•\9 Ağustos 1933 •A H i K AYB. |meraklı şeylerj Yanlış itikatlar Her memlekette birçok yan lış itikatlar vardır. Meselâ bizde eskiden salı günü işe başlamak, cuma günü tırnak kesmek gibi şeyler fena addolunurdu. Faraza Avrupa ve Amerikanın birçok yerlerinde 13 rakamı uğursuz sayılır. İste Irlandahların da bun lara benzer bir takim yanhş iti • katları mevcuttur. îrlandalılar çok yaşamak isti • yenlerin geceleri su içmemeleri, muayyen kuşlarm ötmelerini dinlememeleri ve tek gozü kör yahut kır rengi ata binmeleri lâzım geldiği kanaatindedirler. Keza at pazanndan geçmek ve orada durmak ta uzun ömre mâni olan şeylerdir. Fqer bir kimse bunlan yap {Başka memleketlerde çocuklari Gürbiiz çocuklar Foto Vaynberg izmir gthrbüzlerinden biri daha [Her anne ve baba çocuğunun ga • i xcl bir fotoğrahnı «Cumhariyet Çocnk sahiferi muharriri» adresine gonderdi • Ü takdird« onan ronıini ba Bir arkdasım anlattı: Vaktile Anadoluda millî harekât yeni başladığı zaman daydı. O vakit Ankaraya şimdikî gibi her gün kal kan trenle değil, tnebolu yolu ile ve araba yahut kamyonetlerle gidiliyordu. Çünkii tren hattının mühim bir kısmı Yunanlılarin elindeydi. Ben de herkes gibi Istanbuldaki Itilâf devletleri po lişinin elinden kurtularak sevgili atım «Coşkun» la birlikte bir vapııra kapağı attım. tneboluda birkaç gün kaidıktan sonra otlı birkac arkadaş buldum. Birlikte yola düzüldük. O zam»n benî sörmeliydin. Gönüllü asker kıvafetindeydim. Belde fweMik. elde tttfek öyle geziyordum. Çünkü doğru cep lıeye gîtmek istediğim için kilığımı kîyafetimi de ona göre hazırlaotnşhm. Neyse mesele orada değil hiz jre'elim mevzuumuza.. llk gece Kürede mola verdik. Ertesi şrece Kastamonuya yakın bir köy • Öe.. Uçüncü gun de Kastamonu 3a.. ^ 1 Oraya kadar yollar iyidi. Cok kolay ve rahat seyhat etmiştik. Fakat Kastamonudan «onra U defrUtJ. Evvelâ birinci tlsrazî a»tık. Yollar epeyce çetindi. Ama et rai mükemmel ormanlık oldujru İçin eglene eglene gidiyorduk. Hele en yüksek tepede içtiğimiz buvun buz gibi soğukluğunun ve rtefis tathlığınî verdiği zevk hâlâ clamagundırdır. Arada karacalar ve diğer av hayvanlari sörünce çılgına dönuyordunv Serde avcllık oldueu icin kac defa hemen pejlerinden atîmî sürfip sitrnek istedira. Fakat arkadaşlar bırak mîyorlardı. ögleden sonra ikinci Hgzda idik. Ineboludan Ankaraya citmi$ olanlar pek iyi bilirler ya.. O yolun en taro kîsmı ikinci ügazdır. Lâkin ö anü&külâta kim enemmiyet verir. Ulu Gazinin sfîrî?tiğiİ3Üyük davada en âciz bir fert. eibi carpümAk icin vureSi inizdeki coskunluk onları deail 'dünyanîri en bîivuk mânialarinî asmak kuvvetini bize veriyordu. Eçerjböyle be« on kaya karsîsîri3a acze dü;ecek olsaydık muKa rebe meydanîndaki cehennemî feteşiere nasıl sosus gererdik. Sanki atlanTnıza da ayni bis fceîmişii Ta;hk yolîarda bir as falt cadde üze.rinde imiş gibi gi Biyordu. Goziim gen? îkide bir etrafa kayîyor. Âcaba bir ava tesadüf e'der miyina diyejki yana bakınîyordum. Tabiî b"urasî ormanlık oîmadı§jı icin karaca bulunmazdı. Ben bu düsuncede iken filcrimin büsbutün aksine uzakta iki karaca gormiyeyim mî? Evvelâ gozie rime inanamadım. Fakat arka * Haçlardan biri: L öteki ügazdan gelmîş olâ caklar! Dedi ki mitaleaM çok dognı idi. Bu sefer artık dayanamıyacak vaziyete gelmiştim. Arkadaşlar, dedim, ben bu karacalann arkasından gidiyo rum. Allah si»e selimet versin! Onlar önce şaka zannettiler: Yolunu sasırırsın! Filân »eklinde tehdit etmeğe kalkıştılr. Ben aldırmadım. Coşkunu sürdüm. Demindenberi yokuş yukarı tırmanırken şimdi yan tarafa doğru iniyorduk. Coşkun hızlandıkcn onlar da koşu • yorlardı. Nihyet kurumak üzere olan bir suyun yatağma geldik. Atımın orada yürümesi imkâ nı yoktu. Onu bir ince fidana bağladım. Kendim ileri doğru atıhp karacalan dar bir sahada sıkıs • tırdım. Bir bir daha ikisini de yere serdim. Biri erkek biri dişi yaralı hayvanlara başlannı uza • tıp birbirlerine hazin hazin bakmaları icime dokundu. Adeta sade bu işi yaptığım için pişman olmakla kalmamış, büsbütün av • cılığa tÖvbe etmeğe karar vere cek bir hale gelmiştim. Buna rağmen kendi kendime kuvvet ve cesaret vermek istedim: Nüzhet dedim, kalbi yufkalığm sırası değil haydi yürü! Fakat yürüyüp te ne yapacak tîm. Coşkunu onlann yanına gö türmek mümkün değildi. Bu koca alâmetleri de ben sürükliye mezdim ya.. Tam bu sırada ayağimın altındaki toprak kımıldı yonnuş gibi bir hisse kapıldım. Bir de önüme bakınca ne göre yim. Ayaklanm içeriye doğru gömülmüş ve mütemadiyen de hâlâ kayıyorum. Nehir yatakla nnın bazılannda böyle hâdiseler vukua geldiğini derhal hatırla dım. Eyvah mahvolmuştum. Beni bu vaziyetten kurtaracak hiç bir vasıta yoktu. O anda kafamda bir simşek çaktı. Coşkun, Coşkun! Diye bağırmıya basladım. Atım sesime çok alışıktı. tsmini çağınnca koşar gelirdi. Fakat bu sefer gelmesi tabiî uzadı. Bir kac defa acî acı kişnedi. Baelı bulunduğu fidanı ancak zorla söküD srelebilmİEti. Söyleye söyleye Coşkunun yularınm ucunu bana verecek bir sekilde yanıma vaklastîrttım. O zamana kadar diz ka pa ğıana kadar toprağa gömülmüştüm . Sadık hayvan beni ölümden kurtarmak i çin yarım sa at uğraştı ve muvaf f ak oldu. Hayatımı sevğili Coskunu • ma medyu num. Fakat beni kıırtaran o zavallı Sa karya muhare besinde can verdL Bilmeceyi halledenler mıyacak olursa 90 yaşından fazla yaşar. Fakat bütün bunlar boş itikatlardır. lnsanın ömrünün uzunluğu kısahğı çok iyi bilirsiniz ki uzviyetinin mukavemetîne, kaza ve hastahk gibi tesadüf lere nazaran deünrnr. rtblivtttta yeni parhyan kuçük sinema artisti Mac Klark bisikletli yolcttlart kazadan koramak için evinin önündeki direğe bir levha mıhılyor. J% *' Farelerin hassaslıgi Farelerin çok hassas ve çok kurnaz hayvanlar olduğunu söylerler. Nitekim limanda duran bir gemiye giren farelerin gemi kalkacağına yakın içinden cık maları buna güzel bir misaldir. Keza son defa Cenubî Afrika limanlarının birinde cereyan eden bir vak'ada gene farelerin has • saslığını pek mükemmel meyda CTAHATltE mm na çıkarmıştır. Cenubî Afrikada Moselbay limamnın ahalisi ge çenlerde deniz kenanndaki de • polarda ve evlerdeki fare'erin hep birlikte sehrin iç tarrfına doğru kaçmakta olduklarını görmüs • ler, önce buna bir mâna vere memişlerdir. ^akat birkaç saat sonra denizde müthiş bir met hâdisesi vukua gelmiş ve bütün sahili sular basmıştır. Fareler ka dar hassas olmıyan birçok insanlar anî bastıran bu felâketten kuTtulamamıs ve boğulmuşlar dır. Uzun zamanlar muz Avrupa memleketlerinde âdeta mücev her fiatına satılan bir yemisti. On sekizinci asırda Avrupada bir muzun fiatı dört altın lira idi. Fakat muz zeriyatı fazlalaşınca ve nakil vasıtalan mükemmeliyet peyda edince muz da ucuz • ladı. Dünya üzerinde en f azla muz yetiştiren iki memleket vardır: Kostarika ve Jamava. Bu mem leketlerde her sene 80 bin torba muz tohumu ekilir ve 10 milyon salkımlık mahsul alınır. Her salkım üzerinde 150 ile 180 arasında muz bulunduğuna nazaran artık ötesini siz hesap ediniz! Muz zeriyatile bilhassa zenciler messrul olmaktadır. Muz yetiştirenler bunun başlı ca ihracat limanı olan Limona vapur gelmezden iki gün evvel haberdar edilirler. Salkımları yeşil yeşil kesip hazırlarlar. Sal kımlar vapur veya gemilerin az harretli kısıaılarında tavanlara asihr. Eğer muzun müthiş iki düş manı mevcut bulunmamış olsaydı muz yetiştirenler bugünkün den on misli daha zengin olur lardı. Bu düşmanlardan biri Ce bî Amerikaya çok musallat olan siklonlardır. Muz ağaclan siklon geçen bir yerde oldukları takdirde artık onlardan hayır kalmaz. İkinci düşman da bir nevi fa redir ki birçok gayret ve faali yete rağmen bu havvanın tahribatından kurtulunulamamıstır. sagâ! • ı Düzce Inhlsar resnedah Hly&ıl Beyin oğlu NacL 2 Şişll Osmanbey Rumeü cuddesı 54 numarada MuaBez. 8 Kastamonu Bıhbat eczaneal »• hlbi Osman Beyln kerlmeal Nemlde. 4 Niğde orta mektep ed«biyat mualliml Beyln oğlu Gallp 5 Altıparmak Uk mektebi 18 KemaL 6 llk mektep 5 incl smıf talebe«inden Istlklâl Sulhi. f Ağustos bulmacası J AfırSlkaıdl© Boş hanelere öyle harfler koyunuz ki gerek soldan sağa, gerek yukandan aşağı okunduğu zaman şu kelimeler çıksın: 1 2 3 4 5 Bir harf Ona kayıksız gidilmez. Bir vilâyetimiz Evlât sahibi Bir harf Biz o milletteniz ki.. Biz o milletteniz ki: Hükmümüzde yer, deniz, ... Göklerde yıldtrtmı erir edenlerdeniz! Korkar heybetimizden: Dağlar bize yol verir, Bir çelikten vücadüz! Bir çelikten bedeniz!.. Biz o milletteniz ki: Yaman bir ordamuz var, Topçttmuzun b'nünde gb'k gürültüsn sutar!.. Piyademiz yürürken topraklar titrer bütün, Süvarimiz koşarken geride kalır rüzgâr!.. Biz o milletteniz ki: Dünya bizden irkilir, Savaşta çok kahraman oldugumuzu bilir!.. Çocuğum!.. Iftihar et «Ben Türk oeluyum!..» diye Tarih bile hürmetle karşımızda iğilir!.. Doğru cevap gönderenlerden birinciye 5 lira, ikinciye bir İş Bankasa kumbara*ı, ttçüncüye Foto Etemde 6 kartpostal 1 ağ randisman yaptıraıa hakkı, di • ğer yüz kişiye muhtelif hediye ler verilecektir. Cevaplar 1 eylule kadar «Cum» huriyet Çocuk sahifesi muharriri» adresine gönderilmeli ve mutla ka gazetede çıkan cetvel üzerine doldurulmalıdır. Bu sartlara riayet etmiyenler mükâfat kaza namazlar. Vahfilerin onu pişirmek için koydukları kazan seller bannca canını kurtardt i