2 Eylui ^Cumhuriyet' SON TELGRAFLAQ [Banakalırsa Gene gürültüye dair 1 M. Hitlerîn beyannamesi Milliyetçi Sosyalist kongresi münasebetile Alman Başvekili neler söylüyor? miş olan Burjuvavari fırkalannra ve eski teşkilâtın başlanna yeni yeni li derler getirilse bile • yeni kahramanlık zihniyetfle canlandınlmıyacağını da tanımak icap etmiştir. tşte bütün bu hallerdejı dolayıdır ki bi:.*ün m'l » i * yorulmak bilmez bir çalışma ile ele alarak bu mücadeleye girişmek için bilhassa idmanlı bir hale gelmiş yeni bir teşkilât kurmak gerekleşmisti.» Daha sonra millî inkılâp bahsine geçen M. Hitler Alman milletinin çok büyük bir ekseriyetinin bu inkılâotan yana davranarak, onu tutmuş ve koru. muş olmasından dolayı duyduğu deHitlerin beyannamesi rin sevinci bildirmiş, faşist ihtilâli bir Berlin 1 (A.A.) Volf Ajaruın tarafa bırakılacak olursa diğer herhandan: Başveki] M. Hitler milliyetçi sosyalist kongresi münasebetile neşretti • gi bir tarihî hâdiselerin zaptı rapt ve ği beyannamede bilhassa d'vor ki: intizam bakımından • Alman inkılâbüe « Demokrasiye ve Karl Marks yer tutulamıyacağmı söylemistir. mesleğine dayanan idare usulünü yıkBaşvekil beyannamesinin (onuna mak ve yerine üçüncü Alman devleti. doğru demiştir ki: ni kurmak için böyle bir değişikliğin « Alman milleb", mukadderahnı yapılmasını mümkün kılaeak ilk şart elleri arasma bıraktığı milliyetçi sos . lan tanıyıp meydana çıkarmak ve ona göre davranmak gerekti. Bunun için de yalist hareketinin, yürümesi gerek o ilk önce zekâya karşı tethiş usulüne ba| lan yolu sağlam ve kuvvetii bir surette çizdiğini görmekle memnun ve bahvurmağa azmetmiş olan bir kuvveti fitiyar olacaktır. Bunun içindir ki biz kir silâhile yıkmağa imkân olmadı ğmı tanımak Iâzımdi. Daha sonra Marks demokrasi ve parlâmantarizm prensipmesleğine nyanlara karşı senelerce kıt lerini tanımıyonız. Biz bu prensipleri »a. ve kuvvetsiz fikir silâhlarile karaı koydece halk idaresinin bîr karikatörü gömağa uğraşmış ve sonunda geri çekil. zile balnyonız.» Nürnberg 1 (A.A.) Bir taraf • tan milliyetperver sosyalist fırkası ta. lî teşekkülleri dün fırkanın kongre merkezinde içtima halinde iken diğer taraftan hususî trenier Almarıvanm her tarafından binlerce nasyonal sosyalisti şehre nakletmişlerdir. Şehir baştanbaşa donanmışh. Umumî meydanlarda verilen konserlere kalabalık halk kiitleleri iştirak etmiştir. Berlinde bulunan sefirler heyetîne mensup otuz bir zat bugün hususî tren. le nasyonal sosyalist kongresi için Nürnberğe geleceklerdir. Arnavut gençleri Italyanca bilecek Kral Zogo bu hususta emirname neşretti Tiran 1 (A.A.) Kral tara • f ından imzalanan bir kararnamede Arnavutluk mekteplerinde 1 • \Iyan dilinin okutulup öğretil • »si ve yabancı yurtlara gnnde »k talebeden yüzde seksenilyan Universitelerine ay Balkan konferansının ehemmiyeti Yunan meclisinde hararetli müzakereler oldu ?ark hududumuzda yeni gümrük teşkilâtı yapıldı Ankara 1 înhisarlar Vekâleti tarafından metnleketimizin şark kısmmda ihtiyaca göre gümriik teşki lâtı vücude getirilmis ve mahalline tebliğat yapılmıstır. Buna nazaran; Rus ve tran hudutlarile Irak hududundakî gümrüklerin merkezi olan Kızılvize merkez müdürlüğü lâğ • vedilmiş ve yerine Vanda bir müdürliik ihdas olunmustur. Bütün îran bududundaki gümrükler de bu müdürlüğe bağlanmıştır. Irak hu • dudundaki gümrükler de ce • nupta Cizrede yeniden teşkil edilen müdürlüğe raptolunnıustur. Kars gümrüğü merkez müdürü ile Urfa gümriik başmüdürü Süleyman v« Hakkı Beylere de Vekâletçe işten el çektiriltniştir. KOtahyanın kurtuluş qünö Kütahya 1 (A.A) Kütahya • nın kurtulşunun yıkFönünıü olan 1 eylul emsalsiz tezahürat ve sevinçle kutlulandı. Nevvork borsasında Nevyork 1 (A.A.) Borsa a çıldığı zaınan Rezerv Federal Bankasnun satm alacağı tahvilât miktarında ebemmiyetli bir fazlalık olacağı hemen herkesçe beklenmiş olmasına rağmen hükumet esham ve tabvilâtında dünküne nisbetle otuz bes milyon dolarlık bir tezayüt görülmüşfür. Atina 1 (A.A.) Atina aja»" bildiriyor: Meb'usan meclisînân dünkü top • lanışında M. Paparvastasiu Balkan Birinri sahıfr ie* mabat kanferanslanntn ehemmiyetine dlklerden ne dereceye kadar istifade e kati çeknv'ı», bundan conra, Balkan dilebileceği tetkik olunacaktır. Kendi • devle*leri arasmdaki ihtilâflarm lerile, Üniversite daimî kadrosu için »ulhperverane vasıtalarla hallinden kat'î mukavele yapdan ecnebi profe ve bir ademi tecavüz misakı yapılsörlerm miktan ancak beçi bdmak masından bansetmiştir. tadır. M. Papanasftasiu sözüne devaml& Kadroya evvelce alınan profesör mu. demiştir ki: avin namzetlerinden daha bir kısmı • < Balkan milletleri ar&smda nın çekilecekleri söylenm<*kteH;r. Yeni iktısat sahasmda mesai iştiraki yakadroda, muavin namzetlerinin maa kmda Selânikte toplanacak konfe sı tahsisatile birlıkle 126 liraian iba • ransm müzakerelerine de mevzu orettir. Halbuki bilhajsa Tıp Fakültesi lacaktır. kadrosuna ithal edilen yeni muavinlerBalkan memleketleri arasınkadi den bir kısmı, hariçte hastane ve mua. münasebetlerin seyir ve inkişafı yene^ane'c^e c?lısmak 'uretile bu naratuttuğumuz yolda sulhu kuvvetlennın iki mislini kazandıklannı söyle • dirmek hususnda en amelî yol ol • mektedirler. En fazla münhal Tıp Fa duğuna bizi inandırmışiır.» kültesindedir. Başvekil M. Çaldaris M. Papa • Fen Fakültesinde, profesör KeHm nastasiuyu tebrik etmiş ve şunlan Beyin istifası üzerine yalnız profesör söylemistir: Ali Yâr Bey kalmıstır. Bu itibarla fen * Şimdiye değin başanlan iş kadrosu hemen hemen tamamen mün • Balkan memleketlerinin millî gruphal vaziyettedir. larmı mümessilleri için bugüne kaEvvelce teîfcit edilen kadro proje • dar değer ve tesirmi göstermiş osinde Fen Fakültesinin bütün kürsülelan yüksek ve asil gayretleri dolarine ecnebi profesör getirilmesi mu yısile şeref veren bir eser mahiye karrerdi. Yeni vaziyette ise bir kısım tindedir. Hanrlanan ve yapılan mikürsülerin eski Türk profesörlerine vesaklar alelâde birer nazariye derileceği anlasılmaktadır. ğil<fir. Bunlar, hiç değilse kısmen, Maamafih Universitenin tam kadro. tatbik sabasına bile çıkmışlardır. su ancak 934 senesi içindeki ders seTürkiye ile Yunanistan arasında yapılan ve mer'iyet mevkiine ko nesi başında belli olacaktır. Islahat isleri ve yeni inşaat îçin nan posta mukavelesi bu filî tatbikattan birini teşkil eder. Reisi bu simdiye kadar 600,000 lira serfedilmistir. lunduğum hükume bu mukaveleyi Universitenin senelik bütcesi hari imza fırsatına erdiğinden dolayı kend'ni bahtiyar sayar. Bahsettiğim cînde mülga Dariilfünunun Üniversiteye devri işlerinna takriben bir milyon li amelî neücelerden brri de tütün ralık masrafı mucip olacağı anlasıl hakkmda propaganda yapanak için maktadır. tstanbulda bir ofis teşkil edilmesi ve bu hususta Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan arasında bir anlaş • ma yapılmış olmasıdır.» Ankara 1 Vilâyetler teşkilâtı M. Çaldarisin bu sözleri bütün Dahiliye Vekâleti tarafından tetkik meb'uslar ve dileyiciler tarafın • olunmaktadır. Bu tetkikat neticesindan çok şiddetli surette alkışlan de bu sene on vilâyet lâğvedilecek* mıştır. tir. merikadan ve Almanyadan sonra gürültü ile tnücadele gayreti Fransada da belirdî. ParisLn meşhur polis müdürü M. Chiapp (Kyap)t halka bir beyanname neşrederek sessizliğin faziletlerini sayıp döktü ve herkesin umumî sükuna elinden geldiği kad"ar riayet etmesini adeta vatanî ve beferî bir vazife derecesine yük seltti. Bir polis müdürünün ağzında bu tavsiye, insanları adeta hırsız gibi gürültiuüz çalışmağa davet ediyor gibidir ve. . nafile değil midir? Çocuğuna kafa şişirici oyuncaklar hediye eden bir babanın «gürültü etme!» emrini vermeğe hakkı yoktur. Hep samata çıkaran fennî icatlarile biır gürültü medeniyeti do ğuran bu asrın da sikâyete ne hakkı var? Şüphesiz bir gürültü asrınd'ayız. Büyük Harpte olduğu kadar, dünyanın hiçbir asrında, gürültü kopmadı. Harp sonunda Avrupanın bütün rejimleri birer gürültü rejim • leridir. Meselâ faşist ve nasyonal sosyalist fırkalarmtn adamları, gürültülü nümayîşlerle Lktidar mevkiine geldiler. Bugün mabet, fırka, parlâmento, gazete idaresi, ev ve dükkân, her yer bir gürültü ima • lâthanesidir. Sessizlik o kadar na dır birşey oldu ki bir ölüye en büyük hürmet, birkaç dakikalık »ükuttan ibarettir. Politika bir gürültü »an'atıdır, fen bir gürültü il midir, cazbant bir gürültü musiki • sidâr, asrî eğlence bir gürültü zevkidir, aşk bir gürültü meylidîr, vaktile abuk sa.buk bir takım mace ralar »eyretmekten ziyade kafa dinlendirmek için gittiğimiz ve «e»sizliğile yegâne kalan bir s'jıema vardı, onun incecik b«yaz perde sinde bile dünyanın bütün gürültülerini toplamanın yolunu bulduk. Bütün »an'atmıız, fennimiz, siyasetimiz ve med'eniyet;jnizle hep birden glrirvoruz! VEYAMİ SAFA Bir sayfiye haline gelen Uludağda yer yer kamplar Istediğim kitaplardan... kurulmuştur cuma srünleri herkes dağa çıkmaktadır en bu işe başladtğtm Bursa (Husu sî muhabirimiz den ) Uludağ Bursantn mesi > resi olma&tan zi • yade bir sayfiyesi haline girmiştir. Haftanın her gü . nünde orası, baş ka sehirlerden ve yabancı memle ketlerden gelen Ierle dolmakta . dır. Cuma gün leri ise JBursadan pek çok aileleoraya çıkıp »er'i gölgeli çamlan 1 altında ve buz gibi berrak sulanr başında akşama kadar yiyip iç't eğleniyor ve ço' neş'elî birgün R°çiriyorlar. Hatt*bazı aileler de da ğm çamlı yerle . rinde kamp ku ' rarak bir iki haf Uludağda yaz hayatı İHEM NALINA MIH1NA ı.m* *m>*• 1 zaman en âkil ve mü tefekkir yaşayan bir ta kım zevat bana sordular: ^ Paramız var mıdtr? Silâhımtz var mıdır? Yoktur, dedim. O hal* de ne yapacakstn? dediler. Para. olacak, ordu olacak ve bu millet Utiklâlini kurtaracakttr, dedim. Gazi Mustafa Kemal Hem kıhç, hem kalem sahibi, bir Türk zabiti, M. Şevki Beyin «Büyük Taarruz Nasıl Oldu?» ismile yazdığı ki. tap işte böyle başlıyor. Kitabın «ön sözü» nde, Şevki Bey 1335 te yeni tayin olunduğu böluğü ne iltihak ettiği zaman, bu bÖlüğun 5ç neferden ibaret olduğunu anlatıyor. Üç neferle bir mülâzim ve bir yüz. basıdan mürekkep ücüncü bolük milli mücadelemizin baslangıcını pek kuv vetle ifade ve tasvir eden bir remz dir. Filvaki büyük bir ordunun âlem şümul bir zaferle bitirdiği Türkün I«tiklâl Mücadelesi başlarken iste böyle baslamtştı. O zaman, Konyada on mevcutlu bir Türk taburuna mukabil tam mevcut hı bir ttalyan alavı var, yılgın ve m e c zup bir vali, bedbin ve ümitsiz insanlar var. Bir gün Bey*ehirdeki 27 mev. cutlu süvari alayı valiye isyan ediyor, vali ortadan kayboluyor ve bö^klerm, taburların mevcutlan artmağa başlıyoc O isga1, o kıyam ve bu artış ta, o za manki vaziyeti kuvvetle ifade ve tasvir eden bir remzdir. Filvaki, memleketin en mühıV mrkezleri, sevkülceyş noktalan işgal al hnda... îstanbulda, yalnız kendi Uh . bnı ve sahsmı düsünen bir Padişahla yan bunak, yan hain bir sadrazam, Konvanın meczuo valisinin ayni idi ler. Padisahm zelil hükumetine isyan eden 27 mevcutlu süvari a'ayı da, esarete ve zillete tahammüi edemiyerek silâba sanlan Türk ordusu ve mületi idi. Şevki Bey silâhm da nasıl bulım duğunu gene bir remzle anlatıyor. Makanizmasız silâhlar bizim deoolardan, makanizmalar da onlan muhafaza eden işgal kuvvetlerinin depolanndan alın di. Filvaki, Anadolunun her tarafın da ve tstanbulda böyle oldu. Baa silâhlan da Türk yoktan varetti ve Gazinin dediği çıktı: Silâh, para, ordu, hersey oldu ve bu mület, istiklâlini kuftardı. Ondan sonra, M. Sevki Bey, asker olmıyanlann da zevkle okuyacağı bir lisanla, büvük taarnızun rasıl yapıldığnu, büyük zaferm nasıl kazanıl . dığnn anlatıyor. Sevkülcevsî ve tabiyev1 vaziyete topçu, süvari, istihkâm, piya de sınıflarma mensup zabitlerin savaş hikâyelerini ilâve ettiği gibi vaziyeti hasun tarafından da izah etmis. Güzel kitao hakikaten! Dün bu sütunda «yazmız Allah aşkina!» dediğim kitaplardan... Büyük taarruz ve büyük zafer hak kındaki mahdut nesriyat arasında en guzeli, en kuvvetlisi, en heyecanlısı, gene Gazi Hazretlerinin, zaferin akabin» de Büyük Millet Meclisinde irat ettikleri hitabedir. Büyük Gazî, o nutkun • da, kendi dehasile hazırladığı, idare ettiği ve kazandığı taarruz ve zaferi ne güzel, ne müheyyiç bir belâgatle anlatmışhr. Yalnız Gazinin o güzel hitabesî i * çin, dünkü yazımdaki «Biz tarihi yapanz, fakat yazmayız» sözünü geri alı . yonım. O, tarihi yarmagı bildiği gibi yaz » mağı da biliyor. Uludağa tertip edilen seyahate istirak edenlerden iki grup ta Belediyemizin sîmdure kadar mo tör kuvvetlerini bu yolda tecrübe ettirmeği usul ittihaz etmediğine esef ettik. . Meselâ: önden nvpğrrur birfîr eda ile yola çıkan muazzam karoserili otobüsleri, en son hareket eden cerden cöpten nv»nzaralı kamyonetler birer birer ıreride bıraktılar. «rgörünüşe aldanmamalı» feh. vasmca hareket ederek kamvonetiere binenler bu iste kâr ettiler. Onun icin dönüste halk kamyonetlere binmek için can ahyordu. Otele vanlır vanlmaz kadmlı erkekli bir grnp; miralay Ismail Hakkı Beyin riyasetmde yaya ola rak en yüksek zirveye çıkmıjtır. Di • ğerlerj de otel civarms dagüarak öşle yesrnesini yemislerdir. Aksajna dosru otele dönen kafileler tsmail Hakkı Beyîn dağcılık ve dağ sporJan hakkmda verdiği konferansı dinl«mi»lerdîr. Se . yahatten dönü» pek nes'eli olmos; yolc<»l«r Byrsaya kadar dnrup dinl«m*e • den TT'IIÎ martUr. «arkılar sövlirerek gelmişler ve bu nes'«den yol yorgunlu b3e unobnuslardır. ta orada kalryorlar. Bursadaki ecnebi • lerin hepsi de dağa çok rağbet etmek • te, hemen her hsfta oraya çıkarak bol bol etrlenmektedirler. Halka dağ soorlannı sevdirmek ve da?ı tanıtmak için Halkevi dağ spor . lan kulübünün tertin ettiği Ulud?ğ seyahati simdive kadar jförü'memi» bir ratrbete mazhar olmuntur. UludaS. tetekküiündenberi böyle bir kalabalık görmemistir. Memekrtte halkı tasıyacak vesait bulunsaydı hu kalabah&ın birkaç bine varmasi muhakkakh. Seyahate: banyo mevsimi mün^sebetile Cekiıyede bulunan birçok tasralı aileler de iştirak etmiflerdJr. Sekizde dağa hareket eden otobüsler: iki bucnk saat sonra otele varmıslar; baa âmalar yüzünden yolda ka. lan birkaç otobusün yolculan icsn o teden bos> otobüslet nönderilmek mecburir*U hâsu olnmaüsr. Meâer Uluda« yolu otobüslerle. o • tomobiller ve kunyoneter için. mü kemmel bir im^Bıan meydant imiş. Hat. Üniversite kadrosu Denizyolları idaresi işe başladı ' mak için vaki olan müracaatler reddedilmiştir. larî tfletmesi mefgul olaeaktır. Kanunun mer'îyete girmesmden ev. tdare, bütün yolcu nakliyatı İhtiyacmı karşılam?k uzer* Sakarya, Samsun, vel yolcu alarak sefere başlıyan husu Adnan, Asya, Nilüfer, Erzurum, Kır • sî vapurlar bundan sonra uğradıklan Vmanlarda yalnız mevcut yolculanm langıç, Kerze, Dumlupmar ve Uğur vaçıkarabilecekler ve yeniden yolcu a • vurlarnn kiralamiftır. lamiyeceklerdir. Bu gemiler, bulun • Bunlardan ilk olarak Deniıyollan lş. duklan yerlerden limanımıza ancak boş letme forsile Sadıkzadelerin Sakarya olarak dönebileceklerdir. Maamafih şivapuru dün saat on dörtte Izmir sü • lepçilik eskisi gibi serbesttir. Bir kı . rat postasmı yapmak üzere limanımızsım vapurcular, şirket meselesi halle • dan hareket etmiştir. düinciye kadar gemilerini eşya nakli • Gemiye tşletme tnhisan namına muyatında kullanacaklardır. amelâtı tedvir etmek üzere iki memur Vaziyetin tavazzuhuna intizaren hukonulmuş, vapurun süvari ve müret susî vapurlann kadrolannda hiçbir detebahnda değişiklik yapümamıstır. ğişiklik yapılmamışhr. tsletme tdaresi namma kiralanan hu. Diğer taraftan vapurcular, kendi susî vapurlardan Kırlangıç vapuru da zararlanna olan şimdiki vaziyetin dü . dün tzmite gitmistir. zelmesi ve sirketin biran evvel işe Uğur vapuru da bugün Izmit seferini başliyabilmesi için hükumet nezdin yapacaktır. de yeniden tesebbüsatta bulunmuşlartşletme fdaresince sefere hanrlanan dır. Erzurum vapuru yann Karadenize haYeni yük ve yolcu tarifelerinm de reket edecektir. dünden itibaren tatbikuıa başlanmış • Denizyolları tsletmesi, hususî kumhr. panyalardan isticar ettiği gemilerle bugün Karabiga, Bandırma seferlerini de temin edecektir. Birinci »ahifeden mabat Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur için 10 vilâyet lâgvedilecek tşletme tdaresinin istifadeye lüzum görmediği diğer hususî vapurlar, seferden menedildikleri için evvelki geceyansmdan itibaren bulunduklan limanlarda bağlanmışlardır. Bunlardan beşi Istan. bul Umanmda bulunmaktadır. Vaziyet bütün limanlara bir tamimle bildiril miş olduğundan dünden itibaren, hu susî vapurlardan sefer ruhastanmesi albağırıp çağırmayi kesmişti. Kapıyı açan Süleyman, Salibi gecenin bu vaktinde, yanında bir kadmla görünce şaşa kaldı. Kapının kanadını iyice açmak istemiyordu. Salih kanadı itti ve Fofoyu da ko Iundan tutarak içeri çekti. Süleymamn: «Nereye?» Sualine yalnız ters bir bakışla cevap veren Salih anasının oturduğu dairenin kapısına gelmce Fofoya dedi ki: Ben ne yaparsam sen, sesini çıkarma. Korkma. tşaret edersem yardım et. Kapı yan aralıktı. ÇaLmağa lü rum kalmadı. Salih başını içeri uzatınca koridorlarda erkek, kadın bir sürü kalabalık gördü ve düşündü: Ne bu be?.. Düğün mü var ulan!.. Hemen kanadı itti ve Fofo ile beraber içeri daldılar. Vay canına . Amma kıyak şeyler var be... Kol lan, arkaları çıplak, parıl panl ioekli esvaplar içinde bir alay karı, hep siyah esvaplı erkekler, ortalıkta bir güzel levanta kokusu, bütün odalann 1400 Kr. Senelik Altı aylık 750 Üç ayhk 400 150 Bir ayhk Abone j şeraiti i 1700 Kr. 1450 800 yoktuT \r CANAKKALE Şehitlerini taziz 7 EYLÛL GÜLCEMAL VAPURtLE Tefrika: 35 Sabahsız Geceler Sesi tamamile kesilmişti. Fofo onun bu haline biraz sonra dikkat etti ve oyunu yarısmda bırakarak yanına gelip oturdu. Meyhane hal • kı da gürültüyü keserek ona bakı yorlardı. Garsonun sesi birçok insanlann merakma toptan cevap vermek gayretile yükseldi: Fazla içti. Sekiz düble çek miş. Hem üstüste... Salih etrafmda kendisine karşı hasıl olan bu alâkanın hiç farkında değîldi. Fofo onu dürttü: Ne olmusun vire? Fakat, esrar îçtiği zamanlar Salih in bu hali aldığını pek iyi bildiği için fazla sormuyordu. Gidelim istersen, dedi. Salih boğuk bir sesle cevap verdit Fofo ghzlerini erkeğindeı ayır mıyordu. Salih adeta sayıklamağa başladı: Kepçeyi tersine çevir ve kflleye yapıştır: tşte avalin kulağı... Düüütt... Yann öbürgün tren kal • kıyor... düüüttt .. sen garda uyuz Siz bana bakmayın be.. Eğleeşşek gibi kaşın... kaşın dur, işin nin... ben... ben... dalgadayım şimyoksa!.. Gitti gider onlar... gitti gidi .. der onlar... anam babam .. anam Bu itiraf üzerine meyhanede bir babam... hareket, küçük bir telâş, bir fısıltı Birdenbire doğrularak avcunu Fooldu. Müşteriler bakışıyorlardı. Garfonun yüzüne kapladı: son korku ile kapıya gitti ve sokağı Nah be ulan!.. Ben de onları iskandil etti. bırakırsam yuh bana be!.. Hem de Sonra Salihe yaklaşarak: bu gece damhyacağım .. Ulan Fofo, tstersen biraz dışarıda hava sen de gel, haydi... Kalk şimdi gial, dedi. delim. Palikaryalardan bir ikisi garsonu Ve çok geçmeden Salihle Fofo kolundan çektiler ve rumca: cBırak meyhaneden çıktılar. be... keyfinî bozma... dalgada o Sokakta Salih durup durup nara şimdi > dediler. Salihin bu ha'<, alatıyor, küfür ediyor, şarkı söylüyor, dığı zehirle ülfeti olanlarda garip ne yaptığmı bilmiyordu. !>ir hürmet uyandırıyordu. Ustüne Ayaspaşaya kadar Fofoyu kolundaha fazla düşülmetnesi icin çalgi dan sürükledî. Annesinin apartıma • cılara yeni havalar çaldırdılar. Eski nının önünde durduklan vakit Salih neş'e, biraz eksiği ile yerine geîdi. SERVER BEDt kapılan açık ve içerisi dışandan görünüyor, her tarafta elektrikler, çiçekler, bir şeyler .. Anası, kan gelin mi oluyor yoksa? Fofo adamakilh afallamıştı. Bu manzarayı görünce duvarla kapı arasındaki köşeye büzülüverdi. Sa lfhle Fofo kapı kenarmda durduk lan için gelip geçenler onlan usak ve hizmetçi makulesinden farzedi yor, yüzlerine bile bakmıyordu. Büyük salonda bir piyano ve keman dans havası çalmağa başlamıştı. Koridorda gezenlerden çoğu sa lona girerek dansediyorlardı. Salih birdenbire Fofoyu elinden yakalıyarak: Yürü ulan Fofo! dedi, biz de îçeri girip dansedelim. Burası benim anamm evi. Yabancı d«*&iliz a . Anasını sataytm! Fofo biraz çekinmişti. Salih onun kılığından utandığını anladı: Yürü, aldırma be, dedi, çorap lâstiğini taktın va, neden utanıyorsun? öyle ama Fofonun üstünde elbise namına, etekleri çamurlu, kolları lekeli eski bir siyah manto ile içinde de gece gömleği üstüne çekibniş bir eteklik vardı. lskarpinleri de çamur içinde idi ve topuklan iğrilmişti. Olmaz vire! diyordu. Salih onu büyük salonun kapısına kadar çekti. öyle bir olur ki!.. Dedi ve içeri daldılar. Evvelâ kimse bunlara ehemmiyet vermemişti. Fakat Salih Fofoyu belinden yakalayıp ta ne çalman hava nm nev'i, ne vezni, ne etraftakiler, hiç bir şeye ve kimseye ehem mîyet vermeden, ötekine berikine çarparak salonun ortasında döndür tneğe başlayınca, dansedenlerin hep> si durdular. Kadmlar «a...» diye bakakalmıslardı. Bazı erkekler «bu ne rezalet!..» dediler. Musiki da durdu. (Mabadi var)