^Cumhuriyet' ;9 Kânunuevvel 1933* Uludağda Dün 40 kişilik bir kafile Uludağa çıktı Farmakologlar Birliği Birliğin dünkü kongresinde, gazetemizîn ıieşriyatı minnet ve şükranla karşılandığı söylendi Birincı sahifeJen tik. Diğer maddeler de doktor beylerin kanşık ve okunmaz reçcte'eri ve bir fabrikanın Türk eczacılanna «sahtekâr» demesi hakkında idi. Doktor beylerin okunmaz reçeteleri arasmdan lâalettayin iki nümuneyi beraberimde getirdim.Rica ederim ayn ayn bakı nız, çince mi, ibranice mi, lâtince mi anlaşılıyor mu? Bunu alan eczacı yanlış bir ilâç yaparsa, niçin doktor bey mes'ul olmasın da, farmakolog arkadaş mahkum obun ... Eczacı Muzaffer Bey Azizim, Cumhuriyet gazeteslne ne kızıyoruz. Bizzat kendi meslektaşiarımızın gaze telere verdikleri ilânlara bakalım bir kere... Maruf bir eczane «eczane eczaneye benzer ama, ilâç ilâca benzemez!» diyip duruyor... Salâhattin Bey de, Eczacı mektebinin vaziyetinden bahsederek dedi ki: Mektepte iki esas ders kaldı. Bakteriyoloji, müfredab tıp, fenni ispençiyari kaldınldı. Bunlar öğretilmezse eczacılığın aktarlıktan ne farkı kalır? Darülfünun ıslah edildi, Üniversite ol du ama, Eczacı mektebi de bir kaJfa mektebi haline geldi! Diğer bir aza da: « Mektebimiz hakikaten bir kazaya uğramıştır; fakat sebep, çok büyük bir gayret ve hüsnü niyetle çalışan büyüklerimizde değil, gene bizzat biz • lerde, ihmaümizdedir.» dedikten sonra, Almanyada eczacıların yüzde 67 kazandıklan halde, Türk eczacüannın ancak yüzde 15 le islediklerini, eczacı • Iarımızın vüzde yüz kazandıklan far zedilse bile, bu kân elbette memlekette muazzam fabrikaiar yapmağa sarfede cekleri™, fiat ve tarife meselesinde eczacılann aralannda anlasmalan lâzım geldiğini ilâve etti ve sözünü söyle bitirdi: Bugün, hükumet tarafından Al manyadan getiriien nebatat profesö rü de Eczacı mektebinin vaziyeti için «mektebin yalnız ismi vardır ve bun dan ibaretb'r!» demiftir. Bu müzakerelerden sonra bir «Farmakolog Odası» tesisi etrafında hasbıhallerde bulunuldu. Eczacıların, Ebbba Odasında rey verdikleri halde, intihap olmak hakkını haiz bulunmadıklan, Avrupanın hiçbir yerinde farmakologlann Etibba Odalanna dahil obnadığı, bizzat doktorlann dahi, eczacıların oda • dan aynlmaJanna taraflar bulunduklan ileri sürüldü. Müzakereler esnasuıda mevzuu bah BELSOGUKLUGU VE FRENGİYE YAKALflNMAMAK İÇİN EN İYİ İLÂÇ Galatasaray 3 0, Istanbulspor da 31 gaJip geldi Bursa 8 (Telefonla) Hanım ve erkeklerden mürekkep 40 kisilik bir grup bugün Uludağa ikinci bir seyahat daha tertip etmişlerdir. Bursadan sabahleyin saat beşte hareket edihnis ve 1850 metreye kadar yürüyüs yapılmıştır. Seyaha*, sisler ve kar tipileri arastnda devam etmekle beraber çok muvaffakiyetli olmustur. Kânumısanide İstanbuldan elli ki iilik bir grup Uludağa cıkmak üzere buraya gelecek ve Belediye tarafından Belediye salonunda dağ kıyafetile bir balo verilecektir. tstanbul dağcılık kulübü Uludağda yapılarak kış sporlannda kullanılmak üzere Bursa dağ soorlan ku'übü emrine demirbas olarak 50 çift kayak, 50 battaniye, 50 yatak minderi ve 3 te lefon mekinesi göndermiştir. Bu eşyadan her iki kuJüp müstereken istifade edecektir. Musa sporun sağ muavini kesti ve bir plâse ile kaleciye verdi. Fakat kaleci yerinden çıkmış bulunuyordu ve top yuvarlana yuvarlana kaleye girdi. Beykoz yegâne sayısını bu suretle kazandı. Devre r.ihayete kadar tesirsiz hücumlarla geçti. Haftaym olduğu zaman îstanbulspor, kendi kendine yaptığı golle 10 mağlup vaziyette 50 KRŞ, HER ECZANEDE BULUNUR. DOKTOR PROTEJİN dir Osman Şerafettin Eczacı mektebinin vaziyeti Bir türlü neşredilemiyen bir cevap Cağaloğlu Nurosmaniye caddesi No.19 Telefon: 893 Muayene zamanı cumadan maada öğleden sonra (Yenibahçe bastanesi) dahilî, sari hastalıklar mütehassuı Yukanda Gatatasaray, aşağıda Süleymaniye tahımlan Birincı crtl.ii <*l*±» rrabct Süleymaniyeye mağlup olacağı ümidini beslrvenl«r, ilk devrenm dördüncü dakikasmda Rasihin yaptığı ilk golü RÖrünce afallamıVlardır. Bu gollerin ikmcisi ve üçüneüsü de, arka arkaya atılan korner cezalrmdan otanea, Galatasarayın ma^Iâbiye • tâni bekliyenlerde safak atımstrr. Galatasaray takımı dün de Fe • nerbahçeye cıkhğı kadro ile çıkmısh : Avni Lufi, Tevfik Kadri, Nîhat, tbrahim Necdet, Muslih, Rasih, Fazıl, Danyal. Bir nra«ibet bin nasiha'tten yeg drr derler. Senelerdenberi Galata saray »aflannda bulunan ve bir türlü yerlerinden atıîamıyan bazı oyuncularm, bhr hayal uğruma GalaUuaraydan aynlmalan Galata*aray içm bir nimet olmustuT. Çünkii o, Umen meşhur olan ovuncularm yeslerine genç elemanlar ikarr.e edilmek suretile takım gençlestİTUmiş ve her tahada •olduğu gibi gençlik, eski şöhreHerin fevkme çıkmıştTr. Galat&saray takiTnının bugünkü şekl' • yaTmz merkez ımıhac'irn müstesna olmak üzere cok rvidir. Biz, bu seklin herhangi bir sebeole bo ruhnaması taraftanyız. Merkez muhacimin kabahati i»e çok *ahsî bir ojnm ovnaına«ı ve bu viİ7den toDu ayajında fazla tuttnasıdır. Ras'h. futbolım bir kîsile değil on brr kisîle vebuon bir kisinin tesanüt ve ahengile oynanan bir oyun olduğunu ve kendisi fena vazive'tte fken zorink^a atılan bir golün. daha iyi ve müsait bir variyette bulunan arkadasa güzel bîr pas vermekten daha kıymet • «iz olduîrumı Hakdfr ettti&i pün. rvi bir oytmcu olacaktır. Fufbolda *j»hıs yok eemîyet vardır ve ancak böyle oy myanlar muvaffak olurlar. geçen üç güzel fırcattan istifade edememişlerdir. Bu fırsatlann kaçmasında başlıca acnil Rasih olmustur. Rasih, en mü sait vaziyetlerde yanındakilere pas vermiyerek şahsan gol yapmak sev«Uuına düsmüf, bunları da becere miyerek o güzel fırsatları heba etmistir. Takıımn diğer oyunculan, bilhassa Muslih çok iyi oynmrn* • lardır. Süleymaniyelüer de asıl kadrolarından bir ik! oyunculan eksik ol dujhı fıalde canla basla caltsmıslar ve iyi bir oyun ovnamiftlardır. Mnsabaka nasıî cereyan etti? Müsabakanm heveıti umumiyesi Galatasarayın hakimiyeti altında »eçtnistir. Galatasaravhlar daha ilk dakîkadan itPbaren hücuma geemisler •re dördüncü dakikada ilk polü vaomışlardır. Sülevmaniye takımı d*ha TÎvade tedafüî bir »îstem tekİD et *i*H için oyun Süleymamivenin nısıf sabasına fntikal etmîs ve burada çetîn bir didisme baslamıştır. SBIevmaniye müdafaası. Galata sarav akmlarnn ekserîyefle tevkif etmekle beraber, gol yememek icin tepu cok kere korn«re atmak mec Snrîyetmde kalıyordu. Nitekim bu lcomet lerîn îkisrnden îki sayr yap mak mînnkün olmustur. Bu sav>1ann Wrmî Fazıl yaoıms. îkîncisi d» Kadrinîn verdi&i «nîzel bir pasla olmustur Ovunun ikincâ devreyi sayuız gecraîstfr. Galatasaravlilar bu d«*vrede Üe bâkrm oynaJıklan balde e'lerine tkinci devrede tstanbulspor, takımında tadilât yaomıştı. Halit, müdafaaya alınmış, Samih, hücum hattına geçmisti. Bu değişiklik Sarısi yahlıların netice almak hususundaki kabiiiyetlerini cidden arttırmıştı. Nitekim devreye mües»ir hücumlarla başladılar ve hücum tefevvuku he • men hemen bütün devre devam ederek tstanbulsporlular galibiyet sayılarım kazandılar. Sekizinci dakikada Beykoz kalesi etrafında dola.«=an gol tehlikesi bi rinci neticesini verdi. Nevzadın or taladığı topu Salâhattin »top etti ve güzel bir şütle beraberlik golünü yaptı. Beykoz bu golden ziyade raGalatasaray • Süleymaniye B takibinin güzel oyımundan dolayı bokımlart arasındaki müsabakayı da zulmus bir maneviyatla maça devam Galatasaray takımı 32 kazanmırtır. edetniyor. Hakem, en küçük hata tkinci kümeden Anadolu Altı lan bile müsamahasız cezalandm • nordu müsabakası 41 Anadolunun yordu. Bunun icindir ki, bilhassa begalibiveti ile neticelenmistir. raberlik vaziyetinden sonra sertle» mek iıüdadını kazanan oyun, çarçabuk tabii mecrasma dönüyor ve süFenerbahçe stadyomunda lik maçkunet içinde devam ediyor. Iarma devam edilmis ve ilk tnaçı, 18 ici dakikada Nevzat güzel bir tstanbulsyor Beykoz B takımlan korner attı. Samih kalenin önüne düoynaTnışlardir. Beykoz, bu maçı 32 şen topu bir kafa vurusile ikinci dekazanmıştır. fa Beykoz kalesine taktı. Hilâl Topkapı maçı, Hilâlm 10 tstabulsporun tazyikı devam edi • galibiyetile bitti. Sonuncu maçı, Istanbulspor Bey yor. 25 inci dakikada, Beykoza bir koz bmrinci takımlan oynuyorlardı. frikik cezası verildi. Kaleci kurtardı. Fakat, topu iyi bir degajmanla Geçen hafta Fenerbahçeye ancak ileriye atamadı. Salâhattin kesti ve 10 maçlup olan Beykozun tstanbultopu Nevzada verdi. Nevzadm sıkı »pora karşı ne netice alacağı merak bir »utu Beykozun kalecisini üçüncü ediliyordu. Beykoz sahaya su şe defa mağlup ediyor ve tstanbul kiide çıkmıştı: sporu 3 1 galip vaziyete çıkarı Kandilli Behadır, Sedat Cahrt, yor. Mehmet, BehçetNail, Sait, Mustafa, Nebi, Rıdvan. Oyunun bundan sonrası tstanbul sporun ayni hâkim oyunu altında, Buna mukabil, İstanbufopor takıfakat golsüz geçti ve maç tstanbulmı şöyle tesekkül etmişti: sporun 3 1 galebesile neticelenmi Lutf iSamih, Sabih Aziz, Hasan, oldu. Samitsmail, Resat, Salâhattin, Nevzat, Halit. İlk akını tsanbulspor yaptı. Bu hüBesiktaş Şeref stadmda dün yacum Beykoz müdafii Sedadın uzun pılan maçlar şu neticeleri vermiştir bir vuruşile kesildi. Buna Beykozun Altınordu B. takımı gelmediğinverdiği cevap ta koraere kadar daden Anadolu B. takımı hükmen gayanan bir hücum oldu. Bu korner lip. Lutfinin güzel bir blokajı sayesinde Seyrisefain B. takımı Çlekas taneticesiz kaldı. Oyunun umumî şekli kımına 2 0 galip. mütevazindir. Her iki takım ayni deGençler sampiyonasında: recede müessir bir oyun oynuyor. Hüİstanbulspor, Eyübe 7 1 , Galacumlarda müsavat var. Buna mukatasaray Topkapıya 2 0 galip. Vebil, İstanbulspor müdafaasının daha fa Kasımpaşa birer golle beraber temiz ve suurlu oynadıgn, kestiği toplan kendi muhscimleri lehrnde daha faydah kullandığı görülüyor. Oyun, bir neticeye ermeksizm, aInnlarla devam ediyor. Beykoz kaleTürkgücü kulübünün kongresincisinin, bir defasinda Salâhattinin de atideki zevat idare heyetine m ayaklarına yatarek kurtardığı gol de rihap edilmişlerdir. Rei* Mazhar dahil olmak üzere göze çarpan esasli Bey, kâtibi umumî Ulvi Bey, umumî fedakârhkları var. kaptan Nuri Bey, muhasebeci Nu rertin Bey, ımifetti» Sadi Bey, mu 30 uncu dakikada Beykozun sağrahhas Suphi Bey. dan inişile ortalanan topu İstanbul Sonra, mühim bir mesele daha var, reçetelerin arkasuıa fiat koymak mecburiyeti. Bunu da arkadaşlar tatbik etmiyor, neücede hasta karsısında mahcup olnyoruz. Bundan, 5 • 6 ay evvel, Yunus Nadi Beyin bir makalesi çıkmısü. Eczacıların ihtikânndan bahsediliyordu. Bu makaleye muhik ve mantıkî cevaplar hazırladım. Fakat bunu birliğimizin naşiri efkân, öz gazetemiz olan farmakoloğda neşrettiremedim. Sebebini mecmuamn neşriyat miidürü olan Salâhattin Beyden soruyorum. Salâhattin Bey Gazetemizin her arkadasm his ve fikirlerine maket ol ması tabiidir. Ancak neşriyat müdürü sıfatile, hisseme düsecek mes'uliyet hissesi, beni yazıyı gazeteye koymaktan menetti. Makalede birçok firmalardan da bahsediliyordu. Salâhattin Bey, sözleri arasında şöyle gario bir iddiada da bulundu: Esasen biz, gazetelerde cıkan bu kabfl yazılara cevap vermemegi bir prensip olarak kabul ediyonız. Bu hu cumlar, bur?da sövliyemiyeceğim bazı sebeplerle, baska başka tesirler altında yapıhyor. Sıhhat Vekâleti men suplanna umumî şekilde yapılan bu hücumlar, ne doktora, ne eczacıva müetveccihtir. Bizim sah sımızda baska makamlara çatı • Iıyor. Bunun için cevao vermiyoruz. Celâl Ergon Bey Yunus Nadi Bey «Bir rere»e meselâ Eminöminde 140, Fatihte 60 kurusa vapılıyor. aradaki fark nedir?» diyordu. Ben cevabımda «mese!â iirotropin muht^'.if febrikalar tarafından vaDilıvor. B'rinîn kilosu 40, diğerinm 6 liradır, arndaki fark bızn dandır» d'yordum. Nihayet bu ümî bir yazı idi, ben umumî surette ha'ka degfl, arkedaslanm^ hit»n ediyordum, ga zetemizde ne^redilebi'îrdi. Satâhattin Bev B'lâkis vazı halka hitabendi. Zira, bahsettikleri şev leri r;'miven hicbir arkadas vokhır. Bun dan baska, kendisi bu cevabi, bize ver meden evvel vevmî grzetelere de götürmüs ve ba«;ılamıyacağı söylenerek yazı iade ed'lm'stir. Kazaya uğrıyan mektep! drar vollan hast. tnütehassısı Karaköy Pofçacı fınn strasi No. 34 Tel 41235 ^ 10973 sedilen meseleler maddelere aynlarak, takip ve intacı yeni idare heyetine havale olundu. Ruznamede başka madde kalmadığı için, idare heyeti mtiha bına geçildi ve reylerin tasnifind* aluıan netice azava bildirildi ve içti maa nihayet verildi. Türk Farmakolog Birli§inin yeni i • dare heyeti şu zevattan terekküp et • mUtir: Eczaneler encünaeni Mahmut Ce« lâlettin (Üsküdar), A'i Kemal (FaHh), Fevzi (Macks), Kemal (Rebul), Esa» (Divanyolu) Bevler. Memurlar encümeni Tahsin (Guraba), Cemil (Haseki), Mehmet Ali (Devlet Demiryo'lan), Halim (Belediye kimyageri), Arif (kimyager) Bei Ier. Lâboratuvarlar encümeni tsmet Cafer, Cemal, Hulki, Münir Şahin Bey Ier. Mes'ul müdür ve serbest'er enctî < meni Hasan, Muzaffer, Halit, E • sat, Emin Beyler. Depoculrr encümeni Memduh, Cemal, Hasan, Necip, Adü Beyler. Dr. KEMAL OSMAN Üro.'og Yeni idare heyetine teçilenler Garip bir iddia! Etibba 0dan ve eczacılar Diâer miisabakalar tstanbul Barosu Reisliginden: Adliye binasının yanmasından mütehaddis vaziyet hakkında görüşülmek üzere İstanbul Barosu heyeti umumiyesi 9 kânunuevvel 933 tarihine musadif cumartesi günü öğleden sonra saat 14 te Cağaloğ lunda Halkevi salonunda fevkalâde bir içtima aktedeceğinden rii fekanın yevm ve saati mezkurda Halkevi salonunda behemmehal hazır bulunmaları ehemmiyetle rica olunur. ( Fenerbahçe sladında İstanbul Ziraat Mektebi Alım Satım Komisyonunc'an: Talebe îçin 48 kat elbisenin harç ve dikimi, 12/12/933 sah günü saat 15 te pazarlık suretile ihale edileceğinden taliplerin mezkur SÜnde istanbul Maarif Müdiriyetindeki Liseler Muhasebeciliği nezdinde müteşekkil Ziraat Mektebi Alım, Satım komisyonuna müra caatleri. (6766) Cumhurivet nesriyatında hakhdn! tdare he^e» nden Hasan Bey de söz alarak dedi ki: Bilâkis, biz, Cumhuriyet gazetesinin bu vold»ki ne«riyahnı daima minnet ve te«;ekkîir'e karşıhvoruz. Zira, daima halrkati ifade etmistir. Cum huriyete cevap vermek söyle dursun, bu neşriyatın devam etmesini bekl« dik. Arif Bev Eczanelerin tahdidüe bizlere bir Iuhif gösterilmis, bir imtiyaz ve inhisar veri'mistir. Bizlerse kendi hatamızU bu inhisardan lâzım olan faydalan göenn'voruı. Arkadaşlar, tahdit ten evvelki cirkm vazivet vavaş yavaş avdet etmektedir. Halk: «Bir Darca ıhlamuru kaynahD veriyorsun, bu iste di&in para nedir?» demege başladı. Reçetelere fiat yazılmasi mecburi yeHne gelince, iki senedir, ben bu yolda hareket ettim. Bir de baktım ki yanımdaki arkadas fiati görünce, daha ucnza yapıo muşteriyi kendis'ne cel betmek yoluna sapmıs. Ben de fîatleri silmefe mecbur kaldım. Sonra tahkik ettim. Gazetelerdeki ba zı nesriyatı da, falân doktorun filân eczacıya husumetinden ileri geliyormuş Doktora dostluğu olan muharrir de bize iftira ediyor. bun<fan ibareL Her şey i olduğu gibi söyledim, çimkü kaybedecek vaktimiz yok. Kocaniz, beni Ibrahime acındırdı. Ben de onu sevmeğe başladım. Sevgim gittikee arttı, o kadar ki bugün yalnız onun için ya şıyorum ve yalnız onun için yasadığım için de bugün artık yaşamıyorum. Zira hayatını tehdit eden tehljkenin azametini ve yakınhğmı görüyorum. Anhyorum, anlıyorum.. Ibrahîmm size "itirafatta bulunacağını tahmin etmediği için, zevcrnı geleceğinden sizi telgrafla haberdar etmiş olacak! Hakikaten büyük bir ihtiyatsızhk yapmış. Ben onu daha kuraaz zanned'erdim! Ne ise, me sele izam ettiğiniz kadar mühim değil. Alay mı ediyorsunuz? N« münasebet! Kaçmak için âşıkınızın henüz vakti var. Ne dediniz? Kaçmak için mi? Tabiî. ; Şeref stadında Zonguldak Vüâyeti Daimî Encümeninden: Vilâyet Daimî Encümenince 500 liralık kinin 13/12/933 çarşamba günü ihale edilmek üzere münakasaya vazedilmiş olduğundan talip olacakların yevmi mezkurda Vilâyet Daimî Encümenine müracaat eylemeleri ilân olunur. (6713) Denizcilere ilân: Karadeniz Boğazı haricindeki ziyah Türkgücü kulübünün yeni idare heyeti ve çanlı şamandıra hakkında Tahlisiye Umum Müdörlüğünden: Son fırtınalar dolayısile Karadeniz Boğazı haricindeki ziyalı ve çanlı şamandıranın yalnız çanında arıza husule geldiğinden çan çalmamaktadır. Mezkur arıza havanın müsaadesi halinde ve ilk fırsat ta ıslah edilerek faaliyete getirilecek ve ayrıca ilân edilecektir. (6769) Hah hah hah!.. Kaçmak mı!.. O, tbrahim!. Eski âşıkmızı, rakibinin önünden kaçacağını zannedecek kadar az tanımışsınız demek! Hâlâ bu kadar alâka gösterdiğiniz sa bık sevgilinizin tabiatini hiç öğrenmemişsiniz meğer!. tbrahim, muanzmın önünde bir adım bile gerilemiyen bir insandır madam. Onu ne güzel müd'afaa ediyorsunuz matraazel! tstanbuldaki çılgınca maceraya sürüklemek istediğiniz zaman size ihanet etti mi hiç?. Guya sevdiğiniz o adamı ateşe atmak iste • meseydiniz o iş içm pekâlâ bir baskasmı bulabilirdiniz. Güzel göz Ierinizin peşinden kosacak, idam tehlikesini göze alacak ahmak mı yoktu dünyada? Halbuki siz, sevdiğinizi iddia ettiğiniz adamı ölüıne sürüklediniz. Erkek bir kad'ını sevince hiç bir şeyden korkusu olraamalıdu*. Ya, öyle mi? O halde ben de size cevap vereyim: Kadın bir er> keği sevince, bir hiç için, bir heves içm onun hayatını tehlikeye koy mamalıdır. Rica ederim, rtidaliniri mu hafaza ediniz. Buraya bana ask mevzuu üzerine vaız vermeğe gel mediniz zannederim. Hakkınız var . Mücadele saatlerinin geçtiğini brliyorum. Açık konuşalım, madam. tbrahimi *e viyorum; çok seviyorum; çılgınca seviyorum . Siz de, vaktile onu sevmişsiniz. Kabul ediyorum; siz d"e çok, çılgınca sevmis olabilirsmiz. Fakat biri hal, diğeri mazi... Ondaı büsbütün kat'ı alâka etmediğinizi de kabul ediyorum. Geçen günkü ziyaret tesebbüsünüz en kavi delil • dir. Şu halde, onu kurtarmak için birleşmemiz lâzımdrr. Ben, sevdîklerinm hayatile oynıyan takrmdan değilim. Mabadi var Tehika: 95 Moris Dökobradan naklen Aşkın Kudreti Nereden biliyorsunuz? Bana telgrafla haber verdi. Paprika, çantasınJan çıkardığı telgrafı uzattı. Satırların üstünde dolaşan gözleri korkudan büyü • müçtü. Anladım. Dedikten sonra iki parmağınm ucunda «uttuğu kâğıdı Paprikaya uzattı. Heyecanım gidermek için altm tabakasmdan bir sigara aldı, kızıl dudaklannm arasına itina He yerleştirdi. Pırlantah, markası yazılı xarif çakmağile yaktı. Sördürme den evvel aleve uzun uzun baktı. Hiçbir şey söylemeden odada bir afağı bîr yukan dolaşıyor ve kuv ve*l« çefctiği »igarasıntn dumasunı ağzından ve burun deliklerinden mebzulen çıkarıyordu. Dımağinın mekanizması, hiç şüphesiz, tam verimi ile çahşıyordu. Birdenbire Paprikanın önünde durdu ve gözlerini kızın gözlerine dikerek haşunetle sordu: Nasıî oluyor da siz, İbrahim Beyin yeni metresi, Şomberg ile telgrafIaşıyorsunuz ? Kimi aldatıyorsunuz? Kime ihanet ediyorsunuz? Kimseyi ald'atmıyorum, ma dam. Sadece saffetimin kurbanıyım! Hayır, o da değil, yalnız saffetimin değil, kocaniz olan o deninin kurbanıyım... 0nun elinde bir aletten başka birşey olmadım. . Istihbar vasıtası ve intikam aleti! Her halimizden ve hareketimîzden bir se nedenberi ona budalaca muntaza man malumat verdim. Dünyada benim kadar aptal bîr msan var mıd'ır acaba? Ne yaptıksa, nereye gk tikse ona derhal yazdım. An Iıyor sunuz değil mi? Doktor Şomberg denilen o canavar, tbrahime beni acındırdı. Şifa bulmıyan b'V illete, kalp ha&tahğma müptelâ olduğu yalanını uydurarak merhamet his lerimi harekete getirdi. Ben de anlamadan, dinlemeden. sersem bir tavuk gibi yürüdüm. Ne yapayım bu, benim zâfım Merhamet his lerim harekete getirilince dıişün meden, sağa sola bakmadan gözüm kapalı yürürüm. Sonrad'an başımı taşa vururum ama, ne çıkar! Paprikanm bu oldukça avamfi ribane fakat açık ve mert lisanı Marevanm hoşuna gitti. tskenderiye hâdiselerini ve onu takip eden hayatlarını zevk ve alâka ile dinledi ve: İjte, dedi, doğrunun doğrusu