Kadınlar ve Sinema Geçenlerde çocuklann sinemaya karşı gösterdikleıri sıkı alâkadan başka yerlerde nasıl istifade edildiğini anlatmış, memleketmıizde de 18 yaşından aaağı yavrulara mahsus filimler yapılmak ve temsil zamanlan ayırmak lâzım geldiğini yazmıstık Bugün de filimlerin kadınlar üzerinde gösterdiği tesirleri tetkik etmek niyetrodeyiz Kadınlar sinemaya niçin gider ler? Bu suale doğrudan doğruya muayyen şekilde cevap vermek pek müşkül olmakla beraber sunu der hal kaydetmek lâzımdır ki, şimdiye kadar mevcut mütalealara nazaran kadınlar sinemaya n« »ade bir san'at eseri görmek, ne mevzuun dehşetile heyecan duymak, ne de aktörlerin kuvvetli temsillerinden bi zevki bedıile mütehassis olmak için gtderlerdi. Içlerinden bir kıstnı tabiî müstesna sinemaya giden hanmılann ekserisinin gayesi zihin lerinde tasarladıkları lüks hayatı, mükellef salonlan, bebek gibi ku • rulmus kadınlan, ekekleri seyretmek, muvakkat bir müddet için oltun onlan hayalen yasamaktı. Di ğer taraftan yıldızların elbiseleri nin yeni biçimleri, yeni şekılleri de bunlar kadar kadınlan alâkadar ederdi. En feci bir dramın en heyecanli sahnesinde bazı kadmların yanmdakilere <unan şıma bak sapkayı ne biçim giymiş!>, yahut «bu maı kara manto ile de insan içerisine çı • kıhr mı?> dediklerini duyardık. Demek ki Havva kizlannm dikkat hassalan, san'atin, aktörün, mevzuun, musikinin daha fevkinde moda ile meşguldü. Onun için sinemacılar arasında kadınların sevdiği korde lâlann adina «Salon filmi» denirdi. Salon filminin bariz vasıflan şunlardı: Tarihî kostümlerle oynan • mıs olmıyacak. lcinde harp darp, kavga döğüs sahneleri bulunmıya cak, kadınlar erkekler güzel ola cak, kıyafetleri modaya uygun o lacak. Kadınm bu şekilde sinemada da esastan ziyade zahtrî ve basit şeylerle meşgul olması onun bu âne kadar o tarzda yuğurulan hakikî secfyesinin tezahürah ve tecelliyatı neticesiydi. Çiinkü cinai lâtif hiç bir şeyde pek derine inmeği sev mezdi. Lâkm son zamanlarda bütün dünya kadmlığile beraber Türk kadmlannın da ilmî ve içtimaî sahada olduğu kadar edebiyat ve sinema işlerinde de zevklerinin mes'ut bir değişikliğine mazhar olduğunu görüyocuz. Onlar da artık, Fransiz vodvillerinden, Alman operetlerin den ziyade düşündürücü kordelâ Iardan zevk aimağa ve hatta filimler1 de mevzuubahs meseleleri mi»" kasa etmeğe başladılar. Bir mecliste «Hayatım sana feda!» daki iradesine gayrihâkim sevdiği erkek için arka arkaya ni • hayetsiz fedakârhklar yapmaktan geri durmıvan genç kızdan bahsedilirken bırçok hanımlar asağı yukan ayni nv'taleayı serdettiler: « Biz sofrajet değiliz, kadinla erkeğin muhakkak ayni haklara sahip olmasını istemiyoruz. Fakat kadmın da müdafaa edeceği bir hakkı, bir şahsiyeti yok mudur? Her şeyi erkeğe vererek onun ya nında silik bîr gölge gibi dolasan tipler artık dünyamızda yaşamı • yor.. Bu filim hayalî, belki onun de fevkindedir. Biraz realizm!» Görüyorsumız ya.. Artık herşey gibi kadınm sinema ile alâkası da ctddî bir »afhaya girdi, memnun olalıtn. A H. ~ J Senaryo müsabakamız lerm yerine ilk harflerini koymak ta makbul değildir. 5 Son hulâsanın neşrolunduğu günden itibaıen üç hafta zarfında reylerin matbaamıza vasıl olmuş bulunması lâzımdır. 6 Karilerimizin gönderdfklerî puslalar tasnif edilerek sıra ile en çok rey alan on hulâsa sahibinrn isicnleri neşrolunacak ve kendile • rinden asil senaryol^n yapıp ha kem heyetine göndermeleıri rica edilecektir. 7 Nihaî hakm heyeti bu senaryo lan tetkik ettikten sonra içlerinden birini intihap edecek bunun sahibine bes yüz lha ikramiye veri • lecek ve senaryo tpekfilim srütyo Iannda filme çekilecektir. 8 Neşrolunan hulâsalardan üçüne rey vermeleri zahmetlerine mukabil en çok rey kazanan hulâ • sayı beğenmiş karilerimizden üç zate birer senelik, üç zate altışar ay!ık, üç zate üçer aylık, üç zate birer aylık serbest smema dühuliy^ kartlan takdim olunacaktır. tiiukarıda ve aşağıda Holivudun yeni genç yıldızlarından Izabel Jevill ve Jean Parker, ortada: Walter Huston 1 Senaryo müsabakamıza iştirak etanek üzere karilerimiz tara fından gönderilmis olan 300 den fazla hulâsanıh tetkiki bitmişth. Martın 19 uncu pazartesi gününden itibaren nesri muvafık görülen hulâsalan dercetmeğe baslıyacağız. Karilerimizin tesir alhnda kalma • maları için hulâsalara imza atılmıyacak birer sıra numarası kona caktır. 2 Karilerimiz bu hulâsaların hepsini okuduktan sonra içlerinden en zîyade beğendiklerinin üç tanesini seçip bize bildireceklerdir. 3 Bildirme isi su suretle yapıIacaktır: Gazetemizde her hulâsa ile birlikte bir de numaralı rey puslası neşredeceğiz. Karilerimiz be • ğendikleri hulâsaların rey puslalarını kesip her pusla üzerinde ayn lan yerlere açık adreslerini ve isimlerini yazdaktan sonra bize gönde • rceklerdir. 4 Adressiz ve ishnsiz puslalar müsabakaya sokulmıyacakbr. tsim Haftanın filimleri < Turk* te Haftanın hâdiseleri Walter Huston eski mesleğine dönmek istiyor Elli yaşına geldiği halde dinçliğin den ve gençliğinden birsey kaybetmi yen, birçok fiümlerde hain adam rollerlni muvaffakiyetle oynıyan Walter Huston son zamanlarda kçndisine a nz olan garip bir merak neticesi aktörKikten çekilmek, eski mesleğine avdet etmek istemektedir. NValterin eski mesleği miihendisl'ktir. Sahneye intisabmdan evvel bir müddet bu işte çalışbğı gibi Nevyork tiyatrolannda «Roma ateşler içinde...», «Kamçılı medeniyet» gibi sonradan filimleri çevrilen en bü yük facialarda müoim rolleri tems'l eden Walter Huston bir aral'k gene gidip mühendislik etmis ve 1909 da tekrar sahneye ve biraz sonra da sinemaya intisap etmiştir. Onun için bu san'atkârın ruhımda arasıra bu seki'de aksülâmeller viicude geld ğine bkılırsa galiba son defa da dimağmda bir fikri sabit halinde yerlesen* bu karardan onu döndürmek mümkün olmıyacak • hr. VValter Hustonu bu temayüle sev • keden sebep arandığı vakit hiçbirsey bulunamamaktadır. Kazandğı para mı az geliyor?. Filimleri rağbet mi bul muyor?.. Halk kendisinden bıktı mı?. Hayır... Walter eğer sinema âleminde söyle böyle bir kıymeti haiz aktör olsaydı, belki rejtsörler ve müdürler onun çe Idlmesine mâni olmak söyle dursun, bu hareketini be!ki de memnuniyetle karşılarlardı. Lâkm o, Amerika milletini yaratanlardan biri olan rehberler den Abraham Lincolrv'n hayatını tas vir eden fil'mde bütün Amerika halkımn kendisini coskun bir surette alkıslamasını temin eden unutulmaz bir tip yaratmıştı. la beraber damarlannda fazla Fransu kanı bulunduğunu zaman zaman is bat etmiştir. Bir kere konuşusinida faraza Adolphe Menjou gibi • ecnebi şi vesi hâkim değildir. Sonra Hutlîği, hassasiyeti itibanle ruhunda Fransızlara muhassas hassalar mevcuttur. Şımdiye kadar şöhret ve para pe^inie koşman onu uzun zaman tngilterede, Amenkada çalıştırmıştır. Fakat son zamanda filim yıldızlannda görünmeğe baslıyan vatan ve milliyet muhabbeti Lili Da • mitanm benliğfne hâkim olmuştur. Na • sıl Clive Brook, Charles Lauhton, Leslie Howard ve saire gibi tngiliz aktörleri Holivuttaki mükemmel mevkilerini bı> rakarak daha az para ile tngilterede çalışmağa karar vedilerse LJli Damita da bu temayülden kendisini kurtaramamiftır. Fransız sinemacılarile yaptığı bir anîaşma neticesi bundan sonra diama Fransada çahşmayı taahhüt etmiştir. Yalnız bu karannda bakalım ne kadar sabit kalabilecek. Malum ya, sinema yıldızlarma pek inanmak olmaz! Yukarıda: Lili Damita, ortada Ramon Novarro, aşağıda Holivudun yeni genç yıldtzlarından Florin Mak Kiney Bir saatlik milyoner! «Bir saatlik milyoner!» maruf Fransız muharriri Yves Mirandein eserinden alınarak yapılmışhr. Sin<rli bir zengin bazı tesirler altında hayattan bıkmıs vaziyette iken alelâde genç bir kızın sayesinde tek • rar neş'e ve cevvaliyete kavuşuyer. Bu asrî peri hikâyesi vaktile sessiz olarak ta çevrilmişti. Bu defaki sesli ve sözlüsünü mubarrir Yves M'rande, arkadaşı Bob Wvlenle birlikte viicude getirmiştir. Kordelâ, sinematografik olmaktan ziyade bir tiyatro piyesini andırmaktadır. Fa kat zaman zaman Akdeniz sahillerinde, küçük bir kasabanm limanında alınmış haricî manzaralar da nazarlarımızı okşuyor. Dekorlar cok muhteşemdir. Musikisi güzeldir. Filmin en büyük kahramanı şüphesiz komik Duvalestir. Vaktile Jean Murat ve Annabellanın oynadık lan «Otomobilde izdîvaç» kordelâsında fevkalâde muvaffakiyet gösteren bu san'atkâr muhakkak ki Fransız sinemacılığının yüksek bir şahsiyetidir. Florelle de rolünü gayet tabiî oynuyor. Bu rolün kendisine bir oyuncak gibi geldiği her ha reketinde görülüyor. Mona Goya da ilk filimlerine nazaran çok terakki etmiştir. merikalılar tarafından yapılmış, Amerikalılar tarafından oynanmış olduğu halde Amerikanvari zihniyetten uzak ve hakikate daha yakın dır. Robert Montgommery, Valter Huston, Madge Evans tam yerli yerlerine konmuşlardır. Filmin kıymeti derecesinde bir kudret göstermek tedirler. Talih kuşu cSumer* de Bunun da mevzuu birçok komedilerde ve operetlerde olduğu gibî asrî bir peri hikâyesidir. Alelâde bir genci bir banka direktörü zannedi yorlar. Bankamn meclisi idare reisinin kızı da daktilo sıfatile o mü essesede iş alıyor. Delikanlı ile kız tanışıyorlar Kanları birbirine kay nıyor. Kızın hakikî hüviyetini bil • miyen müdür onunla asktaşlık et mek îstiyor. Delikanlı kızın meclisi idare reisîle hergün telefonda ko nuştuğunu haber alıyor. Bu iki vak'a onu kıskançlıktan kudurtuyor. Delikanlı bir gün bankayı düşmek üzere olduğu muhakkak bir felâketten kurtarıyor. Kızın hüviyetini anlıyor. Sevgililer evleniyorlar. Delikanlı Gustawe Fröhlich, genç kızı Maria Solveg temsil ediyorlar. Filim bastan asağı eğlenceli ve al manca sözliidür. Ramon Novarro turnaya çtktı Muhtelif memleketlerdeki sinema seyircilerjle yakmdan temas ederek rağbetten düşmemelermi temin için tur • naya çıkrrak filim yıldızl?n arasmda moda oldu ve Ramon Novarro da ni • hayet bu modaya tâbi olmak mecbu riyetinde kaldı. Ispanyol artistrnin üs • tüste hiç durmadan muhteKf kordelâ larda oynaması ve para hırsı yüzünden bunlartn iyi veya kötü filim olması na b^kmaması onun söhretini ve muvaf fkvetini epey aşındtrdı. Bunu tamir için Ramon Novarro, Jannette Mac Donaltla b:rlikte çevirdiği son filmi «Kedi ve keman» filminin bütün ilk temsil lerinde hazır bulunmak üzere Ameri kayı bastan asağı dolaşmağa karar verm'stir. GÖrüyorsunuz ya, sinema artistliği de pek serbest bir meslek değil.. Kendini halka unutturmamak, ve daima bof göriinmek lâzımI Deniz altında cehennem <Melek> te Ask melikesi iîpek* te «Ask melikesi > bir macera filmidir. Mevzuu yekdiğerine girift vu kuat etrafmda cereyan etmektedir. Basrolleri Billie Dove ve Çester Moris oynuyor lar. Bu bir harp filmidir. İçinde tayyare, tahtelbahir, torpil ve saire miicadeleleri sayısızdır. Hele havaî bombardıman sahnesi çok kuvvet lidir. Mevzuu feci olmakla beraber tekniği mükemmeld'ir. Mevzuun kahramanı tahtelbahir kumandam genç mülâzim Knovelton düşman filosunu berhava etmek için kendi hayatım feda edecek kadar bir fedakârlık göstermektedir. Rejisörü Jack Konvaydır. Avrupa deniz muhare belerini tasvir eden bu kordelâ A Çin geceleri * *Saray> da «Çin geceleri» de bir macera fil midir. Bütün sahneleri bastan asağı Şarkın bu en kalabalık ve ihtilâl • den, kavgadan, gürültüden kurtulmıyan memleketinde cereyan etmektedir. Basrolleri Ramon Novarro ve Yakarida: «Deniz altında cehennem» filminden bir »ahne. Aşağıda Billie Dove ve Cetter Moris *Afk melikesi» nde Helen Haye» oynuyorlar. Lili Damita artık Fransada kalacak? Lili Damita, melez bir yıldız olmak