"Cumharîyet 2 Mart 1934 CUMHURİYET in HİKÂYESİ Istanbulda Doktorlarm vergisi (Birincî sahifeden mabat) hanesmde beklemek şartüe ancak on günde kazanabüa. Hatta bir hafta, on gün muayenehanelerini işsiz kapıyan hekimler pek çoktur. Neşet Osman Beyin dediği gibi mütemadiyen kazanıp devlet hazinesini zarara uğratanlar varsa bunlarm isimlermi açıkça bildirmelidirler. Bu kendilerinin devlete karşı bir vazifesidh. Serbest hekimle rin çoğu masraflarını bile çiaramıyorlar. Vergi nisbetmi âdilâne surette tayin için kazanç noktai nazarmdan hekimleri beş sınıfa ayvmak lâzundır ve bu ifi Etıbba Odası yapabilir.» Dr. Muhip Nurettin Beyin Hkrî Doktor Muhip Nurettin Bey de: « Kazanmak için azçok şöhret sahibi obnak icap eder. Tanmmıs bir doktor günde bir saat bile çalışsa çok kazanır. Binaenaleyh muayenehanede fazla kalmağı çok kazanmağa delil göstermek doğru değildir.» demiştir. Diğer taraftan Etıbba Odası bu vergi meselesile ehemmiyetli surette mes gul olmaktadır. Oda, Büyük Millet Meclisi Muhtelk encümeni tarafmdan bu hususta hazırlanan kanun lâyihasını muvaftk bularak bunun kabul edil • mesi için meb'uslara birer mektupla müracaate karar vermiştir. Oda reisinin beyanatı Oda reisi Doktor Niyazi tsmet Bey, verginm miktannı tesbft işinin Odaya bırakılması teklifine itiraz ederek de • miştir ki: Etıbba Odası böyle bir vazife derubde edemez ve yapamaz. Çünkü her doktorun kazancım bilmesine im • kân yoktur. Ancak maliye metnurlannm tayin ettikleri miktarlara aît itirazları tedcik edecek komisyonda Etıbba Odasından bir müşavir aza bulun ması faydalı olabilir. Bize müracaat edilirse memnuniyetle bir a7.amrzı bu işe memur ederiz. Büyük Millet Meclisi Muhtelit encümeni tarafmdan hazrrlanan Iâyiba hem hazinenm, hem de mükeileflerm menfaatlerine uygundur. Bundan çok menv nunuz ve lâyihanm kabul edümesiden baska bir temennimiz yoktur. Lâyihadaki beyanname usulü kal dırılarak yalnız karineye istinat eden maktu vergi usulü bırakıhrsa tstanbul ctvarmdaki köyler ve hatta şehrin uzak mahalleleri hekimsiz kalmak tehlike sine uğrıyacaklardır. Bu iki usulden birini tercih hususunda alâkadarlar ser best bırakılmalıdırlar. Bizde hekimler, daha ziyade mec canen muayene yapıyorlar. Vergide bu vaziyet nazan ib'bara almmalıdır. Bhaz para sahibi olan doktorlar bunlan çok kazanmakla değil, uzun müddet tasarrufa riayet etmekle elde et mişlerdir.» Helâl para Kurt Hüseyin, elinde iki ufak bir de büyiik çıkınla umUTnî hapisanenin demir parmaklıklı kapısından geçerek Sultanahmet kahvelerinin önünde kendisini bulunca durakladi. Uç «enelik hapisane hayatında kendi kendisine hergün sorduğu *uel, gene zihninde beliriyordu: «Şimdi, meteliksiz, n« haltedeceğim?» Hapis müddetini bitirmenin ve hürriyete kavufmanm zevkini ka çıran bu endişe, bir uçurum gibî, Kurt Hüseynin yolumu kesmiştî. Ne yapacak şimdi? Nereye gidecek? Nerede yatıp kalkacak? tşler ne âlemde? Daha on gün evvel hapisanede ziyaretine gelen Çopur Ali: «Berbat demişti, araklanacak mal kalmadi. Ahali rüğiirt, evler tamtakır, herke» eşyasını «ahyor; kitnden, nereden, ne çalacaksın ki?.» Hem Kurt Hüseyinde eksi ce»a ret te kalmamiftı. Uç senelik hapis hayatı belini büktü. Adeta gerisin geri dönmek ve çıktığı yere girmek îstiyordu. Kararsız birkaç adım attı. Fakat yanıba»ıp<la, yarnn adım kasaplar temizlendi. Bu delikanlı sivil değildir. Haline bakılırsa kibar, fakat sonradan düşmüş bir serseriye de benziyor. Hemen meslekî iskandiline ba?ladı: Köşkte kimler var? diye sordu. Kimseler yok. Dalganın tatlı tarafı bu. Babam hastalandı, ameliyat olmaya Avrupaya gittu Ka n da beraber. Köşkte bekçi bile yok. Çünkü bizim moruk hasistir, beş para fazla masraf etmez. Güpegün düz gidip köşkü soysak kimsenin ruhu duymaz. Altı yüz dönüm bahçe ortasında, etrafı ağaçlarla örtülü bina. Bal gibi ifleriz. Fakat iki üç kişi daha lâzım. Hüseyin başını salladı. Çopur AHye, Tevfiğe, Bastıbacağa haber iletmek gerekti. Kararını verdi. Esaslı ve daha teknik konuşmaya başladılar. # * • Ertest gün serseri delikanlı, Kurt Hüseyin ve üç arkadası, Erenköyündeki büyük köskün bahçeeine, Dut ağacı ve ipekböceği Muhadenet Cemiyeti Reisinin beyanatı, birçok r bu ahşamkı program yetiştiriliyor doktorları müteessir etti. Etıbba Odası Reisi de ANKARA: 12,30 Ankarapalastan naklen haflf mu< tstanbul Vilâyetmin iklim ve top • kazançların oda tarafmdan tesbitine itiraz ediyor siki konseri (13,30 a kadar) 18 keman rağının dut ağacı yetiştirmeğe ve ipekböceği beslemeğe fevkalâde müsait olduğu anlaşılmıştır. Ziraat müdürKi • ğünce yapılan teşvikler üzerine halkta bu hususta artan bir beves ve arzu uyanmıştır. Ziraat müdürlüğü köylere dutçuluk ve böcekçilik hakktnda lev halar ashrmrstır. Tutulan bir istatistiğe göre tstanbul Vüâyetinde 1929 senesinde 10000, 1931 de 30000, 1932 de 30000, 1933 senesnde ise 70679 adet dut fidanı tevzi edümiş ve dikil miştir. Bu miktar ziraat idaresi tarafmdan tevzi edilen fidanlara aittir. Hususî (su> rette tedarîk olunan fidanlar bu hesaptan bariçtir. Bu sene de şubat gayesme kadar 43000 dut fidam tevzi olunmustur. RADVO TEŞEKKÜR ÖHimile bizleri çok derin teessürler içinde bırakan yavrumuz Maidenin cenaze merasimini terlip ve talebelermi göndermek Iutfunda bulunan Kuleli Askeri lisesi müdiirü Hamit, Feyziati lisesi mödürü Hıfzı Tevfik Beyefendi lere ve yavrumuza karşı son vazifele rinj, yürekten kopan sevgi duygularüe, ifaya gelen Üniversite ve Feyziati Hsesi arkadaşlanna ve cenaze merasimine is* tirak Iutfunda bulunarak en kederli gümimüzde bizlere karşı olan alâkala • rmı göstermiş olan zevatı muhtereme ye ve KuleH lisesi talebelerine sonsuz minnetlerimi arzeyler ve teşekkürleri min tebliğme muhterem gazetenizin vesatetini rica eylerim efendim. Kuleli As. Ls. tedrisat müdürii mütekait E. miralayı Remzi. (13932) Deri ithalı Fransa ile yapılan ticaret mu kavelesile memlekethnize 25 bin oğlak derisinin ithali kabul edilmiş, o zaman dericiler bu münasebetle bazı tesebbüslerde bulunmuslardi. Bu sefer Amerika ile yapılan ticaret mukavelesile, Amerikalılann da Fransaya yapılan müsaadattan istifadeye haklan olmaları dericileri telâşa düşürmüştür. Zira memleketimizin ihracat madde«i olan deriler, şimdiden burada işlenerek eldiven ve saire imal edilmektedrr. Maamafih yapılan tetkikat Amerikalılann mukavele ile oğlak derisi ithal hakkını kazanmadıklarını göstermiştir. Zira Fransaya bu ithal müsaadesi, bir defaya mahsus olmak üzere verilmiştir. konseri (Ekrem Zeki Bey) 18,40 fran sızca ders 19,15 gramofon plâklan. İSTANBUL: 12,30 bir saat türkçe plâklar 18 alafranga plâklar 19 muhtelif neşriyat, havadisler 19,30 alaturka kcnser (hanımlar heyetı) 21,20 havadisler 21,30 Tsigan havaları. VİYANA: 18 35 konser saati (piyano refakatile şarkılar 19,15 konferanslar 20,05 Tsigan musikisi 20,50 havadisler 21,20 Tırol ballatları 23,05 havadisler 23,25 akşam konseri (plâklarla). BUDAPEŞTE: 18,35 konser 19,05 konferans 19,50 salon orkestrası 20,55 opera binasın daW temsılin nakll müteakiben Tsigatf havaları. VARŞOVA: 18,25 Trio konseri 10,25 piyano ile şarkılar 19,55 hafıf musikl plâklan 20,10 muhtelif 21.05 senfonik orkestra konseri müteakiben: Kıraat 23,45 dana havaları. BUKREŞ: 18,05 cazbant 20,05 konferanslar v^ bu arada plâk neşriyatı 21.C5 senfonilc konser: Wagner"in eserleri 22,05 kon ferans müteakiben: Senfonik konser devam edıyor. PARİS: (Poste Parisien) : 21,05 musahabe, havadisler 21,55 plâk neşriyatı 22,15 Hektor Berlioz'un eserlerinden orkestra konseri 24,15 havadisler. ROMA: 17,05 dört sesle şarkı konseri 19 havadisler ve plâk neşriyatı 21,40 muh telif konser müteakiben: plâklar 24,05 havadisler. Azade Abdüllâtif Nişanlanmışlardır. Artistik Erenkoyündeki | sinemasında, mevsimin en büyük filmi Claude Farrere'in şaheseri Avukat AbdGlkadir Ziya büyük köfkün bahçesine, birbirlerine onut* Yakında: vererek kolayca atlamtşlardı Bugün 26 Şubat 1934 atlamıslardı. Delikanlı binanın içini dar geride bir gölge peyda olmuştu. onlara yolda tarif etmiş olduğu için, Kurt Hüseyin neden sonra birinin kemali muvaffakiyetle devam edıyor. kendisini takip ettiğini anladı ve ba kısa bir yoklamadan sonra mutfak 2 Hllm blrd n Oynıyanlar: (Leonce Perret) nin bir şaheserinde. pencerelerinin demirlerini kesmeğe sını arkaya çevirdi: Yaz ortasında Vazifesi başında hastalanarak ittifakla karar verdiler. Bu iş, Çosırtına kirli bir muşamba geçirmiş, uful eden Sirketihayriyenin emek pur un kıvrak bileği saTesinde yaserseri kılıklı, genç yaşta ve gözle ,FOX JURNAL'da Viyanasiyasî hâditar kapUnlanndan Hacı Mehmet Erım »aatten fazTa «urmenuştı. En rinin içi giilen bîrî Kurt Hüseyne seleri ve kargaşalıklan, Bciçıka Krah(Pathe Natan) m büyük bir fendinin hastalıği etnuında teda evvel içeriye Kurt atladı ve kiler tabasile selâtn veriyordu. nin feci ölümü ve Brükselde yapılan visi hususunda sirketçe gösterilen muvaffakiyeti rafına giden tek kanatlı kaptyı açIhtiyar hırsıı durdu. Genç ser muhteşem cenaze merasimi intibaatı ihtimam ve alâkaya ve cenazede tı. Bütün panjurlar kapalı olduğu seri hemen yaklasmıştı: vesaire vesaıre. bizzat bulunmak suretile de teveciçin binanın içi karanlıktı. Ev sahi Ağabey, dedi, şurada bir kahOyniyan : cühlerini iznar Iutfunda bulunan binin oğlu ortakata kostu ve sofa vemi içer misin? sirket müdiirü Yusuf Ziya Beye nm panjurlarını açtı; sonra hır Mesleğinin en tekâmül etmis duy(Madelâine Clendet") in eseri ve fendi ile sirketin kadirşinas memursızlan yukarı çağırdı. Fakat, amgusu olan itbnatsızhkla, Hüseyin, Helen Hayes ve Lewis S one RejisorU lanna ve muhterem arkadaslanmımada antikalık ha!.. O sofada esya onu teoeden tırnağa kadar süzerek: emsalsız retnsili nıoazzamı za teşekkür ve hürmetlerknizin ibnamına çöp parçası bile yoktu, Ev Ne olacak diye sordu. lâğma muhterem gazetenizin tav • sahibinin oğlu da saşırmış görünü Delikanlı boynunu bükmüs, yalSeanslar saat II de başiar sitini rica ederiz efendim. yordu: varıyordu: Zevcesi Oğnlları Kemalı muvatlakıvetle devam edıyor. Şu odalara bakalım, dedi. Gel, hatınmı kırma, şuracıkta, FOX JURNAL'da. Vıyana kargaşalıknah, şurada, su kahvede, şu köşe Sofa üstündeki üç odadan ikisine lan ve Belçika Kralınin cenaze merasimi. de oturalım. Tenha... kimseler yok... girdiler: Bomboş! Hırsızlar delikanMümessilesi VİLMA BANKY ılâveten Bua^in saat 11 de tenzilât'ı matine. Sana bir diyeceğim var, hayırlı bir lıya ters ters bakıyor ve homudamyorHünvi haberİPri lardı. Kapısı yarı açık duran ve **' bütün odalar gibi içerisi zifiri ka «ts» sözü Hüseyni bir mıknatıs ranlık bir odaya girdikleri vakit, gibi çekti. Oracığa, o kahveye, o köhırsızların hepsi birden gerilediler Fazla reklfima lilzum yok, tek bir sözle seye gidip oturdular. tkisi de çayı ve hemen bıçaklaını çektiler. Güzeiliğine asla erişilmiyecek bir sinema eseri tercih etmişti. Serseri delikanlı HüKapıdan giren aydınlıktan oda seyne doğru iğildi: nın içi iyice gorülüyordu. Karşıla A§abey, dedi, kısa ve temiz korında yüzleri gülen üç kişi vardı. nusalım. Ben zenjrin bir babanın " S a c k Str = et, f Önümüzdeki pazartesı Bunlardan biri, elinde küçük bir oğluyum. Fakat hain adam; bak makine çeviriyordu. sürünüyorum. Körolası bir üveya nam var, babamı benden soğutuyor. Delikanlı bir kahkaha atarak hırM Ö S y Ö b 6 b G • MAURICC CHEVUJER başlıyor. sızların önünde durdu ve kollarını Âçlîktan gebereceçîm. Bpbamla ayukan kaldırarak bağırdı: ram bozuk. Metelik vermiyor. Ak Iıma koydum. Babamın Erenköyiin Durun, korkmayın, yabancı deki büyük köskünü soyacağim. En değil, bıçaklarınızı cebinize koyuAynca kötü halısı Blüctür, sokağa atsan nuz: Biz hepimiz sinemacıyız, filim yirmi papel. O Acem halılari, o güçeviriyoruz, boş bir köşke hırsızların mü* takımları, o. . nasıl girdiğini, esya bulamayınca Müheyyiç ve müessir bir facia filmi Hüseyin başını kasıdı. Hakikatte nasıl şaştıklarını göstermek lâzımdı. ba=ı değil, şüpheleri kasınıyordu: Sinema artisti bulamadık. Hem de ; K m bu delikanlı? Neleir söylü filim tabiî olsun, yani tıpkı tıpkısına yor? Onu nereden tanıyor? doğruya benzesin diye bu hileyi Meşhur FRITZ LANG'ın çevirdiği pek şayanı hayret Sordu: yaptık. Ben sahiden Sultanahmet Fransızca sözlü büyük Paramount filmi, oynıyanlsr Beni nereden tanıyon sen? kahvesinde gardiyanlardan birile bir sergüzeşt filmi ve fransızca sözlü Ağabey, bu işi ben aklıma koy ahbap oldum, ağızlarından lâkırdı dum. Kendi başıma beceremivece kaptım, Kurt Hüseyni buldum, bu Aynca Paramount Dünya havadisleri, Belçika kralının vefatı ctnaze ğimi de biliyorum. Bana senin giişi bitirdik. Bahçede de ayrıca iki mera«imi, yeni kralm Meb'usan Meclisine yemini, Viyaradaki bi ihtiyar ve tecrübeli, meslekten bir sinema makinesi çalıştt. Görmedlkanşıklıklar vesaire arkadas, bir usta lâzım. Hatta bir niz. Arkadaşlar ağaçların arkasına kaç arkadaşın daha varsa çok iyi gizlendiler. Bunda korkulacak, kıolur. zılacak birşey yok. İki taraf ta vailâveten ; FOX JOURNAL ( TEL. 43374 ) DİKKAT Buçiin saat I de programa ilâve o'arak Hüseyin tekrar etti: zifesini Allah için mükemmel yaptı. Beni nereden taniyon sen? Alın size on beşer lira, gidin, güle Dinle. Anlatacağım. Bu işi güle yiyin... Alnınızm terile kazanJ aklmta koyduğum için hergün ge dınız, helâl paradır, buyurun! Bütün Istanbu! halkı ve sinemalarımızın muhterem müdavimleri Iip bu kahvede oturuyorum ve hatılmi j;ö>ttrilfceknr. \yn\ büede iki iilmi görmek kybildir. **• pisaneden çıkan mahkumlan sey hazırlanınız. Pazar gününden itibaren rediyorum. Bazan buraya gardlyanlar da uğrarlar. Onlarla ahbap ol dum. Bana içerinin hayatını anlasinemasmdı Kski Etual ) Bugün tırlar. Senden de çok bahsederler. Hem ben Kurt Hüseyin ismini es • kiden de işitmişimdir. Gazeteler de sevımli artistler yazmadılar mı? İşte, senin ne gün Mürness lleri GRKI'A GARBO serbest kalacağmı gardiyanlardan JO\N GRAWFORD, JOHN ve öğrendim, biçimini de bana tarif ettiler, kahvede bekledim. I LİONEL BARRYMÛRE ve sa£n son sıneraa terakkiyatı sayesinde yapılan ısüthis bir eser ( T a m a m e n ffranâizca SÖZİU) tarafından zeval bulmaz bir Hüseyin düsündü: Bu delikanlı ! ire aşk ve ihtiras filmi aşk hıkâyesi Aynca : Paramount dünya haberleri, Be'çika Kralının vefatı, cenaze merasimi, neden yalan söylesin? Hem artık ' |iMiıııııııııııııııııımıııııııııııımımıımmıı ıııııııııııııııııııııııııııııııııınıııııııııııııııııııııınıiMiııııııııııııııııııııııııııı ıııınıı : yeni kralın tahta çıkması, Viyanadaki kanşıklıklar. onun polisle isi kalmadı ki!.. Uç se% etro Goldvvvyn Mayer şırketinin bu sene gösterilen i ne hapis yattıktan sonra bütün he iki muazzam fransızca sözlü şaheser filimleri birbirlerine omuz vererek, kolayca 1 HARP 6ABY MORLAY ELHAMRA'da İCHARLES BOYER, ANNABELLA 0 DA BiR ZAMANMIŞ 1 Sözde Karım leşekkür I JEftN MÜRAT • ANNABELLA MiRYAM HORPKıNS ERNST LUBılSCH 2 Kibar Hırsızlar Bu filim 7 mart çarşamba akşamından itibaren Ankarada Yeni sinemada oöslerileceVtir. S A R A Y (Esfti Blorya) da Usküdar Hâle Sinemasında Vatandas Si'âh Başına A T A A L O!.... A L O !.... Hayatım Senin için illî sfnamada 8 U6 U N r A5K K U R B A N Oynıyanlar: 6 A R Y KOOPER • HELENE i » • Bugün M i l l î sinemada 2 sözlü filim birden nm en son çevirdiği tevkalâde şaheseri K A R A Y I L A N Tamamen TÜRKÇE SÖZLÜ muazzam bir tilim HAYS MELEK sinemasında N ANSi KAR0L KARi 6 R A N T Niçin Öldürdüm? Bugün saat 11 de tenziiâtlı matine vardır Bugün Pangaltı 1 A N sinemasında DOKTOR MABUSün VAS YETNAMESi Oynıyanlar: JiM GERALD, BOURDELLE, RENE FERTE DANİEL MENDAiLLE D K r A Î !... DıK A T ! . . . DİKKAT Kız mısın, Erkek misin? snemasında muazzam bir fiifm i DENiZALTI ARKADASLARI Bugün saat 11 de tenzilât ı matine vardır. İPEK AŞK HÜZÜN ERi GRAND HOTEL Y IL D IZ Ş I K sinemada FREDERiK MARCHve NORMA SHEARER