Helen Hâyes îren Dun t Regtmlerimiz: Solda yukarıda: «Aşk furtınaları», i «Beyaz rahibe», «Hata» filimlerile dünyanm her ta\ rafından şöhret kazanan ve tstıraplı sahnelerde seyirî cileri hıçktrtklarla ağlatarak büyük bir facia artisti olduğunu gösteren Helen Hayes. Ortada: Holivutta huysuzluğu, dürüştlüğü yüzünden kendisine «Kara • bibertt lâkabı taktlmtş olan Lupe Velez. Asağıda: «Hayattm sana feda!» filmile, bütün dünyada nihayetsiz takdirler kazanan sesi çok güzel olduğu kadar pek mükemmel piyano çalmasını da bilen saf ruhlu hassas san'atkâr trene Dunne. Asağıda: Sağda Holivutun en genç yıldızlarından Jean Parker ve nisanlısu tkı facia artistinin birbîrine hiç benzemiyen hayatları Memleketinrzde «Ask fırtmalan» i le başlıyarak «Beyaz rahibe» ve «Ha ta» filimlerinde binlerce seyircinin gözIerini yaşartan Helen Hayes muhak • kak ki bugün sinema âleminJn en bü yiik facia artistlerinden biridir. Naol olmasın ki azçok san'atkârlıkla alâtası bulunan bir aileden Vaşingtonda dünyaya gelmiş ve pek küçiik yafinda sahneye çıknrştır. Heniiz dört : yaşında iken iki sene mütemad yen muhtelif piyeslerde v°cuk rolleri oy nsmiftır. Annesi kızındaki bu istidadı , görünce onu alıp Nevyorka götürmü» ve ır»tı>i>T»îni Helen orada 7 dolar haftabkla bir revüde derhal vazife bul : muçtur. Yavaş yavas filimc lik âlemile de temasa başhyan Helen çocuklukla genç kızlık devresi arasında denilecek bir devrede iken meşhur Rin Tm • Tin îsmindeki köpekle birlikle bir kordelâ çevirmiştir. Bu filim bittiği sırada on dört ya sına basan Helenm biraz da ta • lun ve terbiyesini düşünmek lâzım geldiğini idrak eden annesi, babası onu mektebe göndermişlerdir. Uç senelik mektep tahsilini bitirdkten sonra ai lesinin yanura dönen Helen tekr?r sahneye intisap etmiı, bu Sırada Ameri kaatn en bâyuk facia muharrirlerinden Charl«s Mac Arthur 3e tanışarak sevişvaif, biraz sonra da evlenmiştir. İki sene sonra bir kız çocuğu olmuftur ki butrun da adı Marydir. Bugün sekiz yasmda bir kız olan küçiik Mary de sahnelerde çocuk rolleri oynam&ktadır. Helen Hayes filimlerinde görüldü • gü gibi hususî hayatında da bassas ve tefkatli bir aile kaduııdır. Filimde istihanna hiç şüphesiz her • şeyden evvel iktidar ve mahareti âmil olmakla beraber bu hususu temin eden kocasıdır. M G M s:nema ş:rketinde alâkası bulunan Charles Mac Art • hur kansuu da oraya aldırmış ve ona bütün dünya ile beraber memleketimiz • de de nihayetsiz takdirler kazandırtan filinJeri çevirtm:çtir. «Hayatım sana feda!» ismindeki tek filmiyle bütün dünyanın nazarı dikkatini kendisi üzerfne celbeden lrenne Dune bir cenup çocuğudur. Küçüklüğü Misisipi nehrinin kena • nnda oyunUr ve sairane tahayyüllerle geçmistir. tlk tahsilini Sörler mektebinde yap tıktan sonra Şikago musüd kollejme gi> ren lrenne 1926 tarihinde mektebi bi • tirmiştir. Mezzo soprano tarzmda güzel bir sese sahip olan genç kız Nev yorkta bir aile dostunu ziyarete gittiği vaJdt o zat kendisine sahneye intisabt nı tavsiye etmiş ve Irenoe de bu na sihati tutmus, Broadwayde birçok musikîli komedilerde muvaffakiyet kazanmısbr. MusikOi komedilerdeki bu zaferi o • nun sinemaya da geçmesini mucip ol • mus, Richard Diksle birlikte maruf «Cimanon» filimile diğer musikili komediler çevirmiştir. Bu eserlerm istediği cekilden fazla istidada sahip olduğunu gören rejisör ve müdürler ona facia filmi çevirirse daha fazla muvaffakiyet kazanacağuu söylemişler, trenne de bu sözler n«ti • cesi hattı hareketini değistirmiftir. lrenne bu sırada Griffin ismindo Nevyorklu bir doktorla tamsıp seviş mis ve doktor kendisini almağm talip olunca genç ku şu cevabı vermtftir: Eğer tiyatro ve fflim san'atkârLğında devamıma mâni olmazsan kabul ederim! 1928 de mkâhlan aktohmmus ve kankoca balaylaımı Avrupada geçir mişlerdir. Doktor, trenne verdiği aözden he nüz caymamiftu. O Nevyorkta mesgul ohırken lrenne de Holivuttaki faaliyetine etmektedir. trenne Dunne 1904 doğduğuna göre lenesinde bugün tam otuz devam ım Evlendirelim mi? <Sümer> de «Evlendirelim mi?» Arnıy Ondra nın en gülünç filimlerinden biridir. Rejisörii Karl Lamaktır. Anny bu kor • delâda taşralı saf bir âlimin kızı rolünü oynamaktadır. Kız amcaaadesi o • lan »evgilisine hoş görünmek için sirk artktliğine heves ediyor, bu yüztlen nihayetsiz komik sahneler vukua geli* yor. Anny denebilir ki «Evlendirelim mi?» de tuhaflıkta belki de tndbalâ « ğaya kaçmıştır. thtimal bu his seyirc*. lere biraz da partöneri Lucien Ba roınc'nun ondan daha komik olmasmdan ileri geliyor. Jönprömiye rolünu deruhde etmiş olan Charles Lamy henüz pek genç olmakla beraber biza istikbal için büyük vaitlerde bulunu • yor. Filim fransızca sözlüdür. yaşmdadır. Sesi güzel olduğu kadar piyano çalmakta da fevkalâde mehareti vardnr. Şimdi, vaktiyle Norma Talmadgenin s e u i z olarak çevirdiği <The Lady» filminin sözlü nüsha • sında basrolü oynamifhr. Holivutun Karabiberi Çapkın Lüpe Velez iki filim arasında Jhony Weissmüllerle evlendi ve ayrıldı Holivutta bemen her yıldızın bir lâkabı vardır. Geçen bafta kendisine «Esmer Koğu» ismi verilen Claudette Colbertten bahsetmiştik. Bu sefer de ar kadaşlan arasında «Kar.'biber» namile maruf Lupe Velezin maceralanm anlatacağız. Aslen Meksikah olan Lupe Velez, filimlerinde olduğu gibi hususî haya • tında da sunank, çapkın ve ateşlidir. Asklan Kleopatr'nınkiler gibi kırk günden fazla sürmez. Ş'mdiye kadar yüzlerce kisiyi sevmiştir. Son âsıkı Gary Cooperi, Tarzan filminin yaratıcısı yüzme ş?mpiyonu Jhony VVeissmü'lerle evlenmek üzere bırakmış, Gary hayatmı Sandra Showla bağlayuvcaya ka dar Lüpe de Jhony ile nikâhlanmış ve üd ay sonra aynlmıştır. tzdivaç hayatlan gerek Jhony, ge • Lupenin iki filim arasmdaki dinlenme zamanlarma münhasır kalrmş • hr. Balayları geçtikten sonra zehir ay • larııun başladığmı gören iki aylık kankoca yegâne selâmeti aynlmakta bulmuşlardır. Garibi yu ki bugün çok buçın bir tabiate sahip olan Lüpe vaktüe Sörler mektebinin öldürücü ve uyutocu havası içinde yetişmiştir. On bes yasmda muzikhoHerden birine dansöz olarak girmiş, filimde ilk defa Douglas Fairbanksla birlikte «Goşo» da oynamıştn'. Lupeye en faz'a söhret kazandıran Lawrance Tibbet • le çevirdiği «Adalar sarkısı» dır. Lupe beyaz perdede olduğu gibi hususî hayatmda da lâübalidir. Stüdyoda hamallara vanncaya kadar herkesle şakalasır. Fakat bu yüzdendir ki Amerika halkı arasında onu tanımıyan yoktur. Macar marsı ' tMelek* te * «Macar marsı» Gustave Froh • lichm Peştede çevirdiği bir füimdir. «Macar marşı» nın rejisini bizzat Gus* tav FröhKch idare etmistir. «Macaı marşı> nın mevzuu: Mülâzim eski dostu Kont Franz Joba misafir olur. Orada bir genç kız görüt. Ev sabibinin kızı olduğunu anlar İki genç arasında aşk bütün kuvvetil* başlamışbr. Kızın erkek kardeşi ve Tarjanın ı kadaşı Tarjanın bavai meşrepliğinde* korkarak bu izdivaca mâni olmağa ça lışırsa da birşey yapamıyacağım aniaı Tarjanın mülâzim aylığından başka s» veti yoktur; fakat Kont çok zengm dir. Bir gün Kont Tarjana vaziyeti mı liyelerinin fena olduğunu ve bu izdi vaçtan vazgeçerse kızını komşulan zeı gin asılzadeye vererek kendilerini kur tarabileceklerinî anlahr. Tarjan gen kızın kendisile evlenirse ahştığı hayai bulamıyacağım ve sefalete düsecekle rini anlar ve hayaline veda ederi kızdan ayrılır. Birdenbire vukubulan 1 aynlıktan kız Tarjanın servetme gö diktiğini ferzederek, ihtiyar, fakat ze gin komşu ile evlenmeyi ve bu suret le ailesini kurtarmayı kabul eder. Kı zm kardeşi bu hareketi bir hakan telâkld ederek, Tarjanı düelloya da vet eyler. Kız izdivaç meranmintn yı pılacağı son dakikada aşkın berseyde kuvvetlî olduğunu anlıyarak Tarjan bulmak üzere evden kaçar. Yolda bi hasta arabasında gkmekte olan, düell> da yaralanmıs Tarjana tesadüf eder. t genç ebediyen birbirlerme kavuşurlaj, Yüzbasıyı Gustave Fröhlich, yük sek kadını Kamilla Horn temsil et mekte, konvk Von Halami de çok tı haflıklar yapnoaktadır. FUman haricî sahneleri de boldur. h caristamn güzel yerleri battanbsşa gl rünmektedir. Kordelâ Almanca lüdür.