26 Haziran 1939 CUMHURfSTET Adolf Hitlerin Hayatı Harb yıllarında cephe gerisi, Berlin ve 22 Ticaretin gayrimeşru çocuğu Habeş Prensi Lic Yassu IBUGUN DEBU.J Patlıcan zehirlenerek öldürüldü Meneligin torunu 3000 metro yüksekteki demir kafesinde elim ve korkunc bir hayat geçirmîştl 79 sene zindandan sonra Size bir hikâye anlatayım: îzmirin Cuma ovasında Zeynelâbidin isminde bir adam varmış. Bu adamcağızm 50,000 kilo üzüm veren 20,000 lira Roma 23 hazi değerinde bir bağile birçok emlâki varran (Hususî) • dır. Bu bağ küçücük değildir. Her yıl Fransız gazetelerinyüzlerce çapacı burada çalışır, ekmek pade okunduğuna gö rası kazanırlar. re Habeş împara toru, şahsî serve Gel zaman, git zaman Zeynelâbidinin Hitlerin yarası ağır değildi. Birkaç] «Nerede kaldı mubarek? Bir çıksa da tini teşkil eden 30( şleri bozulur. Sıddika i«minde bir kaciına gene yüzünü görsek!» diye hasretini çegün içinde şimendiferle seyahat ede mılyonu Fransn 7900 lira borclanır. Ödeme günü çatar kerler. bilecek hale gelince, onu Liyejden, Kobankalanna yatır gelir. Fakat 20,000 liralık malın sahibi lonyden. Renden ve Rurdan artık bir mıştır. Patlıcan yaz mevsiminin özgülerinden J bu parayı ödiyemez. îcra sıkıştınr. Zeyana vatan gibi sevmeğe başladığı bu biridir. Patlıcansız yaz olmaz. O, bir deGene bu gazete yerlerden geçen bir tren, Boelitze ge nelâbidin su fıçısı içinde susuzluktan bu ler, Menelikin ka f» meydana çıktı mıydı evlere neşe, a< tirdi. Orada. temiz bir yatakta yatmak nalmış bir hale gelir.. ğ» hk»* *9rh Biribirinden hoş adlaıla nunî vari«i Lic Yas saadetine nihayet nail oldu. Etrafında, •anfenV»dar türlü yemeği yapılır. însanlann iyisi de, kötüsü de vardır... sunun, derece dere kimi iyi olmuş, kimi hâlâ hasta, yatakEski zaman hünkârları onu beğenmiş.. Giinlerden bir gün İzmirden bir mües ce verilen uyuşturu larda. şezlonglarda uzanmış; şık, züppe cu ilâclarla zehir « Imam ona bayılmıştır. Salatasına, doli sesenin direktörü Cuma ovasına gelir. birçok askerler vardı. Yeni gelen Hit lenmek sureLic Yasstmuti 19 yd içinde çurSduğü masına, silkmesine, oturtmasına, karnıyai Zeynelâbidini bulur, ona yardıma gelleri tepeden tırnağa süzdüler. Bun tile, bundan altı ay nğına, çöpkebabına, turşusuna, türlüsüne, ve zehirlendiği demir kafes lar, Berlinli, Dresdenli, Hamburglu i j diğini söyler. evvel ölmüş olduğunu yazıyorlar. Muhafızm dışan ile ihtılât edebilmesı hasıh hiçbir çeşidine doyum olmaz. diler. Bu adamlar, ordudan, hafif bir j *** Lic Yassu nasıl öldü: için, iner kalkar bir köprü vardı. Mahpus Bol yoğurtla, yahud ki sirkeli tara lisanla bahsediyorlar, harbin, artık faz! lnsanların iyisi vardır amma, ta uzakMenelikin torunu *lan ve onun kurdu imparator, işte bu kafese konuldu ve ö torla kızartması icin «yasak savar!» derla sürdüğünden şikâyet ediyorlardı. , lardan kalkıp Hızır gibi imdada yetışe ğu hanedanın varisi olmak iddiasını gü Iünciye kadar, halk, kendisini hâlâ ora ler. Gerçektir: Kilerinden pathcanı ekHitler, acaib birer asker telâkki et cek melâike surath insanlan biz masaüar den Lic Yassu, yirmi senedenberi içinde da zannettıği için, ölümünden sonraya sık etmiyen evlerde, ansızın gelen misa tiği bu adamların, yasağa rağmen si fire karşı küçük düşülmez. gara içtiklerini, kadmlardan mektub da duyarız. Zeynelâbidin, bunların yer yaşadığı Garamulata zindanında ölmüş kadar, bu kafeste oturdu. tür. Daha doğrusu, altı ay evvel vuku Lic Yassu, bu havaî zindanın pencelar aldıklarını, Şarlonun filminden bahHalkın pathcana düşkünlüğüne, muyüzünde yaşadığına inanmış, aralannda bulan ölüm daha yeni şayi olmuştur. resinden, vaktile Tafariyi koğmak iste habbetine bakın ki, büyük kolera zaırasettiklerini, iş yapmaktan demvurduk Hitlerin hastanede yaralı arkabir anlaşma yapmışlar. Hızır aleyhisse daslarile alınmış bir resmi Birkaç aydanberi, İmparator Negü dişi Harrar vilâyetinin tabiî güzellikle larını, bir dakikalık alçaklığı ölümün mnda, şarbaylıkça yasak edildiği halde, ebediliğine tercih ettiklerini görüyor kes, kazanılacak bir ideal olmadıktan lâm faiz almıyacak.. Alır mı hiç?.. Yal sün bazı hareketleri meselâ son günlerde rini sevrediyordu. gezgin zerzevatçılar, pathcanı: «Ondan sonra, cephelerde bu kadar insana kıy nız borclu bağının, bahçesinin dört yıllık Harrara yaptığı seyahat ve orada uzun du. Çobanın getirdiği haber da var!» diye, gizli gizli, müşteriye pt? İçlerinde, kadına lüzum kalmadan manın günah olduğunu söylüyor, ve hu gelirile bu borcu ödiyecek. Bu peygam müddet oturuşu şaşılacak bir şeydi. Ebedî bir bahar ortasında, tabiatin keş çekerlermiş. zührevî hastalığa yakalanmak için a susile, bütün bir dünyaya karşı meydan berane fedakârlığa borclu hayran.. Asla Mahpus imparator hayatta bulunsaydı, bütün güzelliklerini seyrederek; içinden Patlıcan Istanbulun tarihine de geç • Negüs uzun müddet payitahtından ayrıl asla çıkamıyacağını bildiği bir kafeste çıktan açığa ilâc tarif edenler, ıstırablı okumak mecburiyeti herkesin cesare nı kafese sokan avcı da mağrur. miştir. Itfaiye ıslah edilerek bugünku hamağa asla cesaret edemezdi. *** olmakla beraber. cephenin manasız vah tini kırıyordu. kapalı yaşamak, Lic Yassu için, karanlık lini buluncıya kadar, bu şehri kasıp kaHitler çok müteessirdi. Nekahet haşetlerinin hepsine müreccah bularak Ufacık bir sebebin, bir ihtilâl doğur bir zindanda yaşamaktan daha fecidi. vuran büyük yangınlardan çoğunda patHikâye burada bitmiyor. Aslan avcısı, sakatlık şekilleri tavsiye edenler vardı. linden istifade ederek eğleneceği yer bu defa Bayan Sıddıkaya 7900 liraya ması ihtimali olan böyle bir zamanda ge Ancak papazlar tarafından bilinen bir lıcanm eğer denilebilirse parmağı varBu hastalar, illet ve yara hususunda de insanlardan kaçıyor, sinemaya git karşı, 6000 lira peşin vermek şartile bir lip çatan bu ölüm, Negüsü büyük bir takım uyuşturucu ilâclar, zehirli otlardan dır. Bu derece zalim ve hain, bu kadaı adeta rekabet halinde idiler. Kimisi, miyor, lâkayd ve tuvaletli kadmları yükten kurtarmıştır. yapılma içkilerle, mahpusun yavaş yavaş netameli olduğu halde, ve belki de buanlaşma yapıyor, 7900 liralık sened alır elini, bir dikenlitel şebekesi içinde sür gördükçe nefret duyuyor, bütün vak Lic Yassu e\ velce bir defa zindan hem vücudü, hem iradesi uyuşturuluyor, nun için, o, itibarının zerresini bile kayterek yaraladığını iftiharla anlatıyor, tini yeis içinde, yapyalnız geçiriyordu. yor... Zeynelâbidinin haberi olmadan dan kaçmış ve tahtı ele geçirmesine ra aheste aheste öldürülüyordu. betmemiştir. kimisi ayağının baş parmağını bıçakla Fakat en ziyade Berline kızıyordu. Bu 1900 lirayı da deve yapıyor. mak kalmıştı. Negüs bu hâdiseyi düşünFakat, bu ilâcların verdiği uyuşuklukBilâkis, son zamanlarda bu itibann Gel zaman, git zaman Zeynelâbidin dükçe korkuyordu. kestiğini söylüyor, beriki barsak has payitahtta, Prusya bir türlü hâkim o tan bazan uyanan Lic Yassu etrafında daha da arttığını görüyoruz. Patlıcan, lamıyordu. Hitler, akşamları, hastane borcunu ödiyemiyor. 20,000 lira değerntalığına yakalandığı için seviniyordu. Sonra, hayreti celbeden bir nokta da, kileri korkutacak kadar zekâ gösteriyorgeliri bol bir İngiliz lordu, yahud ki biı deki bağı, bahçe&i gittikten sonra Hızır Lic Yassunun Cibutiye sığınmış olan Velhasıl, hepsi, cephe gerisinde kala ye yeis ve elem içinde dönüyordu. du. Amerikah milyarder gibi, ta buradan kalBirkaç gün sonra, Bevyeraya sevke aleyhisselâma 12,000 lira da borclu çıcak birer sebeb bulmuşlardı. Kahra oğlu gene Menelıki, Fransa hımayesını Memlekette işitilen muharebe haber kıp, Almanyaya, Fransaya, Baltık memmanlar, çamur içinde yüzüyor; alçak dileceği haberıni alınca bunu bir kur kıyor... Köylünün ısrarile iş şjmdi hak terketmeğe sürüklemek için yapılan te leri, imparatorun etrafında tam bir mah leketlerine gezmeğe, serinlemeğe gidiyor. tuluş haberi gıbi sevincle karşıladı. An yerinde. lar. konfor içinde yaşıyordu! sebbüslerdir. Belki de, öbür dünyada remiyet muhafaza edilmesi yolundaki Hem de vapur, tren gibi adi, köhne na*** Cephede on beş av çarpıştıktan son halt istasyonundan trene binip te Berbabasına kavuşturmak tasavvurunda bu emirlerine rağmen, bu kafesten sızdı ve kil vasıtalarına tenezzül etmiyor da, uça"ra yaralanan bir asker, burada, bu a linden ayrıldığı zaman, adeta bir tımarKıssadan hisse: lunuluyordu. mahpusun kulağına kadar gitti. ğa bınıyor. duydu. dflmlara Harbin çcrcfındcn, Alman or haneden kutuluyormuş hissmi Bütün bağı, bahçesi, toprağı olan köyHavada bir zindan Bir gece, uzaklardan geldiği toz top Hey gidi günler, hey! Düsünüyorum dusunun kahramanlığından bahsederse Fakat, onu, daha acı bir inkisarıhayal lü, küçük iş sahıbi, mütekaid. dul kadm, etrafta umumî bir kahkaha kopacağı bekhyordu. Ailesi olmadığı için, kendiAvrupada, Lic Yassuyu pek az tanı rak içindeki kıyafetinden anlasılan ihti da, bir patlıcan kadar olamadım!.. parasız adam hep murabahadan şikâ na, belki zabitlerin bile kendisıle alay si alay karagâhma daha yakın olsun diyan vardır. Lic Yassu, Ras Mikaelin oğ var bir çoban, mahpese yaklaştı ve orada Ercümend Ekrem TALU yetçıdırler. Murabaha, serbest ticaretin edeceklerine şüphe yoktu. ye Münihte bir hastaneye gönderiyorluydu, Anası, Menelikin Şargardi ismin kaval çalmağa başladı. Kavalın, yüreğe gayrimeşru çocuğudur. Kanunlar bu gayİlkönce, Hitler de, onlarla beraber lardı. deki kızıydı. ezginlik veren hüzünlü nağmeleri, mahrimeşru çocuğun doğmasına, ya$amas;na gülmeğe, işi alaya vurmağa karar ver Münihte, vaziyet daha fena ve ma Ras Mikael aslen Yemenli idi. Oğlu pus imparatorun kulağına kadar irişti. Halkevinin hayırlı bir kararı izin vermezler... Fakat namussuz anası, di. Gitgide bu konuşulan sözlerden ve neviyat, hertürlü tahminin aşağısında Dün Halkevi soysal yardım şubesi her sene bir sürü evlâd yetistirir. Bunlar nun, «Krallar kralı» tahtını kaybetmesine Kaval sustuktan sonra ihtiyar çoban yalbu adamların ruhî haletinden iğrenme idi. Bütün Bavyera, artık harbden ve sebeb oln islâmlığa avdet hâdisesi, belki nız onun anlıyabileceği bir dille şarkı söy toplanarak çok hayırlı bir karar vermişserpilir, büyürler... Murabahacılar, faiz ğe başladı. Almanya hesabına, bu hal Prusyadan yaka silkiyordu. ciler bu günah çocuğunun ebeleridirler.. de bu Yemenlilık ile alâkadardır. Lic lemeğe başladı. îşte bu şarkı, mahpus tir. Bu karara göre Galatasarayda 18 Salonlarda, dairelerde, tiyatrolarda lerden acı duyuyor ve bu hastancder Yassu 1916 dan itibaren hapse sokuldu, temmuzda açılacak olan Yerli Mallar ve meyhanelerde, hulâsa her tarafta Murabaha denilen bu gayrimeşru çocu fakat, âdetin hılâfına olarak, kendisine hükümdara, memleketin maruz bulundu Sergisinde geçen yıl olduğu gibi bu yıl bir an evvel çıkıp gitmek istiyordu. Taburcu edildiği gün, daha tamami sulhtan bahsedılıyor, burada da Müt ğun doğumuna mâni olmak için anasile, insanca muamele ediliyordu. Buna sebeb ğu tehlikeyi anlatmıştı. da yoksul kadınların el işlerini satmak le iyi olmamıştı; dostu Rudolf Hessin tefiklerin yaptıklan propagandanın te ebelerini kısırlastırmak lâzım... Muhafızlar, mahpusun bilmemesi lâ 5uretile, bu yüzden geçimlerini temın ede, İmparatoriçe Zaoditunun ve şimdiki SABlHA ZEKERlYYA «Hitler, bu itibarla da tertemizdir....> siri kendini gösteriyordu. Kıtlık, buraImparatorun karısı Vazeru Manenin hi zım gelen herşeyi öğrenmiş olduğunu hay den fakir kadınlara yardım edilecektir. da, Berlindekinden de fazla idi. Yiye diye mahiyetini esrarengiz bir şekilde ret ve korku ile gördüler. Bir müddet Bu gibi yoksul kadınlar işledikleri ışleri mayeleridir. anlatmak istediği müthiş yarası henüz cek satan dükkânların önünde halk sıra tinin kanını, bir örümcek gibi, aheste Bununla beraber, onu tahttan indiren sonra da, Lic Yassu, garib bir hastalığa yarından itibaren Halkevine getirmeğe beklivordu. Fransanm, ismi işitilmemiş aheste emivordu. Harb sosvetesi ismi kapanıyordu. başhyacaklardır. Bundan başka Şişli, Tafari, onun ölümünü, daha doğrusu bu tutularak öldü. Başka bir zaman olsaydı, Berlinin bir köşesinde, Alman kıt'alarının yeni \ verilen sosyetelerin güttükleri sistem Beyoğlu, Üsküdar, Kadıköy, Beşıkta; ' gibi işlerde tatbık edilen bayağı ve vahArtık, hapısanenın köprüsünden pa manzarası onu hayran bırakırdı. Fakat bir zafer daha kazandığı haberine. halk, sayesinde, spekülâsyoncular, ulusal ve ve Şehremininde oturanlar bulunduklan pazlardan başka kimse geçmiyordu. Hizserbest ekonomive son darbevi vuracak şi tarzda öldürüJmesini istemiyordu. şimdi, Hitler, eşyadan ziyade hâdisele omuz sılkmekle mukabele ediyordu. mahallin Halke\ine müracaat ederek Ras Kassanın yanında uzun müddet metcilere varıncıya kadar herkes, hapiHayatlarını, cephelerin ileri hatların mükemmel bir vasıta bulmuş oldular. re ehemmiyet veriyordu. eşyalarını verebıleceklerdir. Sevinc içinde, Berlin istasyonlarından da feda edecek kadar cesaret gösteren 19161917 kısmdan itibaren, Alman muhafaza altında bulundurulan Lic sanedekı müthiş esrarın dışan sızmaması Temsil heyetine gireceklere birine indiği zaman, ilk işi birkaç ga lere budala gözile bakıyorlardı. Leva mallarının hemen hepsi üzerinde, Ya Yassu, tahtı tekrar ele geçirmek derece icin hapsedılmişti. İstanbul Halkevinden: zete almak oldu. Bunları heyecanla o zım, cepane ambarları. sevkivat, fabri hudi fınansı, kontrolünü tatbika baş lerine geldjği Gudar isyanından sonra, Harrar vilâyetine gönderildi. 1 Temsil şubemizde amatör olarak kumağa başladı, fakat yazılar, içine yeis kalar, Yahudilerin ellerinde idi. lamıştı.» 70 yat yandı yetiştirilmek üzere bayan ve baylardan Ora halkı Habeş değildi ve kendisine düşürdü. Alman gazetecilerinin, sulh Zengin burjuva çocukları olan bu aHer işittiğinden ve her şüphelendi Fortlaunder Dale (Florida) 25 (A. öğrenici (talebe) ahnacaktır. tan bahsetmelerini, sulh yapmak için damların indinde, harb herşevden ev ğinden artık iğrenen Hitlerin bir tek bir mabud hürmeti gösterilmesi tehlikesi A.) Pilkington yat havuzunda çıkan 2 Alınacak öğrenicilerin orta okutam münasib zaman olduğu, fırsatı ka vel «iş» ti. Bunların içinde, felâketi pa çaresi kalmıştı: Şairler gibi insanlardan yoktu. Garamulata dağı, yüksek yayla bir yangın 70 yatın harab olmasına se lu bitirmiş olmaları gerektir. çırmamak lâzım geldiği yolundaki söz raya çevirmeğe çalışan murabahacılar uzaklaşmak, kendme gizli bir âlem ha lar üzerinde, vahşi ve sarp volkanlı bir 3 Yoklama sonunda alınacak ba • topraktan ibaret, 3000 metrodan yük beb olmuştur. Hasrrat bir milyon dolada vardı ve bütün bu adamlar, askerlik zırlamak ve gizli kapalı yaşamak! lerini doğru bulmuyordu. ra yükselmektedir. Bir kişi yanmıştır. Bir yanlara ayda (15 ten 30) liraya ve bayDemek ki artık orduya itimad kal vazifelerini yaptıklan iddiasile ve ar Eskiden de. yeislerini okumakla gi seklikte bir dağdır. lara (5 ten 15) liraya kadar yol parası Bu daem, etrafı kayalıklarla çevrili, kişi de ölüm halindedir. mamıştı. Kahvelerde, tramvaylarda, u kalarında taşıdıkları üniformaya güve derebildiğini hatırlıyarak tekrar kitabda verilecektir. '• lara daldı ve bu sefer Niçeyi, Kantı, tabiî bir düzlük teşkil eden noktasına, mumî j'erlerde, bizzat zabitler harb a nerek imtiyazlar istiyorlardı. « Hitler, Vivanadanberi yüreğinde kök Fihteyi hatmetti. Kendi kendine, ya beher cephesi 20 metro uzunluğunda, de m leyhinde fikirler yürütüyorlardı. 4 Yazılmak istiyenlerin her gün Hiç kimse bu hallere itiraz etmiyor, leşen Yahudi aleyhtarlığile şu sözleri bancı diller öğrenmeğe de çalıştı, fakat mirden ve tahtadan, koca bir kafes yapCağaloğlunda Halkevi merkez direk • muvaffak olamadı. tılar ve bunun üstünü, bir nevi büyülü su törlüğüne baş vurarak isimlerini deftemodellerini elden çıkarıvor hatta şikâyetçi ve kısmen aç olan halk yazıyor: (Arkası var) re geçirtmeleri bildirilir. ıle vueurulmus kırmızı balcıkla sıvadılar. bu fikirlere taraftar görünüyordu. Her| «Artık Yahudi milleti, Alman mille Münihin manzarası Hitleri iğrendirmişti Avusturya ordusuna iltihakı reddetti. Gene cepheye gitmek için can atıyordu. Nihayet muradına kavuştu, fakat artık ordu da içinden bozulmuştu atlıcan diyip te geçmeyin: O ne kıymetli şeydir. bilir misiniz? Biz burada ona sebze deriz, Avrupada meyvadan sayarlar. Bazı büyük şehirlerdeki dükkân camekânlannda onu, yeni doğmus. kibar çocuklan gibi, larif kutular içerisinde, pamuklarla kundaklanmış, yatıyor görürsünüz. Patlıcanm, modası değişmez, mor kadifeden göz alıcı, gönül avlayıçı es\abi vardır. Kadınlar: 1 STANGALİ MODA E V i 'Cumhuriyat,,in bölemi: 40 Bu Gönül Sevdi Yazan: Ercümend Ekrem Taiu Apartıman kapısını gündelikçi ka dın açtı. Bay ile bayan buradalar.. Buyurun! dedi. Bay Kadri'. Peki! diye cevab verdi. Fakat mümkünse, yalnız bayla görüşmek isterim. Haber vermeğe giden kadmın peşi sıra, salona doğru giderken, karşısına Ferdi çıktı. Şapkası başında, evden çıkmağa hazırlanıyordu. Ferdi, Bay Kadriyi förünce, canınm «ıkgınlığını belli eden bir işmizazla beraber zoraki bir hüsnü kabuj gösterip: Talihsiz bir adamım, dostum! dedi. Seni o kadar göreceğim gelmişti ki.. Fakat bir yere kadar gitmeğe mecbumm. Kusura bakma. Karım burada.. Onunla güzel güzel oturursunuz. Lâkın ben bılhassa senınle görüşmeğe gelmistim. Beni iki dakikacık dinliyemez misin? Dört dakika da dinlerim, ama, daha ziyadesine imkân yok. Çabuk söyle: Ne istiyorsun bakalım? Şeyi soracaktım... Cümleyi Ferdi tamamladı: Sosyeteye dönüp dönmiyeceğimi, değil mi?. Buna imkân yokrur, azızim. Bundan sonra ben, kendi gemimi gene kendim kullanmağa karar verdim. Ve, yanıbaşlarında dikilen gündelikçi kadına dönerek, Ferdi: Bayana haber ver.. dedi. Misafir bey kendisini görmeğe gelmiş! Bay Kadri ne yapacağını şaşırmışb. Mırıldandı: Tabiî, »eni sosyeteye dön diye zorlıyacak kimse yok. Ben, her ihtimale kar§ı, şöyle bir teşebbüste bulunmuştum. Eksik olma, dostum! Hem 3ana bir teşekkür daha borçluyum. Ben burada yokken, fırsat bu fırsattır deyip te karıma beni çekiştirmemişsin. Aferin! Arkadaşlık böyle olur. Her ne ise: Gittim.. Geldım.. Dünya da bu yüzden, çok şükür, altüst olmadı. Lâzım olan da bu! Evet. Çift gidip, çift gelmek, insana böyle neşe verir. Ferdi atıldı: Ne biliyorsun? Bay Kadri omuz silkti. Oh! Bu kadarını anlamak ta güç şey mi, sanki? dedi. Bana: «Zekisin!» diyen sen değil miydin? Ömür adamsın be Kadri! Ömür değilim.. Sadece insanlan tanımak hassasını haizim; o kadar! Senin her türlü harekâtına, ef'aline karşı büsbütün lâkaydim artık. Sen de öyle istemiyor muydun, zaten? Bu istihza edici sözler, bu garib başlangıç Ferdiyi kuşkulandırıyordu. Birdenbire: Ayşenin ayak sesini duyuyorum.. Galiba geliyor; dedi. Bana söyliyeceğin bu kadar mı idi? Öyle ise Allaha ısmar)adık. Yalnız bir şeye yanıyorum. Ne zaman evime gelsen, ben sokağa çıkmak mecburiyetinde kahyorum. Görüşemijoruz.. İn'îan olsun, buna gerçekten müteessifim. Yakında gene buluşuruz inşaliah! A'ısıklık saika«ile uzattığı eli, Bay Kadri de gene alışıklık saikasile aldı, sıktı. Bu aralık tatlı bir ses: Geldiğinize ne memnun oHum! dedi. Arkasına bakmadan odadan cıkıp giden Ferdi ile artık alâkadar olı/nyan Bay Kadri, döndü, baktı. Ayşeyi karşısında gördü. Önce biraz sersemler gibi oldu. Dev adımlarile uzaklaşan mazi ile gene dev adımlarile yakınlasmakta olan mes'ud istikbalin biribirine karışan zıd tesirlerinin içine dalmıştı. Sonra, kadınm şu sözleri söylemekte olduğunu farketti: Bilseniz, sizi ne büyük bir iştiyakla bekliyordum! Bay Kadri sıtmaya tutulmuş gibi titriyordu. Ayşe: Neniz var?.. Ne oluyorsunuz? Hasta mısınız? diye sordu. Kâske hasta olsaydı! Siması büsbü tün de&ismisti. Kırk sekiz saatin içerisinde, yüzünü buruşturan, gözlerini çökerten, dudaklannı solduran, sesini kısan garib bir istihaleden geçmişti. Hayır! dedi. Hasta, filân değilim. Belki yorgunum, o kadar. Son defa buluştuğumuzdan beri o kadar hâdiseler geçti ki! Ayşe oturmuştu. Lâkırdı etmekte güçlük çektiği belli oluyordu. Fırtma dindiği halde, el'an titriyen bir mum alevi gibi idi. Neredeyse, sönecek gibi geüyordu. Bay Kadri, kendisini uzun bir bakışla kuşattı. Titriyen dudaklarile: Evet! Çok.. Pek çok hâdiseîer geçti.. Tahmin edemiyeceğiniz kadar. Ayşe, anî bir merakla soıdu: Ne demek istiyorsunuz ? Birazdan söylerim.. Ehemmiyetsız şeyler zaten. Sizden fazla bana taaliük eder. Ayse: •% , Ben de çok üzüldüm.. dedi. Gördünüz mü? Asıl önemli olaı bu. Yook! Benimki de gelip geçid şeylerden. Müsterih olun. Susmuslardı. Fakat havada, iki taraflı bir endişe hâkimdi. Bay Kadri, söze başladı: Ayşe!. Kadıncağız ürperdi. Bay Kadrinir kendisini böyle, ilk defa olarak, adile çağırmasından münfail olmamış, daha ziyade korkmuştu. Bay Kadri özür dilemek istiyen bir jestle: Size, sadece isminizle hitab edişime şaşmayınız.. dedi. Sizi düşündükçe, hep böyle hitab ederim. Bu sefer size çok vahim birşey haber vereceğim. Aysenin yüzünde korku belirmişti. Ben vahim şeylerden korkarım!. Karşılığını verdi. Her vahim olan şey korkunc değildir. Bazılarından saadet doğabilir. Bir kaç gündenberidir, benim, sizın saadetiniz için çalıştığıma vâkıf mısınız, Ayşe? (Arkası var)