31 Aralık 1933 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

31 Aralık 1933 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Cumhurıyet '• Türk Sovyet dostluğu M. Litvinofun mühim beyanatı ((Bütün milletler, aralarında böyle münasebat tesis edebilseler sulh meselesi halledilmis olur» Moskova 30 (A.A.) Tas ajansı bildiriyor: Hariciye Nazırı M. Litvinof merkezi icra komitesi içti maında beynelmilel vaziyeti izah ederken, Türkiye ile olan münasebetlere de tetnas etmiş ve demiştir ki: «. Büyiik Türkiye Cumburiyeti ile olan münasebatımızı di/er ecnebi devletlerle olan münasebat ta bir nümune o Jkrak telâkki ebnekteyiz. On seneden fazla bir tnüddet içinde bu münasebat her sene daha ziyade iyileşerek hakikî bir dostluğa müncer olmuşhır. Bu dostluk ber iki ta • rafı aralanndaki hudut kısmında karşılıklı tam bir emni yet hissi vermek suretile, tamamile tatmnı etmektedir. Bu karşılıklı samimiyet ve itimat »iyaseb* beynelmilel sahada da müsmir bir teşriki mesai zenrâıi ihdas ebnektedir. Her iki taraftan biri ancak sulhun hal ve tesviyesini istihdaf eden teklifmde daha bidayette diğer tarafın yardtm ve müzaheretine güvenebilir. Tecavüzün tarifini beynelmilel hayata sokmak için Türkiye ile Hariciye Nazın Tevfik Rüştü Beyin yapmış olduklan yardımı burada bilhassa kay • debnekle bahtiyarız. Hükâmetîm'zm, cumhunyetinin onuncu yıldönümü münasebetile M. Voroşilofun riyasetinde Tfirkiyeye göndcdiği heyet, Reis'cumhur Hazretleri, Türkiye hükumeti tarafından ve bütün Türk miüeti tarafından samimî ve hararetli bir hüsnü kabul görmüstür. Bu hüsnü r kabul biraz evve! söyled!8 'm içeriden geime derin dost hığun yeni bir delilini teşkil eder. Amerikaya yapheım seyabat dolayısile bu tezahüre bizzat istirak edemediiranden dolayt ancak teessüf edebi'irim. E^sr bütün rrnlM'er ara larmda böyle münasebat tesis edebilseler sulh meslesi halledilmis olur.» S O N Fransanın cevabı Fransız Alman müzakerelerine memur M. Ponse Fransanın muhtırasını Berline götürüyor Paris 30 (A.A.) M. Ponse bu aksam Berline gidecektir. Paris 30 (A.A.) M. Şotan, dün sabah Fransanın Berlin sefiri M. Ponseyi kabul etmiştir. Paris 30 (A.A.) Almanların silâhlanma talepleri Parise hangi usul ile bildirilmişse, bitirilmiş olan Fransız muhtırası Berline M. Ponse vasıtasile ayni usul ile tebliğ edilecek ve ayni zamanda Londra, Ro ma ve diğer alâkadar devletlere de malumat verilecektir. Berlin 30 (A.A.) Volf Ajansı bildiriyor: Paris matbuatının ver diği haberlere nazaran M. Simon tarafmdan 14.10 tarihinde yapılan ve henüz halledilmemiş olan Cenevre buhranını tevlit etmiş olan beyanatın, Almanyaya bir kere daha tebliğine mütedair olan Fransız mu kabil teklifleri hakkında, Berlin siyasî mehafili Fransanın böyle bir ahreketi ciddî telâkki edebileceğini müşkülâtla kabul etmektedirler. Bu kelime oyununda sadece si lâhsızlanma için olan miicadele rollerinin tebdiline matuf btr tabiye manevrası formülleri mevzuu bahsolabileceği bildirilmektedir. Bu Fransız temayülü, bütün fedakârlıkların daima silâhsız ve en iptidaî emniyetten mahrum olan Almanyadan istenilmiyeceği Belçikada bile anlaşılmıya başlandığı bir sırada tezahür etmektedir. zın, bir Amerikan gazetesinin mümessiline verdiği beyanatta Alman hükumetinin samimî surette sulh arzuru ile mütehassis olduğunu söy lemiş ve demiştir ki: « Almanya daima silâhlar me • selesinde diğer devletlerle itilâf et • mek arzusunda bulunmuş, fakat kuvvetli bir surette silâhlanmış olan devletlerle silâhlarını azaltmaları esası dahilinde bir itilâfa vüsul ümidmi terketmeye mecbur kal mıştır. Bu şerait dahilinde Alman hü • kumeti a&garî müdafaa vasıtalarını Almanyaya temine matuf olan taIebi serdetmek mecburiyetinde kalmıştır. Almanya, komşularının müthiş silâhlanmaları sebebile bu as garî vasıtalardan sarfı nazar ede • mez. Almanya yalnız mevcudü diğer devletler için hiçbir suretle tehlike teşkil etmiyecek olan tedafüî bir ordu istiyor. Almanyada marksizmle mücad'ele için on sekizden yetmişe kadar her yaşta msanlardan terekküp eden nasyonal sosyalist teşekkülleri hiçbir askeri mahiyeti haiz olamazlar ve hiçbir suretle harp için silâhlanmamışlardır. Almanya silihlara müteallik brr itilâfın tatbikı için beynelmilel kontrolü ka bule amadedir. Ancak bu kontrolün bütün devletler nezdinde yapılması Iâzımdır. Keza, Almanya sulhu idame arzu • sunu ispat îçîn bütün memleketlerle ademi tecavüz muahedeleri aktet • meye amade bulunmaktadir.> 1 FLA NALINA MIHINA Kazanın mes'uliyeti iliyorsunuz: Topanede bir havagazi borusu patladı, bffçoh bigünah rnsan yataklannda y»« tarken zehirlendiler. içlerinden bir tanesi de öldü. Kegork Efendi ismmde bir adamm dikkati olmasaydı, bu zava) ldarm beHd hepsı de ölecek, bir bora patlamaM yüzünden 14 vatandaş bir faciaya kurban gidecek, 14 ocak sönecekti. ' # Bu kaza üzerine Beyoğlu Gaz Şir * keti drrektörü dün bir refîkimize sn sözleri söylemk: < Böyle hâdiseler Avrupada çoK OIUT. Geçen sene, Ingilterede bütün biı sokak tutuştiL Şişlide Ahmetbey caddesinde de böyle bir hâdise olmus tu. Fakat vaktinde haber verildiğî için önü ahndı. Ancak borular çok eskidir ve asgarî 70 santim yeralhna g5mülmesi Iâzım gelirkon altında lâgım olduğu için boru daha üstte kalmış * tır... ilâ» Avrupada böyle hâdiseler çok ıwi olur, az mı olur, bilmem. Fakat, Av rupada böyle vak'alar ve facialar ol duğu zaman, kazadan mes'ul olar.lsr» dan herha'de hesap sorulur ve altmda lâğım vardı, üstünden yol griyorda gibi manasız bahaneleri. hele bora * larm çok eski olması gibi sırf şirkete ait kusurlan khnse mazeret diye din * lemez. Binaenaleyh Avrupada olduğu gıbi bizde de kazanm mes'ul ve müsebbibl aranmak Iâzımdır ve elbette aranacalc hr. Hiçbir kabahatleri, hiçbir günahlarî ohnadan ölen ve ö'üm tehlikesî geci • ren kazazede vatandaslara karst, Beyoğlu Gaz Şirketi T.es'ulü bilmal sı'a • tfle tazmina* vermefe mecburdur. Dhektör bey madem ki Avrapayı misal «rösteriyorlar. Avrnpada, bu, böyledir. Sovyet Alman, Sovyet Japon münasebatı, muahedelerin tadili meselesi ve Sovyet Rusya Moskova 30 (A.A.) Tas A jan3i bildir>'yor: M. Litvinof Sov yet Rusya İcra Komitasmin topla nışında beynelmilel hayatın inkişafı hakkında söz söyliyerek demiştir ki: « Burjuva müsalemet devri hitam buldu. Cenevrede diplomıtik mülâkatlarda ilk plânı silâhsızlınma değil, silâh meseleleri işgal < t mektedir.» M. Litvinof, yeni mflitarist ruhon yeni fırkalar ve yeni ideolojiye malk yeni adamlar doğurduğunu hatır • latarak demiştir ki: « Yeni fırkalar komünizme kwu bir sefer yapılmasını istiyorlar Fakat bu mücadeiede daha müte • vtzı ve kat'î surette mmtakavî gayeferin tahakkukunu istihdaf eden gay»ler altında gizleniyorlar. Muahecelerin tadili ve arazi ilhakı. Eğer larp talihi kendilerine gülerse mark«stler tarafmdan kontrol e dilmelte olan arazi ile iktifa etmiyeceklet,ve kendi besledikleri fikirl«™ l>*(lm bulunmakta olduğu burjuva topiaklarını da ellerine geçi receklerdr. Avrupa devletlerinden birinde hal böyle uen diğer bir devlette öyle karışık b r ideolojiye müracaat etmeksizin v> nazarî bir takım hazırlıklara lüzun görmeksizin hemen muahedelerin yeniden gözden ge çirilmesi yerint hudutlann tekrar gözden geçiriln>sini ikame etmiş ve bu hususu diplonatlara değil jenerallere tevdi eyleniştir. O jeneraller ki hiçbir huduc* ve her hangi bir devletin haklarına ve menfaatlerineehemmiyet vermekszin Asyanm vâsi arazisinde bütün istkametlerde ileri hareketlerine devan etmek tedirler. Fakat Başka menJeketler daha vardır ki o memleketleı sulhun ihlâlinde değil, ipkasında nenfaattardır. Bu memleketler iyasetlerini bu sulhun muhafazasma tevcih etmeğe amadedirler. Sovyet diplomasisrain nes'uliyeti büyüktür. Zira hemen bütüa bey nelmilel meseleler Sovyet Rısyanın menfaatine dokunmaktadır veya dokunabilir. Muahedelerin tatflî de böyledir. Bu meselenin biz« t<alluk etmediği söylenebilir. Biz bu »u • ahedeleve istirak etmedik. Bun*rı tasvip etmedik ve bu muahedeleJe haklannda aşikâr adaletsizlik y a . pılan milletlere karşı teveccüh vt muhabbetunizi gizlemedik. Bina enaleyh bu muahedelerin tadlline karşı itirazda bulunmak bize terettüp etmez. Filhakika eğer tadil raüselâraet yolile olacak ve daha vahim haknzlıklar ihdas etmiyecekse hiçbir itirazda bulunmamalıyız. Fakat muahedelerin tadili men faatleri haleldar olmus bazi devletIerin arazi iştihalannı tatmin için bazi projelerin derpi* ettiği gibi Sovyet Rusyanın zaranna olursa bu icraat 170 milyom nüfuslu kuvvetli bir devletin muhaiefetine uğrıyacaktır. Haricî siyasetimizin e»as hattı Stalinin şu kı*a formülünde cizilmişttr: «Asia ecnebi toprağı istemiyoruz, harp arzu ettniyoruz, sulhun tak viyesini istihdaf eden beynelmilel teşriki mesaivi asla reddetmiyece Jiz ve sulh davasına, sadakatlerine inanmak icin sebepler mecut ise, mevcut ve ihdas edilere'k »u veya bu tesekVüle yardondan imtma etmiye yec«*iz.> Bütün memleketlerle olan münase • betlerimizi inkişafa mazhar etmek hususundaki arzumuzu maatteesMİf îngiltereye karsı tahakkuk ettirnv"fe müm > kün olamamtstır. tngiltere ile olan münasb'tımız, istikrardan mahromdur. Zira tnpi'terede hâlâ kapitaiizmin sosyal<zrne karsı umumî bir cidsle giriş.TiesJ hav«ılini besliven kimseîer vardır. Muvakkat b'caret itnâfnanse^in'n imzası sayesmde Sovyet Rusya ile tn?iltere arasmda daha ivi münasebet'er t^es tns etmesinin mümkün olacağını ümit tdiyoruz. » yı istihdaf etmivoruz. Alman mil • letine asla kin beslem'yoruz. Arazisine ve hukukuna suiikastimiz yoktur. Almanyanm da bize ayni seyi söyliyebilmesini istiyoruz.» ingiliz Sovyet münasebatı Almanya ve Sovyetler M. Litvinof Almanya ve Japonya il« olan münasebat üzerinde bilhassa dırmuştur: « Sovyet Rusya Oe Almanya arassda on sene sıla siyasî ve iktısadî münasebat mevcot olmus ve her iki menJeket bundan fevkaâlde istifade etraişierdir. Fakat son seneler zarfında bu münasAat ntrtuk, beyanat ve icrmallarla fenalasmıstır. «Yüksek mevkilsr tsgal eden khnseler Sovyet aleyhtan birçok mSkilemelerde bulunmuslar ve ayni hareket ederek teklifler yapmışM. Litvinof, Alman makamatı tarafmdan Sovyet müessese ve tebaasina muttarit lir surette yapılan itisafları te barüz etnrmistir. Bütün dünyaya malumdur ki faşîst rejimi de dahil olduğu halde hangi rejimde olursa olsun kapitalist devletlerle iyi münasebat idame etme«ni biliyoruz. Sovyet Hariciye Komiseri, Sovyet, Rusyanın Almanya nın hulisundan şüphe etmemesi için ne yapmaksı Iâzım geldiği hakkın da Alm*.n siyaset adamları tara • fmdan kendisine sorulan suale şu cevabı verdiğini hikâye etmiştir: « Almanya, yaptığını yapmasın, Alman hükumeti yaptıklarını yapmımalannı ajanlarına söylesin. Alm«ya ile diğer devletlerle olduğu gibi en iyi münasebat idamesini istiyoruz. Şarkta ve garpte yayılma M. Litvinof, Japonya ile münasebat beyanatı üzerinde de durmuş ve bu münaseBerlin 30 (A.A.) Hariciye Nabatın bütün dünyanm nazari dik nıtnııtmımııfflimilHüiniltlllllIIIIIIIIfllinilllIllfflllfllnııi'""" " katini celbetmeke olduğunu, çünkü Japonya siyasetinin şimdi beynel • milel siyasî ufuklarla en karanlık bir buiut teşkil ettiğini söyliyerek demiştir kî: < Japonyaya o kadar itimadı mız vardh ki, Uzakşark hudutlarmı hemen hemen müdafaasız bırakı yorduk. Bununla beraber vaziyet Mançurideki askerî harekâttan daha evvel değişmeğe başladı. JaponKastamonu 30 (A.A.) Bir setstanbul 30 (A.A.) Peşaver ya hükumeti bu harekâtı izah ve ne evvel tnkayanm Esenler köyün • tarikile Şarkî Türkistandan Anadokimseyi ikna edememiştir. Japon hü lu Ajansına şu telgraf gelmiştir: den kocası korucu Mehmedi balta kumeti ezcümle Şarkî Çin 'imen • ile öldüren Ayşe Ağırceza mahke Anadola Ajansı &Jıqe» 6Drı tstanbul diferlerindeki menafiimizin müte • mesince bugün idama mahkum e essir olmıyacağım resmen temin edilmistir. Ayşe kocasını sevdiği başKurtulan ve hükumeti kuru • diyor ve bu teminatı Mançurinin talan Şarkî Türkistanın gök bay ka bir adamla evlenebilmek için o mamen işgaline ve bu suretle Man rağı aziz Türkiyenin al bayra ad'amın yardımı ile ve balta ile ölçuku hükumetinin ihdasma kadar ğını hürmetle selâmlar, yılbasını dürmüs ceseâini evin ahırma güb gidildiği halde tekrar edıyordu. Mü kutlular ve yeni senenin bütün dünrelerin içine saklamıştı. Mehmet 7 yava mutlu olmasını diler. teakiben bu vaziyetlere rağmen bu yaşındaki çocuğunun gözü önünde menafie doğrudan do*ruya hücum Şarkî Türkistan Basvekili namına ölmüş ve çocuğun ihbari üzerine cibaşladı. Simendiferin faaliyetine haDr. MUSTAFA AÜ nayet meydana çıkarılmiftır. lel getirilmişti. Bu vaziyet karşı • sında tekmil dünya bizim soğuk • tır. Bundan daha evvel atılacak a kanl'lığımızdan ve sabrımızdan dodım ise bir ademi tecavüz misakı layı hayrete düşüyordu. Biz nekadar nın akti olmalıdır. Japonyanın kiyaAnkara 30 (Telefonla) Gayrisakin ve ciddî isek Mançurideki Jaset ve dirayet sahibi vatandaşlarının menkule tecavüzün men'ine dair kapon memurları o nisbette tahrikâtçı makul nasihatlerine ittiba ederek oluyorlardı. Bu tahrikâta kapılmahareket edeceğini ve askerî macera nunun tatbik seklini gösterh nizam • name Heyeti Vekilece kabul edil yı hiçbir suretle istemediğimiz ir.:n, perestlerin teşvikahna kapılmıya miştir. Bu nizamnameye göre gayrişimendiferi satmayı teklif ettik. Şi • cağını ümit ederiz.» menkule sahip olan krmse, tecavüz mendifer idaresi yalnız tesisatın beSilâhları bırakma değil yeniden delini istiyordu. Fakat müzakereler vukuunu öğrenir öğrenmez en büyük silâhlanma konferansı esnasında Japonyanın şimendiferi mülkiye memuruna müracaat ede Sözlerine nihayet vermeden evvel satın değil hediye olarak almak is cektir. îttıla tarihinden bir ayı ge M. Litvinof, silâhlan bırakma konfe • tediğini tebaruz ettirdi. Japon mümesçirenlerin müracaatleri kabul olımransına nakli kelâm etm»5 ve resmen silleri deliller yerine Mançuri beyaz hayatta farzedilen ve belki je bir müd mıyacak, mahkemede dava açmalan Rus ve polis cinaî unsurları îanesile Iâzım gelecektir. det daha yaşıyacak olan bu konferanşimendifere vaz'ıyet gibi garip va sın silâhlan bırakma değil yeniden Nizamname, tahkikatın nasıl başsıtalara müracaat ettiler. silâhlanma konferansı ol&cağını söy • lryacağmı, mütecavizden yeddi re Tehlike yanız Şarkî Çin mmtalemiştir. fedilen gayrimenkulün eski hale iakasında değil, ayni zamanda Sovdesinin mülkiyeti tazammun etmi Kendimizi müdafaa vaziyetinde yet hudutlarında da vardır. Hüku yeceği, yeddi refedilen kimsenin bulunduğumuzdan evvelce de olduğu metimiz hududumuzdaki kuvvetleri mahkemeye müracaat edebileceğini, vechile emniyetimizi esaslı surette mütakviye etmek ve icap eden nakli • tecavüzün ref'i muamelesinden do • yatı yapmak zarureti karşısında kal dafaa edebilmek için kızıl ordunun kara, deniz ve hava kuv.etîerini ke • layı vazife suiistimali vaziyeti hariç mıştır. Biz kat'iyyen harp yapmak mal derccesme isal etmeliyiz. Bütün olarak ikincî idarî bir tetkik mer • istemiyoruz. Japonyayi tehdit ethüsnü niyetlerimize rağmen Staliran ciine gidilemiyeceğini âmir bulun mivoruz. Arazisinde gözümüz yoktur. «taprağunızm bir kanşını :nakmıya • maktadır. Sulh içinde yaşamak, Japonyanın eağız» sözünu muhik ve yer'nde gös Köylerimizdeki arazi münazaala • hukuk ve menafiine riayet etmek isterecek bir zaman hulul edcbilır. Şark rını idarî bir surette bertaraf etmek tiyoruz Fakat Japonya da bizim hu ve garptaki bir kanş toorağımızım mU gayesine matuf olan bu nizamna • kuk ve menafiimize riayet etmeli dafaası için yalnız kızıl ordunun me yannki Resmî Gazete 0e neçre • dir. Japonyanın sulhu arzu etmekte askerî kuvvetleirne değil ayni za dilecektir. olduğuna delâlet edecek ilk hatve manda Stalin idaresi altında as • Şarkî Çindeki şiddet harekâtına nikerî olduğu kadar muslihane zaferhayet vermesi, ihlâl edilmiş olan huler elde etmiş olan geniş ittihadı Boenos Ayres 30 (A.A.) Bükuku iade etmesi ve Şarkî Çin de mızın kızıl mileltlerine de istinat tün Arjantinde örfî idare üân edilmişmiryollarının ticarî kıymeti hakkınedeceğîz.» tir. da müzakerelere girişmesi olacak Uzak şarktaki iehlike Alman Hariciye Nazırtmn Şarkî Türkistanın Kocasını balta ile öldüren kadın Tekir dan mem'e1 et hastanesi yılbaşı tebriki «Gök bayrağımız al bayrağı selâmlar» Kastamonu mahkemesi idam kararı verdi operatörlOgü Tekirdağı memleket hastanesi ope • ratorKiğöne tayin edilen Tip faküKed muderrislermden operaıtör doktor Orhan Abdi Beyin muavini operatör doktor Veliyettin Bey yeni vazifesine baslamak üzere bugün Tekhdağına hareW edecektir. KıymetU doktora yeni vazifesinde de mnvaffakîyetler djleriz. Ajjrı asilerinden kaçanlar da yakalandı Ağn isyanile alâkadar olup kaçmağa muvaffak olan sekiz saki yakalanmış ve jandarma muhafaza sında Adanaya getirilmiştir. Bu şakiler de diğerleri gibi Adana Ağır cezasında muhakeme edileceklerdig Arazi mOnazaaları nasll hatledileceh? Ermeni papazını nasıl ve niçin öîdördüler? Sabık tstanbul Ermeni Patriki vekili olup bundan on sene evvel Ingiltereye giden ve oradaki Ermeni kilisesine riyaset eden, Ingiliz tabi • iyetine giren, iki sene evvel de Nev» yorka giderek Amerikadaki Ermeni kilisesi reisi ruhaniliğini deruhde eden Leon Toryan geçen hafta Ner« york Ermeni kilisesinde katledil i mişti. Bu zat, Kafkasyada Ermenistannj Sovyet idaresini kabul ermesini tasvip ve kabul ettiği için Taşnak komiUsını kızdırmıstır. Şikago sergi • sindeki Ermeni paviyonu üzerine Ermeni bayrağı yerine Sovyet bayrağını çektirmis olması Taşnakları büsbütün çileden çıkarmışür. Toryan, birçok tehdit mektuplan aldığmdan sokağa çıkarken mü • sellâh muhafızlar bulunduruyor muş. Noelin arifesinde Ermeni kilisesindeki âyine riyaset içîn kiliseyo geldiği zaman muhafızlan <Fışarıda kalmışlardu, Bu fırsattan istifade e. den Taşnak komitacıları birdenbire hücum ederek kasap bıçağı ile papazı öldürmüşlerdir. > Zabıta memurlan kilisede maı • < nunen beş kişiyi tevkif etmiştir. Bunlardan dördü Taşnak komitasın< mensuptur. asla eksilmiyecek, hiç, hiç eksümiye • cek. Paprika kapıyı ardma kadar actı. S3| söylemesine ve itiraz etmesine mey • dan ve fırsat vermeden, elinden tut tuğu tbrahimi dışanya çekti, Nimetin yanına götürdü ve sonra boş odaya av^ det etti. tbrahim, beyaz saten iskarpinleri bir çift güvercin gibi bahcedeki çakıl taş larm üstünde seken Nimetle beraber süratle sokak kapısma yaklasıyor, caddede, kapmın önünde motörü yavaş ya» vaş hınldıyan muazzam bir otomobil duruyor. Otomobilin içinde birdenbirfl bir kadm gölgesi görüyor. Kalbi da • racak gibi çarpıyor. Boğazı kuruyor. Beyaz iki e] ona doğrn uzanıypr. tkâ mavi göz basını döndürerek cezbedî • yor. (Mabadi var) Arjantinde Srfî idare Tehikat 115 Moris Dokobradan naklen Aşkın Kudreti Tahta mevdiveni süratle çıktı lar. Paprika, kapalı kapının önünde duruyor. Parmağile vuruyor. Ses yok. Yumruğile vuruyor. Gene te$ yok. Bağınyor: Ibrahim!.. Jbrahim! Aç, Al lah aşkına aç! Herşey yoluna »irdi!.. Aç. Cevap yok. Nimet ile Paprika birbirinin yüzüne bakıyorlar. Pap rika âni bir korku ile titriyor. Yük*ek sesle ağhyarak tekrar ediyor: ~ îbrahim, sana herşey yoluna «irdi d'iyorum. Niçin cevap vermi yorsun? Korkuyorum, aç Allah a)G«ne ses yok. Bu sef«r Nimet kapıyı vuruyor ve aranca slSylüyor, hitap ediyor: Îbrahim Bey! Ben, Nimet!.. Marevaun arkadaşı v e dostu, çabuk açmız!.. Anlatacaklanm var size! Odada ay«.k sesleri duyuluyor. Nihayet kapı açıhyor. tbrahim, tanımadığı Te kendi lisanile konuşan bu kadının karşısında şaşınyor: Çabuk, tbrahim Bey, şapkanız, pardesünüz... Ne olacak? Otomobille gidiyoruz. Nereye? Görürtünüz. 9an«! M Niçin? Anlarsınız. İbrahün itaat ediyor. önüne çıkan Paprikayı da geçerken bir kere öpü • yor. Nimetin arkasından yürümek is • tiyor. Fakat Paprika, küçük elile bi leğinden tutuyor: tbrahim, gitmezden evvel... Benden aynlmazdan evvel... Bir sözüm var... Ibrahimi birkaç dakika alıkoy raama müsaade eder misiniz Madam ?.. Rica ederim, Matmazel. Paprika ile tbrahim odaya gîrdiler. Kapalı kapınm önünde, Paprika, sapsarı, ümitsiz nazarlarla âşıkına bakı • yor. Müşkülâtla zapetdilen gözyaşlannin bir müddet sonra ıslatacağı ıstıraph bakıslar. Fevkalbeşer feragatm iç ten gelen ateşile yanan zavallı nazar lar!.. tbrahim, bir bamlede, onu kucak > layıp öpmek istiyor. Paprika, azim • kâr, fakat kat'î bir hareketle mani oluyor: Hayır, âşıkım, istemem. Mısırlı kadmın bana söylediği şeyi tahmin ediyorum. Nereye gittiğini tahmin edi yoiım. Mes'u» yuvamızdan dışanya çıkar çıkmaz, mukavemet edilmez bir kuvvet seni cezbedecek. O kuvvete mukavemet etmeğ'e kalkışma tbrahim! Herşeyi anladım ben... Birkar gün • denberi hepsini anladım... Bütün kalbimi, bütün mevcudiyetimi sana vermish'm tbrahim... Son aylannın, aş kımın zavallı aşkınm ısığı ile ferahlanmasını istiyordum... Biliyordum; ö teldnin verdiği ve, kimbilir, belki bundan sonra da vereceiH askın yanında benimkmin ne zavallı kaldığmı biîiyordum. Hayır, hayır, söyleme birşey! Sus!. Ah, hiçbirsey söyleme benim gü zel âşıkım, benim en büyük âşıknn!.. Bırak ben söyliyeyim!.. Bak ağlıyor muvum hiç?.. Sonra, yalnız kaldığım vakit ağlıyacağım... Gözyaşlarunla, seni bekliyen saadetini ihlâl etmek is • temiyorum. Çok mes'ut ol! Bunu bü tün hulusnmla, bütün samimiyetimle temenni ediyorum. Geçirdiğimiz korkunç, üzüntülü geceler arasıra aklma gelirse, bir oarçacık beni de hatırla emi hayatım! Çok değil, bir parca... Ben ona da razıyun... Kücücük, âciz, za vallı Paprikam!.. Kocaman çocuğu teskin, teselli etmek için uğraşan, çıroı • nan Paprikam... Olmaz mı?.. Seni mes'ut edebilmek için herşeyini veren, ve mes'ut olduğunu düşünerek ken dini teselli etmeğe çalışacak olan Paprikam... Havdi, git, şimdi!.. Seni çok sevdim tbrahim... Seni şimdi de ayni kudreüe seviyorum... Sana olan sevgim

Bu sayıdan diğer sayfalar: