27 r Kİsan 1935 • ı • Cumhuriyet ASKERÎ BAHİSLER: Tayyare mî, zırhlı mı? Askerî mütehassıslar nihayet kat'î cevabı vererek meseleyi kesip attılar: «Hem zırhlı, hem tayyare!» Ingilterenin en büyük tayyare gemilerinden Courageous Gayretkeşliğe lüzum yok! Bursa kaolıcalarma m den misafirler rahatsız oluyorlar Bursa (Hususî Muhabirimizden) Bursa hem su hem de seyyah şehridir. Fakat su şehrinden yalnız (tedavi) manasını kasdetmek hatadır. Dünyadaki bütün su şehirleri; hatta yanıbaşımızdaki Yalova bile yalmz tedavi için değil, ayni zamanda dinlenme ve eğlenme yeri olmak için yapılmışur. Şu halde su şehrinin manası biraz geniş olmak lâzımdır. Esasen Bursayı yalnız bir tedavi şehri diye kabul etmekte isabet yoktur. Askerî hastaneden başka hangi banyolu otelimiz sadece bir tedavi müessesesidir? Bu itibarla biz deki vaziyetin de bütün diğer su se hirlerine uygun olması zaruridir. Halbuki bugünkü manzara şudur: Ankaradan, Istanbuldan veya diğer şehirlerden Çekirgeye gelenler kanunî kontroldan başka otelcinin hususî ve sıkı bir iticvabma da maruz kalıyorlar. Bu hal gelenler üzerinde bazan iyi, bazan da çok fena tesirler yapıyor. Maalesef birçok tanıdıklanmdan bu ;ikâyeti dinliyorum. Bildiğimize göre, hükumetin otel ciden aradığı şey, misafirin hüviyeti, Adresi, işi gücü, nekadar kalacağı, ne zaman gitliği gibi noktalardır. Yoksa (bu, senin neyindir?) diye yanındakinin kim olduğunu öğrenmeğe çahşmak otelciye verilmiş bir hak değildir. Is • tene oteline almıyabilir, fakat seyyahı veya banyoya geleni bu şekilde sor guya çekmemelidir. Eğer yanındaki hakkmda ufak bir tereddüde düşerse bunun tahkikini derhal polise havale etmek yani polise haber vermek lâzımdır. Poli», murakabe vazifesini yap masm demiyoruz. Kanunî şekle kim ne diyebilir? Lâkin böyle manasız ve fuzuli gayretkeşlikler misafirlerin, banyoculann ve seyyahlann azalmasını binnetice otelcinin zaranm mucib olur. Bursa belediyesinin Çekirge kaplı • calarile otellerine ehemmiyet vermeğe başladığı gündenberi gitgide artmağa basladığını gördüğümüz rağbeti kıracak bu gibi hareketlere müsamaha ile bakılmamak gerektir. Hele otellerin ve banyolann temizliğine ve sıhhî oluşuna fevkalâde itina etmek elzemdir. Bu noktanın belediyece çok iyi takib edildiğini işiterek seviniyoruz. Yeter ki: Otelci de bunu ve bu gibi nokta lann kendi menfaati olduğu kadar bir memleket menfaati olduğunu da takdir etsin. Güzel Adananın imarı Yansen plân yapıyor! Mimar, yeni tesisatı şehirden uzağa çekmek fikrinde Adana asrileşirken tarihi simasını da muhafaza edecek Adana (Hususî) Ankara şehri nin plânım yapan meşhur profesör Yansen, bundan birkaç gün önce şehrimize geldi. Bu seyahatten maksad, Adananın istikbalde alması gerek li şekle aid bir plân hazırlamaktır. Yansen burada iki gün kaldı. Şehrimizin ve çevresinin hemen her yanını gezdi, tetkik etti ve fotoğraflar aldı ve Çukurovayı çok beğenmiş gö ründü. Şehir çevresinde yaptığı ge zintilerde en ziyade şimalde, Seyhan üstündeki Dilberlersekisine imrendi. Çünkü burada insamn gözü önünde coşkun Seyhanm kıvrımlan, ulu ve karlı Torosların zincirlenmiş uzayı • şı ve ileride Akdenize kadar dümdüz, yeşil bir kadife halı gibi serilmiş o va... Canlı bir şekilde duruyordu. Bununla beraber Yansen, yapüa cak işlerin ve tesisatın şimdiki Adananm bulunduğu yerden ve şehrin çevresinden uzaklaştırilmaması mu • vafık bulmuştur. Profesörün mütaleasına göre, şehirde yapılması gerekli işleri şöylece derli toplu anlatmak kabildir: Fabrikalar mıntakası, amole evleri, hâl, süprüntü fırını, cirid yeri, stadyom, genclik parkı, mezarhk, koşu yeri, Tayyare meydanı.. Şehir oteli, şehir tiyatrosu, sergi evi, kütübhane, askerî ve sivil hastaneler, resmî daireler mıntakası, posta ve telgraf ve telefon binası, Belediye ve Adliye saraylan... Yansen, bu yeni müesse • selerin şehirde nerelere kurulması ve ne biçimde olması icab edeceğini, belediyeden aldığı şimdiki şehir haritasında tesbit etmekle beraber aynca projeler ve plânlar da hazırlıyacaktır. Yansen, Adanada geniş caddelerin çok olmasına taraftar görünmiyerek daha ziyade mutavassıt genişlikte ve ağaclı yollan tercih etmek istemektedir. Bilhassa tramvaya asla taraftar değildir. Sonra, şehrin imar plânın da eski yapüarın tamamen muhafazasını tavsiye etmekte ve bilhassa ca mi, medrese, han, hamam.. gibi eski ve orijinal eserlere kat'iyyen doku nulmamasım bir prensip olarak ka bul eylemektedir. Şimdiki mezbaha nin gerek mevküni ve gerekse teşki lâtını çok muvafık bulmuştur. Ata türk parkında kendi tarafmdan küçük tadilât yapılmasını istemiştir. Mev cud kasab dükkânlarile, yapılmakta olan hali çok uygun ve kâfi görmüş tür. Profesör Yansen, Seyhan üzerindeki Taşköprüyü çok beğenmiş ve fakat ikinci bir köprü yapılmasının gerekliliğini de ileri sürmüştür. Bu mutasavver köprünün Ordu Evi kar şısından başlıyarak Seyhan içindeki büyuk adaya uğratılarak geçirilme sini tasarlamaktadır. Bu takdirde büyük adanın bol ağach mükemmel bir gezinti ve dinlenme yeri haline geti rilmesi de kolaylaşacaktır. Şimdiki Taşköprii ile şimalde ve Seyhanın garb kıyısındaki mahmuz ıı Büyük Okyanusta harb tehlikesi yok! Kadınlar toolaşıp meseleyi halletmişler ikinci dünya harbinin büyük Okyanus kıyılannda çıkacağını söyliyenler çoğalmışür. Bu tehlikeden sık sık bahsedildiği şu sıralarda «Okyanus münaseban enstitüsü» azasından Avustral yalı Madam Jammiesson Willamsın Istanbula geldiğini haber alan bir muharririmiz kendısıle görüşmüşrür. Dünyanın sulh vaziyetini tetkik etmek için 24 bin mil mesafe katecWk tstanbula kadar gelen Madam Willams muharririmizin suallerine şu cevablan vermişn'r: Evet, ikinci cihan harbinin Okyanus kıyılannda çıkacağını söyliyen ler vardır. Gittikçe genişliyen bu en dişeyi ortadan kaldırmak için o kıyılarda yaşıyan sulhseverler birbirlerile daha iyi tanışmak icin Amerikaya aid Havay adalannın Honolulu şehrinde toplandılar. Bu toplanhda ikhsad iş leri konuşuldu ve «Okyanus münasebah enstitüsü» adile bir müessese ku ruldu. Bundan sonra aynca bir de Okyanus kadınlan bir konqre yaptılar. Bu na, Japonya, Çin, Malai, Holanda müstemlekeleri. Avustralva, Yeni Zelanda, Kanada, Amerika, Meksika. ile Cenubî Amerika Cumhuriyetleri ka dmlan isrirak etti. 1928 yılında yamlan bu ilk toplantıdan sonra, kadınlar 1930 da ikinci kongrelerini yaptılar. Okyanus kadınlar kongresi şimdi her üç yılda bir muntazaman toplan maktadır. Bu toplantılann esas gayesi birbirimizi daha iyi tanımak ve mütekabil anlaşma yoluyla sulhu muhafaza etmektir. Sık sık yapılan bu temaslar o kıt'alarda yaşıyan milletleri birbirine çok yaklaşhrdığı için, bugün Okyanusta hiçbir harp tehlikesi kalmamıştır. Esasen Okyanusta birbirile çarpı şacak kuvvetler de yoktur. Meselâ biz Avustralyalılar yünlerimizin en iyi müşterisi olan Japonlarla niçin harbe delim?.. Ayni ana dili konuştuğumuz Amerika ile niçin harbedelim?.. Gelecek toplanhmız 1937 de Japonyad» olacaktır. Esas gayelerimizden biri de bugün Okyanus memleketlerinde yaşıyan istidadlı fakat iptidaî bir takım kavimleri diğer ırklarla bir seviyeye çıkarmaktır. Okyanusta yaşıyan milletler var kuvvetlerile sulhu muhafazaya çalışıyorlar. Çünkü hepimiz biliyonız ki. şayed buralarda bîr harb çıkacak o • lursa, muhakkak Avrupaya da sirayet edecektir.» Ahiren Ingilterede Ingiliz, Amerikan, Fransız, Japon ve Italyan bahriyelerinin hususî hava kuvvetlerine dair derin tetkik cseri mühim malumat neşredildi. Malumdur ki deniz devletlerinin hava kuvvetleri karaya ve denize mahsus diye iki sınıfa aynlmaktadır. Meselâ îngiltere Başvekil muavini ve muhafakârlar lideri geçen temmuz da îngilterenin hava kuvvetlerini artıracağım haber verdiği zaman (krallık hava kuvvetine) yani kara hava kuvvetlerine otuz yedi buçuk ve (donanmanın hava koluna) üç buçuk filo ilâve edilecegini söyliyerek bu sınıflara işaret etmişti. Ingilizlerin bahrî hava kuvvetleri şimdilik 159 tayyaredir. Bunlardan 132 adedi tayyare gemilerinde ve kalan yirmi yedisi tayyare kızaklarile teçhiz edilmiş diğer gemilerdedir. Bu sene bunlardan her birine altışar tay yare daha ilâve edilecektir. Ingiliz safh harb gemilerinden onunda tayyare yoktur. Kırk dokuz kruvazörden ikisinde ikişer ve on se kizinde birer tayyare vardır. Diğerlerinde tayyare mevcud desildir. Tayyare gemilerine gelince bunlar dan Couregeousta kırk iki, Furiousta 3 3 ^ CUerioAista 36 tayyare vardır. Eagle tayyare" gemisi en küçüğü olup yinnı bır tayyare taşıyor. Hermes ve Arguı tayyare gemilerinin taşıdıklan tayyarelerin miktarlan sabit olmayıp değisıektedir. Tayyare gemilerinin zabitan ve efradı bahriye ve hava nezaretleri tarafından müştereken talim ve terbiye edilmektedirler. On sene içinde deniz pilotlan teknik cihetinden çok ilerlemiştir. Donanma hava kolunun mürettebatından yarısı aslen bahriyelidir. Kalan nısfı dahi denizciliğe ahştmlmış bulunuyor. Ingiliz deniz tayyareleri uzun seferler yapabiliyorlar. Son Ingiliz deniz tayyareleri Shark sistemindedir. Bunlar hem keşif, hem de ateş tanzimi ve torpil atmak tertiba tile mücehhez olduklarnıdan tayyare gemileri kumandanlan bir tek tayyareyi hem keşifte ve hem de hücumda kullanabileceklerine hük metmiş bulunuyorlar. Ingiliz deniz tayyarelerinin en yenisi Seagull 7 dir Küçük ve lâkin taarruz kuvveti bü yük olan bu tayyare hem denize in mekte, hem de karadaki aerodronlara inerek bannabibnektedir. Kızaklarla mücehhez zırhlı ve kruvazörlerdeki tayyareler bir sistemde » dir. Bunlar dahi Osprey muharebe tayyareleri ve Fairey III F keşif tayyareleridir. Maahaza Shark sistemi nin kabulü ile tayyare gemileri ve zırhhlar arasında tayyare mübadelesi yapılabileceği ümid olunuyor. Ingiliz harb gemilerine nazaran ecnebi harb gemilerinde tayyareler daha çoktur. Meselâ New Orleans sımfına mensub Amerikan kruvazörlerinden her birinde dörder tayyare kızağı vardır. Deniz tayyarelerine Ingiliz bahriyesinin nekadar ehemmiyet verdiğine yeni bir delil de nefsi Ingiltereyi müdafaaya mahsus donanmada gemi tay yarelerinin idaresi için bir kontr amirallık teşkil edilmiş olmasıdır. Ingilterede, hava, deniz ve kara kuvvetlerinin iştirakile muhtelif manevralar yapü maktadır. Bunlardan en mühimmi geçen sene York Kontluğunun mefruz bir istilâ teşebbüsüne karşı müdafaası için yapılan manevralardır. Buna vatan donanmasının tayyareleri, kara, hava ku\vetlerinden beş filo ve muhtelif askeri kıtaat iştirak etmiştir. Velhasıl zaman geçtikçe tayyare, Ingiliz donanmasının en mühim bir parçası halini alıyor. Askerî mütehas sıslar yakın zamana kadar «tayyare mi, gemi mi?» diye sorulan sualleıe sarih cevablar verememekte ve hangisinin daha mühim olduğunu söyliye « memekte idiler. Şimdi «hem gemi, hrm de tayyare» cevabile mesele kat'î su rette halledilmis oluyor. M. Yanten lar arasına uzun bir rıhtım yapılma sını da projesine sokacaktır. Esasen profesör bu kısmı, € şehrin en güzel tarafı» diye tavsif etmiştir. Adana nin, yazı çok uzun süren bir şehir olmasım ve bu mevsimde cenubu gar biden denizden esen serin rüzgârlarm şehre yeni bir hayat verdiğini göz önüne alan Yansen; kurulacak fabrika, depo, mağaza, atelye ve emsali.. şehrin havasını bozmak istida dında olan müesseselerin şehrin şarkı şimalisinde ayrı mmtakada olma sını tercih eylemektedir. Birkaç gün önce üzerine canavar düdüğü konulan ve 53 yaşmda olan saat kulesinin yerini ve yapı sağlamhğını çok beğenen profesör, bunun benzerini Venedikte gördüğünü üâve etmiştir. Yansen, Adana için hazırhyacağı imar plâmnı on yılda tahakkuk ede bilecek olan beş kısım üzerine yapacaktır. Mersin ve Tarsus Belediyelerinin ricası üzerine, oralan da görmek üzere profesör Yansen önce Tarsusa uğrıyacak, oradan Mersine geçecektir. Profesör, Adana için hazırhyacağı imar plânını 24 30 ay sonunda A dana Belediyesine teslim edeceğini ummaktadır. Naci AKVERDt Arsıulusal sinema kongresi Berlinde açıldı Berlin 26 (A.A.) Arsıulusal si nema kongresi bu sabah Kroloper büyük salonunda açılmıştır. Tribünler ve localarda muhtelif memleketlerin delegeleri, komite aza ve erkânı, se faret mümessilleri ve sinema âlemi • nin mümtaz simaları yer almışlar » dı. Millî filim odası reisi doktor Şuer man kongreye iştirak eden ecnebi de • legelerini selâmlamışlardır. Bu delegelerin temsil ettikleri memleketler şunlardır: Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Fenlandiya, Fransa, Türkiye, Yuna nistan, İtalya, Yugoslavya, Lüksem burg, Norveç, Avusturya, Polonya, Portekiz, Romanya, İsviçre, îspanya, îsveç, Çekoslovakya, Macaristan, Holanda, îngiltere ve Amerika. Delegeler arasında bestekârlar, rejisörler, şairler, sinema artistleri ve büyük sinema firmalan mümessille rile sinema tekniği mütehassıslan vardır. Musa ATAŞ Orman kanunu Ankara 25 Orman kanunu lâyihasınm esaslannı tesbit eden müte hassıs Bernhard bu husustaki tetkiklerini bitirmektedir. Devletçilik esası üzerine kurulan bu lâyiha yakmda Ba§vekâlete gönderilecektir. Havuzda boğulan yavru Hasköyde oturan Şabanın oğlu 3 yaşında Necdet, Okmeydamnda bah çıvan Alinin bahçesinde oynamakta iken kazaen havuza düşmüştür. O sırada civarda kimse bulunmadığından zavallı yavru küçücük bir havuzda boğulup gitmiştir. Şimendifer köprüsünden düştü Samatyada Kasabilyas mahallesinde oturan Halid oğlu 11 yaşlannda Ali, Etyemezde şimendifer köprüsü üzerinde oynarken muvazenesini kaybederek düşmüş ve sol kolu kınlmıştır. Ali Cerrahpaşa hastanesine kaldınl mıştır. I J Osmanlıcadan türkçeye karsılıklar kılavuzu: 3 2 1 öz türkçe köklerden gelen sozlerin karşlsına (T. K6) beldeği (alâmeti) konmuştur. Bun'.ann heı biri hakkmda sirasile uzmanlarlmlzln (mütehassls) yazılarlnl gazetelere vereceğiz. 2 Yeni konan karşilıklarln iyi aylrd edilmesî için, gereğine gore, fransızcalarl yazllmış ayrlca or' nekler de konulmuştur. 3 Kökii türkçe olan kelimelerin bugünku içlenmiş ve kullanilan sekilleri alinmlştlr. Asll ak olan hak, ash iigöm olan hüküm, türkçe <çek» kökünden gelen şekil gibL Merkad = Türbe (T. Kö.) Merkez = Merkez (T. Kö.) Mec'i = Yürür Mer'iyet = Yürürlük MeTmi = Atıç Mersa = Koy, limaa Mersiye = Ağıt Mersus = Berk Meı tebe = Aşama Mesadet (Bak: Saadet) Mesafe = Iraklık = (Fr.) Distance Mesaha = ölçüm Mesaha etmek == ölçmek Mesai = îş, çahşma Mesame = Gözenek, delçc Mesdud = Kapalı Misal = tmsel (imselmekten), m"«al, ornek Meselâ = Nitekim, örneği, meselâ Mesele = Sorum, iş, mesele Meserret = Sevinç Meshur = Büyülenmtş Mesil, nazir, şebih, müsabih »^ Benzer Mesire = Gezek Mevduat, tevdiat = Konum Mesken (Bak: Hane, ikametgâh) = Otru, konut = Mevhibe = Vergi (Fr.) Habitation, domicile, demeure Mev'idi mülâkat = Bulcay Meskenet = Uyuntuluk MeVıza = öğüt Meskut geçmek = Sus geçmek Mevki = Yer, orun Meslek = Ertik = (Fr.) Carrihre Mevkii iktidar = Erke = (Fr.) Pouvoir Mesmu = 1 Duyuk, 2 DStlenîr Mevkif = Durak, uğrak Örnek: 1 Mesmuata nazaran = Duyuklara göre. Mevkuf = Tutak 2 Sözü mesmu olacağı derkârdır = Sözü dinleneceği beUidir. Mevkut = Devrel, çağhk Mesned, destek = Dayanak Mevlid = Doğum yeri Mestur = örtülü Mevsuk = Doğcu, belgin Mesul=Soruk, sorvalı, yükümlü=fFrJ Responsable Mevt = ölüm Mesuliyet = Sorav Mevta = ölü Mesuliyetli (iş) Soravh Mevzu = Konu = (Fr.) Sajet, objet Mesut=Mutlu, bahtiyar (bahtı yar)=(Fr.) Hemeux Mevzım = Tartılı, ölçülü Meşale = Işınak Meyelân, lemayül, meyl = Eğilim Meşçer, meşcere = Ağaçhk Meyletmek == E^ilmek, akınmak Meşgale = tş, if güç Meymenet, yümün = Yüm, ağur Mesgul etmek = Oyalamak Meyus, naümit, nevmit = Umutsuz Mesgul olmak, iştigal etmek = Ugra'înıak Mejryal = Eğgin Meşher = Sergi = (Fr.) Exposition Mezak = Damak Meşhun = Dolu Mezar, kabr. medfen = Kabir, sin Meshur = Unlü, tanınmıs, belgin, angıa = (Fr.) Mezbaha, salhane = Kesmelik, kanara Ce'ebre Mezbuh = Boğazlanmış Meşime = Dölyatağı Merbnhane = Bo^azlanırcasına Mesreb = Gidiş Mezbele = Çöolük, »üprüntiilük Meşrubat = tçecek Mezcetmek = Katmak, kanşhrmak Meşrut = Şarth Mezemmet (Bak: Zem) Meş'ums menhus = Uğursuz, şom Mezkur = Adı geçen. ayıtılan Mefveret = Danısın» Mezmum = Cirkin, kötü Meşy = Yürüme Mezraa = Ekelge Meta = Mal Mezruat = Ekin, ekinler Metanet=Pekinlik, berki, direnim, •ağtamIık=(Tr.) Mezun = 1 îzmli, 2 Cıkmış So'idite, risistance Örnekler: 1 Üç gün mezunsunuz. Üç gün Izinlisinlz. Metin = Berk, oekin = (Fr.) Solide, risistant 2 Galatasaraydan mezun bir genc Galatasaraydan çtfc. Methetmek = öğmek m\ş bir genc. Metot. usül = Yöntero, usul = (Fr.) Methode Mıntaka = Kursak, çevrek, manay, bölge Meva = Barmak Miğfer = Ba«lık, tulga, bölge Meveddet == Dostluk Miad = Vakit Mevaşi = Davar Miğfer = Baslık, tulga Mevç, mevce = Dalga Mihman == Konuk Mevcud = Olan, var Mihnet = Cile Mevcudiyet = Varlık Mihr = Güneş Ademimevcudiyet = Yokluk = (Fr.) Nonezistanc* Mikyas = ölçet, kıyashk Milâdî = Doğum, doğumyıl Millet = Ulus Mingayrikasdin, bigayrikasdin = desizce Minkar = Gaga Minnet = Minnet (T. Kö.) Minval = Gidiş Miras = Kalığ Istemiyerek, ir trsî = İrsiğ Miralay = Albay = (Fr.) Colonel Mirat = A3?na Mirfak = Dirsek Mirî = Beylik Mirsad = Bakıt Misaf h* = Konuk Misak = Pakt (T. Kö.) Misal = örnek Mis'ara = Sıkmak Misk = Itır Miskab = Burgu Miskin = Uyuntu Misl = Es, kat Misma = tsitlik MUmar = Çivi Mistara = Çizgiç Misvar (Bak: Minval) Miyan = Ara Miyar = Ayırac Mizaç = Huy, doğa Mizah = Mizah (T .Kö.), gülenek Mizan = ölçek • Mizmar = Düdük Muabbir = Yoracı Muacciz, müz'iç = Sırtufik, sıkıcı = (Fr.) Importvm Muadat = Düşmanlık = (Fr.) tnimitii Muaddel = Değislek = (Fr.) Modifii Örnek: Iskân kanununun muaddel maddesi =: Yurdlaştır ma kanununun değislek maddesi Muaddid (hetab makinesi, kontör) = Sayaç Muaddil = Değfcliyen = (Fr.) Modificatetrr Muadil = Dendes = (Fr.) Eguivalent İrs = İrs (T. Kö.)