterdi. Fakat babamm mektubunu okuduktan sonra onlann sebebini anladınız ve artık biliyorsu niz. Beni tevkif etmeğe muvaffak olmanuz ki hareketimi mazur gösteren bir mec nın mazhariyetlerinden de istifade ederburiyet vardı. O haldc Cedric size gel siniz! Belki size mükâfat ta verirler. Sonra kendini bir koltuğa atarak başıdim ve tekrar ediyorum: Sizi seviyorum nı elleri arasına aldı. Cedric, beraberce kaçalım! Cedric: Cedric Lacy gayriihtiyarî bir feryad Thaissa, dedi, benimle bu şekilde kopardı: nasıl konuşabiliyorsunuz? Kaçmak mı? Ben mi ? Siz delisiniz Thaissa! Siz ki beni sevdiğinizi söylüyorsuGenc kız ona yaklaştı. çehresi hâlâ nuz ve sevdiğinizi de biliyorum. Sonra 'sklifrnnn karaTetîle rcnkliyaî, fakat f da bir kuruntu zorile beni tevkif etmek tin haykınşı cesaretini ve ümidini kırmış vazifenizden bahsediyorsunuz. tı, adeta buz kesilerek sordu: Maraisde (amcamı öldürdüğüm yer Niçin? de) beni tevkif etmeği gayet tabiî bul Beni ve mevkiimi düşününüz Tha muştunuz. Çünkü o vakit esranmı bilmiissa. Şeflerimin bana itimad ederek ver yordunuz. Beni Londraya getirip hapidikleri vazifeyi düşününüz. Eğer benim saneye tıkmağı gayet tabiî addetmişti bu vazifeyi yerine getirmem icab ederse niz. O hapisaneye ki beni orada darağacı beraber kaçmaklığım degil; derhal bekliyordu! Şimdi ise herşeyi biliyorsu polisi çağırmam ve sizi tevkif etmem lâ nuz. Sırlarımı size faşettim ve size cemizım gelirdi. yetten hiçbir şey borclu olmadığım şu cemiyetten uzak, güzel hir hayatın mümThaissa, genc zabite müteazzımane kün olduğunu söyledim. Siz hâlâ teredbaktı: Pekâlâ dedi, bunu niçin yapmıyor düd ediyor, ve bana vazifeden bahsedisunuz? İşte yalnızız ve buna muktedirsi yorsunuz. Ben bir askerim Thaissa, aldığım bir emir var. İyi ya işte! Ben de size tekrar ediyorum. O halde beni tevkif ediniz! Fakat şunu da biliniz ki; bunu yapacak olan siz bir alçaktan başka birşey değilsiniz! Cedric bu hakareti işitince yerinden fırladı, tam söz söyliyeceği sırada genc kızın birdenbire ve garib şekilde, durakladığına dikkat etti. Thaissa, adeta fısıldar gibi bir sesle: