9 Nisan SENARVO MÜSABAKAMIZ Vatan Yolu Numara: 14 İtilâf kuvvetlerinin İstanbulu işgal ettiğ* tarihte. Cemil henüz yirmi yaşın da iai. Cemil son derece hassas bir çocuktu. Umumî Harbin sonlarına doğru, babası Çanakkalede şehit olmuştu. O zamana kadar içindeki vatan muhabbeti zaten coşkun bir ibadet halinde bulunurken, babasının ölüm haberi üzerine büsbütün arttı ve kuvvetleşti. Ve vatanının Umumî Harpten mağlup ve parçalanmış bir vasiyette çıkmasile kalbinde açılan yara, İtilâf kuvvetlerinin İstanbulu işgalile bir kat daha derinleşti. Cemil Tatanı için dövüşmek istiyordu. Ceınil vatanı için büyük fedakârlıklarda bulunmak, vatanın kurtuluşunda şerefli bir rol oynamak istiyordu. Vatan muhabrjetile Anadolunun muhtelif yerlerinde binlerce kardeşi mukaddes bir gaye için ölmeğe hazırlanırken, o, evde kalmak istemiyordu. Lâkin Cemil çolaktı. Bir gün, tırmandığı bir ağaçtan düşmüş, sol kolunu kırnvstı. Yapılan bütün tedavilere rağmen, kolu sakat kalmıştı. Bu yüzden, ruhunda beslediği emeli hiçbir zaman tahakkuk ettiremiyecekti. Vatanm iki eli de sağlam evlâtlara ihtiyacı vardı. Bu sakat halile o ne yapabilirdi? Cemil, vatanından sonra, üç kişiyi seviyordu: Annesini, Emeli, Ahmedi. Annesi kırk yaşında dinç, güleryüzlü bir kaiındı. Kocasından kalan ufak bir iratla, evini mütevazı bir surette idare ediyordu. Bütün ana şefkat ve sevgisinl Cemile hasretmişti. Bu fazla hassas ve ince ruhlu çocuğunun gizli elemini elinden geldiği kadar teselli etmeğe uğraşıyordu. Lâkin kendisi de vatan askile İçin için yanan bir kadındı. Emel, genç bir yaşta annesini ve ba basını kaybeden ve senelerdenberl Ce milin evinde yaşayan on seklz yaslarında güzel bir kızdı. Cemil, kalbi sevgiye ilk açıldığı gündenberl, Emeli adeta deliceslne sevmiştl. Ziyadesile müteessir ve kederli bulunduğu akşamlar, Emeli pencerenin yanına çekerdi. Orada, Bcğazı dolduran harp gemilerlnin karaltılan karşısmda, ona emel ve ümitlerinden bahseder, içindeki acıyı dökerdi. Emelin gençligi, güzelliği ve samimiyeti onun içln sonsuz bir teselli ve kuvvet membaı idi. Ahmede gelince.. Cemil onu sadece sevmiyordu. Ona adeta tapınıyordu. Ahmet geniş omuzlu, yirmi altı yaşlarında bir yüzbası idi. Çanakkalede dövüşmüştü. İstanbulun lşgaîi üzerine, Anadoluya geçerek derhal Mustafa Kemalin kuvvet lerine iltihak etmişti. Sonra, bazı gizli emirlerle, slvil kıyafetile İstanbula dönmüştü. Şimdi, Anadoluya vâsi mikyasta tüfek ve cepane kaçırtmakla meşguldü. Yakın bir akraba olduğundan, Cemllle beraber oturuyordu. Cemil, Ahmedi konuşturur, anlattık larını heyecanla dlnlerdi. Ahmedin vasıtasile, Anadoludaki kurtuluş ordularınm hareketlerini adım adım tekip etti. Gene Ahmedin vasıtasile, Mustafa Kemali, o eşsiz ve ulu kahramanı tanıdı. sevdi ve onun için kalbinde coşgun bir iftiharla karışık blr şükran hissi alevlendi, varlı ğını sardı. Ah, neden o da bu Müncinin yürüdüğü yolda yürüyemiyordu?. Cemil, Emeli delicesine ssviyordu. Emel tarafından da sevildiğine kanidi. Lâkin Emel, Cemili yalnız müşfik bir kardeş gibi seviyordu. Kalb : ni Ahmede vermiş bu lunuyordu. Cemil bu hakikati bir gün bütün acısile tesadüfen öğrendi. Onları öpüşürken gördü. Ve onlara bakarken, içinde ince bir şeyin kırıldığını duydu. Oözlerinde akmıyan yaşlarla, cda sına çekildi. Piyanonun önüne oturdu. Aylardanberi uğraştığı ve fakat bir türlü çıkaramadığı vatan marşını, ıstırabmm yakıcı tesiri altında, üç saatte besteledi. Ve onu saatlerce çaldı.. Çaldı.. Çaldı... Tek elile çaldı.. Caldı... Aradan günler geçtl. Bir akşamüstü, bir yabancı Ahmedi görmeğe geldi. U zun müddet, bir odada kapalı kaldılar. Sonra, yabancı gitti. Ahmet heyecan içinde idi. Ceplerine bazı kâğıtlar soktu, masasmdaki bazı dosyaları karıştırdı. Sonra, onlan dolaba kilitliyerek, sokağa fırladı. Ev halkı merak içinde kalmıştı. Ana doludan Ahmede gayet mühim bir emrin geldlgi muhakkaktı. Lâkin ne olabilirdi? Bu muammayı halletmekle meşgullerken, sokak kapısı şiddetle vuruldu. Açtılar: İçeriye Ahmet girdi. Yüzü sapsarı kesilmişti. Nefes nefese idi. Kendini bir koltuğa attı. Evden çıktıktan sonra, hızlı hızlı yü rümege koyulmuş. Kendilerine talimat vermek için, bazı arkadaşlarını mutlaka görmesi icap ediyormuş. Evden birkaç sokak ötede, bir köşeyi dönerken, şiddetle bir sarhoş İngiliz neferine çarpmış. Nefer, sarhoşluğun teslrile, boynuna sanl mış ve avazı çıktığı kadar bağırmağa başlamış. Ahmet kendini nekadar kur tarmağa çahştıysa da, muvaffak ola mamış. Nihayet, etraftan diğer ecnebi askerlerin onlara doğru koşması üzerine ve ceplerindeki son derece müh'm vesi kaların onların eline düşmesi endişesile, tabancasını çekmiş ve neferi bir kurşunla yere sermlş. Sonra, bütün kuvvetile kaçmafa başlamış. Yirmi otuz kişi onu takibe koyulmuş. Sokaktan sokağa onu kova lamışlar. Nihayet, onlan aöatarak ev» varabllmia... Ahmet son derece asabileşmisti. Ya bancı misafirin getirdiği vesikalar yenl bir cepane kaçakçılığına dair bir ta limatname idi. O vesikaların düşman eline geçmes\ otuza yakın Türkün idamile neticelenecek ve Anadoluda hazırlanan bir taarruzu yanm bırakacaktı. Bunlan henüz anlatmıştı ki, sckak kapısma şiddetli yumruklar indirildi. Dı şarıda, ecnebi ve türkçe küfürler duyuldu. «Kapıyı açın, yoksa kırarız», diye bağınyorlardı. İngiliz neferleri Ahmedin izini bulmaya muvaffak olmuşlardı. Ahmet ne yapacağmı şaşırdı. Evin etrafı sarılmış olduğundan, kaçma'» im kânsızdı. Yapılacak yegâne şey, kapıyı açmak ve işi blöfe dökmekti. Hemen cebindeki vesikaları yırtık bir yastığm içine soktu. Tabancasını kanepenin altına attı. Sonra, kırılmak üzere bulunan kapıyı açtılar. İçeri birkac düşman neferle Kuvvayi İnzibat'ye nçferleri girdi. Cemille Ahmedi görünce, tereddüde düştüler: Aradıkları hangisi idi?.. Ve Iste o zaman, Cenrl hayatmm en mes'ut anını yaşadı. İğildi. kanepenin altmdan tabancayı çıkararak, neferlerin ayağına yere etti. Artık, vatanına olan borcunu ödemiş bulunuyordu. Ne annesi, ne Emel, ne de Ahmet Itiraz edemediler. Hepsi donmuş gib'ydi. Ce milin maksadmı anlamışlardı; kendVıl Ahmedin yerine feda ediyordu. Cemil bu hareketile üzerine şüpheyi davet etmişti. Artık ne yapüsa, onu kurtaramazlardı. Neferler bağıra bağıra, Cemili yaka ladılar ve götürdüler. Ev halkı deli olmuştu. Cemilin annesfe Emel kucaklaşmış, ağlıyorlardı. Ahmet bile bu genç çocuğun fedakârlığı karşı sında ağlıyacak gibi oluyordu. Hemen sokağa fırladı. Nekadar tanıdığı varsa, hepsine ayrı ayrı müracaat etti. Muhtelif kimselere rüşvet teklif etti. İngiliz kumandanlarma yalvardı. Sabaha kadar uğraştı. Nafile. Son günler zarfmda, muhtelif semt lerde halk tarafından ecnebi neferler vurulmustu. Bu vaziyete bir nihayet vermek icap ediyordu. Bu netice, herkese ibret olacak şiddetli bir ceza ile elde edilebilecekti. Bunun için, Cemil idama mahkum ediidi. Cemil idam karannı soğukkanlılıkla karşıladı. Hiç müteessir görünmüyordu. «İnsan vatan İçin öldükten sonra, nasıl ölürse ölsün.. Ne bels var?> dlyordu. Doğrusu, içinde derin bir sevinç vardı. Bü yük Müncinin yürüdüğü yolda o da yürümüyor muydu? Ahmede son söz olarak, «Emeli mes'ut et» dedi. Cemilin idam edildiği günün akşamı, cepane yüklü bir gemi Anadoluya yelken açtı. Altı ay sonra, Türk orduları İstanbula vatan marşmı çalarak giriyorlardı. Elbise boyacısı, Yanîyi nîçin vurmuş? Maktul, maznunun karısını da kandırmış imiş! Bundan bir müddet evvel kumus • yoncu Yaniyi tabanca ile öldüranekle maznun elbise boyacısı Lâmbonun muhakemesine dün Ağırceza mahkeme • sinde başlanmıştır. Lâmbo; makamı riyasetin susline karşı: « Yani benim aleyhime bir alacak davası açmıştı. Bir gün Fatih sulh mahkemesine gittik. O gün mahkemeden çıktıktan sonra Yani beni yolda tehdit etti.: «Seni hapisanelerde süründüre • ceğim; bak görürsün; dedi. Karımı da igfal etmişti. Ysninin bu sözü üzerine ne yaptğımı bilmiyorum. Esasen ya • nımda her zaman silâh taşırım.» oeva bmı verdi. Bundan sonra şahitler dinlendi. Şahitlerden Fatih ikinci sulh hukuk mahkemesi z?.bıt kâtibi Mükerrem Han:m hâdise günü Yani ile Lâmbonun mahkenveye gelmiş olduklannı ve fakat vak'aya dair birşey bilmediğini söy ledi. Diğer şahit maznunun karısı Katina şehadet edeceği sırada makamı riyaset kendisine şahitlik edip etme • mekte serbest olduğunu ihtar etti. Katina; bildiklerimi söylerim dedi. Ve ezcümle şunlan ilâve etti. « Yani beni kandırdı. Elimden 600 Iiralık bir senet aldı. Evine götürdü. Seni alacağım dedi. Sonra işrttim ki Lâmbo; Yaniyi vurmuş.» Madam Vergo isminde diğer bir şahit te maktul Yaninin daima Madam Katmayı takip etmekte olduğunu söy • ledi. Hâdiseyi müteakıp Lâmboyu e linde silâhla yakalıyan polis Asım Efendile biraz sonra vak'a mahalline yeti şen polis tsmail Efendi de şahit sıfatile dinlendiler. Maznun avukat tutacağını söyledi. Bu sebepten kendisine mühlet verildi; iddia ve müdrfaa yapılmak üzere dava başka bir güne talik ediidi. Iktısat Işleri Yunanistanda hayat bize nazaran niçin ucuz? Keramet birçok kimselerin söyledikleri gibi ya'nız Yunan parasının ucııziuğunda değildir Yunanistanda hayatın bîze na zaran çok ucuz olduğunu bu sütunlarda birçok defalar mevzuu bah settik. Ahiren bayram tatîlinden bilistifade 160 kişilik bir heyetle beraber tzmirden Yunanistana gi den arkadaşlarımızdan birfnin müşahedelerine istinat ederek bu ucuzluk hakkında okuyucularımıza yeniden bazı malumat vermeği faidelî buluyoruz. Maksadımız bu ucuzluğun birçok eşya için bizde de tesis ve tatbikı kolay olan fiat kontrolu sayesinde temini mümkün olduğu nu göstermektir. Evvelâ hayat için elzem olan gıda maddelerine Şüphe temas edelim. götürmez bir hakikattir ki, bizdekinden ucuzdur. mi (140150 kuruş). Vesaiti nakliye: Taksi otomobil ücretleri de çok ucuz. Taksiler bizdeki gibi 26 kuruş değil 9 drahmi (11 kuruş) ile açılıyor. Katedilen mesafe için tesbit olunan ücretler ise bizimkinden 34 mîsli daha ucuzdur. Şimdi gelelim, bu ucuzluğım sebepleıine... Malumdur ki Yunanistanın dış ticaret bilânçosu daima açık vermektedir. Bu açıklar dün yanın dört tarafına yerleşmîş i'güzar Yunanlılarm ana yurttaki ak rabalarına gönderdikleri paralar, »»eljrleri, Yunan ticaret filosunun RAD V O İSTANBUL: 18,15 plâk neşriyatı 18.45 fransızca ders 19,15 Türk musiki neşriyatı, (Ekrem Bey, Ruşen Bey, Cevdet Bey, Tahsin Bsy, Şeref Bey, Saim Bey, Vecihe Hanım Belma Hanım) 20,30 Münir Nurettin Bey konseri (Mes'ut Cemil Bey, Ruşen Perit Bey, udî Nevres Bey, kanunî Vecihe Hanım iştirak edeceklerdir) 21,20 Ajans ve borsa haberleri 21,30 Necip Yakup Bey orkestr&sı tarafından muhtelif eserler. VİYANA: 19,10 Avusturya san'at âlemine dair haberler 20.05 eğlence konseri 22 05 konser: Franz Şubertin eserleri 23,20 gece konseri. VARSOVA: 21.07 konser 22,20 konser 23,05 dans havaları. BUDAPEŞTE: 20,05 klarinet konseri 20 35 'musahabe21,15 konser: Leharın eserleri 23,35 Çingene orkestrası 24,25 konser. PRAG: 20,25 bir bestekârm 150 nci senesinl nes'it 22,05 musikill piyes 23,05 son haberler. son zamanlarda mühim bir yekun tutmağa başlıyan turizm hasılatı gibi varidat membalarile kapatılmakta ve bu suretle Yunan tedyie mu vazenesi tutumlu bir hal almakta dv. Maamafih, tediye müvazene sinde en mühim faktör şüphe yoktur ki ticareti hariciye yani ithalât ve ihracatlardır. Birçok kimseler Yunan parası ucuz olduğu için Yunanistanda ha yat ucuzdur diyorlar. Keramet yalnız Yunan parasının ucuzluğunda değildir. Yunan parası ucuz olmakla beraber Yunan parasının iştira kudreti de yüksektir. Bu ucuzluk memleketin bütün hayat unsurlarının kontrol altında bulundurulması ve ihtikâra hiçbir vec'h ve suretle meydan verilmiyecek derecede müte yakkız ve faal bulunulmasile te min edilmiştir. Bizde de fiatler ayni şiddet ve teyakkuzla kontrol edilirse memle ketimizin iktısadî hayatı üzerînde sureti umumiyede îyî tesriler kusule gelecektir. Bu gün birçok mad delerde kilo fiatlerinin eski okka fiat seviyesini bulması memleketi mizde eşya fiatlerinin kontrol edilmesinin nekadar lüzumlu olduğunu gösteren beliğ bir misaldir. Bu kontrolun ihdası metnleketin dahilî ticareti namına elzemdir. BELGRAT: 20.05 halk şarkıları 20,35 viyolonsel konseri 21,05 piyes 21,35 koro konserisonra dans havalan ve haberler. yiyecek ve içecek şeylerin hepsi Yunanistanda Halbuki Yunanîstan bu maddelerin çoğunu bizden tedarik etmektedir. Meselâ, canlı hayvanlarla hububatı bizden ve Yugoslavyadan aldığı halde et ve hububat fiatleri orada daha dun seviyededir. Yukarıda mevzuu bahsettiğimiz seyahatte dört kişiden mürekkep bir grup büyük bir Atina lokantasında mükellef bir yernek yemişler ve bunun için yal nız 190 drahmi vermişlerdir. Adam başına bizim para ile 59 kuruş düşmüştür. Atînanın nüfusu 1 milyonu bul duğu ve mesken buhranı sık sık münakaşa mevzuu olduğu halde kiraIar bize nisbetle çok daha ucuzdur. Bir otelde sıcak ve soğuk suyu bulunan konforlü bir odanın günlük üo'eti 6065 drahmiden fazla de • ğildir. Bu 7580 kuruş demektir. Bizde bununla mukayese edilebilecek otellerin gündelik ücreti 2 liradan aşağı düşmez. Melbusata gelelim. Bir takım mükemmel elbise 1400 1500 dırahmi, 1718 lira. Bir çift güzel ve sağlam iskarpin 240 drahmi ( 3 lira). Ne fis poplin gömlekler 110125 drah Feci bir çökme hâdisesi (Birinci sahifeden mabat) üstü toprakla örtülü bir mahzen bulunmak tadır. Bu iki amele dün kendine lüzumu olan taşlan çıkarmak için bu mahzeni yıkmağa karar vererek içeri girmişler ve mahzenin dip taraflannı kazmağa başlamışlardır. Bir müddet çalıştıktan sonra üstü sğır bir toprak tabakasile yüklü olan mahzen keme • rinin duvan bafifçe sarsılmış; bu vazi yetin tehlikeli olduğunu birdenbire idrak eden ameleler kazanm önünü al mak için hemen mahzenin muhtelif is tikametlerine doğru atılmışlardır. İki ameleden daha genci olan Hüseyin mahzenm dış taraftaki menfezine, tahmv nen kırk yaşlannda olan arkadaşı da iç kısma doğru kaçmak istemiş, lâkin tam bu sırada mahzenin duvan boşanmış ve iki amele taş ve topraktan i baret olan enkazın aîbnda kalmışlar dır. Evin ön tarafmda maranj'oz îşlerini tetkik eden Züleyha Hanun bu sırada, yanıbaşmda büyük bir gürültü ile nrhzenin çöktüğünü ve menfez kısmmda bulunan Hüseynin: «Allah!» diye bağınp enkaz altında kaldığını heyecan ve korku içinde görmüş ve feryada bsj lamıştır. Yapınm tahta if'^rile uğraşmakta olan marangozla etrafatki adamlar hemen vak'a mahall;ne koşmuşlar Hüseynin kolunun omuı başına kadar dışanda kalarak son bir kuvvetîe çır • pındığuu görmüşlerdir. Bu feci hâdi seye şahit olanlardan bir kısmı hemen civardaki Sîlmatomruk polis karako • luna vaziyeti ihbar etmişler, bir kısmı da mahzenin taşlarını kaldırmağa uğ raşmışlardır. Fakat birkaç dakika sonra zavallı Hüseynin artık öldüğünü anlamışlar ve arkadaşı Mehmet Alinin mahzen için de kaldığını, henüz ölmemiş olduğu ihtimalini düşünerek toprağı kazma ve küreklerle kaldırmağa başlamışlardır. O sırada vak'a mahalline itfaiye ne ferleri de yetişmiş ve süratle enkazı a • yıklamağa başlamışlardır. Bir s;at 20 dakikalık uğTaşma neticesinde Mehmet Alinin de cesedi bulunmuş, lâkin onun da alnı ve yüzü kanlar içinde ve ölü yattığı görülmüştür. Bir gazeteci ve hâkim arkadaşımızı kaybettik Eski gazeteci arkadaşlanmndan ve gazetemizin muharrirlerinden Sım B. Bartında vefat etmiştir. Sırn Bey, beş alb sene kadar evvel matbuat haya tından aynlarak Adliye mesleğine girmişti. Sırn Bey, Polothanede bir müddet Müddeiumumî olarak bulunduk • tan sonra Giresun ceza hâkimi olmuş, buradan da Bartın Müddeiumumiliğine tayin edilmişti. Merhum, beş on gün evvel Bartın da zatürreeye tutulmuş, esasen zayif bünyeli olduğundan bu hastalık ken disini çabuk yıkmış ve arkadaşımız on «an içinde rahmeti rahmana kavuş muştur. Sırn Beyin vefatı Bartında umumî bir teessür uyandırnuş ve kendisine büyük bir cenaze merasimi yapılmış • hr. Merhumun cenazesi Bartında Gölbucağı mezarlığına defnedilmiş, mezan başmda nutuklar söylenmiştir. Arkadaşımıza Tanndan rahmet di lerken ailesme de taziyetlerimzi sunanz. CUMHURIYE ı Rey pusulası: 14 Reyimi «Vatan Yolu» başlıklı yazıya veriyorum. Adres: , Tekirdağında bayramda giydirilen yavrular Senaryp Müıabakası Şark şimendiferleri başkâtibi Kenan Ticaret Odası tütüncülük komis • Beye meçhul şahıslar tarafından tehyonu, bugün bir içtima daha yapa dit mektuplan gönderildiği polise hacaktır. Bu içtimada Ankara kon • ber verilmiştir. Gönderilen üç mektupgresine gidecek azalara İstanbuldata kendilerinin işe alınmıyarak başkaki tütün tüccarlarının iskarta ve islarının fcayınldığmdan şikâyet edil konto meseleleri üzerindeki dilek . mekte ve bazı tehdidatta bulunuJımkleri etrafında talimat verilecek, tktısat Vekâletine gönderilmek üzere tadır Zabıta tahkikat yapmaktadır. hazırlanan rapor tekrar tetkik o lunacaktır. Tütün kongresine İstanbuldan 10 nisan salı günü akşamı Şehzatütün tüccarları namına Nemlîzade debaşında Ferah tiyatrosunda 40 Mithat, Kavalalı Hüseyin Beyleırle kişilik yeni kadrosile Herman Espirer ticarethanesi mü dürü M. Kohen ve Geri Amerikan kumpanyası direktörü Mister GöBüyük revü, operet, 4 kısım 10 tablo rin? iştirak edeceklerdir. Kongreye Tütün İnhisarı namına umum müdür muavinlerinden Mithat ve Ticaret Odası namına da Neş riyat müdürü Hakkı Nezihi Beyler Mümessili: Brigit Helm. gideceklerdir. llâveren C'umhuıiyetin onuncu yıldönütnü refmi eçidi J Tütün kongresine hazırlık Şark şimendjferleri başkâtibi tehdit ediidi Muhlisin Çocukları Gör ve dinle Tekirdağ Namık Kemal Mektebi himaye heyeti bayTam münase betile 43 fakir yavruya elbise, ayakkabı, çorap tevzi etmiştir. Yukarıki resim, giydirilen yavruları göstermektedir. Vak'a hakkında bazı rivayetler FRANZISKA GAAL tarafından yaratılan ve diinden itibaren Sinemasında gösterilmege başlanan Vak'a mahallinde bulunan bazı kimselerin söyledTkierine göre, Zliileyha Hanım, amelelerin mahzen taşlarile uğraştıklannı görerek : « Bunlarla uğraşacağınıza şu e vin kiremitlermi taşıssnız daha iyi o lur.» demiş. Fakat ameleler bu işe yarın sabah erkenden başlıyacaklannı söyliyerek mahzene girmişlerdir. Civar halktan b?zılanna nazaran ameleler taşlan Züleyha Hanımın evi için, ba züarına göre de, kendi hesaplarına satmak için çıkarrmk istemişlerdir. Bazılan da mahzende gömülü kal • mış para ve eşya bulunduğunu haber alarak bu işe teşebbüs ettiklerini söy • lemektedirler. Üsküdar HALE sinemasında İNCÎLİ KADIN Müsamereler Kadın birliği nisanın on üçüncü günü Halkevinde bir müsamere tertip edecektir. Müsamereden evvel profesör doktor Akil Muhîar Bey sıhhat mevzuu üzermde bir konferans verecek, Bunu Cenan Hanımın konseri takip edecektir. S A R A Y (Eski G.'orya) ŞEYTAN KIZ bir muvaffakiyet değil, bir zafer kazanıyor. Tıp Talebe Cemiyeti müsameresi Çarşamba günü, Tıp Talebe cemiyeti tarafından Halkevinde bir toplantı tertip edilecektir. Bu münasebetle profesür doktor Tevfik Remzi Bey tarafından bir konferans v« müteakıben bir konser veri Filmininak;amı prngrHm hitamı mabait ve Perşemhe Sefiller Tarihini sinemasında S UM E R Bu Çarşamba akşamı ' ( Eski Artiscik ) Sevimli \e sehhar attist ve emsalsiz komik Adli tahkikat S i NEMA S I S C H N E i D E R W A L B U R G 18 NİSAN Kaydediniz. M A G D A O T T O tarafmdın ttmsil edil.Tiiş olan S U Z A N neşe \e nçiik lilmini gösteriyor. B A î\ Y O D 4 \!us kisi: U T T O V(JN STK\NS<Y*nîn Ucdctfc ^ H ^ H H Kompozıtur : S N l\\ L C A A U İ Dün vak'adan haberdar edilen nö • betçi Müddeiumumî muavini refaka tinde Tıbbı Adlî doktoru ve Belediye mühendisile beraber vak'a mahalline gelmiş ve tahkikata başlamıştır. Zü leyha Hannn, marangoz ve vak'aya şahit olanlar civarda bulunan ve meselenin tahkikatile meşgul olan Salmatomruk polis karakoluna celbedilmiş ve sorguya çekilmişlerdir. Tahkikata dün geç vakte kadar devam edilmiştir.