CUMHURfYET ^ • ™ ^ ~ ^ ~ ~ " ' ^ • /S6 Hazîran 1935 Türklerle Sungü Süngüye No. 227 A. DAVER Çanakkalede Dikkatler İstanbul için Adada çiçek bayramt yapıldı. Adalılar çalıstyor. Boğaziçini Güzellestirme kuruma da işe başlı • yacak.. Yalnız bu çalısmalardan anhyoruz ki biz istanbulu bütün görmeğe alışamadık. istanbul ne Boğaziçi ne de yalnız Adalar ve diğer yerlerdir. İstanbul bugün dünden ve evvelki gunden daha çok birbirine yakın ve tek bir parçadtr. Evimiz, işimiz ve dolaşmamızt düsünürsek bu tek parça /• tanbul daha iyi belirir. Boğazı yaU mz Boğazlılartn düşünmesi, yal ntz Şirketi Hayriyenin tedbiri güzelleştiremez. Tam bir son istiyor*ak; istanbulu bütünlüğile güzel leştirmek, yolculuğu kolaylaşttr mak, hayatı daha düzgün ve te miz bir hale koymak için (Istan bulu Diriltme kurumu) adile tek bir kuruma temel atmamızt gene aöylemekten vazgeçemiyeceğim. Sözün gelişi Şirketi Hayriye yalnız Boğazın şirketi olduğunu düsünürse Boğazdan Kadıköyüne gidecek bir yurddaş ister istemez koprüye gelecek ve aradan uzun bir vakit geçtikten sonra Kadıköyüne gidecektir. Bu kolayhk m« dtr? Böyle yoktan yere uzayan ve uzatılan bunun gibi yolculuklar istanbul için ve dediğimiz gibi bütün parçalart için bir zarardır. örnek olarak bunu söyledik. Böy~ le birçok çaprasık gidip gelmeler ve hayatı köşe, feöse çalışan ku rumlar değil bütün İstanbulu g'6 • ren ve çalışan kurumlar düzelte • bilir. Diğer çaprasık işler için de ayni düşünceyi tekrarlıyabiliriz. Türk kızlarını hayata RADYO hazırlıyan san'at yuvası aksarnki program J ÎSTANBUL: ^ 18,30 jimnastik Azade Tarcan 18,50 fransızca ders 19,10 dans musikisi (plâk) 19,40 haberler 19,5ü Halide monoloğ 20,10 konferans 20,30 stüdyo orkestrası konseri 21 radyo caz ve tango orkestralan, (Beybi) 21,30 son ha berler, borsalar 21.40 Muhittin Sadıi viyolonist, viyolonsel solo 22 Dİâk neş» riyatı. VÎYANA: 17,10 gramofon 18,05 konuşmalar 18,35 konser 19 konuşmalar 21,15 ulusal yayın 20,35 şarkılar ve opera şarkılan 21,15 Viyana hikâyeleri 22,05 filarmonik konser 23.05 haberler 23.15 konserin devamı 23,45 gramofon24:25 konuşma 24,40 eğlenceli konser. BERLÎN: 17,35 eğlenceli sahneler 19.05 şan ve orkestra konseri 20,05 bir spor alanını ziyaret 20.25 musiki şakaları 20,45 günün akisleri 21,05 haberler 21,20 Hamburgdan nakil 21,50 konser: Çaykofskinin eserleri 23.05 haberler 23.35 Kolonyadan nakil. BTJDAPEŞTE: 18,05 salon orkestrası 18,50 konfe rans 19 20 opera orkestrası 20,35 edebî yaym 21.05 konser: Mozartın eserleri 22,55 haberler 23,15 piyano konseri 23,55 konferans 24,05 cazband takımı 1.10 haberler. Sergiden muhtdif köseler TULUZ: 20,05 eğlenceli sahneler 20,25 muK Çapadaki Selçuk Kız San'at mektebi çocuk elbiseleri, ipekli kadm işleri» brode telif sololar 20.50 operet şarkıları 21,20 okurlarının bir sene içerisinde yaptığı eliş ve nakışlar vardır. Dıkiş salonunda da birçok dikiş nü Viyana orkestrası 21,35 opera parça leri sergisi dün saat beşte açıldı. Sergi şu şekilde ayn ayn salonlara paylaştınlmış muneleri gösterilmiştir. Serginin düzel ları 22,05 radyo fantezisi 22,45 Çin tilme işini okulun resim öğretmeni Maz gene orkestrası 22,50 düetolar 23,05 ü: 1 Pedagojik salon. 2 Teknoloji sa har ^lazımın yaptığı plâna göre yapmış, •cGüneşler memleketi» piyesinden par • lonu. 3 Ev idaresi salonu. 4 Yemek lardır. Avrupada dekor işleri okumu} o çalar 23,25 askerî bando 23.50 şarkılar 24.05 dans musikisi 24,20 halk şarpişirmek salonu. 5 Moda salon\ı. t> Di lan bu genc çok muvaffak olmuştur. kıları 24,40 Arjantin orkestrası 24,50 kiş salonu. Moda salonundaki havuz ve duvar havaiyen gitareler 1,05 radyo fante Pedagojik salonda her sınıf okurunun larla sütunlar çok güzeldi. zisi 1,25 salon orkestras. bir sene içerisinde yaptığı tedris yollu işBu mektebin gayesi üçtür: Genc kızler gösterilmiş, yalnız son sınıf okurlan lara ortatahsil vermek, iyi bir ev kadını Nöbetçi eczaneler r nın atelyede sipariş üzerine çahşmış olma yetiştirmek, icabında hayatmı san'atile Bu gece nöbetçi olan eczaneler şun lanndan bu smıfa aid işlerin çoğu satıl kazanabilecek bir hale getirmek. lardır: mış olup büyük bir kısmı gelenlere göı Buraya ilk, orta ve lise okullannı biMehmed (Büyükada), Yusuf (Hey • terilememiştir. tiren her okur girebilir. Yalnız ilk okulayı beli), Ali Rıza (Sırkeci), Esad (Divan Teknoloji salonunda okurların ç.alıştı bitiren okur beş, orta ve lise okullannı ğı malzemenin ne suretle yetiştiği, nasıl bitirer^er de iki senede san'at öğrenerek yolu), Belkis (Kumkapı), H. Hulusl çalışıldığı ve değişik mensucatın birbirin okuladan çıkarlar. Okulanın geçen sene (Zeyrek), Ibrahım Halil (Sarachanebaden ne suretle ayırd edilmesi kabil oldu 90 talebesi varken bu sene 180 okuru var şı), Pertev (Aksaray), Rıdvan (Samatdır. Bu rakamlar mektebin gördüğü büyük ya), Nâzım (Topkapı), Suad (Kara ğu pek iyi gösterilmiştir. gümrük), Hılâl (Bakırköy), Vitali (FeEv idaresi salonunda talebenin temiz rağbeti anlatmağa kâfidir. npr), Yeni Türkiyp (Hasköv), Yeni TuOkulada yalnız son sınıf atelyede çalediği ve tamir ettiği elbiseler, ev ejjalaran (Kasımpaşa), Nail (Beşilçtaş), Kalışır ve \>u okurların yaptığı işler satıldığı n gösterilmiştir. raköy (Karaköy), Nargıleciyan (Şişlî Yemek pişirmek salonunda okurlann için gene kız daha mektebde iken para Safak sokağı), Dellâsoda (Taksim), yaptığı birçok pastalar ve konserveleT kazanmanın tadını tatmış ve hayata korkErtuğrul (Taksim), Y. Baronakyan cam kavanozlarla kutulara konarık çok madan girebilecek bir kudrette okulayı bi(Yenişehir), Sıhhat (Moda), Rifat (Karirmif oluyor. Genc kızlanmızı ve onlan temiz ve iyi bir şekilde gösterilmiştir. dıköy Pazar^'olu), îttihad (Üsküda» Moda salonunda son moda kostüm, bu kadar mükemmel yetiştiren muallimÇarşıboyu). iç çamaşjn, yastık, yatak takmni, şapka. lerini tebrik ederiz. Yeni projeyi görünce, Kiçnerin tahliyeyi imzalamamak hususundaki azmi bir kat daha arttı! ilİK Pent« horb tgrihinden Plânı hazırlıyan, kendi erkânıharbiye reisi deniz binbaşısı Rocer Keys iâi. rürkiye donanmasmda bulunmuş olan ^miral Vilyams ta bu plânı tasvib etmişK Bunlarla daimî bir ahenk içinde çalışmış, olan amiralin projeyi kolayca reddetmesi gücdü. Amiral yüksek bir karar verdı, Rocer Keysi, vaziyeti anlatmak üzcre Londraya gönderdi. 28 birinciteşrinde Londraya varan Keys plânın fsas fikriDi şöyle izah etti: Selçuk Kız mektebi talebesinin yıllık sergisi dün açıldı Zorlama plânı nasıldı? Sabahleyin erkenden iki filo, Çanakkale müstahkem mcvkiine baskm yapacaklar; üçüncü bir filo, bu iki filoya muzaheret edecektir. Birinci filo, elde mevcud en iyi 10 zırhlıdan, 10 muhribden ve mayin tarayıcı 8 şalopadan mürekkeb olacaktı. Bunlar Kepez torpil mmtakasıAmiral dö Robek Bin altından ve Boğazm içinden kaleleri Lakaza anlattı. Lakaz büyük bir şevk topa tutacaklardı. lkinci filo, 56 eski ve heyecanla kendisinin de 6 eski zırhlı rırhlıdan, 2 kruvazörden, 8 muhribden ile yardım edeceğini söyledi. Sıhhati boBnürekkeb olarak doğruca torpil mıntakazulmağa başhyan Amiral dö Robekin sma yürüyecekti. Mümkünse, bu Hloda, de 5 teşrinisanide îngiltereye avdet et! rırhlı zannolunacak surette kıyatetlerı mesine müsaade edıldi ve fakat Lord ideğiştirilmiş eski tüccar vapurlan da buKiçner gelinciye kadar Mundrosta kalfunacaktı. Torpil mıntakasından kurtuması bildirildi. !up geçen gemiler, derakab asıl ÇanakAmiral Çanakkaîeye denizden tükale ve Kilidbahir istihkâmlanna hücum cum projesi tatbik edıldigi takdirde, bu edeceklerdi. Bunlara duman perdesi vücude gebrmek üzere muhribler ve şalo hareketin mucib olacağı zayiattan sonra palar refakat edecekti. Bu gemiler Na elinde kalacak donanmanm Gelibolu yaradaki zincir maniasmı parçalamak, te nmadasmdaki ve Selânıkteki ordulan hieadüf edecekleri mayin gemilerini batır maye edemiyecek kadar zayıflamasından mak üzere ileri gideceklerdi. Bu esnada endişe ediyordu. Bu, mühim bir düşünce tnevcud bütün monitörlerden ve bir zırhlı idi. Çünkü Alman denizaltı gemileri şiİle bütün ağır kruvazörlerden mürekkeb malî Afrika sahillerinde pek büyük faCçüncü filo da, Çanakkale Boğazı dı aliyet göstermeğe başlamışlardı. Kiçner, Çanakkaleye geldiği vakit şından ağır toplarımn aşırma ateşlerile Çanakkale ve Kilidbahir kalelerini bom Türklerin Alman kıtaatı ve Alman topbardıman edecekti. Bu yardun saye lan tarafından takviye edilmedikçe, în«inde ikinci filonun hiç olmazsa, yarısı giliz ordusu için korkacak birşey olmanın salimen Nara burnu üzerindeki Pa dığmı görmüştü. Diğer taraftan donança limanına varacağı ümid edıüyordu. manm Marmaraya asla giremiyeceğini de Paşa limanına gelen bu gemiler, oradan görmüştü. Bunun üzerine tahliye fikrine Çanakkale ve Kilidbahir istihkâmlanna temayül etti; yalnız Çanakkaleden alıarkadan ates, edecekler, birinci filo da nacak ordunun îskenderun körfezinde önden ateş edecekti. r\ym zamanda ordu kullanılması çartile... Kiçner Mısırdaki da ya hakikî taarruz, yahud da Mr nüma iki fırka ve 3,000 süvari ile îskenderunyiş yaparak birinci ve üçüncü filolara, daki Ayas limanınm zaptını düşünüyor, .yardıma bataryalarile muavenet edecek sonra da Çanakkaledeki kuvvetleri heolursa muvaffakiyeün temini kuvvetle tıen geri alıp buraya göndermek istiümid edilebilirdi. yordu. Ingiliz Deniz Bakanlığı bu projenin Plânda, Marmaraya girmeğe muvakfak olacak harb gemilerini orada idare denizdeki hazırhklar bakımından en az edip beslemek ve Gelibolu yanmadasının iki üç ay sonra yapılacağı fıkrinde bubütün muvasala ve münakalesini müessir lundu. Kabinenin harb meclisi de Yujurette kesmek için de uzun tafsilât vardı. nanistanın vaziyetinden şüphe ve endişe • u proje çok cür'etkârane olmakla ettiği için bu teklifi kabule meyyal değildı. B berabcr muvaffakiyeti mağlubiyetin pen îngiliz büyük erkânıharbiyesi de Ayas çesinden kurtarabilecek tek çare idi. Ha ile îskenderun Türk demiryollannın iltirekata ordu da iştirak edeceğinden Ge sak noktası olduğu için Türklerin buraneral Monronun raporu gelinciye kadar ya çabuk asker yetiştireceklerini söyliyehiçbir karar verilmedi. Komodor Rocer rek, Kiçnerin fikrini re^detti ve ÇanakKeys harb meclisini ikna ettiği için 3 kaledeki kuvvetlerin Mısıra nakli ve ikinciteşrinde Monronun raporu kabul Mısınn müdafaasında kullanılmasv fikedilmedi. Bu projeyi görünce, Kiçnerin rinde bulundu. Bunun üzerine Kiçnerm tahliyeyi imzalamamak hususundaki azmı teklifini harb meclisi kabul etmedi. bir kat daha artb. Eğer, Deniz Bakanlığı projeyi kabul ederse Kiçner, Çanakkale kumandanlığmı tahliye aleyhtan General Birdvuda vermeğe hazırdı. Proje çok teknik olduğu için Bakanlar harb meclisi kat'î bir karar veremedi. İşte bundan sonradır ki Kiçnerin bizzat Şarka gidip siyasal ve süel vaziyeti yerinde tetkik ermesine karar verildi. V. ö. J 1 temmuz şenliği Deniz bayramı çok güzel olacak Fransızlar da 6 zırhlı ile yardım edecekler Komodor Keys, Paristen geçerken projeyi Fransız Deniz Bakanı Amiral Kabotaiın millî ellere geçmesini kutlulamak üzere 1 temmuzda yapılacak şenlıklerin ve törenin kara kısmı programı şöyle hazırlanmistır: 30 haziran akşami saat 21 de îstanbul radyo«unda 1 temmuzun tarihse! önemlıliği hakkında bir konferans verilecektir. 1 temmuz günü denizdeki bütün gemiler sancaklarla donanacak, alay sancagı olanlar bu sancagı, olmryanlar topuz çekeceklerdir. Karadaki deniz müesseselerile resmî daireler, Galata ve Beyazıd kuleleri donatılacaktır. O gün saat 11 de Taksim CumriuTİyet abidesine denizcıler tarafından törenle çelenk konulacaktır. Bu törewe bir deniz harb kıt'ası, Deniz Ticaret Mektebi, Denizyollan, Va purculuk şirketi, Liman işleri umum müdürlüğü, Şirketi Hayriye, Akay, Halic, Türk şilepleri, kaptan ve makinistler e*miyeti istirak edeceklerdir. Çelenk konma esnasmda istanbul Deniz Kumandanhğınca tertib edilecek program ve törene göre bayrak çekilecek ve bu esnada limandaki bütün gemiler bir dakıka imtidad ve bir dakika fasıla Amiral dö Robek Kiçnerin fikrini tas ile 3 selâm düdüğü çalacaklardır. 27 haziran perşembo vib ediyordu ama harb meclisi fıkrinde ısrar etti. 17 ikinciteşrinde Fransada GeSaat 16 da neral Joffreun talebi üzerine Panste îtiYeşilköyde, Yeşilköypalasta, «lektrflc lâf devletleri arasında bir konferans toplandı. Ve orada şarkta yeni bir cep fınnının tatbikatı gösterilecek ve bu he yapılması imkânsız addedilerek Mı meyanda, gelenler arasında kur'a sırdaki iki fırkanın Selâniğe gönderilmeçekilerek bir sine karar verildi. Çanakkalenin tahliyesi ELEKTRİK ALETİ için de oradaki Fransız kolordusu erkâHediye edilecektir. niharbiye reisi miralay Jirodonun getiBu ders bayanlara mahsustur. receği raporu beklemeğe karar verildi. (Arkan var) (Herkes girebilir) cinayet addederdiniz. O zamanlar bu hareketleri yapan adamlann fenalıklan bir topluiğne başma benzetilirse sizin bugünkü fenalıklarınız, Sen Pol kilisesinin kubbesidir. Miralay bağırdı: Kat, maziden böyle ısrarla bahse dişinizin sebebini bir türlü anlıyamıyo rum. Sabredin, aniarsınız, ben sizinle benim aramda bir mukayese yapıyorum. Siz masum, faziletli insanlann cemiyetini de, günahkâr insanlann cemiyetini de tamyorsunuz. Hangi tarafı tercih ettiğinizi söyleyiniz, bana! Bunu niçın soruyorsunuz? Biz şimdi eğlenceli ve heyecanlı bir hayat yaşıyoruz. Halbuki tanıdığım bazı namuslu adamlarra hayan bana pek can sıkıcı görünüyor. Bu hlhakika böyle midir? Siz hangi hayatı tercih edersiniz? Eğer ikinci bır defa dünyaya gelmeğe muvaffak olsam... Bu ne budalaca söz, hayalleri bir tarafa bırakalım. Ham yeniden dünyaya gelmeğe ne lüzum var? Bunca senelik Berlin otomobil yanşlannm bedavaci Bursada koza fiatleri Bursa (Hususî) Koza fiatleri düş/» miye başladı. Bugün azamî fiat (75) kuruş, asgarisi (71) di. Son günlerde | (90) kuruşa kadar yükselmiş olan fiatb ı inmesine sebeb piyasaya külliyetli koza ' gelmiş olmasıdır. Bugün satılan koza yekunu (12,000) kilo idL Şimdiye kadar Borsava gelen koza mecmuu ise 80100 bin kilo ara « smdadır. Nişanlanma Resul Paşa torunu Bayan Nevtn îhsan ile S. K. F. Şirketi muhasebeciri IHajati Batukun nişan merasimi 22 haziran 935 cumartesi günü Tokatlıyan o« telinde kutlulanmıştır. Taraflara saa * detler dıleriz. Berlinde Avus ismi verilen otomobil yarış tahattnda yapdan yarışlar daima mühim ve beynelmilel ktymeti haizdirler. Bu yarışlar olduğu zaman bütün Berlin şehri heyecan içerisinde kaynaşır. Ayni büyüh alâkayı çocuklar arattnda bile görmek kabildh. Bu resim sahanın dışında kalan fakir çocukların bir parça birşey seyredebiU mek için nasd çabalandıklarım gösteriyor. tecrübelerinizden neye istifade etmiyor sunuz? Birbirine benzemiyen iki çeşid ömür sürdünüz. Bunlardan hangisini tercih ediyorsunuz?. Miralay V'estanjer: Siz bu akşam ne garib bîr luz oldunuz, Kat! dedi. Genc kız bu sözleri işitmemiş, gibi sualini tekrarladı: Hangisi müreccahtır? Bir hırsrz olmak mı, yoksa namuslu insanlar arasında yaşamak mı? Zihin müsterih oiunca namuslu bir hayat müreccahtır. Namuslu insanlar ne geceleri uykusuz kalırlar, ne de her kapı çalınışta telâşlanırlar... Ertesi günlerinin nasıl geçeceği muayyen ve malumdur. Müthiş sürprizlerle karşılaşmazlar. Bunlar namuslu insanlar tarafım iltizam için kâfi delil değil, amca. Namuslu bir adam borcunu ödiyemeyince ala cakhnın gelmesinden korkmaz mı? Na muslu bir memur ihtiyarlayınca kendisini süzen âmirinin nazarlarından ürpermez mi? Sizin cevablannız hep evvelden hazırlanmış gibi görünüyor. Beni bu uzun suallerle neye sıktığınızı anlıyamıyorum. Kat ayağa kalktı. Pencerenin önüne gitti. Pancuru çarak sokağa bakb. Sonra yazı masasına doğru yürüdü. Eline bir kâğıd kalem aldı. Fakat yazmadı. Tekrar ayağa kalktı. Miralay sordu: Ne o, yeni bir sual mij Evet son bir sual! Artık çok olmadı mı? Size bu işleri ne gibi bir vazîyet terkettirebilir? Miralay süratle cevab verdi: Zengin olarak refah içinde yaşama. Bir tarafa konmuş büyücek bir param olsa bugünden tezi yok bu hayatı terke deriz. Demek yalnır para için bu işleri yapıyorsunuz. Daha başka, daha az maddî bir sebebiniz yok mu? Elbette yok. Bu budalaca sualleri bana ne dıye soruyorsunuz? Acaba ben ne gibi tesirlerle bu hayattan aynlınm diye düşünüyorum. Kumanda ettiğim adajnlann nüfuzu al ROÇİLD BORİS KARLOF Şehzadebaşı Sinemasına G E L I Y OR pürüzler, bertaraf edilecek küçük engeller kaldı. Vallahi siz harikulâde bir mahluksunuz! Genc kız ellerini göğsünün üzerinde kavuşturdu. Sonra amcasına dikkatle baktı: Bir zamanlar siz de cemiyetin namuslu insanlar grupuna dahildiniz, değıl mi amca? Miralay kızardı ve hoşnudsuzlukla yüzünü buruşturdu. Muhterem amcacığım, fikrimi şu şekilde de ifade edebilirim: Vaktile siz ahlâk prensiplerinden aynlmıyan insanlar cemiyetinin kaidelerine riayet ediyordu nuz, değil mi? Miralay homurdandı: Kat bu lâübali söderle îhtiyar bir adamın kalbini kırmakta mana var mı? Fakat benim sözlerimde kalb kıracak birşey yok ki... İsterseniz daha Tercüme eden: Tazan: başka şekilde tarif edeyim. Bir zamanömer Fehmi Başkut Edgar Vallas lar siz ahlâkan daha ciddî idiniz. Hırsız Sizin zannettiğinizden daha fazla lığm cezaya müstahak bir hareket oldulerlemiştir. Düzeltilecek bazı ufaktelek ğunu düşünür. elde silâhla taarruzu bir tında kalabilir miyim? Hayırl Benc* onlann hepsi ahmak insanlardır. Zengin* liğin tesiri altında kalabilir miyim? Ha* yır! Karun kac\u zengin olsam bile gene bu işe devam ederim. Ceza korkusu bana tesir edebilir mi? Hayır. Çünkü benim ele geçmiyeceğim muhakkakbr. BS» tün boş zamanlanmı beni yakalatacaîc hatalan düşünüp araştırmakla geçiririnvı Şu halde amcacığım ben hiç uslan* mıyacağım. Hiçbir zaman namuslu bir insan olamıyacağım. Şimdi artık müsa, adenizle giyinmeğe gidiyorum. Miralay hayretle sordu: Sokağa mı çıkacaksınız? Evet. Fakat Gregori? Gregori beni bekliyebilir. O arhk benim canımı sıkıyor. Her gördjiğü yeî* de kur yapmağa başladı. Bunda hayret edecek ne var$ Belki hayret edilecek birşey de *' ğil. Fakat can sıkıyor. Kat bu sözleri söyliyerek kapıyî artî. Fakat ayni zamanda bir adım geri çekildj. Gregori kapırun arkasında duruyordu*