9 Hazirân 1933 Camhttrîyet =s S ON TELGR>^FLAQ Bana kalırsa Haşimi tebcil Ihtifalinde okunmak uzere yazüm^tv vrupai bir zekânm kalıbma dÖkülmüş Asyai bir ruh. Fırat nehri kıyılarmda doğan, samimiyetini hurmalıklardan, coşkun • luğunu kızgın çöllerden, bütün lirizmini melul Asyadan alarak Haliç sulanna uzanan bir ruh: Membaı Fırat, mansâbı Haliç olan bir ruh. Sen nehri kıyılarmda büyüyen ve tekniğini sembolizmden, yeni edasmı saf fürden, san'atnun kanunlanm zeki Avrupadan alarak Haliç sulanna kadar uzanan bir zekâ: Membaı Sen nehri, mansabı Haliç olan bir zekâ. Ve bu üç suyım terkibinden, şürle rindeki nehirlere, göllere, havuzlara, yakut sulara, ebedî bir Abıhayat çeşnisi vererek Türk toprağında en mü kemmel ve orijinal antizacmı bulan bir deha. tld büyük medeniyet ve kükurü, iki büyük âlemi baftnda tasıys». Birbaine katarak, ondan, Türk edebiyatmm e • bediyen öğünecegi yepyeni ba halita çıkanf. Az yazı ve çok söz. Fakat, Slçül müy ve düsünülmüş yazılar kadar te • kemmül etmis soz ve hiçbir zaman lâübali obnadığı halde, ölçülmeden ve düsünülmeden soylenen sözler kadar fcabiî ve samunî yazı. Nazmı Asyai bir melâlin mnsBdsi, nesri A vrupai bir zekânın istihzası. Çol günesi altmda ktzısan, daima nari beyza halinde bn ihtiras. Barut dola bv bas. Birinden otekine saçnyan kıvılcnnlar ve «k sık, anî patlayıslar. Yorgun bir mide ve harap bobrek lerle dipdiri bir zekâ arasuıda «kışan, tdcanan bir yürek. Mutfakla k&tüpane •raamda, insîyaklarla zekâ araemda acele bir gidiş gelişin, hızh bir koşuşun vaktmden evvel yordugu ve sonuna vardırdıgı bir hayat. Bir centtettn rüymsn a n d n n flâhî bfr esert Ateş gibi nehirler, yakut sular, alev damlası karanfiller, leylekler, tlemlerimizden sefer eden kuslar, yeşfl gök, san yer, mereaa daJlar. Bir sonbahar ormanBMİa, yercle, hepsi de sarı ve kırmızı yapraklar. «O kadar kırmat ve o kadar san kt, guya bfiyfik bir yangnun alevleri ormanm her tarafm sanmş ve bütün agaçlar, birer raesale hmlmde, ba balutlu sonbahar semm aJtanda sessiz bir yamşla yanarlar.» Ve cyoHar, kanse•iz, tebi, ebedî yoBar...», «Bthaber gdvdeye gelmts, komno» • mOteheyyiç, mötekalli» bir baş»t Haşirat SevgÜi Hasim, zavallı Hasim, buyük Hasim! Seni tebcS edtyortB. Bunon kjra bora ya toplandi. Fakat... Haberin var ım ki?.. Paris müzakereîerine dün sabah başlandı Fransa, Amerika ve İngiltere silâhları bırakma işinin neticelenmesi için çare arıyorlar ParU 8 (A.A.) Fransa, tngiltere ve Amerika mümessilleri ara •mda görüşmeler bu sabah 10,40 ta Hariciye Nezaretinde başlamıştır. M. Daladier, tngiltere namına, Lort London Derry, M. Eden, Paris •efiri M. Campbell ve hariciye nezaretinde Milletler Cemiyeti şube müdürü M. Cadogan, Amerika namına M. Norman Davis, adlî müstesar M. Dulies, silâhlan bırakma konferaninnda Amerika heyeti azasmdan miralay Strongun iştirak ettikleri gö • rüşjnelerde hanr bulunmustur. Paris 8 (A.A.) tngiltere mu rahhası M. Eden ve Fransa murahhası M. Massigli bu sabah Cenev • reden Parise geldiler. Nevyork 8 (A.A.) Nevyork Tttnes gazetesinin Vaşington muhabirine göre siyasî mehafil M. Nor • man Davis ile M. Daladier mülâkahnin, silâhlan bırakma konferansının istikbali için çok mühim olduğunu söylemektedir. Cenevre 8 (A.A.) Umumî ko misyonunun dün sabahki toplantısm dan, hususî silâh imalitınm kaldı • nlmasına karsı Almanya, Japonya, ttalya ve Ingilterenin itirazından sonra, Fransız teklifi tsveç, Dani marka ve Norveç mümessilleri tarafmdan müdafaa edilmistir. Hitlerin erkânıharbi İHEM NAL1NA MIHINA Her Röm, milliyetperver Almanya, millî seciyesini herşeyden üstün tutan hür fikirli Türkiyeyi elbette takdir eder ve sever, diyor Birkaç gün evvel Berlinden tstanbula gelen Hitler hücum krt'alan erkâm harbiye reisi Her RSm dün sabah saat 10 da Loyt Triestmo kumpanyasının Vineıma vapurüe memleken'ne dönnniştur. Her Röm hareketmden evvel kendisile görüsen bir muharririmize demiftir ki: « Türkryeye tamamüe hususî bir maksatla geldim. Memleketinizi ilk defa olaark riyaret ediyorum. Kendisini evvelâ enerjik bir asker olarak tamdı ğım büyük Gazkun memleketinf ve bu güzel memlekette vücude getirdiği terakkiyatı yakından görmeği çoktan arzu ediyordum. Memleketinizi görmüş olmamakla beraber hakkmda birçok eserler okuduğum için Türkiyeyi uzak tan uzaga oldukça tanıyordum. Buraya geldikten sonra benim Türkiye hakkmda büdiklerimin çok nakıs olduğu • nu gördüm. Türidyeden çok güzel intibalarla nk fırsatta tekrar gehnek kararüe aynlıyorum, Burada daha fazla kalamadıguna çok müteessifim.» Her Röm muharririmizin <3d mem • leket münasebab nasıldar?» sualine de şu cevabt vetmştırı « Müliyetperver Ahnanya mült seciyesmi pek iyi tamyan ve onu herşeyin üstünde tutan hür fürirli Türkiyeyi Bir ilândan bir ders! k müddettenberi gazetalerde bb Oân çıkıyor. «Yaz mevsunini Egenin gül adası olan Radosta geçkinü» diye başhyan bu flân herkesi Radosa davet etmekte, ba adanm güleDiderim, eğlencelerini birer birer s a y makta, otellerin, pansiyonlarm fiatlanm yaanakta, bulâsa insanda Radosa gkmek arzusunu uyandırmaktadv. Ba flân okuyunca ben Radosa glt • mekten daha kuvvetli bir arzu ve tahassör duydum ki o da birim metnleketı • wniy» de seyyah getirmek için buna benzer flânlar yapıldığmt görmek emel ve iştiyakıdır. Bizim memleketnmzde Rados gibi yerler yok mu? Şu koca tstanbol Rados kadar da ohunaz ım? Geçe» sene, Btdgarlar da, şa külüstOr Varn» için bir sürü flânlar yaptılar ve ba gfl • z d tstanbddan büe birçok müşterl cefüeluler. Her Röm elbette takdir ederek sevmektedSr. Bötün Almanya büyük harpten sonra ayni felâketin zebunu olan fakat kendisini pek çabuk kurtaran bu cesur mjlleti nasd takdir etmez? Senelerce ayni ugurda ve ayni gaye için, ayni siperlerde yanyana döğüşen 3d memleketm askerleri elbette bundan sonra da dostturlar ve dost kalacaklardr. Almanya 0e Tür kiye arasmda hakikî •amumyet bulan dugu muhakkaktır. Nedp Türk milletmi bir asker olarak candan ve kalpten selâmlanm.» M. Muşanofun Beyanab Belgratta mühim Bir muhakeme Avrupa gazeteleri ve Avrupa şehJrlerkım eaddeleH ba nevi OânlarU dolu • dur. Her şehir, hatta her memleket, seyyah celbi için diğer memleketlerm matbuatmda sahife sahife flânlar neş • reder. Meselâ, kaç senedir, resimK Fran$a gazetelerinde tspanyamn güzel manzaralarile söslü sürü sürü flânlar ç * ı • yor. Parisin, Londranm en kalabaMc caddelerinde geceleri pml pml yanan flânlarda «kifi Mısrrd» geçiriniz» tav • jfyesıııi gorursunSz. Yalmz bizim memleket, sanki hlç g5rülecek ve oturulacak yeri yokmuş, yahot ta ecnebi seyyahlardan mustagnİ fanis gibi, böyle Oân fflân neşrme lu • ( a n görmez. Yağmur duasma çAmsy köylüler gibi, aadece, seyyah gelsin{ te> mennisfle esniyerek bekler, Garbi bir tarafa bırakahm, nkj şarkta, Mmr, Irak, Romanya, Yunanis • tan gibi bıze maddeten veya manan ya< km memleketlerin gazetelerinde şid • detli bir reklâm yapalnn, tenzflâth feler tertip edelim. Ba flânlan ğimjz parayı sokaga atıhmş addetmiye» lira. Eğer öyle olsaydı, zenginliklerini ragmen, bizden çok mukteaft olan mff> letler, ba çeşk flânlar Içm on para ver» mezlerdi. Seyyah tetnenni 8e değfl reir lâmla, propaganda ile gelir. Bulgar Başvekili Türki İtalyadan gelen 3 ihtilâlci yeye teşekkür ettî muhakeme ediliyoı Sofya 8 (A.A.) Bulgar ajansı bildiriyort Meb'asan meclUi, barict siy&sete mttteallOc müzakereleri bitirmiştir. Başvekil M. Muşanof, bütün hatip lerin bütün devletlerle sulb ve an • laşma. sîyaseti takip edilmesine ta • raftar olduklarını gördüğünü ve binaenaleyh bu siyaset bütün mil • letin siyasî olduğunu sövlemiştir. Bilhassa Türkiye i]e olan müna • kebetlerden bahseden M. Muşanof, demlstir kit < Türkiye He olan münasebetlerkniz, çok samimt ve çok dosta nedir. Yalnız mevcut muahedeler değü, ayni zamanda ve belki daha Eİyade mütekabil hisler ve müşterek menfaatler iki memleket ara • sında devamlı bir dostluğu adeta bir zaruret haline sokmuştur. Ara • mıza husumet sokmak temayülünü besliyen bir takim mehafil mevcuttur. Gene bir takım bedbahtlar var< n k! bn gibi tesirlere d* kapılarak t>ir takım gürültüler çikanyorlar. Fakat bütün bu hâdiseler aramızdaki dostluğu sarsmif olsaydı bu hal teessüre şayan olurdu.» M. Musanof, bazi kimselerm Türkîyeyi müteamzin tarifine dah* olan raaruf besînci maddeye müza heret etmis olmakla müahaze etme • lerini ve Türkiyenin bu müzaheret te bulunmakla Bulgaristan aleyhinde bulunmus olduğu suretindeki iddia lanm reddebniştir. Başvekil: «Türkiye Haıriciye Veküi Tevfik Rüştü Beyefendi, Türkiye bu tarîfe müzaheret ederken baska hudutlan kastetmiştir demisth.» M. Musanof, ticart müzakereierd'e bulunacak Tü>k heyetinin sreleceğmi •oylemiş ve daha bir çok Türk Bulgar dostluğu tezahürleri derpiş edilmekte bulunduğunu ilâve etmistir. Mumaileyh netice olarak Bulgarlstana yapmış olduğu hizmet ve yardıvlardan dolayi Türk hükume tine teşekkür etmistir. Belgrat 8 (A. A.) Yugoslav tebaasmdan Korçulaniç, Martinoviç ve Blann atlı üç kişi aleyhinde açılan davanın muhakemesi dün Bel . grattaki Devleti koruma «nahkemesinde yapılmıştır. Bu adamlar ttalyaya ait bulunan Zara şehrinde müteşekkil bir İhtilâl cemiyetîne mensup olmaktan, dev let müesseselerini ve halkın emniyetini koruyan teskilâta karşı suikastler yapmak için Zaradan Yugoslav toprağma f esat çıkarmağa matuf bir takım yaziiarla silâh ve cephane nakletmekten suçludurlar. Bunlardan Korçulanic, firar ha • Iinde bulunmaktadır. tttihamname okıtıduktan sonra suçluiann Uticvabına başlanmıştır. Bunlar kendilerine par a mükâfati ve ikramiye verilec«âri yolunda bir takım vaitlerle aldatılmış olduklannı, giristikleri isin hakikt gayesinin ne olduğunu bilmediklerini soyle • mislerdh. Müdafaa vekillerinin müdafaalan ve müddeiunıuminin iddianamesi diniendikten sonra muhakeme sona erdirilmiştir. Hüküm cumartesi günü verflecektir. Memleket için malî Bir muvaffakiyet (Bapnakaleden mabat) tburm serah ve zihniyeti hâkim olmuş olacağım düşünebiliriz. Kaldı ki banka memlekette sağlfem bankacıhk fHcrini tesise ilk müessir olmuş bir müessese olduğu gibi millî fctısadm mki şafsaa azçok âmfl olmaktan da hâli kalmamtşbr. Su hatraı Ankarada takarrfir ederek ilk Büyük Millet Meclismi kurduğumuz zaman burada malî müessese olarak ilk hamlede v« eJaftmda Ankara Defter • darlığından baska bir de Osmanh Bankasmra Ankara şubesi vardı. Ziraat Bankasmm Ankara şubesi o zaman HamamSnfi mahallestnm iç sokaklarmdan birinde evrak ve dosyalarmı tahtadan sandıklarda ve torbalar içinde saklıyan iptklaî ve denebflir ki Asyai bir harabe idi ki kendisinden haskasına faydaaı olf y mak şoyle dursun, bimtefis kendisi himmet ve muavenete muhtacb. Şimdi kocaman ve muanr Ziraat Bankasma bakarak bu esld haldkatleri unubnuş olamayız. Hakdraten rejummu bu memleketi Bıya etmistir, ve ediyor. Evet, ne diyorduk, o zaman Ankarada malî mö eseese olarak bir Defterdarlıkla bir de Osmanh Bankası vardL B « millî hükâmetm Mab'ye Vekâletini bu Defterdarhk fizerme bina ederken o zaman ve bu zaman dflrBst olan muamelâfamu arasmda Osmanlı Bankasmm Ankara şubesine de müracaat ederek: Ufaktefek ih tiyaçlanmızda senin malî vesatatinden istifade etmek isteriz, ona göre tedbhal, dedik. l dd Osmanh Bankasmm Ankara şubesi müdürlüğünde M. Bocetti admı taşıyan bir zat vardı. Derhal ve tereddütsftc hizmet arzetti, ve çok kere yalraz kendf mes'uliyetme istinat ederek millî hü kumetle resen ve resmen muamelelerde bulundu. Bfl&hare memmmiyetle öğ rendiğimîze göre Osmanh Bankasmm tstanbul ve Paris merkezleri ba akülıca hareketinden dolayı kendisini büâkis takdire lâyık görmötlerdir. Bugün antiyaz mukavelenamesi yirtni sene için daha uzatıhnakta olan malî müessese nin bizim mfllt ddal hayatnma dahi kanştmş işte böyle ba hflcâyedği var d*. tstihlâs ve istSdâl zalerlerinİ tald • ben millî hükumettn mfitemadi mkişaflan zamanlan ise Osmanh Bankasfle hükumet arasmda hep iyi münasebet • lerle geçmiştir denflebflir. tşte mazistne umumî surette ba ka • darcdc işaret olunabflen Osmanh Ban kan şimdi yeni bir mokavele ile memlekette daha serbest ve daha faaî hiz metlere davet olunmuş bulunuyor. O ba davete ieabet etmistir. Sözlerimizi bitirirken iki taraf içm de hayırh ola • cağında şfîphe olmıyan nfeticenm bfl • hassa memlekettmiz için bara ve meddî bir kazanç teşkfl ettiğini ve hâdisenm tsmet Paşa hükumetJerinin muvaffaJdyetleri zincirme üâve olunmoş yeni bir halka olduğunu tekrar etmekten kendinazi alamryoruz. ^ wıwwYÜNUSp NADl Devriâleme çıkan tayyareci Moskovada kazaya ujjradı Moskova 8 (A.A.) Tass Ajaa « smdanı Krasmoyarskte yere mmeği düsfi • nen Matterninden uzun bir müddet haber aknmamışfar. Tayyareci, Movisibirskten 600 kOometre fleride, ProfJest te yere inmeğe mecbur olmuştur. Bir tayyare kendisine yardnn etmek 8 « Kere hareket etmistir. Moskova 8 (A.A.) Tass AJan smdanı Matem, motörune ara olan bir sakatlıktan dolayı Prokopievsk yakinmda Kıznetzk havzasmdaj amef« şehrmde hunifth*. Yere merken tayyarenin koyruğu sedelenmiştir. Proko « piesk makmistler tarafmdan tamir • « dilmektedir. PEYAMt SAFA Bursadaki soyguncular Bursa 8 (Muhabirîmizden tele • fonla) Soygunculann sehit ettikleri jandarma neferinin ve Çongar koyunden AIi Aganm ailelerine hükumetçe ikramiye verilmesi takarrür etmistir. Dün gece yenîden bazı evier ta harri edilmistir. Tahkikattan çıkan son neticeye göre Bursada Çekirge yolunda çalısan şoför Yusufun çete efradı ile mektuplaşmakta olduğu anlaşilmıştir. Mevkuf bulunan soför Yusuf çete efradile Mudanyadan Yalovaya kadar bir tetkik seyahati yapmıslar fakat bu yolu beğenmiyerek vilâyetin en sapa yolunu seçmtslerdir. Yenişehh* yolundaki soygunculann da takibatına devam olunmak tadır. Madnt 8 (A.A.) Kabine istifa etmiftir. tstîfanm sebebi, bazı nezaret • lerde yapılması Beşvekfl taraftndan teklif edüen bîrkaç değişîkliği Cumhur Reisinin kabul etmeden evvel Cumhuriyetçiler grupuna damsmak istemiş olma • sidır. Hariciyede Yeni tayinler Numan B. umumî kâtip, Nuri B. müstesar oldu Ankara 8 Hariciye Müstesan Numan Rifat Bey büyük elçilik payesile yeni te«kil edilen Hariciye VekAleti umumî kâtipliğine tayin edilmif, ondan inhilâl eden Hariciye Müstefarhgina <fa Lâhi maslâhatgüzan Nuri Bey tayin olunmustur. Hariciye dördüncü daire sef i Ahmet Cevat Beye ikinci cmif elçi onvanı verilmiftir. Birinci daire şefi Emin Ali Bey Lâhi maslâhatgüzarlıgina, eski daire müdürlerinden Esat Bey de ikinci daire şefliğine tayin edilmislerdir. ımtıımıımıımııııı^HmıımıııııııtıınıiHiııııııifnııııııımıııııııiMiııııi'iıtııııııınııiBiııııııınıınıııımınımmfnınıı M. Dolfus Romadan döndu! Viyana 8 (A.A.) Başvekil M. Dolfus, dün Romadan tayyare fle Viyanaya dönmüştür. M. Dolfus, Romaya yaptığı seyahatin neticeleri hakkmda cumhur reisine izahat vermistir. Gazeteler, büyük devletlerin A vusturyaya ödünç çara vermeleri hususmıda ortaya çıkan zorlukla rm yenilmiş olmasmdan ve ttalya • nra bu ikraz muamelesinde hisse • sine düşen 30,000,000 şilini vermeğe hazır bulunduğunu bildirmesinden çok memnun görünmektedirler. M. Dolfus, ttalyan milletinin ve M. Mussolininin Avusturya için iki değerli ve samimî dost olduğunu gazetecilere yaptığı beyanat sıra sında söylemiştir. seklerini masanm üstüne koyarak başım ban a doğru uzattı: Hangi Muhlis? Hangi Tevfik Bey? dedi. Zabhinin karşısında duran bir nefer gfbi'hürmetkâr bir sükunet içinde cevap verdhn: Evvelki gece Dizdaıriyede bir vak*a olmuştu ya... Hani Tevfik Bey isminde hasta bir zatın genç karısı Sabahat Hanımı boğdular. Tevfik Beyin de yüreğine indi. Müddeiunıuminin bası bana doğru gittikçe uzanıyor ve göğsü masanm kenanna bmiyordu. Evet? diye sordu. tşte, dedim, Sahahat Hanımı boğan, yani Tevfik Beyin oğlu Muhlis benim. Müddeiumumî kaşlarını çahp yüzüme daha dikkatle bakarak: Anlamadım, dedi, Sabahat Hanımı Tevfik Bey mi boğdu? Hayır ef endim, bendeniz .. Gariptir ki Ikimiz de hayret için ızmırdekı gızlı emlâkı metruke tzmir havalisinde gayrimübadillere art gizU emlâki aramakta olan heyet a • zasından Tahir B. dün şehrimize gelmiştir. Heyet şimdiye kadar bir mflyon yttz bin Kralık gizli emlâk meydana çdcar mıstır. Fakat bunlardan ancak 400,000 liralığı pürüzsüz ve serbesttir. Bu la sım, satıhğa çıkanlmık üzere Ziraat Bankasma devredümiftir. Diğerleri hükumet tarafmdan, teffa suretile evvelce elden çatanhnş oldoğu için yerlerine diğer millî emlâkten bir kısmmm veya bedellerimn aynen tev zü cihetme gidilmesî muhtemeldir. tzmirde gizli emlâk krymetinm ağustosa kadar yapdacak araşhrmalar netice sinde iki mflyon urayı bulacağı tabmin edilmektedir. de idik. Ben hayret ediyordum, çünkü vak'ayı Müddeiumumî ya bilmiyor, yahut ta bir çok zabıta vak'a lan arasmda unutmuş bulunuyordu; o hayret ediyordu, ÇUnkü sözlerknden hiçbir şey anlamıyordu. Şuurumun mü^ezenesini imtihan eder gibi sordu: Siz bir cinayet mi ika ettiniz? Bür vehme kurban olmadığmıza e min misiniz? Hazin bir tebessümden sonra cevap verdim: Şimdi sizi gÖrdüğüme ne kadar etninsem o kadar eminim ki evvelki gece, wn derece hasta olan pederimin Dızdariyedeki evinde, aramızda büyük bir ihtilâf bulunan üvey valdem Sabahat Hanımı boğ dum, kaçtım ve kırk sekiz saat a zap çektikten sonra hapishaneyi vicdanımın içindeki esarete tercih ettim. Teslim olmak için size geli • yorum. Trabzonda hfllâ kış var! Trabzon 8 (A.A.) SürekH de vam eden yağmur, sîs ve soğuk, soğan patates mahsulSnfl paslandırdı. Fmdir mahsolS için de kararmak tehlikesi var* dır. Cumhuriyetîn yıldönümü şerefine af fı umumî Ankara 8 Cumhuriyetin onun« eu senei devriyesine mtisadif 29 teşrinievvel 1933 te büyük bir affı u • mumt il&n edilmesi muhtemeldir. Bu aften bilhassa tstiklâl mahke • meleri mahkumlannm bakiyei cezalarile heyeti mahsusaca haklannda karar verflmis olanlar ve adi ceraim mahkumlan istifade edeceklerdir. Cumhuriyet Abone. şeraiti» Senelik Alb aylık Üç aylık Bir ayhk ispanyof kab'nesi istifa etti Japonlar Hint pamuju almıyacaklar Nüshası S Kuruştur Harîç Tokio 8 (A.A.) Taka pamuk iplikhaneleri federasyonu toplanarak Hmdistannm Japon emtiasma ait gumriik tarifelerini yükseltmesine karşı mukabele bilmisil olmak Szere Hindis tan pamuğuna bokotaj edilmesini kararlaştırmışhr. Bu sefer ben hayret ettimt Muhlisin babası Tevfik I Müddeiumumî bey pek iyi bilir. Biraz sonra • hademe beni içeri soktu. Müddeiumummin yanında ken dîsinden baska İki kişi daha vardı •e onu yalnız bulmamak o kadar cammı sıktı ki yabancılann yüzüne melul gözlerle bakmaktan kendimi alamadım. tkisi de hemen ayağa kalktılar ve müsaade alarak çiktılar. Yalnız kaIınca bana kuvvet geltnişti. Kapı nin önündeki paravanm yanında dururken Müddeiunıuminin masasma doğru emin adımlar attim ve yüzüme dikkatle bakan adalet adamma dedim ki: Ben evvelki gündenberi za • bıtanın aradiğı Muhlisim. Tevfik Beyin oğluyum. Teslim olmağa gel • ditn. Müddeiumumî doğruldu ve dir > 1400 Kr. 750 400 150 2700 Kr. 1450 800 Yoktur Mült tefrihamtz ? 84 Yazan: SERVER ftEDI Hep Senin İçin! Oh!.. Ne olursa olsun, ne olursa I olsun, kararsızhk, vehim, endise, •icdan azabı içinde sürünmektense, yollarda bayılıp yerlere düstnekten•e, kahve köşelerinde rasgele herke•in istratakına çekilmektense gide rim, söylerim, bapse tikılinm, otururum^şkım ve cinayetimle bafbaşa kalır inliye inliye ömrümü bitiririm. Adliyenm büyük parmaklıkh kapısmdan içeri girer girmez hürriyetmi kaybetmiş bir adam olduğumu aklıma koydum. Beni buradan belki de kelepçe ile çıkaracaklardı. Binanın karanlık ve kalabalık merdivenlerinde rasladığım hiç kimse • nin yüzüne bakamıyordum. Sanki hep beni tanıyorlar, suçumu biliyorlar, yüzüme tükürmeğe hazırlanı yorlardı. Binayi iyî tanıdığım halde yolu şaşTrdım. Basmüddeiumumfnin odasını bulamamıştım. Koridorlardaki insanlar ya telâşla oraya buraya koşuşuyorlar, yahut ta bir duvar dibine, bir pencere önüne mıhlanarak hareketsiz duruyorlardı. Bir kısmı heykel gibi donmuş, bir kısmı da bilâkis fazla hareket içinde bulunan bu insanlardan hiçbirine bir şey soramıyordum. Nihayet döne dolaşa Başmüddei • umuminin odasını buldum. Hademeye dedim ki: Müddeiumumî beye söyle. Tevfik Beyin oğlu Muhlis kendisini görmek istiyor. Hademenin beni tanıyacağmı ve hayret edeceğini sanmıştım. Bir şey söylemedi ve içeri girip çıkarak: Hangi Tevfik Bey? diye sordu. Müddeiuraumi zile bastı ve içeri giren had';m«»ye dedi ki: Bey kalem odasında biraz beklesin ve bir yere ayr.lmasın. Sonra çağıracağim. Başile hademeyi takip etmemi de bana işaret etti. Hademenin arkasından bitişîk kalem odasına girdim. fçimde garip bir can sıkıntısile bir köşeye oturdum. Sanki, büyük bir cinayet yaptığım halde Müddeiumummin bundan habeıdar olmaması s<. hsımın ehemmi yetsizliğinden geliyormuş gibi kendi varlığımdan utanıyordum. Kalemde herkesin nazarı dikkatini celbetmiştim. Hatta beni oraya oturtan hademe bile dısarı çikma dan evvel uzun uzun yüzüme bak mıştı. O kadar ki başıtnı önüme iğmeğe mecbus oldum. Yanında oturduğum bir kâtip sık sık dönüp yüzüme bakıyordu. Nihayet dayanatndı: (Mabadi var)