TELGBAF MABERLERIJİL isparta feyezanı GUNDE Komisyon! BUJ KARADENİZ KIYILARINDAN AVRUPAYA Bükreş bizde iken.. Tarih bilen bir Macar esirinin ken disine anlatbğına göre Evliya Çelebi Bükreşin nasıl kurulduğunu öğrenmiş: İkinci Halife ömer zamanında Gassanî kabilesinden Cebele kendiliğinden müslüman olduğu halde, sonra nedense, hıristiyakgı kabul ederek, Bizans Kayserliğine iltica eder ve Kudüste yerleşir. ömer orayı almca bizim müslüman kaçkmı, Ispanya yolile geniy bir çember çevirerek, oğullarile beraber Bizanstaki Cineviz krallıgma sığınır. Kral onun oğullarından her birine bir memleket verir, Kureyş nam oğlunu da Tunanm ötesine göndermiştir. Şehri kuran bu ogul babasuıa hürmeten oraya «Ebu Kureys» diyor, sonra bu «Bukreş» oluyor! Masala pek te gülmemeli. Çünkü Yıldınm zamanında Türkler buralan aldıkları zaman orada birçok türkçe konusanlar ve kendüerinden olanlar görmüslerdi. Çünkü yalnız MilâHan sonra Hünler, Pruhı Bulgarlarla baslıyan Türk istilâlannın ancak onuncusunda ve ancak on dördüncS asır sonundadnr ki Osmank Türkleri buraya geldi. Asağıdan gelen bu son Türkler, çok önceden, oraya vukardan gelmiş Türklfr de bulunca Bükreşin eski bir müslüman «ehri olduğunu anlatmak için işî Halife ömer zamanma kadar götürmüsler: Davanın yanlışı çok ama yalanı yok! Rumenlerin masalına gelince: «Bukres ve civan» nammdaki frannzca ki tapta [ 1 ] Bükreşin kuruluşu. halk te vatürune isb'nat edilerek, 13 üncü asra kadar götürülüyor. Guya Bukur nammda bir çoban buraya gelip suriilerile yerleşir. Mer'alar sürülerine o kadar iyi gelir ki AUaha şükraniye olarak ırmak kıyısın<la ahşap bir kH".«e yapar, Bükreşin tohumu ahlmıştıri llk san'atleri çobanlık olan Ulahlar icin böyle bir masal yadırgsn&maz. Yalnız Rumen dilinde çobana hâlâ türkçe olarak «çoban» ve otla$a «çayır» di • yoriar. Daha garibi Bükreş ovasının ismi «Baragan» dır. Rüzgâr manasına urmaktan uragan dendiği gibi kar firtmasmm dönemeç yapmasma da ba ragan deniyor. «Bukur» un türkçe olup olmadığını iştikakçılara bırakalım, fakat bir çoban ki taşıdığı sıfat Türktür, geldiği topragın ismi Türktür, sürüle rini otlattıgı yer Türktür, eh artık, o çobanın ismi de Türk olsa gerek! Rumenlerle tarihimizi açan Firuz Paşa oldu: Birinci Kosova harbinden sonra, bir miktar kuvvetle Eflakı baştan başa çiğnemiş ve meşhur Eflak Emiri Mîrçeye cizye vermegi kabul ettrrmişti. Sonra Niğbolu savaşında da, Rumeli beylerbeyliğile sağ cenahta harikalar yapan ba kahraman Ankara badire sinde, gene bir dev gibi çarpısarak, sehit oldu: Herhalde Rumenler ilk hanv lede en büyük bir yiğitimizle tanışmış lardı! B'zim kitaplarm Mirce, Rumenlerin «Eski Mircea» dedikleri o afacan adama karşı tarîhlerinuz dört beş sefer kaydeder; o her fırsatta başkaldırmaktan üsenmezdi; bfz her baş kaJdmsında ezmekten bikmazdık. En son Celebi Mehmet Eflaka sefer açtı. Mirce daha önce Bükreşte ö'müştü, bizimki Bur sadan Edimeye dolaşmca kendine rtüzul geldi, ahndan düstü, ertesigün büyük bir gayretle tekrar küheylânına buıd', askerine göründü, bu, vaŞı biten lâmbanın son cehdiymis, ö'dü. Bîîkreş nâmmda hükümdarlarm en çdebismi verdik. Lâkin intikarmnm almması pek gecikmedi. Tuna muhafızı Firuz Bey, daha padıtah fkinci Muradın gelmesrni beklemeden kendi kuvvetlerile Tuna yı geçti, Eiaka girdi. Drakclayı yendi: Talihleri Firuzla açılan Rumenler bu iki kahramanı karıstanrlar, lâkin ne zarar, Firuzlar ayn ama eserleri ayni! Eflakı bu kadar seferlerden sonra neye böyle gene yerli beylere bırakn dık? Orası vatan değil, müstemlekeydi. Çektik, vermedik. Kendimiz istifa 4e ettik, kendimize yük etmedik. Uslu dursnnlar diye Kınm, arkalarrada, hlr kâbos g'bi dikildi. Nimeb'ni gör, kül • fetini görme: tngilizîn müstemleke r' yaşetine bir ikî asır takaddüm etnvş bir milletiz. Devlete olan muayyen haraçtan başka Bükreş padışaha bin, sadrazama iki yüz kese verir. Her sene «Matbahi Amire»ye üç yüz keselik bal ve yağ göndermek Süleymanın kurduğu kanun icabıdır. Silistre beylerine, Tatar hanla • [ 1 ] «Bucarest et ses environs» müeTlifî Grecedno 1928. 240 sahife nna gönderilen bir sürü hediyeden behiyeden maada Kırundan her sene bal ağası geliyor, yüzlerce fıçı bal götür mek için: Bal tutan parmak yalar, Bükreşi tutan bal yalıyor! Fırka gönder, ordu boz, akıncı yol Ia, ülke al: Türk yiğitliğinin mucizesi. Fatihsin, idareyi kendilerine bırakıyor sun; çiğnedin, seviniyor, karışıktı, topladın: Türk kuvvetinin adaleti. Kendi işleri kendilerinde, yalnız baş sende: Bey iyi degilse atıyorsun, hainlik eder» se eziyor; zulmederse sille, becerikli çıkarsa taltif: Madalyanm sag tarafı ne güzell Bir de solunu çevirelim: On yedind asır sonlarındayız, artık Fener Rumlanndan da asiler çıkmaga başldığı için Eflak prensh'ğine kımi göndermeli di • ye düşünübnektedir: Bir çilingir çocu ğu olduğu halde güzelliğile Kenan Paşanın kansı Atike Sultamn dairenine girmiş bir Rum var; yani içoğlanlığı ediyor, kendisine Civan Çelebi denildi; Orada iyi terbiye edilmis, türkçe ve rumcadan başka farisî de bilir, mükemmel hattattır, şiirden anlar, sözS taUı, sazı dokunaklı, varsa da Civan Çelebi, yoksa da Civan Çelebi: Eflak prensliğini buna sadaka ettik! Bu, bizim tarihlerin Mihne Bey, Rumenlerin Mîhnea dedikleri kimsedir. Artık bu da bize sadık olmazsa kim o'ur? NHekim isler baştan gayet fyi gidiyor. Mihne bir taraftan halkı mem nun eder, herşev ucuza sahlaeak, her şeye nerh kor; tstanbuldan imam îs • ter, eami vapacak, mBslumanian ço ğaltacak, fstanbul memnun; verdifi emniyetle her taraftan aktn akm tîcaret kafileleri gelip gitmeğe baslar^ tüccar memnun; öyle iken Mihne Bey birgSn birdenbire isyan eder; en nazik Osmanlı celebisinden bütün Rumen tarihinin en t9nlı adamı çıkmışh! Ne oldu" Bizim kitaplar söv»r sayarlar. baklıdırlar, yauuz bir de isin içyüzüne bakın: Eflâk prenslerinin ilk âmiri SPistre valisidir. Mihnenin bunlardan ilk tanıdığı Fazlı Pa;a oldu. Bu. yeni prensi ordusiie gorârup F.flâk tahtına cülus ettirmekle mükellef bulunayor. Fakat Fazlı Pasa bir türlü F.flake yü rümek istemez. Çünkü eski asi beyden 20 bin altut alr";tı: Mihne ba rüsvet uğruna aylarca Tuna kıyJarmda bekledi durdu! Jk'pci tanıdUh vali dahv yamandtr. Köpriüü Mshmet Paşa büyük !tuw«l lerle bas'adığı seferi. oadışahm buda • laca vehmile, yanm bırakarak avdet ediyor, serdar vekilliğine Kenan Paşayî bırakır, şu bizim prensin velinimeti, ordudaki kuvvetler yerlerine gidecek, Mihne dahi, kendi kuvvetlerile ayni mak zamanı gelince, serdar vektlinden müsaade ister, ondan sonra Silistre valisi Aslan Paşaya da veda için uğrar; meger Paşa alınmjş, neye evvelâ ken dine glemedi diye. Mihne, bütün maiyetile, bütün zabitanı arasında prens tuğile, içeri girince birdenbire surahna bir yumruk ve gürleyen bir ses: « Sen Silistre valismin kim oldu ğunu unuttun mu?..» Hayır unutmadı, birdenbire isyan bayrağı, bütün Rumenler ayaklannnş • tır, her tarafta Türkler kesiliyor, mallar yağma ediliyor, her tarafta kan ve ateş, Rumen tarihleri bile [ 2 ] on beş bin Türkün katiini itiraf ederler. Kenan Paşanm bir Dri bin kuvvetî Tunaya döküldü, kendisi güçbelâ Yergökü sara Bak par! Neticeyi sonnaym. Bir Mihne bir inv paratorlukla uğraşacak değil. Tedip Kmm büsbutün feci oldu. Yukardan süvarileri, aşağıdan bizim bütün Eflak baştanbaşa eder, tstanbul dehşet kalosine içinde: canım atabilmiştir, Mihne orayı muha • a, Civan Çelebiye bunlan o mn ya Meşhur Mahmut Saim gene sahnede! Geniş bir saha iki buçuk metro kalınlığmda bir kum ve taş tabakasile örtüldü fsparta 30 (A.A.) Şehrin ortasından geçcn çayın cuma günkü fe yezanı neticesinde 8 ev tamamen ku m ve taşla dolmuş, 6 evin de dış kısımları harap olmuştur. Sel, belediye tarafından yeni yaptırılan beton bir köprüyü ayaklanndan sökerek elli metro sürüklemistir. Arazi üzerinde ekinlerde de mühim hasar yapan selin maddî tahribatı tesbit edilmektedir. Büyük bir saha iki buçuk metro kalı nhğmda kum ve taşla dolmuştur. Ağaçlar tamamen gömülü bir halded ir. Hilâliahmer Cemiyeti ve belediye tarafından seylâpzedelere yardım için mahallinde tetkikat yapılarak der hal icap eden tedbirler alınmış ve ya rdmılarda bulunulmuştur. " ımıımııııirnilHlllllllllllinilIIIIIIIIIIIIIIIlllllllIlliniHHIIIUIimnııııum™."..... eni bir ansiklopedi yapacak olsam, (komisyon) kelimesine geldimmiydi, onu şu yolda izah ederim: «Komisyon [lâtince commitere, memur etmek, ten] bir işin sürünceroede kalması matlup olduğu takdirde, bunun tezekkürü için teşkil edilen hususî heyet. Böyle bir komisyona havale edilen herhangi bir işin neticeye vardınldığı tarihte nadiren görülmüf bir keyfiyettir.» Hahrlanm, ufacık bir çocuktum. Bazı sıcak yaz günlerinde, babam istc • miye istemiye giyinir, söylene söylene, İstanbula inmeğe hazırlanırdı. O esnada: «Canım, bugün de evde otursamz, ne olur?» diyenlere,« « Olmaz ki, derdi.. Komisyon topIpnıyor.. Mutlaka bulunmahyın>!» Babacığımın, bu kadar itina ile de • vsm ettîği bu komîsyonun, hariciyede, komşu devletlerden birile hududumu • zun teMidi için toplandığnı da tesa • düfen öğrenmiştim. Gel zaman, git zaman... Ben tahsi Iin bütün dereceierini ikm*l edip, Ba • bıaliye intisap ettim. Orada sıra kâ tipliğinden başlıyarak, memuriyel merhalelerini birer birer katettikten sonra erkân arasına eeçtim. Bjr sabah, oda • cun içeriye gelip: Müsteşar bey teşrifinizi rica edîyor... Komisyon toplanacak... dedi. Hantp komisyon? ...Tahdidi hudut komîtyonu! Hayretler içinde kalktım.. Gittim.. Benden once, rahmetli babamm yıl • larca işgal eylediği sandalyenin üze • rinde; ayni komîsyonun artık sayısı ancak AUaha malum olan, bilmem ka • çmcı içtimaına istirak ettim... Bir Fransız hikâyesi vardır. Caninin birini ölüm cezasına mahkum etmişier. Hükmü kendisine tebliğ eden reis, »orrouş: Bir dileğin var mı?. Cani: Evet efendim; demis. Dosyamî bir komuyona havale edin de, idam dan kurtulayım. Nasıl kurtulursun ?. Komisyon mahkemenin verdiği bir hükmü iptal edemez ki. Evet «mı., tptal cJip edemîyecegini olsun bir karara bağtayıncıya ka dar, ben kendi ecelimle ölüriim!.. Bütiin bunları, dün sabah gazeteier • de, mahut ihtikâr komisyonuna müte • allik haberÎMi okuyunca hahrladım. Bu haberlere gore, komisyon, yiye cek fiatlerinde ihtikâr olup olmadığını, son içHmaından sonra anlıyacakrruş!! Belld çok uzak.. fakat btr gün gelecek ki hersey, azçok tabiî degerini bulacak, esnaf insafa gelecek, daha ucnz bir hayata kavusaceğız. O gün, nüsha sını îhb'mal ki kirk paraya alacağımız gazetede, gene şoyle bir fıkra okuya caiımi7a senet veririm: «ihtikâr komisyonu hangi ejya fiatlerinde ihb'kâr bulunduğunu tesbit için, müfettijlerden gelecek raporlan bek lemektedir. Bu raporlar alındıktan son. ra, ibtikânn önüne geçmek için ne gibi tedabir almak iktıza edeceşini, Avrupadan celbi mutasavver mütehassıstan soracakttr. Mütehassıs bu baptaki mü : taleasını sürat?e beyan ett gi takdirde, önümüzdeki senebasmda ba gösterilen tedbirlerin sureH tatbiki müzakere edüecektir..» Hemen Cenabı Hak, cümlemizi o günlere eriştirsin! ERCtİMENT F.KREM Rumencede çobana türkçe olarak «çoban»7 otlağa Adliye yeni bir vak'a için «çayır» ve rüzgâra «uragan» diyorlar tahkikat yapıyor Mütemadiyen gazeteler, mecmualar, kitaplar çıkarmak, bunlar içirf abone ve müşteri ve yazıhanesin • de çalıştırmak üzere 200 veya 300 lira kefaletli memur bulmak aure tile senelerdir piyasada gecinen, mahkemeye verilen, çıknca ayni şeyleri tekrar yapan meşhur bir Mahmut Saim vardm Yeniden hakkında tahkiSata başlandığını haber aldığımız bu adatn hakkında matbuat bürosu şu tafsilâtı vermektedir: «Neşriyat dolandıncıhğuıı ken disine meslek yapan Mahmut Ahmet, Eyyubi zade M. Ahmet gibi muhtelif ishnler kullanan Mah mut Saim Efendi yeni bir dolandı • rıcılık vak'asmdan dolayı Adli • yeye verilmiştir. Eski müteaddit mahkumiyetleri dolayısile matbu at kanununa nazaran gazete çıkaracak evsafı haiz olmadığindan dolayı sözde kitap formaları şeklinde Tarihi Adlî, Tarihi Askerî, DUnya kız ve erkek Oniversitesi Ansiklopedisi, Galatasaray, Fenerbahçe g» isimler altında ve sırf abone ve ilân dolandıneılığı yapabilmesini temin için çıkarmakta olduğu mecmua lar matbuat kanununun 18 inci maddesi mucibince vilâyet tarafından kapatıldıği ve kendisi mah kemeye sevkedildiği halde son zamanlarda gene vâsi mikyasta faaliyet yapmış olduğu tahakkuk et miştir. Kendisinin faaliyet sahası iki kır ma ayrılabilir: 1 Milli^et gazetesi matbaası altında ve Galatada Ada hanmdaki idarehaneleri kapatıldıktan sonra Galatada Rövenans sokağında 1! numara, Galatada Fermenecilerde tlyadis hanmda 5 ve 10 numara, ge ne Galatada Perşembepazarında Manukyan hanmda 89 numaraları idarehane yapmış, Galatada 1459 ve 459 numarali posta kutulannı kirahyarak gazetelere (kefaleti naktiye göstermek şartile memur aranıyor. Mütekaitler de kabul olunur) mealinde ilânlar vermekte ve kendisine müracaat eden zavallilardan 120 liradan 300 liraya kadar Noter senedi ve kefalet namile para almakta ve bazılannı da sözde bir vazife ile Anadoluya gön dererek başından savmaktadır. 2 Dünya kız ve erkek Uni versitesi müellif ve tâbii mes'ullüği antetli şık parşömen kâğıtlarile Anadoluda muhtelif Tîcaret Odala rma mektup göndererek (Yerli Mal lar Sergisi broşürü) iswnli ve ti caret adreslerin! gösterir bir kaUloğ neşredeceğinden mahallî tüc car adreslermin kendisine bildiril mesini istemekte ve bu vasıta ile elde ettiği binlerce adrese mektup ve mecmua göndererek kendilerini dolandırmağa çalışmaktadır. Bundan başka ayni suretle Anadoludaki banka şubeleri adresle rine de mektuplar göndererek mecmualanna abone olmalarmı temine çalışmaktadır. Gazetelerdeki ilân vasıtasile tstanbula getirttiği bir zavallı tek mil parasmı (kefaleti naktiye olarak) kendisine vermiş ve bugün on parasız olarak memleketinden u zakta kalmış olduğundan etmek tedir.» şikâyet Memel meselesi Almanlar son hâdise için ne diyorlar? Berlin 30 (A.A.) Litvanya telgraf ajansının Memel diyetinin son celsesi hakkında vermiş olduğu haber hilâfına olarak Alman gazeteleri aşağıdaki tafsilâtı vermektedirler: Diyetin yeni direkruvara itimat reyi vermiyeceği bilâkis ademi itimat reyi vereceği ve bunun neti • cesi olarak Memel teşkilâtı esasi • yesi mucibince direktuvann her türlü icraattan elini çekmeğe mecbur kalacağı muhakkak olmasına binaen vali, her türlü vesaite mü • racaat ederek diyetin ekseriyet nisabını tecnin etmesine mâni olmuştur. Ekseriyet nîsabı, yirmi olduğundan vali bazi meb'usların tesriî vekâletlerinl keyfî olarak feshetmek ve bazılannı tevkif etmek suretile bunların celsede hazır bulunma • larına mâni olmuştur. O surette ki, celse aktedildiği zaman ancak on dört meb'us hazır bulunuyordu. Bu sebebe binaen celse tatil edilmiştir. Alman gazeteleri, bu şerait al • tında direktuvann bundan böyle diyetsiz olarak icrayı hükumet edeceğini ve bu halin bütiin dünyaya Memel halkmın bütiin hukukundan mahrum edilmiş olduğunu göster • ın<rkte bulunduğunu yazmaktadırlar. Gazeteler, Memele ait ahkâmı imza etmiş olan devletlerin ne zamana kadar her türlü mukaveleler hilâfına olan bu vaziyete tahammül edeceklerini sormaktadırlar. Dört büyük devlet tarafından imza edilmif olan beynelmilel iti • lâfname, Litvanyanın meçhulü olmamak ve onun tarafından keyfi surette tefsir edilmemek gerektir. Yeni hatlarımız Ağustosta Elâziz tren yolu işlemeğe açılacak Ankara 30 (Telefonla) Nafıa Vekili Ali B. bugün daiır«ine gelerek geç vakte kadar ıwşgul olmuşlardır. Ve • kil Bey ikinci seyahatini 15 ağustosa doğru Fevzipaşa Malatya • Dıvarbe • tir hattının teftişine hasredecek ve E • fizız hattının resmi küşadmı yapacak • tır. Bu seyahatte Nafıa Vekilimize Ma liye Vekilinin de refakat etmesi muh • temddir. Vapurcufarımıza bir kolaylık Ankara 30 (Telefonla) Denizyollan işletme idaresile TÜTk ar matorlan hariç memleketlere yük tasıyan vapurlarının bu gibi sefer • lerde yaktıkları kömür için madenkömürü müesseseleri tarafından Iktısat Vekilinin malumati altında haricî piyasa üzerinden bedel alınması hakkında Heyeti Vekilece karar verilmistir. Bu sayede harice sefer yapan vapurlarımız da ucuz kömür teda rik edeceklerinden ecnebi vapur • larile rekabet imkânı hasıl olacak • tır. Elektrik saatleri için ayda 12,5 kuruş verilecek Ankara 30 (Telefonla) Nafıa Vekâleti elektrik saatleri hakkm • daki formülü vilâyetlere teblig etmiştir. Bu formüle göre işliyen bu saatleri sahipleri ya satn alacak veya kiralıyacaktır. Bir saatin tutarı ne îse parasını verip almak kabil olacak istemi yenler de kirahyacak. Bu takdVde heray 12,5 kuruş kira vermek ta • karrür etmiştir. Yeni Tiran elç miz Ankara 30 Londra konsolosu Mazhar Bey Arnavutluk elçiliğine tayin edilmiştir. : Hava silâh'arı ve lnqilizer Londra 30 (A.A.) Luisolshlre muhafazakâr kongresinde söylediği bir nutukta Sir Philip Sasson, hükumetin hava siyasetini hararetle müdafaa et mis ve demistir ki: « Bana kalırsa, bir taraflı silâh lan bırakma siyasetine girmekle Ingiltere yanlış hareket etmiştir. Sadere motör ve tayyarelerin evsafı, tayyare cîlerin ihtısas ve cesareti göz önünde tutulursa, bizim havacılığımız, dünvamn en birincisidir. Fakat adet itiban'Ie sonuncu vaziyetteyiz. Bu nisbetsizliği, d'ğer devletlerin seviyesme vükselmskIe tni olur, onlan bizim seviyemize indirmekle mi olur, ortadan kaldırmahyız. Senelerce, ikinci vaziyeti mevda • na getirmeğe çalıshk. Simdi ise birinci vaziyeti tahakkuk ettirmeğe mecburuz.» Sovyet Rusya • Lehistan münasebatı Varşova 30 (A.A.) Varşovaya resmî ziyaret maksadile gelmiş olan Sovyet tayyarecilerine burada çok samimî bir kabul gösterilmek • tedir. Yacıresmî Gazeta Polska Leh hacp gemilerinin Leningratta ziyarette bulunduklarını ve Sovyet harp gemilerinin de yakmda geleceklerini rasmdaki bu Gydniaya hatırlattıktan sonra temaslardan beyanı Sovyet Lehistan askerî mehafili a memnuniyet eylemektedir. Estonva Hariciye Nazırının Rusya seyahati Moskova 30 (A.A.) Estonya Hariciye Nazırı M. Senjamaa, M. Kalenine tarafından k*bul edilmiştir. M. Molotov, M. Senjamaa şerefine bir riyafet vermiştir. Bunda bütiin hükumet erkânı hazır bulunmuştur. Gece Estonyanm Moskova daki se • firi M. Tofer tarafından M. Senjamaa şerefine bir ziyafet verilmiş, bu ziya fette M. Molotov, hükumet erkânı ve Hariciye komiserliği mümessilleri bu • lunmuştur. Ziyafeti sefîrlerin de iştirak ettiği bir müsamere takip etmiştir. Yunan tayyarcleri Belgra'ta Belgrat 30 (A.A.) On dört Ya nan tayyarecisi, resmî bir ziyarette bulunmak üzere Bükreşten buraya gel mişlerdir. Tayyareciler, çarşamba günü Sofyaya gideceklerdir. İnşiliz ttalyan bahrî müzakereleri Müzakerelere dün sabah Londrada başlandı Londra 30 (A.A.) İngiliz Italyan bahrî müzakereleri, bu sabah Hariciye Nezaretinde başlamıştır. Bu mükâlemeler, sonbaharda, mütehassıslar gelinciye kadar bir tetkik mahiyetinden ileri gitmiyecektir. Londra 30 (A.A.) ttalyan deniz mütehassısı M. Raineri Biscia, evvelki gün buraya gelmistir. Bugün Hariciye Nezaretile temasa geçecektir. Mütehassıs, şunlan söy miştir: « Vazifemin, diplomatîk bir mahiyeti yoktur. Burada, Bahriye Nezaretile mutabık kalaark, teknik bir muhtıramn teferrüatını hazır hyacağım. Bu muhhra, iptidaî müzakereler açılmadan evvel tngiKz ve ttalya hükumetlerinia tasvibine arzedilecektir.» Emin Bey dün defnedildi Alman hastanesmde bir müddertenberi tahtı tedavide bulunup evvelki gün vefat eden Büyük Millet Meclisi azasvndan Samsun meb'usu Emin Beym cenazesi rfün sabah büyük ihtifal le kaldaıhnıştır. Cena zede şehrimizde bulunan Büyük' Millet Meclİsi azaları, f I r ka erkânı, Vali ve Belediye reisi Muhittin, Eraniyet müdürü Fehmi Beyler, versite profesörleri ve Üni mechumuı Par's'e Sosyalist ve Komiin'stlerin bir nümayişi Paris 30 (A.A.) Sosyalist ve komünist fırkalarile müfrit sol ce nah teşkilâtı mensuplan bu sabah Jean Jaures için Panteheon önünde bir ihtifal yapmıslar ve sulha olan merbutiyetlerini ve faşist aleyhtarlıklanm beyan etmişlerdir. KuvvetIi bir polis kordonu tesis edilmiştir. Fakat zabıtanın müdahalesine 1 U zum kalmaksızın tezahürat birçok nutuklardan sonra hâdisesiz bitmistir. kuvvetler, yakılmıştır. Japonya Ho'anda müzakeratı müşkül bir safhada Tokyo 30 (A.A.) Hariciye Nezaretinde beyan olunduğuna göre Japonya ile Hollanda arasında Batavyada cereyan etmekte olan mü zakereler müşkül bir safhaya gir miştir. Maamafih Hollanda hüku • meti Japon cam mamulâtının ithaallini müteessir eden kararı geri Yalnız Bükreşten 26 bin esir, 600 araba mal almdı. Zaten Bükreşe biz kale yapbrtmıyoruz, isyan ederlerse tedibi kolay olsun diye. 12 bin evin çoğunu da onlar birer katlı yapıyor, yakıldıktan sonra yapdması kolay olsun diye! Ycİ! canım, ba yerlere büyük tars küçük tarafur.ız'a fımızla gelmiştik, çekildikl Tuna, Jübiter vapuruÎSMAÎL HABİP [2] M. Jorgaaa «Histoir* de« Ro«mains et de leur civilisation 1922. » birçok dostları hazır bulunmuştur. Meclis ve fırka namına çelenk ler gönderilmiştir. Cenaze tam saat on birde Alman hastanesinden kaldırılmış, namazı Beyazıt camisinde kılınarak otomobillerle Edirnckapıdaki Şehitlikte hazırlanan makbe • ri mahsusun* defnedilmiştir. Ke • ö*erli ailesine beyanı taziyet ederiz. Bir fâcia Iorino 30 (A.A.) Pontetici noda içinde yirmi kişi bulunan bir kano otomibil devrilmiştir. Şimdi • ye kadar beş ceset bulunmuştur. dığı takdirde Japonya müzakerelerin bir itilâfa vaımaa için cahjacak « hr.