ane on pl e ural vine © Spy e *np1okığa3 epmsez a 214 egea DE ouopeynul ng SA TpI Ts9İyeg Utugoyyour vejz0y ucunjng opulsarepi uuujupey giysi opemuey iseing Fumufezez oflg 24öYEYOJ ARİN 419 YBueyray yuduzuyis rug Yep «eng ojnreğ yeureujo YAyIYA) yod Tue “uourası yırdodg Öly eyseg uresngnzany “1g Yopzo4 njengej ng op a4) — “Zn1o4tuoj3o “ypeyod ep Uezeg - “ee 1OÂYDIIS ZUUNÜe? YEN “IpaA gk akıp yojreğ — ogi vep “yejreank uyuoöyuğ ng dtajıpoyrez urizeyunaj e LU in muğop ounyer SA surjepyisi yol: 2 ulus İz PL yusura UY a enli reyi OB uspypurundnp op Yuyyetmmiyi isewdek osAtpzı 1g yeped *PH9J e ürusuyo #numeşo eyzej FrseyvN YNNY O pinoyopuroul Tpuo eee1 4 PEY UpIEA AN beyi as “npao4nunış$ unuuru SA pi, soul uopulğasölmig ruyısyer © “yapmlo # gps yeyekos - Jepey ekesucıj yeyey “1paresoynul 1Kejop “mrepürğeepke uopultuyypaoe va uuputsugog “pusu! > uzun uzun »”' Mar. Genc kizin. yüzü sapsarı, fakat görleri ku- sini bekliyen meçhul Kafa doğru yürüdü gitti. Limanda onu Martiniğe götürecek olan gemi, dalgaların kucağında hafif hafif sallamyordu. biraz sonra demirini aldı. A- çıklara doğru ilerlemeğe başladı. O zamanlarda tabii buhar keşfolunmamışdı. Yelkenli ge- milerle seyahat edilirdi. Bu seyahatler müthiş tehlikeliydi. Bazan gâr yoksulluğu da bir felâket olurdu, Gemi ie yerde lat talarca kalırdı. Korsanların hücumü meselesi de bu felâketlerden geri ka- lir bir tehlike değildi. Fas sahillerinde yaşıyan o Magribi deniz haydudları gemileri zapd ve içindeki 'işyayi yağıha etmekle be- raber, yolcuları da ötede beride yok bahasına satarlardı. Eme gemiye ayak bastığı dakikada heb bunları düşünmüş- dü. Fakat küçüklüğündenberi sahib olduğu sağlam © iradesi sa- yesinde kalbinden bütün korkuları silmiş herkesden daha sakin görünüyordu. Kaptan ve tayfalar bile ondaki : metanete hay- randı. Pek çok geçmeden gemi sayılı felâketlerden birine uğradı. Müthiş bir fırtına onu kayalara oturtmuş, tekneyi paralamışdı. Bereket versin imdadlarına gelen bir İspanyol gemisi bütün yol- cılarla beraber Eme ve dadısı Zehrayı da kurtarmışdı. Bütün yolcuları sarsan bu heyecanlı vaka genc kızın üze- rinde bir tesir göstermemişdi. O, yemesine içmesine, hattâ gü- te ü: indeki Stili fasıl de tabii hi tu d y vam ediyordu. Hattâ bu işe biraz da sevinmişdi bile! Çünkü İs- panyol gemisi onları İspanyaya götürecekdi. Eme yeni bir mem- leket göreceğinden dolayı büyük bir memnuniyet gösteriyordu. Mopirueuko uopusA şarja, — ina Teyyıp eyep ö4ot ng sağıp sos uediypes ruejisanp uag “iayzu 1sdöy durejüne “uyey 1808 ep unuo ieyey “ “nğn9o5 UrA9 “Pp “ep ng — 3204 ARİN. PU o yiyen -aparap yy uopirapne. OpUey, UNAL e 1898 ag dunyıoy 9uı3 yijeureeuu soul eyep tapir) 5 öievejo CİMA rl #npüninp oyfge z0f oyyönor veuiez O abı sp #tunpne unurg — aa derya ojuno yufe yazayarıy Mejure? & rl “Bop Lys np gojoe ng op 898 Bouley dig ĞIJ pyeoeyo önüuyo .oyzouesaybyed. Yürğyuyer : üşuşag. sop ULAŞ ““Jığap dyonuzıy ng “ipep 0 O — iZ04 av usumezO öelneşip va suapns unusg — © shpaodnios 1yens nâ sos zig try öpadlop yöveyepeİ tuepreAnp ULAI giepiokndnuoy ou unykodıyuıp *ün “eyeg and APPS sejrörowuziy “repyein eaye8 “pop “ei — s9uTpuoy PUS #np4np. Fulğmseye Use 1g uyey ueney iğeky “ıpusAn oğla vak aouyagğ Mepjeyek Gepii mey Uuyn4 tluog” pile Gıyıs ieğ dem-kle iktifa etti: < Emenin kalbinde © dakikadan debören korku ile karışık bir ye kadar iken ettiği bütün mahareti kadınlık cazibesine ilâ- ve ederek onların üzerinde her dakika geçtikce daha büyük bir tesir yapmaktan geri kalmadı. Konuşurken cinaslar, kinayeler yaparak meclisi şenlendir- di. Fakat hiç bir zaman işi şımarıklığa vurmadı. Ciddi sözlere daima ciddiyetle cevab verdi. Sonra harpının başına geçti. Gü- zel havalar çaldı ve tatlı sesile hazır bulunanları büsbütün sar- hoş etti. Son parça bitmişti. Davetlilerin arasından kalkıb ii tahsil ve terbiye gördüğünü, adaya dönerken ilk gemilerinin kaza; tedildiğini ve kendisinin esir olarak satıldığını sırasile saydı döktü, Eme hikâyesinin sonunda hıçkırıklara ağlamıya başlayın- ca genç adam: uğradığını, ikinci geminin de korsanlar tarafından zab- niğop okua8 vudeg zl ap Mp vie ae ueuez Tune ae İm ece fp AR. Tap “iygozofaduk El n3npjo upyumun 4 Tu1sos e ike anang “lez ye Ag ipone mensfzo “uz ARİN PE TpreA uiyesagan 2g org ep © m apupyumuzg: veyej ee ala Hojıyuzış — e 4 mm) sp eze —.- yarumk mii #puynön opuğr mğeyek uepnyıoy “npzo£ Aa rürepg yi) © Hojusaypıs #ZAB£ ÖZAK ulzejuo Fpunğ. — iepsapeğ eumieg-ng sıpou “ejuesur eray op ido k viş e ap yalojuusyer. iü — Eme gemide esir olduğu andan itibaren “üzerine yormak- zarif elleri harpın telleri üzerinde iki süt rengi güvercin gibi uçuyordu. Bir gün sedire uzanmış, göz Harem ağası uzun boylu, ince kuru bir zenciydi. İçeri gi- rer girmez genç kızı alnından öpmüş: — Ne güzel sesin var Eme, demişti, ne de mükemmel harp çalıyorsun.. Eğer müsaade edersen bir gün bir kaç ahbabımı çağırayım de hep beraber eğlenelim! Eme lâkaydane: — Siz benim efendimsiniz, diye cevab verdi, yapacağımız işler hakkında benden müsaade almanıza ihtiyaç var mı? — Şimdilik ben sizin efendinizim amma, pek yakın za- manda siz benim sultanım olacaksınız.. Onun için her işte sizin müuvafakatinizi almak boynumun borcudur. Bu söz Emenin bütün vücudunda bir titreme uyandırdı. Merakla: — Ne demek istiyorsunuz! sualini sordu. Harem ağası işi daha fazla açığa vurmayı müna- sib görmiyormus gibi kaçamaklı bir cevab verdi: — Onu siz de pek alâ anladınız! m 5 — nönpyo İ eppaumaduk yoyomuz. ca pn,#öur ujutesyye öpupesuse m 99L Ipi ize urürsayi5 zısuer aig drumopı£ euejepe yun sea (Asaş op ongngg osun) Say Op yngn ouz “ZA NS “BA ng züğeoeejue Mujezooeul opEJEYAS U9İ98 uupudeg 7 aşpreagopea göryoLE 14 “Pero Saşpabşayenodun. m tene 1g vu Soap papi Pözeuiyeur Lu urek ka “ey uuex — sıpepeled viyoz "landapl£ TutrejnAg uyur YİN “8 Bedr “op vee “pey “esyoz “uneynğiou ejunko vfey uŞ “ye Pi öğrene “ıpalğeg o4ip 'ourg “suy — #BPpURAİ urpey 1g Sua$ İyürepde: gissüsiğer pi 4 ppi dyan serzekog “1pjö9 mrdey une Bopig *nplodisıpeğ ekrunnAn el ei -“asnulnjo “oumas uuüdjepues dig. YSA yysns 2pfuapa3 ag , Lâkin bu memnuniyeti pek uzun sürmedi. Çünki yoleular arasında ağızdan ağıza dolaşan bir rivayet herkesin yüzünün ekşimesine- sebebiyet “verdi. Gemi bir türlü İspanya | sahillerini tutmıyor, rüzgâr onu mütemadiyen aksi istikamete atıyor, git- Eşarpları astlamağs Başladılar. gide Faslı, Cezayirli korsanların kucağına düşmek tehlikesine maruz kalıyorlardı. Nitekim bu tehlike birkaç gün sonra tamamile bir hakikat oldu. Gemi ve eşyalar elden gittikden maarla volcular da pek az bir para mukabilinde bir esir dellâlına satıldılar, v İnslli kir hamse - Mkaydane uzanmis Bi gene < ve hafifce bi © Bol çicekli ve Sn are sından aşeğiya güc nüfuz edebilen güneş kalk muayyen bir