! 18Teşrinîsaniî933î Küçük hikâye Neş Sürpriz! Bu sözleri dinliyen efendi, sade yorgunluk çıkanyordu. Hikâyenin ne üs. tile, ne altile alâkadar olmuyordu, si garasuu tüttürnp dümanlannı seyrediyordu. Fakat NHnetuIlah Ef endinin sustugunu görönce birsey söylemek ihtiyacmı sezdi, gelişigüzel nunldandı: Ne yapmah diyorsun? Ona d« söyle ki iğrimi, doğrama anlıyayım. Nimetullah Efendi, sesini bir perde daha alçalttı: Söz arasmda ağzandan kactı a . ma sen farkmda olmadm. Ben Neş'e nin pazar, çarşamba ve cuma günle ri nereye gittiğini tesadüfen öğrendim. Bir dostumun evi karşısmdald apartı mana gidiyormuş. O dostum, geçenlerde bir kahvemi içmek için buraya gelmişti, Neş'eyi yanıbaşımda görünce sL gara paketmin altma yazdı, onun bir hanımla beraber haftada üç gün kendi evleri karşısmdaki apartımana geldi ğini bana bildirdi. Hanım da bir içim su inv«. Bize ne?... r Bize ne mi?... Biz eski kurtlaMİamı. Neş'e, saçımızı ak görünce bizi a lık yerine koyuyor. Biz de kendknizm kurtluğutnuzu ona gö^terraeliyiz, H! zim önümüzde perende atılamıya«agı . nı kendisine ispat etmeliyiz. e Bey, mas« arkadaşı Nhnetullah Eferwiinin kulagma eğildi: Bir, bir buçuk saat kadar kaybolaeağım. Ocağmıza düsüyorum, mürüvvetinize sığmıyorum, idare edıvenna, yokhığumu belli etmeyiniz. Müdur Bey filân ararsa bir yalan uydurunuz. Nimetullah Efendi, genç ve fik » • kadaşmra yüzüne manalı roanalı bak tı: tyi ama azizim, dedi, bu kaybo . luflar bir degil, iki değiL Heroen bafta. mn yansında isleri bırakıp «rra kadem basıyorsun. Meske mi gidiyorsım, aşka nu? Büen yok. Gittiğin yerde *«•sürüyorsun, burada üzüntüyö ben çekiyorum. Cekmecen kâğıtla dolu. Bunlann binbir sahibi var. Sen kaybolun ca geliyorlar, kâgıtlanra soruyorlar. Kendi isime mi bekayım, »eniı» pürüz lerinle mi ugraşayım? Bu sıkmtı »anki yetismezmif gibi «ırtıma bir de yalan söylemek külfeti yükletiyorsun. Bari külfetin nimeti olsa. O da yok. Uç yıldır yanyanayız, bir acı kahveni bile ıçmedim. tçersm ağabeyciğim içersin. He. le bugün de dediğimi yap, yokluğumu belli eüne. Aybaşmda sana tatlısile, ekşisile bir ziyafet çekerim. Hangi aybaşmda!.. Bunu yirmi defadır söylüyorsun, fakat aybaşmı bir türlü getiremiyorsun. Senin aybaşro dükkânlardaki «bugün peşin, yarın ve. resiye» levhalanna benziyor. Sonu gelmiyen birşey! Paroldönör, bu aybaşmda vadi mi yerine getireceğim. Haydi öyle olsan. Bugün de gk, zevkmi «Sr. Lâkin geç kaima. Beni de, kendîni de rezfl edersin. Neş'e Bey, kanatlannas bir neş'e gibi kalem odasından süzülüp uzaklastı, Nimetullah Efendi de kalemi masaya bnakb, 6ç beş saniye düşündükten son. rm karşı tarafta oturan ortayaşlı bir e . fendiyi elile işaret ederek yanma çağırdı, Neş'e Beyin boş ıskemlesini ikram edip onu otnrthı, bir tigara verdi, yavas te«Ie konusmağa koyuldn: Şu Neş'e yok mu, bizi alık yerine koynyor. Haftada fiç gün kalemi ası jor, tokağında bir evde kapam. jror, pflic gibi bir Havva kuile kümes Mfan lörfiyor. Eh, «ençlik bu. Biz de vaktiie az ım kox lardık. Şimdi saçımız ağardı, bfimiTa çoluk çocok derdi çöktii de kozu, fmdığı düsünmez olduk. Bir gün e da yorulor, kabuguna büzülür! Hayır, azizim, fikrimi anlama . dm. Ben omm eğlenmesine, gezip tozmasına ilişmiyorum. Gençtir. Sever de, •eviKr de. Fakat gittiği yeri benden sakhyor, görüstüğü yotmanm adım bil« benden kıskanıyor da ona tutulu yonsra. Buffüne bugtin arkadasız. Ar . kadaş, kardesten ileridir, ondan str •aklanmaz. Hele benim gibi omm key. fi yerine gelsm diye bir sürü zahmete de katlanan arkadastan kiirük bir sır degıi, can bfle esirgentnez. Görüyorsun ya, beyefendi ktrvrufunu sırtlayıp sevgiKstmn yanma gidince vazifesini ben onuuma alrvornm. Gelio giden'*>Wn evraknu ben bulor> nkanyorum. Oftelik müdBr bere de, Nes'eyi joranca, ben yalan Dyduruyorum. Bir Belçika gazetesi, Türkiye 1923 denberi terakki tsmet Paşa kömür hav ve sulh yolunda gösterdîği inkişafla kabili^etlerini Ycni layiha, Mecliste 528 pekâlâ ispat etmiştir, diyoı reyle kabul edildî zasında tetkikat yaptı Birinci sahifeden methat satı hakkında haritalar üzerinde esash tetkikatta bulundular. Yolda Ereğli île Zonguldak arasındaki madenler hakkmda izahat aldılar. Başvekilimiz, yarm (bugün) Ankara Ereğli demiryolunun Karadenize ulaştığı Filyosu ziyaret edecektir. Belçikada çıkan «La Flandre Liberale» gazetesi Cumhuriyetimizin onuncu yıldönümü mönasebetile «Türkiye Cumhuriyeti om yaşında> serlevhası altında mühim bir basmakale neşretmi^tir. Mezkur makaleyi berveçhiati naklediyoruz: «Türkiye memlekette, Cumhuriyet idaresinip teessüsünün onuncu yıldönümünü 29 teşrinievvelde üyük şenleklerle tes'it etti. Mustafa Kemal hükumetinin bu on »ene zarfında yapbğı işler çok mühimdir. Bir kısmını tahlil edelim: Eski Türk kanunu medenUi içti maî münasebetler sahaMnda bütün muamelâtı cami değildi. Bilhassa hukuku şahsiye ve mirasın intfkah meseleleri dinî esasata nazaran hal ve faslediliyordu. Türkiye Cumhu riyeti bu işi su şekilde ıslah etti: tsviçre kanımlanndan ilham aiarak bir medenî kanun, bir borçlar ka nunu vücude getirdi. Ticaret kanu nunu bilhassa Alman ve ttalyan ti rtırrt k'ion'nfl'n Istinaden tadil etti. Türfc hvTıukçuıan tlcareti Tjahriye ve ceza kanunlan için de ttal yan kanunlannı nümune îttihaz ettiler. Bugün Türkiyede 84 agirceza mahkemesi, 436 asliye mahkemesi, 141 sulh mahkemesi, 16 ihtisas mabke • mesi ve hususî mahkeme ve bir temyiz mahkemesi vardır. Ankara ve tstanbulda birer hukuk fakültesi mevcuttur. 13 hanım mahkemelerde hâkimlik vazifesi görmektedir. Hanımlardan on tane de avukat vardır. Diğer 314 kız talebe adliye işle • rinde staj görmktedirler. Maarif tşkilâti da baştanbaşa ıslah edilmiştir. Strasile çocuk bahçeleri, ilk ve ortamektepler, liseler, muallim mektepleri, ımasiki muallim mektebi, Güzel San'atler akademisi, san'at mekteısleri, beden terbiyesi mektebi ve Universrte seviyesinl derece derece yükselten mü esseselerdir. Şu zikredecegmnz rakanv lar on sen« zar'ında Türkiye mam • rifinin nekadar terakkiye mazhar olduğunu nazanmızda pek güzel ispat eder. 1923 te umum mekteplere devam eden talebenin yekunu 349 bin 580 iken 1932 senesinde 593,600 e baliğ olmu* keza mektep adedi de 4,894 ten 6,713 e çıkmıştır. Bundan maada müzeler ve kütüpaneler de ıslah edilerek asrileştirilmiştir. On sene zarfında 400 muhtelif mevzuda 5,500,000 adet klâstk ki • tap tabedilmişıtir. Türk Cumhuriye tinin maarif sistemi zengin ile fakir arasmda nicbİT fark gözetmez. Erkek ve kız çocuklar yanyana ayni sırada okuyorlar. İlk ve orta mekteplere devam edenlerden hiçbir ücret alınmaz. Ankarada tesis edilen Ziraat enstitüsü tabiî ilimler, ziraat usulü, baytarhk ve ziraat sanayii şubelerini havidir. Türk Cumhuriyeti köylülere 7,677 sapan tevzi etmiş ve onlara uzun vadelerle krediler temin eylemis, 221 otomobilli traktör vermistir. Memleketin muhtelif noktalann • da fıububat depo ve silolan tesis edilmiştir. Bunlardan her biri 1000 ton hububat almakta ve her türlü açlık tehlikesinden Türkiyeyi ko rumaktadır. Eskider. nafia işlerine kat'iyyen ehemmiyet verilmezken Cumhuriyet hükumeti bu hususta en asrî vasıtalan tesis etmiştir. 1923 te Türkiyede mevcut yollar 18,355 kilometro ve bunun 13 bin kilometrosu berbat bir halde idi. On sene içinde memleket 30 bin kilometroluk tnuntazam yola malik oldu. Eski ahşap köprülerin yerine de betondan köprüler inşa o • Iundu. Bursa, Sincanlı, Ankara, Nazilli havaüsinde muazzam kurutma ve sulama teşkilâtlan yapıldı. Hidematı umumiyeye nafi imti yazlı şirketler millî hareketin ipti dasında 11 tane idi. Hali hazıda bunların adedi 29 a baliğ olmuştur. Bunlann işlerine tahsis eHikleri para 75 milyon Türk lirasma çıkmıştır. Bundan 4 milyon 200 bin lirasa hü • kumete aittir. Türikye Cunshuriyeti bifhassa şimendifer inşaatı hususunda ehem • miyetli faaliyet göstermiştir. Bugün Türkiye demiryollannm uzunluğu 3,568 kilometroya baliğ olmaktadır ki bunun 2,000 kilometrosu son se nelerde inşa olunmuşrtur. Türkiye detniryollannın uzunluğu gelecek sene 4,041 kilometroya çıkacaktır. Türkiyede ticarî muvazenede ö • tedenberi daima mühim bir arık mevcuttu. 1930 *enesindenberi dü • zelmistir. 1923 te fazla rthalât 60 milyon lira iken geçen sene bilâkis 15 milyon liralık fazla ihracat yapılmıştır. İktısad: buhran basladığı andan kibaren hükumet millî menafii muhafaza hususunda cok kat'î tedbirler ittihas etmiştir. 1929 da vazedilen himaye usulü sayesinde dahilî sa • nayi memleketin ihtiyacatma tekabül edebilecek derecede inkisaf eylemiştir. Ecnebi eşyasına karşı vazolunan konteniantman tahdidatı memleketin iktısadî vaziyetinin selâmeti namına konmuştur. Hali tabiî avdet edince bu tahdidat kaldırılacaktır. Cumhuriyetin ilânı tarihlerinde Türkiyenin ticaret fitasu 34,902 »onilâtodan ibaret iken bugün 110,170 tonilâtoya çrkmıştır. 1923 tr kooperatif şirketlerinin sermayeti yekunu 262 bin liradan ibaretken bugün 1,310,544 liraya baliğ olmuştur. Diğer taraftan Ziraat Bankasın>r> nezareti altında da 648 kooperatif şirketi teşekkül etmiş tir. Hali hazırda Türkiye Cumhuriyeti dahilinde 77 ecnebi şirketi faali • yettedir. Bunların sermayesinin yekunu 200 milyon Hradır. Türkiyede Belçika sermayesi mühim bir rol oynamaktadır. Gaz, elektirk, elek trik tesisatı, tstanbul tramvay şirketi ve saireye mevzu sermaye yekunu 100 milyon lsviçre frangı kıymetin dedir. Keza Anadolu çimento şirketî, txmir tramvay ve elektrik şirketi ile Zingal ormanlarım işletme şirketinin sermayeleri de Brüksel Bankasnna aittir. Bundan maada, Belçikalı sermayedarların Türkiyede müteaddit tütün şirketleri mevcutlur. Türkiyeye yaptığımız ihracatın yekunu 1931 senesinde 133 mijyon, 1932 de 108 milyona baliğ olmuş, buna mukabil oradan Be'.çikaya 30 ve 41 milyonluk eşya Hhal edilmiştir. Türkiyedeki sefaret heyetimizin faaliyeti şayanı sükrandır. Bilhassa ticaret müşaviri M. Motte ticareti mizin orada inki«afı için mühim hizmetler görmektedir. tstanbuldaki La banque belge paur l'etrangernin kaldırılması yanlış bir harekettir. Belçika menafii bu yüzden hayli zarara uğramıştır. Türkiye ile münasebatı ticariyede bulunan her devlet gibi Gazi Mus tafa Kemalin vatandaşlannm sınaî istidatlarını inkişaf ettirmeğe matuf teşebbüslerinden kısmen müteessir olmamız pek tabiîdir. Memiekete pamuklu mensucat ithalâtı 1923 te 20,500 ton idi. Bu miktar 1932 de 13,432 tona düşmüş. Fakat buna mukabil yerli pamuklu mensucatm miktarı 3,700 tondan 9,055 tona çıkmıştır. Yünlü mensucat ithalâtı 1923 te 1,444 ton ve yerli mamulât 400 ton idi. 1932 de itha lât 325 tona mdi ve yerli mamulât 1,694 tona çıktı. 1923 te ipekli mensucat ithalâtı 17 ton idi. 1932 de 6 tona indi. Yerli mamulât ise 1931 de 2 ton iken 1932 de 91 tona baliğ olmuştur. Bugün memleketin ihtiyacatma kâfi gelecek miktarda ipekli ve yünlü mensucat fabrikaları mevcuttur. Memlekette tesis olunan iki seker Pars 17 (A.A.) Meb'usan meclisi hava ordusunun esas teşküât ve nizamnamesini tesbit eden kanun lâ yihasını 19 muhalif reye karşı 528 1 reyle kabu etmiştir. Mazbat* muharirri M. Perrin, ba proje mucibince teşkil edilen hava ordusunun mevcudiyetînin bir ka • nunla teyidi lâzım geldigini söyle • miştir. Bu teklifin sebebi hava ordustma dahil bütün teşkilâtın gerek havada yapılacak hareketler, gerek kara ve deniz kuvvetlerile birlikte olarak icra edilecek hareketler ve gerek mem'.eketin havadan müdafaası içiı hazırlanmasına imkân hasıl etmektir. Bilhasa kara ve deniz kuvvetlerik htibat bareketleri tesisi maksadtle hazırlanacak hava ordusu teşkilâtı bir kararname ile tesbit edilecektir. Bundan sonra meclis Fransa ile A'manya arasmda 1927 martının 17 sinde aktedilen ticaret itilâfmda bazı degişiklikler yapılması hakkmda 1932 birincikânununun 28 inde Berlinde imzalanan mukavelenm tasvibine müteall k olan kanun lâ • yihasını da kabul etmiştir. fabrikası hariçten şeker ithalâtmı müthiş bir derecede azaltmıştır. 1923 te Türkiyeye hariçten 15 milyon 964,000 liralık şeker Hhal edilirken 1933 te bu miktar 3 milyon liraya düşmüştür. Türkiye 1927 de hariçten 65 bîn ton çimento alır ve dahilde ancak 2.300 ton çimento imal ederken geçen sene dahilî imalât 129 bip tona baliğ olmuştur. Sabun ithalâtı da 675 tondan 35 tona düşmüştür. Görülüyor ki Türkiye Cumhuri yeti ziraat, sanayi ve sair hususatta kendi ihtiyacatına kifayet edecek bir faaliyet ibraz etmektedir. Son on 5ene zarfında Türkîye haricî istikraz yapmağa nacet gÖrmeden bütçesini tevzin etmeğe muvafJ fak olmuştur. Türkiye Avrupa hü kumetleri arasında spekülâsyona mâni olmak için para ihracat ve ithalâtına kontrol vazeden ilk dev • lettir. Türkiye Cumhuriyeti dahilî ve haricî istikrazlan itfa etmek için büçesine muayyen tahsisat koyduğu eski hükumetten kendisine intikal eden 50 milyon liralık dalgalı borçları da ödemeğe başlamıştır. Türk liraaı evvelâ tngiliz lirası, bilâhare de Fransız franguıa istinat ettirilerek tesbit olunmuştur. Tür • kiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 500 bin lira ihtiyat akçesi ile işe ba^ lamışken bunu pek az zaman zar • fında dcrt misline çıkaımıştır. Bütün bu saydıklanmıza rağmen Gazi Mustafa Kemal ile arkadaşla rının bütün yaptıklan işleri tahlil ettiğimizi iddia eyliyemeyiz. Dahilî ticarette, sıhhîye iflerinde, yüksek tahsile verilen ehemmiyette, posta, telgraf, radyo islerini idarede, mhisarları ıslah etmekte, kömür maden ihracatında gösterilen gayretler de aynca zikre ve millî müdafaa bütçesini temin hususunda Türkiyenin yaptıği fedakârhk takdire şayandır. Kıyafeti, yiyeceği, içeceği gayet milkemmel olan Türk ordusu muk tedir ellerde haricî ve dahilî düş manlara karşı cumhurîyeti müda faaya amadedir. On sene zarfında bu işleri yaparken tesadüf olunan müşkülâtı izalede Gazi Hazretlerile Cumhuriyet Halk Fırkasının ibraz ettiği hinvmetler sayısızdır. 1927 de Gazi Hazretlerı gurur ve iftiharla «kabiliyetini ispat etmiyen bir insanın hürtnet beklemesi faydasızdır. Ayni esas bir millet hak kında da varittir» demişlerdi. Türkiy< 1923 tenberi terakki ve stılh yolunda gösterdiği inkişafatla kabiliyetlerini pekâlâ ispat etmiftir. » bh rol oynamışh? Aralanndaki mil nasebet ve samimiyetin derecesi ne idi?.. Hiçbir malumatı yoktu, fakat bununla beraber yakın bir tehlike hUsediyordu. tnfilâk etmeden ewe) volkanm çıkardığı gürültülere müşabih bir uğulhı ile şakaklan zonkluyordu. tbrahim, uykusunun .içinde sıç radı ve bir inilti ile yorganın altında dönerek vaziyetini değiştirdi. Paprika merak etti; sevgilisinin ısh rapla uyandı^ını zannederek yatağa yaklaştı. tbrahim hâlâ uyuyordu. Bu hummah gecede, Ibrahim, onu daha çılgın bir ihtirasla «ev mişti. O kadar ki, buselerinden kork muştu adeta. Onda, sanki cehennemden firar etmiş bir günahkârm, gene oraya avdetinden ewe! cen netin lezzetlerinden son hissesini al mağa uğrasan hali vardı. Uabadi var Basvekilimiz Zonguldakta 10 senede yaptıklarımız Fransanın hava ordusu Zonguldak 17 (Hususî) Bir a sırlık hayatı olan Zonguldak kömür havzasmı ilk defa olarak bir Başvekille bir mes'ul vekili ve birkaç millet ve • kili tetkik etmektedir. Bugün millî bir emel daha tahakkuk etmi» oldu. Dev • let kömür sanayiini programına ilhal etmiş demektir. Memleketin iktısadî refahnu temin edecek kadar kuvvetli olan kömür madenlerimiz Cumhuriyet devrine kadar bir talamlannm ibtıraslannı celbetmekten başka fayda ver • memiş ve bu ihtiras havzanm dörtte üç buçuk maden servetinin yabancı ellere gecmesine sebebiyet vermistir. Saltanat devrinin üu t'eııV. âi ua, : günkü inkılâp ricalinin vazife ve kud • retini arhran bir sebep olmuştur. Cumhuriyet tdaresi havzayı 500,000 ton Bu cuma günü seninle birieşeKm, istihsal yapabilir bir halde bulmuştur. o dostumun evine gidelim, Nes'eyle sev. Bugün bu mürtar 1,500,000 tona baliğ gil'si Bşklannı, mesklerini bitirip te kololmuştur. Bütün dünya kömür istihsa k^la sparhmandan çıkınca önlermi kelâtmın tenezzül ettiği bir zamanda bu seihn, şapkamun yerlere kadar iğerek netice, memleketimiz için hiç şüphesiz bir selâm verelim ve: Şu apartırranda şayanı şükran bir hâdisedir. bir daire tutacağız, hoş ohnaz rnı, diyetstihsalâh daha fazla arttırmak için Km. tesisatın modenrize edilmesi, ihraca Ne cıker? tın daha emniyetli bir surette yapılma Ne mi çıkar? Bizfan kul yutmadu sı, tabmii işini daha fazla ucuzlatacak ğunızı ona anlatmış oluruz. Usteîik sev» vesait vücude getiribnesi, havzanm belgilisini de gözümüzle görlîrüz. Güzel libaşli dertleridir. tşte bütün bu dert • görmek yorgun yürcklere kuvvet verir. leri gözile görmek ve bunlar hakkında Başın ağnymca aspirin almaz mısın? söylenenleri kulağile işitm«"V için BaşGönü] ağrısma da güzellerir» yüzü aspivekil Hz. ile tktısat Vekili Beyefendi rin tesiri yapar. nm buraya kadar gelmeleri bütün ha! Haydi onları gördük. Sonra ne oki cok sevindirmiştir. lacak? Başvekilimizin demir îradesi ve kıy Sonra kolkola veririı, seninle bir metli tktısat Vekilimizin bilgüi idaresi kazinoya pideriz, gıile güle üç beş ka. bugünden rtibaren havzada bir <nkı • deb £ek*ri» j : . .,ff, denebîlir. Cırr' • îyetfn *kNımetuılah Efendıyı dua.yen orta tısadî itilâ günesi Zonguldaktan do • yaşlı metnor, ba son söz üzerine Neş'e ğuyor, yakmda bütün Türkiyeye ne^ Beyi yakalamak fikrine iştirak etti. Varinur edecektir. dolunan üç kadeh içki, ona böyle boş Bmdri bir zahmeti ihtivar ettirecek kadar cazibeli idi! • *• Zonguldak halkımn sevinci Ege vapurunda doğan ikizler İlk cuma iki eski kurt birleştiler, Nimetullah Efendinm soylediği eve git . tiler. Ev sahibi, sevilen hanunın sevgL lisi Neş'e Beyden evvel apartımana geldiğmi haber verdi. Onlar, bir pen cere ardında Neş'enin de geldiğini gördüler, tam üç saat tarassut köşesinde beklediler ve Neş'enin çıkhğını görür görnıec evden fırladüar, önünü kes tiler. tkisinin de elleri sapkalarmda idi, kararlastırdıklan üzere onu selâmlıya . caklardı. Fakat eDer ancak başta kaldı, diller ağızda büzüldü. Çünkü her iki eski kurt, Neş'enin kolundaki kadını ta. nımıslardı. Bu Nimetullah Efendmin kendisinden yirmi yaş kücük olan güzel kansı idi!... M. TURHAN B aşvekilimiz maden ocaklarına kadar girdi Zonguldak 17 (Hususî) tsmet Paşa Hazretleri, Celâl Bey, Vali Halit Bey Türk is ocaklarında imalâtı tetkik için ocağm ta içerisine kadar girerek çalışan işçileri kömür kazar ve cıkarırken görmüşlerdir. Yarınki poğram henüz kararlaştın 1 mam ıştır. Başvekihmizle tktısat Vekiİi Celâl Beym Zonguldağa gitmek üzere bm • dikleri Ege vapuru, güzel bir hava ve sakin bir denizde yoluna devam ettiği sırada yolculardan bir hanım sancılanmış ve iki çocuk dünyaya getirmistir. tkisi de erkek olan bu çocuklardan birine ttmet, ötekine Celâl ismi verilmiştir. Bu doğum yolculuğa nese veren bir hâdise olmus, lohosaya hediveler gönderilmiştir. Lohosa hanım Orduya çıkacaktır. OtobOsten atladı ve yaralandı Inegölden Bursaya gelmekte olan 145 numaralı kamyondaki bir köylü yolda köylü arkadaşlarını görmüs ve türatle giden otobüsü durdurma dan atlıyarak ağir surette yaralan mıstır. ' ~ • ^ ^ ^ ^ ^ ^ ™ Simavda leci Jjir kaza Simavda Edavzade Hüseyin E fendinin fabrikasmda feci bir kaza olmuş, Gedizli demirci Ali usta isminde bhisi, kendisini makinelere kaptırmış, sağ bacağı diz kapağın dan kopmuş, sol kolu, sol bacak kemikleri kınlmış ve vücudü hurdahaş bir hale gelerek ölmüştür. Bursada bir falcı yakalandı Bursa (Hususî) Kurdoğlu ma • hallesinden Şerif oğlu Abdürrahîm isminde biri falcıhk yaparken zabitaca cürmümefhut halinde yakalannus ve adliyeye verilmiştir. Bursa Beiediye muamelâtını tettiş Bursa (Hu*u*î) Bir müddet tenberi Bursa belediyesinin birkaç sene evvelki muamelâtmı teftiç e den mülkiye müfettifi Faik Bey YaloTa beiediyesi bakkmda re otobüslerm seferden men'i efrafında yapılaa fikâyefler üzerine oraya gîtmiştir. Faik Beyin ansızm Yalovaya hareketinin bu islerle alâkadr olduğu kurretle söylenmektedir. Kanlı bir düpn flecesi Lice civanndaki Şergeni köyünde 18 yaşmda bn genç kızla ayni yaşta bir genç çocuk tabanca ile öldönilmaşlerdir. Cinayet bu iki gencin evlendiği gece yapılmıştır. Katil, vaktile kızı kaçjrdıgı halde, kendisinden geri alınarak bu gence verOmesinden muğber ola • rak bu tuyler ürpertici cmayeti işlemiş ve kaçmışfar. Bursada bir cerh hâdisesi Bursada Dere fabrikasmda çah • şan Fahriye Hanım ismindeki kan • sının geçimsizlik yüzünden kendi sinden aynldığını gören ve bu aynlık karannm mahkemece tasdikinden müteessir olan Boşnak Kâmil na mında biri kansmı bıçakla kalça . smdan yaralatnış ve zabıtaca yakalaıtmıştır. Tefrika: 78 Mori$ Dökobradan naklen Aşkın Kudreti Ibranim Beyin sıhhati, dbktor dikkati caJipti. Hulâsa, Andromed Şombergin verdiği izahata nazaran, yatını terkettikten sonra birkaç gün onun bu garip ahvaJ ve harekâtını Napolide ve Kapride onun ahfbğı îzah etmekten çok uzakb. Onun gi hayab yasanuşlardı. bi bir insanın devam etmesi lâzım Ancak o birkaç gün sonra Kan gelen, kibar zevk ve eğlence ma gölünün ve Bavyera Tirolunun en ballerinden epey zamandanberi uaz insan gören köşelerinde saklan zak kahnak istemesi de nazari dik mışlardı ad'eta... Bir gün ansızın katrai celbediyordu. İlk günler, oIbrahim Bey, tayyare ile Fasa uç ralarda kendisile beraber görün mak emeline kapılmı&tı. Sekiz gün mek isteinediiine hamletmiş ve baFasta, iki hafta da Kazablankada findan geçen birkaç tecrübeden kaldıktan sonra Madere gelmişler, sonra onu böyle hareket etmekte yalçın kayalann sahikalannda kuhakh bile bulmuştu. Fakat meselâ rulu Redz palasta kalmıslardı. OraParise kat'iyyen gitmek istememedan Arkasona geçerek üç aylık bir si, ömrünün en eğlenceli anlannı inziva hayatı yaşamışlardı... Gene gecirdifri barlara, dansinğlere, ti günün birinde ansızm toparlamp yatrolara uğramaktan fevkalâde teMarsilyaya gelmişler, bir haftahk haşî etmesi çok, ama çok na Ikametten sonra Versayın en tenha, en kuytu bir köşesinde bir aylık dm Ibrahim Beyi görünce şaşırdı mahbes hayatı sürmüşlerdi. Nihave heyecanını gizlemeğe muvaffak yet Londra, şimdi de Esterelin kuş olamıyarak: uçmaz kervan geçmez kerbelâsında O!.. Ibrahim Bey... Hello!.. Çİle çıkarmağa koyulmuşlardı. Nasılsınız? Dedi. Trenlerde veya otellerde tesadüf tbrahim Bey gayet ciddî bir ta • eylediği seyyahlarla teati ettiği havırla ve kadını hürmetle selâmlıyavadan ve manasız birkaç kelime israk cevap verdi: tisna edilirse hîçbir ahbabına tesa Affedersiniz, madam . Zan düf etmemiş veya hiçbir dostile ko. nedersem yanıhyorsunuz. nusmamıştı. Buna mukabil iki defa S'vt, siz değil misiniz?. Sizi oya uzaklaşmak, yahut ta başını çe na benzettim... Çok mahçubura, afvîrmek suretile kendisine hitap eden ahbaplanndan kaçmmıştı ve bu federsiniz... Genç ve güzel kadın bu cevaptan hattı hareketini guya izah etmiş olbîrşey anlıyamamış ve şaskın şaş mak icin Paprikaya: km yoluna devam etmisti. tbrah'm Brrak şu tıraşçılan, demişti, Bey de fırsah ganimet bilerek Pap manasız lâkırdılarmı dinlemekten rikaya: ise görmemezlikten gelmek daha Nasıl? Görüyorsun ya yavrum! hayırlıdır. tnsan bazan böyle bir müşabehet Başka bir defa, Bondstrit soka ğındaki bir mücevherci dükkânının neticesinde nasıl töhmet altında kaönünden geçiyorlardı... Genç ve gülabilir. tşte beni başkası zanneden zel bir kadm ile karşilaştılar. Ka , bir kadıncağız. Sen yanımda olma saydm, ve bu kadının bana bu tarzda hitap ettiğini tesadüfen işitebilecek olan bir iiçüncü şahıs gelip sana bir yabancı kadının bana böyle dostça hitap ettiğini söylemiş ol saydi, hemen inanıverirdfh değil mi Paprika bütün bunları düşünü yor, bu hâdiseler gözlerinin önün den bir smema şeridi gibi geçiyor du. Bütün bunlar endişelerini teştit edfyordu. Bütün bu hâdisat içinde dimağmı meşgul eden bir de Ma dam Mareva Somberge gönderilen telgraf vardı. Bu telgrafm çekilmesmi tbrahim Bey istediğî kadar tevil etsin. Paprikanın zmnindeki kara ve kocaman istifham işaretini giderememirti. tbrahhn Bey, bu ka dını vaktile tanimış demekti ve tabiatîn altma hassa olan Hazretî Havvaya verd'iği kudretle Paprika, gayrimuayyen, fakat müsbet bir tehlike hissediyordu. Bu kadm kimdi? tbrahim Beyin hayahnda ne gibi