=l2Teşrinisaniî934; Adam yalvacın uçmaktan kovulması Konservatuvar müdürü, bu ülküye ermek yolunda [Birinct sahifeden mabait\ nasıl çalışmak lâzım geldiğini izah ediyor den bile kımıldamadı. Uçkun bu [Birinci aahifeden mabait} yanakkaleyi, Dumlupınan, Sakar jrayı baska şekflde ifadeye imkân yokhır. Almmast lâzım tedbirler Halka evvelâ musikiyi sevdirmek lâzımdır* Bafka memleketlerde olduğu gibi mHrteplerd« oğleden aonra talebe meşguHyctlerinm kültfir ialerine mütait o • Iabflecek bir şekilde yapılması ve prograralann buna gore tadiH lâıımdır. Bu suretle gusel san'atler kültürile nğrasmaga vakit bulabilecek olan talebenin içinde müstahlermm Konservatu ara devaralan imkâm hazırlanacağı gibi ajelâmum nratild »reki ayandırıl mın veya Irarvetlendiriimif olacakhr. Terbiyevî ve kültürel mahiyette o laa komerlere ait vergilerin indirilmesi ve balkm bu konserlerden istifadesi hnkânlarmm genisIetOmesi lâztmdır. Avrupadan gelen musiki âktlernıden çoğunun gümriiğü fiatine rouadildir. Bunlara ait resimler indirOmelidir. Memlekete gelecek olan beynelm! lel şöhreti baiz san'atkârlarm vereceklerî konserler, memleketin san'at se • viyesini yükseltmeğe yardun edece ğinden bu gibi konserlere ait retimle rin mahallî konserler* ait resimler de recesine indirilnysi muvafık olur. Monkimizin geçirmokte olduğu ıon înkılâp dolayısile birçok kimseler ta rafmdan yeni yenj eserler viicude ge • tirifanektedir ve getirileeektir. Bunla ruı icinde millî ve san'at kıymetini haiz olanlarmm tefriki için roütehassıs bir beyet tarahndan tetkiktcn sonra nesirlerine mösaade etmek lâzımdır. Htdkın masiki terbiyetini yukseltmek için Çok mx dÜDutiyelerle veya meccanî olarak sdt nk konserler verilip ciddî •*erl«r çalnrmalıdır. Buolar salonlarda olduğa gibi yazm bancelerd*, parklar da, diğer umumi meydanlarda da ve • rihnelidir. Bu suretle halkm kulağı muHldye ahffanlmalıdır. Çünkü, gözu görmiyen bir adam bir cicmi nasd tefrik edemezse mu&ikiyi çok dinlemiyen bir adam da munki sevemez. Musiki, herşeyden ervel bir kulak ahtıklığı mese » Son vmmyet dolayısile bflhassa mu • tild fenni tedrisah son derece ehemmlyet kesbetmistir. Bu çalıımalar netî • cesmde millî zevki ve hissi ifade ede biiecek eserler meydana getirebilen gençlerin ortaya cıkması kolaylaımış ohır. Yeni Türk muiikiri kuruluşu Millî Türk musikisi üzerinde çalısacak ımsuriar için çok mühim ve zengin millî kaynaklar ve malzeme mevcuttur. Fakat bu yeni .yapılacak esrrler Türkün büyük duygulannnı ebedî ifadesi olmahdır. Ulusal musikinm zemini, halk türküleri olacağina göre, «ey dana gelecek eserler ruhumuzu hare kcte getiren hisleri çok açık olarak göstermelidir. Zaten halk melodilrri, u • mutnî hisleri çok güzel tebHğ ve ifa de ettiginden bestekârlar bunlan meydana getirmekte fazla güçlük çekmiyeceklerdir. Zaten her millrtte bu inkı • lâp bazı .arklarla bövle olmuştur. Halk musiki ve danslan üzerinde çalumakla muhtesem millî bir musiki yaratan ve beynelmilel musikiye büyük bir zen ginlik veren Rus musikisînin tarihi meydandadır. Çalışma yollan Bu noktada san'atkârlan takyit et • mek doğnı değüdir. Filhakika, doğ rudan doğnıya armonize etmek, tem motif alarak çalışmak, fikir ve ilham alarak çahşmak, eser içinde bir türkü yü orijinal olarak icra etmek gibi bir çok yollar vardır. Fakat bu yoDardan hangisi tutulursa tutulsun eser mahallî rengi ve mülî hissi göstermeyince hiç • bir kıymeti haiz olamaz. Bu şehilde çalifmağa başlıyanlar Konservatuarda ve Ankaradaki Mus3d Muallim mektebinde Avrupada tahsfl görmüş gençlerimiz bu yolda çahsmaga baslamiflardtr. Şimdiden ha nrlanmif bazı yüksek eserler vardır. Fakat yeni musikiyi halka sevdirebfl • raek için siradQik nisbeten kolay an • lasıhr, hafif eserlerin ortaya çıkanlma« daha arzuya sayandır. Çünkü tek sesli musikiye alısan haBcı doğrudan doğnıya birdenbire yüksek eserler karsı sında birakmamak lâzımdır. Konservatuar orkestrası ileride halka yeni Türk musikisine ait parçalar • dan mörekkep konserler de verecek • tir.» Millî musiki doğacaktır! ÖZTÇRKÇEi Sergide, örnekolmaya değer standlar var Ankara sanayi sergisi birçok bakımlardan evvelki sergilerden üstün olmuştur [Birinci sahifeden mabaH] yi sergisi birçok bakımlardan bundan evvelki pazar v« panayır taklidi meşherlerden üstün ohnustur. Bir iki güne kadar kapanacak olan sergide, gelecek »ergilere örnek olacak derecede iti na ile hazırlanmıs standlar bulunuyor. Bu arada şeker fabrikalan standile, tf Bankası paviyonunun diğer birçok köşeleri sergicilik tekniği noktasından i • leri bir misal olacak değerdedir. Bu standlarda ziyaretçiler, sadece sergiye konan malı değil, hatıra gele cek birçok suallerin de cevabmı bu luyorlar. Şeker niçin bu fiate satılıyor? Şeker için verüen paralar nereye gidiyor? Şekerin faydası yalnız alanla satana mı dır? Şeker liiks eşya mı, ilâç mı, yoksa gıda mıdır? Bu suallerin cevabı, falân veya fi • lân şirketçe değil, fen adamları tara • fmdan verilmiftir. Esasen fabrika standlarmda şeker sadece millî bir gıda o larak tetkik edilmektedir. Burada, muhtelif gıda maddelerinin vücude yarıyan kısımlannı yüzde he • sabile gösteren grafikkr vardır: Vücude, yumurtanm yüzde 20 si, peynirin yüzde 25 i, zeytinin yüzde 30 u, balık etinin yüzde 35 i, sığır etinin yüzde 43 ü, havyarın yüzde 45 i, koyun etinin yüzde 47 si, kuru fasul yenin yüzde 75 i, pirincin yüzde 85 i yaramaktadır. Kilo itibarile bu gıda • larm vasatî fiatleri şöyle gösterilmiş • tır: Yumurta: 30, Peynir: 50 • 80, Zeytm: 30, bahk eti: 40 80, sı»r eti: 30, havyar: 1400, koyun eti: 30, kuru fasulve: 25, Phinç: 25 kuruş. Kilosu 40 kurusa olan seker ise yüzde 100 vücude yaramakta, po«a bırakmamaktadır. Ikinci bir grafik, muhtelif gıda maddelerinin besletne kudreti ve kalori kıymetlerine göredir. Şeker burada da birinciliği muhafaza ediyor. Standın dört yaninı çerçeveleyen yazılar grafiklerdeki malumatı söyle hulâsa etmektedir: «Şeker hem ilâç, hem gıdadır» «Uzun ve ağır beyin ve vücut yorgunluklarını en çabuk ve en kolay tamir için tek çare bol şeker yemektir.» «Düşünen beyin, çarpan yürek, çalısan kol seker yakar» «Albominsiz, yağsız muvakkaten yaşatnak kabildir, şekersiz asla..» Şeker sanayiinin ziraate, köylüye, memleketin hayvan servetine yaptığı faydalara ayn ayn yerlerde işaret edilmiştir. Bir tablo, bu sanayiin kurulduğu yerlerde köylünün vergi ödeyis nisbetinin yüzde 95 i bulduğunu gösteriyor. Bazı mıntakalarda Ziraat bankası 20 senelik alacaklarını toplamıstir. Pancar ekilen yerlerde toprak adeta yeniden hayat bulmakta, tarlalarin verimi birdenbire art • maktadır. Köylüye bedava verilen seker küspesi hayvanların en birinci gıdasmı teşkil etmektedir. Sigorta standı da memlekette sigortasızhk yüzünden kaybedilen servetleri resmî tnembalardan alı nan vesikalarla ortaya atmıştır. «Binayi yakan ates değil sigortasizlıktır» cümlesi altında şu yazılar görülüyor: «Memleketimizdeki 48 büyük yangmm zararı: 4,886,000 lira. Yanan emlâk arasında sigortah olanlar 1,840,000 lira. Bu yangınlarda mahvolan servet: 3 milyon lira.» Bu iki misalden sonra, sergi <vi * nin bazı bölmelerindeki vaziyete ilişmek gelecek sergiler hesabina faydalı olur. Ortaya konan bazı mallar, adeta kendi hallerine bırakılmıştır. Bunların içinde, memle • ket mamulâtı arasına yeni katılmış olanları da gürülüyor. Niçin, nerede, ne ile, kimler tarafından, ne zamandanberi yapıldıkları, nere lerde kullanıldıkları, ne kadar dayandıkları izah edilmis olsaydı, ziyaretçiler, bu suallerin cevaplarını kendi kendilerine halletmek külfetinden kurtarılırdı. Dün geceki feci kaza Bir çocuk tramvay altında kalarak öldü Dün gece saat dokttz raddele • rinde Sirkecide Şahinpafa oteli karşısında feci bir tramvay kazası olmuştur. Sirkecide ahçı Nebil Efendrain oğlu 11 yaslanndaki Salâhattin dükkânın önünden geçmekte olan 8430 numarah tramvayın arkadaki ikinci vagonunun birinci basa mağına atlamıştır. Faciaya »ahit olanlann anlathklarraa göre, Salâ • hattin bundan sonra arkadaki va gondan birinci mevki vagona atlamak istemis, fakat bu sırada «yakkabısmı düsürmüs, geri döoeyim derken ayaği boşa gitmistir. Çocuk derhal tramvayın altına düsmüş, basi tekerlekler altında kalarak ezilmiştir. Hâdiseyi gören Yani isminde bir sahıs ve tramvaydan bazı yolcular derhal bağırmıslar, fakat vatraan ancak elli metro ileride hâdiseden haberdar olarak tramvayı durdurabilmistir. Çocuk kanlar içinde he • men Sirkeci Merkez eczanesine nakledilmif, oradan Cerrabpasa hastanesine gönderilmiştir. Fakat aldıği ağır yaralann tesirile yanm saat içinde ölmüştür. kez (12) farsça söyledi Adam çene anlamadı. Bunun üzerine ne yapacağını bilmiyen uçkun geriye döndü.. Gördüklerini ulu Tanrıya ulaştırdı. Bu sırada gökler titredi ve şöyle bir buyruk duyuldu: (( Hey uçkun, benim kulum olan bu Yalvaç türkçeden başka dil bilmez, ona benim buyruğumu türkçe anlat!^) Uçkun hızlı bir uçuşla Yalvacın yanına vardı ve sözüne şöyle başladı: «Hey ünlü(14) Yalvaç1 Ben ulu Tann katından ( 1 5 ) gönderilmiş bir yasaulum ( 1 6 ) . Onun yüksek buyruğunu size iletmeğe geldim. Bu eşsiz uçmağı ulu Tanrı size armağan etmiş ve bu urun (17) da an yaşamanız için bu alma yemişinden tatmağı size yasak etmişti. Ancak siz tavgaçın tavına (18) uyarak Tanrı buyruğunun tersine, bağışlanmaz bir suç işlediniz. Bundan ötiirü ulu Tanrı size kızmış, sizi buradan kovmamı bana buyurdu. Tanrı sizi sınadı. Siz onun yahşiliğini ve uçmağın değerini bilmediniz.. Haydin sektiriniz (19) buradan! Bu sözleri dinliyen Adam Yalvaç korkusundan ürperdi ve hemen Havanın elinden tutarak uçmağın pençeresinden kendisini loş karanhğa fırlattı. MEHMET SADIK ( Askerlik işleri Askerlik gubesinden: Diyarbekirde 2 nci tayyare A. 27 acl BL. uçus heyetinden şehit 1 inci mülâzim Nacl Ef. nin valldesi Rukiye Harumla kardeşl Muzaffer Ef. nin Beşiktaş Askerlik şubesine müracaatleri ilân olunur. Karakış ufuklara çadırını kurdu! [Birinci sahifeden mabait} bir hayli vakit vardır. Filhakika bazı ihtiyarlar, tstanbulda Kasnnın ilk gü • nü güneşli girdiği takdirde, kısm iHc iki aymm mutedil geçtiğini denedik lerini anlatmaktadırlar. tstanbula, lnşla beraber giren edun, kömür derdi ve pahablığma gelince, se> hirde kâfi nriktarda stok oldugu icra, bu sene ihtikâra meydan verilmiye ceğini alâkadarlar şimdiden temin et • mektedirler. Ankara içtimaı için uydurulan haberler IBirind sahifeden mabait] lerde Bmgar propafeanda«nın, Bul • garistanm Balkan ttüâfı misakuıa iş • ttrake âmade olduğuna, fakat Yuna • mstnTim bu istirak aleyhine hareket e y lediğine inandırmak için büyük bir faaUyetle çahştığı hakkmdaki yazumı mevzuu bahaeden «La Bulgarie» di yor Id: € Bu iddia, hakikatin tamamen aksidir. Filhakika iki gündenberi, Elen hükâmetinin Bulgaristanı misaka işti • ralu ikna için samtmt gayretlerde bu • lunduğu malâmdur. O zamandanberi, ne Başvekü, ne Harkiye Nann bu memleketin yakın zamanda misaka istirald için sannmî temennüerini izhar da hiçbir hrsah kaçmnannslardır. E • len refikimizin meydana koyduğu Bulgaristanm misaka istiraki meselesi yeni bir mesele d««Udir. Ve misakuı irozasmdanberi birçok kere matbuatta mevzuu bahaolmuştur. Bulgar hükumetinm 9 fubat 933 tarihli beynelmilel vesikayı imza eden dort memlekete iltihak etmemesindeki sebepler malumdur. Son zamanlarda Başvekil M. Ki tnon GeorgiyeMn bir ecnebi gazeteciye söylediği gibi, Bulgaristan bu hususta eski vazîyetini tamamen mohafaza et mektedir. Hiçbir şüphe götürmiyen bu ifade, bu husustaki Bulgar noktai nazarını sarih surette izaha kâfidir. Ve bundan dolayı Basvekilin bu »özlerine burada yeni birsey ilâveden içtmap e • deriz.» La Bulgarie bundan sonra Le Me« • sager d'Athene hhaben, mevzuubahis fak3de bir propagandanm mevcut ol madıgmı tasrih ederek diyor ki: « Balkan remaatînin bir uzvu olmak haysiyetfle kendi vazifelerini müdr3c olan Bulgaristan, Balkan yanma • dası miUeÜerinm tam bir ittihadmı vü cuda getirebflmek için ne gibi sartlara Sıtryaç bulunduğunu hiçbir zaman gizlememiştir. Bundan dolayı, bu gayeye varmak için mağlup edümesi lâzım gelen güçlSkleri saklamıyoruz. Düsünü len neticeler, ancak kendilerini bek Iiyen büyük uzlafma ve sulb isine bu • tiin alâkadarlarm hulusu niyetle i»ti • rak etmelerile kabildir. Bu ülkünün büyüklüğü ve vanlacak gayelerin asa • leti herhalde her türlü entrika ve ma • nevralara mâni olacak derecededir. HaJbuki, Bulgaristanm bugün Yunanistan ve diğer Balkan ttilâfı devletleri le arasım açmağa matuf bazı propa • gandalara tevescül ettiğmi söylemek, Bulgaristanm bu misaka muhtemel if • tirakinin bazı korkular tevlit eyledi • ğini dolayuile itiraf efanektedir. Aca ba Elen refikimizin hakikî düşüncesi bu mudur? Her ne olursa olsun, ken • dismi temine koşalım. Çünkü Bulga • ristanm yahuz bir tek emeli vardır ve o da itilâf ve tesriki mesaiye istinat eden devamlı bir sulhun Balkanlarda kurulmasına bütün hulusu niyetle çaIışmaktır. Bu kadar fenalık atfedilen Bulgar propagandası da, haricî siya set sahasmda icrayi faaliyet ettiği nis • bette l\\ gayeyi gozetmektedir.» riti tutan elleri titriyordu. Timin aualine cevap vermiyerek başka bir bahse atladı: Müthiş... Hakikaten müthiş.. Polis geldi mi? Nerede ise gelecek. Biraz evvel telefon ettiğim zaman derhal yola çıkacaklarını söylemişlerdi. Mari yüzbaşıya baktı. l i m bu bakıştan genç kızm bazı itiraflarda bulunacağı manasını çıkardı. Fakat o, bir saniye sonra kararını değiştirmiş bulunuyordu. Time bir defa daha baktıktan sonra omuzlarını silkerek sustu. Birşey mi söyliyccektiniz Mis Grir? Nereden anladmız? Tim gülerek cevap verdi Ben anlarım. Şu halde ne söylemek isteenğimi de biliyorsunuz demektir. Nasıl, bilmiyor musunuz? Polise mensup olduğunuz halde anlamadınız, ha!... Hayır.. Hayır söyliyemem. ( I ) Adam = Bu kelimenin öz türkçesi ATAMdır. ATA = Baba, Atam = Babam. (2) Yalvaç = Peygamber. (3) Uçmak = Cennet. (4) An ve Aru = Temiz. (5) Tavgaç = Hilekâr, şeytan (6) Tavlamak = Kandırmak. (7) Tapçırmak = Tenbih, tavsive etmek. (8) Esirik = Sarhoş. (9) İpdeş = Hayat arkadaşı, dost. (10) Kurgu ^ Karar (kurmaktan). (11) lletmek = Getirmek, götür mek, isal etmek, tebliğ etmek. (12) Uçkun = Melek (Cebrail). (13) Kez = Defa, kerre. (14) Ünlü = Muhterem, meşhur. (15) Kat = Huzur. yan. (16) Yasaul = (aslı yasakul, ya ni kanun adaml) memur. (17) Urun = Makam, mevki. (18) Tav = Hile (tavcının bizde yankesici olduğu malumdur). (19) Sektirmek = Derhal gitmek, koşa koşa gitmek, defolmak. Şubeya davet Tiitiin ikramiyesi alacak malullere Beşlktaş Askerlik şubesinden: 935 senesi tütün ikramiyesi tcvziatı defterinin subece tanzimlne medar olmai üzere jubede kayltli bilumum malullerin pazar ve perşembe günleri ve maa? şü heda ailelerile on senellklerini alarak hazine ile alâkası kesllmiş olan şüheda ailelerinin cumartcsi ve çarşamba gün. * leri ellerindeki vesalkle ve ikişer kat'a fotoğrafla beraber tearinisani nlhayetine kadar şubeye behemehal müracaatleri bir defa daha ilân olunur. c Büyük Oazetenin üçüncü sayısi renkli bir kapak içinde gayet zengin mündericatla lntişar etmistlr. Bu nüshadakl: cErkekler hangi kadmdan hoslanırlar ? isimli yazı bilhassa şayani dikkattir. Bundan baçka dört büyük tefrlka, dört büyük müsabaka, hikâye, kadm, sinema sahifeleri, dünya vukuatına dair sayani dikkat ve heyecanlı yazı ve resimler vardır. Yeni eserler Büyük gazete Yüksek Mühendis Mektebi Satınalma Komisyonundan: 1 Kimyahane için kömür kalorisini gösteren pompa, alondon boru ve saire. 2 6 adet yeni soba. Yukarıdaki mevat 17/11/934 cumartesi saat 14 te pazarlık suretile alınacaktır. Taliplerin müracaatleri ilân olunur. (7633) Fransa arpanın gümrük resmini arttırdı Fransa hükumeti arpadan aldıgı gümrük resmini artırmif, bu ayın 2 sinde nesrettiği bir kararname ile arpa ithalâtçılaruun tâbi oldugu takası da kaldırmıstır. Arpa gümrük resmi 15 franktan 40 franga yükseltilmiftir. Ermenimezarhğı Arsa metresi 2536,50 Rumkilisesi ve Ta» • Ahfap hane ve dükkân iskelesi 1984 Fener Gülcami Ayakapı iskelesi Arsa metrosu 91,50 2 Tamamı 1656 » » » 1148,50 2040 Üskudar lcadiye Karabetkalfa 10 2296 » 2363 » Selâmiali Selâmsız ve Silâh Kârgir hane ve iki dükkân 278280 1/16 440 » dar bahçesi ve arsa ve bahçe ve ahır 2823 Yüzde yedi buçuk pey akçelerüe ihale bedelleri nakten veya gay rimübadil bonosile ödenmek üzere yukanda evsafı yazilı gayrimen kuller 5/11/934 tarihindeki satışlarında müşteri bulmadığından sat ışlan ayni şeraitle bir hafta müddetle uratılmışhr. fhaleleri 12/11/934 pazartesi günü saat on dörttedir. Ahcıların Galatada eski Kredi Liyone Bankasmdald Satış Komisyomma tnöracaatleri. (7523)' Şevketiye Tim sakin bir sesle müdahale etti: Fakat bana herşeyi an'atmakla çok iyi birşey yapmış oluraunuz, Mis Grir. Bu, herkes için, hatta bizzat kendiniz için çok hayırh olur. Biraz evvel söylemek isteyip te sonra vaz geçtiğinlz söz için değil, daima bir prensip olarak ele alasmız diye söylüyorum. Benden Jelfin son sözlerini polis memurlarına tekrar etmetnekliğimi istiyecektiniz değil mi? Mari gözlerini hayretle açarak cevap verdi: Bunu nasıl anladınız? Küçük parmağım haber verdi... Bu parmağım hiç yamltmaz.. Herhalde bu adamın söylediklerini zabıta memurları önünde tekrar etmek sizin için arzu edilecek birşey değildir. Belki birgün bana Itimat edecek ve herşeyi söyliyeceksiniz. Belki! Mari üçüncü sigarasını içerken polisler eve girdiler. Genç kız tam bir saat onların suallerine cevap vermek mecburiyetinde kaldı. Kendisine sorulan 3uallerin birçoğunun lüzumsuz olduğuna kani bulunuyordu. Bu itibarla maruz kaldığı istintak onu çok üzdıi. Hâdiseyi belki on defa tekrarlattılar ve nihayet Jelfin cesedini alarak gittiler. Onlarla beraber gelen zabıta doktoru, şoförün fevkalâde meharetle kullanılan bir bıçak darbesile öldürüldüğünü söylemişti. Katil kurbanının üzerine birdenb;re arkadan saldırdığından zavallı şoför kendini müdafaa edecek vakit bulamamıştı. İşin fenası cesedin hiçbir tarafında katilin parmak izlerine tesadüf edilmemişti. Polisleri kapıya kadar uğurlıyan Tim salona dönünce Mari Gririn başını masaya dayayarak uyumuş olduğunu gördü. Oda hizmetçilerinden birini çağırarak genç kızı yatak odasına gönderdi. Kendisi de odasına çekildi. Orada hh banyo yaptıktan sonra saat 5 e doğru tekrar salona indi. Stokeri salonda bulunca kendisine gidip istirahat etmesi tavsivesinde bulundu. Stoker: Hayır, teşekkür ederim. efendim, dedi. Ben, esasen çok az uyurum. Saat te 5 i geçiyor. Nerdeyse sabah olacak. Hizmetçilerden hiçbirinin vaktinde kalkıp iş göremiyeceğini bildiğim için işleri bu sabah bizzat yoluna koymak istiyorum. Ben de zatıâlinize bir iki saat olsun uyumanızı tavsiye etmek cesaretinde bulunacaktım. İstediğiniz kadar tavsiye ediniz dostum. Hiç böyle bir niyetim yok. Ortahk ağannca şöyle civarda bir gezinti yapmağa gideceğim. Sıra No.sı 1590 1588 Istanbul Ziraat Bankası Satış Komisyonundan: Semtr Mahallesî Sokağı Cinsi Yeşilköy Emlâk No.sı 16 213 Hissesi Hisseye göre mu hammen kıymeti 846 T.L. 1/6 75/720 98 » 'Cumhuriy«tM în tofrikasıt 14 7 Yazan: Edgar Valla» Tercüme eden:* ömer Fehmi Tahkikat Her tarafı kesif bir sia kapla mıştı. Fakat Tim buna rağmen geceleyin keşfettiği izi bulmakta müşkülât çekmedi. Maktulün bu köşkü ve bahçesini gayet iyi bildiği âşikârdı. Çün Biliyorum, geceleri kapımı iiahtarla kilitlememi iatiyor. Niçin? Mari ikinci bir sigara yaktî. Kib kü yukan, hizmetçilerin merdiveninden çıkmıştı. Ceplerinclen çı kan maymuncuklar da bu işte ona yardım etmişlerdi. Şoförün üzerinde bu maymuncuklardan başka üç bin lira gibi büyük bir meblâğ bulunmuştu. Demek ki kendisinin yanına şo för olarak girmesi ihtiyaçtan mütevellit birşey değil, kanşık bazı maksatlara müstenitti. ı Yüzbaşı gece tabakayı keşfet tiği yerin yakınında kana bulanmış biripekli mendil de buldu. Alarak baktı. Bunu şoförün elind», gördüğünü hatırlar gibi oluyordu. Şu halde tabakanın Jelbe ait ol duğunu kabul etmek lâzım geli yordu. Cebinden mendili çıkarır ken tabaka da kayıp düşmüş ola caktı. Mendilin yamnda şuraya buraya saçılmış bir halde duran sigaralar da bu noktai nazan te yit ediyordu. Tim bunlardan başka birşey; bulamadı. IMabaâi var\