sloTegrinievvel 1934e Cumhariyel Belgrat mektubu "Veyl katilin eline silâh verenlere,, Sinemalar, tiyatrolar kapalı, koca şehir üzerinden bir afet geçmişte bomboş kalmış tesirini veriyor Sinop yakında nura kavuşacak Elektrik fabrikasının inşaatı bitiyor Sinop «Hususî» Sinop sehrînin en mübrera ve bayatî ihtiyaçlanndan bi • risi de elf ktrikü. Bu zarurî ihtiyacın şimdiye kadar vücude getirOmenıesi birçok sebeplere atfediönekte ve «sn ziyade Belediye bülte&inin müsaade • sizliği ileriye sürülmtkîe idi. Vali Abdülhak Bey tarafından gös • terilen alâka ve teşebbüsatın neticesi olarak sehrin elektrik tesisahna istirak namîle bu sene hususî idare bütçesi ne on altı bin lira tahsisat konulmtif ve bu suretle belediyece bu ifin biran evvel meydana getirilmesine yardun edilerek bundan iiç ay evvel yapdan bir mukavele ile 29 teşrinievvelde tesisa • tın bitirilerek şehre ışık verilmesi şartile Ganz elektrik şirketine ihale edilmisti. Şirketten son alınan malumata na • zaran tesisata ait makine ve malzemeler fabrikadan yola çıkanlmıttır. Esasen santral binasüe direkler hazırlannns olduğundan muayyen olan müddet zarhnda ikmal edilmesî için maktneler gelirgelmez kurulmasuıa baslanılacakbr. Tabiatin bütün güzelliklerhu scne • «inde toplamif olan Sinop fehri nura kavustuktan sonra içtimaî bünyesinde ve ikhsadî vaziyetinde mühim bir in • kisaf husule gelecektir. Kahramanlık günlerî gene gelecekmiş! Bulgar ihtiyat zabitleri kongresinde söylenenlerü Dün tekrar istintak edilen beş maznun da cinayetSofya 14 (Hususî) Tesrinievve • ten ka.t'iyyen haberdar olmadıklarını iddia ettiler lin 21, 22, 2 3 üncü günlerinde Trak • ya muhacirin cemiyetinin on doku • zuncu senelik kongresi toplanacakb. Bulgar hükumetinin emri üzerine kongre gayrimuayyen bir zaman için talik edilmiştir. Trakya mehafili bu kongrenin ergeç gene toplanacağı fikrinde dir. Bunun için de Trakya gazetesi, cemiyet subelerini merkeze olan borç larım biran evvel ödemeğe davet et • mektedir. Merkeze karşı olan borçla • nnı ödemiyen subeler kongreye isti • rak edemiyeceklermis. Tesrinievvelm 6, 7 ve sekizinde Burğazda ihtiyat zabitlerinin senelik kongresi toplanmıstı ve kongreyi hüku • met ve ordu namına Harbiye Nazın selâmlamısb. Trakya muhacirin cemiyeri de merkezî heyet azasından Georgi Pop Ayanofu Burgaza gönderip bu kongreyi Trakya muhacirleri namına selâmlathrdu 11 tesrmievvel ve 586 ' numaralı Trakya gazetesine nazaran bakuuz Trakya muhacirin cemiyetinin miimessili Harbiye Nazmnm huzurun da ihtiyat zabitkrine neler söylemiş: « Trakya muhacirin cemiyetinin merkezi idaresi tarafından ihtiyat za bitlerinin 16 n a senelik kongresini selâmlamağa memur edildim. Trakyalı lann ihtiyat zabitlerine karşı buyük bir sempatiler! vardır. Çünku vaktile vatanlarmm kurtanlması mücadele smde ük defa onlan ve onlann kah • ramanlıklanm gordüler. Trakya teş • kOâh •atanlannı baştan asağı yalnız zaferle dolasıp oralarda unutulmaz kurbanlar bırakan ve Trakyanın tarihini en iyi bilen ve bundan evvelki bütün BuU gar nesfllerinin de ideaU olan Trak • ya muhacirlerinin mukaddes gaye ve hasretlerini Bulgar ihtiyat zabiüerinin en iyi ve en yakından takdir ettiğini ümit etmektedir. tste bu kanla bağ • lanmış manevî bağlar ve sevimli hatıralar Trakya muhacirlerinde Bulgar ihtiyat zabitlerine karsı gayet tabiî ve hakikî bir ihtiram uyandırmaktadır. Havada yuksek dalgalanan sancaklarmda dedelerimizin ve Bulgar mil letinin idealleri yazılı olan bu kahra * man askerlerin hakikî nrümessillerini bugün gene huzurumuzda görmekle biz Trakya muhacirleri büyük bir sevinç duyuyoruz. Vatanlarmdan çtkan • lan biz Trakya Bulgariannın ve 6 * u> tün Bulgar milletinin; bu kah • ramanhk ve şohret gmönün genm geleceğine (!) ve Bulgarlara ait olan (!) bütün bu topraklarda gene hürriyet güneştnin doğacağına de • rin ve aargdmaz bir imanımtz var • dtr!> Bunlar resmî bir kongrede ve Har Mye Nazmnm huzurunda resmen aleyhfanize söylenen sözlerdir. Kimbilir gayriresmî yerlerde aleyhimize daha neler söylenmiyor ve neler hazırlan • mıyor? MEMDUH TALÂT Üsküdar cinayetinin esrarı hâlâ kalkmadı! Yagoslavyamn Bubrovnik ztrhlm Kral Alektandnn cenazetini hâmilen Marnlya limamndm ayrthrken Belgrat 13 (Hususî muhabiri • mizden) Buraya, dun aksam geç vakit vânl oldum. Keskin bir ayaz esiyordu. Yugoslavya payitahtınm, Slgttn elektrik ısıklan alhnda pek te o kadar aydınhk olmıyan tokaklannda oldukça kalabalık yardı. Her dükkâniD camekânında, »iyah kumasla çerçevelenmiş, Kral Alek«andna bir resml duruyordu. «frzda, mazlıım Kraha katnn sözleri, birden hatmma geldi: Bu suikast, bir düsman teşki > Iâtının eseridir, emin olun! diyordu. Düfunünüz. Fransa ile aramızi bozmak içkı, cinayet orada ika edîii • yor.. Bu kuyuyu bize kazmak isti • yenler, ergeç, onon içerisine kendileri düseceklerdh*. Ve anl işin fena. ciheti, adamcağız su «özleri ilâve ediyordu: Geçmîf olal Dostumuzu d' Sağcfa fırtnct Otmantn tezgâhtan Mahmut, tolda yukanda iki Mehmetler, açağıda hnncı Hacı Ostnan ve Kırbaş Osman Karacaahmette bundan birkaç gün evvel vuku bulan feci cinayetin esrar perdesi yırtıldı zannolunma • sına rağmen gün geçtikçe daha karanhk safhalar arzetmektedir. Dün Üsküdar jstintak dairesinde tekrar istiçvap edilen bes maznun da ci • nayetten kat'iyyen haberdar olma dıklarmı söylemislecdir. Yalnız saçIarmın beyazlığindan dolayı kendi» sine (Kırbas Osman) denilen ve iki gün evvel istiçvabında cürmünü itiraf etmişken bilâhare inkâr eden maznun dün ağzında birçok seyler gevelemif fakat sa> ih birsey söylememiştir. Kırbaş Osmamn vaktile eskiyalık ta ettiği rivayet olunmaktadır. Dün bir tnuharririmiz nezaret altında bulunan maznımların besile de görüşmüştür. Kendisinden en fazla süphe edilen Kırbas Osman muharririmizin muhtelif suallerine su cevaplan vermişt»: < 20 senedenberi Üsküdarda oturuyonırn. Yalnız bir tek kere o da bir gün hapisaneye düstüm. Mak rul Kasımpasalı Hasanı tanırım. Dilencmin biridir. Peki bu dilencinin evinde bu kadar para nasıl bulunmus? Beyim bu kadar para bu asrrda sende bende değil, ancak dilencilerde vardv. Benim bu iste bir suçum yok, kurtulacağımdan eminim.» Kırbas Osmanla araları bozuk olan diğer maznun fınncı Hacı Osman gravatlı ve fötr şapkah, sık bir kıyafette idi. O da muharcirimize funlan anlatmışhrt < Efendün, benim bütün ka bahatân maktul Hasanı teşhisten ibarettir. Benim para için onu katlettirmif olmama imkân ypktur. Kendi gelirhn ayda 400 litrayı bu Iuyor. Paraya ihtiyacım yoktur. Rica ederim bizim katil değil, maz nun olduğumuzu yazm, zira benim ticarî haysiyetim vardır. Maamafih bundan son>ra Karagözün dediği gibi gördüğümü bile görmedim, di yeceğim.» Maznunlann içinde en bedbin ve bitkin halde bulunan fınncı Hacı Osmamn tezgâhtan Mahmut ta : < Vallahi efendi birader, bizin bütün suçumuz Osman Efedinm y nında tezgâhtarlık etmekten îba • rettiı» demistir. DördüncU ve besinci maznunlar gene Hacı Osmamn hamurkârlan dır. tkisinin ismi de Mehmet olan bu maznunlar ayni kelepçe ile bağh bulunuyoclar. Onlar da, başlarını yere eğerek memeketlerinden ge leli ancak 1520 gün olduğunu, kabahatleri olmadığını söylemiflerdir. İşin garip tarafı gerek aıaktu • lün ve gerekse beş maznunun da Karadenizli olmalandır. Üsküdar müddehnnumisi Haydar Bey dün geç vakte kadar tahkikat ve istin • tak evrakını tetkik etmiştir. Maz • nunlar hakkında henüz tevkif niizekkeresi kesiknemif olup beşi de hapisanede nezaret altında bulun maktadırlar. Hakikî suçlumm khn oldugu bugün veya yarın anlaşılmış bulunacakhr. Sinopta tütün vaziyeti Sinopla Gerze mmtakalarmda tütün rekoltesi yetisme mevsiminde havala • nn uzun müddet kurak gitmesi yüzunden geçen seneld istihsalâta nisbeten yüzde elli mdctarmda noksansa da mahtulün cin* ve evsaf itibarile çok yuksek oldugu anljyrtrmjty. Bu sene • ki tütün miktan k V ' ^ mıntakada yanm milyon küo radc^sb<fe oldugu tesbit edümistir. Tütünlerin bu sene cinsi cinsine is • lenmesi, mahsul denkleruvs görmes ve •di yapraklarm kanştınlmamasi tüc • cara hevenk halinde sahs yapümama•ı mecburiyeti tatbik edfleceğinden ne•i itibarile raahlut bir halde ünalât ve Shracat yapıldıgı için Avrupa piyasaIannda eski «öhretini ve müşterisini kaybetmege başlıyan tütünlerimiz hükumetimizm yerinde olan son aldıgı tedbîrlerle tekrar eski mevküaî alacağma hiç süphe edümemektedir. Yugoslavya Niyabet Mecliri Reiri Preru Pol zevcesile bereiber li fadasina miheallik tefslrler dolafiyor. Her tarafta büzün, keder ye elem ifadesi var. Oturduğum otelin altındaki ka • zinoda rastladığım bir meb'us, doıt bir milletin gazetecisi olduğumu bğrenmce, gözleri yasararak, bana dedi ki: Onun, bizim nazanmızdaki kıymetini ben tize anlatamam. O, içtimaî nizamın, milli vabdetin, bütün ümit ve emellerimizin temeliydi. Onu vurmak alçaklığuu gösterip, bizi yetim bırakanlam arastırıyo ruz. Katilin eline silâh verenler kim olursa olsun, veyil onlara! Bunlan söylerken ifadesiade o kadar derin ve samimî bir kin seziyordum ki, kendi kendime düşün dum: tnsanlar arasında geçim temin ettnek, ne güç şey! Biraz sonra, on senedir yapısı henüz ikmal edilemiyen parlamen to binasımn önünde doalşıyordun». Trende benimle beraber yolculuk eden yabancı bir meslektaşla kar • sılasbm. Fena haberler almiîtı: Zagrepte, Saraybosnada, Liyub liyanada şiddetli nümayisler olmuştu. Komşu bir devlet aleyhinde tehditkâr sözler haykınlmtştı. Halk, bir ecnebi koasoloshanenin camla nm indirmiş, vali konsolosa tarziye vermek mecburiyetinde kalmıştı.. Diğer taraftan, Paristen gelen haberler* nazaran katilin yardak • lanndan iki kişi tevkif olunmus, suikastîn mahdut bir daireye mün hasır kalmadığı anlaşılmıştı. Yolda gelirken, kompartimanda aşinalık ettiğim Yugoslavyah tüccadüsnaanımnzı da artık iyice anladık. Kralımız, Fransaya, başkamillet lerle olan pürfizleri kaldırmak ıçin gitmisti. O milletler bunu istemedi • ler. Biz de bundan sonra kendilerine düşman gözile bakacağız. tçerisinde böyle nahos bir hava e»en memleketin hakikî vaziyetmi anlamak üzere niyabet meclisini tefkil eden zevattan bhile olsun konu&mak istedim. Halbuki bunlar, Kralın hatırasma hiirmeten, simdi • lik gazetelere beyanatta bulunma • mağa karar vermişler. Binaenaleyh arzumu yerme getiremedim. ^^^ Maamafih, resmî mehafile mensup yüksek bir mennır, bana fu beyanatta bulundu: Sizi temin edebilrrim ki, uzun müddet, Yugoslavyada hiçbir hâdise vokubulmıyacakhr. Millet, elem ve nefretle, vahdetini daha çok sıklaştırmışhr. Efradınm siyasî kanaatleri ne olursa olsun, ortada bugiin tek bir Yugoslav milleti vardır. tstikbal ne hazırlıyor? Bunu bilmek güçtür. Istikbale veche vere cek olan ancak yeni hükumettir. Yemekten sonra, şehrin îçinde bir daha dolaıayım, dedim. Saat do • kuzdan itibaren bütün kahveler kapanmıştı. Sinemalar, tiyatrolar ise, zaten kapalı duruyorlardu Tektük, benim gibi, yaya dolaşanlara rasgeldim. Hemen hiçbir otomobil yoktu. Bu 300,000 nüfusluk şehir, üzerinden bir âfet geçmiş gibi, ıssız ve bomboşmuş tesirini veriyordu. Kralın cenazesini tanyan kruvazör yarm sabah Split limaoına vâsıl olacaktır. Hükumet erkânı şim • diden onu karşılamağa gittiler. M. Ş. Sille tokat derken adamı denize yuvarladılar Dün tzmirden gelip KarakSy nhtunma bağlanan tnebolu vaptırun • dan yiik tasımakta olan sandala Akif, Mehmet ve Ahmet arasında bir kavga çıkmıshr. Yalnız birtbir» lerile münakasa etmekle kalmıyan sandalcilar biribirini itip kakmağa, tekme ve tokat sallamağa koyul muşlar ve bu döğiis esnasmda Akif denize düsürülmüştür. Kazazede derhal denizden kurtarılnus ve suçlular zabıtaca yakalannnsttr. Heyetimiz Selânikte Blrlnct sahifeden mabait Hadiçle konustu ve Kral Aleksandnn ölümünden dolayı Türk milletinin duydugu derin teessürleri bildirdi. Heyet azaları istikbale gelen zevata teşekkür etb'kten sonra onlann refakatinde olarak Mediterane oteline git • tiler. Heyetin hareketinden sonra Bel • grada ghmekte olan Türk askerleri vagonlardan îndfler ve Kolordu Ku mardanhğının otomobillerine binerek misafir edilecekleri yere gittiler. İstasyon meydamnda ve Venizelos caddesinde toplanmış olan binlerce halk heyet azasile korosu ve dost milletin askerlerini sürekli surette alkış ladı. Tevfik Rıistü Beyle Izzettin Pasa kendilerine karsı resmî zevatla Yunan halkı taral'mdan gösterilen fevkalâde samimî lrii.«nü kabulden dolayı tesekkür Ierini bcyan ettiler. Hariciye Vekili Tevfik Rüstü R«y kendısile görüsen gazetecilere de di k i : < Bize karşı gösterilen kardesçe hüsnü kabulden dolayı fevkalâ de memnunuz. Kendimizi ecnebi bir memlekette değil, öz vatanunızda zannediyoruz.» Gece Türk murahaalan şerefine vali tarafından büyük bir ziyafet verildL Bu ziyafette, bugün buraya gelen Giimülcüne Türk konsolosu Selim Rauf Bey de bulundu. Türk murahhasları y a n n ( b u gün) saat 10,15 te hususî trenle Belgrada hareket edeceklerdir. Ayni trenle Hariciye N a z m M. (Maksimos) un riyaseti altında bulunan Yunan murahhas heyeti de Belgrada gidecekthr. Yunan murahhas heyetine bir bölük Yunan bahriye ef> radı refakat edecektir. Reymon Puankare öldü Birinei sahifeden mabalt topraklarınj gaspettiğini görmekle derin bir elem, belki de hayatımn ilk elemini duyan küçük Reymon, bu tarihten elli yıl sonra, basında bulunduğu hükumetin bu yerleri geriye aldığım görmekle, gene ha • yahnın en büyük sevincini duya caktı. Orta tahsilini bitirdîkten sonra, Pariste hukuk okuyan Poincare genç yaşında politikaya atıldı. Meb'us • Iuğa intihabmdan pek az zaman sonra, 33 yasında Maarif, ertesi sene de Maliye Nazın oldu. tktı • darı, zekâsı, sürati intikali ve bil • hassa verdiği karar lann isabeti nazan dikkati celbediyordu. Mutedil bir cumhuriyetçi olarak kendini tanıtan bu genç devlet adamı, 1903 te meb'usan meclisinden aynlarak, âyana geçti. 1912 de, Fasta ceceyan eden bazı hâdiseler dolayısile, Fransanın, Almanya ile araları açılmistı. Vahim neticeler verebilecek olan böyle bir vaziyeti hüsnü idare ede • cek bir şahsiyet arayan Fransa parlâmentosu, kabinenin teskiline âyan dan Poincareyi seçti. Basvekâletle bir arada Hariciye Nezaretini de kendi üzerine alan Poincare bu ihtilâfı güzellikle hallettikten başka, bu kabil vaziyetle rin men'i tekerrürü, Fransayı haricen kuvvetlendirmeğe bağlı olduğunu takdir ettiğinden, memleketinin tngiltere ve Rusya ile olan dostluk münasebatım takviyeye muvaffak oldu. 1913 te, harpten bir sene evvel, Poincare Cumhurreisliğine seçildi. Kehanet derecesme varan bir nü fuzu nazar sayesinde, gayretlerinin en mühim kısmını ordunun ıslahına sarfetti. Askerî hizmetin üç sene • ye iblâğı onun ısrarlarile oldu. Ayni zamanda, Poincare, Fransada Cumhurreisliğini bir iftihar ünvanı ol • maktan kurtanp, bu makamın nüfuzonu mümkün oldugu kadar arttırdı. Harbi Umumide, durup dmlenmeden çahşmifn. Nihaî zafere son dere • ce imanı vardı. Sık sık cepheyi dolasarak, erkâna, zabitlere ve efrada bu sarsılmaz imanını telkin ediyordu. 1920 de, müddetini ikmal ederek, fiyana dönen Poincare ondan sonra, daha üç defa kabinenin bajma geçti. Her üç defasında da, azknkârane hareketile Fransayı müteaddit badirelerden kurtardı. En son hizmeti, Fransiz frangı • nm istikrannı temin etmek olmustur. (1926). 1929 da siyasî hayattan çekilmisti Mütefekkir bir aileye mensup olan Poincarenin biraderi Lüsiyen Poincare meshur bir fizik âlimi, amcazadesi Hanri Poincare de büyük bir riyaziyeci idi. Avusturya Sefiri Tahrana tayin edildi Tahran elçiliğine tayin edilen Avusturyanın Ankara sefiri M. Ka> 1 Bouhberger dün sabah Ankaradan tstanbula gelmistir. Sefir dört gün sonra trana gidf ceklır. Münhallere alınacak memurlar Gümrüklerdeki 7 müohale me mur ahnmak üzere yapılan imtihana 45 kişi girmisti. tmtihan evraklannin tetkikîne devam edilmektedir. Netice hafta sonunda anlasilacaktır. talıhe komanda etmek ve insanın kendi gemisini isfedigi hedefe yurütebılmekiir. Sağlam sinirler mütlıiş hayat mücadelesinde muvaffakiyetin en iyt teminatıdır. Bına?nale)lı sınirlerinizi Hamallar bir örnek elbise giydiler Gümrük hamallan için bir ornek elbise ısmarlanmıstu Elbiseler ya • pılais v« bütün hamallara giydirilmiştir. Gümrük memurları biriktirme sandıgı Gümrük memurlan biriktirm* sandıgı nizamnames! Vekâletçe tas> dik edilmlftir. San<hk vakında faaliyete geçecektir» Bromural .Knoiı Naruf Tcksayt kaputları daima böyle kapalı zarf denıoaoda eczanelcrdc satılır. ile kuvveiiendiriniz, bunun musekkin ve mukavvi tesiri her iste görulur, Hıç bir zaran yoktur ve ahşıklık vermez 10 ve 30 kompnmeyı hıvi tüp\erit tcrantltrdr rc^ete ıle »iılır. Knoll A.O., kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen «/1?hln