17 Haziran 1936 CÜMHTJRÎYET 5 O N TELEFON MABERLEC TELCRAF vc TELSİZZ.E Bade harabelbasra! Habeşistanda çete harbi hâlâ devam etmekteymiş! Adis Ababa etrafında çarpıştnalar oluyormuş Kiisufu tetkik için Sovyet Rusyada 25 yerli, 19 yabancı heyet tarassudata hazırlandı Moskova 16 (A.A.) 25 Sovyet ve 19 ecnebi heyeti, güneşin tam tutul masını Karadenizle Japon denizi arasmda 25 muhtelif noktadan 19 haziranda tetkik edeceklerdir. Bu tutulmanın gö rüleceği aşağıdaki beş noktadan telsiz telefonla malumat verilecektir. 1 Belorçenkaya şimal Kafkasyası saat 6,30 dan 7,05 e kadar güneşin tam tutulması saat 7 de olacaktır rusça ve ingilizce olarak, 2 AkBulak Orenburg bölgesinde saat 7,05 ten 7,20 ye kadar tam tutulma saati 7,16 da rusça ve ingilizce olarak. 3 Kustanal Ural bölgesinde saat 7,20 den 7,32 ye kadar tam tutulma saat 7,26 da rusça ve ingilizce olarak. 4 Omsk batı Siberyası saat 7,32 den 8 e kadar 5 Kabarovsk doğu Siberyası saat 8,55 ten 9,15 e kadar tam tutulma saat 9,07 de yalnız rusça olarak. Bu beş noktadan yapılacak olan neşriyat Moskovanın aşağıdaki istasyonlan tarafından nakil suretile verilecektir: Rkk. 25.04 metro üzerinden, Rki. 19.76 metro üzerinden. Rne. 24.99 metro üzerinden, Ran. 31.51 metro üzerinden. Komintern istasyonu, 1724 metro ürerinden. Yukarıda gösterilen saatler Moskova saatidir ki, Ankara saatinden bir saat ileridir. URDDAN AZILAR Yazan : ismail Habib IHEM NALINA MIH1NA Yalanın kudreti! mumî Harbde, îngiltere Harbiye Nazm olan Feld Mareşal Lord Kiçner Hampşir zıyhlı kruvazörile Rusyaya müteveccihen Ingiltereden hareket ettikten biraz sonra, bir Alman denizaltı gemisinin koyduğu mayinlerden birine çarparak battı. Kiçner de boğuldu. Cumhuriyetin başka bir sütununda tafsilâtile anlattığım bu hâdise etrafında 20 senedir sürü sürü yalanlar neşredildi. Birçok maceraperestler bu gemiyi batırmak şerefinin kendilerine aid olduğunu iddia ettiler. Böylece, yavaş yavaş Lordun ölümü etrafında yalandan dolandan mürekkeb uydurma bir esrar perdesi peyda oldu ve Kiçnerin ölümünden bahsedildi mi «esrarengiz» sıfatını yapıştırmak âdet halini aldı. Hele harbden sonra hiçbir gizli ve esrarlı tarafı kalmamış olan bu esrarengiz ölüme, 20 senedir, belki 20 kulp takıldı. Hatta Kiçnerin îngiliz întellicens Servis teşkilâtile arası açık olduğu için, bu teşkilâtın şefleri tarafından Hampşir kruvazörünün, sintinesine bombalar koydurtulmak suretile batınldığı bile yazıldı. Kiçnerin ölmediği Almanyada esir olduğu, Rusyada Çarların sarayında bulunduğu gibi saçmalar dahi ortaya atıldı. Hâdisenin hakikati, Almanlar tara fından tamamile ifşa ve neşredildiği halde, gene Kiçnerin ölümünü kendi marifetleri gibi gösterenler ve hâlâ da buna inananlar var. Devam edip giden bu martavallar karşısında «yalancının mumu yatsıya kadar yanar» sözü de suya düşüyor, çünkü Kiçnerin ölümü etrafındaki yalanlar 20 yıldır, hiç sönmeden sabahlara kadar yanıyor. Kimbilir, daha ne vakte kadar da yanacak? Doğrusu yalanın kudretine inanmamak ve şaşmamak kabil değil. Tevekkeli, hurafelere, masallara ve efsanelere hâlâ milyarlarca insan inanıp kanmıyor! Nevşehirde güvercinler Nevşehirde güvercin ne postacıdır, ne süstür; güvercin burada bir mahşerdir. Nevşehirliler toprağm bereketsizliğini güvercinin bereketile yendiler. V Kahveci dağının yavaş yavaş alçalan boyun nokta§ı üstünde mahrutî bir te penin çevresini kucakhyarak kurulmuş bir belde. Hep beyaz taştan yapılma iki üç kath evlerin ön odalan çok kere birkaç sütun üzerinde keskin zaviyeli kemerlerle açık bırakılarak süslenmiş. Bu odalara yerliler «Taşköşk» diyorlar. Böyle sütunlu, revaklı. beyaz gövdeli binlerle evin üstüste istiflenerek mah ruti tepenin bütün gövdesi üzerinde gerile gerile görünüşleri: Nevşehir sahi den orijinal bir şehir. Tepenin üstünde, aşağıdan bakılınca, dört kulesile oldukça sağlam göründüğü halde, içine girilince çok harablaş tığı anlaşılan kalenin enli duvar satıhları üzerinde dolana dolana şehrin toptan panoramasını seyrediyoruz: Evler hep kârgir. Fakat üstleri hep dam. Şehrin amfi biçiminden dolayı herkesin damı herkesin damını görü yor. Bütün evler kademe kademe sıralar üstünde tiyatro seyircileri gibi du rarak bir sahneye bakar gibi karşı dağların temaşasına dalmışlar. Seyretmek için kurulmuş bir şehri seyrediyoruz. Evler hep neye kârgir? Çünkü taş kerpiçten ucuz. Çünkü taş hamur gibi. Bu evler, taşı yontarak değil, adeta yoğurarak yapılıyor. Tepenin üstü hep şist tabakasından mürekkeb. Bu kayalık tabakalar büyük safihalara ayrıla bilecek kabiliyettedir. Halk bu kaya lıklara «saysablak» diyor. Bunlar ta sallub etmiş balçık tabakası. Çamur donmuş, taş olmuş; taş yontulmuş, ev olmuş ne sert, ne ahşab; Nevşehir kârgirin yumuşağı. Şehrin tepesi böyle, eteklerindeki toprak ta kilsidir, toprağın biraz altı ise killi. Şehrin şarkındaki dar vadinin dibinde akan şu dere, kilsî tabakadan kolayca alta sızıp alttaki killi tabakayı ise geçemediğinden; derenin suları yerin içinde ufuklamasına cilveler yapıyor. Bu yüzden onun kıyılarmda arasıra heyelânlar olmaktadır. Aşağı mahallede kırk yıl önce öyle bir heyelân sebebile bazı evler yıkılıp çatlaklar peyda ol muş: Şehrin evleri civelek, taşları yu muşak, ve toprağı oynak. O killi tabaka, suları derine indirme diği için, yeraltlarında su mecmuaları teşekkül edemiyor. Bu sebebden Nev şehirde hiç kuyu yoktur. İbrahim Ağa nammda, Belediye kalfalığında bulu nan bir Nevşehirli, bu kuyusuzluğa içlenmiş olacak, bundan otuz yıl önce evinin avlusunda çok derinlere kadar bir kuyu kazdırıyor. Birçok para, bir çok emek, nafile. Fakat bu zahmet neye ağam, adaşın İbrahim Paşaya dua et, bak kasabanı adım başma çeşmelerle doldurmuş. Bu kadar musluk varken kovayla çıkrık çevirmek neye? Şehrin cenub cephesinde üç dört yüz evlik ayrı bir mahalle, şimal cephesinde de beş altı yüz evlik ayrı bir mahalle, Nevşehir bu iki mahalle ortasında, iki yavrusunu sağ ve soluna oturtmuş bir ana kurumile, fotoğraf çıkartmak için poz almış gibi duruyor! Şehir hep tepeye tırmanmaktan yo rulup bıkmış gibi şimal tarafındaki meydanlıktan fırsat bularak" düzlüğe doğru açılmağa başlamış. En başta iki büyük ve yeni bina; biri kurşuni saç örtülü Hükumet Konağı, öteki kırmızı kiremid örtülü mekteb; ve seyrek seyrek köşk gibi evler: Orada Neveşehir den diğer bir nev şehir doğuyor. İbrahim Paşanın doğduğu eski Muş kara köyü şehrin şark yamacındaymış. İlk çeşme oraya yapıldı. şehrin en eski eseri. Bu çeşmeye şimdi, ihtiyarlığm dan olacak. Morukçu deniyor. Paşa o raya bir de hamam yaptırmıştı. Şimdi harab. Taşlarmı aşırıp duruyorlar. Vaktile Rumlar bile hamamm mermer kitabesini tersine çevirerek kendi kiliselerine yamamışlar. Rumlar gitti, kilise dahi hamamm haline uğradı, ve kitabe tekrar meydana çıktı. Nedimin sekiz beyitlik şiirini taşıyan bu müslüman kitabe bir müddet tanassur ettirildikten sonra tekrar ihtida etmiş oluyor! Lâle devrinden kalma asıl İbrahim Paşa Nevşehri, o sülün mınareli camii ve camiin etrafındaki binalarile, toplu bir halde. şehrin şimalişarkisine düşüyor. Cami, tepenin böğrüne yapılsa olmıyacak, düzlüğe indirilse çukurda kalacak; yirmişer metro yüksekliğinde iki sed arasının kervansaray kemerlerile tahkim edilmiş sahası üstüne kurulan cami bu sayede ne dağdadır, ne çukurda. ve... hem yüksektedir, hem düzde. Nevşehrin yeşilliği, şarktaki vadi i çinden şimale doğru, derenin iki kıyı sında, bahçelerle ve sebzeliklerle renk renk ve öbek öbek, uzunlamasına iş lenmiş bir kaliçe dilberliğile serilip gidiyor. Şehrin kendisi Niğde gibi bol bahçeli değil. Burada arazi dar, evler sık. Fakat ağaca ve yeşile düşkün halk, evinin bir odasını bile fedadan çekin miyerek bir tanecik olsun bir ağac ye tiştirmektedir. Ağac burada evlâd gibi. Bağlar, bağlar... Memleketin en bü yük geçimi bu bağlara bağlı. Şarktaki Karşıtepe, daha şimale doğru Kızılte pe, şehrin garb yamaçları hep bağlarla dolu. Ne tarafa baksan işlenmedik bir karış yer yok. Şehrin toprağı az amma şehirlinin gayreti çok. Fakat bu yufka toprak bereketli de değil. Ne yapmalı? İstediğin kadar düşün, akla gelir mi, Nevşehrin bağlarını toprak değil gü vercinler yetiştiriyor. Güvercin, o zeki kuş; şehirden şeh re. kaleden kaleye, kıt'alar ve bulutlar aşarak, bir kere gördüğü yeri hiç şaşırmadan bulup taşıdığı mektubu dosdoğru kendi adresine bırakan o kerametli kuş. Cami avluları gibi yerlerde sürü sürü, süslü süslü, kadife göğüsleri, pı rütılı tüyleri: renk renk endamlarile nazlım nazlım cıvıldaşan o insanla in sanlaşmış sevimli kuş. Fakat Nevşehirde güvercin ne postacıdır, ne süstür, güvercin burada bir mahşerdir: Nevşehirliler toprağın bereketsizliğini güvercinin bereketile yendiler. Şehrin şarkında Güvercinlik denilen semt; bu, ne bir mahalle, ne bir köy; burası apayrı, harikulâde bir âlem. Vadileri ayıran yalçın kayalar, veya va diler arasında yükselen taş mahrutlar; bunların böğürlerinde insan girebile cek kadar bir kapı, kapının etrafında ve kayanın cephesinde on beş yirmi kadar ufak ufak bir sürü pencere. O pencerelerden güvercinler girip çıkıyor; fakat bunlar ne kafestir, ne kümestir, ne kovtıktur, onların içi b»ş altı odalı bir apartıman katı gibi dağ koynunda taş tan oyma koskoca bir dairedir. Taş yumuşak, bıçakla ekmek diler gibi taşı kesiyorsun. İçeriye işte oda oda bir daire yapıldı. Koyu kış ortası; yerler hep karla örtülü; güvercinler dışarıda yem bulamıyacaklar. Halbuki o pencerelere kuşyemi serpilmiş. Güver cinler pencerelere geldi. oradakini bitirdikten sonra bakıyor. odamn içinde de yem var. Oraya da girer; artık alıştı. Fakat o pencereler dışarıdan neye öyle renk renk nakışlar ve resimlerle süs lenmiştir? Ah can kuş, çapkın kuş, yalnız zeki değil zevk sahibidir de; o ka dar tecrübe etmişler, çıplak pencerelere pek aldırış ettiği yok; hep böyle nakışlı pencerelere itibar etmektedir! Kuşlar ürkmesin diye bütün bu Güvercinlik mıntakasında silâh atmak ve avcılık yapmak yasaktır. Ne patırdı, ne tehlike; güvercinler boyuna yavrula dılar, boyuna ürediler, hem odalara doldular, hem odaları doldurdular. Bundan ne mi çıkar? Bir güvercinlikten birkaç yüz kileye kadar gübre alınmağa başladı; güvercinliklerden herbirinin fiati birkaç yüz sarı altına kadar yükseldi; her güvercinlik sahibi namına Tapuya bağlandı. Herkesin tarlası gü vercinliğe göre. Güvercinin nekadar çoksa üzümün o kadar bol. Güvercin Nevşehirde bir kuş değil bir destandır. Belçikada grev tehlikeli safhada Zabıta kuvvetleri işçiyi zorla dağıtıyor Brüksel 16 (A.A.) Liege mın takasında vaziyet fenalaşmıştır. Demir ve makine endüstrisi merkezi olan Sepaingde fabrikalar asker kuvvetleri tara fından işgal olunmuştur. Bu fevkalâde tedbir de gösteriyor ki, hükumet vaziyete hâkim olmak için elinden geleni yap mağa karar vermıştir. Liyej 16 (A.A.) Tramvay mü nakalâtı, öğleden sonra tamamile dur muştur. Grevciler, münakalâtı durdur mağa kalkıştıklarından polis ve jandarma kuvvetleri, yalın kılıç hücum etmek suretile onları dağıtmağa teşebbüs etmişlerdir. Tramvay idaresi, arabalara depolara girmek emrini vermiştir. Avrupada üç feci kaza oldu Peştede 40, Rigada 25 kişi öldü Tallin (eski Reval) 16 (A.A.) Bir silâh ve cepane deposunun laboratuarında bir infilâk olmuş, 40 kişi ölmüş, 30 kişi kadar da yaralanmıştır. Simdiye kadar enkaz altından ancak dokuz zabitin cesedi çıkarılabilmiştir. Infilâkın sebebi belli değildir. Yalnız zabitlerin bir mermi doldurdukları sırada vuku bulduğu anlajılmıştır. Peştede iki facia Peşte 16 (A.A.) Şunyog adası yakınında bir feribotun uğramış olduğu kazada ölenlerin sahih miktarı henüz belli değildir. Kaptan, tevkif edilmiştir. Kendisi, yolculann miktannı bilmediğini söylemiş ve bunlardan birçoğunun sar hoş olduğunu ve bir kısmının geminin bir tarafına yığılarak devrilmesine sebebiyet vermiş olduklannı beyan etmiştir. Ölenlerin en az 19 kişi olduğu zan nedilmektedir. Peşte 16 (A.A.) Peşte Tramvay kumpanyası işçilerinden altmış kişiyi hâmil bir sal Tuna üzerinde fazla yüklü olmasından dolayı batmış ve sabah saat bire kadar altı kişi ölü ve yirmi kişi de diri olarak çıkarılmıştır. Baştbozuk Habeş müfrezeleri Deyli Telgrafın Cibuti muhabiri ya zıyor: AdisAbabadan gelerek Fransız toprağına ayak basmış bulunuyorum. Şid • detli Italyan sansürünün elinden kurtul muş olduğumdan artık Habeşistandaki vaziyetin sulh ve sükundan çok uzak olduğunu serbestçe yazabilirim. Çok iyi haber alan menabiin kanaa tine göre Tsana gölünün cenubundakı Gojam vilâyeti müstesna ltalyanlar A disAbabadan daha ilerilere nüfuz için Italyan askerleri hiçbir ciddî teşebbüse girişmemektedirler. Merkezin 50 mil haricinde elyevm 12,500 kadar silâhlı Habeş askeri bulunmaktadır. Söylendiğine göre îtalyan umumî karargâhının elinde bulunan haritalara na zaran muhtelif yerlerde yerlilerin tecemmüü tesbit edilmektedir. Bunlardan 5,000 i Addis Alam 1,500 ü Adgille 1,500 ü de Dessie yolu üzerinde kâin Ankoberde bulunmaktadır. Yahudi ile Musevi İki gün evvel, Ferid Aseo dostumuzun bana Yahudi ile Musevi arasındaki farkı öğrettiğini bir lâtife olarak yazmışüm. Ferid Aseoyu istihdaf eden bu şaka üzerine bazı fıkracı arkadaşlar benimle alay ettiler. Kendilerinin, hatta sağlannda ve sollarındakilerin bildiği bu farkı, benim bilmediğimi ve dün öğrendiğimi sanmak, bana karşı büyük bir teveccüh olur. Yahudinin «Yahud» dan ve Musevinin «Musa» dan geldiğini, vaktile sene lerce arabca okuduğumuz halde gene öğrenmemiş olsak bile, on üç senedir, Musevi lisesinde türkçe hocası olduğu muz için, şimdiye kadar en az on üç defa, öğrenirdik. Bu münasebetle Yahudi kelimesini meselâ Alman Yahudisi, Leh Yahudisi şeklinde ve yanlış olarak kullandığımızı hatırlatmak isterim. Her Musevi Yahudi olmadığına göre, Alman Musevisi ve Leh Musevisi dememiz lâzım gelmez mi? Fransada grevci miktart Şehir etrafında harb Paris 16 (A.A.) Paris ve Seine vilâyetinde henüz 730,000 grevci amele vardır. Dün 202,302 amele işe başla mıştır. Paris 16 (A.A.) Pariste ve Seine departmanında 200,000 grevci tekıar işe başlamıştır. Yalnız, 60,000 kişi grev halindedir. Hafta nihayetinden evvel her tarafta işlere başlanılacağı tahmin olunmakta dır. Paris 16 (A.A.) Paris mıntakasında grev, sona ermiştir. Yalnız grev Istanbul 16 (A.A.) Türk Dil hareketi eyaletlerde bilhassa Bordo, Kurumu genel sekreterliğinden: Nant ve Aixde biraz fazlalaşmıştır. Uçüncü Türk Dili Kurultayı çalışmaKabine içtimaı ları için kurumun genel sekreterlik büroParis 16 (A.A.) Kabine, birlik sile çalışma kollannm en çoğu İstanbula ler meselesini «Halkçılar cephesi» tara nakledilmiş ve genel sekreterlik bürosu fından vücude getirilmiş olan programa 16 haziran 936 da Dolmabahçe sara tevfikan müzakere etmek üzere yarın yında işe başlamıştır. saat 16 da toplanacaktır. Kurum sağışnanlığı ile terim ve yayım Madridde grev kolları şimdilik Ankaradadır. Genel sekMadrid 16 (A.A.) Madridde, reterliğe ve başka kollara yazılacak yazr greve iştirak eden işçilerin sayısı, halen ların bundan sonra Dolmabahçe sarayı120,000 den fazladır. na gönderilmesi gerektir. Bundan önce de herkese bildirildiği üzere Uçüncü Türk Dili kurultayı 24 ağustos 936 pazartesi günü saat 14 te DolLondra 16 (Hususî) Viyanada mabahçe sarayında açılacaktır. Kurul çıkan ve Avusturya hükumetinin nim tayda üye olarak bulunmak, söz söyle resmî naşiri efkârı addedilen Reichspost mek ve rey vermek hakkı birinci veya gazetesi bugünkü nüshasında Avustur ikinci kurultayda bulunmuş ve yahut yada krallığın iadesi lehine şayani dikkat kurumun çalışma kol ve bölüklerinde ödev almış veya kuruma müracaatle üye bir yazı neşretmiştir. Bu makale, Avusturya halkının ek yazılmış olan kurum üyelerile kurumun seriyetinin krallığın ihyasını istediğini ve davetlilerine münhasırdır. bu işin ihtilâlle değil, meşrutî yollarla yaBunların dışında kalanlar yalnız din pılacağını bildirmektedir. leyici sıfatile kurultayda bulunabilirler Bu yazı Habsburglar meselesi hakkın ve kurultay salonunda yer bulunmazsa da Küçük Anlaşmanın verdiği karara bir konuşmalan merasim salonundan radyo cevab addedilmektedir. ile dinlerler. Mihalakopulos siyasî hayata Gerek üye ve gerek dinleyici olarak kurultaya gelmek istiyenlerin 15 temmuz tekrar atılıyor 936 akşamına kadar adlarile işlerini ve Atina 16 (Hususî) Eski Hariciye adreslerini kurum genel sekreterliğine bilNazırı ve Ayan azası Mihalakopulos ga dirmeleri lâzımdır ve bu bildiriş kurul zetecilere, birleşecek Antivenizelist par tayın çalışmasını nizamlamak için pek tilerinin liderliğinin kendisine teklif e gerekli olduğundan geri bırakılmaması dildiğine dair çıkan şayiaları tekzib ede müddeti geçtikten sonra yeniden müra rek önümüzdeki sonbaharda siyasî haya caat yapılmaması bilhassa rica olunur. ta tekrar atılacağını söyemiştir. Kurultaya bir tez irad etmek istiyen Yunanistanda azledilen ler de tezlerini yazılı olarak 15 temmuz memurlar 936 akşamına kadar genel sekreterliğe Atina 16 (Hususî) Hürriyetperver göndermeleri lâzımdır. Kurultay konuşmalan radyo ile yur partisi lideri Sofulis dün Başvekâlet müsdun her yerinden de dinlenebilecektir. teşannı ziyaret ederek bir mart isyanın Kurultayda konuşulacak işlerin sıra dan sonra Çaldaris ve Kondilis hükumetleri zamanmda azledilen memurların tek sile tezlerin konuları 19 mayıs 936 da rar yerlerine getirilmesi meselesini görüş yripılan ilânda bildirilmiştir. müştür. Bir şehir kasırgadan harab Müsteşar, bu memurların hepsinin oldu birden yerlerine getirilmesinin imkânsızBern 16 (A.A.) Sengall kantonu, lığmı ve fakat her Nezarete aid olanla şiddetli kasırgalar yüzünden harab olnn yavaş yavaş memuriyetlerine tayin muştur. Bir tren yoldan çıkmış ve saatedileceklerini söylemiş ve Sofulis te ka lerce münakalâtın kesilmesine sebebi yet vermiştir. bul etmiştir. Uçüncü Dil Kurultayı çalışmaları Avusturyada krallığın iadesine doğru Zannedildiğine göre yağmur mevsiminin başlamasile Habeşler ltalyanlan son derece rahatsız edeceklerdir. Merkezdeki Italyan kuvvetleri, Gojam vilâyetine gönderilen iki tabur yerli askerin sevkinden dolayı biraz zayıflamış bulunuyor. Tahmin edildiğine göre elyevm mer kezde bulunan Italyan kuvvetleri Adis Ababayı saran gayrimuntazam Habeş çetelerinden adedce daha fazla değil dir. Şehrin haricinde çete harbi devam etmekte olup bazı kamyonlar Habeşler tarafından durdurulmuş ve şoförleri ö!dürülmüştür. Kabileden kabileye gelip giden Habeşler vilâyetlerdeki ayaklanmanın teves süünde âmil olmaktadırlar. Bunların çıkardıkları şayialar meyanında împara torun tekrar Habeşistana avdeti ve yerli askerlerin memleketi tekrar Imparatora iade etmek maksadile Italyan zabitlerini öldürmekte oldukları gibi hayal kabilinden şeyler de vardır. împaratorun az çok muntazam ordu sunun bakayasına ilâveten binlerce şakı memlekette yağmakerliğe, yangın çıkarmaea ve katliâmma devam etmektedir./> ingilterenin harb ve sulh karşısında yeni anlayışı [Başmakaleden devam] rar Baldvin kabinesine girmiştir. Bu bile orada siyaset değişikliğinin başlıbaşma kesin bir alâmeti idi. Bu değişikliğin ne şekil ve surette tahakkuk edeceğini de işte Maliye Nazın Nevil Çemberleyn söylüyor. Bu, İngilterenin bundan sonra Avrupa karası işlerinde ancak kendi menfaatler* kadar alâkadar olacağınm ifadesidir. O halde belki îngiltere Ren boyu emniyetine ehemmiyet vermekte devam edecek, fakat meselâ Merkezî Avrupada Anshlusun (Avusturya Almanya birleşmesinin) tahakkukuna artık aldınş etmiyecek demek olur. Bundan sonra bir çok inkisan hayaller kaydetmek nöbeti başka milletlere geliyor demektir. Nitekim Almanyada Mister Nevil Çemberleynin nutku alkışlanarak göklere çıkarılmıştır. Çünkü îngiliz siyasetinin bu yeni tutumu Alman bakımından Alman ekmeğine yağ süren bir hareket tarzıdır. Müşterek emniyet tutulamadı. Şimdi mahallî emniyetlere ehemmiyet verilecek demek olur. Biz Türkler mahallî emniyet hakikatini her zaman müşterek emniyet hayaline tercih etmekle beraber her iki usulü mezcetmekte imkânsızlık görmüyor ve bilâkis öyle bir imtizacı çok güzel buluyorduk. îşte bu siyaset şimdi bütün bütün hal ve vaziyete hâkim bir hareket düsturu olmağa doğru gitırektedir. Balkanlann emniyeti bir Akdeniz emniyetile teyid ve takviye edildiği zaman hiç şüphe yoktur ki Avrupa sulhunun en kuvvetli temellerinden biri atılmış olacaktır. Biz bu büyük işin ehemmiyetini olduğu kadar oradaki vazifemizin ciddiyetini de pekâlâ müdrik bulunuyoruz. ltalyanlar Habeşistanda neler yapacaklar? Habeşistanm zaptmdan sonra, Italya, doğu Afrikayı verimli bir müstemlele haline getirmek için derhal ziraî faaliyete geçmek üzere plânlar hazırlamaga başlamıştır. Eritre ve Somali.de dahil olmak üzere bugünkü Habeşistan 1,738,000 kilometro murabbaı tutan bir saha dahilinde 11,600,000 nüfuslu, yani beher kilometro murabbaına on nüfus isabet eden bir ülkedir. îtalyanlar, bu itibarla, Habeşıstanı, mütemadiyen artan nüfusları için ideal bir yayılma mıntakası ve bu mm takaya yerleşecek Italyan nüfusunun refahı için çok mükemmel bir ziraat sahası telâkki etmektedirler. îtalyanın, Habeşistan toprakları için tanzim edeceği umumî plânda muz, pa muk ve yağ istihsaline mahsus nebatat en başta gelmektedir. Esasen şimdiye kadar Somalide muz ve pamuk ziraatine çok ehemmiyet verilmekte idi. Haber verildiğine göre, dünya muz pıyasasının bütün ihtiyaçlarına cevab verebilecek derecede geniş bir nisbet tut mağa karar veren ltalyanlar Cenova ve Triyeste tersanelerinde, muz nakliyatma mahsus dört gemi inşasına başlamışlardır. ltalyanlar, kahve ziraatine de büyük bir hız vermeğe hazırlanmaktadırlar. Italyan membalarından verilen malumata göre, yeni istimar plânında her sene 400 bin kahve fidanı yetiştirilmesi esası gö zönüne getirilmiştir. Habeşistanda yapılması düşünülen ziraat işleri meyanında, karkade denilcn çay nev'inden bir nebatın bol miktarda yetiştirilmesi de mevzuu bahistir. îtalya tSMAlL HABİB îngiltere, Çine istikraz veriyor Tokyo 16 (A.A.) Japon basını, Şangtu Şunking demiryolunun yapıl ması için İngilterenin Çine 48 milyon yen ikraz edeceğini. Japonyanın da şi malî Çin demiryollarını yapacağını yazmaktadır. Nankin ataşemiliteri döner dönmez bir Japon Çin anlaşmasımn akdedile ceği ümid olunmaktadır. nın bu nebata bilhassa ehemmiyet vermesi, her sene istihlâk edilen takriben üç milyon lir kıymetinde çayın yerine bu nebatı ikame etmek ve bu suretle, zecrî tedbirin memleketlere karşı mukabil zecrî tedbir tatbik etmekmiş. Ecnebi firmalarla yapılan müzakereler Ankara 16 (Telefonla) Şehrimizde bulunan eçnebi firmaların mümessil lerile muhtelif daireler arasındaki müzakerelere devam edilmektedir. Bu arada Ereğli kömür şirketinin Eti Bank hesabma satın alınması etrafında müzakerelerin de bugünlerde neticeleneceği anla şılmaktadır. Oğrendiğimize göre demir sanayii kurulması hususunda Sümer Bankla müzakerelerde bulunan Krob mümessilleri Denizyolları için yeniden yaptırılacak gemiler hakkında da bazı tekliflerde bulunmuştur. Mümessiller dün İktısad Vekâletine gelerek Celâl Bayarla müzakerelerde bulundular. YUNUS NAD1