CUMHURİYET '4 Temmuz Jürklerle Süngü Süngüye No. 235 A. DAVER Çanakkalede SUPRIZ İnanılmıyacak şey ! fakat, hakikat ! Bugünden itibaren RADYO Ekonomik kalkınma aksamadan gidiyor Eğer harb gibi cezrî bir âmil çıkmazsa dünya bu yılı 934 ten daha yüksek refah içinde geçirecektir Yeryüzünün geçirdıği ekonomik sar sıntı altıncı yılına giriyor. Bu itibarla tarıhin kaydettiği en büyük sarsıntıdır. Son iki yıla bakacak olursak alacağımız intıba iyiliğe doğru yavaş bir gidışi göste rir. Bu sözler sadece mevcud ekonomik faaliyete bakarak söylenmiştir. Ne bir tefsır, ne de bir kehanettir ve vaziyetin yann harb veya başka sebeblerle tamamile değişmiyeceğine işaret te değildir. 1932 yılına nazaran 1933 yıhnda dünvadaki sınaî istihsalât yüzde on iki buçuk artmıştı. Gıda maddeleri ayni seviyede kalmış, fakat ham maddeler yüzde on nisbetinde yükselmiştir. ,1934 yı lında ekonomik kalkınmada tezayüd ayni nisbeti muhafaza etmiş, yani 1932 yılına nazaran sınaî istihsalât yüzde yirmi beş, ham maddelerde yüzde yirmi nisbetinde fazlalaşmıştır. Işsizlik hakkındaki rakamlar da ayni nisbette alçalmıştır. 1929 yılına nazaran 1933 yılındaki işsizlerin adedi üç misli azalmış, 1934 yıhnda ise bütün dünyada on milyon kadar işsiz kalmıştır. Bu rakamlar sarsıntının en fena günlerinden uzaklaşmakta olduğumuzu ispat edecek kadar ikna edicidir. Bununla beraber Hİuslararası ticaret ayni veçhıle yükselmiş değildir. 1933 yılındanberi bu yolda görülen salâh çok daha yavaştır. Fakat • de olsa istihsalât, geçen senelerdekı y t ..elisini muhafaza ettiği takdirde 1936 yıhnda dünya istihsalâtı 1928 senesi seviyesine yükselmiş bulunacaktır ki bu son derece iyi bir haberdir. Yükselişin Amerika ve Kanadadan başlıyarak, Avrupa, Avustralya, In giltere müstemlekeleri, Çin, Hindistan, Japonya velhasıl bütün dünyaya şamıl olması da, ayrıca memnuniyet vericidir. Geçen asrın aksi olarak, şimdiki za manda ekonomik durumun ne hal alacağını kestirmek imkânsızdır. Buna sebeb değışen ekonomik prensipler, alışveriş ve mübadele şartlan değil; hükumet idaresini çok kuvvetli olarak ellerinde bulun duran muayyen şahıslann ekono*ıik bünyeyi istedıkleri zaman değiştirebilmek kudretinde bulunmalarıdır. Bu itibarla gelecek hakkında bir fikir söyliyebilmek için şimdiki ekonomik girişin cezrî s«rette değıştirilmediğini farzederek mütalea yürütüyoruz.: 1929 da başlıyan buhranm birinci sebebi istihsalâtın fazlalığından ziyade bunların kârla satılamamasıdır, ekono mik faaliyeti felce uğratan kârsız satış tır. Bu itibarla satışlarda kâr avdet edince, sarsıntının kendiliğinden zail olacağı şüphesizdir. Bazı istihsalâtın talebin kat kat fev kinde olarak fazlalaşması, kârla ödene miyecek kadar büyük istikrazlar, milletler arasındaki mübadelenin kaldıramıyacağı kadar avansların da buhran üzerinde büyük tesirleri vardır. Kârsz satışlar, fiatlerin maliyetten daha aşağı düştüğü zaman zarurî bir hal alır. Bu takdirde ya maliyet fiatini ındirmek, yahud fiatleri yükseltmek lâzımdır. Şahsî teşebbüs esası üzerine kurul muş ekonomik bünyelerde maliyet fiatlerini indirmek ilk tedbirdir. Maamafih ilk zamanlarda bu tedbir hem zorluğu artırmak hem de kalkınmayı uzun bir zamana yaymak istidadındadır. Bu usule deflasyon diyoruz ki usul milletlerin sosyal, siyasal ve malî sistemleri üzerinde çok derin tesirler yapmaktadır. Bilhassa şimdiki buhranda bu usul birçok mem Yanılmıyorsunuz. Ben asla evlenmiyeceğim. Buna kat'î karar verdim. Erkeklerden nefret ediyorum. Onlardan o derece nefret ediyorum ki onları ençok sevdikleri paradan ayırmak isteyişimin sebeblerinden biri de bu. Eski haydudlann bir düsturu vardır. «Zengini soy mak, fakire dokunmamak» ben bunu şu şekle soktum: «Erkeği soymak, kadına dokunmamak!» Yani siz parası olanlan soyuyor sunuz. Bu o kadar yeni birşey değil. Belki değil ama bana zevk veriyor. Mister Bezzi ile lokantada niçin beraberdiniz? Siz hep ayni makamı çalıyorsunuz. Ondan bazı malumat almak istiyordum. Biraz sustu. Gözleri gene parlamağa başladı. İlâve etti: Mike size doğru birşey söyliyeyim mi, ben dünyada şimdiye kadar yapılmamıs bir hırsızlık yapacağım. Işte Bezzi ile bunun için beraberdim. Lord Flanborohun yanında da ayni maksadla oturdum. Bir çocuk gibi gülerek ellerini çırpü. leketlerde son derece tehlikeli neticeler doğurmuştur. 1931 de İngilterenin parasını, 1932 de Almanyanın siyasî bünyesinı, 1933 yıhnda da Amerikanın malî sistemini kökünden sarsan deflasyon geçen sene Fransanın siyasal ve malî sistemını tahrib etmıştır. Milletleri bugünkü fiatleri jükseltme siyasetine sevkeden esas sebeb bu sarsıntılardır. Inflasyon denilen bu ikınci usul ile yevmıyelerın ındırilmesi, maliyet fıatile satış fıati arasındaki büyük farklarm önüne geçilerek bunların iyi tanzım edilmesi gibi neticeler hasıl olur ki bunlarm faydalı olduğu aşikârdır. Maamafih tehlikeli cihetleri de yok değildir. Evvelâ sarsıntıyı doğuran fenalıkları ortadan tamamile kaldırmaz. Sonra fiatlerin çok muvazenesiz yükselmesinin de önüne geçecek tedbirleri kuvvetsizdır ve nihayet karşılıklı itimadın ortadan kalkmasına da sebeb olabilir. Bütün dünyada ve bilhassa Amerikada inflasyon yoluyla buhranın önüne geçmek siyasetinde ileriyi görüş hususunda yanlfşlar yapıldı. Kalkınma henüz hızını almadan halkın mubayaa kudreti birdenbire çok fazla ve tenasübsüz olarak artınldı. Bunun neticesi olarak inflasyon usulü halihazırda başladığı hızı muhafaza etmek şöyle dursun, bir tevakkuf devresine girmiş bulunuyor. Paranın kıymetini düşürmek ve alelumum kıymetleri indirmek; tesirlerini kaybetmiş gibidir. Hâlâ şahsî sermaye işe yatırılamıyor, hâlâ istikbalde kâr edip edemiyeceğini teşebbüs sahibleri galib bir ihtimalle kestiremiyorlar. Avrupada, Fransa, Belçika, Holanda ve İsviçre azçok sağlamdır. Dolar ve İngiliz lirası düşmedikçe bunların şimdiki takib ettıkleri altın esası üzerine müesses deflasyon usullerinden ayrılmalarına büyük bir sebeb yoktur. Almanyaya gelince dış ticaretini altın markla temin edeme diği için clearing usulleri ve saireye başVUrmUŞtur. Bununla beraker A l m s n j i i y a Saat, son siperin de boş kalacağı tehlikeli zamana doğru yaklaşırken, Türklerden çok uzak olan deniz kenarında bile efrad fısıltılarla konuşuyorlardıî Ingili» D»niı norb torihinden • Gene tam saat 6,45 te motörlü mavnalar iskelelere yanaşmışlardı ve her birine tahsis edilen mıktarda asker de oraya gelmiş bulunuyordu. Suvla mıntakasınm cenub sahasında bırakılmış olan on toptan sekizi veda ateşlerini yaptıktan sonra sahıle, indırilmış ve geceyansmda bu toplarla beraber şimal mıntakasmda kalan bütün diğer toplar mavnalara bindirilmişti. Saat 8 de General Mautun son ı da Nibronıs burnunda hususî bir : indirildi. $imdi, bu son mühim saffutrcte General Bingin azalmış, seytekleşmiş olan kıtaatı, gece karanlığında ancak görünebilen gemilerdeki toplann etrafına toplanmış efrada istinad ediyordu. Yalnız Anzakta bir iki top kaldı. Gizleme ve rıimaye mevzii için müsaid bhr sahayı ihtiva etmiyen bu yerde dört tane 18 librelik top, iki tane 5 pusluk ve bir eski 4,7 pusluk deniz topile üç tane daha küçük topun istemiye istemiye bırakılmasına mecburiyet hasıl olmuştu. Hepsi iyice aşınmış olan bu toplar son dakikaya kadar Türkleri kandırmak için ateşe devam edip büsbütün bırakılırlarken de tahrib olunacaklardı. Bu vakte kadar her iş iyi gitmekte idi. Artık sahil" deki toplardan istifade olunamıyacak zaman gelince, ilk bindirme tamam olmuştu. Saat 8 de Mars ve Magnifisnıt nakliyeleri dolu olarak hareket ettiler. Bütün siperlerdeki havanlar toplanarak efrad ikinci bindirme için hareket ettirildiği zaman herkes boşaltma işinin en mühim devresine girdiğinden haberdar bulunuyordu. Karşıdaki düşmanın şimdi eline geçen fırsattan istifade etmek üzere hâlâ uykudan uyanmamasını kimsenin aklı alnuyordu. yun ağırhğı fazlalaşınca tetiği çekip tüfeği kendi kendine patlatıyordu. İleri karakollarile avcıların daima mevud ve uyanık oldukları fikrini hasıl etmek üzere muhtelif uzunlukta mumlarla patlıyacak âli feveranlı barut kümeleri tertib edilmişti. Ağır ihtirakh fitillerle diğer nevi infilâklar da yapılıyordu. İrtibat ve münakalât siperlerinde methalleri ve sıcan yollannı kapamak üzere dikenli teller hazırdı. Lâğımlar hazırlanmış ve ölüm saçacak tuzaklar gelecek düşmanı bekliyorlardı. Son ür'etkârane hareket için saat 1.30 tayin edilmişti. Bu anda ileri siperlerdeki kuvvetlerin çekilmesi başlıyacaktı. O zaman, tehlike en büyük mertebesine vâsıl olmuştu ve fedakâr son müfrezeler, kunduralarına çuvallar sanlmış olduğu halde yavaşça siperlerden aşağıya sıvışarak sahile gelip mavnalara girerlerken bu muvaffakiyeti hiç ümid etmiyorlardı. Düşmanı aldatmak üzere tertib edilmış olan infilâklar, tepeler üzerinde vakit vakit işitiliyordu. Suvlada saat 9,45 te başlıyan ikinci bindirme işi tamam olmuş, üçüncüsüne başlanmıştı. Sahildeki askerin sayısı azaldıkça büyük bir felâketin tehlikesi de azalıyordu. Asri Sinema (^ Bu aksamki program j İSTANBUL: 18,30 jimnastik. Azade Tarcan 18,50 almanca ders 19,10 dans musikisi plâk 19,40 Balalavka orkestrası, koro • * 20,10 konferans 20,30 stüdyo orkestra. sı 21 radyo caz ve tango orkestraları, Avni, türkçe sözlü eserler 21.30 son haberler, borsalar 21,40 Halide, viyolon* sel solo 22 plâk neşriyatı. VÎYANA: 17.15 gramofon 18 konuşmalar • 18.35 konser 19,10 konuşmalar 20,15 ulusal yayın 21,05 şan orkestra konseri 22.35 şarkılar 23,05 haberler 23.15 senfonik konser 24,40 konuşma 24,55 cazband takımı. BERLİN: 17,05 musiki 17,35 gramofon 18,05 Laypzigden nakil 19,35 spor yayını 20.05 Üniversitelilerin zamanı 20,25 Sonatlar 20,45 gnöün akisleri 21,05 haberler 21,15 dans musikisi 24,05 Münihten nakil 24.30 dans musikisL BUDAPEŞTE: 18,25 orkestra konseri 20.05 lşçiler korosunun konseri 21,05 kanşık progı 22,05 haberler 22,35 Çingene orkestrası 23,35 ingilizce konuşma 23,55 gramofon 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 gramofon 18,20 musiki 20,05 konferans 20,25 gramofonla balet musikisi 21,05 gramofonla Vagnerin Tanhânser operası. TULUZ: 20,05 piyes 20,25 süel marşlar 20,50 reklâm konseri 21,10 operetlerden şarkılar 21,20 opera şarkılan 21,35 mu • siki şakaları 22,05 «Ne sevimli!» ope • retinden parçalar 22,50 konser: Mo zartm eserleri 23,25 dans musikisi 23,50 şarkılar 24,05 muhtelif sololar 24,20 opera parçalan 24,40 cazband takımı 24,50 süel marşlar 1,05 radyo fantezisi 1.25 operet orkestrası. Her seyirciye meccanen nefis bir dondurma takdim edecektir. Yeni programda: NAMUSLEKESi Talulah Bankhead tarafmdan 2 büyük film birden DENİZALTI ARKADAŞLARI Jean Gabin Madeleine Renaud Duhuliye 15 kuruştur. Açık teşekkür Cumhuriyet idaresinin birbirinj kovalıyan feyizli eserlerinden biri olan yeni Halin açılışı gününden bugüne kadar geçen çok kısa bir müddet zarfında bilhassa müstahsil ve müsteh likler sonra da biz tüccar ve kumus yoncuların gördüğü büyük faydalar karşısında sayın hükumetimizi saygı ile anmağı bir vicdan borcu sayarız. Geçmişin bütün kötülüklerini kö künden koparıp atan bu asrî ve bütün esenlik şartlarını toplıyan Hali, tstanbula kazandıran Şarbayhğa ve onun sayın Bayı Muhittin Üstünd'ağa ve geceli gündüzlü mesaisile en büyük ve ince derdlerimizi büyük bir önemle karşılıyan ve basaran Şarbaylık Eko nomi Direktörü Bay Asıma ve Hal Direktörü Bay Mustafa ve muavini Bay Feyziye ve diğer çahşma arkadaşlarına karşı sevim dolu bağhlıklarımızı bildirirken onlara karşı sonsuz saygı ve duyduğumuz »evincimizi de açık olarak bildirmeğe sayın gazetenizin yardımını dileriz. Yeni Hal tüccarlan namına Abdi Koç Anzaktaki tehlike daha büynktü Türkler, hâlâ, tngilizlerin çekiU diğini anlıyamamışlardı Fakat dakikalar birbirini kovaladığı halde alınan tedbirlerin boşa gittiğini gösteren bir alâmet görünmüyordu. Muvaffakiyet, bir avuc fedakâra istinad etmekte idi ve en büyük endişe de onlar hakkında hissedilmekte idi. Neye mal olursa olsun zayıf kuvvetlerle bile en ileri siperlerin son dakikaya kadar elde buIundurulması emri verilmişti. Bu siperleri şu esnada muhafaza eden efrad da miktarca pek az ve seyrekti. Suvlada geceyansı General Fenshav ileri siperlerde ancak 677, General Maut ise ancak 200 kişiye malik olup arkalanndaki mevzilerde de 350 kişi bulunuyordu. Saat, son siperin de boş kalacağı tehlikeli zamana doğru yaklaşırken, düşmandan çok uzak olan deniz kenarında Jbile efrad fısıltılarla konuşuyorlardı. Motörler, mavnalann hafif gölgeleri durmadan gemilerle sahil arasında gelip gitmekte idi. Asker nakliye gemileri de doldukça uzaklaşıp gidiyorlardı. Düşman hâlâ uyuyordu. Sahilde herşey eskisi gibi görünüyordu. Hastane çadırlan her günkü gibi yerindeydi. Cephede pek az efrad kalmıs, olmakla beraber karargeh ateşlerini daima yanar bulunduruyorîar ve son bmdiröıe ve boşaltma işini gizlemek, düşmanın muhtemel ilerlemesini menedecek tertibatın son kısımlarmı da ikmal ediyorlardı. tngilizlerin aldatma tertibleri lcad fikrinin veya Fransa cephesi tecrübelerinin meydana koyabileceği hiçbir tedbir ihmal edilmemişti. Siper kenarlanna tüfekler dizilmiş ve hunlann tetiklerine tenekeler asılarak içerilerine su damlamakta bulunmuştu ki tenekedeki su "Cumhtıriyct,, in bölamit X I Fakat el'an Türklerin ileri siperlerin terkedilmiş olduğunu keşfederek toplarını o kadar sıhhatle tevcih etmiş oldukları sahilleri bombardımana başlamalan tehlikesi vardı. Anzak için bu tehlike ve korku en büyük şekilde idi. Çünkü burada cephe siperlerimiz Türk siperlerine o kadar yakındı ki bunların boşaltılmış oldukları uzun müddet gizli kalamazdı ve bu mıntakada zeytinlik mevkiinin topları sahili yan ateşine tutabiliyordu. Saat tam 1,30 da cephe siperlerindeki son müfrezeler de ihtiyatla geri çekildiler. Ondan sonra iki saat içinde Anzak koyunu gizleyip himaye eden son karakol efradı da geri alındı. Hâlâ geride bırakılan tüfeklerin vakit vakit patlamalanndan başka birşey işitilmiyordu. Nihayet etrafın sessizliği muazzam bir patlamanın gürültüsile sarsıldı. Rasıslop ismi verilen tepe üzerindeki Türk siperleri altmda ve Monaş Gali denilen derenin nihayetinde General Birdvudun mühendisleri bir sıra lâğımlar hazırlamışlardı. Son dakikada bunlara ateş verdiler. Ancak bu esnada idi ki Türkler şüphe ve endişeye düştüler. Ve son dakikaya kadar işgal altında bulundurulan mevkilerin fedakâr rnjıhafızlan sahile akıp gelirlerken bütün düşman hattından müthiş bir top, makinelitüfek ve tüfek ateşi başladı. Bütün bunların savurduğu mermiler boş siperler üzerine yağmakta idi. Bu mühimmat israfı ancak, Anzak koyunda cereyan etmekte olan son bindirme işini ve cenub ve şimal nihayetlerinde iki cenah kıtaatını alan sandallann hareketlerini gizlemeğe hizmet etti. Saat 4,15 te sahil kumandanlan amirale: «Anzakta herşey boşaltılmıştır!» îşaretini vermeğe muvaffak oldular. Bir çeyrek saat sonra da Suvla sahili vazifesini görmüş bulunuyordu. Yalnız son mevkii elde tutan yüz kişi kıyda kalmışb. 20 birincikânunda saat 5,30 da bu müfreze de Suvla burnundan irkâb olundv Muhterem müsterilerimize bu mektubla ihtar ederiz ki, RONEO Sosyetesi Türkiye genel acentalığı bu ta rihten itibaren Galatada Tünel hanı altında 1 numarada ROYAL YAZI ve DALTON HESAB MAKİNELERİN ACENTASI HÜSREV KURUBALIKA tevdi olunmuştur. RONEO LİMİTED Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Mehmed (Büyükada), Yusuf (Heybeli), Mehmed Kâzım (Bahçekapı), Esad (Divanyolu), Belkis (Kumkapı), H. Hulusi (Zeyrek), Üniversite (Vezneci ler), Pertev (Aksaray), Erofilos (Sa matya), Nazım (Topkapı), Suad (Kara(Feaer), Yeni Türkiye (Hasköyi, Yeni Turan (Kasımpaşa), Receb (Beşiktaş), Asrî İttihad (Galata Okçumusa caddesi). Kurtuluş (Kurtuluş caddesi), Gorih (Kumbaracı), Limoncıy«n (Mis sokak), Sıhhat (Moda), Rifat (Kadıköy Pazarvolu). • Sünnet Düğünlerine • Hokkabaz, kukla, karagöz ince saz vesaire ... San'atkârlar : Monolog Tahsin İrfan Vefah Safa * Köçek Avram Adres : Şehzadebaşı Turan tiyatrosu ve HILAL sineması. Telefon : 22717 ve 23072 Yeni çıktı Epilcür9 Ahlâkiyatı Haydar Rifat Ficrti 30 kuruş un KODAK 620 modeli En Modern En Şık En sagiam En tiassas FOTOGRAF MAKİNELERİ 30 satırlık yazınm yaptığını bozmağa çalışhklarını düşünmek... Siz bunların zevkini diinyada bilemezsiniz. Sızin hakkınızda yeni bir rapor tanzimine mecbur kalırsam bunları kaydetmeği unutmıyacağım. Kat, çalım satmıyordu. Mike buna kani olmyştu. Kurşuni renkli iri gözleri parıl parıl parlıyordu. Sesi değişmişti. O kadar dalgındı ki belki Mike ile konuştuğunu bile unutmuştu. Mike yeniden sordu: Bezzi ile niçin beraberdiniz!Genc kızın gözlerindeki parlakhk birdenbire söndü. Onu balık tutmak için olta yapmak istiyorum, dedi. Yahud hayır hayır daha iyisi onunla evlenmek istiyorum. Evet o tam iki milyon lira değerjndedir. Tam bir kelepir değil mi? Siz bir adamla hiçbir vakit parası için evlenmezsiniz. Kat telâşla sordu: Bunu nereden biliyorsunuz? Size olan hürmetim bana bunu söyletiyor» Belki yanılıyorum. lâzım olan ham maddelerın ancak çok azını bu usul ile tedarik edebilir. Bu itibarla da orada fıkaralık başgöstermesı son derece muhtemeldir. Almanya gibi işini mübadele tahdidatı ile yürütmeğe kalkışan İtalyanın şimdiki ekonomik durumunu kestirmek gücdür. Şımalî Avrupadaki kalkınma daha ziyade sağlam temeller üzerine dayanıyor. Orta Avrupada ise vaziyet iyıye doğru gitmekle beraber çok durgundur. Avrupanın haricinde, bilhassa ham madde yetiştiren cenub Amerikasında, Ingiltere müstemlekelerınde ve Afrikada kalkınma çok iyi hissedilecek kadar hızlıdır. Şarkta Hindistan ve Japonyada vaziyet hiç te fena addolunamaz. Şu hale göre alelumum yeryüzünde ekonomik kalkınma işaretleri vuzuhla görülecek bir hal arzediyor demektir. Bu neticeyi almak için başvurulan tedbirler arasında, muayyen bazı eşyanm gayrimütenasib surette istihsalinin önüne geçilmış olması ve eldeki stokların da imha edilmiş bulunması vardır. Bu yolda ilerileyiş bazı esbab ve avamil dolayısile zaman zaman yavaşlamış, zaman zaman durmuş ve tekrar hızını almış olması bizi ümidleştirecek mahiyette değildir. Yavaş olsa da ilerileyiş hissedilecek kadar seridir. Harb tehlikeleri ve uluslar arasında gerginlik :'»:^'lBrj b er taraf edilmiş oldugunu farzederek bir nazariye yürütecek olsak yeryüzündeki itimadsızlık ve emniyetsizlik amillerini evvelâ Amerika Bu pek büyük, duyulmamış, gö rülmemiş birşey olacak, Mike... O bir iş ki yklnız tabiye ile, onun sayesinde başanlacak. Mike ben bunu sizin gözlerinizin önünde yapacağım. Genc kız bu sözleri söyliyerek ayağa kalktı. Mike: Görelim, Kat! dedi. Sabırsızlıkla bekliyorum. Bu her ikimiz için de büyük bir maceıa olacaktır. Zaferi kazanacağıma emniyetim var. Eğer ben kazanırsam artık beni yenecek polis müfettişi bulunmadığına kani olacağım. Siz kazanırsamz hakkettiğim akıbete kavuşacağım, Mike mukabele etmedi. Genc kız devam ediyordu; Kolumdan sürükliyerek beni hapısaneye soktuğunuzu görür gibi oluyorum. İşte mahkemede şahidler mevkiindesiniz. Şapkanız dizlerinizin üstünde. Ben de suçlu mevkiinde gözlerim yaş dolu otu ruyorum. Benim halime acıyarak bakıMike homurdandı: Temsil talebesi Şimdiye kadar temsil şubesi okuluna kaydolunanlar ezberledıkleri parçaları o kumak üzere 10 tem«*re 1935 çarşamba günü saat 17 de Alayköşküne çağınl maktadır. Satılık deniz motörü 8 kişüık spor ve saatte 10 mil sürate malik bir motör çok u«uz fiatle satı lıktır. İstiyenler gazetemiz tahrir heyetinde Rüştüye müracaat edebilirler. nm vaziyetinde, sonra da altm blokuna dahil memleketlerde ve en nihayet te Almanyada aramak lâzımdır. Amerikadaki mahsus bir kalkınma süratle dünyanın her tarafında akisler uyandıracaktır. Altın esasını muhafaza eden devletlerin diğer paralara ve bilhassa kâğıd paraya nisbetle her zaman için tehdidkâr vaziyetleri de iktısadî kalkınmayı gerileten bir amildir. Almanyanın da uluslar arasındaki ekonomik birleşikliğe küskün vaziyeti, şimdiki kalkınma üzerinde müessir amıl n ler arasında bulunuyor. Para işlerinin tanzim edilmesile mil « letler arasındaki mübadele sahasının şimdikinden çok genişliyeceği muhakkak olmakla beraber deprasyondan evvelki halinı alması uzunca bir zamana müte * vakkıftır. Hatta bunu bir daha görmiyeceğimizi' bile iddia edenler de vardır. Mıiletler arasındaki şimdiki ticaret uzlaşmalan, bilâhare büyüyerek dal budak salacak ve beynelmilel ticarete yol açıcılık vazifesini görecektir. Harb yahud çok cezrî amiller engel olmadıkça dünya bu yılı, 1934 ten daha yüksek bir refah seviyesine kavuşmuş olarak geçirecektir. Bununla beraber ekonomik bünyedeki noksanlar henüz ortadan kalkmış değildir. Bunların tanzimi için şahsî teşebbüsle sosyalizasyon ara sındaki anlaşamamazhğın hal ve faslı ve başka esaslar üzerine istinad ettirilmesi lâzım geliyor ki henüz bu hususta ümide düşmek zamanı gelmemiştir. İleride ekonomik kalkınmayı gerile • tecek sebebler çıkmadığı takdirde yeryüzünün yavaş ta olsa ekonomik bakımdan iyiye doğru gitmekte olduğu muhakkaktır. Türkçeye çeviren: NÜZHET ABBAS (Arkan var) eş'arını da bulursunuz! dedi. Eviniz nekadar rahat! Sizin ancak böyle bir apartımanda oturabileceğinizi düşünürdüm. Genc kız cildi yaldızlı ve armalı kalın bir kitabı göstererek ilâve etti: ~r Oo... Oo.... Siz de amcamın tahsil ettiği üniversitede okumuşsunuz. Tabiî değil mi ya... Zehir ve panzehir ayni menşeden. Amcam hakkında niçin böyle fena fikirler besliyorsunuz. O bir marizdir. Kanuna karşı gelmek onda marazdır. Ya sizde?.. Merak mı diyelim? Genç kız elindeki kitabı yerine bırakü, sonra Mikeye dönerek: Siz bunu anlıyamazsmız, dedi. Bir plân hazırlamak, onu mevkii tatbika koymak... Birçok kâğıdları yazı ile doldurmak. Sonra bunun neticesi binlerce, on binlerce liranın elden ele geçtiğini görmek, insanlann uzun uzun seyahat ler yaptığını bilmek, hususî trenlerin hafazan: Tercüme eden: Edgar Vallas rekete geçtiklerini, telgraf makinelerinin ömer Fehmi Başkut mütemadiyen işlediğini gözönüne getir Mike biraz hiddetle: Arayın, bir tarafta Browaingin mek, düzinelerle polis müfettişinia 20 (Arkan vat)