21 Eylul 1935 CUMHURÎYET Korkunc bir hatıra Âduva harbinde 10,000 İtalyanın atlattığı müthiş tehlike Habeş muharibleri esir aldıkları bu adamların erkekliklerini kesiyorlardı, bir Fransızın bulduğu ^çare sayesinde kurtuldular "Parîs Soir ga zetesinin Adisaba ba aytan yazıyor: îtalyanın Cenev rede açtığı Habe vahşeti hakkındak dosya, burada, yal nız hükumet mah fillerinde değil, bii tün millet tarafındaı büyük bir teessüfle karşılanmıştır. Ef • kân umumiye, bu nu feci bir iftira te • lâkki etmcktedir. Ben kendi hesa • bıma hiç te vahşî insanlar arasmda bulunduğum kanaatin • de değilım. Bilâkis mısafın olduğum millet çocuk gibi, terbiyeli, medenî ve çok yumuşak in sanlardan mürck keb. İddianın doğru tarafı, Habeşistan yaylasının öte tarafında dolaşan Galla, Somali, Dan kali, Şamkannalı ların yabanilikten Habeş kabîlelerinîn asri silâhlarla ayrılmamış olduk mücehhez muharib tipleri larıdır. Lâkin bulunan asıl Habeşlerle küçük kundura boyacısının resmini al hiçbir alâkası yoktur. Bu memleketler mağa hazırlanıyordum. O esnada, bu sömürgedir, Negüs tarafından zaptedil radaki polis memurlannın hepsi gibi, bamis yerlerdir. şında mantarlı şapka, sırtında mavi kaFakat, asıl Habeş ırkından olsun, maştan bir ceket, ayağında hâki pantslon Galla, Şankanna, Sommali ve Dankali ve dolak bulunan tertemiz giyinmiş yalolsun, Habeş muhariblerinin kötü bir nayak bir polis memuru, elindeki su ayhuyu vardır. Öldürdüğü yahud sadece gırı sinirinden kamçı ile zavallı boyacı esir aldığı düşmamn tenasül uzuvlannı çocuğunu döğerek uzaklaştırdı, başka keserler. Çöldeki bazı kabilelerde, bir birşey söylemeden çekildi gitti. delikanlı, nişanlısına, bu ganimetten bir Memura yaklaştık, bu şiddetli hare tane gösteremezse, evlenemez! a'ble~ • feetin sebebîni sorduk. Haşrhetlu Haile hartmden sonra, 10,000 îlal Selâsenin emrıle, bütün Imparatorluk uayan, galib gelen Habeşlerin ellerine duj/ hilinde, fena giyinmiş insanların resmini tüğü vakit, bunlar, bu on bin esire, ayni çekmek yasak olduğunu söyledi. Şu halfeci ameliyeyi tatbik etmek istemışîerdı. de, tertemiz, giyinmiş, beyazlıktan pırü O sırada, Meneliğin maiyetinde bulunan pırıl yanan hakikî Habeşlerden başka aklı başında bir Fransız işe kanşarak, Habeşistanda resmi alınacak ne kaldı? Meneliğe dedi ki: Adisababaya hareketimden evvel, o Renkli insanlar, ilk defa olarak rada uzun müddet yaşamış olan bir dosbeyaz adamları mağlub etmiş bulunuyor. tum bana dedi ki: Habeşistan bu suretle büyük bir devlet Dikkat et, şayed Habeşler harbi sırasına geçmiştir. Şimdi beyhude vah kazanırlarsa ne âlâ, herşey yolunda gi şetler yaparak sukut etmesine müsaade der. Fakat bir de kaybettiler mi siz büetme! tün Avrupahlar hapı yuttunuz demek Biz bize Sukut eden bir kahraman! Fakat, belâlı tipi dünya sahnesinden gene de büsbütün kaybolmuş değildir. Sadece yerini ve mahiyetini değiştirmiştir. Abdülkerim «Castel Fleuri» re çok parlak ve zengin bir programla Cihan sulhünü ikidebir, sebebli sebebAbdiilherimin mücahede nralarında evlulün 28 inci cumartesi günü gecesi köfkünde çadtrının önünde almmif bir rtMmi siz tehdid edenlere siz belâlı demez misiHaliç Feneri caddesinde Cibali mekteb Abdülkerim, adanın merkezi olan lık bir mahalleye yerleştirdiler. Her hal niz? bahçesinde bir düğün yapacaktır. Kı Saınt Denisten altı kilometro mesafede Ercümend Ekrem TALV fena maksadla hareket etmiyorlardı, zılavı sevenlerın hem hoş bir gece ge «Castel Fleuri» ismindeki evinde oturuçünkü genişliği dolayısile bizi Morange çirrnek, hem de bu yavruları sevindir yor. Ben eve yaklaşırken, iki kişi bana jatosuna götürdüler. Fakat hepimiz has dım var. Kadir ve rahim olan Allaha iti« mek için düğünümüze gelmelerini saydoğru ilerliyor. Orta boylu iki adam. El talandık, hepimiz sıtmalıyız. Hizmetçile madım var, çünkü başkaları hesabına negı ile bekleriz. lerini göğüslerine koyup iğiliyorlar. Bun rimizden biri öldü. Üstelik kira çok faz ler çektiğimi o bilir. ğer bir hâdise oldu. İçinde Fransız So lar Abdülkerimle kardeşi. laydı ve ben her sene biraz daha fakirleVe bilhassa, daima insanî duygularla malisi halkından, Gallalardan, AımharaRif mücahidi derhal insanın dikkatini şiyorum. hareket eden, her fırsatta alicenab davlardan birçok kimsenin de bulunduğu çekiyor. Uyuyan bir volkan gibi sakin bir Lâkin zannederim, Fransa size bir ranan Fransaya itımadım var. Fransa hiçbinlerce kişi İmparator sarayına giuerek kuvvet ve bir kudret hissi veriyor. Bu voltahsisat veriyor. bir zaman beni, bizi silkip atamaz. Franalkış gürültüleri arasmda, Negusün harb kanın uyanışlan dehşetli olmak gerek.. Evet, senede yüz bin frank. İlk ba sa, facianın sebebini, işin içyüzünü bilemri vermesini istediler. Habeşistanda aBu eski muharib, sürgünlüğün uzun kışta bu para fazla görünüyor amma, ha miyor. Reuninan adasına geldiğimdenbedet olduğu üzere halk son dereceye ka saatlerini geçirebilmek için fransızca öğkikatte zaruret içindeyiz. Ailemizden bü ri hiçbir gazeteciyle görüsmedim, çünkü dar heyecanlandı, mızraklar ve tüfekler renmiş ve sayısız tarih kitablan okumuş. yük bir kısmını Fasta bıraktığımız halde onlardan çekiniyorum. Şimdiye kadar le muazzam bir gösteri yapıldı. Fransızcayı mükemmel anlıyor ve olduk burada otuz yedi kişiyiz. Her şey Fran nesredilen her şey yalandır. Harb esna Saraya mensub yüksek bir memur ba ça da fasih konuşuyor. Bana: Menelik şu cevabı verdi: tir! sadan «eldıği icin hay^t burada çok pa sında, 192526 da muhtelif memleketna dedi ki: Hoş geldiniz, dedi. Ziyaretinize halı. Çocuklarımız büyüyor. Bankadaki lerden e;elen birçok gazetecileri kabul et Çok âlâ.. Fakat muhariblerim kaBu sözler bana hiç tesir etmedi. Öka Biz fakir bir millet değiliz. Altı zandıkları zaferi ispat etmek için kö'yle liptüsler içindeki küçücük evimde mışıl nımız bol... Fakat dostumuz yok. Ara çok memnun oldum. Çünkü ben Fransız mevcudumuz tükendiği gündenberi Fran tim. Onlara evimi açtım, kendilerile açıksanın verdiği para ile zor geçiniyoruz. ça görüstüm. rine ganaim götürmek isterler. mışıl uyuyorum ve beygirime binip, kjr dığımız bizim iyiliğimizi istiyen ve bura ları çok severim. Nasıl? Üç sene hastalık çektikten sonra, biO gün bütün açıkgözlülüğü üstünde kusuz, şehirde ve kırlarda dolaşıyorum.» ya gelmek arzu eden dostlardır! Kendi mesleklerine hizmet etmek mak Evet, geliniz, oturunuz konusalım. ze bu evi verdiler. Vergisini verıyoruz olan Fransız hemen şu çareyi buldu: sadile bana en olmıyacak şeyleri söylet«İmparator galib gelecektir!» Kendisine, harbin önüne geçilmesi ih Bol bol vaktimiz var ve söyliyeceklerim Kolayı var. Esirlerin pabuçlannı arazisini ekip biçiyoruz. Fakat can sıkın tiler, bana, ahlâkımla hiç münasebeti olAdisababadan bir Fransız gazete»ine timalinden bahsettim. Şu cevabı verdi: pek rok. alsınlar! tısından deli olacağız. Bizim gibi çalış mıyan düşünceler, hareketler izafe ettiyazılıyor: İmkânı yok. Musolini artık ordu O zaman aramızda hararetli bir müna mağa alısmış adamlar için burada böyle ler. Bunlardan çok zarar gördüm. Fakat Bu teklif Meneliğe gayet mülâyim Görüşmeler uzadıkça, Habeşistandaki larını geri çeviremez. Nasıl olur da h<>r göründü ve o gün 10,000 îtalyan esiri savaşçılık ruhu, hıristiyan olsun, Müslü betmeden bu kuvvetleri geri alır? M u kasa basladı. Bu iki kardeş, kendi suçları kapanıp oturmak ne kadar güç! Ben vaki bu adamlara hıncım yok, hayat böyledir. Adua ile Adisababa arasındaki 800 ki man olsun her sınıf halk arasmda art solini harbedecek, fakat harb kısa süre olmadan sebebiyet verildiğini iddia ettik çeçirmek, can sıkmtısım gidermek için Sadece, her şeyden uzak durduğum gibi, lometroluk taşlık yolu yalnayak yürüdü. maktadır. Çamurlu sokaklarda sık s»k cektir. Biz, bu harbin, İmparator hesa leri bir cinayetten nefislerini tebriye et fransızca öğrendim, memleketinizin tari onlardan da uzak duruyorum. Esasen, zihine karsı bir incizab duydum. Fransa! yaret kabul edemem ve etmek te istemiCenevrede meydana çıkanlan foto gösteri yapan kafilelere tesadüf edilmek bına iyi olacağı kanaatindeyiz. Çünkü meğe calısıyorlar. Burada rahatınız iyi gibi görünü Bu memleket bize ne kadar cekici ve şü yorum. graflarm çoğunun eski resimler olduğu tedir. Bunlar İmparatora sadakatlerini İmparator birçok insanların pek iptidaî ve Habeşistanın bugünkü âdetlerine uy teyid ediyorlar ve İtalyaya karşı harbe bir hayat sürdükleri bu memlekette, hü yor, dedim. Birçok kimseler size gıptay ze] görünüyordu. Âlemde hakikî bir nur Bugün bu sükutu ihlâl edişim, kendimî Fakat ona karsı duyduğunuz bu in mazlum gostermek, yahud göründüğümgun şeyler olmadığı söyleniyor. Ne oLr başlanmasını istiyorlar. kumeti temerküz ettirmeğe çalışıyor. Bel la bakarlar. Abdülkerim: sa olsun bu korkunc resimlerle dolu doscizab bu nurlu millete hücum etmenize den daha iyi bir adam olduğumu iddia Burada hiçbir kanşıklık ve Avrupa ki de bu harb, bizim mazi ile olan rabı ya, bundan sonra, fotografçılık Evet, diye cevab verdi. Fakat es mâni olmadı... tamızı söküp koparacak ve bızi, kendilılara karşı hiçbir tecavüz olmamıştır. etmek için değildir. Harekâtımın bütün Habeşistanda çok güçleştirmiştir. Daha Bununla beraber, halkın çok öfkeli oi mizden yüz sene ileriye götürecek ma kidenberi böyle değiliz. 1926 ilkteşrininAbdülkerim, ellerini ileri uzatarak, yü mes'uliyetini üzerime alıyorum. Fakat bu sabah, paçavra esvablar içinde bir duğuna da şüphe yok.. Çok dikkate u de buraya geldiğimiz zaman bizi sıtma zü heyecan içinde: hiyette bir hâdise olacaktır.» baskalarınm, bütün ötekilerin de kendi Bövle söylemeyiniz, dedi. Size hü kabahatlerinin mes'uliyetini yüklenmele Başka bir yere davetliyim.. cum etmek mi? Bunu hiçbir zaman arzu rini istiyorum. Yıllardanberi Fas meseKonstantin onu kolları arasına alarak Olamaz. Bu, son akşamımız... etmis deeiliz. Size hulâsa olarak anlata lesi hakkında derin tahkikat yapılmasıalnından öptü. Genc kızm gözlerini yaş bürümüşlü. caeım, fakat gene uzun sürecektir. Söz nı istiyorum. Bu tahkikat yapılsın, o zaAryan dostuna yaklaştı ve onu buseAryan bunlan saklamağa çalışmıyordu. lerime, sözlerimize inanınız. Dünyada en man, benim hakkımda bile bile hüküm lere boğarak: Konstantin lâkayd lâkayd: mukaddes ne varsa onu ishad ederim ki verilebilecektir ve ben de, irtikâb etmek Burada kal, diye mırıldandı. Pekâlâ, öyle olsun, dedi Akşam biz hıcbir zaman Fransayla harbetmek isistemediğim hataların akibetini fazlasile Konstantin kendisini genc kızdan kur yemeğini nerede yemek istiyorsun? temedik. Bizi harbe mecbur eden birçok çekmekten kurtulacağım. tardı ve onu bir daha öperek: " Cumhuriyet „ in edebî romanı: 51 Burada. Bugün bir yere çıkamam, sayanı tee«üf hâdiselerin arka arkaya Hayır, hayır! dedi. Beni affet... Allaha kasem ederim ki, b'nemli hâYazan: Klod Ane Cevirenlen F. Varal ve F. Osman çok çirkınim. Beni çok ağlattın. Buna erelmesi v* Fransanın, bizim hatınmız için, Yapamam!.. diseleri, olduğu gibi anlatacağım, bu Seni bu kadar zamandır inhisar al tantin banyo odasına gitmek için, bir alışık değildim... baska milletlerle olan anlasmalarına riabepim icin faydah ohun olmasın, anlatahna aldığımdan dolayı af dilemem lâ saat sonra oradan geçti. Aryan yüzünü Konstantin öğleden sonra «Mareşal vet'iVlik eöstermemesi olmustur. cağım. Umid ederim ki Fransa, sözlerimi zımgeldiğini anhyorum. Fakat talihine duvara çevirmiş yatıyordu. Konstantin BuCTÜn bile Fransa bizi unutuvor, bu anlar ve bana yüklenen mes'uliyet yü • Bu sahnenın ertesi günü, büyük bir lar» köprüsünden geçerken Aryan Nıkodaha fazla engel olmıyacağım. Yarın banyodan dönerken Aryan: nöbet buhranından çıkıyorlarmış gibi, Ia Evnayı bir tıbbiye talebesile beraber rada adeta nebatlasıyoruz: ricalarımıza künden beni kurtarır. • dan sonra Petersburga hareket edecek Konstantin, diyerek onu durdudu. yorgunluktan bitkin bir halde uyandılar. gördü. cevab vermiyor, sebeb? Çünkü bağlıdır Ben, şayani nefret bir harbe, istemiyeve orada bir hafta kalacağım. Öyle ümid Ne istiyorsun? «Halefim!» diye düşündü ve Tıb ve politikası bize karşı merhamet gösterBenzi sapsan kesilen Aryanın dalgın bir rek sürüklendim. Bu harbi, daha başlanediyorum ki bu müddet zarfında, bu cuAryan gözyaşlarına bulanmış zavallı hali vardı. Hiç gürültü etmeden apar biyeliye dikkatli dikkatlı baktı. Bu, ince mesine mânidır. Biz bunu anlıyoruz ve Ricında teessüfle karşıladım, gene de öyle ma günü arkadaşların arasmda dokuzunyüzünü dostuna çevirdi ve kollarını uza tımanın içinde dolaşıyordu. Konstantinin yüzlü, sarı saçlı bir gencdi. Hatları mü Fransayı seviyoruz, ne olursa olsun onu cu dostunu bulur ve bununla bir onun gideceği sırada başını düzeltiyordu. Er tenazır değildi. Fakat zeki bir hali vardı. takdir ediyoruz. Fakat, oğullarımızı, bi karsılıyorum.» tarak: cusuna kapı açabilirsin! C U M H U R İ Y E T Fransız gazezim nazarımızda daima eşsiz ve tek olan Affet beni Konstantin, dedi, söy kek elini kapının tokmağına götürmüştü hararetli hararetli konuşuyordu. Konstantin konuşurken elektrik ziline tesinin yaptığı bu mülâkata hayret etmeFransaya hizmet için büyüttüğümüz halde Konstantin kendi kendine: lememeli idim... Bilmem ki beni hangı bile. Aryan: yaklaşmış ve parmağını basmıştı. Bana veda etmiyor musun? dedi. böyle uzakta bulundurulmak ne kadar mek kabil değildir. Abdülkerim Fasta şeytan buna sürükledi? Artık tahammül Bu da sekiz gün sürer, dedi. Aryan: Fransızlarla çok büvük ve şanlı kurtuluş Konstantin genc kıza yaklaştı ve duedemiyorum... Aryanın gene güzelliği üzennde idi. elim! Niçin çalıyorsun? diye sordu. daklarını alelâcele alnına dokundurdu. Soğuktan yanakları kızarmış, gözlerı Dokuz sene sürgün hayatı yaşadıktan harbi yapmış ve faik kuvvetler karşısında Konstantin genc kıza yaklaştı. Şimdi anlarsın. Aryan: parlıyordu. Yürüyüşünde yalnız kendi sonra burçün sessizliği bozuşumun sebebini esir edilmiş bir kahramandı. întransigeant Sana nasıl içerliyebilirım? Bana Içeriye bir garson girdi. Konstantin çok şey verdin... Bunlan unutmama ım Öğle yemeğini beraber mi yiyo sine mahsus olan bir ateşli hayat hamle kendi kendinize sormakta haklısınız. in nın nesriyatı propap;anda için yapılmış ve leri fıskıran bir şuhluk vardı. Konstantin sanların adaletinden hâlâ ne bekliyebili yazılmıs olabilir. Fakat eğer hakikaten ona ona: kân yok. Ben kendim neyim ki? Kaba ruz? diye sordu. bırdenbire kaldırımda durdu ve genc kı rim, değil mi? Bu hareketimin sebebi şu izafe edilen sözler doğru ise bu kahra Şuradaki divan üzerine bir yatak hatli miyim? Sen haklı mısın?.. Beraber Hayır, işim var. zı uzun müddet gözlerile takib etti. ki, kalbim itimadla doludur. Sizin sami manın pek kıymetsiz bir macera düşkünü Hazırlayın, dedi. çok mes'udduk, şimdi ise herşey bıtti. Fakat akşam yemeğine beraberiz (Arkan var) mî sözlerime tercüman olacağmıza itima olduğu anlaşılır ki acınacak bir tevdir! Aryan yatak odasına çekildi. Kons Elveda küçük kız!.. ya? Bilgi para ile, pulla satın alıntnaz derler; yanlıştır. Her olgun kafa, büyük emeklerle yetiştirilmiş mostralık bir karpuzdur. Ka pital, onun gübresidir. Örnek gösterirler. «Filân nasıl oku du? Falan nasıl yetişti?» derler. Bunlar kaideyi değiştiremezler ki... Beş parasızın birî çıkar da milyarder olursa, bu, her akılh züğürd zengin olur mu demektir? Bilgi para ile satın alınan bir maldır. Okumak istiyorsanız, ya babanızdan, ya devlet tarafından uğrunuzda avuc avuc para dökülmek gerektir. Liseyi bitirmek için bile halinizin vaktinizin yerinde olması şarttır. Içimizde ilkmektebe gidemiyenler var. Evde, bizden bir lokma ekmek bekli yenler dururken mektebe nasıl gidebiliriz? Günde beş on kuruş çıkaracağım, diye didinen bir çocuk okuyabilir mi? Bu çocuklar günde beş on kuruş çı kararak büyüyorlar, ve öylece ihtiyarlıyorlar. Okuyamıyorlar, derinleşemiyorlar. îçAbdalkerimin, muharrir Madam Dö Kota yazdığt lerinden çoğu kabadır. Hiçbiri sizinle bir mektubun kılisetî ve tercümesi ölçüde olamaz. *Aziz dostum Madam de Cotte. Sana söylediğim gibi Fransanın dostuydum Fakat onlan hor görmeyiniz. Sakın ve dostu bulunuyorum ve bugün diyorum ki, Fransa hükumeti, sürgünlüğüonlara yukarıdan bakmayınız. Eğer ka me nihayet verir ve beni daha müsaid bir duruma getirirse kendisine müte fanızda iki gramlık bir marifet varsa şekkir olacağım, iyiliğinden dolayı ona minnettar kalacağım ve daima, her bunu hiçbir şey öğrenemeden çalışmağa hangi ihtiyacında, naçiz yardımımı onun emrine amade kılacağım. mecbur olanlara borclusunuz. Büirsin ki Abdülkerim nankö'r değildir ve sö'zü birdir. Selâm.» N. Pariste çıkan İntransigeant gazetesi, dokuz senedenberi Reunion adasında sürgün yaşıyan Rif mücahidi Abdülkeri(Bas tarafı birincî sahifede) mın yanına Madam Souky de Cotte isjesi yaparak Avusturyanm ve daha dog mindeki muharriri göndererek bir mülârusu Viyanadaki faşist kuklaları hüku kat yaptırmıştır. Bu gazete, İtalyan Hametinin erkinliğini korumağa İngütere beş anlaşmazlığının, islâm âleminde akisnin muvafakatini almağa uğraşıyor. îtal ler yaptığı ?u sırada nedamet gösterdigiyan elçisi, hükumetinin yeni önergele ni ve Fransaya hizmet arzettiğini söyliyen rini verdiği zaman pek soğuk bir mııa Abdülkerimi hâlâ asi telâkki etmek mi, meleye maruz kalmıstır. Kendisine In yoksa kendisini ikinci bir Abdülkadir gigilterenin Habeşistan meselesi Uluslar selâmlamak mı lâzım geleceğini sorSosyetesi paktına uygun bir kotarma yo duktan sonra, aytarınm yaptığı mülâkatı luna gitmedikçe yeni hiçbir önergeyı in şöyle nesrediyor: celemeğe yanaşmıyacağı bildirilmiştir. « Bana Abdülkerim Fransızlardan nefret eder. Hele gazetecilerin adını işitKızılayın sünnet düğünü se çileden çıkar. Bu işten vaz geçiniz» deKızılay Unkapanı Kamonu geçen yıl mislerdi. Ben vaz geçmedim ve muvafolduğu gibi bu yıl da şehid, yetim ve yoksul çocukları sünnet ettirmek üze fak ta oldum. Rif Emîrî Abdülkerim Fransaya kucak açıyor! «Ben Fransayı çok severim. Şayani nefret bir harbe istemiyerek sürüklendim. Fransa beni affederse ona hizmete amadeyim!» DE BU..I Belâlı! u da bir tipti.. Yok oİdu. Fakat sakın taîıas^ürle yadediyonun sanmayın! Belâlınm hiçbir rürhiçbir sahada çekilmez. Eski orta oyununda, belâlı meydana çıktığı zaman katıla katıla gülerdik. Fakat sokakta, kıraethanede, kazinoda, tramvayda, vapurda; yüzünden, halin den, tavrından belâlı olabileceğini sez diğimiz adamlardan bucak bucak ka çardık. Bunun çeşidi vardı: Parmağımız içinde.. Anhyalım! Diyerekten eğlence yerlerine, ekserisi karışık, karanlık ahşverişlere balta olanlar.. Gece karanlığında, mahalle arasmdan geçerken: Var mı bana yan bakan?. Diye kâinata meydan okuyanlar.. İki kadehi üçler üçlemez, oturduklari kazinonun, meyhanenin içerisini allak bullak eden, müşterileri çil yavrusu gibi dağıtanlar.. Tazelerin günlerce peşine düşüp, cendilerine hayatı zindan edenler.. Başkasmın ayağına basıp, yahud ki omzuna çarpıp: Kör müsün be herif?. Diye çatan, kavgaya çanak tutanlar.. Yanlarına alıp mesireye götürdükleri kaşarlanmış Beyoğlu yosmasını kıskanan ve bu yüzden çıngar çıkaran hassas (!) izzeti nefisliler... Zorla çalgıyı susturmağa kalkışan, yahud ki saz, Dedeefendinin ağır bir semaisini çalarken bahriye çiftetellisi istiyen ve derhal çalınmazsa cam, çerçeve indiren celalhlar eksik değildi. Çok şükür, yeni rejimin kuvvetli ve prensip sahibi zabıtası, yurdu bunlardan emizledi. Artık, yürek çarpıntısı çek meden, istediğimiz yerde, rahat oturabiiyoruz. Tuna Paktı Sır