^Cumhuriyet SON TELGRAFLAD Bana kalırsa «Geceleri bizi kimler bekliyor?» * ^ •M • ( aranhğa sığman düşmanla • rımız pek çoktur: Hastalık nöbetlerimiz geceleyin artar; ağrılanmız ve öksürüklerimiz gece leyin «Fransa, ananevî hattı hareketine tevfikan Alman ğimizi tutar; güğUs darlıklan yüre geceleyin sıkıştırır; ve yan yanın istediklerinden dostlarını haberdar etmiş!» gın ve hırsız ve ölü«n, güneş uzak laştıkça bize yaklaşarak, en gafil Paris 8 (A.A.) Fransa hükuM. Hitler ile yaptığı son mükâleme anlarını geçiren şuurumuza tepeden mtti, Almanyanın mutalebatına kar ye dair vermiş olduğu rapordan çık inme baskınlarını ekseriya geceleyin yaparlar. şı kat'î vaziyetini parlâmentodaki tığı şeklinde yapmıştır. Esasen M. maliye müzekeresinden »onra tesbit tpi koparak bağlı olduğu kıyıdan Hitlerin ileri sürdüğü arzular Veredecektir. Berlin hükumetine göre uzaklaşan içi boş kayık gibi, suuru sailles muahedesini imza etmiş olan muzdan ayrılan benliğimiz de engLnbu mutalebat doğrudan doğcruya bütün devletleri alâkadar etmektelere doğru açılınca, yani uyuduğumuz müzakerelerde bulunulmasmı icap dir. Çiinkü Almanya Sarrein reyiâvakit, bütün verliğımızı kimlere tesettirmektedir. Fransa, an'anevî hat ma müracaat edilmeksizin Alman lim ediyoruz? İtlmadımızın bu azamî tı hareketine tevfikan Almanyanın yaya ilhakını, ordu mevcutlarınm haddine lâyık insanlar kknlerdir? mutalebatından dost hükumetleri artırılmasını ve Versailles muaheArkadasımız Cevat Fehminm kita haberdar etmiştir. Fakat bunu hu • desile memnu silihlardan bir mikbına koyduğu isimle hulâsa edelim: susî bir vesika ile değil, Fransanın tarını elde bulundurmak müsaade«Geceleri bizi kimler bekliyor?» Berlin sefiri M. Poncetnun Başvekil sini istemektedir. Kimdir o ecıaa ki sancımn veya ecelin laarruzlarına karsı mühim • mat yetiştirmek için aabaha kadar uyanık durur? Kimdir o telefon kızı, limanın o nöbetçi kaptanı, o telgrafçı ki yangını, fırtınayı, ölümü haber vermek veya karşılamak için, dikkatinin bütün yaylannı gererek, B:îgratta büyük istikba! Ameliyat acısız ve şafak sbküncüye kadar alesta bekler? Karanlık pervazlar altmda gemerasimi hazırlanıyor zinen ve meçhu! sükuta kulak veren tehlikesiz olacakmış! o polis ve o bekçi, uykusunun ara • Sofya 8 (Hususî) Bulgar Kralı Berlin 8 (A.A.) Milletin atisıni sında çan çalar çalmaz yatağmdan ile Kralicesi ve maiyeti önümüzdeki paotomobile elli saniyede fırlamak için tehHkeye düşürebilecek bir takım zar günü öğleden sonra saat iirte Belhastahkların ana ve babalardan ço ruyasında bile tetik duran o itfaiye neferi, gözlerini sehrin karanhklarıgratta buiunacaklardır ve Belgarttan cuklarına geçmesinin önünü almak na bafıraçıkara tstanbulun en yük bu aym 13 ünde ö^leden sonra saat için hazırlanan kısırlandırma kanusek nolctasırvda hepimizi kusbakısı 2,K ta ayniacaklardır. nu 1934 tkincikânunun birinden itibaren mer'iyet mevkiine gireceğin gözetliyen kule bekçisi kimdir? Belgrat istasyonımda kral, nazır, îeneral ve yuksek zabitler tar?fmdan kar den Dahiliye Nezaretinin bİT mü Bunların cevaplannı vaktile Cutnşılanacaklardır. Belerat Belediye reisi â messili telsiz vasıtasile bir konfe • huriyetin yaptığı bir ankette okumus rans vermiş, kanunun ehemmiyet det uzerine Bulgar Kralına ekmekle tuz olsanız bile, simdi güzel basılmıs bir ve şümulünü anlatmıştır. Mümes vereeektîr. resimli kitabın içinde, yanyana bulsilin izahahndan anlaşıldığına göre Bulgar Kral ve Kralicesi şerefm* bir mak, size, icinde en büyük tehlike • kısırlandırma kanunu yalnız vilâdî resmi kabul yamlacaktır. Burada Bel • lerin siper aldığı cazip karanlıklann aptallık hakkında değil, fakat irsî gradın 300 kadar vüksek sahsiyeti hatoplu intıbamı verecektir. Hakikatle beyin hastahklarmda, tehlikeli ve vatıtasız bir temasın mahsulü olan zır bulunacaktır. BuVar Kralı ve Krairsen intikal edebilir viicut sakat • bu doğru müşahedeleri, zengm bir liresile prens Kiril, Dedine saraymda lıklannda ve ehemmiyetli alkolizm muhayyile escr'ı gibi, mahsup kalır'^flr edile'klerdir. vak'alarında da tatbik edilecektir. mış meraklarımzı ve korkulannıza Fransız Hariciye Nazırının harekete getirerek şuurunuzun meyBir takım hususî mahkemeler bu Lehistan seyahati bahse temas eden her vak'ayı ve mü danına salıveriyor. Cevat Fehmmin bu kitabı, edebî kıymette istihbarlar racaati tetkik edecekler, ilmî ve Paris 8 (A.A.) M. Pol Bonkur arasmdaki yermi tutmak için en efennî her türlü vesait ve teminat, Leh Hariciye Nazırı M. Bekin ge saslı meziyetleri haizdir: Doğrudur, çerçevesi îçinde vazife görecekler çen yaz mevsimindeki ziyaretini iavecizdir, sadedir. <fir. Bu mahkemelerin verecekleri de etmek için işleri müsait olur olPEYAMl SAFA kararlar daha yliksek bir mahke • maı • Varşovaya gitmek niyetin • mede istinaf edilebilecektir. dedir. 6azi Hz. Kas'amonuya bir M. f*ol Bonkurun bu seyahati resEsasen bu kısırlandırma işi hiçbir raî mahiyotte olacaktır. a«ı duyulmadan yapılacak cerrahî foforraflarmı hedye ettiler Geçenlerde bildirildiği üzere M. küçük bir ameliye ile temin edile Kastamonu 8 (A.A.) Gazi Benes, Parise gelip gittikten »onra cektir. Bu ameliye ferdin hayatî Hz. nin 10 uncu Cumhuriyet BayM. Pol Bonkur da Praga gidecektir. vazifelerine hiçbir zarar vermiye ramı münasebetile C. H. Fırkası VîAtlas Ohyarosupun şimalinde eektir. lâye* idare heyetine ihda buyurdukingiliz Başvekilimn mühim lan imzalı fotoğrafileri gelmiştir. işlefme işleri Fotoğrafın çerçevesi ikmal edilince bir nutku Londra 8 (A.A.) Atlag Okyamerasimle yerine konacaktır. nusunun şimal kısmındaki işletme Londra 8 (A.A.) M. MakdoKar üstönde oynanan maç işleri îçin toplanan konferansta yanald diin akşam telsiz vasıtasile söypılan müzakereler bittikten sonra lediği bir nutukta millî hükumetin Ankara 8 (A.A.) Yanm son neşredilen resmî bir tebliğde gemivücude getirdiği eserlerin ve sar müsabakasınm üç defa tekrarı dolalerin sınıflara ayrılma>i ve tarife • fettiği gayretlerin bir tarihçesinî yısile haftalard'anberi teahhur eden lerin yeni şeraite uydurulma»ı hakyapmış, bilhassa silâhlan azaltma Ankara şildi, bugün oynanan final hakkında şu sözleri söylemi&tir: kında bir anla&ma elde edildiği bilmaçile Ankara Gücünün 3 2 pardirilmiştir. « Cenevrede yapılacak her hanlak bir muvaffakiyetile neticelen gi birşey beynelmilel anlasma yolu Yeni tarifeler Avrupa ve Amerimiştir. Gençler Birliğini mağlup eile yapılmalıdır. ka halkına birincikânunun 23 ünde derek finala kalan diğer takım KıSilâh kuvvetlerinin azaltıması ilân edilecek, 1934 ikincikânununun hakkında bir rtilâf akti ve bu itilâfla rıkkale idi. Genç ve atılgan oyuncubirinden sonra yapılacak seyahat • birlikte ademi tecavüz misakı yalardan mürekkep olan Kırıkkale Güler hakkmda mer'i olacaktır. pılması sulhu ve emniyeti sağlam • cü ağabeysinin karşısında çok te Muallâk bulunan diğer mesele laştıracak çarelerin en iyisidir.> miz bir oyun çıkardı ve hatta birmler de haleldilmiştir. Konferansın M. Makdonald nutkunu şu sözlerci devreyi 2 2 beraberlikle bitirdi. mesaisi tam bir itilâf içmde bit • le bitirmiştir: Fakat tecrübesi ve oyuna vükufu « Bizim siyasetimiz, harpten ve mUtir. karışıkhklardan kaçınıp korunmak daha ziyade olan Ankara Gücü iAlfı soyguncu yakalandı kinci devrede teraziyi kendi tara tan ibarettir ve böylece devam edeKastamonu 8 (A.A.) Daday • fına bastırd"ı ve bir gol daha ata cektir.» Eflâni yolunda köyleri soyan ve bir 2 galip geldi. Sahanın 10 Kastamouu C. H. F. kongresi rak 3 kadar karla örtülü olması köylünün ölümile neticelenen soysantim Kastamonu 8 (A.A.) C. H. gunculuk failleri Cumhuriyet polis oyunun sürati üzerinde müessir olFırkası merkez kaza kongresi bu ve jandarmasının amansız takibile muş, ağırlaşan topun kar arasından gece yapılmış ve memlekete faydalı ikisi şehirde polislerimiz ve dördü birçok kararlar ve temennilerde bu çıkarılarak ileri sevki ekseriya güçde jan<îarmalarımız tarafır.dan «aklükle yapılabilmıştır. Her iki taraf lunulmuştur. Kongre, Gazi Hz. ne, landıklan yerlerden silâhlarile be buna rağmen diğer maçlara nümuBaşvekil Paşaya, Fırka umumî kâ raber yakalanmışlar ve Adliyeye ve. tipliğine bu münasebetle tazimatını ne olacak derecede temiz ve favulrilmişlerdir. sunmustur. suz bir oyun oynamışlardır. Almanya, Fransadan bazı metalipte bulundu Iki cepheli bey anat mı ? Bulgar Başvekilinin bize taalluk eden sözlerinde bazı değişikl'k<3r gözümüze çarptı Geçenlerde, Bulgar Basvektli M. Muşanof, Sobranya meclisinde Türkiye Bulgaristan münasebatı hakkında beyanatta bulımmuş ve Sof yadaki hususî muhabirimiz, Bulgar mîllet meclismde bizzat ve ehem miyetle dinlediği bu beyanati, o akşam telefonla gazetetnize btldir misti. 24 ikincitesrin tarfhli nüshamızda iptisar etmis olan bu beyanatta M. Muşanof, ezcümle şöyle diyordu: « Türkiyedeki dostlanmız, Trakya komitasmın son zamanlardaki a kılsızca hareketlerinden fazla gücenmislerdir Bu beni fevkalâde müteessir etti ve burada, bu kürsüden bütün salâhiyet ve kuvvetimle bağırıyorum ki, Trakya komitası, hiçbir zaman Bulgar milletini temsil etmemistir ve et miyec«ktir de.. Bulgar milleti, Tür kiyeye dosttur. Komitanın bu akılaızca hareketleri; bize kıymelti bir dostluğu kaybettirecek bir vaziyette o] duğu için, Bulsrar hükumeti ve milletî en sonunda bu komitava had Jîni bil dirmek mecburivetinde kalacaktır Bu akılsızca ihtiraslan susturabilmek icîn hükumetin kuvveti kâfidir Ben, Turk hükumeti ve milletinin bu hu susta Bulgar hükumetine ve alaca ğı tedbirlere itimat etmesini rica ediyorum.» Muahharen, Sobranya meclisinin o günkü istenografik zabıtlarım jcördük ve Sofya muhabirimizin bildirdiği beyanstla Sobranya nteclisi zabıtlan arasmda hayli bir mubayenet mevcut olduğunu farkettik. istenografik zaptın bu kısmını da aynen tercüme ediyoruz: | Şehrimize gelen Svrp Gazetecilere dair... Dünkü Vakit'te Selâmi tzzet Bey, îki gün evvel bu sütunda çıkan ve Cumhuriyet Bayramı senliklerine iştirak î çin memleketimize gelen Sırp gazetecilerinin karşüaştıklan lâkaydiden şikâyet eden bir yazunıza temas ediyor, ve kısaca, diyor ki: « Ne olmuş sanki? Sırp gazeteci!eri gehnişlerse gebnişler; kendflermi »• tasyonlarda etekleyip, şereflerine riya» fetler mi keşide edecektik? Hem bun lar yapılmadı diye, yalnız bu sebep ten, aleyhimizde yazı yazacak kadar b» sit karakterli bir gazeteciyi» pekâlâ etmisiz de karşılamamışız...» Selâmi Beyi, ancak maksadımızı i yice anlıyamamış, mevzuumuzu lâyıkil* kavnyamamış zannederek mazur go rebiliriz. Kendisîne izah edelim: Sırp gazetecileri buraya daradan du« şercesine, anî olarak gelmediler. Böyle bir gazeted grupunun memleketi mize geleceği çok daha evvelce ma« lumdu; hatta gazetelerde «gelecekler, geliyorlar, geldiler» gibi möteaddit de« falar havadisini bOe okuduğumuzu ha tırlıyoruz. Vaziyet böyle olunca kendiIerini Sirkecide karşılıyarak Haydar paşada teşyi etmek hatta Ankaraya kadar da takip ederek icap eden teshilâtı göstermek teker teker, Selâ mi Bey de dahil olduğu halde, bütün gazetecilerm uhdesine düşen bir vazife idi. Biz bu işi gazetecileri tem • sil eden Matbuat cemiyetimizin idare he yetinden beklerdik; ve bunu nasd cemi yetten bekliyorsak, hiçbir şey yapılmamajmdan mütevellit kabahati de, gene cemiyette buluyoruz. Arkadasımızm, yazısında tuhafımıza giden nokta, Sırp gazetecilerinin istikbalini, ve bu meslektaslanmula mef gul olmağı, tabir caizse, bir angarya te lâkki etmesidir. Selâmi tzzet Bey bflmiyor gibi göriinuyor ki yalnız propaganda işleri için, muhtelif memleketlerde müstakil nezaretler kurulmuf tur. Gazeteci olduklarını bir tarafa bırakalun, kendilerine bütün tstanbullularm yakmdan alâka göstermeleri için, sadece ecnebi olmalan kâfi bir sebeotir. Zira hepimiz gibi Selâmi tzzet Be yin de istediği, tstanbula seyyah celbi, ancak ecnebi matbuatında ya pılan propagandalarla kabildir. Hem, onlarm matbuat cemiyetl«rkıden nicin ibret almıyoruz? Bizimkmin vazifesi nedir? Selâmi Bey propagandanın bu a sırda zehirli gazlerden, tankiardan daha kuvvetli bir silâh olduğu IMI unutuyor galiba. Zaten bi zim o yazıvı yazmaktan m'î sadımız, maalesef, çok ihmal et tiğimiz bu cihetin hatırdan cıkanlma • ması lüzumunu izhardı. Vakit muharririnin «yalnız bu sebepten...» diye şaka eder gibi bahsettiği isHkbalIerin, ziyafetlerin, teşyilerin manası ve fay dası büvüktür. Kaldı ki Türkün an'anevî bir misafirperverliği de vardır. Bunun artık tarihe kanshğını görmek, bizi müteessir edivor; memleket he sabına da zararlıdır. DOĞAN NADİ port almak lâzımdır. Bu hale nazaran hududun cenubunda alâkası olai her şahsın bir pasavan veya pasa porta ihtiyacı muftlakrır. HaH>uki tarlasma gitmek için pasaport almağa tesebbiis eden her hangi bir kimse daha evvel Kilisten Adanaya kadar gidip pasaportunu Fran > sız konsolosluğuna vize ettirmek mecburiyetindedir. Fransızîar 5 8 aydanberi vize muamelesini bu »u retle yapmakta ve sehhden 10 kilomelre uzaktaki köyüne gitmek istiyen bir kimseyi birçok niasraf ihtiyarile ve birkaç yüz kilometre yol katettirerek Adanaya kadar yormaktadırlar. Geçenlerde Vandan ko> yun getiren bir çobanın pasapor tunu vize etmek için Adanaya istemişlerdi. Sürüsünden aynlamıyan çoban bu vaziye* karşısında Suriye» ye geçmekten sarfı nazar etmiş ve büyük zararlarla memleketine döı»' müştür. Zekeriyya SSrur remkli bir elbise Ve çok san ayak < kaoları givmişti. Onun taşra zarafeti, İzanm «btr Fondodej gibi giyinir» dediği Hüberin muiedil kıyafetile te> zat teşkil ed'yordu. Alfred sapkasinı çıkardı ve par • lak alnını sildi. Getirilen aperitifi bir hamlede icti. Kayınbiraderi ayağa kalkmiş, sa atine bakjyordu. On • ları takibe hazırlannuştım. Şüphe siz bir taksiye atlıyacaklardı. Ben de ayni isi yaparak peşlerine takılacaktım: Güç manevra. Onlar kaldrnmın kenarına cıkıncıya kadar bekledim. Hiçbir şoföre isaret etmediler vemey danı geçtiler. Konusa koTnısa SenJer men de Preye doğru yollaı*d»lar. Ne hayret ve ne sevinıç! Küiseye gâdiyorlard>. Bir htrsız peşmdeki polis hafiyesı, beni o dakikada birar: ' " ~yan o heyecanı duymaz. Bütün sa • bırsızhğıma ra&men iki dakika kaldınmda bekledim, sonra, ben de içeri girdim. f M. Muşanof « Türk hıikumetinin disiplinsiz bazı gençler tarafmdan söylenen bazı sözlerden ve gavrimes'ul adamlann düşünülmeden yapılmış hareketlerinden gücenmis olmasına bilhassa mütees^irim Fakat efendiier, öyle zannediyorum ki, Bulgar millstinin Türk milletine karşı beslediği dostluk ve Türk Cumhuriyet hükumetile Buîgaristan arasındaki münasebat, hiçbir ehemmiveti haiz olmıyan bazı sahıs lann sözlerile sarsılmıyacak kadar sağlam ve kvıvvetlidir s Görülüyor ki M. Muşanofun be yanatı istenografik zabıtta hayli değismiştir. Sofya muhabirimizin, Türkiyeye tıalluk ettiği için büyük Wr itina ile kay't ve zaoteiti^i beya natın, sonradan böyle değişmiş ve can alacak noktalannın tegayyüp etmis olması, dikkat ve hayrerimizi celbettiğini söylemekle iktifa edi yoruz Bulgar Kralınm Belgrat ziyareti Kısırlaştırma kanununun tatbiki Güzel bir heykel Cenup hududunda Nezipte Gazi Hazretleri Fransızîar pasaport işinde müşkülât gösteriyorlar için bir heykel dikildi Kilis (Hususî) Sonbahar mevsîminin yağımırsuz geçmesi ziraa timizi hakikî bir surerte düşün dürmektedir. Üç senedenberi devam eden kuraklık yüzünden geçirmekte olduğumuz sıkıntı sayılamıyacak kadar çoktur. Toprağa saçtığı tohum kadar mahsul alamıyan çiftçileri • miz, senelerdenberi birçok emek lerle meydana getirdiği ağaçlann kuruduğunu gören bahçecilerimiz, yevmi su ihtiyacını temin etmeği düşünen halkımız, bu senenin de kurak geçeceğini düşünerek sahit olacakları büyük felâketin dehşetini tahminde müşkülât çekmiyorlar. Şehrin su ihtiyacını temin için artezyen yapmak tasavvuru vardır. Artezyenler vasıtasile çıkarılan su, yapılacak büyük hazinelere sevke dilecek ve bu suretle halkm içme su ihtiyacı kısmen temin edilmi» ola caktır. Kili&te iki sene evvel teşekkül etmiş bir şarapçılık şirketi vardır. Bu müessesenin yaplığı ve piyasaya sevkettiği şarapların nefaseti cidden takdire şayandır. Civar memleket lerde yaptığı sürüm ve kazandığı şöhret, istikbal için çok iyi ümitler vermektedir. önümüzdeki sene içinde teşkilâtını tevsî ederek mühim miktarda şarap istihsal ve imal edecek olan bu müessese müessislerinin ciddî faaliyeani kaydetmeyi bir vazife bilirim. Türkiye Suriye hududu Kilisin azamî 3 4 kilometre cenubundan geçer. Bu yüzden halkın bağ, bahçe, tarla ve zeytinlikleri tamamen hudut haricinde kalmıştır. Hat huduKan 5 kilometre cenuba kadar pasavanlarla seyahat edilir. 5 kilometreden fazlası için alelusul pasagidiyordu. Vakit öğleye yakın: Bir kahveye girip madensuyu içmeğe karar verdim. Gidip o tur dum ve dalgm dalgin bulvan seyretthn. Kalbrmde bir sıkıntı hissetmiş tim: Kahvenin taraçasırtda, kalm bir cam bölme ile aynlan kısımda Hüberi gördüm. Miyop gözlerile gazete o kuyor ve burnu hemen hemen sahi feye değiyordu.Girerken beni gör mediği belliydi. Hasta kalbimin çar pıntısı durdu. Müthiş bir sevinç duynrustum: Onu gözetliyordum ve benim orada olduğumun farkmda degildi. Bu civarda ne isi vardı? Mak satsız gelmediği muhakkaktı. Lüzum gördüğüm zaman kalkmakta serbest olabilmek için madensuyumun parasırı verdim ve bekledim. Birini beklediği muhakkaktı, sa atine bakıyordu. Kimi bekledîğini sezer gibi olmustum. Gönevyevin bir taksiden inen kocasım görünce sukutu hayale uğredım. A^fredim başında bir hasır sapka vardı. Gayet açık Nezipte Gazi Hazretleri için dikilen heykel Nezipte Gazi Hazretleri için güzel bir heykel dürilmistir. Bu abide Belediye ve Halkevinin yardımile yapbrılmıştır. Abidenin kiişat resmi beş altı yüz köylü misafirin ve binlerce kasaba halkınm iştirakile yapılmıştır. Bu heykel, çok az masrafla yapıl • mıştır ve diğer kasabalar için nümu ne olmsğa lâyıkhr. Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur | Türkiye Hariç için Fransızların çıkardığı müşkülât Senelik 1400 Kr. Altıayhk 750 Üç ayhk 400 Bir ayhk 150 şeraitü ^ İ700 Kr. 1450 800 yoktur EDEBÎ TEFRIKAM1Z.4İ Yazan: François Mauriaı E ngerek | »^ •• V •• •• Duğumıı Tercüme eden: Peyami Saf a tyî ama bu mademki saf para» dır, anonin» bir »ervettir, sizden baska hiç kimsenin açmağa hakki ol • madığı kasalara konmuştur!.. Evet, şüphesiz, fakat, bununla Veraber... Bıkıp usanmiş bir adatn gibi su ratma kapıyı kapad'tn. XV Kalez Ustünde bir sineğin çırpmdığını camın arkasından uyuşmuş küçük tepelere bakıyonun. Rüzgâr inliyer*k, odanm üılünde gölgesi kayan ağır bulutlan çekiyor. Bu ölüm se* sizliği gökgürültüsü beklendiğine işaret. Otuz sene evvel, buna benzer hasin bir yaz gününde Mari tbağ korkuyor ..» demisti. Bu defteri gene açtım. Tam bsnim yazım bu. HarfIeri ve satırlann altmda tırnağımm izlerini çok yakmdan tetkik ediyo rvmı. Bu hikâyenin sonuna kadar gideceğim. Şimdi kime hitap ettiğini biliyorum, bu Hirafrn yapılmış olması lâzımdı; fakat okunması onlarm takatlerinin fevkinde olan birçok sahifeleri kaîdırmağa mecbur ola • cağım. Ben bile ortlan bir hamlede okuyamıyorum. Her an duruyorum ve yüzümü ellerimin içine kapıyo rum. tşte insan, ifte diğer însanlar arasmda bir insan. işte ben. Yüzü me kusabilirs'niz, daha fazla küçülemeıtı. 13 ye 14 temmuz ar*»wd*ki gece, Şikâyet etmiyordum, gayet uysalRoberden ayrı'dıktan sonra kendimde soyunmak ve yatağa uzanmak der dım, verilen ilâçların hepsini Içiyordum. Kendisine tasavvurlarımızdan manını güç belâ buldum. Büyük bir bahsettiğim zaman kadın lâkırdıyı sîklet beni boğuvordu; ve, bu tıkadeğiştiriyor, «acelesi yok» diye tekrar nıkhğa rağrnen, gene de ölmüyor ediyordu. İçimi çekerek: «t&in acele dum. Pencere açıktı. Kolumu uzataolduğunun delili şu ki.. .•» diyor ve rak her vakit benî teskin eden hapgöğsümü gösteriyordum. lan güçlükle a'.dım. O da diyordu ki: Safak sökerken çıngırağı gene duy« Annem sizinkinden daha kuv dular. Mahallenm doktoru bana bir vetli krizlerle seksen yaşına kadar şırınga yaptı, nefes alabildim. Bana yaşadı. kat'î hareketsizlik tavstye etti. Ke Bir sabah, ker.dimi her zaman derin ifratı bizi çocuk gibi itaatli yakinden daha iyi buldum. Karnım çok pıyor, yoksa kımıldamaöa ehemmîaçtı, fakat o evin yemekleri yenecek yet vermiyecekl:tn. O odamn, o e«şeyler değildi. Sen Jermen bulvarınyanın çirkinliği, o fırtınah on dört da yemeklerini be.ğendiğim bir kü temmuz un gürültüsü, hiçbir şey beni çük lokantaya gitmek hevesini duyrahatsız etmiyordu, cünkü artık ı«*ıdum. Orada hesap pusulası bende rap çekmiyordura* Bumdan baska isdaha az hayret ve öfke uyandmyor, tediğim yoktu. Rober bir akşam gelçok masraf etmek korkusile girip di ve bir daha görünmedi. Fakat anoturduğum öteki ahçı dükkânlanna nesi daireden çıktrktan sonra iki sabenzemiyordu. atini ben"m!e bera^er ger!riyor, uTaksi beni Ren sokağmın köşe faklefek islerj»r.e bakıvor, bana possine bıraktı. Kuvvetimi den emek îçin tadan mektup'arıtru alıp getîriyor • birkaç adrnı yürüdüm. Her şey iyi du (ailemdeo hiç haber yok). (Mabadi vor)