2 Haziran 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

2 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 2 Haziran 1936 YIYANA OONUŞUI Tarihi tefrika: 50 M. TURHAN TAN / // // i [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Bina vergisinin devri başladı 86 memurda Hususî Muhasebeye verildi Dünden itibaren bina ve arazi vergi sinin Maliyeden Muhasebei Hususiyeye devrine başlanıldığı gibi Maliye Tahakkuk ve Tahsil şubelerinden 286 memur da Hususî Muhasebeye devredilmiştir. Maliye Vekâleti bu devir muame lesinin yapılma tarzı hakkmda dün Vilâyete ve Maliye murakıblığına uzun bir talimatname göndermiştir. Bu tali matnamede lâğvedilen Maliye şubele rine aid eşyalarm, tahakkuk ve tahsil defterlerinin ne suretle Belediyeye devredileceği izah edilmektedir. Nizamnameye nazaran mevcud 40 Maliye şubesinin adedi 21 e inecektir. Lâğvedilen Maliye şubelerinin memur ları lâğvedilmiyen şubelere taksim e dileceklerdir. Maliyeden Muhasebei Hususiyeye devredilen Maliye memurları ise Be lediyenin mevcud 27 tahsil şubesinde çalışacaklardır. Belediye yeni şube açmıyacaktır. Devredilen bu memurlar bütün hukuk ve tekaüdiyelerinden is tifade edeceklerdir. Bina ve arazi vergisinin geçen sene • lerden bakaya kalmış kısmını Hususî Muhasebe tahsil edecek ve bu tahsilât Hususî Muhasebeye aid olacaktır. Ma amafih son aylarda Maliye tahsil şubeleri bina ve arazi vergisi bakayasını tahsil için fazla mesai sarfetmiş olduklarından bakaya miktarmm yüzde yir miden fazla olmadığı zannediliyor. Bina ve arazi vergisinin Hususî Mu hasebeye devrile Belediyenin elde edeceği fazla varidat hakkmda şimdilik birşey tahmin edilememektedir. Hükumet bu vergiyi Belediyeye vermekle beraber yüzde yirmi beş nisbe tinde tenzilât ta yapmıştır. Verginin bir kısmı esasen Muhasebei Hususiyeye verilmekte idi. Devredilen 286 memuruD maaşı ve masrafı da gözönünde tutula cak ^Jursa şimdiye kadar senede iki buçuk milyon lira kadar varidat temin eden bu vergiden Belediyenin ne dere celerde istifade edeceğini tahmin güç olur. Bununla beraber müsakkafat ve arazi tahriri dolayısile bazı binaların ve arazinin vergileri eskisine nazaran ar tacağından Hususî Muhasebenin hv vergiden fazla istifade etmesi ihtimali de vardır. Maamafih önümüzdeki ilk sene bir tecrübe senesi olacak, alınacak neticeye göre hareket edilecektir. Hatta devredilen memurlann maaşları bile bu sene Maliye Vekâleti tarafından verilecektir. istiyoruz! Afişaj işînin içyüzü Bazan koca devlet teşkilâtına rağmen ve idare mekanizmasmın merhale merhale kontrol rolü yapan şubelerinin de mania sedlerinden geçmeğe muvaffak olan yolsuzluklar görülür. Son afisaj işi de bunlann en ileri bir misalini teşkil etmektedir. Belediye şehirdeki 2000 e yakın ticarethaneden afiş resmî alacakhr ve bunun mecmu tutan olarak ta bütçeye yalnız 6000 lira koymuştur. Paranm tahsili «müteahhid» namı altında bir zata veya şirkete verilmiştir. Buraya kadar herşey tabiî ve makuldür. Fakat bundan sonra îş, kolayca akıl erdirilemiyecek bir vadiye dökülmüştür. Müteahhid Belediyenin bütün kanun ve kudretlerini kendi tahsilâhna koşulmuş kuvvei teyidiye gösteren evrak ve ihbarnamelerle faaliyete girişmiş ve kendi takdirine göre biçilmiş vergi tarhehnek suretile topyekun 6000 lira olan resmin hepsini adeta beş on ticarethaneden alacak derecede mühim yekunlu bir para tahsiline kalkışmıştır. Öyle ki başrboş bırakılsa bu müteahhid veya şirketin piyasadan lâakal yanm milyon liralık para tahsil edeceğinde şüphe etmemek lâznndır. Belediyemiz bu yolsuzluk karşısında çok hassas ve vazifesinas davrandı. Bilhassa Belediye Reisimizm hareketini alkışlamamak elden gelmez. Çalışmağa başlıyan tahkik komisyonunun haksız yere alınan veya almmak yoluna dökülen vatandaş paralarını tahtı temine koyması da memnun olunacak bir karardır. Ancak yukanda da işaret ettiğimiz gibi, bizi asıl düşündüren nokta; bu müteahhidin koca bir devlet ve belediye teşkilâtına rağmen nasıl olup ta halktan bu kadar genis şiimullü mühim bir vergi tahsiline kallcışmış ve yanvanva da muvaffak olmuş olmasıdır. Meselrnin bu raddeve gelinciye kadar duyulmayışını havrete şayan buluyor ve tahkikata bu kısmın da ^âvesini; Bir veznedar 25,000 lira çaldı Paraları Beyoğlunda yerken yakayı ele verdi Çorlu Ziraat Bankası veznedan Kâ mil bankadan yirmi beş bin lira ihtilâs ederek şehrimize kaçmış ve burada ya kalanmıştır. Yaptığımız tahkikata göre ihtilâs hâdisesi şöyle olmuştur: Veznedar Kâmil, Çorlu Ziraat Bankasmda 9 aydanberi yavaş yavaş paralan zimmetine geçirmiş ve bu paralar 25,000 lirayı bulunca pa ralan bir el çantasına koyarak üç gün evvel şehrimize gelmiştir. Kâmil burada bulunan dostlarından ikisini de yanına alarak Beyoğlunda bir bara bitmiş, eğlenmeğe başlamıştır. Çorluda Ziraat Bankası erkânı veznedann kayboluşu üzerine tahkikata başlamışlar ve yirmi beş bin liranın kasada olmadığını gönnüşlerdir. Bunun üzerine Çorlu zabıtasına vaziyet haber verilmiştir. Yapılan tahkikatta Kâmilin tstanbula kaçnğı anlaşılmış ve iki akşam evvel emniyet ikinci şube müdiriyetine telgrafla Kâmilin yakalanması bildirilmiştir. Bunun üzerine ikinci şube memurları Beyoğlunda araştırmalara başlamışlar dır. Eğlence yerlerinde yapılan tahkikat sonunda bir adamın barlarda birçok para harcadığı öğrenilmiş ve Kâmil kadmlarla eğlenirken yakalanmışhr. Veznedann üstü arandığı vakit para bulunamamış, fakat Kâmilin kundura lannı yapan usta polise müracaat ederek: «Bir adamın kundurasını yaptım. Tabanındaki köseleyi içinden açık yaptırması şüphemi uyandırdı. Haberiniz olsun» demiştir. Bunun üzerine Kâmilin ayakkablan muayene edilmiş ve içinde dört bin liradan fazla para bulunmuştur. Veznedar polisin nezaretinde evine götürülmüş orada da yüz lira kadar bir para bulunmuştur. Polis tahkikata devam etmektedir. Yeni deniz muahedesi ve Ingilterenin müdafaası vam Kamarasmda sorulan bir suale cevab veren Bahriye Nazın, Londrada İngiltere, A« merika ve Fransa arasında yeni imzalanan deniz muahedesinin henüz Amerika ve Fransa tarafından tasdik edilmediğini ve Ingilterenin de ne zaman tasdik edeceği hakkında birşey söyliyemiyeceğini haber verdi. Binaenaleyh bu muahedenin akıbeti henüz malum değildir. Sebebi de muahedenin haricinde kalan büyük ve mühim devletlerin bu muahedeye iştirak etmeseler bile, ihtiva ettiği esaslar hakkında İngiltere ile anlaşıp anlaşmıyacaklarının belli olmamasıdır. Yeni Londra deniz muahedesinin imzalanmasım müteakıb, İngiltere hüku • meti, Almanya, Sovyet Rusya ve Lehistanla anlaşmak için müzakereye başla mıştı. Fakat bu müzakerelerden Sovyet Rusya ile yapılanı pek çabuk sarpa sardı. Bidayette Sovyet hükumeti Alman ve Japon deniz kuvvetlerinin mecmuuna muadil bir kuvvet istiyerek İngilizleri hayrette bırakmıştı. Daha sonra Sovyet Rusya Almanya ile evvelce bir anlaşma yapılması şartile Baltık ve Karadeniz için Londra deniz muahedesinin esaslannı kabul edeceğini, lâkin Uzakşarkta Japonyanın aldığı vaziyetten dolayı deniz kuvvetlerini tahdid edemiyeceğini ve ayni zamanda Londra muahedesinin ahkâmı mucibince Vladi vost^kta yaptıracağı gemiler hakkında önceden malumat veremiyeceğini bildir di. Sovyet Rusyanın Uzakşark için ileri sürdüğü bu ihtirazî kayid ve şartlan, İngiltere, kabul edecek olursa, o zaman Japonyayı Londra muahedesi esaslan üzerinde bir anlaşmıya sevketmeğe im kân bulamıyacaktır. Bunun için İngiltere, Sovyetlerin bu son tekliflerini de kabul etmemiştir. Haziranın dördünde Sovyetlerin yeni tekliflerde bulunması bekleniyor. Bu sırada, ingiltere ile Almanya ara sındaki yeni deniz müzakerelerinin ilerlemiş olduğu Londradan haber veriliyor. Almanya, bütün îngiliz Imparatorluğu deniz kuvvetlerinin üçte birine muadil bir deniz kuvveti yapmağı deruhde ederek İngiltere ile bir anlaşma yapmıştı. Bu esas üzere yeni muahedelerin ahkâmı hakkında Almanya ile Ingilterenin anlaşmasına büyük bir engel yoktur. Bunun için de îngiliz Alman müzakereleri ilerle miştir. Almanya, bu müzakerelerde en ziyade Sovyetler hakkında ihtirazî kayidler ileri sürmüştür. İngiltere ile Lehistan arasındaki deniz müzakereleri Londrada başlamıştır. Lehistan, son zamanlarda, lngiltereye karşı sıkı bir siyasî temayül gösterdiğinden, bu devlete karşı deniz işlerinde bir zorluk çıkarmıyacağı muhakkak sayılıyor. Yeni Londra deniz muahedesi esaslannın mühim ve büyük deniz devletleri tarafmdan kabul edilmesi için yapılmakta olan bu müzakerelerden başka îngiltere eski Londra deniz muahedesile çürüğe çıkarması icab eden ve yekunu 40,000 tona baliğ olan eski muhriblerin ipkası için Japonya ve Amerika ile aynca müzakereye girişmiştir. Japonya eski Londra muahedesile çürüğe çıkması lâzım gelen ve yekunu 20,000 tona baliğ olan eski denizaltı gemilerinin ipkası şartile buna razı olaca ğını bildirmiştir. İngiltere, kendi muhriblerinin artmasma Avrupa devletlerinin denizaltı gemilerinin çoğalmasını sebeb göstermişti. Şimdi Japonyanın tahtelba hirleririi artırması Ingilterenin, yaptığı tekliften beklediği faideyi temin etmiyecektir. İngiltere razı olsa bile Amerika razı olacak değildir. Bu sırada îngiltere, toplan 15 santi * metrelik olan C sınıfına mensub beş kruvazörü çürüğe çıkarmak istemiştir. Bu karar Avam Kamarasmda çok şiddetli hücumlara sebeb olmuştur. İngiltere Bahriye Nazm bu kruvazörlerin ipkası Ja pon donanmasında en modern üç kruvazörün ipkasma sebeb olacağmı söylemişse de eski Bahriye Nazırı Çurçil ve arka daşları bu cevabı kâfi bulmamışlardır. Hulâsa, Avrupanın ve bütün dünyanın politika işleri çok karıştığı bir sırada bundan müteessir olan deniz işleri, dünya devletlerini yeni zorluklar karşısında bı • rakmıstır. Muharrem Feyzi Togay Saraym eşiğinde canlar yanar, içerisinde yalnız neş'e, kahkaha, süs, eğlence ve aşk yaşardı! Bir gün bir giîne uymaz, yarının neler sakladığı bilinmez, sana şimdiden vasiyetim olsun: Şayet beni kaybedersen küçüğü bağrına bas, Kara Mehmed Paşanın yanına git. O sana da, yavrumuza da babalık edeTÎ.. Bu kanaatinde samimî idi, vezir adaşını gerçekten seviyordu, onun da kendini sevdiğine inanç besliyordu. Hatta Şam Trablusuna gitmeyişini bir suç gibi te lâkki ediyordu. Fakat yapmak ve yap tırtmak istediği işlerin de vicdanî değerleri vardı. Bu sebeble, yüreğinden kan gide gide, o suçu işlemişti, paşa adaşmdan ayrılmışh. Şimdi işlerine hız vennek, mÜ3pet neticeler ahr almaz da yola çıkıp büyük dostuna kavusmak istiyordu. Lâkin bu dileğine ermek kendi elinde değildi, bütün istikbal, Tezerle Yusu fun göstereceği akıllıhğa, becerikliliğe bağlıydı. Onun yapabileceği iş, rahmeth Gülbeyazın son arzusuna ve Kara Mehmed Paşanın emrine saygı göstererek Bülbülle nikâhlanmaktı. Fakat Deli Muradın öcünü almadan bunu yapmayı da merdliğine yakıştıramıyordu. Hmcı kara toprakta ağlıyan bir kardeşin karısile bir yastığa baş koymak, o hınca kahkahalarla gülmek, o kardeşin ruhunu tekmelemek kadar vicdanına ağır geliyordu. Bu sebeble nikâh işini sona bırakn, saraydaki ağın işlemesini hızlandırmak çarelerini aramaya koyuldu. Bülbül Hatun, doğru bir sezişle onun düşüncelerine niifuz ediyordu ve kocası olacak adamın merd davranışından memnun oluyordu. O yanında bulundukça, küçük Kara Mehmed gibi bir neş'e beşiği elinin altında oldukça aceleye zaten mahal de yoktu. Günler, nikâh eksikliğini hissettirmi yecek biçimde şen geçiyordu. Yalnız hâdiseler, Kara Mehmedm dileğine göre uygun gitmiyordu. Ava Sultan Mehmed, gene tavşan ardında at koşturmak için Edirneye gitmişti. Oradan Moraya gideceği söyleniyordu. Demek ki Tezerin veya Yusufun bir hamle yapabilmeleri için aylann geçmesini beklemek lâzımdı. îşsiz güçsüz dolaşmak, minimini bir evin içinde böcekler gibi miskin bir ömür yaşamak onun gücüne gidiyordu. Sipahiler ve Yeniçeriler hep sefere aşmışlardı. Kendisi hastalık bahanesile yoldaşlanndan ayrılmış bulunuyordu. Bu da aynca gücüne gidiyordu, kalbine yara açıyordu. dü. Çünkü onunla teması kaybetmiş oluyordu ve çocuk ta mürşidsiz, kılavuzsuz kalıyordu. Fakat tahammül etmek, sabırlı olmak, Hünkârın dönmesini beklemek gerekb". Kara Mehmed de bu zarurete boyun eğerek günleri saymakla oyalanıyordu. Gözü yollarda, kulağı da kirişte idi. Çünkü Yusufun av sıralannda fırsat düşürüp müessir bir hamle yapması imkânı vardı. Kara Mehmed işte bu imkânı gözönünde tutarak kulağını Edirne yollarına çeviriyordu. Bir ay, iki ay böyle geçti, Kara Mehmedin de sabn tükenmek derecelerine geldi. Arük evde oturamıyor, oğlile bile oyalanamıyordu. Bir gece gene ağır bir can sıkıntısına kapıldı. Kendini sokağa attı, şehri dolaşmaya koyuldu. Bir buçuk yıl önce gene böyle bir gece gezintisi yaptığını hatırlıyarak geçmiş günlerin hatıralanna geçid resmi yaptınyor ve her hahrayı gamlı bir iç çekişile selâmlıyordu. O gece, bir buçuk yıl evvel sokaklarda dolaştığı gece Yemiş iskelesine inmiş, bir kayığa atlayıp denize açılmıştı. Gülbeyaz işte o gezintide eline geçen bir saadetti. Kandilli akıntısından bir deniz perisi kılığında kucağına düşmüş olan o lâtif mahlukun şimdi ne yüzü, ne izi vardı. Bir köpük olup suya kanşmıştı. Fakat hatırası bir şelâle gibi beyninden kalbine dökülüp duruyordu. Kara Mehmed bu acıklı tahattür üzerine yanık bir hevese kapıldı, gene denize açılmak ve Gülbeyazı bulduğu noktaya kadar gidip orada, kısa sürmüş bahtiyarIığm beşiği başında ruhî bir hasbıhal yapmak istedi, hızlı hızlı yürüyerek Yemişe indi, bir kayığa atladı, çala kurek hedefine doğru yol almaya başladı. Bir buçuk yıl önceki gezintisinde Sa rayburnundan uzak kalmayı, Anadolu kıyısma doğru yürümeği bir his borcu tanımıştı. Deli Muradı öldüren adamın yattığı yerlere bakmaktan o gece iğreniyordu, sinirleniyordu. Fakat bu gece ayni sarayın denize düşen gölğesine sürünmek istiyordu. Bunu yaparsa, saray kı yılanna yakın geçerse Tezerle ruhunun temas edeceğini tevehhüm ediyordu ve vahimesinin bu düşüncesinden hâz alı yordu. İşte bu hâzla kayığı hep kıyıdan sürBelediyeye devredilecek tahakkuk dü, şimdiki Park iskelesinin bulunduğu memurlannm ve tahakkuk defterleri yere kadar geldi, kürekleri bıraktı ve nin devrinde güçlük çekilmiyecektir Bununla beraber kararlanndan dön gözlerini saraya çevirip temaşaya daldı. Tahakkuk kısmı 936 senesi bina ve a müyordu. Hünkârın İstanbula adım at Muharrem ayının on birinci gecesiy razi vergisini tahakkuk ettirerek devir ması üzerine bir şeyler yapılacağını uma di. Bir gün önce bütün îstanbul evlerinde muamelesini yapmıştır. Tahsil kıs rak elemini avutuyordu. Tezerle Yusufu âşure pişirildiği için Kara Mehmed, mı bakaya hesabatı da devredeceği ci ise daima heyecan ve uyanıklık üstünde hangi aym hangi gününde bulunulduğunu hetle bu devir muamelesinin icrası birtutmaktan geri kalmıyordu, çünkü sara yanhşsız biliyordu. Bu bilgi de olmasa kaç gün sürecektir. Beyoğlu Maliyesinym afyonlu bir hava taşıdığını biliyordu. olgunlaşmaya başlıyan ay, nurlu top de Hususî Muhasebeye şu memurlar Bu havaya kapılıp ta uyuşuklaşmamak lulığile ona bir takvim dersi verebilirdi. devredilmişlerdir: Tophane şubesinden başmemur Eyüb değme babayiğitin harcı değildi. Ondan Kara Mehmed, denizin sesine kulağı Sabri, tahakkuk muavini Nazım, tebliğ ötürü sık sık haberler göndererek her iki nı, ay ışığına gözünü ve bütün cihana memuru Fethi Muzaffer, Taksim şube kardeşi taahhüdlerine bağh tutmaya çalıyüreğini kapamış gibi görünen Topkapı sinden tahakkuk muavini Bürhaneddin, şıyordu. sarayma ruhunu sokmak, orada kendi tahakkuk memuru Nimet, tahakkuk kâOnun bir üzüntüsü daha vardı: Te emrini bekliyerek kimbilir nasıl bir heyetibi Rasim, tahakkuk kâtibi İhsan, tebzerle Yusufun sağ kalmalan!.. Yiğit Si can içinde uykusuz yaşıyan Tezeri bu liğ memuru Hidayet; Feriköy şubesin pahi bu iki kardeşten çok ağır ve çok lup teselliler vermek ihtiyacile kıvranıp den tahakkuk muavini İbrahim Etem, tehlikeli işler beklemekle beraber kendi dururken gözüne bir alev, ansızın parlı tahakkuk kâtibi Adnan, tebliğ memuru lerinin şahsan incinmelerini istemiyordu. yan bir alev çarptı. Bağdad köşkünün, Mehmed Ziya, tahakkuk kâtibi Selim, Bunun için etraflı talimat vermişti ve ya hırka dairesinin daha gerilerinden, yük Galata şubesinden tahakkuk memuru pacakları hamlede serdengeçtiler gibi sek duvarlann arasından kızıl bir dil gibi Osman Zeki, tahakkuk muavini Nec davranmalannı, izlerini belli etmemelerici fırhyan bu alev, sihirli bir elle çizili det; Feriköy şubesinden tahakkuk mu kesin surette tenbih etmişti. O, Tezerin gezğin bir hat gibi ilkin sağa ve sola doğ avini Kemal, Kumkapı şubesinden ta zehir kullanarak, Yusufun da binek at ru kıvnldı, sonra yürüyen bir ateş perde hakkuk kâtibi Halil, tebliğ memuru larmı bir kaza yapabilir biçime sokarak oldu, harem dairesini sarmaya başladı. Nusrat; Tarlabaşı şubesinden tahakkuk hedefe ulaşmalannı uygun buluyordu. Kara Mehmed, açık gözle düş gördü memuru Kadri, tahakkuk muavini Lâ Bu da, beklenen neticeyi güçleştiren, u ğünü sanarak ilkin belinledi ve sonra gör tif, tebliğ memuru Hasan; Kasımpaşa zaklaştıran ayn bir sebeb oluyordu. düğü şeyin hakikat olduğunu anlayıp şubesinden tahakkuk memuru NecmedKara Mehmed işte bu uzun çıkmazın titredi, kayığı alabora edecek bir hare din, tahakkuk muavini Emin, tahakkuk muavini Salih Zeki, tebliğ memuru Aiçinde dönüp dolaşırken Yusufun, bir kaç ketle yerinden sıçradı ve haykırdı. rif, Kamerhatun şubesinden tahakkuk düzine at ve bir sürü uşakla beraber E Vay canına, saray yanıyor!.. dirneye gittiğini duydu, yeni baştan üzül[Arkası var~\muavini Hasan, tahakkuk muavini Nafiz; Hasköy şubesinden tahakkuk mu avini Şükrü; Galatasaray şubesinden dünya ile düşüncemiz arasında mev dırmakla iktifa eder. işte Karl Marxa ki alır. O bize evvelâ ana dilimiz şek yapılacak sitem budur: Hertürlü mil tahakkuk kâtibi Mürteza, tebliğ memulinde kendini gösterir ve orada mem lî psikoloji mülâhazalartndan ayn ru Hüseyin; Beşiktaş şubesinden tahakleketimizin dehası görünür. Dil ve Va bir içtimai sistem icad etmiş olmak!* kuk muavini Sabahaddin, tahakkuk kâtan, düşüncemizin iki mutavassıt kudVe münakkid, «Fransaya Dönüş» tibi Cevad, tebliğ memuru Hıfzı, Arnaretidir.» müellifi gibi bir komünistin niha vudköy şubesinden tahakkuk memuru Münakkid kitabdan bu cümleleri yet hakikati anlamasından duyduğu Ali Niyazi, tebliğ memuru Akif; Beişkiktıbas ettikten sonra, hâlâ ibir Av memnuniyeti gizlemedikten sonra ma taş şubesinden tahakkuk memuru Hüsrupa yapmak için milletleri ortadan kalesini şöyle bitiriyor: «Şiiphe etmi nü; Büyükdere şubesinden tahakkuk kaldırmak lâzımdır.» diyebilenlere yelim: Milletsiz olduklarını ilân eden muavini îzzet, tahakkuk kâtibi Asım; bahsi çevirerek şanları söylüyor: «/n ler kendi kendilerini fena tanıyor Kulekapı şubesinden tebliğ memuru sanda millt duygulardan başka birşey Fahri. Benim bildiğim Fransa, kolay ko olmıyan kollektif duygunun bu incelmiş şekillerini ortadan kaldırmak için lay, ne milliyetçiliğini Ve ne de hürDENİZ lŞLERt böyle bir hal çaresi tavsiye etmenin riyetçiliğini bırakır. Bunun içindir ki Denizyolları mütehassısı faydası nedir? Bundan birkaç sene oranın komünistleri büsbütün başka evvel Musevi nazırlartmızdan biri: bir ağız kullanıyorlar ve «Fransa* ile geldi «Silâhlartmızı btrakaltm, vazitemiz «hürriyet» kelimelerini dillerinden düDenizyolları İdaresi için getirtilen ecdir, diyordu. • Fakat ya Almanya si şürmüyorlar. Hani sınıf ideotojisi ve nebi mütehassıs doktor Kip şehrimize gellâhlarım bırakmazsa? diye sordular. işçi diktatörlüğü? Gene silâhlarımtzı bırakalım. • Pe • Iktidar dağının eteklerini yukarıya miş ve Sirkeci gannda idare erkânı taraki ya o zaman Almanya bize f~ü doğru tırmandıkça görülen manzara fından karşılanmıştır. Doktor Kip vazifesi hakkmda İktısad ciim eder de mağlub olursak Faron bambaşka. Nazariye oraya kadar çtVekâletile temasta bulunmak üzere dün samn hali ne olur?» Devlet adamı kamıyor. «ne yapahm?» der gibi kollarınt kalakşam Ankaraya gitmiştir. PEYAM1 SAFA Istivoruz? ÎNHİSARLARDA tnhisar memurlarından İFazla kesilen paralar Inhisar îdaresi memurlannın maaşla rından yanlışlıkla kesilmiş olan paraların iadesi için memurlar tarafından müracaat edildiğini yazmıştık. Öğrendiğimize göre bu yanlış şundan ileri gelmiştir: Inhisarlar koruma sandığı sermayesi olarak memur ve müstahdemlerin aylık maaşlanndan kesilen yüzde beşlerden kanunî vergiler kesilmişti. Koruma san dığı 2921 numaralı kanunla tekaüd sandığı mahiyetini almış olduğundan teka üd sandığına kesilen yüzde beş aidat, kazanc, buhran ve muvazene vergileri ka nunlannın filî tediye olmamak dolayısile dairei şümullerine girmemi; olmasından evvelce kesilen vergilerin, muhasebei u mumiye kanununun 48 inci maddesine tevfikan kendilerine reddi icab etmektedir. Nitekim, Devlet Demiryollan, Akay ve Denizyolları idaresinden ayni suretle yanlış kesilen paralar memurlara iade edilmiştir. tnhisar memurları da bu sebeble umum müdürlüğe müracaat ederek bu paralann kendilerine iadesini istemişlerdir. Umum müdürlük bu müracaat üzerine keyfiyeti Inhisarlar Vekâletmden sormuştur. Caddede yürüyüş Belediye yeni bir talimatname yapacak Bazı gazetelere göre 1 hazirandan itibaren sokakların sağ taraflanndan yürümiyen, yollarda lüzumsuz yere durup âvare dolaşan ve tesbit edilecek muayyen yerlerden başka yerlerden karşıdan karşıya geçen halktan 1 liradan 50 liraya kadar ceza ahnacaktı. Dün şehrin hiçbir tarafmda halktan bu yolda bir ceza alınmamıştır. Bu gazetelerin Belediyenin bir kaç gün evvel gazetelerde çıkan «Yolcular, sokaklarda gittikleri istikametin sağ tarafını takibe mecburdurlar. Tenbihi Belediyeye riayet etmiyenler umuru belediyeye müteallik ahkâmı cezaiye kanununa tevfikan cezalandırılacaklardır» şeklin deki ilânını şişirerek havadis haline sok tuklan ve 1 hazirandan itibaren tatbik edileceğini ilâve ettikleri anlaşılmıştır. Nitekim, dün, haziranın biri olduğu halde, Belediye, yazılan şekilde icraatta bulunmamış, halk gene eskisi gibi yürümekte devam ettiği halde kimseden para cezası almamıştır. MAÜYEDE Kâğıd paralar değişecek mi? Bizim yaptığımız tahkikata göre, Belediye halkı caddelerde intizamla yürü meğe alıştınnak için bir talimatname hazırhyacak, yaya kaldınmmdan diğerine geçmeğe yarıyacak geçid yerlerine renkli taşlar koyacaktır. Akşamlan çıkan bir gazetenin verdiği malumata göre yeni maden paralar çıktıktan sonra kâğıd paraların başka üs lubda olması doğru görülmiyerek alâkadar fabrikalara müracaat edilmiştir. In giliz lirasını basan Bradbury Wilkirson matbaasmm mümessili Gibbo şehrimize gelerek Ankaraya gitmiştir. Maliye VeVÎLÂYETTE kâletile temasta bulunacaktır. Cumhuri yet kâğıd paralarını basan fabrikanın Soy adı için yeni bir tamim mümessili de Ankarada Maliye Vekâ Dahiliye Vekâletinden Vilâyete dün letile temasta bulunduktan sonra Londragönderilen bir tamimde soy adı seçmek ya dönmüştür. ve kütüğe tesçil ettirmek için kanunun Haziran aylığı verildi tayin ettiği 2 temmuz 936 tarihinden Maliye Vekâletince kadrolarında teevvel bu işin bitirlmesi zımnında almması beddülât olduğuna dair bir tebligat yalâzım gelen tedbirlerin evvelce tamimen bildirilerek halkın dikkat ve alâkasının pılmadığından resmî daireler memurlarıuyandınlmasmın istenildiği hahrlatıldık nm haziran aylıkları dün verilmiştir. 35 memur açıkta kaldı tan ve halkı ikaz için neler yapılacağı bir daha tekrarlandıklan sonra şöyle deMaliye Vekâleti buğday koruma kanilmektedır: nunu mucibince alınmış olan memur ve «2 temmuz 936 tarihine kadar soy adı bekçi kadrosunu yanyanya indirmiş olseçip tesçil ettirmiyenler kanunun 12 nci duğundan mevcud 70 memurdan 35 imaddesi hükmüne tevfikan 5 liradan 15 nin vazifelerine nihayet verilmiştir. Bu liraya kadar para cezasma çarphnlacak iş için verilmiş olan tahsisat 600 bin liradan 350 bin liraya indirilmiştir. lanndan vatandaşlann ihmali veya teşMalî senebaşı kilâtm noksanı veyahud işin vaktinde 1 haziran malî senebaşı dolayısile dün tedbirlenmemesi yüzünden böyle bir nedevairde kasa mevcudları devredilmiş ve tice karşısında kalınmaması için devaml: yeni hesab defterleri hıtulmasına başlatakibat yapılması.» nılmıştır. Cumhuriyet Senelik 1400 Kr. İ700 Kr Altı aylık 750 1450 Üç ayhk 400 800 Bir aylık 150 yoktur şeraiti I v* Nfishası 5 Kuruftnr lTürkiye Hariç W»

Bu sayıdan diğer sayfalar: