CamKariyeİ !3Teşrînîsani 1933 Cengiz Han TEFRİKA 35 Yazan: M. TURHAN Bir hayat doğuran Börta, bir hayat söndüren Cengizden daha muztaripti... Görünüşe bakılırsa Cengiz daha birkaç saatler öliiden aynlmıyacaktı, cinayetinin cazibesine kapılmış gibi oraya yapışıp kalacakh. Fakat çadır içmde birdenbire peyda olan taze bir m san sesi, gözünü diinyaya yeni açan bir kuzu melemesini andıran acemi bîr ses, kendi korkunç eserine benliğhu kaptırmış olan Cengizi muhitfleye • ni baştan alâkalandırdı, kardeş kati linin gözü bönbön geri çevrildi ve o gözler iki üç misli büyüdü!... Cengizi önündeki ölüden bir lâhzada uzaklastıran ses, anlaşıldığı üzere, Börtadan doğan çocuğun ağzmdan dökülüyordu. Gebe kadın, iki kardeş boğuşurken doğum sancılanna tutul muşhı ve Beyter can verirken yavru sunu doğurma devrine girmişti. Şimdi sancı dinmiş, doğum bitmiş ve dipdiri bir oğlan, ak keçe üstünde ağlama ğa koyulmuştu. Cengiz Han, şaşkın şaskın bu sahneye baktı ve gene saşkın saşkın çocu • ğun ağlayışını dinledi. Bir roezann yanında kendiliğinden kurulan bu be«k, onun zihnmde bir sürü karışık lıklar yaratıyordu. Ayağmın ucundaki dilsiz ve hareketsiz hayat 3e kar şısındaki oynak ve cıvdtıh yavru, çok canh bir tezat levhası idi. Biri korkunç sükutile, öbürü sevimli cmlhsile bu levhaya engin manalar veriyorlardı. Cengiz, kendi aile muhitinde ölüm ve doğum Tannlarınm elbirliğile çalıştıklarını apaçik görüvordu. Onlardan biri, hain bir hulul ile kendi parmaklarına sinerek Rîyteri cansızlashnr ken öbürü, Börtanm damarianna vayılarak ortaya yeni bir insan getiriyor du. Demek ki AHahlar bir anda ve bîr çadır içinde hem ölüm, hem doğum yaratabiliyorlardı ve bu ilâhî ameli yeden Yesügey (Cengizin babasıdır) ailesi muvazeneli bir fırtına geçirmiş oluyordu. Beyterin cesedi önünde hürmetle ul caşb, sanki ölii işitirmiş gibi ciddî ve ağu bir sesle ona da şu sözleri soy . ledi: Seni de şimdi kaldırttırırun, başka çadıra gönderirim. ölüyle diri bir yerde aykırı düşüyor! Fakat bir iki saat evvel olduğu gibi şimdi de çadırdan çıkıp gidemedi, eşik üstünde anasile karşılastı. Börta nın geldiğini, Beyterin Cengizle birlik. te o kadının bulunduğu çaJıra kapandıklarım ve oradan kavga sesleri, iniltiler duyulduğunu işiten Uhm Hatun endişeli dakikalar geçirdikten ve kü çük oğlu Beyterin girdiği çadırdan bir türlü çıkmadığım, Cengizin de orada kaldığını anladıktan sonra dayana . mamış, olan biten şeyleri gözile görmek için oraya gelmijti. Ulun Hatun, bir facia ile karsıla şacağuıı ummuyordu. Böyle bir ihtimal hatırma gelse bile facianm Cengizle Börta arasında cereyan edeceğini sa nıyordu. Fakat eşiğe ayağını koyup ta Beyterin ölüsünü görünce saçlan dira. dik oldu, yavrusu kapılan bir dişî kaplan gibi eleme düştü, Cengizin üstüne atıldı ve haykırdı: Uğursuz, ocak düşmara uğursuz. Bunu öldüreceğine beni öldüreydin. Aylarca sütiimü içtin, simdi de avuç avuç kanımı içeydin. Ben, beni öldürüşüjıe katlanırdım. Fakat buna nasıl katlanayun, yiğit yavrumu nerelerde bulayım ? Cengiz ilkin sesini çıkarmadı, ana suım aklına gelen sözleri söylemesine aldırmadı. Onun, kendi yakasmı bırakıp cesede sanlmasmı, hüngür hüngür ağlamasını da hayrete değer bir soğukkanlıltkla seyretti. Fakat Ulun Hatu nun bir aralık ölüyü bırakıp: Uğursuz kartal, duygusuz doğan! Uzun tarafm yılan, kısa tarafın kara kurbağa olsun. Gözün çıksm, dilin kurusun! ( 1 ) Cengiz, mülâhazasının bu nokta . Diye bedduaya başlayınca kaşla . sında birdenbire irkildi. Yesügey ocaruu çattı, anasının iki elini tuttu, ma • ğında nefes almağa, acemi bir üslup ile temleri bile susturan bir sesle anlattı: anlaşılmaz şarkılar söylemeğe koyulan Beyter ölüme çanak açtı, Beyter şu çocuğun o ocağa yabancı olduğunu bulutun göğsüne ok attı, Beyter Tanrıya hatırlamıştı. Bu hatırlayış, tahayyül ettiği muvazenenin sakatlığnı da ona sövdü. ölüme çanak açana ölüm ve hissettiriyordu. Şimdi Beylerin ölümiiverilir, buluta ok atana yıldırım çar • nü bir ziyan, çocuğun doğumunu da par, Tanrıya söven böyle çarpılır, gi . o ziyandan daha ağır birşey olarak te. der. Boş yere ağlama, Tanrıyı gücenlâkki ediyordu. dirirsin. Sus uğursuz, sus uyuz. Yaptığın Bununla beraber iradesini ele alişi bir de Tannya yükletme. Beytere dı, ölüden ayrıldı, çocuğun yanına yakıyacak Tanrı da yoktur. Bunu ancak nactı. Börta, yaptığı isten utanıyormuş senin gibi duygusuz bir kişi yapar. gibi ellerile yüzimii kapamışh, ne ko Evet, ben yaptım. Fakat o istecasınm yüzüne bakıvordu, ne çocukla diği için yaptım. mesgul oluvordu. Bir hayat doğuran Zavallının suçu neydi ki canma kadın, bir hayat söndüren erkekten da. kıydın? Benden utanmadın, babanı ha fazla mustarin gibiydi! Cengiz, annenin hicabile alâkadar ol olsun düşünüp sıkılmadın mı? , O «ana oruspu dedi, bana pîçler madı, heniiz göbeçi kesilmiyen çocu ağası dedi, leş dedi ve işte can verdi ğu elme aldı, ağırlığmı tartar gibi şöygitti! Ie bir salladı. sonra gene yerme koy . Hay canın çıksm, yerin kazirgan du: olsun! Eh, dsdi, gözün aydın. Yükten CMahadi var) kurtuldun, pars yavrusu gibi bir de çocuk doğurdun. Ben çıkavım da sana yardımcı göndereyim, Yavruyu bez lesinler, seni de gözlesinler. Kadın, gene sesini çıkarmadı, el lerîni yüzünden çekmedi. Fakat par. maklannuı arasmdan bakışları sızıyordu ve bu bakışlarda Cengizin bhayak evvel oradan uzaklasmasını istiyen bir yalvanş seziliyordu. Moğol beyi, bu bakışlan ve yalva rısları görmemekle beraber vfirüdü, ( 1 ) Cengizin küçük kardeşini öldürdiiğünü ve bu sebepie anası tarafm . dan tel'in edildiğini Leon Kahon La banniere blene atlı romanında münasebet getirip yazıyor. Bu roman 25 sene evvel Necip Asım Bey tarafından «Gök Sancak» ve ayni taTihte Galip Bahriyar Bey tarafından da «Gök BayTak» adile tercüme olunmuştu. Eski Türk hayatma dair oldukça enteresan bir eserdir. J^J "j" Geçen sene tacirleri fena vaziyete sokan yün Türkiye şampiyonu parihracatında bu sene büyük salâh lak merasimle karemareleri görülmektedir şılanacak tstanbul muıtakası riyasetinden: Türkiye futbol birinciliğini kazanan Fenerbahçe birinci takımı yarın «bu gün» sehrimize geliyor. Sporcuları ge . tiren Anafarta vapuru sabah saat yedi buçukta Sirkeci rıhtımına yanaşacak . tır. Arkadaşlarımızı karştlamak üzere sehrimiz sporculannın teşrifleri tstanbul mmtakası namına rica olunur. Yün, Türkiyenin mühim ihraç maddelerinden biridir. Son senelerde bir taraftan fiatlerin düşmesi, diğer taraftan mahreçlerin her sene biraz daha daralarak ihracatın azalması yiizünden sürü sahiplerile yün müstahsil ve ihracatçılan pek müşkül vaziyete duşmüşlerdi. Fakat ahiren yün vaziyetimizde büyük bir salâh husule geldiği memnuniyetle görülüyor. Bu iyilik emareleri yalnız bizde değil, dünyanın her tarafmda göze çatpmaktadır. Bu seneki yün ve tiftik satıslanm'zın geçen senekinden çok fazla olduğunu, bilhassa, tiftik ihracatımızın takas sayesinde epey arttığmı dört beş gün evvel bu sütunlarda yazmıştık. Gerek yün ve yapağı, gerekse tiftik ihracatımızdaki bu tezayüdün başhca sebebi, aşağıda izah edildiği veçhile, dünyanın istihsal ve istihIâk veziyeti umumiyesinde husule gelen mühim değişikliklerdir. Bütün dünya piyasalarında yün ve yapağı fiatlerînin yükselmesi nin sebeplerini şöyle hulâsa ede • biliriz: 1 Bu sene dünyanın yün is tihsalâtı geçen senelerden daha azdır. 2 Yün işliyen büyük sanayî memleketlerindeki fabrikalar son aylarda geniş mikyasta îmalâta başIamışlardır. Meselâ, Amerikad'a Mtster Ruzveltin tatbik ettiği ik tısadî kalkınma kanunu yün sanayiinin imalâmi bu senenin 8 ayında geçen seneye nazaran 1,5 misli çoğaltmıştır. Diğer memleketlerde de muhtelif sebepler altında başlıyan faaliyet, yün fabrikalarında imalâtı çoğaltmış, ham yün taleplerinî her tarafta arttırmıştır. Fiat tereffüünde esas olan istihsaldeki nedret ve talepteki fazla lık neticesinde yün alışverişleri hararetli muamelelerle cereyan etmeğe ba5İamıştır. Avrupn, Amerika ve Japonya yün taleplerinin ne derecelerde arttığım anlamak için aşağıdaki cet vele bir göz gezdirmek kâfidir: Fenerbahçe bu sabah geliyor Yün fiati yükseliyor T Ba akşamki program J İSTANBUL: 18 gramofon . 18,30 fransızca ders (ilerlemiş olanlara) 19 Münir Nurettin Bey ve arkadaşları 20 Refik Ta . Iât Bey ve arkadaşları . 21,30 gramo fon 22 Anadolu Ajansı, Borsa haberi, Saat ayan. VtYANA: 18,30 muhtelif şarkılar . 19,10 konferanslar ve haftalık program 20,05 hafif musîki parçalan (istirahatte: Havadisler) 21,35 Bulgar bestekârlarından müntahabat . 22,50 havadisler 23,05 bar musikisi: (piyano, akorde • on, keman ve şarkılar). BÜKREŞ: 18,05 radyo orkestrası 19,20 Yunan şarkıları 19,35 orkestra devam e. diyor . 21,05 QuaTtet DDur (Borodine) . 21,35 konferans 21,50 şarkılar: (Schubert, Rubinstein, Mascagni, Rossini) 22,20 piyano ile: Sonate op. 1W (Beethoven) . 22,50 havadisler ve Ru men halk musikisi. BUDAPESTE: 18,05 Cafe Ostendetten naklen or . kestra konseri. (Saat 20 ye kadar de vam edecektir) 20,20 konferans 2O,5"O plâk neşriyatı . 21,35 havadisler. 21,55 Macar operalan üzerinde bir konferans ve müteakıben: Bestekâr E. Dohnanyi idaresinde konser23,35 havadisler sonra: Tsigan havalan. VARŞOVA: 18 cazbant 19,05 konferans. 19,25 piyano solo: Sonate op. 101 (Beetho. ven) ; Novelette (Schıımann) ; Rapsodi Mr. 12 (Liszt) ve saire.. 20,10 muhtelif. müteakıben: Konser 21,05 (Dollarprinzessin) L. Fallin opereti . . 23.30 dans havalan. Fenerbahçe kulübünün daveti Fenerbahçe spor kulübü umumî kâtipliğinden: tzmirde Türkiye birinciliğini kaza nan birinci futbol takımunız 13 üdn . citeşrin pazartesi günü sabah saat ye di buçukta Anafarta vapurile tstanbula gelecek ve Sirkeci rıhtımına çıkacak tır. Bütün Fenerbahçelilerm ve sporcu arkadaşlarımızın karşılama merasimin. de hazır bulunmalan rica olunur. Fenerbahçeliler, Çanakkaleden geçerlerken Çanakkale 12 (A.A.) Türkiye şampiyonu Fenerbahçe takımını geti. ren Anafarta vapuru saat 12 de Ça . nakkaleye geldi. VaK Süreyya Bey, Belediye reisi Veli ve mıntaka reisi Behçet Beyler, polis müdürii, jandarma kumandanı, birçok memurlar ve sporcu . lar motörbotla vapura kadar giderek «Türkiye şampiyonu hoş geldiniz» de. diler. Takım, başlannda Beyazıt meb'usu Halit, federasyon reisi Hamdi Emm Beyle rolduğu halde şehire çıkarak Belediyede ve şehir kulübünde izaz edildiler, tstikbalde bir bando mızıka vardı. Sporcular, şehir ve dvannı gezdik. ten sonra vapura döndüler. Vapur saat 16 da hareket etmiştir. Yarın sabah saat yedi buçukta Sirkeci rthtımmda olacakhr. Yün sarfeden memleketlerin itha'âtı Müttefik kulüplere (Ton olarak) 1933 Aylüs 1932 202,000 \ Fransa 147,000 Amerika 8 48,200 18 200 74,400 \ Japonya 66 400 123,000 Almanya 104 000 215,000 Ingiltere 220,000 İtah'a 67,900 7 55,000 Fransa, Amerika ve Japonyanın bu senenin 8 ayındaki yün ithalâtı geçen senenin ayni devresine nazaran 93.000 ton fazlalaşarak 231 b:n 600 tondan 324,600 tona yüksel miştir. Bilhassa Fransanın ithalâtı 55,000 ton artmıştır. Yukarıki beş memleketin h:zalarındaki müdd'et Iere nazaran yaptıkları ithalât geçen sene 600,600 ton iken bu sene 730,500 tona çıkmıştır ve bu 130 bin ton tezayüdün cr 42 si yalnız Fransaya aittîr. Yün alışverîşlerinde görülen bu inkişafa yeni modaların mühim tesiri olduğu iddia edilmektedir. Yukanda saydığımiz sebeplere binaen yün fiatlerinin bu sene pek tutumlu olaotğı kanaati umumi • dir. Müstahsil ve tacirierimizin bu vaziyetten îs:fade etmelerini tavsiye ederiz. Mühends Mektebinin danslı çayı Yüksek Mühendt» melrt«Y>i bu sene elli yaşına girmiştir. Bunu kırtlulamak üzere perşembe ,günü akşamı saat yirmi birde» itibaren Maksim salonlarında bir danslı çay ve müsamere verilecektir. Mimar Sedat Bey tavzih ediyor Yeşil camiin teknik kıymeti var mı, yok mu? İstanbul mmtakası riyasetınden: Spor mevzuu üzennde mühım mesleler goruşülüp halledlmek uzere ıcabmda kulubu namına taahhut altına gırebilecek Çikolata paketleri içinde bir çok salâhiyettar murahhasla^rmız:n. )£/lV ikramiye kartları bulunmaktadır. 1933 perşembe günu akşamı s^at İŞ. de Bu suretle çikolata âmill«ri, ikramiPangaltıda Harbıye mektebi yapındaki ye işinde de .birbirlerile rakabete Sipahiocağında behemehal bulundurul • girişmis oluyorlar. Ticaret odası masını ehemmiyetle tebliğ eylenz. bu münasebetle tetkikata başlamıştır. Diğer memleketlerde bu kabil reklamlann ne şekilde karşılandığı da tetkik edilecektir. Ingiltere kükumeti meşru rekabetle alâkasını göremediğinden, tütün paketlerine konultnuş olan ikramive ve reklamları mene*misir. Çifo'ata iFramiyeieri tetkik ediiiyor Almanya bizden boraks rstiyor Bir alman firması memleketimizden boraks almak istediğini ihracat ofisine bildirmiş, alâkadar tacirlerle tanıştırılmatırn istemistir. v Yeni Türk mecmuası nuştır. CTHnhnriyetin « a u i t 3rJdö«»»»>«»iı Yeni Türk Mecmuasırun «on sayısı çık Ödemişte zeytin stihsalâtı ödemiş 12 (A.A.) kazanan 933 senesi zeytin tanesi istihsalâfa dört miL yon ve zeytin yağı yediyüzbin kilo tahmin edilmektedir. Kazamızın 932 senesi zeytin tanesi istihsalatı ise be» milyon, zeytinyağı da bir milyon kilo idi. münaaebetile, fevkalâde nüsha olarak ve 17 forma gibi büyük bir hacimde çıkaı bu sayıda birçok değerlı profesör ve muharrirlerimizin inküâp ve Cunüıuriyet devrinde meydana gelen büyük hare ketlere, kültür ve sanayi sahalanndaki inkişaflara dair yazılan vardır. Büyük bU zevk ve alâka ile okunacak olan bu mecmuayı bütün okuyuculara tavsiye ederiz. NAŞİT DOLANDIRICI çağdan, gençlikten, yaş icapların c^rpcrations professionnelles, etc. > dan bahsedilmiyor m u ? Yani: « Kim demiş ki îtalyada artık ten Fakat o zavallı, hiçb'r taraflara kit yoktur, ölmüştür? Şu sırada olana yanaşmıyarak, yalnız (V» il hom bakınız: Bütün matbuat mesleki teşekm e ) terkibini ihtiva eden cümleyi küllere vermek nlyetinde olduğum muhalmış ve beşerî hududu geçen bjr tarlyet nizamnamesini serbestçe münainatla iddia ediyor ki bu terkibi kaşa ediyor, ilâh... «yaşlı adam» diye tercüme etmek yanlıştır, b c ; «eski adam» mana Fakat Mussolini bütün bu tezleri sınadır. Ve aklınca ele geçirdiği bu nazari itibara alacağını, bir kere yanhştan benim ukalâhğıma, ce • kararını verdikten sonra tecrübe haletime kadar yürüyor. (Vieil ve vakıadan başka muhalefet tanıh o m m e ) terkibi, yerine göre yaslı mıvacağmı ilâve ediyor. ve eski manasma gelir. Meselâ, ihBu bahse ait yazımda Mussolini tiyarken ansızın gençleşen Fausttan tecrübe ve vakıa hakkındaki ten bahsedilîr d e (Vieil h o m m e ) ta • kidinden de bahsetmişim. Esasen en biri kullanılırsa açıkça yaş kaste hür memlekette de, yapılan tenk'tdilmiş olur. (Bu tabiri bu manada ler arasında tecrübe ve vakıanm Fausta izafe edenler pek çoktur.) en ziyade tekit ettiğine itibar za Fakat ilerisine gerisine bakmadan, nıridir. Fakat mevzuumuz tenkit cümleyi ortaya tek başına koyarsave münakaşa hürriyeti olduğuna gö nız belki yaş manası hatıra gel re Italyan Başvekilinin sözü açıktır: mez. Işte o zavallı bu mahut yazı ftalyada tenkit ölmemistir, matbv • hilesini yapmıştır. at filân meseleyi serbestçe müna kaşa ediyor. Sonra Mussolininin tenkit ve münakaşa hakkındaki fikirlerinin d e Ben de bu sözlerle ttalyan Baş ikinci fıkrasmı alarak Italyan Başvekilinin faşizmi bırakarak libe a vekilinin îtalyada serbest tenkit ve lizm ilân ettiğini ileri sürmedim; münakaşa hakkında hiçbir şey söyyalnız, sözlerindeki hürriyetperver lemediğini iddia etmiştir. Bu cür'et temayüle işaret ettim. Fakat, o zate gülünecek şeydir. vallı, Italyan Başvekilinin bu sözMussolini aynen diyor k i : Ierini de hamhum şaralop yapıp i< Qui a dit crue la crltlque n'existait şin içinden çıkmak istemiş. Aus en Itaüe, qu'elle £tait morte ? Vo*** rez ce qul se passe en ce moment: Toute ffte muarızım geçinenlerîn se la preese discute Hbrement le statrut auto ciyeleri ve »eviyeleri. aome qpue J'aitedessein de donner aux \rtık bunlara meslek ahlâkı, ya Jeneral Voroşilofun riyasetindeki Sovyet heyeti Bursayı ziyareti esnasın. da Yeşilcamiyi gezerken Mimar Sedat Beyin cami hakkında kendilerine iza • hat verdiğini ve bu meyanda Yeşilcamiin teknik kıymeti olmadığını söylediğini yazmıştık. Bu mesele hakkında Sedat Beyden dün bir mektup aldık, bu mektupta deniliyor ki: *« Vaktinde haberdar edilmedi . ğim için misafirler Yeşilcamiye dahil olduktan sonra heyete belki lâzım olurum fikrile kendiliğünden iltihak etmiştim. tçeride her kafadan bir ses çıkı • yordu, başka izahat verenler de vardı. Tevfik Rüştü Beyefendiden emir alın. ca o kanşıklık arasında ben de söze kanşmaga mecbur oldum. Muhterem gazetenizde intişar eden anlafilmamış ve suitefsire uğramış sözlerimin doğru. sunu berveçhi âti arzediyorum: (Yesilcami Türklern Osmanlı mimaristne ait olup bu mimarinin bütün Bursa abideleri gibi devri iptidaisine mensup ve 1419 tarihinde inşa edilmiştir. Osmanlı mimarisinin iptidaî devri eserlerinde umumiyetle olduğu gibi bunda da teknik her nekadar zayıfsa da san'at ve tezyinat pahası bilhassa yaşil abidelerinde cok yüksek bir mertebeye varmıs ve alçı, çlrâ, nakış, tahta ve tas islerinde harikalar yaratrmştır). Bu sözlerimi dinliyen büyük misafir ortadaki kerr^ri gösetrerek (teknik nasıl zavıf olur?) demis ve buna da (Osmanlı mimaris'nîn devri iotidaiden sofıra gelen devri itilâ eserlerine naza . ran heyeti umumiyede zayıftır) cevabu ni alarak memnun olmustur. Müteakıben tezvinat subeleri izah edilmiş ve ziv^ret hitam bulmustur. Bütün meslektaslanm ve beni tanı yanlar b'lirler ki klâsik san'atımıza ve onun tarihine vakfı hayat etmişçesine âsık bir san'a* yolcusuyum, onlar benden bövle ffaflar beklemezler». hut fransızca öğretmek için dadı ve mürebbiye tutmak zamanı da geç miştir. tnat ve cehalet, saç gibi kafalanna yapışıkhr, istediğiniz kadar kır. pınız, gene çıkacaktır. »EYAMÎ SAFA Büyük san'akârlanmızın tPEKFİLM stüdyosunda çevirdiği 3 kısımlık komedisidir. DENİZ KIZI EFTALYA H. Büyük sahnelerle İPEKFlLMde hazırladığı AYŞE KIZ VE ÇOBAN şarkısı •^HM» Pek yakında i P E K sinemasında <v wı «1 Bestekân: Tamburî R E F İ K Bey Umum Jandarma kumandanlığı Levazım müdürü ve Türk Tayyare cemiyeti Sevk müdürü sabıkı miraIay Vasıf Bey 12/XI/933pazar gü nü Kadıköyündekî hanesinde ol müştür. Cenazesi bugün KadıkbyL'nde Osmanağa camisinde öğle namazını müteakip kaldırılacaktır. Allah gariki rahmet eylesin ^••••••••^•^•••••İİH^HİHI MARLENE DİETRICH Pergünt Sinema âleminin en parlak yıldızı ve kraliçesi Yarınki sa!ı gönö akşamı saat 21 de Utanbul Belediyesi KIRIK MABUDE filmi ile bütün kalpleri teshir edecektir. Fransızca söz'üdür. Numaralı bilttler Ş'mdiden alınabilir. ^ Telefon: 4086» ^ ^ m ^ ^ (9780) Sevimli v e şayanı p e r e s t i ş ^^am Onümüzdeki çarşamba ç akşaml "KIİ fT Y 17 I f sinemasında: en son eseri HANDA . DRAMALtS PRİNEAS Yunan operet heyeti FRANSIZ TÎYATROSUNDA Bu aksam saat 21,30 da son defa olarak VASSİLİSSA TOU ATELlER S A R A Y ( Eski Glorya) salonunda Bu akşam saat 21,30 da Mösyö F. Von Statzer (Piano) Mösyö K. Schrickel (Violon) M5syö H. Jacoby (Alto) Dr. H. Ritter (Vioîonsel) tarafından N O R M A S H E A R E R SARAY onümÜ7deki perşembe akşamt AŞK HÜZÜNLERİ Fransızca sözlü metro Gcldvvyn Vayer f lminde görünecektir. .^^^^ (^782) (Eski Glorya) da ODAMUSiKi KONSERİ PiANO BLUETHNER • ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Fıyatlar 30 ve 100 kuruştur 98 A ; 75 Bugün: MiLLî SiNEMADA < müsameresi şerefine nlmini yaratan iki büvük san'atkâr Olimpiyat yüzme ?ampı7önu"Bu 5ter"c"abb7ve'V^^^^^ Turkçe sözlü. Arslan Adam sarfmazar edemiyeceginiz hir filimdir. Bu filimde tüylcr ürperüci bir hakikat mevcuttur. Bakir ormaniann ha'ecanh ateşin bir eseri HaŞİVe . .... . . : B u ak?am ven 'ecek grala için biletlerin evvelden tedariki rica olunur. Telefon : 22962 ilâveien: Ankara 10 uncu yıl resmi geç di ve Gazi Hazretlerinin nutku (9751)