*Cumhuriyet' S ON Bana kalırsa Bir muharririn ölümü emal Ahmedi belki az tanırsı • nız, çünkü yazmak fırsatmı az bulan bir muharrirdi: belki hiç tanımazsınız, çünkü son zamanlarda bu ftrsatı hiç bulmadı; belki matbuat a damlanndan baska onu taruyan da yoktur, çüri'kü bu çocuk, hayatında muharrirden başka birşey olamadıği için ö'dü. Mühim farklatı ihmal etmemiş olmak için ilâve edeyim: Haysi yet sahibi bir muharrir. Şuna buna ve suraya buraya sokulmadı, el uzat madı, hayattnuı sartJarını izzeti nefis mınt?kası dısarısmda aramadı; bir fikre bağh ve feragat sahibi olmanm bu cemiyetten gelecek en müthis ceva • bını gözlerini kırpmadan be^edi, a yakta can ce'<i«ti ve ancak ölmek için yatağa grrdi. tleri bir camiyet hayaline sanl'.rak muasır cemiyete küsen en sessiz inkılâoçı tipi, aramızda, o idi: kültürünün derecesi ve kanaatrnin muasır iîmî es?sları ne olursa olsun, onda bu sahsiyeti ve ferazati yaratan fîkir bağlanısı çok asildi. Bu hesapça ve benim nazanmda, mesleğimizin hay siyetini tasıvan, belki en mechul, fakat en see*!i isim Kemal Ahmettir. Türk genci! FikMeri itibarile deği', fera gati itibarile ve insan tarafmdan sana eösterebilec^im en taze örnek odur. Bir kelime ile onu tam: tğilmedi. Kemal Ahmedi galiba son defa. Beyoğiunda. cok bitfk ve ümitsiz gördiim. Kucakladım ve öotiim. Konus mayı Hizumsuz bulacak kadar mücessem bir ifade haline gelmişti ve her • seyi söylemiş ohnası iein susması kâfidi. Hep susuyordu. Gözlerinin oyuklan, titremeden bakamadığımız birer haile çanağı idi. tçlerinde neler olmu yordu. Bugün, ki daha kat'î susmutha, daha cok söylüyor. Mezarmdan yük selen ifadelerden biri v« belld de bi • rincisi şudur: ÖI, fakat »ahsiyetin ü • terinde pazarlıgı kabul etme! PEYAMİ SAFA Yangın ve avukatlar Ali Haydar B. «göstereceğiz ki avukatlık cambaz lık, hak hırsızhğı değildir, her zamanki gib? hak yolunda çalışacağız» diyor Adliye yangmmda yanan evrak münasebetile zayi olmak teh'ikesine maruz haklardan bahsetmiş, buna karsı koyacak çareleri araştırarak fikırimizi uzun uzadıya anlatmıstık. Bu hususta avukat Ali Havdar Beyden dün bir mektup aldık. Şayanı dİkkat gördü ğümüz için aynen dercediyoruz: «Muyterem Yunus Nadi Beyefendi, Adiiye sarayınm yanması dolayısile yazılan yazılardan en iyisini sız yaz dınız, zayi olmak tehlikesine maruz hakîardan Dek çoğunu, eğer avukpt lar dogru hareket ederlerse, kurtula bileceğini söylediniz. Cumhuriyelte ve diğer gazetelerde yer bulan mütalea lann esası bu noktada toplanıyor. Fakat hepinizde azçok bir endişe var: Acaba avvıkatlar doğnı ve namuslu bir meslek adamı gibi hareket edecekler mi? Yoksa bu yangını hrsat sayarak tezvir yollarma mı sapacaklar? Bütün bu yazılan dikkatle okuduk. Söylenenleri dinledik. Siz de muhte lif arkadaşlanmızın gazete sütunlarına akseden mStalealannı ve nihayet Halkevindeki içtimada Baro umumî he yetinde cereyan eden müzakere hulâsasım okudunuz. Hukuk, ticaret, icra islerine ait dosyalann veni bastan tesis% hakikatî halde, dönüp dolasıp avukatlara dayanı yor. Bu yangmm yabuz üçbeş yüz bin Kralik bir bina zıyaını intaç etmeyip belki yüz binlerce Türk müessese ve ailesinin hukukile alâkadar olduğunu duyduğunuz derin bir acı ile anlattı • ğınızdan dolayı size ve siztn sahsmızda bütün Türk gazetecilerine şahstm na mma teşekkür ederim. Bu acıyı bütün siddetüe bizlerîn daha ziyade duydu ğumuzu söyletnekle tstanbul avukat • larmm hislerme tercüman olduğumu zannediyorum. Çünkü binanın tarihî, maddî varlığı yanmda ne kıymetH kâğıtlar, ne büyük haklarm istmat et • tiği vesikalar, ne canlı hatıralar yan mışhr! Bizler ki adaletin tevzii emrinde hâldmlerfn küçük biraderleri ve bu en yüksek vazifenin namuslu hâdira • leriyiz, senelerce üzerinde uçTaştığamz, hayatımuı yrprattiğuntz bu dosyalann bir gece içinde kül olmasmdan ne büyük ısbrap hissett3c bîlh misiniz? Hayatıımzdan seneler eksilmistir ve simdi her avukatm kalbi senelerin sifakın • dıramıyacağı yaralarla yaralanmıştır. Felâketleri istismar etmek istiyen ler dünyanm en alçak adamlandır. Hele bunu avukatlar gibi memleketin en münevver bir mesleğfne mensup adamlar yapmak isterlerse alçaklıktan çok daha aşağı birsey yapmış olurlar. Avukatlık, her işi yapmak, netice • ye vüsul îçin her vasıtayı meşru gör mek, fırsatlardan istifade etmek de ğildir. Hele avukat, sarlatan, gürültücü, baklıyı haksrzı müdafaa eder, her kârm ehli bir adam değildir. Avukat, kuvvetini haktan alan ve kendisir.3 tevdi edilen hakkı kanunlarm ve vicdarunın tayin ettiği çerçeve içinde müdafaa eden yüksek bir adamdn ki icabtnda fedakârlığı, yüksek feragati herkesten ziyade duyar ve yapar. Millî idarenin yarattığı müesseseler ara smda, avv&atlığı hoAese olduğu kadar avukatlara da tanıtan ve vazife • lerml şeref ve namus borcu olarak yüreklerme damgalıyan müdafaa tes kilâhnı da görüyoruz. Bu teskilâtm böyle nazik zamanlarda vazifesmi doğruluk ve feragatle ifa edeceğine ve bu imtihandan yüzü ak çıkacağına emin olabilirsirdz. Bufirün yapılacak işlerin ruhunu, yanan dosyalann yeni baştan tesisi teşkO etmektedir. Eğer bu dosyalar, hakikate en vakın sekilde evvelki hallerme uygun olarak tesis edfleb'Iirse hak sahipleri için biraz vakit kaybetmekten başka bir zarar mutasavver değildir. Bunu ise ancu; taraflann avukatlan yapabilir. 1927 senesinde Viyana Adliye saraymm yangmmda dahi hükumet a • vukatlarm dosvalanndan istifade et Hoş gene vakit geçmiş sayılır mı?.. Ama adliye vasıtasile bize hücum ederler değil mi? Hic değilse onlardan gizlemek .. Ah! Ben ne sersemlik ettim yahu! Cezamı da buldum... Yatağa oturmuş, cirkin çirkin ağlıyordu; kanla şişmiş, kocaman el lerinden biri sarkıyordu. lnledi: Gene bep sizin oğlumız sayılırım. Sukutuma meydan vermeyiniz. Ve beceriksizce bir tavırla kolunu boynuma dolamağa kalktı. Kendimri kurtardım, fakat mülâyemetle. Pencereye doğru gittîm ve ona yüzümü dönmeden dedim ki: Ağustosun birinci gününden itibaren her ay bin beş yüz frank alacaksınız. Bu gelirin bütün hayatınızda elinize geçmesi için lâzım gelen herşeyi yapacağım. Ailem tabiî Sen • Germen de Pre suikastini haber aldığımı bilmemelidir (kilisenîn isnti onu yerinden oynattı.) Söylemeğe hacet yok ki dilmizi tutmazsanaz tsyan devam ediyor! Ispanya mütLlş kanşıklıklar içinde; isyan kolayca basiırılacaşa benzemiyor Madcit 11 (A.A.) Dahiliye naznı bilhassa Varorîarda bazı mühim kıyam ocaklarının henüz faaliyet ha!in<îe bulunmakta olduğunu be yan etmiştir. Madritte birçok bombalar patla mış ise de nüfusça telefat yoktur. Birçok kimseler tevkif edilmistir. Barselonada sükun bükürn sürmektedir. Varoşlarda vukua gelen hâdiselerin süratle önüne geçilmiftir. Huesca ve Villanuevada müfritlerle sivil muhafızlar arasında tüfek ate şi teaii olunmuştur. Fakat kuvvetli bir polis müfrezesi gece sükun ve intizamı iadeye muvaffak olmuştur. Teruel ve Huesca eyaletlerindekı asilerin birkaç köyü ele geçirdik leri söylenmektedir. Madrit 11 (A.A.) Dahiliye nazırı memleketin her tarafında hükumetin vaziyete hâkim olduğunu sövlemiştir. Nazır beyanatına devamla, hü kumetin sokak ve caddslerde ta'nm takım toplanmayı, demirvoHan ve istasyonlar civarında dolaşmağı, silâh taşımağı menetmek üzere bazı enairnameler neşretmeğe karar verdiğini, bu emirnamelere riayet ettniyenler hakkında fevkalâde ceza hükümleri tertip olunacağını bildir miştir. Otekileri niçin yemiyelim? İYurUaş! Bagün ve bu gece evinde matlaka Vzüm • Fmdık ye Kahvede, gazinoda, lokantada çay kahve, gazoz, komposto ve meyva yerine Uzüm Fmdık iste ve ye Bttnlar Büyük yvrdtmun çok kuvvetli, çoh güzel yemişleridir.] ukarıdaki hrtabe. Millî tktısat ve Tasarruf Cemiyeti tstanbul Şubesi Reisliğinden gazetede neşredîlmek üzere gönde • rümiştir. Bu arzuyu yerine getrriyor; fakat bir iki çekic indirmek üzere, bu sütunda nesrediyorutn. Niçin sade üzüm. fındık yiyelhn? Memleketimizde yalniz üzüm ve fındık mı yetfsiyor? ötekiler, bu memleketin malı değil mi? Haydi kahve ve çay içmiyeJîm? Çünkü bımlar memlekette yetişmî • yor? Neden gazoz içmiyeyim, komposto veya meyva yemiyeyim! Gazozun şekeri ve sıryu yerlî malı de§il mi? Gazozlar, memlekette imal edilmiyor mu? Neden komposto ve meyva yemiyeyim? Komnostolardaki elma, ay • va, kaysı. erik bu memleketm mahsulü de*il mi? Memlekette istihıal edilen sekerlerin dörtte üçü Alpullu, Uşak, Eslnşekir fabrikalarmm mah de?il mi? Kuru yeırişlerden mcirin, bademî^ cevizin isTniTte rağmen, Gazıantepte cîkan şamfıstıöımn ne günahı var? Yaş meyvalardan, memleket mah • sulü o canrm portakal, mandalirta, elma, armut, nar gibi nefis yemisler) yersem, memleket iktısadiyatına karn şı cürüm rcü işlemîs olurum? Bırakin Allah aşkına! Memleke*te yetişem herşeyden hangismi ca nımız çekerse âfiyetle yiyelim. Ye * ter ki içinde «yediiei naneye bak!» dedirtecek şeyler olm*«ın! Dahiliye Nazırımn beyanatı Avukat Ali Haydar Bey n ek esasuıa müstenk bir kanun çıkaıtmış ve yanan dosyalan bu suretle te sis etmişti. Çünkü yanan dosyalarda ki arzuhal, lâyiha, rapor, senet, mu • kavelename suretleri avukatlann dos yalannda vardır ve muhakemenm son dakikaya kadar geçirdiği safbalan pekâlâ bilirler. Zaten kanunlanmız dahi bu gibi anî ve fevkalâde hallerde ne yolda hareket edüeceğme dair esas ları ihtiva etmektedir. Baro umumî heyea'nde söz söyliyen arkadaşlar bu esasm teferrüab üzerinde epey işlediler. Baro riyasetinin m zibat meclisine dahil olmıyan avukatIardan mürekkep teşkil ettiği hukuk, ticaret, kra ve iflâs, ceza islerine ait ihzarî komisyonlar hazırladıklan pro jeleri riyasete vermektedirler. Bu ko • misyonlar tarafından gözden geçirdikten sonra inzibat meclisüıce de işlenecek olan esaslarm Adliye Vekâletine gönderilmesi, birkaç günlük bir nteseledir, zarmederim. Istanbul avukatlan bu isi bir devlet işi olduğu kadar kendi işleri de say dıklarmdan tesis devresinde habrlanna gelen tedbtrleri hükumetin tasvip nazarma arzetmeği bir vazife ve hak biliyorlar. Hükumetimiz bu tedbirler arasmda çok faydalı maddeler göre • cektir. Bu tedbirlerin ruhunu avukatlann beyan ve ifadeleri ve karşılıklı hüsnü ni • yetleri teşkil etmektedir. Hak sahiplerinin doğrudan doğruya kendilerinm takip ettikleri davalar, icra dairelerindeki bazı takipler, belki üelebet ihya edilemiyecektir. Fakat dava ve takrplerin kemiyet itibarile çoğu ve hele keyfryet i tibarfle pek çoğu avukat dosyalanndan çıkacak maluma* fle telâfi edflebfle • cektir. tstanbul barosunda bu yangmdan kazanç çıkaracak avukatlar olduğunu zannetmiyorum. Büyük bir doğruluk ve namuskârhkla çalışacağız ve hükumetin, mahkemelerm, müvekkil veya hasım iş sahiplerinin ve efkân umumi • yenin dürüst meslek adamlarmdan beklediği vazifeyi şaşmaz ve sağa sola sapmaz bir sadakatle yapacağız. Göstere • '»•^x ki avukatlık cambazbk Te hak hırsulığı değildir, her zaman olduğu gibi bugün de hak yolunda çalışacağız. Yüksek mesJeğimizin bizden bekledi • ği doğruluğu, feragati göstereceğiz. A • ğabeylerimiz olan hâkimlerimizle elele verip felâketin acılannı mümkün ol • duğu kadar gidereceğiz. Memleketin namuslu evlâtlan olduğumuza, menfaatlerimizi istüıkar ettiğfmfzi, en büyük zaferi ve temiz saadeti bu vaziyette faydah olmakta gördüğümüzü ispat edeceğîz ve nihayet fırsattan istifade etmek istiyecek, ittihazı düsünülen tedbirle ri iskâl edecek (esld Karamanlı avukat tipleri) çıkacaksa onlan da en ağır cezalarla cezaiandırmak ve kollarmdan hıtup atmak için hükumet ve mahkemeler vardır.» Bir tren berhava edildi Barcelone 11 (A.A.) Anar şistler Valencia civarındaki bir köprünün altına 5 bomba koymuşlar dır. Seville ekspresi tam köprünün üstünden geçeceği sırada bombalar patlamış ekspres bir hendeğe yuvarlanmıştır. 5 kişi ölmüş, 40 kişi yaralanmış hr. Bunlardan 11 inin yaralan ağırdır. Madrit 11 (A.A.) Nazırlar harbiye nezaretinde. toplarunışlar, uzun ve ehemmiyetli bir müzakere ye girişmişlerdir. Memleketin muhtelif yerlerinde jandarma kuvvetleri yerine askerî müfrezeler ikame edilmiştir. Bir çarpışmada 13 kişi öldii Madrit 11 (A.A.) Badajoz eyaletinde Villanuevada ahaliden bir kıstnı ayaklanarak belde muhafız larına ateş açmışlardır. Bu hâdisede 13 kişi ölmüştür. Badajozdan asker ve top gönderilmiştir. Huesca ve Teruel eyaletlerinde birkaç isyan merkezi hâlâ faaliyette bulunmaktadır. Ispanyanın diğer taraflarında nisbî bir sükun hüküm sürmektedir. Valence demiryolu kazâsmda yaralanan 50 kişî hastahaneye kaldırılmışlardır. Nazırların içtimaı JIIIIIHIBIIIIIIIIIIIIIinnilllliIlllllllllinillllllIIIiaiinıntMit'n»»»»» Keçiborlu kükürt madenleri İşletme imtiyazı Sumer ve Iş Bankalarına veriliyor Ankara 11 (Telefonla) tktısat Vekâleti yeni ve mühim bir teşebbüse girişmiştir. Vekâlet Keçiborlu kükürt madeninin ehemmiyetini takdir ederek bunun ialetilme hntî • yazını Sumer ve 1 s Bankalarına vermevi kararlastırmışhr. Bu iki millî müessese simdilik 300,000 lirahk bir şirket tesis ederek faaliyefo geçeceklerdir. Şirkete tzmir Ziraat kooperatifi ile Ege mmtakasında bulunan bazı malî müesseseler de iştirak edecekler • dır. Bu maden her sene hariçten itlıal efctiğimiz kükürtü temin edecek kıymettedir. Maden asrî alât ve tasfiyehanelerle techiz olunacaktır. Iktısat Vekâletinin k a r a n yakında Heyeti Vekilece tasdik edilecek, sirket hemen faaliyete geçecektir. Benes Titulesko mülâkatı fki Haricîye Nazırî dun goruştuler Kosiçe (Çekoslovakya) 11 (A. A.) M. Titulesko ile M. Benes arasmda görüşmeler bu sabah onda baslamıshr. Saat on üçte yenecek öğle yemeğini miHeakıp gorüsmelere de vam edîIeceknV. öğleden sonra velri olacak teza nürat esnasinda ber iki nazır birer notuk söyliveceklerdir. Saat 17 ye doğru, matbuata bir tebliğ verilecektir. M. Benes ve M. Titulesko bu aksj»m birlflcte Kosiceyi terkedecek'erdir. Milletler Cemiyeti Cemiyet kâtibi umumisî ile Ingiliz ricali arasında mühim görüşmeler Londra 11 (A.A.) MflleÜer Cemiyeti umumî kâtibi M. Avenol, Londraya gelmiştir. Silâhlan azaltma hakkmdaki konuşmalarla bu ziyaret arasında bir münasebet olduğu soylen mektedir M. Avenol bu hususta beyanatta bulunmak istememiş ve sadece şunlan söylemistir: « Birkaç gun kalmak uzere sırf bir ziyaretçi olarak geldim. Sir Con Simonla ve hükumetin diğer erkânile göruseceğim.7> Londra 11 (A.A.) Londra va gelen M. Avenolun serefîne Avam Kamarasmda bir ösle ziyafeti verilmiş tir. M. Avenol hükumet namma Hariciye Nazın Sor Con Simon ve zvafete davetli olan Avam ve Lortlar Kamaralan azalan tarafmdan karsılanmış • br. Ziyafet bittikten sonra M. Avenol Haricîye Nazm Sör Con Simonla A • vam Kamarasmda konusmustur. M. Avenol çarsamba günu M. Makdonalt'a görusecektir. Para meselesi Amerika İngiltere ile Fransaya teklifîerde mi bulundu? Nevyork 11 (A.A.) Nevyorfi Taymis gazetesinîn mtır<abirine pore AmftrBta hükumeti tnınltere hüku metîne doîar fle însriliz lîrasmın muştereken istikrar ettîrilmesini iki defa teklif etmiştir. Ancak raınltere, şimdik halde bu mesele hakkında ksrar ve • rebilecek vaziyette bulunmadığinı söylemistir. Banun baslıca sebebinin Ame* rikaya avdet edecek bir takım serma • yelerin Londrada bulunrriası olduğn tahmin edilmektedir. tngflterenin ay • ni zamanda Fransanm da altın mikya» smı bırakmasmı ve franga yenideıt krymet takdir etmesini istemekte oldoğu söylenmektedir. Gazi Hz. Boîuya fototjraflarını hediye eitiler Bolu 11 (Hususî) Büyiik Kurtarıcımız Gazi Hazretlerinm Bolu Cumhuriyet Halk Fırkasma ve Halkevme ihda buyurduklan rmzalı fotoğrafileri buraya geldi. Yakında büyük tezahüratla talik merasimi yap''acaktır. Butoar Hökömdarları ve Başvekili Belgratta Belgrat 11 (A.A.) Avala ajan"X bildiriyor: Bu sabah saat dokuzda Kral Aleksaodr fle Kral Boris Yugoslavya Kraliçesî Mari, Bulgaristan KraÜçesi Joana ve Prens Kirü ve maiyetleri olduğu halde Yugosiavya krallannın Belgrat civannda avlandıklan malikâneye gitmislerdir. Bulgar Basvekfli, Yugoslavya Başvekilini zfyaret etmiş ve »nuteakıben birlikte ts&opçinaya gfemiş ve orada necfiı reisi tarafmdan kabul edflmiçtir. M. Musanof, âyan meclisî reisi fle hariciye nazuı M. Yevtiçi de syaret etmiştir. Saat 13 te Yugoslavya Başvekfli, Bulgar Başvekili şerefme bir öğle zi yafeti vermiştir. 6azi Hz. nin Afyonlulara hediyeleri Afyon 11 (A.A.) Cumhurîyet bayramı hatırası olarak Gazi Hazrelterinin şehrimize kıymetli armaganlan olan imzalı fotoğrafiierî gelmiştir. Fotoğraf büyiik merashnle ve saygılarla asılmışrır. Fransız Meciisinde ma'î proje nn mGzaVeresi Paris 11 (A.A.) Meb'ıuan meclisî geceleyin malî kalkınma projesinin müzakeresinî bitirmiştir, Meclis bilhassa benzin ve apertifler üzerinden alınmakta olan vergile • rin artırılmasını, Fransız işsizlerinin bulunduğu mesleklerde ecnebi amelesi kullanan patronlardan husuaî vergi almmasını kabul ettikten sonra M. Chautempın ısrarh talebi ve itimat meselesini ileri sürmesi üzerine projenin heyeti mecmuasmı 105 rey ekseriyetle tasvLp etmiştir* Proje ayana gitmektedir. Kuru bir sesle: Varidatmızı alacaksınız, de . dim, ben vaitlerhni daima tutartm, üst tarafı size taalluk etmez. Eli kapınm topuzunda dururkeo gene tereddüt ediyordu: ' îsterdim ki, dedi, bu bir ha • yat sigortası, devamlı bîr varidat olsun. Daha müsterih olurum, enddşıe içİTtde kalmam... Yan aralık tuituğu kapıyı şiddetre açtım ve onu dışanya ittim. XVII Şömineye dayanarak, rmhanikî bir tavırla, bir rafın üstündeki boyalr tahta parçalarırtî sayıyordum. Senelerce bu mechul evlâdı tahayi yül etmiştim. Bütün hayatımda o • nun varlığıra daima hissederdim. Bi*1 taraflarda benden hasıl olma brr çocuk bulunduğunu ve belki benâ te • selli edebileceğmi düşünmüştüm. Mi| tevazı şerait içinde yasaması omi bana daha ziyade yaklaştınyorduf (Mabadi var} Bir îsveç gazetesimn neşriyatı izmirde şehit polisier için abide tzmir 11 (A.A.) Umumî Harpte düşman tayyarelerî tarafmdan Dombalarla ve îzmir işgali esnasmd"a muhtelif tarihlerde sehrt edilen polis memurlarımız namma Balh kuyuda Salihdede parkmda insa edilmekte olan abide ikmal edilmiştir. Stokholm 11 (A.A.) Havas a • jansından: Hükumetin fikirlertni ya yan gazetelerden «Sosyal demokrates», büyük devletlere bir üstünlük vaatiyet temin etmek maksadım gözeten îtalyan projesinin tsveçm menfaatleri aley • hîne müteveccih olduğtmu yazdıktan sonra, Milletler Cermyeı.uun ı^ " ratını ellerfnde tutanlar arasında bu fikrin çok kuvvetli olmadığmı mem nuniyet'e kaydetmiştir. uzatmak bana nefret veriyordu. Nihayet dedim ki: Haydi, kendinizi toplayınız, sizi affediyorum. Bunu yapmak istiyen ben değilim, bunu... Elimi ağzma koydum. Kabahati annesine yüklediğini duymak benisı tahammülümün fevkinde bir şeydL Susunuz! dedim, kimsenin ismini ağzınıza rlmayınız... Söyleyi niz, bakalım: Size ne teklif ettiler? Bir milyon mu? Beş yüz bim mi? Daha mı az? Kabil değil! 0 ç yüz? İki yüz? Acmdmcı bir halde baştnı salh • yordu. Alçak sesle: Hayır, dedi, bir irat vadetti ler. Bizi baştan çıkaran bu oldu; daha emin: Senede on iki bin frank. Bugünden itibaren mi? Hayır, onlann mirasa kon dukları tarihten ii.ibaven .. Sizin bütün mahnızı benim namıma terket mek ifttiyeceğinizi düsüntnemislerdi. YURTTAŞ! En değerli ve en manalı hed ye, tasarruf kumbarasıM. 1. ve T. G herşeyi kaybedersiniz. Fazla olarak aleyhimde hazırlanan şeylerden beni haberdar edeceksiniz. Artık biliyordu ki benim gözümden hiçblrşey kaçmaz ve bana ihanet etmek pahalıya malolur. Ona artık kendisini de, annesini de gör • tnek istemediğimi anlattım. Her vakitki gibi bana postrestant yazacakIardı. SenGeremen de Pre şeriki cürÜTnleriniz Paristen ne vakit aynlacaklar? Bir gün evvel akşam trenile git tiklerini bana temin etti. Vaitlerini ve mmnettarlığmı izhar içm sövle diği sahte sözleri kısa kestrm. Tabiî şaşırıp kalmıştı: thanet ettiği ve niyeti mechul, fevkattabiiye bir kudret ki hem kendismi tutuyor, hem yere atıyor, hem de kaldınyor. GözIerini kapadı ve kendini bırakti. Çıkarken bana bu geliri hangi vasıta ile alacağını sordu ve malumat istedi. EDEBİ TEFRtKAMlZ.V Engerek Düğümü Yazan: François Mauriac Bakışımı tatlılaş^tırdığımı sani • yordum, fakat bakışım benden da ha serttir. Rober beyaz bir sesle geveledi: «Bana niçin böyle dik dik bakıyorsunuz?» Onu taklit ede rek, ister istemez tekrarladım: «Neden sana böyle dik dik bakıyorum? Ya sen? Neden benim bu bakışıma tahammül edemiyorsun?» Sevilmeğe ahşık insanlar, başkalarınm hoşuna gidecek hareketleri ve sözleri insiyakla yaparlar ve söylerler. Bense herkesin kinini ve korknsunu uyandırmaya o kadar alışmıştıra kî göz bebeklerim, kaşlarım, sesim, gülüşüm bu korkunç tabiatime Haatle saç ortakhğı ediyorlar ve irademden evvel davranıyorlardı. Tercume eden: Peyami Safa Hakkında müsamahakâr olmak istediğim bu çocukcağız onun için bakışlanmın altında böyle kıvra • nıyordu. Ben kahkahayı bastıkça, bu neş'e galeyan ona meş'um bir fal gibi görünüyord'u. Bir hayvanm canım çıkanr gibi tepeden inme onu istintaka başladım: • ötekiler sana nekadar teklif ettiler? Bu senli benli konuşuş, ister istemez, dostluktan ziyade tezyif ifade ediyordu. Adeta dindarane bir korku içinde kekeledi: «ötekiler kim?». Birî şişman, öteki zayıf iki efendi, dedim, evet, layıf ve şişman! Eli ayağı ke8İImi*4i. Bu sahneyi