'• Cumhuriyel = 18Nisan 19 35 Gozönünde gömülü şaheserier Ankarada açılan mîmarî resim sergisi abidelerimizin azametini meydana koydu Musiki Sovyetlerde üç musiki nesli A Libertas maçları münasebetile Futbo! meraklısı bir okuyucumuz, ecnebi takımlari için yazılan yazıları nasıl görüyor? Futbol meraklısı bir okuyucu muz bize şu mektubu gönderdi. Aynen basıyoruz: Ben eski bir futbol merakhsıyım. Fakat ekseri metraklılar hilâfına, hiçbir kulübe de mensub ve taraf • tar değilim. Seyrettiğim maçlarda, hangi taraf güzel bir futbol oynarsa onun kazanmasını isterim. İstanbulda, Avrupada birçok futbol maçları seyrettim. Futboldan da anla • nm. Zaten futbol, bazı spor muharrirlecinin zan ve tevehhüm ettik leri gibi, öyle yüksek ve derin bir ilim veya fen değildir; hayli basit bir şeydir. Bu mukaddemeden sonra Libertas maclarından ve bu maçlar münasebetile gazetelerin Avrupadan gelen ecnebi takımlari için verdikleri, hemen hemen, daima yanlış çıkan malumattan, daha doğrusu propagandadan bahsedeceğitn. Futbol meraklısı olduğum için, oturmak itiyadında olduğum kazinoda bütün gazetelerin spor haberlerini ve yazılannı okuyup takib ederim. Her takım geleceği zaman, ga • zeteler tuttururlar: Gelecek takım şöyle kuvvetli, böyle marifetlidir. Filânı, filânı, filânı yenmiştir. Bu propaganda ve reklâm listesinde, gelen takımm tek tn&ğlubiyeti yoktur. Yalnız, lutfen, bir iki defa be rabere kalmıştır; o da Avrupanın en meşhur millî takımlarile... Li • bertas için de öyle oldu. Gazetele • rin yazdıklarına göre, Avusturyada ve Avrupada yenmediği takım kalmamıştı. fcleşhur Hügo Mayzelin kıymetli takımlarından birini gö • receğiz, diye sevindim. Gazetele rin bu yoldaki neşriyatına eski tecrübelerime nazaran, pek inanmı yordum ama Viyana dördüncüsü nün ne de olsa iyi bir takım © « 1 cağını umuyordum. Çıka çıka karşımıza bizim takımlari yenemiyen alelâde bir takım çıktı. Bunun iki manası olabilir: Ya Türk futbolü Viyana futbolü ayarındadır. Ya hud da buraya gelen Libertas iyi bir takım değildir. Maç günleri işittiğim ve oku duğum sözlere ehemmiyet vermi • yorum ve inanmıyorum. Gazetele « rin spor muharrirlerinden biri, ilk günü seyircilerden birinin ağzın • dan işittiği bir sözü, inanmadığııu söyliyerek ve reddederek kaydet mişti. Bir seyirci, Galatasarayın Vi> yanalı olan antrenörü. hemşerile • rinden kendi antre ettiği takıma fazla gol atmamalarım rica etmiş imiş te onun hatırı için Libertas Galatasaraya gol atmamiş imiş. Böyle saçma söz mü olur? Siz gazeteciler, Libertasm o günkü golsüz oyununu yol yorgunluğuna atfettiniz ve pazar günü çok daha iyi oynıyacağını yazdınız. Biraz futboldan anlıyanlar da Viyanalı ların şüt atamadıklarını gördüler. Pazar günkü maçta muhacimlerin yol yorgunluğu geçmişti. Onlar iki gol attılar; fakat bu defa da, müdafilerin yorgunluğu geçmemis olacak ki iki gol yediler. Seyirci dedikodularına bakarsanız, ikinci maçta da Güneşle tstacıbulsporun Bambino gibi hakikaten iyi bir Rum futbolcu ile takviye edilmiş olan muhtelitini Libertasın yenemeyişi Viyanalı futbolculann Güneş kulübünde yatıp kalkmalan ve yiyip içmelerinden ileri gelmiş imiş. Avusturyalılann gösterdikle • ri misafir nezaketine hayran olmamak kabil değil diyecektim ama, ilk söz gibi bu ikinci dedikoduyu da manasız buluyorum. Maçlarda sinirleri gerilerek aklına ve ağzına geleni söyliyen seyircilerin lâfla • rına fazla kiymet vermiyorum. Çünkü tnuhtelit takım, ilk defa yanyana maç yapan oyunculardan mürekkeb olduğu halde, az kaldı, Libertası yenecekti de ondan... Fenerbahçe iyi bir takım çıka rabildiği ve iyi oynadığı takdirde Libertası yenecektir. Çünkü iyi anIaş2.n, iyi paslaşan ve topa iyi hâ kim oîan bu takımda, iyi şüt atan yoktuc. Şüt atmadıkça da gol ol madığını veya pek az gol olduğunu bilmek için futbol âlimi olmak is temez. Libertas, bu cuma günü, yorgunluk ve saire gibi hiçbir mazeret olmadan maç yapacaktır. Gördüğü müz iki maçına nazaran bir kazaya kut'ban gitmemek şartile Fenerbahçenin Viyana döcdüncüsünü yen mesi Iâzım gelir. Birkaç sene evvel Viyananın altıncısı Fenerbahçeyi, en kuvvetli zamanmda yenmişti. Şimdi, o zamana nisbetle zayif o lan Fenerbahçe kulübümüz, Libertası yenerse, berabere kalırsa, hatta b> tek gol farkile yenilirse, bugünkü futbolumuzun Viyana fut boluna yakın olduğunu mu kabul edeceğiz? Haydi, hatır için, bunu da kabul edelim ama spor muharrirleri, kendi takımlarımızın maç larından bahsederlerken, hergün, futbolumuzun çok düştüğü yaz makta ittifak ediyorlar. Bu nasıl Meselenin anahtan şudur ki gazeteler, ecnebi takımlari getirildi • ği zaman reklâm olsun, kulübler para kazansın, diye bu takımlari şişirip şişirip göklere çıkarıyorlar. Gerçi «Cumhuriyet», bir müddet tenberi böyle yapmıyor ama gelen takımlarm hakikî kıymeti hakkın da okuyuculanna, takımı getiren kulüblerin verdikleri haberler ha • ricinde malumat ta vermiyor. Ku lüblere yardım iyi, fakat gazete • lerin okuyucularını kulüblerden fazla düşünmek vazifeleri değil midir? Halk, gazetelerin daima yüksekit,» attıklarım okuya okuya nihayet kulübler t<»afından îstanbula getirtilen ecnebi takıtnlarının kıymetsizliğine hükmedecek ve seyirciler gittikçe azalacaktır. Gazetecilerden ve spor muhar rirlerinden ricam şudur ki işi büsbütün reklâmşılığa dçkmesinler ve mensub olduklan kulüblerin hatırı için, futbol meraklısı oyuncularına karşı insaflı davransınlar. Okuyucularınızdan A. Saim Özlii CUMHURİYET Okuyucumu • zun bu yazısına yarın cevab vere ceğiz. , . Türkiye tdman cemiyetleri itt;faka tarafın^Ian hasılatı spor teşkilâ tına sarfedilmek üzere tertib edilen piyangoda hediye edilecek eşya için bir sergi hazıırlanmıştır. Bu sergi Beyoğlunda Parmakkapıda Mil yon tayyare gişesi karşısındadır. Sergi bujünden itibaren açılacaktır. Mimar Sedadla bir mülâkat.. San'atkâr Sedad Çetintaşın eserlerinden bazılartt Yukarıda sağda Edirnedeki Selimiyenin cebheden görünüşü, ortada Selimiyenin maktaı, solda Beyazıd camisinin, cşağıda Bursada Muradiye medresesinin maktaları... Ankara (Hususî) Burada 9 ni • sanda açılan mimari resim sergisi geniş bir alâka topladı, çok gezici buldu; ihtimal nev'ine göre bizde ilk olduğu ve buna rağmen bariz bir kiymet taşidığı için... Sergiyi, uzun zamanlardir, eski e serlerimiz üzerinde çalişmakla meşgul olan mimar Sedad Çetinlaş hazirlamiş. tı. Hele ecnebilerin pek çok takdirini kazanan bu san'at meşheri önünde sathî telâkkilerle kalmak, bana; san'ate olduğu kadar verilen emeklere de nankörlük teşkil eder göründü. Mimar Sedad Çetintaş ziyaretimi hoş kaniladı. Evvelâ onu tebrik ettim. Tevazuu hasbihalin bu tarafmdan çabuk uzaklaşmayı ihtar eder gibiydi. Sergide 336 tarihini taşiyan lev halar görülüyor. Siz bu rö'.ev isile çoktan mi meşgulsünüz ? dedim. baktim. Sen de ulusumun bir çocuğu usullerile islenerek levha ikmal edı • lir. ve genc bir mimaruin. Benden ziyade « Muavinleriniz var midır? sen müteessir olmalisın.» « Hayir.. Yalniz ölçü işlerind* Vak'ayi bu «ekilde hikâye eden Zi • şeridimi tutacak veya merdiven nak • ya merhumdan daha çok küçülmüs ve ledecek bir amele tutarim. Bunu da daha harab olmuştum. tşte o vakit ruhumda bir alev parlamiş ve şimdiye zor bulurum. Çünkü herkes benimle kadar sönmemiftir. kubbeler, kurşunluklar üzerinde dola • Gerçi Ankarada şamaz. Atelyede de tamamile yalni • uzun yillar yapi zım. işlerile meşgul o Bu levfaalarin ihzarindan ne gi* luyor ve hayatı bi esash faydalar bekliyor sunuz? mı harç teknesi nin basmda, te Mesainin ülküleri mel hendeklerinin «c Kültür Bakanlığı ileride bun • içinde, yaptığim lan bastiracak ve muhtelif dillerle bu bmalarin, çatıla abidelerin san'at ve teknik bakimm • rm iskelelerin dan tarihî hüviyetini de dercederek de kazaniyor dum. Lâkin içim • bütün dünyaya neşredecektir, ki bu de beni yakip kasuretle ulusal mimarimizin yüce hüvi vuran ateş baş San'atkâr Sedad yetini bütün dünyaya tanitmiş olaca Çetintaş ka idi. Her fır ğiz. Birşey daha var: sattan istifadeye uğrasiyor ve çok e • Ulu önderin yarattığı Türk inkılâbı hemmiyet verdiğim röleve işlerine basmunakkak ki bu inkılâbm dili olacak, iamağa yol ariyordum, fakat'fcîr^ürlü muvaffak olamiyordum. ^** ? bir mimarî de doğuracakbr. tşte bu icNihayet iki buçuk serie evvel Ya!kılâb mimarisinin doğumunu kolaylaş • lovada ülküme bir güneş doğdu. Orada tirmak için genc artistlerimize en emin ben Yalova Halk Fırkasi binasimn tebir yol hazırlamiş oluyoruz. mellerini açarken beni müjdelediler. « Büyük mimarlarimiz hakkm • Bu güneşin nuru, işiğı sayesinde bu günkü yoluma kavusabildim. Bu ser • daki son tezinize bir gazetede muanz gi ondan sonra baslayan çalişmamm olanlar görülüyor. ilk verimidir.. Ve diyebilirim ki şimdi « Bana öyle geliyor ki bu mühim dünyanm en mes'ud adamiyim.» ve nazik ilim irinin ne po'.emik arzu • Büyük miUî eserleri, san'at ölçü • suna, ne de edebiyata tahammülü yoksüne vurup bütün iç ve ana çizgilerile tur. Bu iş harc teknesinin başinda da diriltmek ve Türk mimarî dehasinin bu bir türlü anlaşilamıyor. Ben uzun yil • bir sira şaheserlerini, bir sira san'at elar yaptığım tetkiklerin verimini ulu • seri halinde gözler önüne sermek... Ne güzel ülkü!.. Basaraninm saadetini haksumun münevverlerine arzettim. Ayni lı bulmak lârim... yoldan ilmî ve fenni bir vükufla yapiÇalışma şekli lacak itirazlar, tenkidler karşisında San'atkâra levhalari nasil hazırla • çok saygUiyim ve icab ederse cevab da dığinı sordum: veririm. Fakat şimdiye kadar böy'ece « Ameliyatın birkaç safhasi var beni karşilıyan bir söz duymadim ve dır, dedi, evvelâ yapilacak levbalarm okumadim.» her birisi için ayrı ayri ölçü krokileri Röleve İJİ bizde ilk defa ve muvaf • yapıhr, sonra bir kariş yeri bile unutulfakiyetle başarilan bir san'at mevzuu mamak üzere bina ölçülerek bu krokiidi. Bunu tek başina yapip bize bir de lere yazihr, bu ameliyat bittikten sonkoca sergi hazırliyan nvmar Sedad a ra iş atelyeye intikal eder. Bu ölçülere göre resimler çizilir. Bu da bittikten sadece tesekkür etmek bümem ki bir sonra kirk beş derece istikamette ge borcun en hafif surette ödenmesi ka len zîya altmda gölgeler çizilir ve bundar zayif kalmiyor muydu? dan sonra da tarama veya sulu boya MEKKl SAID Son 17 yil zarfmda Sovyetlerde yetişen üç musiki nesli zevk, heyecan ve artistik telâkki itibarile mecburî olaıak birbirinden farklı bulunmaktadir. Maamafih, klâs"zm, romantizm, konstrüktivizm ve saire gibi şekilîere rağmen gerek eskiler ve gerek yeniler, musiki de yüksek içtimaî vazife bakımmdan birleşmektedirler. Sovyet musikişinas lan bir tek ai'e te'kil etmekte, ve bu aile içinde herbiri kendilerine has olan yaraticı varhğini, müşterek vazifeîerin tahakkukuna çalişmakla beraber inki şaf ettirmektedir. Yeni musikinin başlangıdni, ilktes rin inkılâbı teşkil etmektedir. Bu sira da, Rus musikişinaslari, Millî Rus mektebinin meşhur «Beşler Grupu», Fran siz eropresyonizminin ve Alman ro mantizminin tesirleri altinda sembolizmin dar ve dolaşık yoilarinda akade • mikliğin husuneti içinde başiboş gezi yorlardı. Büyük iktisadi ve siyasî yenilikler olunca, inhilâl eden bir âlem i • çinde yetişmiş olan birinci nesil san'atkârlan sasaladılar. Maamafih, art'st ruhu düşünmekte, anlamakta, ve art stik telâkkilerini değiştirmekte amil o lan yeni hayatı kabulde gecikmez. Bunu ispat için, birkaç canh misal göstermek kâfidir. Herşeyden evvel, önümüzde herksçe taninmis bir üstad ve miıkemmel bir senfonist olan N. Miyaskovsky var. Miyaskovsky, bu asrm başlangicinda musiki hayatina girmis olan bir şahsiyettir. Modernizm ve o rijinalite araştırmalarmin yabancisı olan Miyaskovsky, polifonik icadlar bakimindan zengin ve kendine has bir ifade tarzı yaratmistir. Harbden evvelki zamanlarda, Mi yaskovsky etrafinı saran bedbinlikten siyrilmak için çareler aramiştir. Hayatin muğlâk meselelerini anlamaya, ve mütecerrid kalmakla beraber, bunlan ifadeye çahsmistir. Bazan, mistisizme kapıldığı göriı'mektedir. Maamafih, Miyaskovsky mistisizmi çiiriik birşey telâkki etmiş, ve bir iman kaziyesi yapacak yerde bundan kurtulmağa çalışrruştir. Eserlerini tetkik edecek olur sak, Üçiincü senfonisinin ümidsizlik'er dolu feci bir cikmaz sokaktan ibaret olduğunu görürüz. Harb esnasinda zabit bulunan Miyaskovsky, Beşinci senfonisini siperler içinde yazmistir. Bu senfoninin birinci teminde harbin dehsetleri içinde ilkbahar kokularırm hayali bir huzur yarattığı görülür. Burada, Ga'itzia halk türkülerinden bol bol istifade olunmuştur. Halbuki, bu eserle patetizm hailevüiğin kusva derecesini teşkil eden ve 1923 senesinde bestelenmiş olan Altinci senfoni ara sindaki tezad nekadar büyüktür? Bunu takib eden senelerde, bestekârtn eserlerinde derin değişiklikler gö rülmektedir. Bunlarda yeni mevzulan islemek arzuları görülür. On ikinci senfoni bunlardan biridir. Ayni nesil san'atkârlarindan ekserisinin eserlerinde Çaykovski ve Rimsky Korsakovun tesirlerine tesadüf olunur. Maamafih, mesele bu kadarla kalma • maktadir. Hakiki hayata doğru yol aimak. san'at vasıtasile memleketin sar • fettiği gayrete iştirak etmek, arzusu üslub ve tem intihabinda bile değişiklikler vücude getirmi;tir. M. 1. Ivanov adı, yabancı memleketIerde kâfi surette taninmiştir. Bundan iki sene evvel, ulusal halk temîerini i«lemekle ise başhyan bu san'atkâr, me'odilertn sihirkâr sadelik ve manasinı muhafazaya muvaffak olmuştur. Ken disi, şark mevzularmı (Türkmenistan steplerindeki Türk parçalari) islemeğe başlayinca, ancak milletlerin mevcu diyetlerinden doğan yeni ifadeîer katmaya başlamişhr. 1. İvanov, Voro'ilov marşmda tebarüz eden bu dinçhği hiçbir vakit terketmis değildir. Reinho'd Glierein bir Türk hikâyesinde vücude getirdiği Şah Senem operasi bestekâ rin en muvaffakiyetli eserlerinden bi rini teşkil eder. Kendisine mahsus olan romantizm saffeti, Anatol Aleksandrovda olduğu gibi yeni bir şekilde meydana çikmaktadir. Gözîerimiz önünde cereyan eden hâdiseler dahi musiki dilile ifade olunmaktadır. M. Ştaynberg, Türk Siberyan şimendifer hattmin inşasmı kompoze etmistir. İlk rölev tecrübeleri Sizi 336 dan da ötelere götüre yim, diye cevab verdi. Mektebde mi marî üçiincü siniha idim, o yü GrekoRomen tarzini etüd ediyorduk. Ben ise Ayasofya avlusunda Seli min türbesi önünde bir istalaktitli direk başhğina âsik olmuştum! tlk defa bunu hocamdan gizli olarak röleve et tim. Mevsim kiş olduğu için hastalan miştım da... Fakat istediğimi yaptım. Daha sonra 335 te Sokullu camisini diploma alacağim sene hocaırUn muvafakatile röleve ve levhalari ilk defa tarama üe ikmal ettim. Bunlar çok beğenildi, hatta Bay Halü Ethem bunları o vakitki (muhafazai asarı atika encümeni) namina satin almak istedi. Halbuki ben hatirdan geçeme diğim halde bunlan saklamak istiyor dum. Nihayet 336 senesinde bunlan ikinci nüsha olarak muhafazai asarı ati» ka encümenine tekrar yaptım ki şim di sergideki Sokullu camisi resimîeri bunlardir. Asil mektebde yaptığım Sokullu resimlerini 339 senesinde Üniversiteye hediye ettim. Şimdi Edebi yat Fakültesinde saklıdir. Ben bu Sokulluyu röleve ederken anlamiştım ki o vakte kadar hiçbir abidemizin bir tek penceresi bile röleve e dîlmemiştir. Buna çok müteessir ol dum. Mütareke senelerinde lshanbulda Müstakbilin Cemiyeti teşekkül etmişti, Bu cemiyetin müessislerinden ihti • falci Ziya merhum birgiin beni yaka ladı, «ben, dedi, dün ihtiyar bir Amerikah milyoneri gezdirdim. Birçok yerlerden sonra Süleymaniyeye gittik. Adam binayı hayretle tetkik ediyor • du. Çıktıktan sonra kapı önünde şapkasinı çikararak elimi siktı ve dedi ki: Bfcön bir günahim var, size söyliyeceğim. Bu yaşıma kadar Türkleri barbar biliyordum. Fakat şu abidcyî yapan ve bu mimarinin sahibi olan biı ulus bilâkis hiirmete lâyiktir. Fakat ne yazik ki geç anladun. Eğer ben mas • raf edip memîeketimden buraya ka • dar gelmeseydim, sizin bu yüce me deniyetinizi göremijrcektim. Halbuki siz kitablarla, albümlerle beni Şikagoda yazihanemin başinda tenvir edebi lirdiniz.. Yoksa böyle kitablarimz var da ben bilmiyor miyim? Eğer böyle ise söyleyiniz de alıp memleketime götüreyim ve benim gibi günahkâr va tandaşlanmı inandirayim.» 1 Eşya pyangosu sergisi Cuma pünü yapilacak lık maçlar istanbul Mıntakası Futbol heyeti baskanlığından1 19 nisan 1935 rurna gunü yapilacak resmi maçlar. Beşıktaş Şeref alanında, alan gözcu su Saim Turgud SumerspcT Fener Yılmaz saat 13 te hakem Izzet Muhittın Apak Hahç Ortakoy saat 14,45 te hakem Adnan Akm Doğanspor Karagümruk saat 16,30 ds hakem Saim Turgud. Armar an veriiecek güreşçiier Rus artistlerinin ilk konseri Türkiye Gureş Federasyonundan: C H. Fırkasının 1934 senesl Türkiye şamp:yonlarına sunduğu armağanlan almak uzere aşağıda adları yazılı ve İs tanbulda bulunan Turkıye gureş şam pıyonlarının 19'4/935 cuma gunü saat 13 te Galatasaray kulübunun spor sa lonunda bulunmalan bıldirilir. Filız: Omer, en hafıf: Omer, yan orta: Saim, ağır: Buyuk Mustafa, hafıf: Yaşar. Yunan Ekonomi heyeti de geldi Gazetecilenn Almanya seyatıti Berlin Matbuat Cemiyeti tarafından vaki olan davet üzerine Türk gazetecilerinden mürekkeb biır heyet cumartesi akşamı Almanyaya gidecektir. iki hafta kadar süre • cek olan bu seyahate Ulus gazetesinden Kemal Turan Günal, Ku rundan Mehmed Asım Us, Akşamdan Necmettin Sadık, Matbuat U tnumî Müdür muavinlerinden Bürhan Belge, Matbuat Umumî Mü dürlüğü İstanbul mümessili Neşet Halil Atay, Milliyetten Ahmed Şükrü Esmer, Tur:ng kulüb umumî katibi Ekrem Rüştü, Türkise Post müdürü Muzaffer Toydemir, g&zete cnizden de Abidin Daver işticak e' deceklerdir. Alman istihbarat bü rosunun Ankara mümessili doktor Simit Dümon da Türk gazetecile • rinin mihmandarı olan heyete re • fakat edecektir. Evvelce koltuklarim kabarnvşken bu n sözler iizerine güçüldüm, önüme Ankara 17 (Telefonla) Bu akşam Ankara Hafkevin • de Sovyet artistleri saat 20 df bir konser verdiler. Bu kon • serde Atatürk ve hükumet erkânı hazır bulundular. Resimlerimiz, Rus artist • leri şerefine evvelki akşam Ankarada Rus sefaretinde verilen müsamerede Başbaka • nımızla diğer ricali, asağıd' da gazetecileri göstermek tedir. Maruf Rus viyolonistlerden Davit Gaystroh da dün gelerek dog ru Ankaraya gitmistir. îîugün Ankarada toplanacak olan Balkan Antantı Ekonomik Konseyine iştirak edecek olan ve Haritakis, Kuronis, Zulutas, Ar kiropulos ve Haci Vesilden terekküb eden Yunan heyeti dün Ro manya vapurilc şehrimize gelmiş ve karşılanmışlardır. Yunan murshhasları şehrimizde bir gezinti yapmışlar ve Akşam trenile Ankaraya gitmişlerdir. Resmimiz heyeti göstermektedir.