25 Mayıs 19M CUMHURtYET Avusturyanın vaziyetî Biz bize Tahsil kabahat mi? Yüksek tahsil yapmış vatandaşlara olan ihtıyacımız büyüktür. Bu yorucu i§i başarmıya heveslenenlere elden gelen yardımı esirgememek Maarif Vekâletinin vazıfesı olmahdır. Yazık ki, okumak istiyen genclere yardımdan ziyade müşkülât çıkarıldığım görüyoruz. Bilhassa, lise imtihanım haricde hazırlıyanlarm çektikleri ıstırabı duyup ta maarif sistemimizin kusurlanna acımamamak mümkün olmuyor. Son siyasî hâdiseler ve bu hâdiseler etBu gencler hastalık, hayatmı kazan rafındaki liderler gözönüne getirilecek omak mecburıyeti, mekteb bulunmıyan bir lursa; Prens Starhembergin dünkü vaziyeyerde uzun müddet oturmak* gibi bin türtile Şuşnigin bugünkü kuvvetli mevkii alü sebeblerden dolayı mektebe devam erasında bir münasebet aramak, belki kodememişlerdir. Fakat yüreklerinde çarlay, fakat bulmak muhakkak ki çok güçpan okuma aşkı, onları ılk fırsatta tahsıltür. Başvekil muavini, vc Avusturya falerini ikmale sevketmektedir. Bir lıseye şizminin banisi olan Prcns bugiin sadece gidemiyorlar fakat kendılerini sıkarak spor teşkilâtınm başı ve analar hayırperbüyük mahrumiyetler içinde gece gündüz ver cemiyetinin reisidir. Adeta birdenbiçalışıyorlar ve bir lise talebesi kadar re sönen bir alev gibi ortadan yok oluverkuvvetli olarak imtihana hazırlanıyorlar. miştir. M. Şuşnıg Prens Starhemberg Her sene bu şekilde lise imtihanlarına Prens Starhemberg Viyananın en esgirmeğe teşebbüs eden yüzlerce genc Oaküdar kaymakamı Atatürk büttünü açıyoı Şuşnig parlımanter demokrasiye müsaaki ailelerinden Avusturya tarıhine ısmi \Baştaran 1 ınei sahtlede\ de eder, mevkuf sosyalistleri serbest bıra vardır. geçen bir ailenin oğludur. Parasızdır. Memleket kültürü hesabına nekadar dönüm ormanı, 10,000 dönüm de ekilen kır ve memlekette amelenin hukukunu taŞe» ve güzel bir delikanlıdır. Maksad ve iftihar edilecek bırşey değil mi? arazisi vardır. nır, hürriyeti iade ederse, azim bir ekserigayesi Heimwehr ismi altinda fakat taFakat Maarif îdaresi, bu cocukların Davetliler köyü gezdikten sonra Cummamile İtalyan modeline uygun bir faşist yet kazanabilır. imtihanlara girmelerine mâni olmak için, huriyet meydanına gelmişlerdir. MeydaŞimdiki halde Avusturyanın akıbeti devleti kurmaktan ibaretti. Bu gayeye ebılerek veya bilmiyerek, bin sürü müsjcü nın ortasında geniş mermer bir kaide ü rişmek üzere her türlii tedbire basvur hâlâ meşkuktür. Avrupa vaziyetinin a lât çıkarıyor. zerinde Atatürkün 1,40 metro boyunda maktan biran geri kalmıyacak bir karak nahtan telâkki edılen Avusturya meseleMeselâ talimatnamede, dışarıdan lise ve 54 santim genişliğinde tuncdan bir sıni büyük Avrupa devletlerinden hangiterdedir. imtihanına girmek istiyenlenn, lisede oku büstleri vardı. Büstün üstünde kırmızı si hal ve fasledecektir? Bunu da kestirBuna mukabil Dr. Şuşnig az söz söyyan emsallerinden bir sene sonra imtihana beyaz bir örtü bulunuyordu. mek güçtür. Ancak Ingiltere ve Fransa, liyen, vakur bir simadır. Tirollu bir asilkabul edilecekleri bildirildiği halde, mü Reşadiye, Sultançiftüği, Dudular, Orta Avrupa vaziyetile yakmdan alâkazadedir. Çok dindar bir katohktir. Belki racaat edenler geri çevrilmektedirler. Ne Ümraniye, Yeniceköy, Küçükdudular siyaset adamından ziyade bir ilim ada dar olur ve müessir tedbirler alırlarsa A den? Çünkü ayni talimatnamenin başka köylerinden de gelenlerle Alemdar kÖ kuvvetleneceği mıdır. Memleketinin hürmetini kazan vusturya sosyalistlerinin bir maddesi mucibince bu gibilerin yirmi yü meydanında 4000 kişiye yakın bir muhakkaktır. Diğer taraftan Avusturyamıştır, denebilirse de populer bir adam saiki yasını doldurmuş olmaları şartmış. kalabalık toplanmıst'. yılamaz. Ancak bunu söylerken Prens da faşist yahud nazi faaliyetlerinden biAlın size birbirini nakzeden iki madMerasime Üsküdar Halkevi bandosu Starhembergin ondan daha az populer rinin galebe çalması da Musolininin ya de! tarafından çalınan îstiklâl marşile baş olduğunu, hatta halk tarafından sevilme hud Hitlerin bu uğurda sarfedecekleri Lise imtihanı vermek, meb'usluk gibi lanmıştır. îstiklâl marşmdan sonra Sul mesaiye ve kısmen de maddî fedakârlıkdiğini de ilâve etmek lâzımdır. bir yaş olgunluğunu icab ettiren nazik ve tançiftliği imamı Hasan bir nutuk söyle Avusturya faşizmi, memleketin yük lara bağlı bulunmaktadır. siyasî bir mesele midir ki on sekiz yaşın miş ve «yurdumuzu, köyümüzü yoktar sek tabakasını safları arasına almış değilBu ahval ve şerait altında Dr. Şuş da kendini hazırlıyan bir genc senelerce var eden, bizleri kurtaran Atatürkü dir. Styriada nazilerden, Viyanada ise nig, sosyalistlerle anlaşmak şartile Avus beklemeğe mecbur tutulsun? müze şükranlarımızı iletmek için dikti fırsat kollıyanlardan, komünis^erden ve turyayı gerek Hitler gerekse Musolini Bu mantıksız, biçimsiz ve ötekini nakgimiz şu anıtm yükseldiği köyümüze gelsabık mahkumlardan teşekkül etmekte nin nüfuz ve tesirinden kurtarabilir. Ö zeden madde yüzünden ben, bir sene, iki Mektebli bir yavru, Atatürkün dir. Bu itibarla emniyet edilecek bir te nümüzdeki birkaç ay zarfmda Avusturya sene sokaklarda sürten gencler tanıdım. diğinizden dolayı hoş geldmiz derim» büstü önünde şiir okuyor demiştir. şektüLsayılamaz. Teşkilâtın kısmen İtal ahvali kat'î olarak tebellür etmiş bulu Istikballen tehlıkeye giren bu gencler, Büstün kaidesinde şu satırlar yazılı Çok alkışlanan bu köylünün nutkun yan, kısmen Yahudi parasile idare edildi nacaktır. memleket hesabına birer kayıb değil miidi: dan sonra Üsküdar kaymakamı Lutfi de ğine dair kuvvetli iddialar da vardır. Nazilerin reyiâma müracaat propagan dirler? «Alemdar köylüsünün Büyük Kur Avusturya halkınm üçte ikisini teşkil dası muvaffak olduğu takdirde Dr. Bütün düşünen kafalar, maarif siste bir nutuk söylemiş ve: tarıcısına şükranlan» « Atatürkün köyümüze şeref veren eden naziler kadar sosyalistler tarafından Goebbelse büyük bir iş çıkacak ve Al mimiz üzerinde patlayıncıya kadar yonılAbideye muhtelif köylerden gelen çeda sevilmemektedır. Kültür sahibi kato manyada olduğu gibi bu propaganda mahdırlar. Çünkü bu iş başka türlü dü anıtını açarken bu mes'ud güne tekaddüm lenkler konmuştur. eden acı günlerin üstünde biraz durmak likler ise Prens Starhemberg ve tevabiin krah, Avusturyada da muvaffak olacak zelmiyecek. Bu sırada Alemdar köyü muallimi de Bugün eski yaralan açmak iste bir nutuk söylemiş ve bütün köylüyü ağden nefretle bahsetmektedirler. . N. tır. Bir nazi hükumetinin iş başına geçmezdim. Lâkin iyi günler felâketli gün latmıştır. Avusturya ordusu saflan arasında hiç mek ihtimalleri karşısmda böyle bir prolerle ölçülür» diye söze başlıyarak kara populer olmıyan fasizme ve Heimvvehr pagandaya, ne sosyalistler, ne de Dr. Muallimden sonra Üsküdar Halkevi Tunceli Vilâyetinde, yeni mer gürfierin hatıralanm anlatmıştır. teşkilâtına meydan okuyabilmek için, I Şuşnig taraftarlan müessir surette karşı Köycülük kolu azasından Saime de köytalyanın Habeşistandaki zaferi, Dr. Şuş koyamazlar. kezlerde inşaat Kaymakam, bu acı günleri anlatırken lüye hitaben bir nutuk söylemiş, Üskü nige bilhassa vesile teşkil etmiştir. Uzağı köylüler ağlamağa başlamışlar ve «Ata dar 22 nci ilkmektebi talebelerinden ŞükBugünkü şartlar altında Avusturya Elâziz (Hususî) Merkezi Çapakçur gören bu devlet adamı Prens Starhem nın istikbali karanlıktır; demek yanlış ol olan Bingöl Vilâyetinde yeni inşaat için türk Allah senden razı olsun» diye ba ran, Saadet, Necdet ve Alemdar köyü bergin faşizm zaferinden ilhi^ alarak bir maz. Hangi siyasî zümreye iltihak ede hazırlıklara başlanmıştır Bütçenin mü ğırmışlardır. mektebinden Afet millî şiirler okumuş darbei hükumete teşebbüs etmesinin önü ceği de belli değildir. ttalyamn kolla zakere ve kabulünü müteakib vilâyetin Kaymakam Lutfi, Atatürkün Millî lardır. ne geçmek üzere, ondan evvel davrana nndan kurtularak Almanyanın kollarına merkezinde yeni hükumet binası, me Mücadeleyi nasıl yaptığını ve milleti naBu merasim bittikten sonra köylüler rak bu sergüzeştçi Prensi iş başından at mı düşüyor? Burasını da çok yakında mur evleri, resmî müessesat, mektebler sıl kurtardığını anlatmış, sonra abidenin misafirlerini Taşdelen suyu membaına mıştır. yapılmağa başlanacaktır. Bingöl mer mermer taşlarını teberru eden eşraftan götürmüşler ve eşraftan Ibrahimin ha anlıyacağız. Maamafih Dr. Şuşnigin vaziyetine de kezi 80 evden ibaret ufak bir kaza idi. Ibrahim ile taşçı Turana teşekkür ederek zırladığı bir kır sofrasmda izaz ve ikram A. N. sağlam denilemez. Bu rejime muzahir oCoğrafî vaziyeti ve hali hazır durumu büstün üstünde duran bezi açmıştır. edilmişlerdir. lanlann miktan yiizde yirmi ile otuzu itibarile mükemmel bir vilâyet olacak Yakında Ümraniye köyüne de heykelAtatürkün büstü meydana çıkınca Bursa Necatibey Kız enstitüsü kabiliyettedir. geçmiyeceğine göre, geride kalan yüzde bando Onyıl marşını çalmağa başlamış traş Rana tarafından yapılan anıt dikiletevsi ediliyor 7080 sosyalist ve nazi taraftarlarmın Bayındırlık işlerinin ilk etüdlerine hr. cektir. Başvekile kahir bir darbe indirmeleri ihBursa (Hususî) Şehrimizdeki Ne başlanmıştır. Bu senenin programında catibey Kız enstitüsünün talebesi git iki mühim bayındırlık meselesi vardır. timali her zaman için mevcuddur. Bazı iddialara bakılacak olursa Heim tikçe çoğalmıya başladığmdan mekte Biri yolsuz olan Tunceli, diğeri Bingöl wehr teşkilâtı bugün için parasızhk yü bin tevsiine karar verilmiştir. Bunun i dür. Her iki il dağlık ve çok arızalı araçin mektebe bitişik iki evle üç arsa is ziden müteşekkil olduğu için mühim zünden sönmüştür. Musolini tarafından timlâk edilmiştir. İkı arsa daha istim idare olunan Avusturya faşist teşkilâtına lâk edılmek üzeredir. Buraya muazzam merkezleri biran evvel birbirine bağlamak ve icab ederse mevcud yolları mayısın başındanberi para yollanama bir enstitü binaa yapılacaktır. varyantlarla daha esaslı bir şebeke ve mıştır. Tamamile haricden yollanan para Enstitünün şimdiki mevcudu 250 si manzumeye katmak mümkün olacaktır ile idare olunan Heimwehr de böylece asıl talebe, mütebakisi akşam talebesi Dördüncü Umumî Müiettiş Alp Do üçüncü plâna düşmüştür. olmak üzere 450 ye yakındır. ğanın bu havalideki seyahatleri esna En fazla tahminlerle Avusturya ef Bu talebe, eskiden bir Fransız mek tebi olarak kullanılan, sonra ıslah ve ta smda bilhassa bu nokta üzerinde meşgul kân umumiyesinin üçte biri tarafından tuolunmuş ve beraberindeki mühendis tulan Dr. Şuşnig, mevkiini kuvvetlendir mir edilen binalarda okumaktadırlar. Enstitünün kütübhanesi de zengin lerin ehemmıyetle dıkkat nazarlan celmek üzere, sosyalistler ve nazilerle uyuşbedilmiştir. Bütün hazırlıklar Alp Domak mecburiyetindedir. Bu yolda atbğı leştirilmektedir. Avrupadan son defa ğanın Ankaradan dönüşlerinde faal sabirçok yeni kitab, model ve sair ders ilk adımda, Prens Starhembergi iş başınmalzemesi getirtilmiştir. Bir de yeni lâ haya konulacaktır. Yeni kurulan Siv dan uzaklaştırdığı halde diğerlerini ka boratuar yapılmıştır. rice kazasının hükumet konağı inşası da binede ahkoymuş olmasıdır. Muhtelif Turgudlu (Hususi) Burada kuruıa n yoksul çocukları koruma cemij etı Enstitüden bu sene 22 si dikiş, 4 ü mo müteahhidine ihale edilmiştir. Elâziz partileri birleştirmek hususunda ne dere dadan olmak üzere 26 talebe meztm o Valisi bu havaliye sık sık gitmekte ve her gün ilkmekteblere devam eden yüz yirmiden fazla yavruya sıcak yemek celere kadar muvaffak olacağı ve bu ga lacaktır. kaza merkezinin süratle ıkmaline ve temın etmektedir. Bu yavrular halkırnı zın hamiyetli yardımları sayesinde başye uğrunda ne gibi fedakârlıklara katlateşkilâtın hemen harekete geçmesine tan aşağı giydirilmişlerdir. Yukandakı resim sevindirilen yavrulan cemiyet Aynca bu sene de haziramn on beşinazalarüe birliket göstermektedir. gayret ve ihtimam edilmektedir. nacaâı kestirılememekle beraber Dr. de mektebde bir sergi açılacaktır. Musolininin kucağmdan Hitlerin kollarına mı? Alemdar köyüne dikilen Atatürk büstü dün açıldı •»5SC?*? 5i Avusturyada Faşistlerin veya Nazilerin galebe çalması Italya veya Almanyanın sarfedecekleri gayrete ve paraya bağiıdır Bu münasebetle bu köyde büyük merasim yapıldı, davetlilere bir kır ziyafeti verildi Türkçe bilmiyen Osmanlı Nazuı aktile iyi fransızca bilmekle $öhret alan bir yazıcımızın o dilde yirmi otuz bin beyit tutar şiir yazdığını imrene imrene anlatan bir arkadaşa: O himmet edip yazmış amma kaç Fransız zahmet edip okumuş. Onu da söyler misiniz? Diye karşılık verirken rahmetli Abdullah Cevdeti hatırlamıştım. Bize Kahriyyat gibi, Karlı dağdan ses gibi gerçekten güzel şiir kitablan veren bu pek çalışkan san'atkânn da biricik emeli Fransızlara kendini şair tanıtmaktı ve bu emeline türkçe şiirlerinin tercümelerile de ğil, fransızca manzumelerinin delâletile ermek isterdi.Fakat Gönül sıtması ve saire gibi fransızca eserlerini Pariste masraf e* dip bastırdığı, bir hayli de reklâm yap tırdığı halde meramına eremedi. Çünkü yabancı bir dilde şair olmak çok güçtür. Arab kamusunu cep takvimlerinden bir yaprak gibi hafızalarına geçirmiş olan eski devirlerin îbnikemallerini, İbnissü udlannı, Arablann ve fars dilinde pek ince yazılar kaleme alan Nef'i ve ben* zerlerini Acemlerin şair tannnamalarile de bu hakikati anhyoruz. Bununla beraber arkadaşımın fransızca otuz bin beyit yazdığını söylediği Türk şairi de, benim hatırladığım şahsiyetler de kendi öz dillerini çok iyi bilen ve bu dille nefis eserler veren güzidelerdir. Onların başka dillerde şair olmak ıstemeleri nihayet bir bilgi nümayişidir. Fakat türkçe bilmiyen bir Osmanlı nazın tarihe parmak ısırtan bir acibedir, inanılmaz birşeydir. Biz, söz sözü açar diyerek bu tarih garibesini de okuyuculanmıza tanıtalun: Kırk bir sene evveldi, ağustos ayının sıcak bir gecesinde Yıldız sarayı büyük bir telâş geçiriyordu. Çünkü Şarkî Anadolu vilâyetlerinde ıslahat icrasını istiyen devletler, ağır notalarla Abdülhamidin iki ayağını bir pabuca sokmuşlardı. Bu zorluğu gevşetmek, daha doğrusu bir atlatma siyaseti güdülebilmek için meşhur Küçük Said Paşanın kiyasetine müracaat edilmişti. O, Yıldıza gelerek Hariciye Nazın Turhan Paşayı dinledi, notalan okudu ve verilecek cevabın ana hatlannı çizdi. Hünkâr, çerçevesi hazırlanan cevabın hemen kaleme alınması için Turhan Paşaya haber yolladı. îradeyi getiren mabeynci Münir Beydi ve efendisinin telâşına da halile, tavrile tercüman oluyordu. Turhan Paşa, onun sabırsızlanmasmdan titizlendi: Benim, dedi, türkçe bilmediğimi bilmiyor musun? Takririmi fransızca kaleme almağa, sonra türkçeye çevirtmeğe mecburum. Burada mütercim yok. Hâdiseyi şimdi kaldınm sergilerinde müşteri bekleyip duran üç koca cildlik hahratında hikâye eden Said Paşadır. O, Turhan Paşanın bu sözleri söylemekle beraber Münir Beye çattığını, sep ve düşnam ettiğini de yazıyor. Bu faciayı tahlile lüzum görmüyoruz. Lâkin arabca, acemce ve fransızca şiir yazan san'atkârlanmızm hedef olduklan ziyanın kendilerine münhasır kaldıgmı, Turhan Paşa gibi türkçe bilmeyip te fransızca notalar yazan Hariciye Nazırlarının ise Türklüğü felâketten felâkete sürüklediklerini hatırlatmadan sözü kesemiyoruz. M. TURHAN TAN Düzeltme: Dünkü fıkramm birinci saünnda geçen ve «Osmanlı tarihinde iki satır vardır» olması lâzım gelen ibarenin «iki sefer vardır» biçimine girdiğini ve sondan yukanya doğru on birinci satıra da hiç gereği olmıyan bir «yapması» kelimesinin sokulduğunu gördüm. Ozür dileyerek düzeltirim. M. T. T. Turgudluda himaye edilen yoksul yavrular larla (Sabahatin hımhımhğı bahsinde), böyle zamanlarda onun hakkında verecebazan da kaslannı çatarak ve önüne ba ği hükümde şaşırarak, tereddüdünü gidekarak (çantadan para aşırılması bahsin re;ek sualler sorardı. Midesini bulandıran de) Şadiyi dinliyordu. Hikâyenin son çanta hikâyesi üstünde Şadinin müdafaalanna doğru işin ne olduğunu anladı: sını din'.emek ihtiyacını duydu: İyi amma, dedi, yazık değildir kı Falcılık edeceksin? diye bağırdı. Beraber yapacağız. Bak leb deme za?.. Ne zaman sen bu huydan vazgeçeYazan: Server Bedl den leblebiyi anladın. Senden âlâ falcı ceksin? Anasmın yadigânnı biçareye para ile satacaksın? Acımazsın zavalhya? •nı olur? bir iş buldum. Daha doğrusu bu işi ben Doktorla geçirdiği mazbut hayata rağŞadi sordu: Şimdi papaz nasihatini bırak be... icad edeceğim. Olmıyacak şeyler düşün men, Şadiyi gördüğü andanberi, eski ha Yenikapı denizinde ben tulum gibi şişe Akşam için izin aldm mı? Teyzemin kızı çağırtmış, ona gi mediğimi bilirsin. Pratik herifim ben, tıraların cazibesile sergüzeşt damarlan rek çatlasaydım kim acıyacaktı bana? diyorum, dedim, akşam için birşey söyle turtuğumu kopannm. Elimin yetişmiye harekete başlıyan Suzan bir kahkaha ko Ablam da kan kusarak arkamdan geleceği işlere de girişmem.Onun için, ilkönce medim. yuverdi: cekti. Biz de kızın parasmı alıp ta kendişunu bilmiş ol ki sen bana yardım edersen Suzan bağırdı: Falcılık yasakhr amma, değil mi? sini achktan öldürecek değiliz ya... Hal Anlat bakalım, neymiş güzel ha epey para vuracağız. Hem bilet işi gibi Canım yasak amma piyasada bir a buki onun parasmı almazsam ben açlıköyle bir partilik, iki partilik vurgun da ber? 'ay falcı var. tan öleceğim. Namusumla para kazanırŞadi bir omuzunun hareketile yalnız değil, istediğin kadar devam eder. Doğrudur. Bizim Harbiyede de sam oen bu işleri yapar mıyım? Söyle bakayım, neymiş bu kârlı iş? kalmadıkça bahsi açmak istemediğini his Falcılık namusla para kazanmak Cancağızım, ilkönce sana dün gebir Rum karısı kahve falına bakar. settirerek: Ço....k! Sen işin o tarafını bana tır? ceki bir tesadüfü anlatayım. Dur biraz, dedi. • Tabiî... Gelenlerin gırtlağını sık Şadi, kendisini Osmanbey taraflanna bırak. Beyoğlunda bir lokantamn üstkatında Suzan Şadinin karşısmda zaman za mıyacağız ya... Aldanmak istiyorlar, biz sevkeden gizli arzunun itirafından başlıbaşbaşa kaldıklan zaman, Şadi, yemekleri de ısmarlayıp garsonu savdıktan son yarak Sabahate tesadüfünü ve çanta hi man duyduğu hayretin nefrete de, takdi de onlara tatlı yalan satacağız. Hindlı rolü yapacaksın? kâyesinı sonuna kadar anlatmıştı. Suzan re de, öfkeye ve sevgiye de kaçabilecek r»J Şadi doğruldu, ve başparmaklarile, İki gözüm, dedi, para kıracağunız bazan bütün lokantayı çınlatan kahkaha bulanıkhğı içinde onun yüzüne bakar, Cumhuriyetin tefrikası: 14 SERSERI kolalı gömlek giydiği zamanlardan kalma Hem de yarma kadar lâzım. Çünkü ben ve fiyaka telâkki ettiği bir itiyadla gömle yann kızla buluşacağrm. Onu Hindliye ğinin kollarına birer fiske vurarak dirsek götüreceğim guya! lerini masaya dayadıktan sonra: Hindliye nasıl götüreceksin? Hind Ha... dedi, şimdi gel işimizi ko li sen değil misin? nuşalım. Seni de bir Hindli kız kıyafeti Onun dalaveresi var. Sen bırak ne sokacağım. Amman Suzancığım, bak, bana. Yalnız, yanna kadar iki mobilyalı öyle yaraşacak ki sana: Esmer güzeli oda bulmalıyız. Senin tanıdığın çoktur. sin zaten... Telveli kahve fincanı gibi iri Mobilyalı oda nereden bulayım? siyah gözlerin var. Kolaydır? Suzan sıçradı: Fakat bunu söylerken gözleri bir tara Ah, dedi, göz demişsin de aklıma fa kayan Suzan düşünüyor ve zihninde geldi. Ben bugün asidborik tamponu oda anyordu. yapmamışım. Madam Afronun evi olur? Nedir o? Hangisi o? Hani bilirsin... Eskiden gözümün Benim İmam sokağmda oturduğum içine birşeyler batar aibi olurdu. Bizim ev. doktor dedi ki bana kızamıktandır bu. Ha... Şu karanlık ev. Bal gibi oKızaroik çekmişim ben çocukken. Şim lur. Zaten bize zindan gibi karanlık odi hergün sabahlan gözlerime asid da lâzım. Zindan gibi değildir o kadar. borik tamponu yapoorum. Hem bunun Perdeleri indiririz. Bak ben orada gözlere faydası da olur imiş. Parlaklık bir tertibat yapayım da gör. Sen bile in^ veroor. Şimdi bırak asidboriği de beni nacaksın. lArkast v dinle. Evvelâ bir, hatta iki oda lâzım.