26 Şubat 1 35 Cumhvriyet' TELGRAF MABERLERI Moskova, Paris, Londra ve Berlin arasındald müzakereler Doğu andlaşmasının Leh Alman misakma müşabih îstişarî bir misaka tahvili mi düşünülüyor? Vartova 24 (A.A.) lngilİz Na< zırlarmm yakında Varşovayı ziyaret etmeleri ihtimali üzerinde yazı yazılmamaktadır. Paris, Londra, Berlin ve Moskova arasında cere • yan eden müzakerelerin şekli sarahatle anlaşılmadığı bir zamanda, Lehistanı ilzam edecek her hangi bir yersiz tezahürattan çekinilmekte olduğu anlaşıhyor. Varşovada tngiltere hükumetinin şark misakı meselesinde bir hal sureti teminine teşebbüs etmesi beklenmektedir. Pat ajansının Londra muhabiri nm izahına göre, mütekabil yardtm misakmın evvelce Lehistanla Al • manya ve Lehistanla Rusya ara • smda aktedilmiş olan ademi teca • vüz misaklan esası üzerme müstenid istişari bir misaka tahvili dü • sünülmektedh*. Bn misakra, şarkî Avrupada, ba tarzda muahedeler yapmıyan memleketler arasında yeniden ademi tecavüz misaklan akdi suretile ikmali mevzuubahistir. Bütün bu misaklar, şarki Avrupaya aid istişari bir misakla bağ lanraış olacaktır. Harîciye Bakanının seyahati Londra 25 (A.A.) Kabme toplantısıntn bitmenm müteakıb Sir Con Simon,KraIı ziyaret etmiştir. Bakanlann Sir Con Simontm Ber • Imi ve şarkî Avrupa payıtahtlanm ziyareti meselesini gorüşmüş olduklan zannedilmektedir. Alman gazeielertnin yttzdart Berlm 25 (A.A.) Korespon • dans Dîplomatik Politik gazetesi, İngiltere Al manya temaslan hakkında tefsiratta bulunarak diyor ki: «Altnanyanıa, az çok uzun bir zamandanberi noktai nazar teatisine mevzu olan meseleleri miizakere • ye âmade bulunması tabiî ve aşi kâr bir şeydir. Almanya, Londra tebliğinde zikredflen yeni mese leyi» yani hava meselesmi müza • kereye âmade olduğunu bildirdiği zaman bir çok ecnebi gazeteleri bunu obür meselelerin müzakeresi reddedildigi seklinde tefsire yeltendiler. Halbuki Almanyanın doğu misaki hakkındaki teklifleri ve Tuna mkakı hakkinda izabat Utemesi esasen miizakere halindedir.> îngiliz Içtimaî musahabe Tenkid ve tecavüz ekadar oldu? Hatırlamıyorum. (ÇaJgılı tuluat) nevinden bir oyunun seyrin den d£nüş, içimde hasıl olan hakik! ve sarnimî intıbalan gene bu sütunda neşretmiştim. O yazımda ne kimseye bir tecavüz, ne kimseyi tezyif vardı. Zaten, kendiliğimden tecavüze geç mek âdetim değildir. Silâhlanmı hep müdafaa sadedinde kullanınm. Onun için, tenkid çerçevesini oteye geçmemiştim. Sadece çalgi' lı tuluatı beğenmediğimi ve onu, yapanlara, yapanlarm yüksek bellediğim «an'at kabiliyetlerine yakıştırmadığımı söylemiştim. Sen misin buna cür'et eden?î Her ve»ile ile Avrupalılıktan dem vuran, kendi milliyetlerinden fazla, onunla öğünen bu baylar kendilerinden kat kat yüksek garb san'atkârlannın daima iyi karsı ladıkları «tenkid» e tahammül edemediler. ötedeberide, aleyhimde atıp tuttular, aldırmadım. lnsan, 999 cihetten medenî olur da, bi rinden olmayıverir... dedim, sus tum. Çünkü, nihayet, benim, umu mun takdirine arzedilen birseyi beğenmemek nasıl hakkım ise, onların da benim tenkidimi hoş görmemek haklan olabilirdi. Zira ben o yazımda doğrudan doğruya kendilerinden bahsetmistim. Dün tesadüfen, elime, bu arahk ısırgan otu gibi her bucakta biten mecmualardan biri geçti. Şöyle bir fikir edinmek için ka mtırdım. Bir de ne göreyim? Boza gibi acayib bir ad taşıyan birisi, zâhir nıuharrirlik hevesine kapılmış, ve benim çalgıh tuluat hakkındaki yazımı dolayıaile ele alarak, ağzına geleni savurmuş. Günlük gazetelere yazı yazan bizlerin, isimlerimizi ağza almak memleket kül türü için ayıb sayıhrmış (!), çalgıh tuluatın bestekân, bu parasız tellâlın sıraladığı malumata göre, garbin milyonda bir yetiştirdiği bir san'at dehâsı imiş (!), onu tenkide cür'et edenler, ecnebi gazetelerdeki gibi tanınmış musiki münekkidleri değilmiş te, tango ile valsi ayırd edemiyecek kadar musi kinin acemisi olan muharrirler miş ( ! ) . Kelimeler ağzımızda iğrenc bir sekil ahyorrnus!. Daha neler de, Vİer! Kendimi bir daha, çalgıh tuluat sahnesinin önünde zannettim. Bu »özüm ona san'at makalesinin al tındaki imza sahibini uzun uzadıya hatırlamağa çalıştım. Derken kulağıma, burunla takIid edilen bir zuma sesi geldi.. Haa!. dedim. Dedim, fakat bu yazıyı da yazmış bulundum.. Ercümend Ekrem TALU OCAK ÜLKUSU Tazant Ağaoğlu Aluned Adliye Bakanlığı yapmis ve bn sı • fatla cumhmiyetin adlî karamlarinda rol oynamiş olan Mahmud Esadm U • nrversitedeki konferanslarina dair Cumhuriyetin nesrettiği hulâsalari bâynk bir merak ve dikkatle takib et • roekteyim. Mahmud Esad son kon • feransmı medenî kanunlara hasretmis ve bîlbassa aüe huknkn üzerinde dnr • muftur. Bunun sebebi pek açiktir. Medenî hukuk arasında aüe hukuku ka dar berkesi ayn ayn ve cemati birden alâkadar eden baska bir kisim yok • tur! Aile demek hem ferdîn doğduğu, bfiySdugü, barmdığı ve yetistigi yer ve hem de cemaatin dayandığı flk te • mel demektir. Buna göre aile hem ferd, hem cemaat bakimlarindan en çok dikkat ve hina edOmesi lânrn gelen bir kunundar! KonferansçinUı yeni Türk aüesi hakkındaki fikirlerini tahlOe geçmeden evvel konferansinin dayandığı 3d esası şartsiz ve kayidsiz kabul ettigimizi beyan ederiz. Bunlardan birisi şudur: Medeniyet bir küldür, parçalanma kabul etmez; oldugu gibi abnir. tkmcisi de yeni medenî hukukun ve bîlhassa ocaga aid hukukun eski ha kukun çok fevkînde olduguna ve me • denî âlemin bir uzvu olarak yürOmeğe azmetmif olan Türk mflleti için behemehal eski hukuku terketmek ve yeni hukuku almak utirarmda bulundugu • na dair fOdrdir. Bu iki esa» fikirde müttefik ve möttehidiz. Türk ocağindan köleliği andiran iz« leri kaldiran, Türk annesmtn manevi şahsryetmi taniyarak ona ocakta ve ocagm difinda erkekle müsavi hak veren rejun ve tejJmin bu hususlardald gidisbe onder olanlar hie fupbe yok • tur ki büyük tarihî bir şeref hatirasl ile yadedHecelderdir. Fakat acaba bir m&essese kanunu madde halinde alımr alinmaz hemen bütün erdemlerini verir mi? Muhterem konferansçi eski afle Iqprumlarinin doğurdugn bin bir fada • lardan bazilanm kaydederek demif • tir ki: «Bu facialara 1300 sene evvel baska kavimlerm biinyesine gore kurul • muş hukuk cebeb olunmu«tur.» Fakat acaba Mahmud Esadm bn . günkü yeni Türk ocaklarinda geçen facialardan haberi yok nra? KendOeri Hapisaneleri gezerken eski ailelere mensnb kadtnlar görmüş ki ortaginm çoctığunu öldürdSklerinden dolayı hapbanede mliyorlarmis. Acaba bugün yirmi sene birlikte yasadıktan sonra birdenbire zevcini ve delikanlı çocuklarmı terkederek yaband birisfle ço • cuklarinm ve zevcinm gozleri önünde yasiyan kadinlar ve yahud zevcesuıi terkedip baska bir kadrala berkesin gözü önünde yasiyan erkekler az mı dir? Metres kelimesi ve metres etra • finda geçen facialar artık Türk gaze telerinin sütunlan arasında gündelik mevki almistir. Kasimpasadan tutunuz Şislinin «kibar» denüen semtlerine, Fatıbin en koyu sokaklarina, Anadoln • nun en ücra köselerine kadar bu kelime ve onunla beraber yürüyen cinayetler bayatimiza artık «medenî bir hak» kazanmis gibi yerlestüer. Demek ki cinayet bakimindan ka • zanümif birsey yoktur. Hatta kaybe dilmîstîr denilebflir. Muhterem Mahmud Esad ocaklar • daki cinayetlerin kökünü «baska kavimlerîn bünyesine göre kuruhnuş bu . kuk» ta buluyor. O halde ayni mantıkla ve ayni kuvvetle iddia edîlebilir ki yeni cinayet • ler de gene ayni sebebden doğuyor, çünkü yeni medenî hukukumuz da baska bir kavmin bünyesine göre kurul • muş bukuktur. Birincileri Arablardan, ikincfleri de îsviçrelilerden aldık. Fakat bana öyle geliyor ki ne evvelki ocaklarda, «e de simdiki ocaklarda dnayetler hukukun kendismden gelrniyor. ŞeriaHn temellerini kuran Peygam • ber kadmm yükselmesi taraftart idi; onun zuhurundan evvel kadm Arablar arasında pek feci, pek düşkun bir halde idi. Köle ile arasında hiçbir fark yoktu, hiçbir hukuku haiz degildi. ÖIdürüldüğü zaman kan pahasi da he • men bir kölenin kan pahasi gibi idL Mubammed kadma hukuk verdi, kız evlâdmm öldürübnesini men etti, kadıni zevcine karsı, ve kizi babasina karsı himaye etti. Muhammedden evvel Arablar arasmda dokuz nevi evlenme varkı ki, hiçbirisinin bugün bizhn zina dedigimiz fuilerden farkı yoktur. Polygamie (kesreti zevcat), PolyandrM (kesreti ezvaç) kadar mamuldü. Mu • hammed Polyandrieyi menetti, her ne. kadar kesreti zevcata müsaade ettise de ülküsü teklikti ve bu ülküyü bir a • yatle açik soylemistir. [Bu hususa dair fazla malâmat edinmek istiyenler benim Darülfünunda «Hukuk tari • hi» derslerime aid notlartma ve «Uç medeniyet» adlî eserime müracaat e • debüirler.] Hulâsa iddia edüebnir ki Muhammed kadımn yükselmesi ve a • Oenin tek bir kadm etrafinda toplan • ması taraftan idi Fakat ne çare ki islâmin bu taraflan vaktinde tetkik edüip ocak hakkında bir ideoloji yapdmadı. Daha yüksek ve daha temelîi bir ocak knrraak ira • kânı varken avam ve avamı yürüten mutaassib ve cahil hocalarm tesh* • lerile ocak o berbad sekli aldı. Bugün d'ahi gene ayni mesele kar^ısındayız! Hiç şüphe yoktur ki tsviçre me • denî kanunlan daha yüksek, daha esaslt, ahlâk ve içtimaiyat bakım larmdan daha mütekâmü temeller üzerme kurulmustur ve biz bu bukuku almakla elbette daha dogru bir if görmüsüzdür. Fakat gene takrar ediyorum: Kanun maddeleri yalnız basma ken dilermden beklenilen erdemlerl (faziletleri) veremezler. Bir de onlana yanıbaşmda, bu erdemleri temm edecek zihniyetin kurulmasi lâzımdır. Mahmud Esad, İsviçrede uzua seneler oturmuftur. Isvîçre hayatı na, aile kuruluslarma, içtimî münasebetlerine, ahlâk! yürüyü^lerine elbette ki vâkıfrr! Hiç mesru zevcmin gözüönünde başkasile yasayan kadına tesadüf etti mi? Hiç meftu zevcesmin gözü önünde metresle yasayan, metresi uf • runda vartnı yokunu sarfederek çoIuk çocugunu aç ve sefil bırakan erkeklere raSgeldi mi? BöyleleH faraza bulunsa bile, mubit onlara karsı ne gibi vaziyet alır? Bizimki gibi ellerini opüp basları fizerine koyarlar mi? En muhterem yerleri mi gösterirler? Yoksa herkes arkasmı raı çevhir? Mesele yeni hukuk maddelerini canlandmnak, onlan hayata sok • maktır! Yoksa facia aynen dvuyor, eksilmemis, artmıstır ve hatta be nim akideme göre Türk aile hayatı bugünkü hal ile devam ederse Türk cemaati büyük tehlikelere maruzdur. Bize bir ocak ideolojisi lâzundır. Şehvet romanı yazanlann sehvet ve behimiyet saçan hikâyeleri de ğil, Isviçre halkmın taşıdığı ahlâkf zihniyetten mülhem bir ideoloji ki o zihniyetten doğmuş olan hukukun feyizlerini bizde de verdirebilsin! Kadınla erkegin, ocakta müsa vatı ve mukabil serbestileri, güzel, yüksek ve bugün için elzem bir esas, fakat ayni zamanda da bu müsa vatı ve serbestiyi bir ahenk ve mtizam içinde tahakkuk ve klare edebilecek maneviyat lâzımdır. Mütefekkirlerimiz, hukuçuları • mız, ediblerimiz bu maneviyatı kurabilecekler mi? Bir ocak ülküsü telkinine koyulacaklar mı? Vaziyeti ve meseleyi kavnyanlar, kendi ha • rsketleri, tavırlan, sözleri ve hü kümlerile, böyle bir ülkünün kurulması için birer canlı misal olabile cekler mi? Işte mesele! AĞAOĞLU AHMED İHEM NALINA MIHINA Kabahat yalnız katası kesilen kadınlarda mı? lmanlann casusluk eden iki kadıru balta ile kafalannı kesmek suretile idam ettiklerini yazmıştık. Baloya gider gibi frakh, rugan iskarpinli, beyaz t boyunbağh ve beyaz eldivenli cel ' lâd tarafmdan tatbik edilen bu kan> lı ve müthiş ceza, dünyamn her tarafında akisler uyandırdı. Bu akisler Almanyanın aleyhinedir ve Alman düşmanlan bu fırsattan istifade ederek gene propaganda yapıyorlar. Vatana hiyanet edenlerin en siddetli cezalara çarpılmalan gayet tabiidir. Fakat herşeyin yolu vardır. 20 nci asırda kadın kafalannı balta ile koparmak bir gafbr. Söz arasında sunu da söyliyeyim ki gene ve güzel iki kadımn başlannı balta ile uçuracak kadar, zalim cellâd bulmak ta kolay is değildir. Bu cellâdm da talihsiz kadınlarla sanki dans edecekmis gibi frak giymesi de medeniyetin cilvelerinden biridir. Elleri kjrlenmesin diye baltanın sapını beyaz eldivenlerle tutan Her cellâdm acaba beyaz frenkgömleğine kan lekeleri sıçramadı mı, dersiniz? Bana kalırsa, Almanya aleyhine bir hayli propagandaya sebebiyet veren bu casusluk meselesinden yalnız kafalan kesilen kadmlar mes'ul değildir. Asıl mes'uller, en büyük devlet esrannı, askerî esran bu kadmlann kırmızı manikürlü parmaklannın arasma verenlerindir. Büyük Harbde, Almanyanın en büyük ve meşhur casusluk seflerinden biri olan Froylayn Doktor, kendisi kadın olduğu halde, kat'iyyen kadın casus kullanmazdı. Çünkü, seven bir kadımn, sevdiği erkeğin esrarım öğrenmek şöyle dursun, bütün kendi sırlannı ona söyliyeceğini bilirdi. Almea erkânıharbiyesi istihbarat dairesinin de kadın casuslara emniyet ve itimadı pek azdı. Kadın kalbinin anahtan ask olduğunu bilirdi. İsviçrede kullandığı casus kadmlardan biri, bir düçman zabitini sevmisti; ondan hiçbir askerî sır öğrenmek istemiyordu. Nihayet kadını bu aşkmdan vazgeçirmek için. hileye başvurulmuş, sevdiği düşman zabitine daha güzel başka kadınlar musallat edilmiş; casus kadın, sevgilisinin kendisine baska bir kadınla ihanet ettiğini gördükten sonradır ki duyduğu hiddet ve kinin sevkile o zabitin aleyhinde harekete geçebilmisti. Bunlan bilen ve casusluk kitablanna yazan Almanların, kendi en mühim askerî sırlanm kadm daktilolann önüne koymalan büyük bir gafletti. Bu gafleti yapanlar, hem memleketlerine fenahk etmisler, hem de iki zayıf kalbli, zayıf seciyeli kadımn kanına girmişlerdir. Almanlar, mühim esrann daktilolar tarafmdan çalınmasına mey» dan veren kısa düşünceli ve lâkayd askerî seflerini de cezalandırmahydılar. O, Almanlar ki Büyük Harbde, istihbarat ve casusluk işlerinde dünyanın en büyük imtihanmı geçirmişlerdir. Fakat anlaçılan bu işten mes'ul askerî çefler de, iki güzel daktilonun büyüleyici cazibesine kapılmaktan kurtulamamışlardır. Avrupada siddetli fırtınalar Bîrçok kimseler öldü ve yaralandı Paris 25 (A.A.) Dun, Savoie havalisinde siddetli bir kasırga kopmustur. «Paris • Soir> gazete*inin kususi muhabiri, oradaki bîrçok köylerin, bu kasırga yüzünden uğradıklan felâket hakkında malu • mat veriyor. Annecy civanndaki bir koyde, fırtınadan kilisenin çan lralesi yıkılmıştır. O anda harab olan kili • sede, biraz evvel 80 eocuk bulu uyordo. Leman goitinde öri büyük vapur batmıştır. Revarddaki kış sporlan istasyonunda rüzgâr, otellerin çatılannı uçurmustur. Sen Piyer Dalbinyide, riizgâr iki bin kilodan fazla ağırhktaki bir çatı parçasını 100 metroluk mesafeye sürüklemistir. Birçok nahiyelerde evler yıkıl • mıs, birçok kimseler de ölmüş ve yaralanmıştır. 935 bütçesi Bazı vergilerde tadilât yapılması muhtemel Ankara 24 (Telefonla) Heyeti Vekile bugün îsmet İnönünün başkanhğı altmda toplanarak geç vakte kadar müzakeratta bulundu. İçtimada 935 masraf bütçesi görüşülmüştür. Biitçe müzakeresinin bugün bitirileceği muhtemeldir. Bütçenin 195 milyon olacağı anlasılmaktadır. Bu meyanda bazı vergi kanunlannda tashihat yapılacagı mevzuubahstır. İsviçrede | yapılan reyiâm ! 1 I Askerlik müddetinin temdidi kabul edildi Bern 25 (A.A.) Reyîne müracaat edilen Isviçre ulusu, askerlik hizmetmin uzatılmasi hakkmda federal mecIUler tarafmdan kabul edflen kanunn 431,902 reye karşı 506,845 reyle kabul etmiştir. Cenevre 25 (A.A.) Askerî hizmet müddetini uzatacak olan kanun hakkında dün baîktan toplanan reym neticesi matbuat tarafmdan tefsir e • dDmektedîr. «Jurnal dö lönev», yabandlarin ü ham ettikleri fesad a, bozgunculuğa ve kayidsizliğe ve nihayet alusal korun manin icablarmı anlamamazhğa kar şı kazanilan bu ulusal zaferi kutlula maktadir. tngîlterede Londra 25 (A.A.) Şiddetli bir fırtına, tngilterenin kısmıazamı üzerinde hiikiim sürmektedir. Fır • tına yüzünden, yol ve şimendifer münakalâtı ciddî surette müteejsir oldogu gibi birçok vapurlar da, Manş ve Şimaldenizi limanlanna ilticaya mecbur kalmışlardır. Hizmet uçuşlan yapan birçok bombardıman tayyareleri de mee> buren yere inmişlerdir. Şeker fabrikaları 20 metroya yükselen dalgalar Toulon 25 (A.A.) Fırtına, dün Atlântik denizinde olduğu gibi, Akdeniz kıyılannda da yeniden baş Iamıstır. Ciolat mevkiinde bir med olmuş ve dalgalar bazen 20 metro irtifaa kadar yükselmiştir. Bir elden idareye dair rapor hazırlandı Metr Salemin muhakemesi bitti Ankara 24 (Telefonla) Metr Salemin muhakemesine bugün saat 16 da başlandı ve iki saat türdu. Maznun vekilleri müdafaalanm yaptılar, müekkillerinin suçlu ol madıklarmı söyliyerek beraetlerini istediler. Müdderumumî maznunla • rtn tecziyeleri hususunda evvelki iddiasında ısrar etti. Muhakeme hitam buldu. Karar 4 martta verile • cektir. Ankara 24 (Telefonla) Şeker fabrikalarınm bir elden idaresi es • nasrnda alâkadarlarla Iktısad Ba • kanhfmda yapılan hazırlıklan bi tirmek üzere ts Bankası Umun müdür vekili ile diğer banka müdür • lerînin millî seker fabrikalarınm ne suretle idare edileceğine dair ha • zırladıklan raporlar Bakanhğa verilmistir. Bu raporlar tetkik edil • dikten sonra Heyeti Vekilede mü • zakere edilecektir. Aydın hattının satın alınması işi neticelenmek Uzere Ankara 25 (A.A.) Aydın demiryolunun satın alınması için bir müddettenberi şehrimizde yapıl • makta ve muvaffakiyetle ilerle • mekte olan müzakereler neticeye yaklaşmaktadır. Aydın demiryolu mümessili M. Adin bu münasebetle muhabirimize şunlan soylemistir: c Aydın hatrmm mübayaası için bir müddettenberi muvaffaki • yetle cereyan eden ve kat'i safhaya dabil olan müzakerelerin malî aartlartna aid teferrüat hakkında hisse sahiblerinin son karannı al • mak üzere Londraya gidiyorum. Müzakeratın intacı için yakında avdet edeceğim.» Difteri asısı Okul ve istasyonlarda dünden itibaren başladı Dünden itibaren sehrin muhtelif yerIerinde açılmış olan 10 an istasyonunda 2 yaşmdan 6 yasma kadar olan çoeuklara difteri aşısı yapılmaga baş • lanmıbr. Bundan baska 12 afi ekibi tarahndan ilk okullardaki 6 1 2 yaslarmdrki çocuklara difteri aşısı yapümaktadır. OknUarda ve istasyonlarda daha bir hafta an işine devaro olunacakto*. Okullarda çocuklarm çok kalabalık ohnası yüzünden bir ekib günde ancak bir okulla meşgul olabflmektedir. Bunun için okullardaki an işintn bir baftadan fazla süreceği samlmaktadır. Iran Şatiının ziyareti filmi Ankara 24 (Telefonla) tran Şahınm Türkiyeyi ziyareti münasebetile azimet ve avdetinde hudud dan itibaren alman filmin provası bugün yapıldı. 2 saat süren filim çok beğenilmiştir. Filim gösterilir ken sinemada ftrka erkânı, tran elçisi ve sefaret erkânı hazır bulun muslardn*. Filim yakında trana gönderilecektir. Kayseride Atatürk heykeli Kayseri 25 (A.A.) Büyük önd'er Atatürkün Belediye tarafından yaptırılan heykeli Kayseriye getirilmis ve kaidesine konulmus • tur. Heykel bir marta kadar örtülü bulunacak ve bir martta açılma resmi yapılacaktn*. Açılma resmi içîa bir komfte çahsmıya baslamistır. O gün için zengin bir program hazır lamaktadır. Italya KUltür Bakanı Selânikte Selânik 23 Italya hükumeti • nin Kültür Bakanı ve yabancı roemleketlerdeki ttalyan mekteblerinin umun müdürü olarak kabineye memur Pierre Parini tayyare ile Selâ niğe gelmistir. P. Parini gazetecilere selâniğin en eski mekteblerinden İtalyan mektebinin yeni yapılan binasinin kü • sad resminde bulumak üzere Selâ • niğe geldiğini ve bu firsattan istifa de ederek iki devletm manevî münasebat bağlarmın artırılmasına çalısacağını soylemistir. Yugoslavyadaki hâdiseler Belgrad 25 (A.A.) lç lfleri Bakanı M. Popovitsh, gazeteciler tarafmdan sorulan bir suale ceva • ben bilhassa sunlan soylemistir: « Slavonski Brod mmtakasın • da, ayrılık taraftan Praskitchin tahrikleri neticesinde tevkif edilmis olan on kisinin tahliyesini istemek maksadile, sarhos birçok köylüler tarafmdan yapılmıs olan hareket • ler derhal bastırılnus ve sükunet kat'iyetle iade edilmistir.» Yunan hududlarının tahkimi Atina 25 (Hususî) Bulgarislan hududunun tahkimi için yapı lacak işleri kat'î olarak tesbit edecek olan Harbiye Bakanhgı heyeti pek yakında Makedonya ve Trakyaya gidecektir. önümüzdeki ay i • çinde Selânikteki Sedes tayyare is • tasyonunua tahkhnine başlanacak Hindistan prensierinin gizli bir toplantısı Bombay 25 (A.A.) HindU • tan prensleri arasında akdolunan gizli bir konferansta, Hindistana a» id kanun projesinin bugünkü sekli ile kabul edilemiyeceğine dair toplulukla karar verildiği ve bu kanunda esash tadilât Utenildiği rivayet edilmektedir. Bafrada büyük bir köprü yapılacak Samsun 25 (A.A.) Bafrada Kızıhrmak üzerindeki 600 metro luk eski ahfab köprünün yerine beton bir köprü yapılması düsünül • mektedir. Bafra ve Alaçamdan yılda 3,000,000 dan artık tütün elde edilmektedir. Bafralılar kılo ba sına bir kuruf verilerek köprüoün yapılmasına yardım edeeeklerdîr. Dünya ytizme rekoru kırıldı Buenosayres 25 (A.A.) Ar . jantin yüzücüsü Pedro Kandioti Santaf • Buenosayres arasını 87 saat 19 dakika yüzdükten sonra bı • rakmıs ve bu suretle 1933 denberi 71 saat yüzme Ue gene kendisinde olan dünya rekonmo kınmstır. SUmer Bank umumi heyeti Sümer Bank umumi heyeti martm ilk günlerinde toplanacaktır. Sümer Bankın umumî heyetini Millet Medisinin maliye ve iktısad encümenleri teşkil etmektedir. Sümer Bank beş senelik plân faaliyeti ve fabrikalann çaltsma va • ziyeti hakkmda umumî heyet top • lantısına bir rapor hazırlamaktadır. Amerikada feyezanlarNevyork 25 (A.A.) Kayahk dağlarla Misisipi nehri arasında seller tahribat yapmaktadır. 4 kişi ölmü* ve 130 kişi yaralanmıstır. Hasar yarım milyon dolar tahmin edilmektedir.