2 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

2 Ekim 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CÜMHURÎYET 2 Bîrîncîteşrîn 193S Bartm ve Zafranboluda bulunan madenler Ekonomi Bakanlığı müşaviri Profesör M. Kranik bu havalide zensrin kömür, demir ve boya madenleri buldu ve incelemeler yaptı Bartın gazetesi, o havaliye giden fen heyeti hakkında şu malumatı veriyor: «Profesör Kranik, asistanı Klar ve tercüman Bedreddinden müteşekkil Ekonomi Bakanlığı fen kurulu, Ulus ve Çaycumadaki incelemelerini bitirerek bu hafta içinde şehrimize dönmüştür. Ulus ve Çaycumadaki kömür ma clenlerinin durumu kıvanc verecek şekildedir. Çaycumadaki damar Ulustakin den daha iyidir ve daha çok zengindir. Ulustaki maden damarlarınm derinde olduğu anlaşılmıştır. Asıl dikkate değer nokta, bu madenin ana damannın, kazamızın Ant mıntakasmda bulunduğunun hesablanmasıdır. Bunu tetkik için Bartına dönen ve Ant bölgesine giden profesör Kranik, hakikaten Ulus kömürlerinin ana damannın Arıtta olduğunu ve hatta toprağm ancak bir iki metro derinliğinde bulunduğunu tespit etmiştir. Profesör Kranik ve arkadaşları dün, Safranbolunun Kumluca ve Kocanaz bölgelerindeki madenleri incelemek için Bartından aynlmışlardır. Oradan Kas tamonu yolile Ankaraya gidecekler ve on beş gün sonra tekrar şehrimize gelerek Antta esaslı incelemeler yapacaklardır. Profesör Kranik, şehrimize bir iki saat uzaklıkta ve Boğazla kasaba arasındaki Durnuk köyü civannda da kömür ve demir madenleri bulunduğunu haber alması üzerine, bu bölgede de incelemeler yapmış ve kömürün mevcudiyetini kabul etcak, onun karar ve tedbirlerini başkalarının yanında asla tenkid etmiyecektir. Erkânıharb zabiti karakter sahibi bir adamdır. Fakat karakter ve seciye sahibi olmak demek «Nuh deyip te peygamber dememek> değildir. Hem azimkâr ve iradeli hem de uysal olmak ge rektir. Fakat bu tezadlar nedir diyeceksiniz! Erkânıharbin hayatı zaten hep tezadlarla doludur ve bu tezadlan birbirme çarpıştırmadan idare etmek te erkâmharbliğin büyük meziyetlerinden biridir. Bakınız işte bir tezad daha. Erkânıharb biraz da haris olmalıdır; çünkü haris olmıyan orta bir adamdır; yükselemez. Fakat bu ihtiras, sakin bir hırs olacaktır. Kumandanımn mes'uli yetlerine, salâhiyetlerine ve haklarına tecavüz etmiyen, kabmdan taşmıyan, gözü dönmiyen bir hırs... O, kumanda nının kazandığı şerefleri hazırlıyan kendisi olduğunu düşiinerek sessiz bir sevinc duyacaktır. Her asker gibi. erkânıharb zabiti için de itaat şarttır; fakat onun itaati kıL'adaki neferin, çavuşun ve yüzbaşmm mutlak itaati gıbi değildir; o düşüne rek itaat eder. Erkânıharb, kıt'a karargâh için de ğil; karargâh kıt'a içindir düsturuna bağlanacak ve kıt'ayı sevecektir. Erkânıharb, birçok bilgilere de sahib olacaktır. Meslekî ve teknik bilgilerden başka siyaset bilecek, tarih bilecek, coğrafya bilecek, iktısad bilecek, merr.leketini ve milletini, komşu memleketleri ve milletleri, bunların bütün me ziyetlerini ve kusurlannı, kuvvetlerini ve zâflarını bilecek, ferdlerin ve ferd yığmlarının psikolojisini bilecek... K?ndi iradesini terbiye etmeği; bildiklerini nefsinde tatbik etmeği bilecek... İşte Korgeneral Ali Fuad Erdenin anlattığı erkânıharb budur. Bılgili, olgun, fâzıl merd, bir kelime ile tam adam.. Dün ben günümün yarısmı böyle tam adamlar yetiştiren o asil irfan ve fazilet ocağında gecirdim ve ne âciz bir insan olduğumu bir defa daha anladım. miştir. Ancak esaslı bir araştırma ve burgulama yapmadan damann değeri hakkında bir mütalea ileri sürmeğe imkân olmadığını söylemiştir. Asıl önemli nokta, ayni bölgede bulunduğu samlan demir madeninin de mevcudiyetinin tpsbit edilmesidir. Ancak bu madenin de değeri esaslı incelemelerden sonra anlaşılabile cektir. Bu tetkikler sırasında, o bölgede türlü boya madenlerinin de bulunduğu profesörün dikkatini çekerek bunlan da raporuna katmak üzere not almıştır. Bu tetkikler sırasında, fen kuruluna refakat eden Şarbay Ibrahim Gökbayrak, profesörün tavsiyesi üzerine, alınan de mir ve boya nümunelerini tahlil için Zonguldağa gönderecektir. Bundan başka, profesör Kranik, Kaynarca çeşmesinin üst taraflannda bir de zengin çimento madeni bulunduğunu görmüş ve burada bir çimento fabrikası yapılmasının ekonomik olacağım söylemiştir. Afyon Monopolu mal almağa başlıyor Deoolardaki mahsule kıymet konuyor Afyon işlerimizin düzeni için Ekonomi Bakanlığı tarafından verilen karann tatbikına dünden itibaren başlanmıştır. Dün sabahtan itibaren uyuşturucu maddeler monopolu eksperleri tarafından şimdiye kadar monopol depolarma bırakılmış olan eski ve yeni mahsullere kıymet takdirine başlanmıştır. Uyuşturucu madde ler monopolu bu afyonlardan istediği evsafta istihsal edilmiş olanlan derhal ve peşin para ile mübayaa edecektir. Di ğerleri de ekspritizleri yapıldıkça mübayaa edileceklerdir. Yalnız bu afyonlar için müstahsil veya tüccar istediği anda kilo başına 3 liralık bir avans istemek hakkma malik bulunmaktadır. Uyuşturucu Maddeler Inhisannm şimdiye kadar almış olduğu afyonlan da kısmen devlet stoku olarak saklanacak ve diğer kısmı da her yıl 500 sandık satılmak suretile elden çıkanlacaktır. Monopol yaptığı mübayaatı hükumetten hiçbir yardım almadan sırf kendi bütçesi içinden yapmaktadır. YARIN AKŞAM MELEK sinemasında FERNAND GRAVEY MARCEL CHANTAL ve Mavi Tunanın meşhur ÇİGAN ORKESTRASI ROD SANDOR RADVO Bu aksamki program J İSTANBUL: 18 Dans musikisi (plâk)', 19 Konfe • » rans. Ordu saylavı Seliın Sırrı Tarcan, 19,30 Hafif musiki (pjâk), 20 Golden berg, Koro heyeti, 20,30 Radyo caz ve tango orkestralan ve Gavin kardeşler, 21.35 Son haberler Borsalar, 21,50 Plâk neşriyatı VÎYANA: 17,10 gramofon 17,50 konuşma 18,05 şan ve piyano konseri 19 san'at haberleri 19,15 konuşmalar, haberler, hava raporu, spor 21,10 senfonik orkestra ile şan konseri 22,55 eğlenceli konser • 23,05 haberler 23,15 konserin devamıBERLİN: 19.05 mekteb orkestrası 20,05 spor • • 21,05 haberler 21,20 Alman merkez istasvonu 21.50 orkestra konseri 23,05 haberler 23,35 Kolonyadan. üUDAPEŞTE: 18,05 Çingene orkestrası 19,35 şart konseri 20,05 radyo piyangosu 21,50 orkestra konseri 24,05 cazband 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 radyo orkestrası 19,05 konfe • rans 19,25 konserin devamı 20,05 haberler 20,20 gramofon 21,05 konfe rans 21.20 eski Jtalyan musikisi 22,10 küçük radyo orkestrası 22,35 haber ler 22,50 konserin devamı 23,50 ya * bancı dillerde haberler. BELGRAD: 17,15 radyo orkestrası 19,35 almartca ders 20,05 reklâmlar ve gramofon 20.20 haberler 20,35 uluslarm zamanı • > 21,05 Viyanadan naklen senfonik kon ser 22 konferans 22,55 dans havalan PRAG: 19,15 Alman yayını 20,05 haberler • 20,20 zamane yayını 20,30 Presburg dan 21,35 konferans 21,50 Bulgar şarkıları 22,15 radyo orkestrası 23.05 haberler 23,20 Brünodan 23,50 fransızca haberler. Fransîzca sözlü büyük filim Ayrıca: PARAMOUNT dünya haberleri Habeş Imparatoru Fransızca olarak dünyaya hitab YERLERİNİZİ EVVELDEN ALDIRIN ediyor ve Balkan oyunları, son yarışlar, müTel. 40868 kâfatların dağılması BtZ YARIN AÇIYORUZ! ALEMDAR sineması 935 36 sezonuna, âlemşümul şöhretlerine aylardanberi hasret çektiğimiz üst san'atkârların sonsuz hayran lıklar veren büyük eserlerinden toplu repertuvarile başlıyor. llk ve ismi gibi en büyük oyun M A C A R ROMANSI B Ü Y Ü K OYUN M A R l B E L L P İ E R R İ Ş A R V İ L M Uyuşturucu maddeler monopolunun hükumet kefaleti altında olarak aldığı Bartının tabiî zenginlık ve güzelliği profesörün çok dikkatini çekmiş ve keres bu tedbirlerden sonra bankalar afyon için tecilik işine özel ilgi göstererek, Bartında kestikleri krediyi tekrar açacaklardır. Ingiliz menşeli mallar bir mobilya fabrikası kurulabileceğini, bu fabrikada, ayni zamanda ayakkabı ka Şimdiye kadar menşe şehadetnamesi lıblan, parke döşemelikler, işe yaramı/an olmadan döviz verilerek istısnaî mua ağac parça ve köklerinden de mangal kö meleye tâbi tutulan Ingiliz menşeli mal mürü yapılarak istifade edilebileceğini lar için bundan sonra Ingiliz sanayi fe derasyonu tarafından döviz verileceği Dış söylemiştir.» Işleri Bakanlığından alâkadarlara bıldirilmiştir. MAURİCE CHEVALİER Yarın akşam S A R A Y r sineması F OLİ BERJER filminde görmek üzere verilecek G A L A müsameresine koşacak halka dar gelecektir. Paris vakayii hazırasım gösteren büyük, şık ve sevimli bir filimdir. llâveten: Paramount Jurnal: Habeşistan Krahnın fransızca nutku. Yerlerinizi evvelde» aldırınız. ^mm^^^m^^m^^ Telefon: 41656 ^ H ^ H ^ ^ ^ Kamutay 935 36 yılı devresini açtı TÜRK G E C E SİNEMASINDA B Ü L B Ü L Ü Tütüncüler encümeninin toplantısı Tecim Odası tütüncüler encümeni dün toplanarak ekiciden tütün alma kanununda yapılacak tadilât hakkında sorulan mütaleasını tesbite baslamıştır. Görenlerin hayran kaldığı filim Fransızca sözlü HENRY GARATnm güzel sarkıları, baştan başa nes'e. Siz de mutlaka görünüz. llâveten: FOKS JURNAL M Bu CUMA akşamı Bu aksamki konferan» (Bas tarafı birinci aahifede) oluyor ama, vaktile saylav olduğu ;çm yüksek dereceden maaş alıyor. Bu haksızlıktır. Hiçbir vakit buraya gelmek bir memur için bütçede bir imtiyaz vaziyetine gelmemelidir.» Rasih (Antalya), Mazhar Müfid, thsan (Beyazıd) ve Abdülmuttahb söz söylediler. Neticede encümenin mazbatası kabul edildi. Bundan sonra Düzcenin bir köyünden Mustafa oğlu Ernin Zekeriykanm, Sökenin Çeltikçi mahal lesinden Cambaz Süleyman Çavuşla Alı oğlu Hasan ve Süleyman oğlu Hüseynin ölüm cezalanna çarpılmalan hakkındaki ma7batalar kabul edildi. llk karara dair mazbata okunduktan sonra Ziya Gevher söz aldı. Ziya gevher hakeme, mazbataya veya adliyeye değil dahiliyeye soracak bir sözü olduğunu öncelik kaydederek mazbatada geçen (Âsikürdlerkoyü) adına ilişti. Kaymakamı, nahiye müdürü, idare âmiri ve asayişi ve her şeyi yerinde olan bir Türk köyünün bu adı nasıl taşıdığma şaştığını anlattı. lç Işleri Bakanı Şükrü Kaya söz alarak cevab verdi: « Efendim köyün ismi Asidir. Asi Yozgad da olduğu gibi!» Bundan sonra mülga öksüz yurdlan genel direktörlüğü muhasebe müdürü Ahmed Lutfi hakkındaki Divanı Muhasebat encümeni mazbatası okundu ve müzakereden sonra cuma günü toplan mak üzere celseye son verildi. 90,000 liralık hayvan ihrac edecek Bu akşam saat (21,50) de İstanbul radyosunda Said Çelebi tarafından Balkan atletizm oyunlannın neticesi ve gelecek oyunlara nasıl hazırlanmak icabi edeceği mevzulu çok dikkate değer bir konferans verilecektir. Anadolu Çimentoları Türk Anonlm sosyetesinin hariçteki hissedarları için göndermeğe mecbur olduğu 90,000 lira ile cenubî Anadoludan canlı hayvan alarak kleringsiz ihracına hükumetçe mü saade edilmiştir. TURK sineması • • Nöbetçi eczaneler K A T E DE N A G Y ve P1ERRE BLANCHAR'! Bu gece nöbetçi olan eczaneler ş/on * lardır: îstanbul cihetindekiler. Bakırköyünde (İstepan)', Çemb'erlî • taşta (Sırrı), Fenerde (Arif), liedikpaşada (Asador Vahram), Karagümnıkt* (Kemal), Samatyada (ErofiloO; 5ırKeeîde (An R"«), ropKapıda (JNazım;f Veznecilerde (Üniversite), Zeyrekte (H. Hulusi). Beyoğlu cihetindekiler: Beşiktaşta (Receb), Hasköyde '(Yen! Türkiye), Karaköyde (Karaköy), Ka * sımpaşada (Yeni Turan), Şişli, ŞafaK sokağında (Nargileciyan), Taksimda (Ertuğrul ve Dellasuda), Yenişehirde (S. Baronakyan). I Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Şinasi), Heybelide (Tanaş), Kadıköy, Muvakkithane cadde « sinde (Saadet), Kadıköy, Söğüdlüçeş * mede (Osman Hulusi), Üsküdarda (İmrahor). PRENSES TÜRANDOT filminde takdim ediyor. Muhteşerr dekorları, fevkalâde temsili ve pek hos mevzuu ile bu güzel Fransız opereti bir aşk ve musiki şaheseridir. ÖNÜMÜZDEK1 CUMA AKŞAMI Bir haftadanberi 15,000 kişi tarafından ALKAZAR SİNEMASINDA görülüp beğenilen SUMER SİNEMASINDA ŞANDU SİHİRLİ ADADA Heyecan, dehşet ve sergüzeşt filmi arzuyu umumî üzerine filmi arzuyu umumî üzerine bir MEVSİM1N 1LK BÜYÜK FİLMtNİN 1LK GALASİ P A R A Andre Barde'in meşhur opereti; Oynıyan: K R A L I MİLTON GEORGES Bu filimde şeytanî bir cerbeze ile taganni ettiği şen şarkılar herkesin ağzında dolaşacaktır. Biletler şimdiden alınabilir. Telefon: 42851 muhterem Şiinnetin Tehlikeleri DİKKAT! tlân sahifelerindeki antika eşya müzayedesi ilânını okuyunuz. ERİŞİLMIYEN SAADET Charles Boyer Gaby Morlay Istanbul halkı ve sinemamızın ...7?.H^.t.!!r.!!fr.!".?..?î?.!!!?/.™..'.!". E "Ml ÎI'ÎIÎT" İSÎN E M A~" b"ü^aîm"Q35"" "Ö36"" yeni sinema mevsimine birçok yeniliklerle başlıyor İ"'MÜhterem'mG^ «Çİn baştanaşağı yeni lüks koltuklar . . . 2 Hiçbir fedakârhkdan yılmıyan sinemamız her hafta muntazamen ( FOX JURNAL ) dunya havadıslerini Beyoglundan sonra derha' oynaracağını muhterem müşterilerine arzeyler. 3 Senenin en güzet iki buyük filmini de hemen haftasında sinemamızda görecegfinızı avnca arzeder. Bu kadar çokfedakârlıklara ve yeniliklere karşı fiatierde şasılacak derecede tenzilât yapılmıştır. Operatör Cemil taraf ından çîkarılan bu risale Ahmed Halid kitabhanesinde satılıyor. *\ Uluslar Kurumu ve Lehler Varşova 1 (A.A.) Uluslar Sos yetesinin son toplantısından bahseden Gazeta Polsagn azınlıklar veya mandalar meselesi gelince sosyetenin arsıulusal bir mahiyet aldığını, fakat Habeş işinde olduğu gibi büyük devletler mevzuu bahsolunca bu devletlerin özel asığlarına bir alet haline geldiŞini yazmaktadır. L |I * • mjm I ^ W m I ^ A C | f Greta Garbonun san'at hayaünda en harikulâde temsili nsili m\ ^ IV Güzelliğine asla erişilmiyecek büyük bir sinema eseri, Bu zengin programa ilâveten D E R T S i Z A R K A D A Ş L A R Mümessilleri : Bütün dünyada tanılan meşhur iki komik STAN LAUREL OLİVER HARDY nin fevkalâde mik bir filmi, bir saat arası kesilmez kahkahalar. Sinemamız geceleri 8,30 da başlar. Telefon; 2.2962 m sesler, hıçkırıklar da bir anda kayboldular. Alisin gözleri masanın çekmesine ilişti. Derhal anahtarını çıkardı, çekmeyi açarak yeşil maroken kaplı büyücek bir kutu çıkardı. Yanılmadığımı biliyordum! İşte kutuda bir tek tabanca var... Halbuki burada Webley markalı iki rövolver vardı.. Hatta o meş'um rüyayı gördüğüm geceden birkaç saat evvel her iki tabancayı da gördüğümü pek iyi hatırlıyorum. Acaba tabancanın biri ne o]du? Bir saniye düşündükten sonra, ilâve etti: Kontesi öldüren tabanca acaba ne marka idi? Drumond herhalde bunu biliyor. Kutuyu masanın üstünde açık bırakarak bitişik odaya geçti. Burası tuvalet odası idi. Genc kız beyaz boyalı büyük bir gardrobu açtı, içindeki elbise ve mantoları bir müddet karıştırdıktan sonra nihayet büyücek bir mantoyu seçti ve dolabdan çıkararak şezlongun üzerine attı. Bundan sonra, gardrobun üstünde duran muhtelif büyüklükteki şapka kutularını indirdi. Bunlann içinden uzun kenarlı gri renk bir şapka seçti, onu da mantonun üzerine fırlattıktan sonra bir başka kutudan mavi bir eşarp çıkardı. Alis nihayet seçtiği manto, şapka ve eşarbi alarak gene salona döndü. Orada aynanın karşısında bir müddet tereddüd ettikten sonra büyük mantosunu giydi,, şapkasını başına koydu ve mavi eşarpi de yüzünün üst tarafını kapatacak bir §ekilde boynuna doladı. îşte lekeler... Bu da vehim değil ya... İşte gözlerimle görüyorum.. Bun ların kan lekesi olduğuna hiç şüphe yok! Kan... Kan... Her yanı kana bulan mış... Sanki kanlı parmaklannı bu mantoya silmişim!... Alis gayriihtiyarî elini cebine soktu. Ayni zamanda yüzü korku ve dehşetle buruştu. Cebinde nemli bir bez parçası bulunduğunu hissetmişti. Titriyen par maklarını mantosunun cebinden çıkardığı zaman bunun baştanbaşa kana bulanmış küçük bir mendil olduğunu gördü. Hiç beklemediği bu buluş genc kızın şüphelerini büsbütün artırdı. Şimdiye kadar rüya zannettiğim işler acaba hakikat miydi? Acaba elle ko I dan dışarı fırladı. Yavaş yavaş ellerini kaldırarak baktı ve gayriihtiyarî arkasına sakladı. Ağzından boğuk bir sayha çıktı. Ellerinde kan vardı!... Bitkin bir halde tekrar odasına dön dü ve orada bütün kuvvetini toplıyarak ellerine bir daha baktı. Artık lekeler kaybolmuştu. Elleri bembeyaz, itina ile te mizlenmiş bir haldeydi. Fazla vehme kapıldığmı hissederek bir aksülâmel husule getirmek arzusile biraz piyano çalmağa karar verdi. Dışanda güneş batmak üzereydi. Yan karanlıkta piyanosunun önüne oturdu ve gayriihtiyarî Şopenle ŞobeTercüme eden: ömer Fehmi Başkut rin en hazin parçalarını çalmağa başla Demek ki kendisine izdivac teklif ettidı... gi zaman Drumond herşeyi biliyordu. Genc kız bir aralık korkuyla yerinden Rövolverini kaybettiğini, mantosunun üstünde şüpheli lekeler gördüğünü, bunların fırlamamak için kendini zor zaptetti. Okan lekesi olduğunu zannettiğini gülerek dasının içinde hıçkırıklar, hafif ayak söylediği zaman Drumond her§eyin far sesleri duyuluyordu. Neden sonra başını kında idi. arkasına çevirmeğe cesaret ettiği zaman Bu düşünceler çok devam etmedi. odada korku verici bir loşluktan başka Genc kız birdenbire korkunc hakikatle hiçbir şey bulunmadığını gördü. Fakat tekrar karşıkarşıya geldi. Korkudan büyümüş gözlerile, odasın sesler hâlâ kulağında idi. Hemen piyaila birdenbirje müthiş bir hâdise cereyan nosunu kapıyarak elektriğin düğmesini etmi; gibi etrafma bakmdı ve sonra ode çevirdi. Oda aydınlanınca esrarengiz " Cumhuriyet,, In böleml: 49 rim hakikaten kana boyandı da benim Jaque Catelain Michel Simon haberim olmadı mı? O halde bana kan ERİŞİLMIYEN SAADET döktüren tabancam ne oldu? Onu ne Erisilmez bir san'at eseridir. yaptım? Rüyamda da bu nokta tamamile karanlık kalmıştı... Öldürdükten sonra orada bırakmış olmıyayım?... Fakat bu «Capitolium» Roma hukuku çok müthiş birşey olur... îmkânı yok, onu ben öldürmedim!.. İyi ama herşey bu mecmuası Üniversite Roma Hukuku doçenti Dr. kadını benim öldürdüğümü ispat etmiyor mu?... Ah Drumond, Drumond, sen her Şemseddin Talib tarafından çıkarılan bu değerli mecmuanın 4 üncü sayısı da şeyi biliyorsun!..» basılmıştır. 100 sahifeden ibaret olan bu Genc kız bitab bir halde geniş bir kol savmın yazıları: Paul Collinet: Digestin originalliği. tuğa yığıldı, kaldı. Paul Collinet: L'originalite du Di * Bir müddet sonra birdenbire ayağa geste. kalkarak bağırdı: Andreas B. Schwarz: Papirologya bil Acaba Kler Buval beni tanıyabi gini A. S. Huntün hayatı. Guglielmo Nocçra: Romada arsıuîu • lecek mi? sal utriusque iuris Roma Hukuku konBu sözleri mınldanırken kapağı açık gresi. duran kutunun içindeki tabancayı göreŞemseddin Talib: Roma Tetkiklerl rek ilâve etti: tnstitüsü. Bu değerli yaz*«£rdan başka mecmu Bu işi yapacaksam tam yapma ada uzun ve güzel bir de bibliografya lıyım!.. Tabancayı kaptı ve namlusunu kapıya kısmı, ve Roma Hukuku tetkiklerindert bahseden bir de «Haberler> sütunu vardoğru döndürdü. dır. Tam bu sırada kapî açıldı ve aralık Hukukçularımız.a ve bilhassa Rotrm tan Markiz görüudii..^ Hukuküe meşgul olanlara tavsiye ede ERiSiLMiYEN Saadet YENİ ESERLER c (Arhan var).

Bu sayıdan diğer sayfalar: