7 leşrinisani 1934 Cumhuriyet* 7 ^ Kastamonuda um Ticareti bahriye rekabeti aldı yürüdü ran ve orman isleri Aşk mı kuvvetli, san'at mı ? Katerin Hepburn, uzun mücadelelerden sonra kocasından ağlıya ağlıya ayrıldı Yeni ve büyük yıldızın çocukluğu, san'at hayatı Henüz bizde hiçbir filmi eynanmamıs olmakla berater bu küçücük genç kadım bütün dünyada olduğu gibi Türkiyede de »inem» meraklı iarının pek yakından tanıdıklan süphesizdir. Hiçbir sinema mecmuası yoktur ki con zamanlarda he men her sayısında bu yeni paırlayan Ametrikan yıldızından bah • setmesin. Bundan beı altı sene evveldi. Doktor T. N. Hepburnun on altı yasındaki kızı mektep arkadasları arasında son derece nazarı dikkati celbeden bir şahsiyet olarak olarak yasıyordu. Derste, oyunda, sporda, utlulukta ve yaramazlıkta daima hekesten ayrı bir tavrı ve hareketi vardı. Açık renkli büyük gözlerinin, yaşının pek küçük olmasına, henüz pek az tecrübe görmüf bulunmasına rağmen hayata derinden nüfuz etmekte olduğu pek aşikâr bir »u • rette hissediliyordu. Daha hayatm ıstıraplan, felâ ketlerile temat eimemi* neseli gençlik kütlesinin arasına o da kanşıyor, oy • nuyor, yürüyor fakat genis •« yükeek alnımn içinde binbir fikir ve düsünce yekdiğerine kanşarak bir an küçük Katiyi ba&ka bir âlecne götürüyordu. Bizzat kendini ve etrafındaki bütün esya ve mahluklan uzun uzun tahlil ediyor, sonra birden uyanarak neseli ve sevimli genç kız rolünü takınıyordu. Bir gün Pariste tahsilîni bitirip memlekete dönen uzun boylu bir gençle karşılastı. Kati o anda ru rıunda garip bir tathlık duydu. Ilık bir mayi sanki kalbine doğru bir • denbire dökülüvermisti. Genç, onun üzerinde böyle acayip bir tesir yapmıstı. Yağmurlu ve rüzgârlı bir kânu Dimyata giderken evdeki bulgurdan olmıyalım! Kaıtamonu «Hususî» Kasta monu hakikaten bir mkisaf dev resi yaçamaktadır. Burada Beledi yemin çok isabetlî çalıstığı anlaşı • lıyor. Kastamcnu Belediyesi birkaç sene içinde hakikî bir umran husule getirmistir. 150 bin lira sarfile şehrin bütün elektrik îhtiyacmt karsı • Lyacak kabiliyeti haiz mükemmel bir elektrik fabrikası yapılmıştır. tyi itfaiye teskilatı vücude getirilmiştir, Sehrin muhtelif yerlerinde yangin içîn gayet büyük su depoları vrdır. tstatistiklerden anlasıldığı • na gör* simdiye kadar Kastamonu • âa çtkan yangınlarda bir evden f a«la yandığı vâki değildir. Kastamonu Belediyesinin bu se • neki programında «Şehir Evi» isimIi büyük bir otel yapılması takar • rür etmistir. Kastamcnuda bütün tstanbullu hemşehrilerimi kıskandıracak ka • dar güzel bir spor sahası vardır. Burası gayet güzel bic futbol meyda • nile müteaddit tenis kurtlarını ve voleybol ve basketbol sahalarını ihtiva etmektedir. Kastamonu stad yomunda bunlardan baska son sekle uygun. bir de yüzme havuzu, atla • ma yeri ve sun'î pl&j vardır. tstanbulda b'itün sporculann hayallerinde yaşıyan ideal Kastamonuda bir hakikat olmuştur. Fakat ne yazık ki bu güzel stadyumun simdilik halka cuma günleri için bir mesire yeri olmak tan baska birseye yaramadığını öğrendirru Bu husustaki iddialara göre muhtelif spor tesekkülleri arasındaki da imî ihtilâflar Kastamonuda ıporun ve sporcu gençliğin inkisafma «vgel ol • maktadır. Gençlik bu aynlık ve alâ • kasızlığm önüne geçmek ve spor bmi muntazam bir surette teskilâtlandır mak hususunda alâkadar makamlann alacağı tedbirleri beklemektedir. Kendir, pirinç zer'iyatı ve bilhatsa son zamanlardaki meyvacılık Kastamonuya ve kazalarına oldukça mühim miktarda para girmesine âmil olmaktadır. Son zamanlarda lneboludan doğru Mısıra ve Suriyeye yapılan mey • va ihracatmdan sonra bu havalide iyi cins elma yetistirmok merakı artmış ve bundan çok iyi neticeler almmıçhr. Bngün Kastamonuda hemen herke • si yakından alâkadar eden belltbash dertlerin birincisi orman isinin henüz doğru bir karara raptedilmemis ve her ne suretle olursa olsun kat'iyahn tamamen durdurulmu? olmasıdır. Bu mesele hakkında bazı alâkadarlar bana sunları anlattılar: « Ziraat Vekâleti ormanlan himaye için bazı tedbirler almak isti • yor. Bu suretle memleket ormanlarını tahrip edilmekten kurtaracağını zan • nediyor. Ormanlarda fennt surette yapılan kat'iyat hiçbir laman zararlı olmadığı gibi memleketin iktı«adî kalkmmasına da büyük bir âmD olur. Ni* tekim her sene Türkiyemizden muh • telif ecnebi memleketlere mühim miktarda kereste ihraç okmmaktadnr. Or manlann bir müddet sonra kendi kendine mahvolup gitmesini, hiçbir Türk arzu etmez. Lâkin ormanlan barap olmaktan korumak ta hiçbir zaman f nnî kat'iyatı menetmek demek değildir. Bundan evvel yapılacak birçok isler, almması icap eden birçok tedbirler vardır ki ormanlan himaye etmek is tiyen ve böyle hareket etmeğe de mecbur olan Ziraat Vekâleti bunlann hiçbirisini yapmamıştır. Misal olarak şunlan sayabiliriz: Ingiltere ile Fransada yapılan deniz devİeri «Krsliçe Mari» nin yalnız dümeninin ağırlığı 140 tondur. Normandiyanın plânını yapmak için 325 mühendis ve ressam beş sene çalıştılaı Katerin Hepbtrrnun güzel bir pozu olmustu. Bunun tahakkuk ettiği günün geceti sabaha kadar durmadan ağla • dı. Döktüğü gözyaşları, sevinç yas • ları mı* yoksa teessür yasları mıydı, kendiu de bilmiyordu. Yalnu bildiği birsey vardı; onu «an'atin yüksek tepesme çıkaran merdrvenin her basa • mağmı atladıkça kocasından ve aıle saadetinden uzaklaşmıştı. Bir gim ge • ltp bunlan büsbütün kaybedcceğini pek iyi anlıyordu. Fakat baska türlü ha • reket etmek elinde değildi. Amerika halla yeni bir san'at ilâhe • stne tapmağa başlamıslardı. Bütün duvarlar, gazrteler, mecmualar onun is • mi ve resmile süsleniyordu. Reklâm olsun diye ona binbir ask ve sevda mı • ceralan isnat ediyorlardı. Kendisinden bafka hiç kimse onun küçücük kalbin • deld büyük mücadeleden haberdar degiWL ni, kocasmı mı, yoksa san'atini mi terkedecekti? Buna bir türlü karar verememişti. Bîr kadın arkadasîle birlikte tekrar bir Avrupa seyahati yapb. Yatısan linrrleri, vaziyeti mümkün mfrte • be soğuk kanhldcla muhakeme ebnesi • ne imkân vermişti. ^,,« 1 1»»J.. «*•* ***•Amerikaya <K>n9s, Mister Smite pek L. O. Sraitin karısı oldu. Büyükbaacı bir haber getiriyordu: Aynlık! basının huzurile yapılan nikâb JieMeksîkada Yukatan kasabasında rasiminden sonra kan koca Nevyortalâka ait muameleler yapılırken Kateka gittiler. Lâkin hayatı bu kadar rin kendisinin her vakitkinden daha sade, basit ve pürüzsüz göttnek • ziyade kocasına merbut olduğunu histen zevk alnuyan Katerin küçükten »ediyordu. Fakat ikinci benliği daha beri heves ettiği, fakat annesinin, kuvvetli, daha hâkimdi. Söhret ve mubabasmın bir türlü hos göirmek istevaffakiyet hırsı biran bile mevcudiyemedikleri san'atkârlık mesleğine atini kemirmekteo geri durmuyordu. Yütılmak için kocasından müsaade iszüne zoraki bir nes'e maskesi takarak tedL Holivuta döndü. tşlerin içyüzünü gör> Mister Smit kansmın zihnine koyduğunu muhakkak yapan bir kamek kudretme sahip gözler bu küçük kadmın dudaklarmdaki handelerm bi dm olduğunu pekâlâ anlamış oldurer zehirli gülüs olduğunu pek iyi anğu için bu teıebbüse mâni olmağa tik filimleri, mustaît, hassas, zeki, lıyorlardı. kalkısmâdı. Muvaffak olamıyacabir tip meydana çıkarmıştı. Bazılan oğım rannettiği bu hayattan biraz Şimdi, Katerin için ikinci bir yasanu Garboya benzetiyorlardı. Evet o • sonra ayrılaeağına kani olduğu ciyış safha» baflamıştı: Asksız, sevği nun beyaz perdedeki hayali de tıpkı hetle beyhude yere aralannda bir Isveçli san'atkârın gölğesi gibi az ha • siz, saadetsiz, sade yöhrot, muvaffa ihtilif sebebi yaratmak ittemedi. reketle çok mâna ifade cdiyordu. Se • kiyet ve san'at hırsına dayanılarak sürülen bir hayat! Sabahtan akşama kadar yazıbasi de onunki gibi ruha nüfuz eden muHangisi daha iyi.. Onu hiçbirimiz nesinde çalıştıktan sonra gündüz ye ammalı bir ahenk tasıyordu. Fakat Kabilmiyoruz. Biri tatlı, öteki satafath! mekleri gibi aksam yemeklerini de terin büsbütün baska bir kadındı. Yalyapayalnız yiyen Mister Smit temnız asabî ellerinin hareketleri bile, o • silin bitmek üzere olduğu bir sırada nun bir Garbo mukallidi olmadığını tiyatronun artistlerin girip çıkmagöstcrmeğe kâfi idi. Katerin Hepburn * Amerikada Karroeni yeniden ffl • sma mahsus olan arka kaptsında kendisine mabtus bir yüz ve kendisi • me çekmek için hazırhklar baslamıs dakikalarca kansmı bekliyor ka ne mahsus bir sahsiyet yaratmış olan tır. Karmen rolünün Claudette Colbert ranlık sokakta bir aşağı bir yukarı yepyeni bir san'atkârdı. «Zafer Sa • boğa güreşçbi rolünü Gary Cooper asabî asabî geziniyordu. bahı» ve «Küçük Hanım» ona bütün oynıyacaklardır. Bizde orman muhafaza teşkilâtı Nfhayet kan kocanın birlikte yap cihana yayılan bir söhret temin etti • * «Giineş Prensi» kahramam ve yoktur. Her gün her mıntaka ormantıkları bir Avrupa seyahati bu tatği halde, bunlardan sonra oynadığı di«Bitmemis Senfoni» ve «Kamaval» Iannda gizli surette yekunu mühim bir sız hayatı bir müddet fasılaya uğgibi güzel filimler yapmış olan Villi miktara baliğ olacak şekilde ağaç ke rath. Fakat Amerikaya dönüste Ka ğer bir fflim hem kendisinin, hem de Förrt rejisörlüğü bırakarak tekrar aksilir de kimte farkına varmaz. Bunun terinin Holivuda ça£ırılması isi büs halkm inlrisarı hayaline sebebiyet ver törlüğe başlamıstır. «Bir aşk böyle için namütenahi misaller zikrrdflebi bütün tnüfkül bir safhaya sokmustu. mistL lir. O vakit hemen Nevyork sahneleri • bitti!» füminde başrolü deruhte etmişGenç artist bir taraftan kocasına tir. Vazife halinde bulunan orman fen ne koftu. Filimde kaybettiği mfvlriini gitgide daha kuvvetli bir rabıta ile * Albert Prejan Amerikaya gitmek memurlanmızm mevcudu ormanlan • bağlandığını bjssediyor, diğer ta tiyatroda kazanmağa koyuldu. Neticemızın vüs'atine kifayet edecek mik • için bir mukavele imzalamak üzeredir. raftan ise san'at, söhret ve muvafde o senenin artistlere tahsis edilen bitarın eok aşağısındadır. Arada itilâf hasıl olursa sevimli Franfakiyet hasreti karsisında iradesine rind miikâfahnı kazandı. Holivut kenOrmanlarda vuku bulan yangınlar h&kim olamıyordu. sız artisti Holivutta dört filim çevire disini binbir rica ve istirhamla tekrar için Vckâletin hiçbir teşkilât ve tertibacektir. Pek eok geçmeden Brodveyin kü • davet ediyordu. Yalnu hâlâ hallede tı yoktur. Böyle bir felâket vukua * Holivuttaki konturatını bozup Alçuk aktria, büyük bir sinema yıldızı mediği bir mesele vardı. Aşkını, evi • geldiği vakit asker, jandarma kuvvetmanyaya dönmeğe karar vermiş olan lerile yakın sehirlerin itfaiye tesküâ Lilian Harvey simdilik bu teşebbüsüntından istifade edilerek âfetin önüne den vazgeçmiştir. (4000) lira hafta geçilir. Fakat bu teşkilâtın hiçbiri Zilıkla Holivutta kalmıştır. raat Vekâletinin malı değildir. Bun * Greta Garbonun, son filmi «Bolar memleket mutazarnr olmasın di yalı duvak» ın rejisörü Boleşlavski ile ye hamiyeten yapılan işlerdir. evleneceği hakkında bir sayia deveran Fırtınalı havalarda ormanlarda etmektedir. Bunun vaktile Rupen Mabirçok ağaçlar devıilir ve devrilen mulyan için çıkanldığı gibi bir reklâm, büyük ve ihtiyar ağaçlar genç fi bir rivayetten ibaret olduğuna şüphe danları kırar. Bunun için Vekâletîn yoktur. Fakat bazılan simdiye kadar ittihaz ettiği hiçbir tedbir yoktur. birçok kadın kalplerini fethetmiş olan Hatta farkına bile vacılmaz. 46 yaşındaki bu Rusun Isveçli yıldızı da i Birçok crmanlara otlamak üze • teshhe muvaffak olduğuna inanmak • re giren hayvanlar küçük fidanlan tadırlar. tahrip ede> ler, mâni olan yoktuı. * Geçen gün Holivutta rejisör ErHalbuki asıl muhafazası icap eden nest Lubiçin verdiği bir ziyafette Fay ağaçlar bunlardıe*. Vrayın kocası İ. M. Saunders He HerVekâlet evvelâ yapılması icap ebert Marchal arasında bir kavga çık den bu işleri bırak:p memlekette mıştır. Kavganuı sebebinin Fay Vraym kerecte ticaretini du> duracak tedbirkocasının orada bulunan Glorya Swan I ler alıyor. Bu faydasız tedbirlerin sonu tahkir etmesi ve Herbertin de | aksi teslrlerini memleketin ve iktı onu müdafaaya kalkısmasıdır. Bu hâ ı sadiyatımızın acıklı bkr surette duydise dolayısile birçoklan Glorya ile mamasını temenni etmekten baska Herbert arasında bir kalp rabıtan yapılacak bir it te yoktur.» Katerin Hepburn Doğulasın oğlu ile birlikte «.Zafer sabahı» füminde mevcut olduğunu ileri sürmektedirler. RÜŞTÜ BEKİR Sinema haberlerî Milletler arasındaki rekabet, ticareti bahri • ye sahasmda da bütün şiddetile devam ediyor. Son günlerde tngilterede <Kra liee Mari » v« Fransada «Nor . mandiya» su dev lermin kısa bir fasıla ile arka arkaya denize in Mari» nin bittikten tonra alacagt şekil dirilmeleri bu idferrüatı yapılır ve yerlerine yerleşt». dîamıza en büyük delîldir. rilirken sarfolunan gayreti gözleriBu iki vapur bugün dünyanın demiz önünde tecessüm eitirmeğe kâniz üzerindeki nakliye vasıtalaruun fidir, sannediyoruz. en büyükleridir. Uç senedenberi tnGeminin içinde kullanılacak di gilterenin Clydbank tezgâhlarında «Kraliçe Mari» için, Fransanın Sen ğer levazıma ait rakamlar da ins*na dehset verecek büyüklüktedır. Nazer tezgâhlannda da «Noeman * Şefild çelik fabrikasına 100 bin bıdiya» için çalısılıyordu. «Kraliçe Mari» için 1926 danberi çak, çatal, kasık ve diğer sofra 1« • vazımatı siparis edilmiştir. Kulla • tetkikat yaptlıyordu. Nihayet inşa nılacak tabaklar, bardaklar ve sairemukavelesi 1 kânunuevvel 1930 da nin adedi 200 bini geçmektedir. Her imzalandı. Küçük mikyasta imal oseferden sonra yıkanacak yatak v* lunmuş bir nümunesi hususî bir hayemek çarşaf, örtü ve peçetelerile vuzda yüzdürülerek tecrübeler yayastık, yorgan yüzlerinin miktan pıldı. Bunun neticesi vapurun ilk 200 bine baliğ olacaktır. plânı üzerinde mühim birçok tadi Deniz üzerinde yüzen bu koca sehlât vücude getirildi. Fakat eldeki rin azameti vaktile Jule Vernein ronümune ancak 360 kilogram ağarlımanlarında tehayyül ettiği sekli de ğuıda olduğu halde asıl vapur 73 geçmistir. Bu maruf romancı 73 bin bin tonluk olacaktı. Binaenaleyh o ton istiap edecek ve 5000 yolcu ta • yavru üstündeki tecrübelerle koca sıyacak bîr nakliye vasıtasını hiçbir devin vasiyeti acaba kat'î surette zaman akhndan bile geçirememiştir. tayin edüebilecik miydi? Normandiyaya gelince, onun uTayin edildi demektir ki bugün zunluğu 313 metro, hacmi istiabisi muazzam eserin bittiğine şahit olu75 bin tondur. Bunun insası için 11 yoruz. milyon çivi kullanılmıstır. Bunlann «Kraliçe Marb nin boyu 310, yük•eküği 77 metrodur. Yalnız makine uç uca takılarak vücude getire • sinin ağırlığı 55 bin tondur tnsası îçin ceği uzunluk 650 kilometroya baliğ olmaktadır. 10 milyon çivi sarfolunmustur ki Saatte 30 mil katedecektir. Ma • bunlan uç uca koyacak olsanız 600 kinelerinin kuvveti 160 bin beygirdir kilometroluk bir uzunluk teşkil eder. Çarkları 23 ton, bir metro kalm • Bacalarının muhiti 35 metro ge hğındaki dümeni 138 ton ağırlığınnisliğinde olacaktır. Saatte 30 32 mil katedecektk. Simdiye kadar in dadır. 25 mühendis, 300 ressam mühendiıi bunun plânuıı vücude getirşa olunan transatlantikler ancak 26 • 27 mil gidiyorlardi. «Kraliçe mek için tam beş sene çalısmışlar dır. Işte, iki su devinm bugünkü vaMari» bu liirati temin edebilmek iziyetleri bu merkezdedir. çin mazutla ısınan tam 27 kazan konulmuftur. Bu hararet 200 bin beyAncak vapurlarm iç ve <fış teçhigirlik bir kuvvet vücude getnrerek zatı da bitip tamam olduklan za • her biri 35 ton ağirlığında dört çarkı mandır ki gerek sürat ve pratiklik, tahrik ediyor. Dümeni ise tam 140 gerekse zarafet noktai nazanndan bin kilogram ağırlığındadır. Yerine Fransızların mı, yoksa tngilizlerin konmak için haftalarca uğrasılmıs mi daha ziyade muvaffak olduklan tır. Bu rakamlar, vapurun diğer temeydana çıkacaktır. Normandiyanın bittikten tonra aiacağı Bursada mütesebbis bir Türk kızı Bursa (Hususî muhabirimiz den) Kız ensritülerinin raemle • .ete, inkılâbımızın istediği yepyeni tipte ev kadınlan yetistirmeğe matuf olan gayeleri artık tahakkuk etmiye ve meyva vermeğe basla mıştır. Buradaki Necatibey kız enstitüsünün bir iki senedenberi verdiği mezunlardan bir kısmı Avrupaya tahsile g idi yor, bir kısmı Ankara • daki yüksek kurslara devam edî yor; bir kısmı da ya bir yuva kurarak veya hayata atılarak memle kete faydalı birer unsur oluyoriaı. Resmini yolladığıtn Mediha Hanım; mektebin şapkacılık ve moda şubesînden bu sene mezun olmus ve babası büyük bir memur oldu • ğu halde eski devirlerde san'ate karşi hüküm süren garîp kanaat ve zfhniyetlere yeni neslin a?la yer ve ehemmiyet vermediğini anlatan pek güzel bir tesebbüste buluna rak Bursada bir sapkaeılık atölyesi açtnıştır. Bursanm bu ilk ve hem de ha nım sapkacısı simdi en müskülpesent hanımlarımızm bile zevklerini tatmin edecek kadar mükemmel sapkalar yapmakta ve artık Bursa hammlannı tstanbul svpkacılarına muhtaç bırakmamaktadır. Bu tesebbüs doğrusu çok hosuma gitmisti. Babasile birlikte atölyesine gittiğimiz zaman Mediha Ha> nımı is basında bulduk. Evinin mütevazı bir kösesini atölye yapan ve bittabi yalnız hanım müstecilere alışkın bulunan Mediha Hanım kar•ısında bizi göVünoe; evvelâ yap • Mediha Hanım atölyeginde taklarını gösterip anlatmağa bile sıkıldı. Maamafîh eserleri meydanda idi ve hepsi de birer siparisti. Yetistîremiyeceğinden korkuyordu. Babası: Aarasıra kardesleri yardım ediyorlar. Lâkin is böyle giderse biı iki yardımcı almaktan baska çare yok.. diyordu. Mediha Hanım; bu işi para kazanmak için yapmadığını; mekte • bin aşıladığı san'at askile ve sadece kendisine daimî bir mesgale olsun diye yaptığını anlatmağa ça • hsırken babası atıldı: Şüphesiz biraz da kazanç lizım kızım! dedi. Mediha Hanımın çalışma masası önünde Parisin en son şapka mo • delleri mecmuası duruycrdu. Az çok lisan bildiği için modayı günü gününe takip eden ve böyle teknik ealısan genç ve mütesebbis bir Türk hanımım cand&n takdir ettiın. Kendisine muvaffakiyet temenni ede • rek ayrılırken; bütün babalarımı • zın da Mediha Hanımın babası gibi düsünmelerini diliyordum. Mtua