CUMHURtYET 10 Nisan 1936 KUçUk Hikâye Bir kaçış Mahmud Yesari | Iç Tütün piyasası Bıyığını, ön ve uçlarmda teker tüke Çatalile tabağm kenanna vurarak garbeyazlar bırakarak öyle ustalıkla boya sonu çağırdı: Son haftanın tütün piyasa vaziyeti ki keskin elektrik ışığı vurduğu zaman Sen, ne sersem herifsin be!.. Gö şöyle tesbit edilmiştir: lar, ördek başı parlamasa, hakikî aklı zümün içine bak... Şimdi kalaylamağa Bursa ve Düzce mıntakalannda tütün ğından karalığından şüphe etmek aklmıza başlamıyayım... Uğursuz, sersem herif alım ve satımı şimdiye kadar görülmemiş gelmez. Öküzlük istemem! bir hararetle devam etmektedir. Ekiciler O da bunu bilir; bıyıklarını burnun «Bizimki» nin hesab pusulasmdaki çizvaziyetten çok memnundurlar. Almanya bitiştirerek sağ elile sığazlar, ve sinsi sins: giler, dörttü: ve Holanda ile iş yapan firmalann mü gülümser. Dördüncü kadeh: Küfür! messilleri tütün satın almak için İzmite Zevk ehli bir aîlamdır. Şapkasını kaş Garsona bol bol küfür ettikten sonra gitmişlerdir. larınm üstüne indirerek keyifli keyifli bi bize döndü: Ege mıntakası tütünleri kâmilen sa gülüşü vardır, size de sirayet eder. Kusura bakmayın... Ben, asabî tılmıştır. İspanya inhisar idaresinin memBir gün, bir arkadaşla beraber kazino ya girmiştik. Kenar masalardan birind< adamım... Sinirlerime hükmüm geçmez.. leketjmizden alacağı 30 bin kilo tütün bizimki oturuyordu. Elile yanına çağırdı Eh, vaktile az maraza çıkarmamış de için Izmirde bir firma ile temas etmekte olduğu ve henüz neticenin taayyün et Buyursunlar, buyursunlar... Rica giüz. Eski huvardalık maceralanndan dem mediği bildirilmektedir. ederim, şöyle gelin... Ayak türabiyim Samsun mıntakası tütün piyasasında vuruyordu: Allah ömürler versin! gerek İnhisar idaresi ve gerekse tüccar Ve hemen gözlerini devirerek garsona Bugün de öldüm! Sanmayın... baktı ve çıkıştı: Vallahi, gözüm kızacak olursa, bakmam mubayaatı istekli olarak devam etmek Hayvan seraskeri... Sersem ser gözünün yaşına, basanm tokadı... Hır tedir. Mıntakanın muhtelif istihsal mersem, ne yüzüme bakıyorsun? Ikram et sımı alamazsam, vururum tekmeyi; ayak kezlerindeki vaziyet çok iyidir. Şimdiye kadar muhtelif piyasalardaki tüccar musene, iltifat etsene... Haydi, durma. larımın altına alır, pestilini çıkarmm... bayaatı 18 milyon kiloyu bulmuştur. Kendi de yerinden kalkmış, bize yer Hesab pusulasında çizik, beş: İskenderiye tütün piyasası oldukça hagösteriyordu: Beşinci kadeh: Darb! raretli geçmiştir. Trabzon, Artvin ve Ha İstirahat buyurunuz Tabiî, yorArkadaşım, korkmuş gibiydi: sankeyif tütünleri üzerine de oldukça egunsunuzdur! Aman, ne diyorsunuz? Size yaL hemmiyetli muameleler olmuştur. Maa «Bizimki», o gün yanımdaki arkada şır mı? mafih, Türkiyeden az mal geldiği bildişımı tanımıyordu, tanıştırdım; pek mem «Bizimki» nin, gözlerini hiddet bürii rilmektedir. Gerek piyasa ve gerekse tünun oldu: müştü, lâf dinliyecek halde değildi. Et Teşerrüf ettik... Dünyalar, benim tiği kavgalan, dövdüğü adamlan anla tün gümrüğünde mevcud fazla mal Türk tütünü stoku olmadıgmdan ahcılann ih oldu. tıyordu: tiyaclarını diğer tütünlerden almak sureTekrar, garsona döndü: Bumuma kan kokarsa, işte o za tile temin etmek mecburiyetinde kaldık Bak, ne emrediyorlar? man, fenadır. Elime, bıçak mı, tabanca ları anlaşılmaktadır. Bunu, kendi hesabına, bize ikram sanmı, ne geçerse, çeker, vururum. Kamm mayınız. «Şaköm punuva», onun dört döndü mü, kan çıkarmadan yatışmaz! Yumurta fiatları yükseliyor elle sanldığı, canla bağlandığı bir pren Hesab pusulasında çizik, altı: Paskalya yortusu münasebetile »eh siptir, ve o, bir prensip adamı olduğu için, rimizde yumurta fiatleri birdenbire y'ik Altmcı kadeh: Cerh! prensiplerinden en küçük bir fedakârlı «Bizimki», dişlerini gıcırdatarak, yum selmiştir. Bu yükselişe ikinci bir sebeb de ğa bile tahammül edemez. ruklannı masanın kenanna vurarak, ya Almanya, Yunanistan ve İspanyadan vaArkadaşım, kulağıma fısıldadı: raladığı adamlan, kahramanı kendisi ol ki olan taleblerdir. Ege mıntakasında da Ne nazik! Ne çelebi adam! yumurta fiatleri yükselmiştir. Cevab vermedim. «Bizimki» nin önün duğu cerh vak'alannı sayıp dökmekle bi• ı»ı» iremiyordu: de duran hesab pusulasma baktım; daha Takas talimatnamesinde değiş Vururum... Allah yarattı, de bir tek çizik vardı: tirilen bir madde mem!.. Canını, ciğerinden ahnm!.. Ge Birinci kadeh... Oyledir. Türk Fransız modüs vivandasının bertirim... Vallahi, billâhi, tallahi, öl Arkadaşım, anlıyamamıştı: hususî takas hükümlerine aid talimatna dürürüm... Birinci kadeh, ne demek? menin bir maddesi değiştirilmiştir. De • Biraz dişini sık, anlarsın. Hesab pusulasında çîzik, yedi: ğiştirilen bu maddeye göre, takas tetkik Bizimki, gözlerini kısarak arkadaşıma Yedinci kadeh: Katil! heyetlerine verilecek beyannamelerde ıtbakıyordu: Arkadaşım, ürkmüş, çekingen çekin hal edilecek malların cinsi, miktan ve Sizi, gözüm ısırıyor... Bir yerde gen oturuyordu. Hesabımızı verdik, kalkhangi tarifeye tâbi tutulacağınm s\rahatgörmüş olacağım! Durun bakayım, ne k. !e yazılması mecburî tutulmuştur. rede idi? Bir yağış havada, Kadıköy Yolda, arkadaşım sordu: iskelesinde sarışm bir arkadaşınızla bir Acı bir öliim Sekizinci kadehte, olur a, hakikalikte vapur bekliyordunuz... Evet, san Akay müdürü Cemilin hemşiresi Müten elinden bir kaza filân çıkıverirse? çm arkadaşmız, bizim eski komju Hafize Sarhoşluk bu! Birini. vurur, öldürür mü, nire dün tedavi edilmekte oiduğu GvrMollanm torunudur. rahpaşa hastanesinde vefat etmiştir. öldürür! Olağan îeyler! , , , ( ı . , , Arkadaşım şaşırmıştı: Cenazesi bugün saat 11 de hastanederi Arkadaşımı temin ettim: kaldınlacak ve saat 12 de Aksarayda Demek îsmaili tanıyorsunuz? Hiç merak erme Kalktığımızm Valide camisinde namazı kılındıktan O, bir babahindi gibi kızararak ka ebebi var. Sekizinci kadehte, kimseyi sonra Sirkeci iskelesinden bir vapurla banyordu: vuracak, öldürecek hali kalmaz, Mo'to Anadoluhisarına götürülecek ve orada N Mİ tanımam! Vaktile, Fatih Niki ailesi kabristanına defnedilecektir. şancasında otururlardı... Ona, son za olur. Ölümden, cinayetten değil, mortoKederli ailesine taziyetlerimizi su manlarda bir hal oldu... Burnu mu bü uluktan kaçtım! narız. MAHMUD YESARİ yüdü? Selâm vermiyor, selâm almıyor... Zayi 87478 numaralı Emniyet SanTann selâmı bu... Suratı, neye? Kime dığına tevdi eylediğim mebaliğe mu • ülvan satıyor. Teşekkür kabil alınan cüzdanı zayi ettiğimden ve Arkadaşım, arkadaşım arkaya almak Refikamın senelerdenberi çekmekte bu kere tebdilen yenisini alacağımdan İstiyordu: Iduğu kulak hastalığının teşhis ve amezkur cüzdanın hiikmü kalmadığım îsmail, fena çocuk değildir. meliyatını büyük bir hazakatle yapmak Kolundan çektim: suretile kendisini kurtaran doktor Bah lân eylerim. Sarıyerde Sular caddesin Aldırma... îkinci kadeh: Sitem! ri îsmete ve hasta ile son derece alâka de 8 numaralı köşkte avukat Mahmud dar olarak gösterdiği büyük ihtimam Hilmi Ozbay. «Bizimki», coşmuştu: Ben, onu, ne tehlikelerden kur dan dolayı Teşvikiye Sağlıkevi muh Bu Akşatn tardım. Bir zamanlar, kumara dadan erem müdürü doktor İbrahim Osmanhastabakıcı Bayan Saimeye derin mıştı. Bitirim yerlerine gidiyordu. Siz, o minnet ve şükranlarımı saygı değer gabitirim yerlerini bilmezsiniz. etenizle alenen arzederim. Anlatıyor, anlatıyordu. Bir ara, diş Asım Pelin lerini sıkarak bağırdı: Sinemasında Alimallah, kafam kızmasın... Benimle şaka olmaz. Kumarbazlann had • Geçenlerde vuku bulan tramvay fa lerini bildirmeği de bilirim. «Bizimki» nin hesab pusulasına bak iası neticesinde vefat eden şehrimizin hm; çizgi üçleşmişti; arkadaşımın kula iirtasiye tüccarından Bay Kınalı zade ^ühdünün ruhuna itihaf edilmek üzere ğına iğildim: inümüzdeki pazar günü öğle namazın Üçüncü kadeh: Hiddet! RUMCA Sözlü veŞarkıh dan sonra Fatih camii şerifinde Hafız Zavallı arkadaşım, bön bön dinliyorAşk ve KAHRAMAALIK fllm Hu. «Bizimki» nin çenesi açılmıştı bir Nuri ve Sadettin tarafından Mevlidi Filmin Rumca şarkıları en Sebevî kıraat edileceğinden akraba ve kere: meşhur HELEN artistleri Hey, ne günler, ne zamanlar gör ostlanmn ve arzu eden zevatın teşriftarafından söylenmiştir eri rica olunur. dük geçirdik biz... piyasalarda satışlar hararetle devam ediyor Fransız Elçisi mühim beyanatta bulundu (Baştarafı 1 inci sahifede memnuniyetle gördüm. Türkiyenin takib ettiği haricî sivasete karşı Fransanın büyük bir sempatisi vardır. Türkiye gib Fransanın haricî siyaseti de sulha dayanmaktadır. Hariciye Vekili Tevfik Rüşti Arasm gerek şahsan, gerek Türk hüku meti hesabına samimî bir sulhsever oldu ğunu yakından takdir ettim. Bu vesile ile Türkiyenin Büyük Şefi Atatürkü de yakından tanımak şerefine nail oldum. Muahedeleri ihlâl vaziyeti Beynelmilel umumî vaziyet hak kında fikrinizi sorabilir miyim? Birkaç gündenberi yolda bulunduğum için son vaziyeti bilmiyorum. Fakat Avrupa, bilhassa Fransada muahedelerin ihlâlinden mütevellid bir endişe vardır. Muahedeleri tadil veya tashih etmek istiyenler muvaffak olacaklanndan emin değildirler. Esasen eski muahedelere itimad edilemedikten sonra yeni muahede lere riayet edileceğini kim temin edebilir? Herhangi bir kazanc temin etmek için muahedeleri ihlâl edenler, elde etmek istedikleri neticeye varmak için 10 misli fazla zarar göreceklerdir. Meselâ yüz bin nüfusluk bir araziyi memleketine ilhak etmek istiyen herhangi bir devlet bu gayeye varmak için muhakkak bir milyon kişi telef etn^ek mecburiyetinde kalacak tır. Muahedelerin tadili nazarî olarak belki kolaydır; fakat tatbikı birçok mahzurIar doğurabilecek mahiyettedir. Avrupanın bugün karşılaştığı mesele şudur: Muahedelere güvenilebilir mi, güvenilemez mi? Halledilmesi icab eden amesele işte budur. Çünkü Cemiyeti Akvam bile sulh muahedelerine istinad etmpktedir. Suriye ve Iskenderun şehirleri Suriye Fevkalâde Komiseri Kont Martelin de iştirakile Pariste yapılan konuşmalann mahiyeti nedir? Bu konuşmalaı tamamile idarî mahiyettedir. Suriye milliyetperverlerinin Suriyenin Cemiyeti Akvama girmesini istedikIeri doğru mudur? Böyle bir meseleden haberim yoktur. Türk Fransız anlaşması mucibince Iskenderun için taahhüd edilen muhtari yet meselesinin bugünkü vaziyeti nedir? Iskenderun sancağına muhtariyet çojtfan,y*rijmiştir. Türkiye ile Fransa arasında hicbir ihtilâf yoktur. Fransa bilâistisna imzaladığı bütün muahedelere riayet etmiştir ve edecektir. Daha üç ay evvel Suriyede bulunuyordum. Iskenderun sancağının Suriyenin herhangi yerinden daha sakin olduğunu gözlerimle gördüm Macaristan ve Bulgaristan muahehedeleri ihlâl etmezler Avusturyanm Sen Jermen muahedesini ihlâl etmesinden sonra, Macaris tanla Bulgaristamn da ayni şekilde hareket edeceklerine ihtimal veriyor musunuz? Işittiğime göre Macaristan tamamile rahat duracaktır. Bulgaristamn da makul hareket edeceğini umanm. Netice olarak Macaristanla Bulgaristamn mua hedeleri ihlâl etmiyeceklerini ümid ede rim. Boğazlar meselesinin halli Boğazlar meselesinin yeni bir safhası var mıdır? Boğazlar meselesi de muahedelerle alâkadar olan bir meseledir. Ancak bu mesele diğer âkidlerle yapılan müzakereler neticesinde halledilirse, bittabi muahedenin ihlâli mevzuu bahsolamaz. Bunun için de Türk hükumetinin münasib za manı bekliyeceğini zan ve ümid ederim. Bu gibi işlerde hâdiselerin olgunlaşmasını beklemek en makul harekettir. Uzakşarkta harb ihtimali Uzakşarkta bir harb ihtimali var mıdır? Japonya ile Sovyet Rusya arasında bir harb olacağım zannetmiyorum. Uzun müddettenberi Japonya ile Rusya ve Ja ponya ile Amerika arasında harb çıkacağı söyleniyor, fakat siz de görüyorsunuz ki böyle bir harb olmuyor! Akdenizde tehlike yok Akdenizde sulhun tehlikede oldu gunu zannediyor musunuz? Ne Fransa ne de İngiltere Italyaya karşı tehdidkâr bir vaziyet almadıklan için Akdeniz sulhu tehlikede değildir. Yalnız ortada bazı güçlükler vardır.» M. Kammerer ltalyan Habeş harbi mukadderatının Cenevrede toplanan 13 er komitesi tarafından verilecek kararlara tâbi olduğunu söylemiştir. Fransız büyük elçisi beş altı güne kadar Ankaraya giderek Cumhurreisi Ataürkle ve hükumet erkânile vedalaşacak ve Parise dönerek oradan yeni vazifesine başlamak üzere Japonyaya gidecektir. Fransanın yeni Ankara elçisi M. Ponsot yakında memleketimize gelecektir. RADYO Bu akşamki program j 1STANBUL: • 18 muhtelif plâklar 18 haberler 19,15 orkestra musikisi ve sololar (plâk) 20 halk musikisi (Osman pehlivan tarafm dan) 20,30 stüdyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansınm gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. BÜKREŞ: 18.15 dinî plâklan (Hendel) . 19,30 söz t ler 21,45 kilise korosu 22,30 haberler. BUDAPEŞTE: 18,50 salon musikisi . 20,45 şarkılı or « kestra. (Paskalya olduğu için neşriyat tatildir.) BERLİN: 19 hafif musiki 20,20 org konserl (Bach) 20,40 spor 21,10 Parsival operasmdan parçalar 22,15 musikili piyes 23 haberler 23,30 akşam musikisi. VİYANA: 20,10 haberler 20,20 paskalya neşriya tı . 20.55 Bach pasiyonu 22.15 paskalya bahisleri . 23,15 haberler 23,25 sokak ha berleri. LONDRA [Regional]: 20,05 havadis 20.35 karışık yayın 21,20 orkestra konseri 22.05 konuşma . 23,35 orkestra konseri 24,25 havadis 24,35 dans musikisi . 1,35 havadis 1,45 National is . tasyonu. ROMA: 19.05 memleket yayını 19,55 esperanto20,10 seyahat 20,25 ingilizce ve fransızca haberler . 21,10 spor . 21,20 havadis . 21,40 keman konseri ve doetto 22,50 eğlenceli konser 24.05 havadis. Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlar dır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Zlya Nuri), Alemdarda (Abdülkadir), Bakırköyde (Hilâl), Beyazıdda (Sıtkı), Eminönünde (Hüsnü Haydar), Fe. nerde (Arif), Karagümrükte (Arif), Kü çükpazarda (Hikmet Cemil), Samatya Kocamustafapaşada (Rıdvan). Şehremlninde (Nazım), Şehzadebaşında (Halil). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (İsmet), Hasköyde (Yeni Türkiye), Kasımpaşada (Turan), Sanyerde (Osman), Şişlide (Halk), Taksimde (Taksim), (Beyoğlu). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu suf), Kadıköy Altıyolda (Merkez), Modada (Moda), Üsküdar Ahmediyede (Ahmedi . yeV ; Nöbetçi eczaneler Caflırılar, konferanslar, konpreler") Adaları Güzelleştirme cemiyetinden: Kongremizin nizamen genel reisimiz başkanlıŞı altında toplanması lâzım geldiğinden ve genel reisimiz Bay Üstündaf henüz Ankaradan dönmemiş olduğundan kongremizin bizzarure 19 njsan 1936 tarihine mu. sadif pazar günü saat 15,30 a talik olundugu ilân olunur. HALK OPERETİ Fransız tiyatrosu Kongreye davet Y I L D I Z Sineması aşk ve musiki harika fîlmine başlıyor ŞUBERT'in bütün ruhu .. Iztırabları... Son aşkı.. Baş rollerde: N i L S Yarın matinelerden itibaren Halk Opereti Bu akşam saat 20,45 te S E RENAD ( Bayan Charles Boyer ) Ilâveten: FOXJURNAL ve görülmemiş canlı resimler A S T E R v e P A T Ahenkdar ( Bitmemiş Senfoni ) nin sonu olan FLORYA Zozo Dalmas türkçe olarak rolde Yazan: Nezihe Muhiddin. Müzik: Sezai ve Seyfeddin Asaf. Zabitan, muallim ve talebeye hergün enzilâtlı. P A T E R S O N MevBidi Nebevî İPEK BOSNA MUNİR NURE T T i N ERI ve ARKADAŞLARI KONSERI FRANSIZ TiYATROSUNDA I I A SRI Bugünden itibaren fevkalâde bir program takdim ediyor SİNEMA 14 Nisan Sah günü saat 21 de yeni repertuarla •^•••i Bu hafta Yarından itibaren AZAK ve Sinemasında Arzuyu umumî Uzerine Sevdaları Büyük Şark Opereti P EPO JENERAL YEN NiLS ASTER PAUL HORBIGER ve EÜSA ILLIAN tarafından ve PETERSBURG GECELERI İLAHLAR EGLENİYOR HENRY GARAT ARMAND BERNARD JEAN BOiTEL FLORELLE MARGUERITE MORENO Cedric Lacy bir saniye tereddüd etti, sonra karar vererek: Hayır, dedi, düşündüm; şimdi eve giderek ihtiyar babacanla konuşmağı tercih ederim. Sir Basil Hanptona kendi kendine duran saatin hikâyesile bir köpeğin arkasında geçen mücadeleden başka haberler götürmek isterim. Benim ihtiyar yahudim beni tenvir etmeğe muktedir yegâne adamdır. İstesin veya istemesin, hakikati ondan istihsal etmeğe gidiyorum! Anlaşıldı Sir! Bu vaziyette sizi yalnız bırakıyorum. Cedric Lacy çavuşu durdurdu: Hiç te değil, dedi, babacan belki bazı meraklı şeyler söyler. Sizin orada şahid gibi bulunarak söylediklerini kaydetmenizden memnun olurum. Emirlerinize amadeyim Sir. Otomobil hareket etti, ikisi de genc zabitin evine gidinciye kadar hiçbir şey konuşmadılar. Cedric üç katı da koşa koşa çıktı, arkasından da çavuş geliyordu. Kapısına gelince cebinde anahtarı aradı, bulamayınca büyük bir hayrete düştü. Garib şey, dedi,' anahtar dün akşam cebimdeydi. Köpekle uğraşırken düşürmüş olmalıyım? Sonra zile doğru uzandı ve çaldı. Apartımanın dahilinde ayak sesleri işitildi, ve kazınmış kafası, göğsünün hatlannı meydana çıkaran çizgili yelegile hizmetçi Bates kapıyı açtı. Cedric Lacy içeriye girdi, çavuş ta onu takib etti, zabit ihtiyar babacanı yerleştirdiği odaya giderkerr hizmetçiye sualler soruyordu: Yeni birşey var mı Bates? Kat'iyyen birşey yok Sir. İhtiyar mösyö tam bir iştahla öğle yemeğini yedi, akşamüzeri çaymı içti ve akşam yemeğine de ayni iştah ve zevkle oturdu. Tamam. Gece yerinden kımıldandığını hiç duymadım. Yalnız bu sabah telefonla verdiğiniz emre itaat etmek için kendisini erkenden yalnız bıraktım. Elini kapının tokmağına götürmüş olan Cedric Lacy hemen durdu: Benim telef on etmem üzerine mi? Ne demek istiyorsunuz? Mösyönün bana telefon ettirdiği şeyleri söylemek istiyorum. Mösyö bana Bugün T U R K Sinemasında KAY FRANCIS ve GEURGE BRENT tarafından BİR GÖNÜL BÖYLE AVLANDI! Yalnız 15 kuruşla emsalsiz bir proğram telefonda, anahtarını Kit Kat Clubde kaybettiğini, ve benim derhal gidip orada aramamı söylettiler. Cedric Lacy daha fazlasını anlamak istemedi. Sinirli bir hareketle kapıya vurdu, hiçbir cevab alamayınca açtı. Daha eşikteyken, gözlerinin önüne serilen manzaranın verdiği dehşetle geri çekildi. İki adam birden feryad ettiler. Henry Marcus Templetonun cesedinde olduğu gibi onun evine himaye ve müdafaa aramağa gelmiş olan ihtiyar babacanın cesedi de sırtüstü yerde yatıyordu. Onun elleri de göğsünde çaprazlama duru •* yordu, onun üzerine de siyah bir örtü serilmişti. Bir mahkum idam edildiği gün hapisanelere çekilen siyah bayrak gibi siyah bir örtü... Ve şöminenin üzerinde, durmuş bir saati.ı yelkovan ve akrebi, tehdid mektubunun yalan olradığını gösteriyordu. İkinci defa olarak saat bir insan için edcJiyyea beşi kırk iki steçevi vurmuştu. Besi kırk iki gece tCumhuriyet» in zabıta romanı 17 Yazan: Gharles de Richter Kadın gözlerini saatin kadranına doğru çevirdi. Fakat birdenbire yerinden biraz kalkarak ellerini ileriye uzattı ve üç erkeği de titreten feci bir feryad kopardı; kadın: Rakkas, rakkas! diye bağırdı ve arkasma doğru kıvnlarak yere yuvarlan d.. Uç polis kadını takiben taate baktılar ve birer hayret nidası çıkarmaktan kendilerini alamadılar. Yelkovanla akreb saat beşi kırk iki geçeyi gösteriyordu ve rakkas durmuştu! Cedric Lacy: Hay Allah belâsını versin! diye bağırdı, demek ki buraya birisi girdi ? O halde ev muhafaza altında değil miydi? O nrada, adamlarının kendi emrile evi terketmis olduklannı hahrladı ve kadmın uzerine iğilerek onu ayıltmak için ugraj mağa başladı. Çavuşun yardımile onu tekrar koltuğa oturttu. Ve bir müddet evvel patlıyarak kadının evden çılgınca kaçmasma sebeb olan silâh sesini hatırladı. Biraz evvel silâhı kim attı, diye sordu, siz mi Pumpkins? Polis, başile hayır işareti yaptı. Çavuşla Koster de ayni suretle menfi cevab verdiler. Cedric Lacy: Tuhaf o halde, dedi, maahaza kur}un gayet mahirane nişanlanarak atılmış... Kapıya doğru gitti ve açtı. Beklediğini uzunboylu aramağa lüzum kalmadan buldu. Kapı tahtasınm ortasmda ve yerden bir metro kadar yüksekte tabanca kurşunile açılmış bir delik görülüyordu. Cedric Lacy kendi kendine söylendi: Bu kurşun kadının üzerine atılmış, belli... Lâkin telefona çağırışla bu taarruzu nasıl izah etmek kabil değil? Demek ayrı ayn gayeler takib eden iki şahıs mevzuubahis. Mesele zannettiğimiz kadar basit değil, bilâkis ileriledikçe tedricen arabsaçı gibi kanşıyor. Tekrar kadının yanına geldi ve onu is ticvaba kalkıştı. Lâkin gayretinin beyhude olduğunu anlamakta gecikmedi. Zaten bitkin vaziyette olan kadını son darbe büsbütün harab etmişti. Koltuğun üzerinde sağa doğru iğilmiş, gözleri saatin rakkasına takılı, sonsuz ve manasız sözler mırıldanarak duruyordu. Paddy Mills: Sir, dedi, kadının ağzından birşey alamıyacağız. Benim fikrimce onu Greenwichte buraya bir kaç adım olan bir hastaneye nakledersek daha iyi eder ve orada muhafaza altına alırız. Arabanız burada mı? Cedric Lacy arabasıni, nehrin rıhtımında bıraktığı yeri tarif etti ve on dakika sonra Willy Koster onu alarak geldi. Kadın, nakledilmesine hiç bir zorluk göstermedi. Zaten bir otomat halindeydi. Biraz sonra hastane nöbetçi doktoruna tevdi edilmiş bulunuyordu. Cedric Lacyye, kadın kendine gelince ona haber vereceklerini söylediler. Genc zabitle polisler hastaneden dönerlerken Paddy Mills: Scotland Yarda gidiyoruz değil mi Sir? diye sordu.