26 Nisan 1936 CUMHURİYET Ispanya bolşevikleşiyor Cebren zaptedilen arazinin bir kısmı şimdiden sanayi amelesine verildi Biz bize Merak Dar sokağın kaldırımlan, iki taraflı, tıklım tıklım doluydu. Polisler, geleni geçeni kenara itiyorlar, ortalığı açmaya çalışıyorlardı. Herhalde görülmeğe değer birini görecektik. Fakat kimi? Günün bu saatinde, bu daracık, sapa sokaktan, seyre değer kim geçebilir? Kendi zevkime göre, durup seyredilebilecek her tipte adamlan birer biıer gözümün önüne getirirken halk arasında bir mınltı duyuldu: îşte.. Geliyor.. Süngülü iki jandarma arasında, elleıi kelepçeli, haydud kıyafetinde bir adam, boyuna bosuna yakışmıyan ürkek, çekingen bakışlarla bizi süzerek önümüzden geçiyordu. Hararetli fısıltılar: Biliyor musun? Hani gazeteler yazıyordu. Komşusunun otuz beş lirasını çalmak için adamcağızı balta ile ikiye bölmüş, çocuklarını boğmuş.. îşte o.. Haydudun, işlediği suçu bütün dehşetile kavradığı suratından belli oluyordu. Sanki biz seyirciler, bu vahşetin cezasını hemen şimdi vermeğe, biran içinde polis kordonunu yararak üzerine saldırmaya hazırlanıyorduk. Titriyen bacakları, yuvalarından fırlıyacak kadar büyümüş gözleri bunu sezdiğini bildiriyordu. Ne yanlış seziş! Hiç öyle bir niyetimiz yoktu. Biz onu, sırf herkesin yapamıyacağı birşey yapmış olduğu icin seyrediyorduk. Adam öldüreceğine, meselâ bir tayyare rö'koru kırsaydı, bakışlarımız başka türlü mü olacaktı sanki? Clemenceau sağ olsaydı bugün ne yapardı? Fransızca «Vu» mecmuası, Harbi U mumide Clemenceau ile beraber çalışmış olan General Mordacgla bir mülâkat yaparak, Clemenceau bugün sağ olsaydı, Fransanm, Alman durumu karşısındaki «vaziyetini nasıl idare ederdi?» şeklinde bir sual sormuştur. General Mordacgın bu suale verdiği cevabı aşağıya naklediyo ruz: «Clemenceau sağ olsaydı, Fransız milletini hakikatle karşılaştınr, onu kloro formlayıp uyuşturacağı yerde, en son fikri neyse onu söylerdi. Onlar da şu olurdu: «Almanya sulh halınde yaşamak istiyorsa bunu söylemeli ve ispat etmelidir. Kendisile anlaşmamız için Cenevrenin çincesine ihtiyacımız yoktur. Fakat an'anevî bir militarizmin tazyiki altında, Deutschland über alles fikrinde ısrar edıyorsa, o halde, kader neyse o olur: Harbi nerede bırak tıksa oradan başlanz.» «Işin hakikati şudur ki, Avrupalı milletlerin hepsi sulh istiyor, bir tanesi müstesna! Milletler Cemiyetinin iktidarsızlığı ise gb'ze batacak kadar aşikârdır. PaktIara gelince, Clemenceau, Lokarnodan sonra şöyle sb'ylemişti: « Evrensel Lokarno paktı; herkesin herkese karşı, herkesi himaye ettiği bir pakt! Almanya bu kâğıd paçavrasını ne zaman ve nasıl isterse yırtacaktır. Wil helmstrassenin gizli çekmelerinde, bu hususta herşey şimdiden hazırlanmıştır.» General Mordacg, bundan sonra, Almanyanın Ren mıntakasını işgalinde, Rusyaya karşı beslediği tecavüzkâr maksadların dahli olduğunu söyledikten sonra diyor ki: Ihtiyar kaplanm eski bir dostu «Bugün Fransa Ansiklopedimizi bitirdik Avrupanın en kuvvetli milleti olurdu» diyor 1500 yıl evveldi, Marçiyanüs Kapella adlı bir adam çıktı, o devirlerin bütün bilgisini bir kitabın içine sığdırdı. îşte yeryüzünde ilk ansiklopedist budur. Ondan iki yüz yıl sonra Sevil Psikoposu îzidor Originesini yazdı, Kapellanınkinden daha güzel bir ansiklopedi örneği verdi. Gene iki yüz yıllık bir ara ile Salomon ve Vensan adlı alimler birer ansiklopedi kaleme alarak o örneklerin tekâmül etmesine hizmet etmişlerdi. îslâmlardan Ibnt Rüşd Kitabülkülliyatile, Seyyid de Mevzuatile ayni yolda yürüdüler. Fakat tam ansiklopedi sayılacak ilk eserin plânını Alman Matyas Martens 1606 da çizdi ve o plâna uygun kitabı da yedi cild üzerine Hanri Alsted yazdı. Sambers 1728 de bastırdığı Ilimler ve San'atlar lugatile bütün eskileri geçti, Vestminsterde gömülmek şerefini kazandı. Diderotyu Volter, Dalamber, Monteskiyo, Roso gibi büyük şahsiyetlerle birleşerek büyük bir ansiklopedi tertib etmeğe sevkeden de Şambersin bu pek toplu olan eseridir. Bir ansiklopedi sahibi olmak artık her millet için harsî bir ülkü haline gelmişti. Îngiltere 1875 1888 yılları arasında 24 cildlik Encyclopedia Britanicayı, Almanya 152 büyük cild hacmindeki umumî ansiklopediyi bastırdı. îtalyada, Ispanyada, Portekizde, Rusyada, Avusturyada. Lehistanda yenileri eskilerinin yerine konulmak üzere biribirini takib eden ansiklopediler yazıldı. Bizim yurdumuzda bu büyük işe ilk tesebbüs eden rahmetli Emrullah Efendidir. Abdülhamid devrinde onun yaptığı tecrübe, sarayla sansürün baltası altında hırpalandı ve meşrutiyet yıllarındaki teşebbüsü ne kadar yazık müspet bir neticeye eremedi. 1913 te tanılmış birkaç alimimizin Dairetülmaarif adile tertib etmek istedikleri ansiklopedinin akıbeti ise Emrullah Efendinin eserine mukadder olan akıbetin ayni oldu ve her ıkı eser, birer cıldde kaldı. Büyük ansiklopediler gibi bütün beşerî ilimleri ihtiva etmek ve hatta bir ansiklopedi olmak iddıasını taşımamak şartile ve fakat o cephedeki ihtiyaca mütevazı bir cevab verebilecek kıymette olmak kaydile Cumhuriyet müessesesinin on cildlik bir Hayat Ansiklopedisi neşrine karar verdiği gün önümüzde işte böyle bir tarihçe ve Emrullah Efendi ile peyrevlerinin uğradıkları o muvaffakiyetsizlik vardı. Fakat eserin basılmasını taahhüd eden müessese ile o taahhüddeki ciddivete bel bağlıvan muharrirler, dört buçuk yıllık sektesiz, fasılasız bir çalışmadan sonra son fasikülü çıkardılar ve eseri bitirdiler. tspanyada geçen komünitt taşkınlıklarından bir manzara Völkischer Beofachterin Sevil muhabiri yazıyor: Paristeki Komistern (yani komünist enternasyonal) merkezi, îspanyadaki ih tilâl hareketinin inkişafını sıkı bir alâka ile takib ediyor. Merkez, bu hareketin şimdiye kadar gösterdiği inkişaftan memnundur. Maahaza daha ziyade istical edilmemesini son talimatında îspanyadaki adamlarına tenbih etmiştir. Çünkii Ispan yada bolşevikliğin çabuk teessüsünün Fransadaki umumî seçime fena tesir edeceğinden korkuluyor. Bunun için Komintern merkezi, Ispanyada komünsitlerin umumî taarruzu 3 mayıstan sonraya tehir etmelerini emret miştir. Bu talimata iyice riayet edilmesi ve Ispanyol komünistlerinin teemmülsüz hareket etmelerine meydan verilmemesi için Paristeki merkez maruf bolşeviklerden Mirnofla Akerman ve Volfgangı Madride göndermiştir. Fakat Moskovanm bu sıkı talimat ve tedabirine rağmen îspanyada komünist diktatörlüğünün tesisine aid hazırlıklar hummaalud bir faaliyetle ilerletilmektedir. Şimdiden askerî merkezlerdeki garnizonlarda neferlerden ürekkeb askerî Sovyetler teşkil edilmiştir. Bu Sovyetler, zabitanı murakabe altında bulun durmaktadır. (Sivil muhafızlar) denilen efrad şimdiden bolşevik tarzında (kapalı yumruk suretile) selâmlaşıyorlar. Ispanyada bugünkü vaziyet Rusyadaki Kerenski intikal idaresine benziyor. Başvekil M. Azananın hazırlandığını haber verdiği cumhuriyeti koruma kanunundan hakikî maksad, sağ cenah partilerinin sol cephenin icraatına mümaneatta bulunmalanna imkân bırakmamak ve komünistlere (cumhuriyet namı) altında her türlü harekette serbesti ve cezadan mua fiyet temin etmektir. Vilâyetlerde emlâk ve arazinin zaptı kaba ve sert bir surette devam ediyor. Cebren zaptolunan araziye şimdiden 40,000 aile iskân edilmiştir. îskân olunanların çoğu yersiz köylülerden ziyade şehirlerden getirilen sanayi amelesidir. Demiryollann ve diğer münakale vasıtalarının bolşeviklleştirilmesi işine şiddetle devam edilmektedir. Rus bolşeviği Mirnofla Akerman «ihtilâlci ateşçiler komitesini »teskil etmeğe memur edilmiş lerdir. Komitenin her istasyonda ve demiryolu idarelerinde birer mümessili bulunacaktır. Bu teşkilâtın vücude getirilmesinden maksad, komünist ihtilâli başladığı zaman hükumetin isyanlan bastır mak üzere göndereceği askerî kuvvetlere mâni olmaktır. Komitenin azalarına aid silâhlar Pa riste bulunan Mohr yani kızıl yardım enternasyonal teşkilâtı tarafmdan gönde riliyor. (Sovyet dostları cemiyeti) şimdi resmî komünist teşkilâtı olarak faaliyete başladı. Bu teşkilât, sinemalarda (terbiye akşamları) namı altında propaganda filimleri gösteriyor. Sokak muharebelerinin nasıl yapıldığı, burjuva sınıfının ameleyi nasıl istismar ettiği bu filimlerde gösterilmektedir. Bu filimleri yapan Rus komünisti Kozintzeftir. Madridde bir kızıl mürsile merkezi tesis edilmiştir Komin tern neşriyatı bununla yapılıyor. Madriddeki Sovyet sefarethanesi her türlü müdahaleden masun bir merkez olmak üzere intihab edilmiştir. Sefir olarak sabık Paris Rus sefareti çekası reisi Yahudi Leo Halphand gelecektir. Bu ada mın beyaz Rusların reisi General Kute polun katlile alâkadar olduğu malumdur. Sonradan Romadaki Sovyet sefareti müsteşarı olmuş ve Kral Aleksandrın katline iştirak eden Sloven tethişçileri teşkilâtı Zigorla Moskovanm arasındaki muhabereyi idare etmişti. Clemenceau sini isterdim. Asıl göremediğim de bu dur.» Clemenceauyu, Elize sarayına girmekten menedenler sağ cenahlar olmuştu. Şayed Clemenceau cumhurreisi olsaydı, harbden sonra vaziyet tamamile başka türlü olurdu. Clemenceau şimdi hayatta olsaydı milleti vatanperver ve cumhuriyetçi ıslahat idealine doğru götürür, iki seneük a^kerlik hizmetini kabul ettirir, millî müdafaa için zarurî olan tedbirleri tatbik eder ve en evvel «korkudan titriyenleri» temin etmek için Fransız milletini hava hücumlanna karşı muhafaza tedbirlerini alırdı, 1917 de yaptığı gibi, yaş tahdidini altmışa, elli sekize, elli altıya indirirdi. Halbuki simdi, taninmış şahsiyetleri himaye etmek için, yaş tahdidi altmış sekize kadar çıkmıştır. Clemenseau, bundan başka, bugün mevcud ve birbirini tesirsiz bırakan bütün yüksek komiteleri ve konseyleri ortadan kaldırır, harbde bizi kurtaran şeyi tek emir makamını ihdas ederdi. Halbuki bugünkü vaziyette bir harb çıkacak olursa Baş kumandan General Gamelin muhtac olduğu müstemleke kıtaatının derhal gönderilmesini Bahriye Nezaretinden istiyecek ve belki de: «Hayır, bu kıtaata ihtiyacınız yoktur, ben bu fikirdeyim» cevabını alacaktır. Gene General Gamelin, seferberliğin ilk anlarında, meselâ Ma yehcei bombardıman etmek ihtiyacını duyup ta, Hava Nezaretinden tayyare istediği zaman, «hayır lüzum yok, ben bu fikirde değilim» cevabını pekâlâ alabile cektir. N. ŞEHİR ÎSLERİ Belediyeye bir milyon lira vari « Fransa için en büyük tehlike, infiraddır. Bizim îtalya ile Ingiltereye ihtidat getirecek yeni vergiler Belediyeye varidat temini için telefon mükâlemesine bir kuruş, elektrik kilova tına bir kuruş, havagazınin metro mikâ bma da yırmi para zam yapılmak iste nildiği yazılmıştı. Umumî hizmet şirketlerinin tarifelerine yapılacak bu zamlarla Belediyeye bir milyon liraya yakm bir gelir temin edilmektedir' Bu fazla vari datla mümkün mertebe fazla iş meydana getırilemsı tetkik edilmektedir. Bunun için alâkadar şube müdürlerinden mürekkeb bir komısyon kurulmuştur. Komis yonda en fazla şehir yollan üzerinde durulmuştur. îleri sürülen bir fikre göre şehir cadde ve sokaklarının mühim bir kısmı ya yeniden yapılacak veyahud esash bir tamir görecektir. yacımız vardır. Bunun çaresi Fransa îngiltere Belçika Îtalya blokunu teşkil etmek ve evvelâ Italyan dostluğunu tekrar elde etmektir. îtalya, Habeş seferinin hiç olmazsa Badq£İio kısmını iyi sevk ve idare etmiştir. Kendısine himaye hakkını vermelidir. Fas ta bizim himayemiz altında değil mi? Îtalya ancak malî cihetten zâfa uğramıştır. 10 milyar liret harb masrafı yapmıştır. Fakat ordusu, genc, ateşli ve mükemmeldir. 1918 de, mütareke gelip çattığı sırada tatbik edilmek üzere olan plân mucibince Aiman ordusunu arkadan sarabilecektir. Ingiltereye gelince, onun mümtaz sınıfı bizimle beraberdir ve Îngiltere hududlarının Ren üzerinde olduğuna kuvvetle kanaat getirmiştir. îngiltere, Almanyanın Fransaya ve Italyaya taarruz ettiğini görürse derhal harekete geçecektir, donan ması birkaç saat ıçınde emrımıze amade bulunacakttr. Bugün, milletin bütün enerjisini eriten korkuya, Alman tehdidi karşısında kapılanlar, sözde zimamdarlarımız olan burjuvaların muhitidir. Bu korkaklar, harb fikrine tahammül edemedikleri için herşeye, her müsaadekârlığa, her köleliğe ra zıdırlar. Almanyanın karşısına geçip rükua varmak için, onun kuvvetli ve bizi ezebilmeğe muktedir olduğu zamanı seçiyorlar. Bu adamlarda, mağlub zihniyeti var.» Clemenceau bu vaziyeti tahmin etmiş ve hayatının son deminde şu sözleri söylemişti: « Almanya karşımıza çıkıp ta, menfaat duygusundan uzak bir kat'î dostluk muahedesi yapmak zamanı geldiğini açık açık söylediği gün ne yapacağız? Bizim alâkasızhğımızın hergün artmasına mukabil, Alman siddeti hichir vasıtanın önünde gerilemiyor. Ufukta bir dirilme alâmetini beyhude arıyorum: Bizde deha sahibi adam yok ve geleceğini de ümid etmiyo rum. Fakat sadece, Fransız milletinin kendi kcndine güvenmek cesaretini gösterme Tramvay biletçi ve vatmanlarının Belediyeye şikâyeti Tramvay biletçılerınden ve vatman larından mürekkeb bir grup, dün Belediyeye müracaat ederek Tramvay şirketinden şikâyet etmişlerdir. Şikâyetçiler, Şişhane yokuşu faciasından sonra, şirkehn müstahdeminden fazla ceza almağa başladığını ve bir tevakkuf mahallinde bir iki saniye fazla duran vatman ve biht çilerden, Köprü üzerinde burnunu silcn biletçilerden iki ile üç lira arasında ceza kestirmekte olduğunu, kazada zarara uğrıyanlara verilecek tazminatm ancak böylelikle toplanılmak istenildiğini beyan M\mektedirler. Belediye tramvaycıların şikâyetini talr kik ettirecektir. İzmirde 23 nisan bayramı tezahüratla kutlulandı Bina ve arazi vergileri nasıl alınacak? Belediye daimî encümeni, 936 «enes: bina vergilerinin Istanbul ve mülhaka tmda, haziran, eylul, birincikânun, mart aylannda olmak üzere dört taksitte. A dalarda da temmuz ve ikinciteşrin aylarında olmak üzere iki taksitte, arazi vergilerinin ise bütün Istanbul ve mülhaka tında temmuz, birincikânun olmak üzere iki taksitte tahsil edilmesine karar vermiş ve karar, dün alâkadarlara bildirilmişt'r. îzmir (Hususî) 23 nisan bayramı burada fevkalâde tezahüratla kutlu Ianmıştır. Yukarıki resim Kordondaki Cumhuriyet meydanında yapılan mera • simden bir ânı göstermektedir. Bu, bir mantıksızlık değil mi? Bahriye ve Hava Nazırlarının inşaat işile uğraşmalarını haydi kabul edelım. Fakat ku manda makamı bir tek olmalı, bir tane Şimdi derin bir sevinc içinde Ansiklomillî müdafaa nazın bulunmalıdır. Bu pedimizi bitirdik, diyebiliyoruz ve millî nun haricinde selâmet yoktur. kütübhanemize ufaktefek kusurlarile İşte Clemenceau şimdi sağ olsaydı bu beraber gene esi olmıyan böyle bir eser nu yapacaktı! verdiğimizden dolayı iftihar ediyoruz. Gene «Vu» mecmuası, İtalyan Habeş M. TURHAN TAN harbi etrafındaki sıyasî makalelerınden birkaçını, bundan evvel, sütunlarımıza Alaturka konser naklettiğimiz «Meçhul Diplomat» a yu29 nisan çarşamba aksamı saat 21 de karıki sualı sormuştur. Meçhul Diplomat, Saray sinemasında Musiki San'atkârları Clemenceaunun, bugün Fransada yaşa Cemiyetinin tesvikile alaturka bir konser saydı, General Mordadgın tahmin ettiği tertib edilmiştir. Bu konsere îstanbulun şekilde hareket edemiyeceğıni söyliyerek en yüksek alaturka saz san'atkârları 25 ezcümle diyor ki: «Biliyorsunuz ki Cle kisilik bir takımla iştirak edecekler ve o menceau hiç te diplomat değildi. Kendisi gece Beyoğlunun maruf sazlı müessesene verilen kaplan lâkabı, onun yaratıhşını leri kapalı bulunacaklardır. kâfi derece gösterir. Clemenceau haricî siyaset yapamıyacak kadar fazla haşin rir. İtalyayı da hiçbir zaman sevmemiştir. di. Şayed Clemenceau bugün hayatta olSimdi, İtalya ile Ingiltereyi • biribirine saydı, her ne pahasma olursa olsun îngilyaklastırmak mümkün olmadığı için, ya tere ile beraber bulunmak istıyecek ve pılacak şey birinden birini tercih etmek millicilerle faşistlerin mütemadi yuhalantir. Fakat Clemenceau bunu yapmıya na maruz kalacaktı. Ve bir kere daha, caktı. Onun bütün siyasî hayatı, Fransa yalnız düşmanlarile değil, en iyi dostlarile nın lngiltereden herhangi sebeble olursa bile çekişecekti, hatta General Mordacgolsun ayrılmasına razı olmadığını göste la bile.... du. Kaptana, motöre raslıyabileceği yerleri, uzak ihtimalleri de hesab ederek, gezdi, aradı, sordu; ne kaptanı, ne de Aşk ve macera romant «Marmara Martısı» nı gören vardı. Öğrendiği, hep, müphem şeylerdi: D ü n buradan geçtiydi... Evvelki gün, benzin deposuna bir adam göndermişti. İki gün evvelisi, Burgaz önünde raslamışlar! Yazan: MAHMUD YESARt Bu cevablar, Ali Tuncu, hem ümidlendiriyor, hem kızgın saç üstüne oturtulmuş 8 3 gibi sıçratıyor, kıvrandınyordu. Gazeteyi bırakmıştı; vaktinde gideme re etmişti. Arasıra, tanıdıklardan birinin Ali Tunc, gazetecilikten alıştığı ger mek, istenildiği gibi çhşamamak, onu, ay otomobiline atlıyor, saatlerce dolaşıyordu. ginlikle işe girişmeği düşündü: nca rahatsız etmeğe başlamıştı. Mazeret Bu gezintiler, onun içinin sıkıntısını gider Kolları, paçaları sıvıyalım... Bu, bulmak, yalan söylemekten başka birşey miyor, daha bunaltıyordu. böyle olmıyacak... Kaptanı, muhakkak değildi. Hakketmediği bir parayı almak Kaptandan, tez haber geleceğini um ta, bir nevi hırsızlıktı. Bunlar, Ali Tun muşken, günler geçmiş, ondan da bir ses bulup anlamalıyım. Kendine bir iş bulduğu için, adeta seelinden gelmezdi. çıkmamıştı. Ali Tunc, motörün durduğu cun viniyordu; motörlerin durduğu iskeleyi, Gazeteden, onun çıktığını istememiş iskeleye birkaç kere uğramış; fakat moYağkapanını, Galata, Tophane, Sirkeci törü de, kaptanı da bulamamıştı. lerdi: Kaptanm «canla başla» çalıştığından rıhtımlarını dolaştı ve kaptanm evinin ye Bir ay mezuniyet verelim! dediler. emindi. Yalnız, günlerdenberi, ne yap rini öğrendi. Ali Tuncun, bir ay sonunda, dönmeğe Kaptanın, Kasımpaşadaki evini, bulniyeti yoktu; bunu da kabul etmedi. Fa mıştı, ne yapıyordu? Bunu öğrenmek memakta güçlük çekmedi. Fakat, oradan da kat işsizlik, onu, büsbütün $a?ırtmiî, ava rakı, Ali Tuncu, sinirden hasta ediyor dasına al, bana da hemen haber ver... sun, sokağa çıkacaktı; kaptanın evine gi eli boş döndü. den yol üstünde bir kahve vardı, orada Kapıyı, gencce bir kadın açmıştı, Ali Vakit erken, geç; deme... Geceyarısı bile oturur, beklerdi: olsa, bekletme, al... Tunca: Ya, ben yoldayken, o, buraya Yatağa uzandı, fakat yorgunluğuna Kaptâfiın, ne zaman geleceği belli gelirse?.. rağmen uyuyamadı; kalktı, bir müddet olmaz. Dün gece evdeydi; sabahleyin, Evde duramıyacağını anlamıştı; Arzıpijama ile dolaştı, sonra giyindi. Bir ara erkenden gitti! cevabını vermişti. sokağa çıkmağı düşündü, hemen caydı: niyaz kalfaya: Ali Tunc, kadının konuşuşundan, kap Kaptan gelirse?.. Ben, bir saate kadar gelirim, dedi. tanm ne yaptığını, nerelere gittiğini evdeKaptanı bekliyecekti. Lâkin vakti, sa Bir anyan olursa, muhakkak geleceğimi kilere söylemediğini anlamıştı. ati belli olmıyan bu beklemek mecburi söylersin. Şayed, «Ali Tunc usta! Beni Bir kâğıda: «Eve gelir gelmez, erken, yeti, onu korkutmuştu; kaptanm ne za aramıs!» dive biri sorarsa, hemen içen geç! deme, muhakkak benim apartımana man geleceği malum değildi. İki gün, üç al, oturt, kahve pişir. gel... Seninle konuşmak istiyorum» diye gün evine uğramazsa, Ali Tunc, ne yaIhtiyar kadın, şasırmıstı: yazdı ve sıkı sıkı da tenbih etti: pacaktı?.. Apartımandan çıkmadan, hep, Ali Tunc usta mı? Çok rica ederim, bu kâğıdı vermeği onu mu bekliyecekti. Bu, adeta, dört du Aldırma... Arkadaşlar, öyle der unutmayın. var arasında, kendi kendini hapsetmek ler. Ali Tunc, apartımana döndüğü za demekti. Ali Tunc, Şişliye kadar yürümüştü; oman, yorgunluktan ek yerleri sızlıyordu. Arzıniyaz kalfaya tenbih edip sokağa radan gene yürüye yürüye döndü. AparO kadar şaşkın dolaşmış, aramıştı ki oto çıkacak olsa bile, gene apartımandan u tımanın anahtarını almağı unutmuştu, ka • mobile, tramvaya binmeği bile hatırına zaklaşamıyacaktı. pıyı açan Arzıniyaz kalfa: getirememişti. Gezdiği, aradığı yerlere de, Ali Tunc, o geceyi, her günkünden Aradığınız bey, geldi. İçeride opek otomobille, tramvayla gidilemezdi. daha sıkıntıh, daha kararsız geçirdi. Sa turuyor, dedi. j Arzıniyaz kalfaya: bahleyin, başı, ağrıdan çatlıyordu; kahAli Tunc, hemen yazı odasına geçti ve J Ben, biraz yatacağım, dedi. Beni biri arıyacaktır. Uyanık, yahud uyuyor valtı edemedi ,bir fincan çayı zorla içti. kaptanı görür görmez, jevincle bağırdı: lArkan var\ Öğleye doğru, giyindi; ne olursa ol olsam, sen, o adamı içeriye, benim yazı o