23 Afustos 1935' CTJMHT7RÎ V ET Yolculuk notları: az gelir, boğucu sıcaklar başlar. Bütün bir kış, çalışmaktan, didinmekten kazana dönen kaBun'dan iki yıl önce İstanbul radyo yorum. Buranın müdürü annenidir. Üniversitenin Ebedivat şubesinden fanız, kafesinde çırpınan bir kuş gibi arunda iki konferansımı Belçikalı pro Cahilbirebeninelindebirçocu^unu kaybeden ana şimdi yeni çık ve temiz havanın tatlı iştiyakını dufesör (Decroly) ye ayırmıştım. Doktor doktor olmuş Madam (Degand) peda doğuracağı için ha^tayene gitm esi teklifini şiddetle reddediyor yar. Zaten, şehirde, babadan kalma ol25 sene durmamasıya çocuklarla uğraş goji şubesini idare ediyor. Vaktile ba Güneş a 111 n d d duğu için, yahud ki işinize, gücünüze mış, uzun vakitler, tecrübeler yapmış. bamla beraber çalışmış olan bu madam yanıp kavrularak ulektür (Globale) de çok muvaffak oluyakınlığından dolayı oturduğunuz gayrisonunda o da (Fraebel) gibi Madam Niçin?... Doktora sorarsanız, mutlaka sıhhî evde çocuğunuzun rengi solmuş, e(Montessorı) gibi dünyaca tanınmış ter vor ve babamın kurduğu terkibden tah izyolojik bir noksanı vardır der. Ruhi zun. uzun dolaş şınizin sinirleri bozulmuştur. Onları da biyeciler sırasına geçmiş. tngiltereden, [ile geçme usulünü muvaffakiyetle tat atçı, size bu işte ruhî sebebler olduğunu tıktan, iki tarafı kücanlandırmak, teskin etmek, gelecek kışa Isveçten, Danimarkadan ve en çok A bik ediyor. Biraz sonra size abdal dene ;öyler.. Dimağ doktoru, bir psiko ana çük fakat bakıml; dayanıklılıklannı artırmak istersıni. merikadan mütehassıslar Brüksele bu cek kadar geri kalmış çocukların baba liz yapmak lâzım, der.. Mürebbi, ahlâkî e v 1 e r 1 esüslenmi! yollardan geçtik mın usulü sayesinde harfleri, heceleri. Hekimin, dostların tavsiyelerini, kesebüyük terbiyecinin ortaya çıkardığı ye;ebebler arar, çocuğun evdeki terbiyevî nizin elverişini bir araya getirir, civarda ni usulü görmeğe geliyorlar. 1924 te kelirneleri öğrenmeden üç ay içinde o muhitini araştırır... İçtimaiyatçıya sordr. ten sonra nihayet bir yazlığa taşınırsınız. Oraya götürdüPariste bulunuyordum. Oradan Brükse kuyup yazdıklarını göstereceğim. Ba unuz zaman, ilkönce içtimaî muhitini, b i z e aradığımızın o ğünüz eşya adam başına birer yatak, bir le geçtim ve meketebleri dolaşırken bam açık havaya, güneşe çok meraklı iktısadi vaziyetini tetkik etmek ister... bir arsa yanında iaç iskemle, bir iki kap kacaktan ibaretşehrin en zengin bir semti olan (An idi. Şu pencereden gördüğünüz yeşil or Hâkim, cürüm, cürümdür, kanun dahi ki küçük kulübede olduğunu söyledi man önündeki bahçeler hep mektebin tir. Fazlasına ne lüzum var? Malcsad haderlecht) te bir ilk kız mektebinin ana inde cezalandırılır, der... ler. dir. Çocukların ömrü daima açık hava değiştırmek, tabiatin güzelhğinden, sınıflarında birkaç yıldır (Decroly) u•t» H* "K Ta Yedikulede güneşten, mektabdan, kırlardan istifade sulünü tecrübe ettiklerini haber verdi vada geçer. Derslerin mevzularını a Tüze Bakanlığı, bizde de çocuk mahetmek değil mi? Ağırlık istemez. Yeter ler. Gidip gördüm. Sonra da profesörün ğaclar. çiçekler, meyvalar, sebzeler teş kemeleri yapıyormuş...Bu mahkemele tramvaydan inip te ancak yarım saa! kı gönüller şen olsun! muallimlere verdiği iki konferansı dın kil eder. Bu villânın bir tarafında biz oturuyoruz; bir tarafı da mektebdir. Bu rin hangi esaslara dayanacağını, ne şe yürüdükten s o n r .' Azamî "bir ay, gittiğiniz yerde rahat ledim. kilde yapılacağını bılmiyorum. Fakat bu geri kalmış çocukîar çok sabır ister, o bulabüdiğimiz şe, edersiniz. Ondan sonra, Tanrı misafirleDoktor şöyle demişti. hususta okuduklarımdan, gördüklerim babamda vardı. bende de var. Burada nedir biliyor musunuz?.. İstanbul şehri iEbelerin vazifesi doğumu kontrol etmekrınin, hısım akrabanın, aile dostlarının, <Çocukların yapma (sun'i) havatına den bahsedebilirim.. çinde bu kadar müskülâtla bulunan şey tir tabiî. Doğumda yardımcı olmak, müş emektar ektilerin akını, salgmı başlar. nihayet vermelı ve onları gerçekle (ha sınıfların en kalabalığı on çocuktur. dünyaya bir bebek hediye etmeğe hazır kül doğumda da tehlikeyi görür görmez Özledim de geldim, evlâdım! kikatle) karşılaştırmah, araştırma ve Bizler belki bütün hayatlarında kör kalÇocuk mahkemeleri ilk defa Ingiltere lanan bir annedir!... mağa mahkum olan zekâlan, dikkatleri. doktorun çağırılmasını istemektir. Hoş geldin hacı teyze! gdrüm (müşahede) ye alıştırmalı. Yu ve Amerikada yapılmışur. Ingilterede hafızları harekete getiriyoruz. En si:mAltıncı çocuğunu dünyaya getirmeğe Hacı teyze yalnız değildir. Kıymetli Hacıhamza mahallesınin bu dar sokanan filozofu Sokratm dediği gibi ona «fıkara kanunu» çıktıktan sonra, mahke ğındaki arsanın başına gelınceye kadar hazırlanan anne, profesör Tevfik Remzi torununu gelinine emniyet edemediği için önce kendini tanıtmalı ve sonra mu sük çocukları becerikli yapıyoruz. Bu çocuklarda vazife ve mes'uliyet hisleri melere düşen çocukların ekser.ya fakr her sokakta böyle müstakbel bir ana olup nin sözlerini hiç te teyid etmiyen bezgin beraberinde getirmiştir. hite geçmeli.» içinde yaşıyan ailelerin çocukları oldu olmadığını sormuştuk ve bıze «hayır» ce ve ümidsiz bir omuz sılkişıle: Hazır, seninki ile de oynarlar diye Profesörün metodunun siklet mer ni uyandırıyoruz.> ğu anlaşılmış.. Bu çocukların bu kanun vahını vermişlerdi. Şimdi mektebi gezebiliriz, dedi ve be Çağırmadı işte, diyor.. Çağırsaydı düşündüm. kezini çocuğun ihtiyacları teşkil ediyor. dan faydalanmalan için çocuk mahkeme Şüphe yok, iyi ettin! İşte şimdi İstanbul şehrinin bu züm ne olacaktı ki?... Şu büvüttüklerimizin Her şey çocuğa çevrilmeli, çünkü son ni doğruca altı kişilik bir sınıfa götür lerini ayırmağa karar vermişler.. Bu de rütanka kuşunun şu arsa yanındaki kü yaşaması yaşamak mı? Hıç o'mazsa o dü. Genc bir bayan çocuklara sebze Hacı teyze romatizmalıdır. Her gece ra her şey ondan çıkacak. (Decroly) fa işe içtimaiyatçılar karışmış, cürü.n ve çük kulübede olduğunu söylüyorlar. yavrucak ölmüş te bir an evvel dünyadan dızlerini uğdurur. Bu işi kim görecek? her şey çocuğun düzeyi (seviyyesi) ne den bahsediyordu. Muallimin masasmm cinayetle kanun arasındaki münaseb^tleKulübenın mınımıni tahta bir kapısı, kurtulmuş... Açlık, soğuk nedir görme Binaenaleyh ahretliği Dilber de, kuca indirilmeli ve dünyayı onun gözile gör üstünde havuç, turp, maydanoz, hıyar, ri yalnız hukukçularm değil, içtimıiyat küçük bir penceresi var. Kapının önünde den... domates, mevsim meyvalarının hepsi ğında Hüddağı kadar bir bohça ile, bemeli, diyor. çıların da beraber mütaleasına l'izum yan çıplak denecek kadar givinmiş, da Sıkınhda mısınız, diye soruyorum... raberdir. vardı. Meğer biraz evvel bu dersi bah Doktor bütün hayatmda en çok geri görmüşler... Çünkü, her cürüm ve cina ğınık saçlı, ayakları takunyalı çocuklar Sızin kocanız ne iş görür?.. Bunlar bir hafta kalırlar ve bütün o kalmış çocuklarla uğraşmıştır ve bun çede vermiş. bir gün de bir sebzeci dükyette, sebeb ve amıli aramak sadece hu oynasıyorlar. kânmda bunların nasıl satıldığını gös hafta, siz, eşiniz ve çocuğunuz başka Odun yarar... Oduncudur ama , da çok iyi neticeler elde etmiştir. On kukî bir iş değıldır. Her cürüm ve cinatermiş, şimdi de tahtaya boyah tebe yataklannız olmadığından kuru tahtalaher zaman iş yok ki.. Kazancı günde oOnlara yaklaşıyor ve soruyorum. dan sonra usulünü ilk ve orta mekteb şirle resimlerini yapıyor ve çocuklara yetın ıçtımaî, fızyolojık, ruhî, dımığî, nn üzerinde, tahtakurularına yem olmuştuz, kırk kuruşu bulmaz... Halbuki Al Bu evin çocuğu hanginiz? lerde de tatbik etmiştir. kocaman kasadan aratıp bulduruyordu terbiyevî amilleri vardır. Bu sebeb ve asunuzdur. Zeki bakışlı bir erkek çocuğu atılıyor: lah eksik etmesine evimiz kalabalık. ÇoNe yazık ki bundan dört yıl önce bu tçlerinde koyun bakışlı güzel kızlar, ka milleri vazifesi kanun maddelerile tahcuklar yiyecek, içecek ister. Benim efendim. Derken Eyübsultandaki dadı kalfa, çok kıymetli terbiyeci genc denecek bir faları nisbetsiz büyük, boyunları ince did edilmiş hâkim bulimaz. İçini çekiyor. Anneni bana çağır..* onun arkasından Beykozdaki Huriye abyaşta sönüverdı. Kıymetli usulünü de 5j» *î» »J* ^ cik çocuklar, göğüsleri daracık yavru • Günde bize üç ekmek Ia7im... Ek lanın ahret kardeşı, merhum dayınızm Kulübeye dalan çocuk uzun müddet mezara beraber götürmesinden çok lar, ağzı daima açık duran ve salyası a On dört yaşındaki çocuk, döıt yaşın ortadan kayboluyor, sonra küçük pence meğin fiati malum... Ustünü gel de sen ikinci haremi, amcanızın reji kolcusile evkorkmuştum. kan alıklar da vardı. Ama hepsi şen dakinı bldürmüşse, bu cinayetin seu=bi, hesab et.. lendirmiş olduğu Arab halayığı.. Ardı rede bir kadın görünüyor ve: Brüksele gelince dostlarımdan Dec hepsi neş'eli idi. Hoca gayet tuhaf an belki ruhî, belki dımağî bir hastalık, Lel Peki mademki böyledir ve öteki coarası kesilmeden, kafanızı dınlendırmek, Birsey mi istiyorsunuz? diyor. roly mektebinin akibetini sordum. Usulatıyor ve çocuklar da saf, saf gülüyor ki fizyolojık bir bozukluk, belki icjtimaî cuklarını gecindirmekten âcizsin. neden evlâd ve ayalinize hava aldırmak, onları Ona ziyaretimin sebebini anlatmağa lün talebeleri tarafından yaşatüdığını lardı. bir amıldır. rahat ettirmek için tuttuğunuz iki buçuk çalışıyorum. Galiba pek iyi kavrayamı bir çocuk daha yaptın? ve daha ileri götürüldüğünü öğrenince Öteki sınıfları da dolaştıktan sonra odalı paşa selâmlığına akın eder, tasarOn yasındaki çocuk fırından ekmek yor, yüzüme bakıyor. ilk işim doktorun kurumunu (müesse Allah verdi... Allah... profesör (Decroly) nin konferansında çalmışsa, belki üç gündenberi açtır.. Bir se) ziyaret oldu. Adresini aldım: Senın, bir çocuğun olacakmış öyle Profesör Tevfik Remzinin sözlerini ruf eder, yerleşir, orada keyif çatar ve pervasızca, hayaszca sizi tacız ve dıdirgin (F.rolp Decrolv 46, Dreve des Gendar söylediklerini notlarımla karşılaştırdım hasta üzerinde doktor nasıl fizyoiojik mı?... dıyorum. düşünerek: Profesör şöyle diyordu: teşhısini koymadan tedaviye geçemezse, mes. Ucle) şehrin ortasından hayli u Evet, diyor, öyle zannediyoruz... Bu çocuğu sen kendin istemiyorsun, ederler. ve siz, boyun ağer, ikram eder, «Çocuk doğrudan doğruya eşya, mev bir mücnm veya katil üzerinde de mah Allah tamamına erdirirse inşallah ola diyorum, dünyaya gelecek diye sevinmi elinizden geldiği kadar ağırlamağa bazakta bir otomobile atladım ve bir mekkarsınız, zira Tanrı misafiridirler! tebden ziyade şatoya benziyen binanın cudat ve hâdıselerle sık sık temasa gel keme, bütün bu amilleri içtimaî Hr teş cak. yor musun? kapısında indim. Kapıyı yedi yaşmda melidir. Içi saman dolu kuşlar, kuru • hisle tesbit etmedıkçe, ıslaha geçemez... Bunların içerisınde, bazan öyleleri Sevınmek mi... Matem içindeyim... Bu ilk çocuğun değil, tabiî! muş cansız yapraklar, levhalar, resimler Çocuk mahkemelerinin gayesi çocuğa bir kız çocuğu açtı ve sordu' vardır ki, utanmamazlığı bir fazilet mer Yoo.. Altıncısı olacak inşallah... Ama ne yapayım bir kere olmuş, aldır yetişmez. Çocuklara tabiatin canh v < ceza vermek değıl, çocuğu ıslah etmek Kimi anyorsunuz? maktan korkarım. Hem günahtır, hem de tebesıne çıkarmışlardır. Altıncısı mı?... Maşallah... hakıkî yüzünü de göstermeli, bu olma tir. Bu sebeble çocuk kanunları, çocuk Madam (Decroly) yi! Dün bir dostum anlatıyordu: Bu se Evet Allah bağışlasın... Şimdi üç canımdan korkarım... Kendisi dışarı çıktı. Kızı burada dıkça onların hisleri harekete gelmez mahkemeleri umumî hukuk camiaîindan ne, yaz için taşındığı Boğaziçindeki mini Bu taraflarda bir kurum varmış, tanem var. Biri on üç, biri sekiz, biri de dır. Siz salona geçiniz de haber vere Bu yol biraz zordur. Uğraşmak, yorul ayrılmış, tamamen içtimaî mahkemeler mini yalı yavrusuna böyle ektılerden bir evlere hemsireler yolluyor, gebe veya mak, eziyete katlanmak. arayıp bulmak haline gelmiştir. Cürmü teşhis ederken, altı yaşında... yim! dedi. Zehra Hanım gelmiş ve on beş gün posemzikli kadınlara baktırıyor, yardım edi Öteki iki tan^M ne oldu?.. Şeytan gibi bir şey, hemen kosarak kırlarda, sokaklarda, bahçelerde topla doktorun, ruhiyatçının, ictimaiyatçmın, tu sermiş oturmuş. Nihayet, dostumla ka Bırisini daha karnımda üç avlıkken yormuş, sıhhatinizi kontrol altında tutu kayboldu. Beş dakika geçmeden ince. nan şeyleri mektebe getirmek, onlar mürebbinin raporuna ihtiyac vardır. vormuş.. Çok çocuklu ailelere yardım e rısı usanç getirmişler. Nazikâne bir tarzkaybettim... uzun boylu bir genc kız yanıma geldi. sırasile yerli yerine yerleştirmek, ço da istiskal etmek için, dostum: Hatta benim kanaatimce cocuk mahke diyormus. Neden? Ben hemen bundan 10 sene evvel dok cukları beraber götürüp dolastırmak mesi heyeüni bir doktor, bir içtimaiyalçı, Zehra Hanımcığım! demiş. Sizin Ben hastalanmıshm, sıtma gihi bir Yok... Bize hemşire filân kimse tor (Decroly) nin konferanslarında bu onlara gösterılecek şeyleri iyi seçmek bir dımağ doktoru, bir mürebbi, bir veya efendinin, kim bilir seni nasıl göreceği seye tutulmuştum... Çocuğum da öldü. gelmiyor. Muavenet eden de yok. Çalılunduğumu. bu sefer Belçikaya gelince bu hayli güç bir iştir ama. yüreklerinde iki hukukçu teşkil etmelidir. gelmiştir? Ya ikincisi?... Ikincisini nasıl k»v şırsan yiyorsun... Çalışmazsan açlıktan kurduğu işi yakmdan görmek istedıği çocuk aşkı yaşatan insanlar için bu zo Zehra Hanım: Çocuk, polıs karakoluna, tevkifhane bettin?... geberıyorsun... mi söyledim ve matmazelin söyledik • değıl, belki en zevkli, en eğlenceli bi ye, hapisaneye gitmez. Çocuk mahkeme Sahi!. diye bağırmış. Ne olur? Doğarken öldü?.. Sen kendini doktora gösterdin mi? meşgaledir. Unutmıyalım ki çocuklar lerini aynen yazdım: Köprü başında, fılân yerde onun bir lerinin, «probation officer» denilen ken Doğarken mi öldü?.. Sen çocukla Hayır... Para nerede?.. hayata hazırlıyoruz. Hayata hazırlamal <Gösterdiğiniz alâka beni çok müte hemşerisi vardır. îstanbula indiğiniz zadi içtimaî polisi çocuğu te\kif eder, mu rını nerede doğurursun? Bedava doktorlar vardır... Hem etti. Ben doktorun kızıyım. Ben istediğimiz çocukları hayalle nasıl yetiş man oracığa bir haber bıraksanız da, o vakkat ıslahhaneye gönderir. Mahkeme Nerede doğrulur, çocuk... Evde bu cocueu ncede dünvaya eetireceksin? de babam gibi tababet tahsil ettikten tirebıliriz. Canlı olmasmı dıledığimi da gelse, bir ıkı gececık burada hava hükmünü verdikten sonra çocuk umumî doğuri'H'm... Ebe ile... Bu defa ebe ile değil.. Değil mi?. Hastasonra kendimi onun yerine verdim. çocuklara canlı örnekler gösfcermek lâ alsa!. ıslahhaneye gıder. Çocuk mahkemelerı Peki senin eben çocueu öMürecek neye gıdeceksin elbette... Müessesemizin (medicopsychologiqus) zım değil mi?» İşte sıvrısıneklerden daha muzır mahyapılırken, çocuk hapisanelerinin kapa kadar güç bir doğumda nasıl oldu da Yok... Allah göstermesin... Ben Decrolynin kızına minnet ve şükran şubesinin şefiyim. Mektebimiz ikiye ayluklar bunlardır. Asıl mücadeleyi bun tılıp, yerine ıslahhaneler açılması içti doktora haber vermedi? hastaneye gıtmem.. rılmıştır, biri gene bu civarda ana, ilk larımı söyliyerek mektebin parkmdan larla etmeli Ercümend Ekrem TALU maî terakkinin sartıdır. Vermedi işte... Çocuğun öleceğıni Neden?. ve orta sımfları havidir ve sıhhati düz ayrıldım. Önce acıdığım bu eksik doğum SABİHA ZEKERtYYA anlamamış... Büyük bir korku ile: gün çocuklar içindir; biri de bu bina i lu çocuklara sonra gıpta ettim. Ne mut Bu diplomalı ebe değil miydi?.. Bilmem, diyor... Biz alısık degi Hiç hastaneden korkulur mu?... Hasta çindedir ve geri kalmış çocuklar mek lu onlara ki yirminci asırda dünyaya yetin tortusu diye ihmal ediliyor ve ne temizdir... Çocuğunu dünyaya geti Bılmem, iste ebeydi... liz... Biz hastahaneden, korkarız. tebidir. Babam en çok hilkatin gadrine gelmişler. Öyle ya, körler okuyor, sa dünyadan hiçbir nasib almadan geçip gidiyorlardı. Diplomalı bir ebe doğumun güc olğırlar konuşuyor, abdallar talim ve ter Aman kadıncağızım, diyorum, ne rirken yanında ebe, doktor, hastabakıcı uğnyan ve çok dikkate muhtac olan bu Bakalım daha neler görece^iz? duğunu, çocuğun ve ananın hayatının söylüyorsun... Sen bir İstanbul çocuğu!... bulunacak, ne çocuk ölür, ne de sen zi yavruları yetiştirmekten zevkahrdı. biye gorüyor. Halbuki bundan belki yaSELİM SIRRl TARCAN nasıl Bövle konu^maSa utanmıvor musun?... yan olursun.. Hem üstelik bu yoksullukta Ben de onlara yardımdan çok hoşlanı rım asır evvel bu gibi zavallılar beşeribir de ebe masrafı yapmazsın. le itiraf etmeden vadedilmiş bir muci memnun oldu. Açık bir elbise taşıyan Baron Korting Aman.. aman, istemem... E b e ze gibi hergün beklediği o sesi, ilk gec Bir saat sonra, tanışıklıkları birkaç se Barona hayran hayran baktı. Kadın o si de doktoru da herşeyi de kendisinin «fakat ben kendimi müdafaa etmiyorum neyi bulan Baron Kortingle aksam yeme nu fevkalâde iyi karşıladı. Bir nazlı be olsun... Ne de olsa hastane.. ki!» diyen sesi arayordu. ğini yiy,ordu. Bu kadınla beraber bu bek gibi avuttu. Perestış ettiği bu ada Canım anlat bana, hastanenın ne « Konstantin Mişel yatağa oturup kaldı. lunan insanın koltukları kabarırdı; çün mın gönlünii tatlı sözlerle okşadı. Ona sinden korkarsın?.. Sonra birdenbire fırlıyarak: kü Baron güzeldi. Güzelliği münakaşa Londra ve Parisin son vak'alarını sordu; Bundan sonra benim belki yarım saat " Cumhuriyet,, in edebî romanı: 23 Ah deli olacağım! dedi, sana ha kabul etmez ve sokakta lokantacı çırak Mo^kova ve Peter^burgun en yeni iskan süren ısranma ve onun bütün isteğine rağYazan: Klod Ana Çevirenler: F. Varal ve F. Osman reketlerimde serbest olup olmadığımı gös larına kadar herkesin basmı geriye cevir dallarını anlattı. O, nerer'eydi? Her ta men hastane korkusunun nereden geldi tirdi. Gayet iyi kalbliydi. Konstantin o rafta hıcbır yerde ve her taraftan fazla ğıni bir türlü anlatamıyor. Serbestim, ondan bıktığım gün bırakıp galanıyordu. Yatak perişandı. Henüz terceğim küçük Aryan! Telefona koştu. Madam la Baron nun bir tek kişi hakkında olsun fena bir Rusyada... Bu cahil kadının kalbinde hastane korgideceğim. Şimdilik beni bağlıyan sade ikisinin hararetini muhafaza eden yarı asey söyledığıni duymamıştı. En sade bır Kortingin numarasını istedı. Vaktın geç Metrdotel ltalyandı, Baron Korting çık örtülerden şehvetli bir buğu çıkıyor kusu adeta mistik bir korku, lisanımızla ce onun soğuk harektleri oluyor. İşte bu gibiydi. O anda, Aryanı kollarında sık olmasına rağmen Baron henüz yatma kadının dahi iyi bildiği ve bir erkekten şarkkâri elbiseleri içinde pırıl pırıl parlı ıfade edemediğimiz esrarengiz duygularkadar.» daha acık gördüğü verlerde bile incelikdan biri. yordu. ( • Ve kendini geleceği tahayyüle bırak mak için dayanılmaz bir arzu duydu. mıştı. Konstantin Mişel bu lâtif kadına; ten uzaklaşmazdı. Sonra o, Konstantin kendisini görmek için nihayet biraz müAryanla sert sert konuşmak, ona kenJi*** H. Bir ay sonra nerede olacaktı? Belki Konstantin kendi kendine soruyordu: Miseli göklere çıkarır ve onun «eşsiz» said vakit bulduğunu söyledi ve ertesi güsinin hâkim olduğunu ve artık küstahl'kİstanbulda, belki Nevyorkta... Nerede Bu hava içindeyken de niçirı SadovayaTürkiyenin en ileri şehirîerinden biri olduğunu görüştüğü herkese söylerdi. olursa olsun herhalde Aryan Nikolaev larına tahammül edemıyeceğıni söyle nü akşam yemeğini beraber yemelerini olan îstanbul şehrinin biraz sapa sokakdaki soluk benizli genc kızı düşünüyor Konstantin de ona epeyce bağlı kal nadan çok uzakta.. İşleri vardı. Nereye mek; sonra onu kucaklamak, mütemadı istedi. Baron Korting onunla berabr veIarında bu his yaşarken, memleketin dadu? Sonra bunları zihninden uzaklaştır gitse başka kadınlarla raslaşacaktı. Bir yen kucaklayıp mütemadiyen okşamak mek yemekten zevk alacağını saklamadı. mıstı. Bu kadın, onun sürmüş olduğu serha küçük ve nisbeten daha geri mıntakagülle bahar olmaz. Hayatını bir Mos ve onunla bir gece geçirmek.. Tam bir Ertesi günü saat sekizde, Aryanın seri yaşayışın biricik sabit tarafı gibiydi. dı. larında ve köylerimizde ananın ne sevi Yakmdan tanıdıklannın kendisini 01kova üniversıtelisınin sıyah pelerinine sa gece, tam ve uzun bir gece.. Aryanın ya kendi evinde bulıındıığu sırada onu tele Konstantin böylece, kışın bir ayını Nıste; yede olduğunu düsünüyorum. np ebedıyyen ona bağlı kalacağını zan nına uzanmak, ona sürünerek uyumak fona çağırdı ve akşam yemeğini, geri bı bir başka sefer ilkbaharın bir kısmını Pa ga diye çağırdıkları Baron Korting, akVe bana öyle geliyor ki memlekette ve bu körpecik vücude dayanmış oldu rakamıyacağını, bir işi konuşmak üzere riste onunla beraber geçirmiş ve iş için tıetmek nekadar gülünc bir fikir! şamları ne yaptığını sorarak Konstantini yapılacak müspet mücadelelerin en ba baskalarile yiyeceğini, onu göremiyece Moskovaya geldiği vakit te onunla iki de) Konstantin Mişel hızlı hızlı yürüyordu. ğu halde uyanmak... tekr^r bu düşüncelere sürükledi. Kons sında bu cehille savaşmak, basit analann ğinden müteessir olduğunu, fakat her zafa bulusmuşlu. Otel Nasyonle döndüğü zaman keyfi yeVe ihtimal o vakit o sesi, Aryanın tantin artık hicbir tarafta görünmüyordu. kalbınden hastane korkusunu söküp at rinde idi. Odasma çıkmadan önce hafıf «fakat ben kendimi müdafaa etmijorum manki gibi ertesi günü buluşmalan ıçın Onu lokantaya götürmek istiyordu, farn>ık icin propaganda lâzım... bir gece yemeği yedi. Yatak odasına ki!» diyen hafif ve çocuk sesi gibi zayıf ona güvendıyıni söyledi. kat Baron telefonda, vemeğin kendi e Gündüzün çok meşgul ve pek çok is a Her doğan çocuk evvelâ sosyetenin, jgirdiği zaman havada; birkaç saat evvel sesi bır daha işitebilecekti. O ses ki ku Aryan sadece: vinde yenilmesini rica etmişti. Mişel çok damlarile görüşmeğe mecbur olduğunu isonra ananmdır. Aryan Nikolaevnanın ensesinde teneffüs Iaklarına yalnız bir defacık aksetmişti. Alâ! dedi, yarına. güzel döşenmiş olan eve girip zevkle ha leri sürdü. Olga bir kadın mantığile: ettiği hafif, fakat keskin koku hâlâ dal Fakat onu unutamıyor, kendi kendine biVe telefonu kapadı. zırlanmış bir sofra gördüğü vakit çok 1 SUAD DERVtŞ (Arhatı var) DOKTOR (DECROLY) NİN EVİNDE NELER GÖRDÜM? Selim Sırrı Tarcan zzlbuftodd Çocuk mahkemeleri On dört yaşında bir çocuk, dört ya şında bir çocuğu öldürmüş... On ıkı yaşmda, anası tütün fabrikasında, babası issiz bir çocuk fırından ekmek çalmış.. Beş, sekiz, on yaşında üç çocuk bir çetc yapmışlar, evleri soyuyorlarmış.. *** Çocuklarımız ne halde? j •.,,,,,,,, ,,,,,,,, „„„„ ,„ ,,, .,.....* 2 Analara göre GUNDE BU] Hastane korkusu Tanrı misafirj