24 Kasım 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

24 Kasım 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 24 fkincifeşrin 1935 [ Ş e h i r ve Memleket Haberleri J Soruyoruz? Tarihî roman : 116 Yazan : M. Turhan Tan Siyasî icmal Japonya Çin Mustafanın oğlu da kendinden üstün bir yiğit olmuştu. Adı Kara Muraddı. Kazıklı Voyvadamn şişe geçirttisn amcasınm admı taşıyordu Posbıyığın kızile babası belirsiz Meryem de kalblerini harekete getiren yağı kaybetmişlerdi ve duygu bakımından hareketsiz kalmışlardı. Artık Mustafa üzerinde ne bir hak güdüyorlardı, ne ondan kendi kadınlıklarını şahlandıracak hamle bekliyorlardı. Bütün benliklerini ev işlerine ve çocuğa vermişlerdi. E«kı sevgililerinin başka bir kadından doğan yavrusunu nöbetle salhyorlardı, nöbetlc gezdiriyorlardı. Oz anasından daha derin bir şefkatle onu büyütmeğe çalışıyorlardı. Bu durumda kalbin rolü var mıydı?.. Kızlar, küçük akıncıya benliklerini vermekle Mustafaya bir ruh yakınlığı mı seziyorlardı?.. Bunu belki kendileri de bilmiyorlardı. Yalnız eski âşıklarının oğluna bütün varlıklarını vermişlerdi ve çok bahtiyar görünüyorlardı. ber veren bu tanyeri mezarda beliren karanlık şafaktır. Mustafa, işte bu sebeble son derece üzüldü, ömrünün sona ereceğini bildiren alâmetlerin belirdiği bir sırada kardeşinin öcünü henüz almamış bulunmasından utandı, mukaddes sırrını ve dinmiyen ıstırabını oğluna açtı: Oğul, dedi, clerdliyim, hem yaman derdliyim. Kaç yıldır içimde yanan bir kıvılcım şimdi koca bir ateş oldu, direk direk alev saçıyor, beni durmaz, uyut maz ediyor. Genc akıncı, şaşkın şaşkın babasına bakıyordu, onun anlaşılmaz bir dille ko nuştuğunu sanıp bönleşiyordu. Çünkü o, derdden söz açan babasını her derde derman olacak bir adam gibi görmeğe alış mıştı. Aşılmaz dağlarda akıncılara yol gösteren oydu, savaş alanlarında yaya kalanlara at bulup koşturan oydu, ölümün aezına düşmüş görünen kahramanlan Hızır gibi yetişip kurtaran oydu. Ge ne bu baba yurdsuzlara yer, yoksullara doyumluk, çıplaklara giyimlik yetiştir mekte hiç güçlük çekmezdi. Onun bile ğinde derman, yüreğinde şifa kaynakları yaşar gibiydi, herkese bu kaynakların kevserini, ışığını saçıp dururdu. Böyle bir adama hangi derd musallat olabılırdi? Mustafa, biricik oğlunun bönleştiğini görünce rahmetli Kara Muradın başına gelenleri birer birer anlattı, artık yaşını başını almış denilecek bir çağa geldiği halde henüz ateşte kızartılan kardeşinin öcünü alamadığından dolayı kendinden utandığını, için için yandığını söyledi: Ben bunları, dedi, ömrümün so nunda sana söyliyecektim, öcümü nasıl aldığımı da alnımı gere gere anlatacak tım, ne yazık ki beceriksizliğimi söylüyorum. Bir aile hikâyesi olduğu içm genc Kara Murad, adını taşıdığı amcasının kor kunç macerasını biliyordu. Fakat bu hi kâyeyi, babasının ağzından yeni dinliyordu. Bu yüzden son derece heyecana ka pıldı, babasının öz kardeşini ateşte çe vırdiğıni görür gibi oldu ve şiş üzerinde çevrile çevrile can veren Kara Muradın ölürken «Öcümü al kardeş» diye inleyi şini enikonu duydu: Yeni yeni deniz faciaları mı yaratacağız? Aldığımız bir mektubdan: «Şirketi Hayriye Boğazda Inebolu faciasına bir nazıre yaparsa acaba memleketin zarannı ne telâfi edebilir? Kandilli iskelesinden 4,35 te talebeleri alarak kalkan vapurun halini alâkadarlann bir kere görmelerini rica ederiz. Mektebden çıktıktan sonra Kandilli iskelesinde bir saat bir çeyrek vapur bekliyen talebe; Kabataş, Feyziati, Galatasaray talebelerini de aktarma alarak gelen şirketin ufak bir vapuruna binmeğe mecbur oluyor. Haddi istiabı, sıhhati umumiye, tehlike, kelimelerinin manası karsısında parmaklanmızı ısınyoruz. Medenî bir memlekette bu şekilde havvan bile naklounmaz!» Kariimizin mektubu bir tehlike ihtan da teşkil etse yeridir. Kara nakil vasıtalarında istif usulünü tatbik etmekten çekinmiyoruz. Fakat ne olursa olsun halkın ayağı top rak üstündedir, bir tehlike anında kurtulmak imkânlan çoktur. Lâkm ayni istifçiliği vapurlarda da yapmağa devam edersek kayıbımız büyük olacaktır ve bunun feci bir misalini daha dün Inebolu hâdisesile yasadık. Bu haile kâfi derece intibah uyandırmadı mı? Mustafa da onların kendini unutmuş olmalanndan memnundu, kalbini kansına ve fikrini oğluna vermişti. Temiz bir ask ve çılgın bir şefkat ıçınde ana ile oğul arasında ömür geçiriyordu. Aşk yorgunluğunu oğlunun masum cilvelerile gide riyordu, o cilvelerin hazzını kansının sevgisile olgunlaştırıyordu. Bu hayat uzun yıllar sürdü, Mustafa akından akına dolaştı, her akın dönüşünde biraz daha ün aldı, adı bütün yurda yayıldı, Osmanlı diyannda onu tanımıyan kimse kalmadı, Fırattan Savaya kadar herkes Semendere Beyinin yarattığı destanları konuşuyordu. O arada Fatih öl müştü, İskender Paşa ölmüştü, Turhan oğlu ölmüştü. Memlekette bir Cem Sultan gürültüsü yüz göstermişti. Mustafa, birçok yıllar süren bir post kavgasına ka rışmadı, akıncılarile ve akınlarile oya landı. (*) Oğlu da büyümüş, gürbüzleşmiş, kendinden üstün bir yığit olmuştu, adı Kara Muraddı, Kazıklı Voyvadanın şişe ge çirip ateşte kebab ettirdiği amcasının adını taşıyordu. Ilk akını on iki yaşında ya pan bu aslan yüreklı genc, o başlangıc dan sonra her seferde babasının yanında bulundu, taşıdığı ada ve kana lâyık ol duğunu herkese tanıttı, bıyıkları terlemeden tıpkı babası gibi ünlü bir akıncı oldu. Mustafa, kendi varlığının oğlunda ye Oh baba, dedi, gerçekten geç ni bir hayat bulduğunu görmekten derin bir saadet duyuyordu. Fakat onu her ça kalmışsın, amcamı sininde bekletmişsin. ğırışında, yahud onun başkaları tarafın Bu işi hemen başarmak gerek. Şimdi baba oğul başbaşa verip plân dan çağırılışında yüreği burkuluyor, ruçizmeğe çalışıyorlardı. Demitriyos Yaksiç, hunu kaplıyan saadet güneşinin bir ya nı kararır gibi oluyordu, çünkü «Kara alınan haberlere göre, Macar sarayında Murad» adı, her söylenişte kendisine he parlak yer almış adamlardan biriydi. Onüz ödenmiyen bir vicdan borcunu hatır nu elde etmek için Budine, Macar payi tahtına gitmekten başka çare yoktu. Muslatıyordu. Kara Murad?... Bu, yalnız şu genc, tafa, vaktile yol bulup Kazıklı Voyva dinc, atılgan aslan yavrusu demek değil danın sarayına kendini sattırmıştı, o uğurdi. O adın bir sahibi de Bükreş orman suz sırtlanı kendi ininde tepelemişti. lannın belirsiz bir köşesinde ve Mustafa Demitriyos Yaksiçe karşı da bu oyunu nın vicdanında yatıyordu. Böyle iki me yapmak acaba kabil miydi? zara gömülü olan Kara Muradın alına Genc Kara Murad, babasının Bükcak öcü vardı, Mustafa da o öcü almak reşte başardığı işi örnek tutarak Budinde için mazlum ölüye söz vermiş bulunu ayni biçimde davranmağı ileri sürüyor yordu, fakat yıllar geçtiği halde o öc a du ve bu işi kendi üzerine almak istiyor lınmamış, o söz yerine getirilmemişti. du. Çünkü babası artık bir köle rolü oyMustafa hergün belki on kerre bu nıyacak çağda değildi,' hiçbir esirci onu borcu hatırlıyor, vicdan azabına kapılı | saraylara götüremezdi ve hiçbir saray, yor, için için ağlıyordu. Lâkin ne yapa j damarlarında kan yerine erimiş elmas bilirdi?.. Kardeşini şişe geçirtip te ken | akmasına rağmen, bu kırçıl adamı satm dine çe\irten adam, Macar Yaksiç, ula , almazdı. Bundan ötürü köle kılığına gi şılmaz bir yerde, Budinde yaşıyordu. O I rip Budin sarayına yanaşmayı genc Karaya gitmek mümkün değildi, herhangi ra Murad basarabilirdi. Fakat Mustafa, bir tesadüfle herifi yakalamak ta o gü birkaç bakımdan bu düşünceyi doğru ne kadar kabil olamamıştı. Bu durum, bulmadı: Mustafanın vicdanını susturabilecek bir (Arkan var) değerde olsa bile Kara Muradın unutul (*) Tarihçi Engel ve Harnmer İskender mıyan hatırası, kendi oğlunun da o adı Pasanın ölümünü şöyle vazarlar: İzonzo taşıması durmadan işliyen bir parmak gi ve Tağliyamento arasındaki ülkeleri üç bi o vicdanı boyuna kımıldatıyor ve ünlü kere harab etmiş olan İskender Paşa, akıncıyı gecelerce uykusuz bırakıyordu. Yaicavı muhasaradan döndükten sonra Bir gün aynada saçlanna kır düştüğü Maladie pediculaireden öldü. Bütün hı«ü gördü, vicdanı evvelkilere benzemi ristivan âlemi sevinc içinde kaldı! (Deyen bir yanışla sızladı. Onun düşünce ri altmda bir takım havvancıklarm peysine göre her ağaran saç teli, yeni bir da olmasına Maladi pediküler denilir.) tanyerinin açılmak üzere bulunduğunu Dalmaçya tarihi S. 435, Hammer gösterir. Beyaz işaretlerle açılacağını ha Yirminci kitab. Soruyoruz? Türk Öğretmenler Birliği kongresi Dün yeni heyetlerin seçimi yapıldı Türk Öğretmenler Birliği dün Hal kevinde yıllık kongresini yapmışbr. Yıllık raporda evvelâ muallimlerin verdiği aidatm azlığından bahsedilerek 195 lira toplanması lâzımken 156 lira toplandığı söylenmiş ve 3 mecmua neş rdildiğini, hasta olan muallimlerin doktor Etem Vessaf tarafından meccaner. bakılarak ilâçlarının ucuzca verildiği, iki çay verilerek Bursaya bir gezi tertib edildiği, yanm Anadolu turnesine çı kıldığı, muallimlerin Hava Kurumur.a verdikleri %2 lerle alınacak tayyarelere Kültür uçaklan adının verilmesi için müraraat edildiği ve hâlen kasada 36 lira para kaldığı söylenmiştir. Bundan sonra dileklere geçilmiş, Belediye kooperatifinden yemek yiyen muallimlere daha fazla kolaylık gösteril ' mesi, nakil vasıtalarında bilhassa tram vaylarda tenzilât yapılması istenmiştir. Bundan sonra Halk Partisinin teşki]ât programınm muallimleri ilgilendiıcn kısımlan okunmuş ve her muallimin kendi mıntakası dahilindeki Halkevine gir mesi istenmiş ve bu istek kabul edılmiştir. Bundan sonra seçime geçilerek, haysiyet, hesab, idare heyetlerine şu oğretmenîer feçılmıştir: Haysiyet divanı: Kültür yardirektbr'ü Şevket Süreyya, Beyoğlu 43 üncü okuldan Sabri. Hesab müfettişliğine: Beyoğlu 49 dan Yusuf, enspektör Süleyman Edıb. İdare heyeti: Beyoğlu 29 dan Osnıan. İstanbul 5 inci mektebden Salâhattin, İstanbul 15 ten Etem, Byoğlu 29 dan Fahri, Haydarpaşa lisesinden Kenan Yeni heyetler muvaffakiyetler dileriz. Talebe kurumunun kongresi Tıb Talebe Kurumu yıllık kongres: dün L'niversite konferans salonunda top lanmış, kurum genel sekreteri yıllık çalışma raporunu okumuştur. Bu raporla beraber hesab ve murakabe raporları Ja kabul edıldikten sonra albüm meselesıle tıb talebelerinin not ve kitab meselelen konuşulmustur. Müteakıben dileklere geçilmiş, yeni idare heyetinin bundan evvelki tıb tari hine aid ve bilhassa ulusal eserlerin bh araya toplanarak bir müze kurulmas' ve geçen yılkı idare heyetinin teşebbüsi'p ortaya atılan Üniversite spor işinin takib edilmesi ve bilhassa köycülük ve yayıi:, kolunun daha esaslı çalışması istenmiştir. Yapılan seçimde de yeni idare heyetine şu gencler secilmişlrdir: Ekrem, Rauf, Atıf, Kemal, Sıtkı, Mustafa, Necati, Tarık, İbrahim, Os man, Ceva<L Murakabe heyeti: Fethi, M h : ; 5 , Kemal. Dörtyolda yardım edilen çocuklar imalî Çindeki beş eyaletin vaİH leri ve kumandanlan Seddiçinin şimalinde ve cenubunda topla^ nan Japon ordusunun himayesi ve saha« beti altmda teşkil olunan müstakil federasyon devleti, son dakikada, beyanna • » mesinin neşrini tehir etti. Bu tehirin sebebi şimdiye kadar müzakereler yalnız Asyanm karasmdaki Japon ordusu kumandanlığile şimalî Çindeki valiler ve kumandanlar arasında cereyan ederken birdenbire kesilerek Japonya ile Çin hükumeti arasında doğrudan doğruya müzakere kapısının açılmış olmasıdır. Şimdi müzakereler, Çin Cumhuriyetinin merkezi olan Nankinde Çin Cumhurreisi Ma reşal Çan Kay Şekle büyük Japon elçisi arasında yapılıyor. İki devlet arasında doğrudan doğruya müzakereler başlaması Japon politikasının ötedenberi en ziyade arzu ettiği bir iş olduğundan bu iki devletin umumî bir anlaşma yapmak için görüşmelerinin yalnız Uzakşark için değil, belki bütün dünya polıtıkası için büyük ehemmiyeti vardır. Söyle ki Japonya Mançuriyi işgal edip / burada eski Çin hakanının hakimiyeti altında müstakil bir imparatorluk kurduk « tan sonra bu vaziyeti bir türlü Çin hükumetine tanıtamamıştı. Daha sonra Japonlar cenubî Mogolistanın şark eyaletî Ceholu aldılar. Fakat gene Çin hükumetini yola getiremediler. Daha sonra cenubî Mogolistanın ortaIanna ve garbine doğru sokuldular. Çin Konservatuarın dünkü törenlnde bulunanlar ve bu sene mezun hükumeti gene aldırmadı. Daha sonra şiolan iki talebe tlbay Muhiddin Ustündağla bir arada malî Çini işgale başladılar. Çin hükumeDün, saat 17 de Konservatuarın ilk yıllarda önü alınmıyacak derecede de ti gene yola gelmedi ve yalnız Tankuda Japon ve Çin kumandanlan arasında immezunlarına törenle diploma verilmiştir. vam edecektir.» Konservatuar direktörünün sözleri bit zalanan bir mütarekenameyi tasdik ede kısmından Bunlar Konservatuann yatı Hayrullah ve Şükrü adında iki gencimiz tikten sonra Vali Muhittin Üstündağ rek şimalî Çindeki hususî vaziyeti tanıdı. genclerin diplomalannı eline alarak ken Bu mütarekename ile şimalî Çınin bütün di. Törende Vali ve belediye reisi Muhit dilerini yanına çağırdı. Muhittin Ustün eyaletleri askerlik cihetinden Çin Cum tin Üstündağ, Şehir Meclisi üyeleri, Kon dağ pek müteheyyicdi; gözleri yaşanyor, huriyetinden aynlmıştı. Yani Çin hükuservatuar profesörleri, musıkışınaslar ve güç konuşuyordu. Sonra çocuklara yavaş meti şimalî Çin eyaletlerine orta ve ce nubî ve garbî Çinden asker göndermek' yavaş şunlan söyledi: birçok davetliler hazır bulunmuşlardır. « Çocuklarım; sizi bugünkü haliniz hakkından feragat etmişti. Bundan başka Evvelâ Konservatuar Direktörü Yusuf de görmekle nekadar sevindiğimi tahmin bu eyaletlerin Seddiçine mücavir yerleri Ziya su nutku söylemiştir: ed^nezsiniz. Sizi ve arkadaslarınızı ha büsbütün askerlikten tecrid edilerek bi«Sızlerden aldığımız kuvvet ve teş yatta kimsesız olarak ele aldığım zaman taraf mıntaka haline konulmuştu. Diğer vikle on iki yıldanberi şu içinde bulunduhakıkî çocuklarım gibi göğsüme bastım yerlerinde ise garnizon olarak yalnız mağunuz bina icinde çırpınmaktayız. Ulusal Aradan seneler geçti. Kendi çalısmanız hallî askerler ve bunlarla kumandanlan hükumetin İstanbulu aldığı zamanın arve öğretmenlerinızın mesaısi sizi hayata bulunacaktı. kasından acılan bu müessesenız açıldığı tam bir ınsan ve san'atkâr olarak çıkar Bu hususiyet şimalî Çin vali ve ku • * zaman ve tarih itibarile büyük Türk in dı. Sızınle pek çok iftihar ediyorum. Hermandanlarının Çin devleti merkezile alâ« kılâbının ve İstanbul şehrinin bundan ne kes hayatta kendisini kurtarmağa bir yol kasını zâfa uğratmış ve Japonlarla müza^ beklediğini biliyorduk. Cıddî bir musıkı ve imkân bulur. Siz bu işi yaparken mem kere ve muamelede bulunmalanna yol aç« tahsilile varlığını tanıtan müesseseniz bu lekete, inkılâbımıza hizmet edecek birer mıştı. Japon kara ordusu kumandanlığı gün çocuklarını kendi göğsüne almıştır. san'atkâr da yetişmiş oldunuz. dahi bu hususî vaziyetten istifade ederek Burada tahsillerini kolaylaştıran birçok Musiki inkılâbı yapılmadan Türk in ahiren şimalî Çinde beş eyalet tarafından gencler Avrupadan dönüp maarıf ve kılâbı tamamlanmaz. Sizi tebrik ederim, federasyon esası üzerine ayrı bir devlet san'at müesseselerinde ehemmiyetli yer hayatta da muvaffakiyet dilerim.» kurulması hareketini teşvik ve himaye etler aldıklarını ve memleket içine yayılan Ustündağın sözleri herkesi ağlatmıştı. meğe muvaffak olmuştu. unsurlarımızın muvaffakivetlerini gör Bu nutuk ve mezun gencler uzun uzun alJaponyanın şimalî Çinde ayrı bir devmekle sevinc duyuyoruz. Bununla bera kışlanırken Konservatuann kurucusu ve let kurmak istemesinin başlıca sebebî ber yıllardanberi verilmekte olan orkes çocukların manevî babası Muhittin Üs Sovyetlere karşı ergeç yapacağı harbde traya, koru, bando, konserlerile şehir hal tündağ hâlâ ağlamaktan kendisini ala Japon ordusunun cenubî cenahını himaye kının musiki zevk ve terbiyesine hizmet mıvordu. edecek ve iaşesini ve levazımını bol bol etmek yolunda epeyce adım atılmış buluyetiştirecek bir sevkulceyş üssü vücudd Sonra diplomalan genc musikişinaslara nuyor, bugün en hassas ve anlayışlı garbuzattı ve kendilerini öperek davetlilerin getirmek düşüncesidir. Çin hükumetild li kulaklarını bile memnun edecek bir bir türlü müzakereye ve anlaşmağa yol arasına kanştı. orkestraya, ve armonik musikıye, malık Bundan sonra mezun olan genclerden bulamıyan ve bir taraftan Çin hükumetin olduğunuzu müjdeliyorum. Hayrullah klernetle Juhan Brahmısın nin Sovyetlerle elaltından müzakerede Sayın ilbay, bundan sekiz yıl evvel ikinci sonatını, Şükrü de saksafonla bulunduklanndan ve diğer taraftan In * Şehzadebaşındaki tahta konakta bizden Saksafon fantazi ve Velmanın solo par gilizler vasıtasile beynelmilel bir istik * bir sehir fanfarı istediniz, kaldırılmıs bir çalarını çaldılar, dakikalarca alkıslandı raz akdederek Çinin tekrar büsbütün müessesenin kırık dökük sazlarile, Darü lar. Pıyanoda muallim Cemal Reşid re İngilterenin ve Amerikanın nüfuzu altına lâcezede perisan kalmış çocukları elimi fakat ediyordu. Mütakıben Konservatu girmesinden korkan ve Çin hükumetinin ze verdiniz, yalnız bize sevk ve kuvvet arın bu ilk semerelerini hazırlamakta hiz göz yummasile garbî Çindeki komünist verdiniz, sâyle, sinirle çalıştırdınız. metleri olan Vali, Konservatuar Müdü kuvvetlerinin şimalî Çine ve Mançuko * Bugün yedi yıl oluyor. O zamanla bu rü, Şehir bandosu muallimi Cemil ve di nun kapılarına yayılmasından endişe e^ den Japonya, hiç olmazsa, şimalî Çinde zamanın arasını ölçmek, hatırlamak, say ğer hocalar tebrik edildi. kendisi için sağlam ve geniş bir sevkulceyş mak cok zor ve uzundur. Yalnız simdı Merasim bitince davetliler büfede izaz ortada yetişmis iki kişi var. Bunlar karsı edildi. Bu sene mezun olan iki genc Kon ve iktısad sahası temin etmek istemiştir. Çin hükumeti, şimalî Çinde yüz miU nızdadır. Bizim sizlere karşı duygulan servatuarda 7 sene okumuşlardır. Haymız neyse onlarınki de öyledir. Yalnız rullah klernet, Şükrü de saksafondan >on nüfuslu ayn bir devletin kurulmakta onlar saf benliklerınde bu hislenni tah diploma almıslardır. Bu iki genc Belediye olması gayet ciddî birşey olduğunu anla* lil edemiyorlar. Çocuk kurtanlır, yetışti müesseselerinde üç senelik mecburî hiz dığı zaman istiklâl beyannamesinin neş rilir, bu hemen cok defa yapılan ısler mette bulundukfan sonra serbest olarak rinden birkaç saat çvvel ilk defa olarak Japonya ile umumî bir anlaşma yapmağa, dir. Fakat onları hem kurtarmak, hem de ra'=abileceklerdir. san'atkâr olarak v'istirmek cok üstün Bu vesile ile genclen, Muhittin Üstün yanaşmış ve derhal müzakereye başla « bir muvaffakiyet; U«tünda5in ve sayın dağı, Knncervatuar Müdiirü Yusuf Zi mıştır. Bu müzakereler müspet olarak ne» Be'ediyemizin muvaffakiyetidir. Bugün vayı v« bütün hocaları hararetle tebrik ticelenecek olursa o zaman Asyanın en büyük iki devleti askerî, iktısadî ve siyaba«lıvan bu mahsul verme: önümüzdeki ederiz. sî sahalarda anlaşmış ve birleşmiş ola * ŞEHİR İSLERİ V1LAYETTE caklardır. Aksi takdirde şimalî Çin federasyon devletinin istiklâl beyannamesi Odun ve kömür pahalandı Beleiiye Evkaf ihtilâfı derhal neşredilecek ve Japon ordulari Son günlerde Karadenizden odun ve Yann Vilâyette Belediye ile Evkaf Mançuko Imparatorluğu gibi bu yeni kömür gelmediği için odun ve kömür fi arasındaki ihtilâflan halle memur saylav devleti dahi himaye için şimalî Çini ba§atleri yükselmiştir. İki hafta evvel çekis lar komisyonu toplanarak hazırlanan ra tanbaşa isgal edecektir. 280 kuruşa kadar satılan odunların 70 porlar üzerine iki taraf vekillerinin mü Çin hükumeti şimalî Çinîn aynlmasile kuruş fazla çıktığı, depo fiati 24,5 li dafaasını dinliyceklerdir. kendisinin de inhilâl edeceğinden kork * ra olan yerli antrasitin de perakende oGÜMRVKJ.ERDE muş ve Japonyanın dediklerini dirrlemelarak 30 liraya kadar fırladığı haber ve Gümrük binasının temelleri ğe mecbur kalmıştır. Deyli Herald gibî rilmektedir. büyük îngiliz gazeteleri bu hareketi büAlâkadarlar havalann henüz karla çürümüş tün Çinin Janonyanın himayesi altına girmamış olmasına rağmen odun ve kömür Gümrük ve Muhafaza Başdirektör mesine muadil sayıyorlar. fiatlerinin yükselmesinin manasız olduğu lükleri tarafından işgal edilen Sirkeci MUHARREM FEYZİ TOGAY nu ve depolarda geçen seneden bile kal gümrüğü üzerindeki binanın çökmekte olmış pek çok odun ve kömür bulunduğu duğunu ve bunun için Gümrükler Baş Fınncının defterinde görülen nu söylemektedirler . direktörlüğünün yaptığı müracaat üze Konservatuarımız dün ilk mezunlarını verdi İki genc san'atkâr için büyük tören yapıldı ve diplomaları Vali tarafından verildi Büyükdere ile Sanyer arasındaki as Karahan dönüyor falt yolda birçok çukurlar hâsıl olmuş ve I Dörtyol (Özel) Dörtyol, Çocuk Esirgeme Kurumu bu yıl 12 çocuğu tepeSovyetlerin sanayi kongresinde buiun yol bozulmuştu. den tımağa kadar mükemmel giydirmiş ve ayrıca fakir mekteb talebelerinin mak üzere Moskovaya giden Sovyet büDünden itibaren yolun tamiri için lâdahi kitablarım temin etmiştir. Resim, givdirilen bir kısım çocuklarla vük elrisi Karahan önümüzdeki hafta zım olan malzeme ve amele tedarik ealınan mekteb talebelerıni go« termektedir. zarfında memleketimize dönecektir. dılmiş ve bu yolun taınirine ba§lanmı§tır. ECNEB1 MEHAF1LDE Büyüdere Sanyer yolu rine bayındırlık mühendislerinin incele melere başladıklarnı dün yazmıştık. Yapılan sondajın ilk kısımlarında gümrük binasının bütün olan temel bölmele rini su bastığı ve çökünriilerin de bun dan ıleri geldiği anlaşılmı§tır. Sondaja devam edılmektedir. rüşvet Son Postanın bir muharriri ekmek işi hakkında bir fırıncı ile görüşmüş, fınn • » cının defterinde 600 lira rüşvet yazılı olduğunu yazmıştı. Belediye bu neşriyatla alâkadar olmuştur. Gazeteden bu hususta izahat îstene « cek ve icab eden tahkikat yapıLı :;J;tır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: