'Cumhariyet Subat 1934 CUMHURIYET in HIKAYESI Karşıki konağın perisi Bir yaz gecesi. Mehtap var. Balko • na çıktım. Apartımanm' beşinci katı. Adalara kadar bütün Marmara gümüs tabak gibi. Oh... İçim açılıyor, derunî ufuk anmın genislediğini duyuyorum. Gözlerim g&kyüzünde, yıldızlarda... Uçuyor gibiyim. Neden sonra gözlerkni karsunudaki «A...» Paşantn konagma indirdim. İlkönce üst kat pencerelerine baktun ve düşündüm: Perihan, Pasanm ortanCa kızı, yani bugün konakta tekbasma yasıyan güzel dul kadın uyanık. Pencerelermde ışık var. Her bekâr adam gibi onun yanmda buhmmağı özledim. Harikulâde güzel kadm, buna şüphe yok. Fakat yanma yanaşmak mümkün değil: Çekinğen, mağrur, ve... Riva yete göre «isterik». Alelâde münase • betlerden ve muasakalardan zevk al • maz, hayahnda fevkalâde bir macera, insanın ib'yatlannı allak bollak eden bir maeera aramus. Ben daima ona bu beyecanı na*d verebileceğimi tahayyül eder, dururdum. Kaç defa, hayalha nemde, ona tayyare fle k*çırdım, Antu adalarma götürdüm, yabut Afri kada a«U» m n çıkardnn; kaç defa, dim, hırsız sağ cephe pencerelerinden girmişti. Arada müteaddit sofalar, mer< diveıder, birşeyler olsa gerek. Hemen btıraya ge'.ebilir rra? Her ihtimale karsı elime ağır birfey geç'rmek için etrafuna bakarken içeri Perihan girdi. Gecelik kıyafetinin üstüne rasgele bir manto geçirmiş. Terliklerinin için de ayaklan çıplak. Yiizü kızarmıs ve kaslan çabk. Fakat bir tablo. Harika. Bende heyecan, dehset. Titriyorum. Derhal gördüğümü anlattun ve ih • banmdaki garabeti tevil için ilâve ettim: Kapıda birdenbire adamlannua baber vermek istemedim. Belki telâs olur, falân da herif kaçar. Sizin habe riniz olması daha muvafık. Tedbirli bir kadm olduğunuzu biliyorum. Bn mohavereyi k»pnwn arauğından dışanda duyarak dinliyen haremağası korkodan hemen içeri girdi. Gözleri • nin içi bembeyaz kesilmisti. Perihan ona bakarak gülömsedi: Korkma Reyhan, dedi, hırsız adamı yeroez... Bahçeye kadar gide mez misin? Peşte ve Viyanada neler görüşüldü? C i k t ı s a t DsD@ri RADVO Ç Bu akşamki program ANKARA: 12,30 bir saat gramofon konseri 18 alaturka saz 18.45 dans havalan 19,25 alaturka musıkı devam ediyor 20 havadısler. İSTANBUL: 18 plâklar 18,30 fransızca ders 19 havadisler ve bir konferans: (Eşref Şefik Bey) 20,35 saz: (Bedayi musiki he yeti) 21,35 Muıur Nurettin Beyın konseri (Mes'ut Cemil ve Ruşen Fent Bey lerin ıştıraklerüe) 21,20 havadisler 22,35 radyo orkestrası. VİYANA: 18,25 pıyano refakatile şarküar (Soprano ve banton) 19,15 konferans, haftalık proğram, ıngılızce ders, havadis ler 20.20 hafıf müsiki konseri 21,35 Zurih'ten naklen Iİ«riçre halk havalan 22,35 havadisler 22 55 pıyano ve org ile Bach'tan parçalar 23,25 akşam kon seri. BUDAPEŞTE: 18 35 keman konseri 19,05 havadis ler 19,35 plâk neşriyatı 20,30 opera binasındakı temsılm nakli: (Aıda) Verdi'nin eseri 2415 Tsigan orkestrası. VARŞOVA: 18.20 pıyano solo 19,25 kafe konser 20.10 muhtelıf program 21,05 Polonya musıkisinden konser 22,20 tefrika müteakıben" Ha<ıf musiki parçalan 23 05 plâk nesrıyatı 23,25 dansing. BÜKREŞ: 18,05 radyo orkestrası 20 05 konfe rans ve plâklar 21 05 kuartet konseri 21,35 konferans sonra Operet şarkılan 22,20 keman solo. (Handel, Bach, Kreisler, Lalo). PRAG: 18,10 konferans ve plâk neşriyatı 18,4» hsan dersi ve plâk neşriyatı 19,3p konferans ve havadisler (almanca) 20,10 plâklar 20,25 Brunodan (şarkı ve çımbal) 21,20 Bratıslawa'dîn (Konfe rans) 21,35 klârnet, Horn ve pıyano ile konser LONDRA: 20,35 konser 20,55 yeni kitaplar 22,0î dans orkestrası müteakıben Havıdısler ve hava raporu 23,40 oda musikisl: (İki keman, viyola, viyolonsel refaka tile şarkilar) 1 dans J^v^ları ŞİMALl tTALYA İADYOLARI: 18,15 plâklar 18,35 Romadan nakil: (Konser) 19,55 havadisler ve plâk neş riyatı 22,45 bir komedi müteakiben: Plâklar 24,05 havad sler. Bir İtalya Avusturya ve Macaristan ittifakı mı? Çay ithalâtunız ve bu yüzden harice verdiğimiz paralar etrafında bir tetkik flSirinci sahifeden mabat) dir. Bilâhare bu iki orta devleti iktısadî ve siyasî İtalyaya bağlanacaktır. Avrupa cihetten Çay neye pahah? M. Suviçin mânidar bir sözü Bazı Avruoa sazetelerinin nesriyatma gore Fransa 3e küçuk itilâfı telâsa düsüren bir sebep te M. Su vîcin Macarîrt^n topra^'na girerV»»^ Raaf (Yamkkale) Macar eyaleti valisine söylediği su sözlerdir: «Küçühnüs ve kırpılnrus Macaris tanı ziyarete geldim. Bir daha ge lisimde Macarista büyümüs olarak görürsem sevincime payan olmıya caktır.> Bu sözler gene gazetelere göre ttalyanm Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavyada yastyan milyonlarca Macann sakin bulunduğu arazinin Macaristana ilhak edilerek bu devletin bü • yülühnesini istediğine şüphe bırakmı yor. Frasnsa ile Bükreş, Belgrat ve Prağ hükumetlerinin bu sözleri işittikten sonra Peşte ve Vivanadaki müzakerelerin Küçük ltilâf aleyhine olma dığına inanmalarma imkân yoktur. 1930 senesinden 1933 senesi tesrinievvel nihayetine kadar 3 sene 10 ay zarfmda ecnebi memleketlerinden Türkiyeye ithal olunan çayın miktar ve kıymetleri berveçhi atidir: Kılo (Bıner lira üzerinden) 1930 1931 1932 1933 1932 860.887 891,593 753,954 725,052 707,174 10 ay 10 ay 1,241 1,078 663 490 627 Kraliyet taraftarlarının talepleri Peşte 25 (Hususî) Macarista nm kraliyet taraftan mesbur sağ meb'uc lanndan M. Graf Şigray, M. Suviç hj • taben bir açık mektup neşretmiştir. M. Graf Şigray diyor ki: « Yalmz iktuadî cephede bir Avusturya Macaristan anlaşmasüe iktifa edilmemelidir. İki memleketin de bir bayrak altmda birleşmesmi temin et mek lâznndır. Macar milletinin ekse riyeti bunu arzu ediyor. Bu setril her iki memleket için büyök bir istikbal temin edecektir. Bir Avusturya . Macaristan imparatorluğu Avrupada daimî bir sulhun temeli olabilir.» 1930 senesinde ithal edilen çay • lar arasmda küçük kutu ve paket • ler içinde bulunanlar mühim bir miktar tutuyordu. 1931 sonlarına doğru kontenjan sistemi ile ithalât tahdit edilince, küçük kutular için<Je giren ve gümrük tarifesinin A 213 pozisyonuna tâbi olan çaylarm miktarı aşağıdaki cetvelde de görüleceği üzere birdenbire tenez zül etmiştir. Kuçük kaplar derununda gıren çaylar Kdlo Lira 1930 15400 25111 1931 3775 7366 1932 2964 4372 Küçük kaplar derununda çay ithalâtının tevakkuf etmesi memle ket iktısadiyatı namına iyi olmuş • tur. Çünkü, bu vaziyet çay kutu • larının memleket dahilinde ünal edilmesini mucip olmuş ve bu yüz • den birçok Türk isçisine tf çıkmıstır. Yukarıki birine i tabloda bunca tahdidata rağmen ç a y ithalitımızın azaltılmasına imkân olamadığı vazıhane görülmektedlr. 1930 ve 1931 senelerinde suasile 681 ve 892 bin kilo arasında olan ithalâtımız 1932 senesinde kontenjan takyidatile kısmen azaltılarak 754,000 kiloya indirilmis ise de, 1933 senesinin ilk 10 ayındaki ithalâtı umumiyemiz tekrar 725,000 kiloya çıkmıstır. Geçen senenin 11 ve 12 nci aylar ithalâtını da 150,000 kilo hesap edecek olursak, 1933 senesi ithalâtı umumiyesinin tekrar 875,000 kiloya çıktığııu, yani 121,000 kilo fazla lastığını söyliyebîliriz. Çay ithalâtımızm miktarca bu suretle müstakar bir vaziyette devam etmesine mukabil ithal ettiğimiz çaylar için harice verdiğimiz paralar tedricen a z a l m a ğ a basla miftır. Meselâ, 1930 senesinde 8 6 0 bin kilo için 1 milyon 2 5 0 bin liraya yakın para verdiğimiz halde, 1932 seoesinde 754,000 kilo için (yani miktarca iki sene evvelkinden % 12,5 eksik) harice verilen para 663,000 liraya düşmüş, y a n yarıya azalmıştır. Kıymet üzerinden husule gelen bu sukutun baslıca sebep leri, iktısadî buhran dolayısile çay fiatlerinin ucuzlamasından, çay yetiştiren memleketlerde zeriyatın son senelerde hayli tevsi edilmiş olmasından ve gene iktısadî zaru retler altmda aşağı kalite çay ithalâtmın çoğaltılıp iyi ciıts ça"!arın daha az getirilmesinden münbaistir. Son 6 ayhk kontenjan kararna mesile nisan iptidasından eylul ni • hayetme kadar 300,000 kilo çay için kontenjan verilmiştir. Memlekette elyevm miktari kâfi stok mal mevcut olduğundan bu miktar sarfiyata tekabül etmese bile stoklara müracaat suretile memleketin çay ihtiyacı tatmin edile ceği içm bu vaziyette piyasada her hangi bir çay nedreti mevzuu bahis olamaz. ithal etmekte olduğumuz çay Iarın çoğunu Hindistan ve İngiltereden alıyoruz. Holanda, Mısır. Almanya, Suriye ve Fransadan mühtmce miktarlarda çay ithal edîl • mekte ise de bunlar mezkur memIeketler mallan olmayıp müstem lekelerden gelmiş ve yahut transit depolarmdan çıkarılarak sevk ve ihraç olunmuş çaylardır. 1932 se nesinde büyük kaplar derununda ithal edilen 751,000 kilo miktanndairi çay baslıca mense memleketlerine göre şöyle taksim olunmaktadır: (Memleketlere gore cay ıthalâtımız) 1932 % 51,00 751,000 kilo 100 Umum ithalât Hindistandan 260 00( Î0 000 34.5 İnglltereden 197,000 »7.00C 36 Mısırdan 61000 II ( K M 8 Holandadan 64 00( >4 000 3,5 Suriyeden t5.00( 45,000 6 Almanyadan (4,50{ 4,5 34,500 Fransadan 23,0O( 23,000 3 1932 senesi zarfmda memleketimize giren çayların miktarca % 91 i yukarıki 7 memleketten ithal edîl miştir. Yalnız Hindistan ve tngiltereden ithalât, o seneki ithalâtı umumiyemizin %60 mı mütecaviz dir. 1932 senesinde ithal edilen kü çük kaplar derunundaki 2964 kilo çayın hemen hepsi tngiltere ve Hindistan dan gelmiştir. Memleketimisde çay fiatleri haricî fiatlere nazaran yiiksekth*. Yukarıki uraumî rakamlar dahi bu noktayı tebarüz ettirecek kadar mani • dardır. Esasen çay üzerinden devletin almakta olduğu gümrük resmi de mutedil olduğuna göre ki be • her kiloda 87,5 kuruştan ibaret tir ortada çay fiatlerînin bugünkü seviyesini muhik gösterecek kuv vetli esbabı mucibe de yoktur, zannederiz. ttalya gazetelerinin neşriyah Roma 25 (A.A.) Havas mu habirinden: ttalyan gazeteleri, İ . talyanın Avusturya ve Macaristana karşı kullandığı siyasetin mahiyetini mevzuu bahsetmektedir. M. Suviçin Budapesteyi ziyareti eski • den hazırlanmıştı. ttalya, Macaristeır ve Aw«turyayı p«k tabiî ola rak tutmaktadır. Fak&t bunun hiç bir siyasî veya gümrüklere ait bir mahiyeti yoktur. Küçük ttilaiın da bundan çekinmesme mahal yok tur. Alman matbuarrran kat'î nesriyatı da anlaşılamamıştır. Zîra, Almanyanın tezi ne zaman haklı olursa ttalya ona filî dostluk eser • leri göstermiştir. Corriera Della Sera, bu hususta şunları yazıyor: «Italyanın hiçbir vakit Almanyanm dostluğunu aramadığuu bihnek için son senelerin tarihini kısaca gözden geçirmek kâfidir. Fakat 1talya, mukabilinde hiçbir şey iste meden, Almanya aleyhine bir hak sızlık yapılacağını gördüğü zaman dostane bir şekilde onu tutmustur.» «Ne göreyim? Bir adam, dışarıdan, konağın pencerelerinden birine tırmanıyor...» hayalhanemde onunla deniz kazasma | Kaduun soğukkanlılığma safiyor • uğradun ve üdrniz, bir tahta parçasınm dum. Bu güzel vücutt* JMI mükenunel üstünde, kudurmus dalgalar arasında, seciye! Açkolsun! Hemen kahramanlık çırpmdık, durduk. damarlanm kabardu: nıxcr<xr:mr Gene buna benzer ve içinde bol mik Ne yapmağı munasip görüyor • tarda ay ışığı bulunan bir hayale baş sanız yardan edeyim, dedim. larken, görlerim konagm alt kat penKadm hâdiseden ziyade sahsıma ecerelerine gitti. Ne göreyim? Bir adam, hemmiyet veriyormuş gibi beni yan«* dısandan, pencerelerden birine tırma gözle süzerek bir omuzunu yavaşça kal nıyor. Şüphesiz bir hırsız!.. Hemen i dırıp indirdi: çeri kostum ve dürbünümü alarak tek O kadar efaemmiyeti yok, dedi, rar geldim: Evet, bîr hırsız!.. Kolunun buraya üçtür hırsız giriyor. Bayrama hesaph ve ince hareketine bakılırsa caseslenmeli. Bizim bahçıvan... Uşak dainu keriyor!.. îşte, koltmu içeri soktu; resine haber vermeli... Fakat hırsız işte, pencereyi açıyor; açtı; içeri giri • duymasm... ÇJcarken yakalarlar. yor; girdi bile. Ben gidip haber vereyim. Hayret! ömrihnde ilk defa olarak Hayır, size zahmet ohnasm bir kmtzın geceyaruı bir konağa gir • EsUğfurullah. diğini görüyorum; daha doğrusu öm Hayır! rümde ilk defa olarak bir hırsız görüHaremağasına dönerek: yorum. Şimdi?.. Şirodi?.. Ben burada Benimle beraber gel, korkma! kollanmı bağlayıp mehtap mı sevredededi. cegim? Ve hırsız, konağın içinde, havBes dakika sonra yalnız geldi: salama sığdıramadıgım bir cesaret ve Şimdi yakalarlar, dedi, size zahmeharetle beğendiği esyayı toplayıp samet oldu, fakat bu is bitinciye kadar vusacak. Ne yapsam?.. Gidip konağın çıkmayıtuz, enteresan birsey değildo*, Ufaklanna haber mi versem?.. zavallı bir adeoı ya bir seccade parçaDusümneğe basladım: Bu hırsız yası, ya bir gümuş takım çalıp gidiyor. kalanırsa ne olacak? Tekme, tokat, Uşaklar bahçede pusu kurup yakalıyorlcarakol, mahkeme, bapis... Yakalan • lar. Ben geçen defa pencereden sey mazsa ne olacak? Perihanın hudutsuz rettim ve hırsıza acıdım. Keski bu seservetinden bir damla eksilecek, bem fer yakalantnasa... Hatta... SabahJebu servet, ta Sultan Aziz devrindenbeyin kalksam da bütün konağı soyup ri, eba ancet, milletin cebinden arak soğana çerrilmiş bulsam... Unmif. Haydan gelen huya gider... O kadar heyecana ve harikulâ • Hayır! Bir fenalığı göriip te ses çıkar deliğe ihtiyacmız mı var? mamak, ona bir dereceye kadar ortak Gözierhnm içine bakarak: olmak demektir Bu hırsızı haber ver • Çok! Dedi. mezsem, elime birsey geçmediği hal Ah, şimdi, o anda, bu kadına ne de, ben de hırsızlık etmiş ohırum. yapmalıydım ki harikulâde olsun? HisZihnimde bir simsek çaktı, hemen yeriroden faiadım, caketsiz, sapkasız I sediyordum ki birsey yapmazsam, alelâde bir komşuluk merasimile çıkıp give boyunbagsız, üstümde yakası açık deceğim ve belki bir daha onu gÖr bir spor gömleğile sokağa çıktım, karmiyeceğim. Halbuki o, karşunda, gefdd konağm kapısını şiddetle çaldım. ce kıyafetile, nefasetin bir heykeli gi Zil düğmesinm üstânden kapı açılıncabi durdukça benim buradan çıkıp git ya kadar parmağımı ayırmadım. Karmem pek hazin olacaktı. Beynimi li • stma ihtiyar bir haremağası çıktı: mon gibi sıktım. Kosunuz, dedim, hammefendiye Ve zihnimde bir simsek daha çaktı, haber veriniz, üç dakika geçmeden kenzerre kadar tereddüt etmeden karanmı dtdni gormek istiyorum, vaziyet son verdim, ona doğru bir adım athm ve derece acele ve ehemmiyetlidir. Uç yanağına siddetli bir tokat patlathm. dakika; Anladımz mı?.. Sendeledi, kıpkırnuzı kesildi, fakat ses Komşu olduğunm da haremağasına çıkarmadı. anlathm. thtiyar adam beni tanıdı, i çeri almaga cesaret etti ve alt katta bir •alona soktu. hiraf ederim ki titriyordum. Kor fcudan mı? Vaziyetin garabetinden mi? Orasmı bilemem. Ya shndi hırsız bu salona girene? Ya biraz evvel yatmak üaere bulunan uyku sersetm haremağa • i o n kacfisma çıkarsa? Bulunduğum yerie hınızm girdiği pencere tarafraı besap etthn. Ben evin on tarafındU iKuık ve heyecanlı bir sesle: Ben, dedim, senin için çıldnnyorum. Senin evme giımek, seni tanı • mak için bahane anyordum. Buraya. girdim ve bir daha çıkmanv Benim deli tabiatim vardır. Seni boğabilirim. Kaç defa, hayalhanemde, seni tayya . re üe kaçırdım; kaç defa seni Antü adalanna götürdüm, inci avma mı çıkmadık, korsanlarla mı boğuşmadık? i Telefon numaralarımır ğGazetemizin telefon numaralan,, badema, şöyledir: Bııoöıı M i L L î S ı NEMA 0 A 934 mevsiminin 2 büyük sözlü filmi birden M Ö S Y Ö BEBE Almanya, ttalya ve Macaristan Belgrat 25 (Hususî) Syasî me • hafilin kanaatme göre Macaristanı kazanmak hususunda M. Moussolmi Oe M. Hitler arasındaki mevcut rekabet nihayat Hitlerin zaferile neticelenmiş sa yılabilir. Çünkü M. Mussolminm Hariciye Müstesan M. Suviç Budapeşteye gelmeden birkaç saat evvel Almanya ile Macaristan arasında ticari bir muahede imza edilmiştir. Bu muahede mu cibmce Macaristan Almanyaya 150 milyon pengö kıymetinde ihracat yapmak hakknu kazannusbr. Mümessili: MAURICE CHEVALİER san'atindeki emsalsizliği filmin bidayetinden sonuna kadar leyredenleri zevk ve neş'e içinde bırakmaktadır. MIMIIIIIIlllinHIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIttlillllllllllllllllllllllllllllllllllllllllMIIIIKIIIIIIIIIIIIIIIIII K A R A Y I L A N Oymyanlar: CHARLİE RUGGLES; KATHELEN BURKE Bu büyük filimde görülen şeylerin hiçbirinin heyecanı noksan değildir. Hatta bazıları seyredilirken insanın heyecandan nefesi daraiır.. (13718) Başmuharrir ve evi: 24290 Gazete Tahrir heyeti: 24298 Gazete idaresi ve maîiıaa kısmı ile Maîbaa 24298 cılık ve Neşriyat Türk Anonim Şirkefi : Yarmkİ Sa'l günö akşam, Ktanbul Belediyesi M. Suviç Romada Viyana 25 (A.A.) M. Suvitch, (Suviç) dün akşam Romaya hareket etti. Gitmeden evvel, ttalya sefaretinde verflen bîr ziyafette Başvekil DoDfuss (Dolftis) ile görüsmüştür. Afrikada aslan avı da yaphk ve kaç defa, hayalhanemde senmle deniz ka.. zasma ugradım, bir tahta parçasmın üstünde, kudurmus dalgalar arasmda, senmle çırpmdık, durduk. Yüziime baktı, baktı, baktı ve bir • denbire elektrikleri söndürdü. Elhnden tutarak beni karanlık so •. falardan, merdivenlerden en yukan kata, odasına çıkardı. Divana uzandı ve başucundaki küçük mavi ışığı yak • tı. Beni yerde vahşi bir hayvan pos . tunun üstüne oturttu: Şimdi, dedi, bana bu hayallerin. den birini bütün tafsilâtile anlat! Güzel içkiler de içmeğe basladık ve ben aniattım. Bugün o vak'adanberi albncı sene . dir, hâlâ, her gece, ona . anlatıyorum. Bir daha konaktan cıkmadun. Anlatıyor, anlabyorum. Mehtaplı gecelerde inci avma çıkıyoruz, fırtmalı gecelerde korsanlarla boğusuyoruz; yahut, bir tahta parçasmın üstünde, kudiTms dalgalar arasmda... f * Artistlk sineması Bu çarşamba akşamı: MUS 1 ESNA GALA olarak Uzun zamandanberi beklenen maazzam ve mahteşem frans'7 tilmi (Claude Farrere) in şahesftr ni tskdim edecektir. H A R P Oynıyanlar: AN N AB E L L A Nâzilc ve dılber, sehhar bir Japon kadmi rolünde isfanbul Efendisi operetine başlanacaktır üskudar Hâ!e sinemasında HALiS KAN umessi^ Klark Gable. llâveten dünya haberleri. Gclecek tılim : Vatandaş sılâh başına CHARLES BOYER Telefon: 42851 Bil tler şimdiden temin ediledilir. (MarkİZ Y o r i s a k a ) bir Japon zabitı rolunde H 6u perşembe akşamı S A R A Y ( ESHI Blorya) da A T A Mömessilesi: HE LE N E HAYES S nemanın en möessir ve hissî muazzam tilmid'r ALEMDÂR Rr.çünden itibıren " ^ NİCİN ÖLDÜRDÜM? Bunun cevabı önümüzdeki çarşamba akçamı 5 KOCALI KADIN ımtnıı. ULUJU dar sinemasında 2 buvük filim l irden M E L E K SİNEMASINDA GRANT VAKılSZ BABA FERNAND 6RAVEY Matineler 2,305 qece 8,30 O^nıyan: limlerin en neşelisi ve en guzelidir NANCY KAROL ve KARY Tarafından fransizca olarak verilecektir.